1. sayfa
![]() ![]() ![]() |
bitanede ben anlatiyim madem söz yahudilerden açılmışken II.Dünya savaşı zamanı Stalingrad savaşı sırasında naziler son sürat saldırıyorlar rusların kayıpları arttıkca artıyor ve asker arasında korku son noktada.General ne yapsakta askeri gazlasak derken aklına geliyor hemen askere bir duruyu yapıyor:''Her nazi ölüsü getirene 10 ruble verilecektir.'' Asker gazlanıyor tabi ölüyü getiren alıyor 10 rublesini ,getiren alıyor. Sonra ilerden bir vagon görünüyor dikkatli baktığında general vagonu çeken bir adam görüyor. Vagon yığınla nazi askeri ölüsü dolu.Komutan gözlerine inanamıyor.Adam yaklaştıkca tipinden yahudi asıllı olduğunu anlıyor. Adam parasını almaya geliyor.General ''Rusya'nın bu kadar para vericek durumu yok o yüzden sana asker başına 4 ruble verebilirim'' diyor.Askerse''Komutanım kesinlikle kurtarmaz,ben adam başı 3 rubleden satın aldım zaten'' diyor. |
yahudimi!bana uzak Allah'a yakın olsun.bu ırk zaten doğuştan lanetli...aman aman!!!!![]() |
1. sayfa
İki Yahudi arkadaş, piyasayı araştırmışlar ve o sene haki renkteki kumaşın moda olacağını öğrenmişlerdi. Bütün varlıklarını paraya çevirdiler. Piyasadaki bütün haki kumaşları satın aldılar. Depoları bu renkteki kumaşlarla doldu ancak kimsenin bu kumaşlara talip olmadığı görüldü.
İki kafadar artık iflasın eşiğine gelmişlerdi. Moiz ve Aron dertli dertli oturuyorlardı. Artık bıçağın kemiğe dayandığı bir gün kapı çalındı ve içeriye bir albay girdi: 'Siz de dedi haki renkte kumaş var mı? ' Kulaklarına inanamadılar.
Hemen atıldılar: 'Evet albayım var, gösterelim' dediler. Albay, dikkatle kumaşları inceledi. 'Çok beğendim', dedi. 'Bu sene askerlere iki yüz bin, subaylara elli bin adet haki renkte elbise yaptıracağız.
Ancak tabii ki benim tek başıma beğenmem yetmez. Generalimin de oluru lazım. Bana bir parça numune verin. Yarın öğlen 12'ye kadar telgraf çekersem iptal ederim. Eğer telgraf gelmezse kumaşları kesip imalata başlayabilirsiniz.' O gece bitmek bilmedi. Kimi zaman ümitlendiler, kimi zaman 'ya iptal olursa' diye düşündüler.
Ertesi gün saat 11, 11.30, 11.45, gözleri yolda, korku ile postacıyı beklediler. Gelmesin diye dua ederek. 12'ye beş kala postacı sokağın köşesinden gözüktü. 'Belki bize gelmiyordur' diye ümitlendiler.
Ancak postacı gelip kapılarını çaldı. Moiz, büyük bir kederle koltuğa çöktü. Aron da çaresiz kapıyı açtı. Postacının elinde bir telgraf vardı. Aron titreyen elleri ile telgrafi açtı, okudu ve sevinçle seslendi: 'Müjde Moiz, baban ölmüş! ..'
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye Ol Şimdi DeğilÜye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Aguney -- 29 Nisan 2005, 13:57:21 >