Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir, 1 mobil kullanıcı
56
Cevap
3229
Tıklama
0
Öne Çıkarma
Bu tip şiirler...
S
15 yıl
Teğmen
Konu Sahibi

bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"o olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
demeyeceksin işte.
yaşarsın çünkü.
öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
çok sevmeyeceksin mesela. o daha az severse kırılırsın.

ve zaten genellikle o daha az sever seni,
senin onu sevdiğinden.
çok sevmezsen, çok acımazsın.
çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
senin değillermiş gibi davranacaksın.
hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
çok eşyan olmayacak mesela evinde.
paldır küldür yürüyebileceksin.
ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
gökyüzünü sahipleneceksin,
güneşi, ayı, yıldızları...
mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"o benim." diyeceksin.
mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin...
mesela gökkuşağı senin olacak.
ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
mesela turuncuya, yada pembeye.
ya da cennete ait olacaksın.
çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, hem
de hep senin kalacakmış gibi hayat.
ilişik yaşayacaksın. ucundan tutarak...




HAYATI ISKALAMA LÜKSÜN YOK SENİN !

Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına
inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat
olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve
yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme
yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.

Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya
hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı
neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile
karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin.
Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her
zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi
halin cezanda indirim sağlamaz.


Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu
yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen
karşılığında mutlaka başka bir iddiayla
karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması
gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın,
güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın.
"Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur
aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine
engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik
yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak
için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için?
Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o
lüksü sonuna kadar yaşasın.


Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak"
yaşamayı Öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani,
yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu
hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir
eline almadığın kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken
de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin
sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif
verecek sana.Yine içeceksin rakını balığın yanında.
Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de
cabası....


Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun
asolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip
de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın
sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter
ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda
duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o
zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler
değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...

NAZIM HİKMET



Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek

Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
“Seni Seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere havadan sudan söz etmek

Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek; birlikte ağlamak, gülmek… Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek…

Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak…

Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana… Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte… Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek… Aynı mekânlarda aynı yiyecekleri yemek…

Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek, sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak, yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde, kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime…

Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
Nereden bileceksin?
Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi, ısırmazdım dilimin ucunu, özlemezdim seni, kıskanmazdım…

Korkmazdım yollarda yürümekten, ıslanmazdım yağmurlarda, yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda sarhoş olmazdım.
Korkmazdım seni kaybetmekten, ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize ve her kulaçta haykırırdım seni…

Ama sen hiç benimle olmadın ki…
YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN…

Can YÜCEL


var mı böyle şiirler yazılar hayatın sadece manitadan ibaret olmadığını gösteren şeyler?

DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.

Üye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.

Üye Ol Şimdi Değil



N
15 yıl
Binbaşı

Güçlü olmalısın çocuk
güçlü olmalısın çocuk...
nekadar olumsuzluk yaşarsan yaşa;
insanlara en az yansıtmalısın...
hatta elinden geliyorsa, hiç bilmemeliler...
Sen öyle mutlu görünmelisin ki,
Tahmin bile edemesinler..

Güçlü olmalısın çocuk..
Bir damla gözyaşına şahit olmamalı kimse..
Ağlama demiyorum, ağla..
Ama sen bile bilme ağladığını..
Eğer gülemiyorsan, tepkisizliği takın..

Güçlü olmalısın çocuk..
Haksızlığa da uğrasan,
en sevdiğini de yitirsen..
hatta kimsesiz kalsan..
cebinde beş kuruş paran da olmasa...
sakat da olsan..
ne koşulda olursan ol, güçlü olmalısın..
Sabit kalabilmelisin fırtınalarında dünyanın..
Sen, kazanmak için varsın..
Vazgeçmeyi düşünmek gibi bir lüksün de yok zaten...
Beğenmiyorsan kuralları,
çekip gidemezsin evin kapısından çıkar gibi..
İstemediklerini de gönderemezsin üstüne üstlük..
Kabullenmen lazım..
Herkesten farklı olduğunu düşünsen de sen...
herkesten biri olduğunu unutmayacaksın..
Kimsenin seni anlamadığını düşünüyorsan eğer,
anlatmaya çalışmayacaksın...
Bir de gururun üstün gelmeli..
Gururunu kişiliğin belleyeceksin…
Ne ayaklar altına alacaksın duygusal zayıflığına yenilip,
Ne de inciltilmesine müsaade edeceksin.

Güçlü olmalısın çocuk!
Herkesten, her şeyden daha güçlü…
Ölümüne seveceksin yurdunu mesela…
yahut bir kızın kızıl saçlarını..
Ama ölümü sen seçmeyeceksin…
Cesaretin ağır basacak…
Korkmayacaksın kimseden!
Hiçbir olgu korkutmaya yetmeyecek seni!
En önemlisi de ne biliyor musun çocuk?
Çok acılara şahit olacaksın…
Çok acılar tadacaksın..
İsyan sözcükleri günışığına çıkmak için
dilinin ucunda bekliyor olacaklar..
Ama sen daima sabırlı olacaksın… olmalısın…

Çünkü güçlüsün sen…
Öyle olacaksın…
Kimse bilmeyecek, çözemeyecek seni..
Sen anlaşılmaz olacaksın bir monalisa gibi...
Belki natürmort yanında halt etmiş kalacak…
Çözülemeyeceksin..
Birileri seni çok az da olsa anladığında,
kaybettiğin süsü verdiğin savaşını kazanmış olacaksın…
Güçlü olacaksın çocuk,
Yorulmayacaksın..
Anlatmayacaksın…
Her vurgunda daha da dik duracaksın…
Güçlü olacaksın…
Tüm kaybettiğim aşklarıma,
Sen sahip çıkacaksın.


Bu mesaja 3 cevap geldi.
S
15 yıl
Teğmen
Konu Sahibi

quote:

Orijinalden alıntı: Noix~

Güçlü olmalısın çocuk
güçlü olmalısın çocuk...
nekadar olumsuzluk yaşarsan yaşa;
insanlara en az yansıtmalısın...
hatta elinden geliyorsa, hiç bilmemeliler...
Sen öyle mutlu görünmelisin ki,
Tahmin bile edemesinler..

Güçlü olmalısın çocuk..
Bir damla gözyaşına şahit olmamalı kimse..
Ağlama demiyorum, ağla..
Ama sen bile bilme ağladığını..
Eğer gülemiyorsan, tepkisizliği takın..

Güçlü olmalısın çocuk..
Haksızlığa da uğrasan,
en sevdiğini de yitirsen..
hatta kimsesiz kalsan..
cebinde beş kuruş paran da olmasa...
sakat da olsan..
ne koşulda olursan ol, güçlü olmalısın..
Sabit kalabilmelisin fırtınalarında dünyanın..
Sen, kazanmak için varsın..
Vazgeçmeyi düşünmek gibi bir lüksün de yok zaten...
Beğenmiyorsan kuralları,
çekip gidemezsin evin kapısından çıkar gibi..
İstemediklerini de gönderemezsin üstüne üstlük..
Kabullenmen lazım..
Herkesten farklı olduğunu düşünsen de sen...
herkesten biri olduğunu unutmayacaksın..
Kimsenin seni anlamadığını düşünüyorsan eğer,
anlatmaya çalışmayacaksın...
Bir de gururun üstün gelmeli..
Gururunu kişiliğin belleyeceksin…
Ne ayaklar altına alacaksın duygusal zayıflığına yenilip,
Ne de inciltilmesine müsaade edeceksin.

Güçlü olmalısın çocuk!
Herkesten, her şeyden daha güçlü…
Ölümüne seveceksin yurdunu mesela…
yahut bir kızın kızıl saçlarını..
Ama ölümü sen seçmeyeceksin…
Cesaretin ağır basacak…
Korkmayacaksın kimseden!
Hiçbir olgu korkutmaya yetmeyecek seni!
En önemlisi de ne biliyor musun çocuk?
Çok acılara şahit olacaksın…
Çok acılar tadacaksın..
İsyan sözcükleri günışığına çıkmak için
dilinin ucunda bekliyor olacaklar..
Ama sen daima sabırlı olacaksın… olmalısın…

Çünkü güçlüsün sen…
Öyle olacaksın…
Kimse bilmeyecek, çözemeyecek seni..
Sen anlaşılmaz olacaksın bir monalisa gibi...
Belki natürmort yanında halt etmiş kalacak…
Çözülemeyeceksin..
Birileri seni çok az da olsa anladığında,
kaybettiğin süsü verdiğin savaşını kazanmış olacaksın…
Güçlü olacaksın çocuk,
Yorulmayacaksın..
Anlatmayacaksın…
Her vurgunda daha da dik duracaksın…
Güçlü olacaksın…
Tüm kaybettiğim aşklarıma,
Sen sahip çıkacaksın.

süper


Bu mesaja 2 cevap geldi.
M
15 yıl
Binbaşı

.



O
15 yıl
Yüzbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: seytan41


quote:

Orijinalden alıntı: Noix~

Güçlü olmalısın çocuk
güçlü olmalısın çocuk...
nekadar olumsuzluk yaşarsan yaşa;
insanlara en az yansıtmalısın...
hatta elinden geliyorsa, hiç bilmemeliler...
Sen öyle mutlu görünmelisin ki,
Tahmin bile edemesinler..

Güçlü olmalısın çocuk..
Bir damla gözyaşına şahit olmamalı kimse..
Ağlama demiyorum, ağla..
Ama sen bile bilme ağladığını..
Eğer gülemiyorsan, tepkisizliği takın..

Güçlü olmalısın çocuk..
Haksızlığa da uğrasan,
en sevdiğini de yitirsen..
hatta kimsesiz kalsan..
cebinde beş kuruş paran da olmasa...
sakat da olsan..
ne koşulda olursan ol, güçlü olmalısın..
Sabit kalabilmelisin fırtınalarında dünyanın..
Sen, kazanmak için varsın..
Vazgeçmeyi düşünmek gibi bir lüksün de yok zaten...
Beğenmiyorsan kuralları,
çekip gidemezsin evin kapısından çıkar gibi..
İstemediklerini de gönderemezsin üstüne üstlük..
Kabullenmen lazım..
Herkesten farklı olduğunu düşünsen de sen...
herkesten biri olduğunu unutmayacaksın..
Kimsenin seni anlamadığını düşünüyorsan eğer,
anlatmaya çalışmayacaksın...
Bir de gururun üstün gelmeli..
Gururunu kişiliğin belleyeceksin…
Ne ayaklar altına alacaksın duygusal zayıflığına yenilip,
Ne de inciltilmesine müsaade edeceksin.

Güçlü olmalısın çocuk!
Herkesten, her şeyden daha güçlü…
Ölümüne seveceksin yurdunu mesela…
yahut bir kızın kızıl saçlarını..
Ama ölümü sen seçmeyeceksin…
Cesaretin ağır basacak…
Korkmayacaksın kimseden!
Hiçbir olgu korkutmaya yetmeyecek seni!
En önemlisi de ne biliyor musun çocuk?
Çok acılara şahit olacaksın…
Çok acılar tadacaksın..
İsyan sözcükleri günışığına çıkmak için
dilinin ucunda bekliyor olacaklar..
Ama sen daima sabırlı olacaksın… olmalısın…

Çünkü güçlüsün sen…
Öyle olacaksın…
Kimse bilmeyecek, çözemeyecek seni..
Sen anlaşılmaz olacaksın bir monalisa gibi...
Belki natürmort yanında halt etmiş kalacak…
Çözülemeyeceksin..
Birileri seni çok az da olsa anladığında,
kaybettiğin süsü verdiğin savaşını kazanmış olacaksın…
Güçlü olacaksın çocuk,
Yorulmayacaksın..
Anlatmayacaksın…
Her vurgunda daha da dik duracaksın…
Güçlü olacaksın…
Tüm kaybettiğim aşklarıma,
Sen sahip çıkacaksın.

süper



Bu mesaja 1 cevap geldi.
A
15 yıl
Onbaşı

Z
15 yıl
Yüzbaşı

Z
15 yıl
Yüzbaşı

Eğer yeniden başlayabilseydim yaşama,
İkincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar.
Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun olmazdı aslında,
Daha çok riske girerdim,
Daha fazla seyahat ederdim,
Daha çok güneş doğuşunu izler,
Daha çok dağa tırmanır daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim birçok yere giderdim,
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer,
Yalnız mutlu anlarım olurdu.

Farkında mısınız bilmem, Yaşam budur zaten:
Anlar, sadece anlar, sizde anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında termometre, su ,
Şemsiye ve paraşüt almadan gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güzelin tadına varır,
Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı, eğer.
Ama işte 85'indeyim ve biliyorum...

Ölüyorum...

Jorge Luis Borges
(1899-1986) Arjantin





Konuyla pek bağlantılı değil ama beğendiğim bir şiir paylaşayım dedim =)


Bu mesaja 2 cevap geldi.
K
15 yıl
Binbaşı

Komşulara karşı çok ayıp oldu

Ha geldi geliyor diye bekledik
Başka bir kapıya ondan gitmedik
Niçin gittin söyle sana ne ettik
Komşulara karşı çok ayıp oldu

Davetiye bile geldi baskıdan
Yanıp kül olmuştum senin aşkından
Kaynar sular döktün sanki başımdan
Komşulara karşı çok ayıp oldu

Hadi beni bırak, hani komşular?
Geleceksin diye nasıl coştular
Mahallede sağa sola koştular
Komşulara karşı çok ayıp oldu

Hep yollarda kaldı herkesin gözü
Ne çabuk unuttun verdiğin sözü
Hiç mi düşünmedin giderken bizi
Komşulara karşı çok ayıp oldu

Ben de rezil oldum senin sayende
Kara bulut gizli* artık hanemde
Sızılar dinmedi gitti yaremde
Komşulara karşı çok ayıp oldu


Bu mesaja 1 cevap geldi.
Z
15 yıl
Yüzbaşı

Kadın Dediğin

Kadın dediğin iyi sevişecek arkadaş. Koyun gibi yatmayacak,kı mıl
kımıl ol...acak yatakta. Aklını başından alacak ama, aklını sadece
bununla yormayacak. Delireceksin ama delirmen hastalıktan olmayacak.
Uzanıverdi mi yanına boylu boyunca, göğsünde atan kalbinin yerine
koyacaksın kendini, ruhunu, herşeyini.Aşksı z yatmayacak yatağa ve sen
bunu bileceksin.Kadın gibi kadın olacak kadın dediğin, çıtır çerez niyetine yemediğin.
Bir gecelik değil, ömürlük olacak ömürlük. Yıllara rehaveti değil
huzuru taşıyacak. En seksi leydi olmayı da bilecek,hanım sultan olup
sözünü geçirmeyi de. Cıvık konulara takılıp zaman tüketmeyecek,
küfretmeyecek, Kadın dediğin ayıp nedir bilecek.
Sıkboğaz edip seni yalancı durumuna düşürmeyecek. Seni öyle bir
tutacak ki arkadaş, sen bile şaşıracaksın öyle tutulduğuna. iki lafın
başı, her tartışmada ayrılalım tehtidi savurmayacak. Sabırlı olacak ve
asla gururuna dokunmayacak. ..Tuzu az, şekeri çok gibi limiti olmayan prosedürlerle yemeklerle işi
olmayacak. şöyle pastırmalı kurufasülyenin yanına tereyağlı pilavı
konduracak şüphesiz. Salatasız oturmayacak yemeğe.Temiz olacak herşeyden önce mesela köfteyi mıncıklarken elleri, Yahut
pahalı parfümlerin sindiği, boyacı küpü gibi, her öptüğünde bulaşık
bir tadın kaldığı bir kadını öpmeyeceksin. Buram buram aşka
sarılacaksın arkadaş. Buram buram kadın kokacak kadın dediğin.Kadın dediğin güzel olacak... Zeki olacak zeki, seni bir hamur gibi
karmasını da bilecek, o hamura kendini katmasını da... Paranın
güzelliğini bilecek ama ne parasızlığın ezikliğini ne de paranın
kudurmuşluğunu yaşayacak. Değerlerini bir anlık hevesler uğruna
terketmeyecek. Namussuzluğunu, ahlaksızlığını ancak ve ancak seni
baştan çıkarırken kullanacak, yan gözle adam kesmeyecek, başka sevgili
edinmeyecek.Sarışın, renkli gözlü uzun bacaklı, beyaz tenli, ince bilekli dilber
filan fasarya... Kadın dediğin hatun olacak arkadaş, sözüne güvenilir
olacak. Bileceksin ki konuşulanlar burada kalır, kapıdan çıkmaz bir
daha. Ağzı sıkı olacak kadın dediğin. Sırrını tutacak ama gününü
bekleyip kusmayacak.. .Para lazımcılardan, kürkçülerden, cep telefonu manyaklarından,
dırdırcılardan, unutkanlıkları nı senin üzerine atanlardan, kendi
yetersizliğini seni suçlayarak rahatlayanlardan, raf süslerinden,
tehtidkarlardan, kaçaklardan, kıkırdayanlardan, boş bakanlardan
olmayacak. Saflığı, cahilliği, aptallığı oynamayacak, biraz ukala
olabilir ancak sana rol yapmayacak. Bir şeyi çok isterse ve inançları
doğrultusunda yapacak.En önemlisi kendini sevecek arkadaş, kendini sevmeyen kadından sana ne
hayır gelir. Bir bakarsın ki yıllar sonra bu kadınla ne yatağa
sığabiliyorsun, ne toprağa...Koluna takıp gezmesini de bileceksin gururla, koynuna çekip
sevişmesini de şehvetle.Analığını da bilecek, çocuklarından saygı görmeyi de, anaya babaya
hürmet etmeyi de...Kadın kadın olacak be, seni sadece sen olduğun için, sensin diye
sevecek. Parayla pulla, kariyerle, kimin ne dediğiyle, sınırlamayacak.
Hem sevgilin, hem arkadaşın, hem annen, hem çocuğun olacak, bağrına
basacaksın huzurla... Bileceksin ki evde 'O' kadın tarafından
beklenmenin zevkini hiçbir zevk yaşatamaz sana...Öyle bir kadın işte... Nerede öyle kadın yoktur deme...Sen de adam olacaksın, seçmesini bileceksin!

Can yücel


Bu mesaja 2 cevap geldi.
Z
15 yıl
Yüzbaşı

Milyon Kere Ayten

Ben bir Ayten'dir tutturmuşum
Oh ne iyi
Ayten'li içkiler içip
Sarhoş oluyorum ne güzel
Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor
Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum
Ayten üstüne
Saatim her zaman Ayten'e beş var
Ya da Ayten'i beş geçiyor
Ne yana baksam gördüğüm o
Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor
Bana sorarsanız mevsimlerden Aytendeyiz
Günlerden Aytenertesidir
Odur gün gün beni yaşatan
Onun kokusu sarmıştır sokakları
Onun gözleridir şafakta gördüğüm
Akşam kızıllığında onun dudakları
Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim
Ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
Bir kadehte sizinle içeriz Ayten'li İki laf ederiz
Onu siz de seversiniz benim gibi
Ama yağma yok
Ayten'i size bırakmam
Alın tek kat elbisemi size vereyim
Cebimde bir on liram var
Onu da alın gerekirse
Ben Ayten'i düşünürüm, üşümem
Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
Parasızlık da bir şey mi
Ölüm bile kötü değil
Aytensizlik kadar
Ona uğramayan gemiler batsın
Ondan geçmeyen trenler devrilsin
Onu sevmeyen yürek taş kesilsin
Kapansın onu görmeyen gözler
Onu övmeyen diller kurusun
İki kere iki dört elde var Ayten
Bundan böyle dünyada
Aşkın adı Ayten olsun


Bu mesaja 1 cevap geldi.
Z
15 yıl
Yüzbaşı

Bekleyenler İçin

Bir ayak sesi duymayayim
Kapiya kosuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah sac gormeyeyim
Yuregim burkuluyor
Aglamakli oluyorum
Her sey bana seni hatirlatiyor
Gokyuzune baksam
Gozlerinin binlercesini gorurum
Bir ruzgar degse yuzume
Ellerini dusunmeden edemem
Yaktigim butun sigaralarin dumanlari sana benzer
Tadi senden gelir
Yedigim yemislerin
Ictigim ickilerin
Ve icimdeki bu dayanilmaz sikinti
Bu emsalsiz huzun
Seni bekledigim icindir

Resmine bakamaz oldum
Uykulardan korkuyorum artik
Utaniyorum odamdaki butun esyalardan
Su sedir hala gelip oturmani bekliyor
Su ayna karsisinda guzelligini seyretmeni
Su kadeh dudaklarina degebilmek icin duruyor masada

Ve su saat geldigin anda
Durabilir sevincinden
Zaman cildirabilir
Cunku benim dunyamda
Olumsuzluk, seni sevmek demektir.

Bir cocuk dogmayi bekler
Bir agir hasta olmeyi
Bitkiler yagmur ve gunesi bekler
Yalniz bir kadin sevilmeyi
Ve dusun ki bir adam
Icinde butun bekleyenlerin korkusu ve umidi
Seni bekler
Asilmayi bekleyen bir idam mahkumu gibi

Sen gelinceye kadar
Pencerem kapali duracak
Ruzgar gelmesin diye
Artik perdeleri acmayacagim
Gun isigi girmesin diye
Sonra kahrolacagim
Bu karanlikta, bu derin yalnizlikta
Ve gunlerce gecelerce haykiracagim
Nerdesin diye, Nerdesin?

Bir gun bu kapidan sen gireceksin
Biliyorum
Ergec bu bekleyisin bir sonu gelecek
Yillarca sonra
Oldugum gun bile gelsen
Butun bu bekleyisimi ve oldugumu unutup
Cocukler gibi sevinecegim
Kalkip sarilacagim ellerine
Uzun uzun agliyacagim.



S
15 yıl
Binbaşı

YÜZÜNÜ ARADIM, GEÇTİM

(yitirdiğin her şeyde kazandığın bir şey var; kazandığın her şeyde biraz yitirdiklerin. bu yüzden birileri hep ısınıp dururken dinmez üşümelerin...)

ben de benim olmayan şeylerle varım; benim olan zaten benimse, olmayan şeylerle... varsam, buradaysam belki de onlar için... yüzün için belki de, yüzün nerede?

birbirini tekrarlayan günlerin yaslı boğuntusunda nedir aradıkları insanların? bu koşuşturmada, bin telaşla! herkes birileriyle bir mutluluk düşü kuruyor; o düşle ıslanıyor, o düşle uyuyup uyanıyorlar; sonra düşleri de yakıyor günler. bu kez yeni bir düş daha kuruyorlar; sonra bir daha, bir daha! bütün düşleri yakıyor günler.

yaşam yanıltmanın, insanlar yanılmanın ustası oldukça yine yeni düşler deniyor ve deneniyorlar...

işte her düşün peşine bir şarkıyı takıyorlar. düş gidiyor, peşisıra şarkı da. bir de(n) paramparça oluşunu görüyorlar düşlerin. her düşle bir şarkıyı yakıyorlar... şarkılar yakıyorlar; şarkılar onları yakıyor sonra.

/İnsan,
insanın diyalektiğine tükürüyor; insanı yakıyorlar!/

bunları düşünüyorum ve akıp gidiyor günler siyah beyaz resimler hırçınlığında. sormuştun ya, işte her şey ortada, her şey! önce kuşları vurdular orada, paramparça parçaları bir yana; bir bir savruldu yangınların ortasına kanatları da! ben soluk soluğa dışarıdayım, seni buldum... seni buldum ya, bu kez seni vurdular orada, seni!

her şey sürdü yine, her şey! baktım daha durmuş da uzayın rengini demliyor asalak dünya; baktım ki dağlar ve güller yine akraba; daha bembeyaz uyuyordu kadınlar o esmer uykularda. oysa seni vurmuşlardı, seni, orada!

sonra gelip geçen her sabahla öyle susadım ki yüzüne yokluğunda... yüzünü özledim, yüzünü, anlasana!

“anlasana” diye yazdım ve üç nokta koydum yanına, ama boşuna, boşuna; “boşuna!” diye yazdım ve kalkıp dışarı çıktım. saat 0.5’i birkaç dakika ve bir miktar saniye geçiyordu; ağaran günün teninden sağanak dökülüyordu.
yüzünü aradım...
yüzünü aradım: kalan kuşlar sen bu kentteymişsin gibi uçuyorlardı. insanlar kalabalık ve kabarıktı; silahları ellerine, tetikleri parmaklarına göre seçiyorlardı.

uçaklar pike yaparken bu kentin göklerinde, bak dedim, bakacak bir göğümüz bile kalmadı işte!

yüzünü aradım gökyüzünde...

yüzünü aradım: sabahın tenine birer birer dağılırken işçiler; yüzünü aradım rastgele atılırken kahve önlerine iskemleler. günler siyah beyaz resimler hırçınlığında ve ben burada bir eski çağ enkazında!

kızlar, boyanıp kuşanıp kız kıza dansederken düğünlerde, yüzünü aradım, kendi olan yüzünü düğünlerde... sonra gelinler korkularını atmışlardı eşiklere; yorgunluktu sonrası işte, yüzünü aradım gelinlerde...

yüzünü aradım, geçtim...

geçtim: şarkıları paramparça görmekten, bu satırları yazmaktan geçtim! oysa hep kalemimle değil, bir gün kanımla kıpkızıl yazmak istedikleri vardı benim de; onları henüz yazmamış olmaktan geçtim... çalışma masamdan kalkarak elimdeki fincanı duvara çarpıp paramparça etmekten geçtim!


geçtim: sabahla birlikte kaynayan çorba kazanlarının kokularından, yol boyu uykularını alamamış köpeklerin korkularından; siyah ışıklardan, çoğalan çocuklardan, azalan ağaçlardan, arabesk feryatlardan ve ucuz umutlardan...

“iyiyim, sağol, sen nasılsın”lı merhabalardan; ağır ağır yayılan çöp kokularından, farlarını kapamayı unutmuş taşıtlardan, feodal şatolardan ve yasalara yelkovanlık yapıp, kendinin saniyesi bile olamayanlardan!
hızla kirlenen bir dünyadan hızla geçtim...
geçtim: sensizliğin tahriş olmuş sızılarından, eksoz homurtularından, cami avlularından, düşleri iğdiş orospulardan, yasadışı iş yapan yasa memrularından... ellerini çaldırmış ellerime bakmaktan geçtim; sensizliğe inanmamaktan...

sis kaplamıştı kenti; dağılsa sanki bir ..k varmış gibi! sisleri yarıp geçtim... yoktun, kendimden geçtim; kızdım, dağıttım, sana küfürler ettim... bir bilsen sana ne güzel küfürler ettim; yoksa kederden geberecektim!

gökyüzü tümünü de ağır ağız izledi; gökyüzünün renginden geçtim...

sonra yeni kuşlar üşüştü gökyüzüne. bir sevindim, bir sevindim; gökyüzü yüzlerce kanattı işte! ama sen, sen orada bir serçe gibi üşüyor muydun yine?

üşüyordun ve bunu biliyordum; çünkü her şey ortada, her şey! bak, kimin temiz bir göğü varsa kirletip bırakmışlar avuçlarına... bu yüzden insanlar elleri ceplerde çıkıyorlar sabahlara. coşkular deprem, sevinçler sıtma...

söyle senin yüzün nerede, yüzün?
nerede başlar bir aşk ve biter, nerede? nerelere gömerim seni ben, nerelerde ölürsün oysa sen!

nerede, yüzün nerede?

sonra çıkıp bu kentin uğultusuna çarpıyorum; bu kent de uğultusunu bana çarpıyor, çarpışıyoruz, kimseler görmüyor...

bir sorudur: “kurtarıcılar işgâlci olabilir mi? ya da işgâlciler kurtarıcı?” sonra oturup yüreklerden damlayan terin hesabını tutuyorum... hesabını kimselerin bilmediği bahçelerin dudağında kanayan uzak güllerin. sevgiye bütün misillemelerin, gecelerin, seslerin, kederlerin... karacadağlı bir çocuğun kan çıbanının, şemdinlili bir ağıdın, kasrik’ten esen poyrazın, peru’da bir balıkçının ve botan’da yakılan köy evlerinin...

öyle acı ki her şey unutmak istiyorum! kendimi bir menekşenin rengine, bir gülüşe k(atıp) unutmak! unutma düşüncesini bile unutmak!
yitirmiştim o aşkın kimliğini, hükümsüzdü... hükümsüze hükümlü bir aşkı unutmak istiyorum... sonra asker çocukları, mapus çocukları, ayyaş babalara sitemsiz çocukları, yitirilmiş çocukları...

uçarı bir çocukluğu yitirmiş benim de yüzüm; yüzüm, zamansız ihtilallerde. ihtilalleri tutun çocuklar erken yaşlanmasınlar!
yarayı tutun, yarayı! güçleri öpüştürün, gökyüzünü dönüştürün; yoksa ölünür alnında günün! ölmeleri hani sessiz, hani genç, unutmak istiyorum!

eski yoldaşların gözbebeklerinde kaynayan bir düşün düşüşünü unutmak! unutmasam, ben de kalemimi kendim için kıracağım!

biz kapkara gecelerin göğünde küçük, ak noktalardık; bir düşünün, ne aklıklar gizler gece; ne aklıklar öyle susar gecede, ama öyle öyle çok gecedir ki gece, aklığımızı büsbütün örtecek kadar...

örtülüşünü
usulca
aklığımızın
unutmak istiyorum...

işte bundan, coşkuyu sevmiyorum artık öyle kabara köpüre nehirler gibi; siz orada kalabalık ve kabarık kalın, sağolun, yalnızlık iyi, yalnızlık iyi...

yalnızdım, üşüyordum ey özlem! beni bir gün belki bu özlem öldürecekti. ölecektim bir gün erken, belki kederden. yakın o gün! beni yakın! savrulup aksın küllerim dicle nehrinden...

akıp geçerken günler siyah beyaz resimler hırçınlığında, sormuştum ya, işte her şey ortada, her şey!

/ben ölürüm; dağlar ve güller yine akraba.../

artık gün doğunca bütün darağaçlarını kursunlar, kursunlar, kur-sun-laar! her şey bu kadar güzelken, böyle bir yanıyla sığ yaşanana, boğulana, savrulana, kirlenene dalkavukluk, çirkinliğe figüranlık etmekten bık-tıııııııım!

ya kuşlar?
sahi, ne demek ister kalan kuşlar?

YILMAZ ODABAŞI


Bu mesaja 1 cevap geldi.
M
15 yıl
Binbaşı

Duydum ki sefere çıkmayı kuruyormuşsun etme
Bir başkasını sevmeye bir başkasını dost etmeye niyetlenmişsin yapma yapma
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme

Bizim dudağımız kurur sen kurayacak olursan
Gözlerimizi öyle yaşdolu ediyorsun etme
Çalma bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme

Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme

Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme

Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terkediyorsun etme
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mahfediyorsun etme

Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme...


Bu mesaja 1 cevap geldi.
M
15 yıl
Binbaşı

Uçurumun kenarındayım Hızır
Bir dilber kalesinin burcunda
Vazgeçilmez belaya nazır
Topuklarım boşluğun avcunda
Derin yar adımı çağırır
Kaldım parmaklarımın ucunda

Uçurumun kenarındayım Hızır
Bir gamzelik rüzgar yetecek
Ha itti beni, ha itecek

Uçurumun kenanndayım Hızır
Divan hazır
Ferman hazır
Kurban hazır
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Başım döner, beynim bulanır
El etmez
Gel etmez
Gözleri bir ret, bir davet
Gülce uzak uzak dolanır
Mecaz değil
Maraz değil
Gülce semavi bir afet

Uçurumun kenarındayım Hızır
Gülce bir beyaz sihir
Canıma bedel bir haz
Nar ve nurdan bir zehir
Gülce Araf`ta infaz
Bir tek bakışıyla suyum ısınır
Güzelliğin zulme çaldığı sınır

Uçurumun kenanndayım Hızır
Ben fakir
En hakir
Bin taksir
Cahil cesaretimi alem tanır
Ateşten
Kalleşten
Mızrakla gürzden
Dabbetülarzdan
Deccal`dan, yedi düvelden
Korku nedir bilmeyen ben
Tir tir titriyorum Gülce`den
Ödüm patlıyor Gülce`ye bakmaktan
Nutkum tutuluyor, ürperiyorum
Saniyeler gözlerimde birer can
Her saniyede bir can veriyorum


Bu mesaja 1 cevap geldi.
A
15 yıl
Onbaşı

Hayatımda böyle bir şeyi ilk defa hissediyordum
İlk defa birinin gözlerinde eriyordum
İlk defa kalbim duracak gibi oluyordu
İlk defa böylesine karmaşık bir duygudan dolayı
Korku hissetmiyordum hücrelerimde
Güvenmiştim ilk defa sevmiştim
Evet sevgilim,hayatımda gönül kapımın kilidini kırmayı Beceren sendin ve kalbimin derinliklerindeki
Tahta oturmayı başaran yine sen
Öylesine bağlanmıştım ki sana
Sen çoşkun bir ırmak, ben küçük bir taş parçası...
Seninle birlikte coşuyor,
Seninle birlikte duruluyordu bu küçük taş...
İlk hüsran,ilk aşk acısı,ilk kalp yarası
İlk aşkı yaşatttın ama arkasından ilk hüsranı
Hediye etmeyi de unutmadın
İlk kez gülmemi sağladın ama
İlk gözyaşlarıda senin eserindi
İlk defa seninle olduğum için
Gurur duydum kendimle
Ama nefret ettim kendimle yine
Kültablalarına atılan küller kadar anlamsız mı geliyor yaşadıklarımız
sana
Yoksa yaşadıklarımız sigaranın zevk veren dumanı kadar özel ve tadına Doyulmaz mı senin için.
Cevabını bilemiyorum
Bende seni unutmak istiyorum
Ama keşke unutmak bunu dilemek kadar kolay olsaydı
Neylersin sevgilim;
Yudum yudum içmişim seni
Ve söküp atılamıyorsun öylesine bir sevda gibi...



H
15 yıl
Çavuş

quote:

Orijinalden alıntı: Noix~

Güçlü olmalısın çocuk
güçlü olmalısın çocuk...
nekadar olumsuzluk yaşarsan yaşa;
insanlara en az yansıtmalısın...
hatta elinden geliyorsa, hiç bilmemeliler...
Sen öyle mutlu görünmelisin ki,
Tahmin bile edemesinler..

Güçlü olmalısın çocuk..
Bir damla gözyaşına şahit olmamalı kimse..
Ağlama demiyorum, ağla..
Ama sen bile bilme ağladığını..
Eğer gülemiyorsan, tepkisizliği takın..

Güçlü olmalısın çocuk..
Haksızlığa da uğrasan,
en sevdiğini de yitirsen..
hatta kimsesiz kalsan..
cebinde beş kuruş paran da olmasa...
sakat da olsan..
ne koşulda olursan ol, güçlü olmalısın..
Sabit kalabilmelisin fırtınalarında dünyanın..
Sen, kazanmak için varsın..
Vazgeçmeyi düşünmek gibi bir lüksün de yok zaten...
Beğenmiyorsan kuralları,
çekip gidemezsin evin kapısından çıkar gibi..
İstemediklerini de gönderemezsin üstüne üstlük..
Kabullenmen lazım..
Herkesten farklı olduğunu düşünsen de sen...
herkesten biri olduğunu unutmayacaksın..
Kimsenin seni anlamadığını düşünüyorsan eğer,
anlatmaya çalışmayacaksın...
Bir de gururun üstün gelmeli..
Gururunu kişiliğin belleyeceksin…
Ne ayaklar altına alacaksın duygusal zayıflığına yenilip,
Ne de inciltilmesine müsaade edeceksin.

Güçlü olmalısın çocuk!
Herkesten, her şeyden daha güçlü…
Ölümüne seveceksin yurdunu mesela…
yahut bir kızın kızıl saçlarını..
Ama ölümü sen seçmeyeceksin…
Cesaretin ağır basacak…
Korkmayacaksın kimseden!
Hiçbir olgu korkutmaya yetmeyecek seni!
En önemlisi de ne biliyor musun çocuk?
Çok acılara şahit olacaksın…
Çok acılar tadacaksın..
İsyan sözcükleri günışığına çıkmak için
dilinin ucunda bekliyor olacaklar..
Ama sen daima sabırlı olacaksın… olmalısın…

Çünkü güçlüsün sen…
Öyle olacaksın…
Kimse bilmeyecek, çözemeyecek seni..
Sen anlaşılmaz olacaksın bir monalisa gibi...
Belki natürmort yanında halt etmiş kalacak…
Çözülemeyeceksin..
Birileri seni çok az da olsa anladığında,
kaybettiğin süsü verdiğin savaşını kazanmış olacaksın…
Güçlü olacaksın çocuk,
Yorulmayacaksın..
Anlatmayacaksın…
Her vurgunda daha da dik duracaksın…
Güçlü olacaksın…
Tüm kaybettiğim aşklarıma,
Sen sahip çıkacaksın.



Bu mesaja 1 cevap geldi.
X
15 yıl
Binbaşı

Şarkılar değil de
Hep kulaklar bitiyor,
Onarmak zordur.

Bir yürek üşümüş
Kapamış kapılarını,
Onarmak zordur.

Bir şey yitirilmiş
Hiç eskimeyecektir,
Onarmak zordur.
İnsanin içine düşen korku
Özgürlüğünden olmuştur,
Onarmak zordur

Ölümü düşünmek yenilmek,
Sevmek ölümü yenmektir,
Onarmak zordur

Özdemir Asaf



B
15 yıl
Yarbay

O’nu hatırladıkça başı göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz...
Ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız gün boyu nedensiz... ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin...
O’nunlayken pervaneleşen yelkovanlar, O’nsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine, bir akrep kadar hain...
sınıfta, büroda, yolda, yatakta içiniz içinize sığmıyor, O’ndan söz edilince yüzünüz, sizden habersiz, mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor, mahcup somurtuyor veya muzip sırıtıyorsa,
ve O, her durduğunuz yerde duruyor, her baktığınız yerden size bakıyor, siz keyiflendikçe gülüp, hüzünlendikçe ağlıyorsa...
dünyanın en güzel yeri O’nun yaşadığı yer, en güzel kokusu bedenindeki ter, en dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse...
hayat O’nunla güzel ve onsuz müptezelse...
elmalar pembe, kiremitler pembe, gökyüzü, yeryüzü, O’nun yüzü pembeyse,
kışlar ilkbaharsa, yazlar ilkbahar, güzler ilkbahar...
her şiirde anlatılan O’ysa... her filmin kahramanı O... her roman O’ndan söz ediyor, her çiçek O’nu açıyorsa...
bir anlık ayrılık, bir ömür gibi geliyor ve gider gitmez özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa,
iştahınız kapanıyor, iştahınız açılıyor, iştahınız şaşırıyorsa...
iştahınız, hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa...
eliniz telefonda yaşıyor, işaret parmağınızla ha bire O’nu tuşluyor, dara düştüğünüzde kapıyı çalanın O olduğunu adınız gibi biliyorsanız...
mütemadi bir sarhoşluk halinde, her çalan telefona O diye atlıyor, vitrindeki her giysiyi O’na yakıştırıyor, konuşan birini dinlerken "keşke O anlatsa" diye iç geçiriyorsanız...
kokusu burnunuzdan, sureti gözünüzden, sesi kulağınızdan, teni aklınızdan silinmiyorsa bir türlü...
özlemi, sol memenizin altında tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorsanız gün boyu...
hem kimseler duymasın, hem cümlealem bilsin istiyorsanız...
O’nsuz geceler ıssız, sokaklar öksüzse...
ayrılık ölüme, vuslat sehere denkse...
gamze gamze tebessüm de onun içinse, alev alev öfke de;
bunca tavır, onca sabır ve nihayetsiz kahır hep O’nun yüzü suyu hürmetine...
uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yoksa...
dışarıda yer yerinden oynuyor ve "içeri"de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa,
nedensiz küsüyor, sebepsiz affediyorsanız ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız...
kaybetme korkusu, kavuşma sevincinden ağır basıyorsa ve aşk, gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim...
gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı, bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa...
Her gidişte ayaklarınız "Geri dön" diye yalpalıyorsa ve siz kendinize rağmen dönüyorsanız, sınırsız, sabırsız, doyumsuz bir tutkuyla...
...o halde bugün sizin gününüz!..
"Çok yaşa"yın ve de "siz de görün"üz.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
O
15 yıl
Teğmen

vay be... forumda kız konusu açıp duranlar baksa bari


Bu mesaja 1 cevap geldi.