1. sayfa
| X yazmayın, X'e gelmeyin diye konu açıp neden olduğunu yazmayanlar ne ayak? Devlet sırrı falan mı doğru düzgün açıklasanıza millete |
|
> Bu dönem bilkentteki arkadaşım da ben de algorithms dersi alıyoruz onların ders yükü bizimkinin yarısı kadar Bunu açıklayabilir misiniz? Ben de CS 473 alıyorum, dönem ... |
|
> Bu dönem bilkentteki arkadaşım da ben de algorithms dersi alıyoruz onların ders yükü bizimkinin yarısı kadar Bunu açıklayabilir misiniz? Ben de CS 473 alıyorum, dönem içine yayılmış 4 adet 2 saatlik yazılı sınav, 1 midterm, 1 finalden oluşuyor ders yükü. CENG 315 de anladığım kadarıyla aynı yüke sahip (4 lab, 1 midterm, 1 final). Hatta lablarınız eğer tekil soru üzerine ise nispeten kolay olabilir, bizdekiler 4-5 sorudan oluşuyor. Bir de yanlış anlaşılmasın hakiki meraktan soruyorum, cevabı bildiğimden değil :). Asıl konuya döneyim. Bilkent CS'ten memnun değilim. Fakat ben bu durum için Bilkent'ten ziyade genel olarak akademiyi suçluyorum. Akademiye karşı en ufak bir sempati beslemiyorum Bilkent'te geçirdiğim 3. senede. Akademi rezalet bir işkencedir gözümde, ne yazık ki kaçınılmaz bir işkence. Haliyle şahsen özellikle Bilkent'e gelmeyin, veya Bilkent'e geldiğim için çok pişmanım diyemiyorum hala. ODTU veya BOUN farklı olur muydu bilemiyorum zira. Farklı olur muydu bilemiyorum desem de tahmin etmek (bkz. sallamak) serbest :). BOUN'un iş yükünün Bilkent'e yakın olduğunu düşünmüyorum. GitHub'da dersler için public bırakılan repolara göz gezdirince BOUN ödevlerinin daha kolay olduğunu düşündüm. Mesela OS dersinde daha az proje verilmesi, C++ kullanmaya müsaade edilmesi ve genel olarak daha basit problemlere çözüm istenmesi gibi. Her ders için bu tarz yorumlar yapılır mı emin değilim ama sanki BOUN daha kolay bir okulmuş gibi hissettim, itirazlara açığım :). ODTU'nün ödevlerini ise BOUN'a kıyasla daha zor olarak gördüm, Bilkent'teki ödevlerle ya eş ya bir tık daha kolay olduğunu düşünüyorum :). Sanki ODTU'nün ödev sayısı da Bilkent'ten daha azmış gibime geldi ama açıkçası hiçbirinizin syllabus vs. sayfaları bizimki kadar ulaşımı kolay değil, emin olamadım :). Bunlar benim çevreye göz gezdirerek edindiğim fikirler tabii, daha anlamlı bir sonuç için benzer (tercihen iyi) seviyeye sahip, rasyonel ve objektif yaklaşıma açık, her 3 okuldan birkaç öğrencinin oturup tek tek karşılaştırması gerekir. Böyle bir karşılaştırma gayet hoş olurdu aslında ama bu zamana kadar yapılmadıysa çok da beklentim yok :). Neyse, yani gözümde Bilkent hakikaten ülkenin en zor mühendislik okulu olabilir. Sıkıntı şu ki Bilkent'in zorluğu pek çok zaman "iyi" bir zorluktan ziyade "saçma", yapay bir zorluktan oluşuyor. YKS sürecinde Apotemi, Acil yayınları güzel zor sorular soruyorduysa Orijinal'in (o dönemde) uğraştıran, özünde basit ama insanın canını çıkardığı için zor görünen soruları gibi. Ben bunu Bilkent'in dünya geneli akademi anlayışını çok güzel kopyalamasına bağlıyorum. Tekrar etmek isterim ki akademi çoğu zaman rezalet bir şey, bence. Sözde bilimin öncülüğünü yapan akademi, özellikle bizim dalımızda, CS'te, endüstriden yıllar yıllar geride kalmıştır. Dünyanın sunduğu en sağlam mühendislikleri endüstride görürsünüz, akademide zor o iş. Hatta öyle ki, akademi tarzı bilimin de en iyisini endüstri, yani sağlam şirketlerin araştırma departmanları yapar genelde. İşte benimle hemfikir iseniz siz de rahatlıkla akademinin sunduğu iş yükünü saf angarya olarak görebilirsiniz. Ben de bu durumla, derslere azami özeni gösterip asıl önemli olan konulara kendi vaktimde yoğunlaşarak mücadele ediyorum. Özellikle mezun olduktan sonra gözünüz iyi yerlerde ise GPA'nizden çok becerilerinizin, iş deneyiminizin önemi var, yaklaşımımı bu açıdan da mantıklı buluyorum. Bu sebeplerden ötürü şahsi deneyimimden Bilkent'i en çok eleştirebileceğim nokta ortaya çıkıyor: Bilkent sizin asıl öneme sahip şeylere vakit harcamanıza izin vermektense kendi oluşturduğu yapay zorluklarla habire baş etmenizi, vaktinizi koşulsuz şartsız bunlara feda etmenizi talep ediyor. Belki bu iddiam BOUN, ODTU için de geçerlidir, bilemem, ama Bilkent için kesin olduğunu biliyorum. Bilkent'te okuyan ortalama birisinin kendi kafasına göre kendini geliştirmesi zordur, çünkü okul ona öyle bir vakit tanımaz. Öyle bir vakit kazara oluşmuşsa, o vakti yiyecek bir ödev, proje, lab, quiz, sınav, bir şey bulur illa. Ben sırf bu okulun sürekli vaktimi taciz etmesinden bıktığım için 3 senemi feda ederek her dönem 6-7 ders aldım, gelecek sene dönem başına kalan 2-3 dersimi alarak vaktimi dilediğim şeylere yatırım yaparak geçirmeyi planlıyorum :). Her dönem dersleri tepeden almışsın vaktim yok diye zırlıyorsun diyen olursa da haklılık payı yok değildir tabii :). Ama sanıyorum diğer okullar insanın bu kadar fedakarlık yapmasını beklemiyor olabilirler. Okurken bu kadar öznelliğe karşı "hadi oradan" diyenlere bir şey diyemeyeceğim :). |
| Benim argumanim direkt muhendislik yazmayın manyak misiniz olm üzerine |
Benim argumanim direkt muhendislik yazmayın manyak misiniz olm üzerine Bi de benim aglakligimi gormek istiyorsaniz ee sigaraya gelip beni gorebilirsiniz haftada 5 gun
|
|
Ankara numune mi kaldı hocam İngilizcede de öpretilmiştir hocam size doctor olarak akademide olanlardan kimse bilmez herkes doktor yani tıp doktoru anlar ben mezun olduğumda MD yani tıp doktoru yani doktor olacağım hekim diploması almıyorum tıp doktoru diploması alıyorum Dr. Ankaratıplı yapacağım adımı da 2 yıl geçsin bir https://twitter.com/autf_dekanlik/status/480198513863954432 < Resime gitmek için tıklayın > |
prof unvanı aldığımda da yanına prof dr yazamayacak mıyım klinik bilimlerde amerikada ünlü doktorlardan dr. si var https://twitter.com/droz hocam tıp fakültesinde kimse doktora ya da yüksek lisans programı yapmaz bir de bu boş şeylere harcasın vakitlerini |
|
ya da bizim beyin cerrahi kliniğimize bak kendine göre başarısız olabilirler ama bir göz atmanı isterim hepsi tıp doktorası mezunu yok yüksek lisans üzerine doktora gibi unvanlar tıp için geçerli değildir ektra yapabilirsin o şahsa bağlı bir durum http://beyinvesinircerrahisi.medicine.ankara.edu.tr/ogretim-kadrosu/ Prof. Dr. YUSUF ŞÜKRÜ ÇAĞLAR <p class="ql-align-justify">Kişisel Akademik Bilgiler20.12.1963 tarihinde Ankara'da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi TED Ankara Koleji’nde tamamladım. 1981 yılında yapılan Üniversitelerarası Seçme ve Yerleştirme Sınavı’nda Türkiye 34.sü olarak birincilikle Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi’ne girmeye hak kazandım. Tıp Fakültesi’nden yine birincilikle 1987 yılında mezun oldum. Aynı yıl yapılan TUS sınavında başarılı olarak ilk tercihim olan Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Nöroşirürji Anabilim Dalı’nda asistanlığa başladım. 8 Haziran 1994 tarihinde tezimi tamamlayarak, Uzmanlık sınavında başarılı oldum ve “Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanlık” diplomasını aldım. Asistanlığım süresinde İngiltere, Birmingham Üniversitesi’nde beyine hücre nakli konusunda araştırmalar yaptım. Ayrıca İsviçre, Zürih Üniversite’sinde Prof. Dr. Gazi Yaşargil'in yanında Mikrocerrahi eğitimi aldım.</p><p class="ql-align-justify">1993 yılında kısa dönem tabip er olarak askerliğimi yaptım.</p><p class="ql-align-justify">9 Haziran 1994 tarihinde Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Nöroşirürji Anabilim Dalı’na Nöroşirürji Uzmanı - Öğretim Görevlisi olarak atandım. Aralık 1997- Mart 1999 tarihleri arasında Amerika Birleşik Devletleri, Arkansas Üniversitesi’nde Prof. Dr. Gazi Yaşargil'in yanında “Spine & Microsurgical Research Fellow” olarak çalıştım. Bu sürede burs kazanarak omurga biyomekaniği konusunda araştırmalar yaptım. Ülkeme döndükten sonra 17 Kasım 1999 tarihinde yapılan sınavda başarılı olarak “Nöroşirürji Doçenti” unvanını aldım. 17 Haziran 2005 tarihinde bilimsel ve akademik faaliyetlerim başarılı bulunarak Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Nöroşirürji Anabilim Dalı’nda Nöroşirürji Profesörlüğü kadrosuna atandım. 2005 yılında Amerika Nöroşirürji Akademisi’ne aday gösterildim ve üyeliğe kabul edildim. Öğretim Üyesi olduktan sonra Finlandiya-Helsinki Üniversitesi ve Amerika Birleşik Devletleri-Arkansas Üniversitesi’ne davet üzerine misafir öğretim üyesi olarak gittim.</p><p class="ql-align-justify">Ulusal ve uluslararası bilimsel dergi ve kitaplarda yayınlanmış 118 makalem, ayrıca ulusal ve uluslararası kongrelerde sunulmuş 83 sözlü, 68 poster bildirim mevcuttur. 20 Nisan 2007'de “Great Minds of the 21st Century” kitabında yer almam için davet aldım.</p><p class="ql-align-justify">Halen Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Nöroşirürji Anabilim Dalı’nda kısmi statüde Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktayım. 01 Haziran 2016 tarihi itibarıyla Nöroşirürji Anabilim Dalı Başkanı’yım.</p> -------------------------- Prof. Dr. Ali SAVAŞ 1980 - 1986 yılları arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde eğitim görerek Tıp Doktoru oldu. 1986 yılında İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalı'nda başladığı Nöroşirürji'de Uzmanlık eğitimini 1992 yılında tamamladı. Uzmanlık eğitiminin son döneminde Stereotaktik ve Fonksiyonel Nöroşirürji'ye yöneldi. 1991 ile 1994 yılları arasında, Riechert Enstitüsü'nün (Freiburg, Almanya) verdiği eğitim ve araştırma bursunun desteğiyle, Freiburg Üniversitesi'nde (Almanya) Stereotaktik ve Fonksiyonel Nöroşirürji'de üst-ihtisas eğitim programını tamamladı. Yanısıra, aynı dönemde Freiburg'da Nörofarmakoloji alanında Doktora çalışması sürdürdü; "Hippokampus Doku Kültürleri ve Cholin Metabolizması" konulu tezle bitirdiği bu doktora çalışmasını 1997 yılında tamamladı. 1995 ile 2000 yılları arasında, Ankara Tıp Fakültesi Nöroşirürji Kliniği'nde Öğretim Görevlisi kadrosunda, Stereotaktik ve Fonksiyonel Nöroşirürji alanı ağırlıklı olmakla birlikte, Nöroşirürjinin çeşitli alanlarında Uzman Doktor olarak çalıştı. 2000 tarihinde Nöroşirürji Doçenti, 2006 yılında ise nöroşirürji profesörü oldu. Ayrıca, 2006 yılında "Deutscher Akademischer Austausch Dienst" bursuyla Münih Üniversitesinde ve 2012 yılında Illinois Üniversitesi’nde (Chicago, USA) "davetli Profesör" olarak çalışmıştır. Los Angeles Kaliforniya Universitesinde (UCLA, ABD) "davetli profesor olarak calismaktadir. 1995 yılından sonra, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde, "Stereotaksi ve Fonksiyonel Nöroşirürji" ünitesi ve olgularının sorumluluğunu aldı. Bu ünitenin, "görüntü eşliğinde cerrahi" planlama ünitesinin ve ameliyathanesinin teknik gelişimine önemli katkıları oldu. Nöronavigasyon sisteminin kurulumunu ve işletilmesini sağladı. Ağırlıklı olarak, "Parkinson ve Hareket Bozuklukları Cerrahisi", "Mikro-elektrod Kayıt Teknikleri", "Beyin Haritalaması", "Beyin Tümörlerinde Stereotaktik Yaklaşımlar", "Nöronavigasyon", "Beyin Tümörlerinin rezeksiyonu" ve "Ağrı Cerrahisi" konularında klinik ve bilimsel çalışmalar yaptı. Dr. Savaş'ın 75'i uluslararası olmak üzere, 115 adet bilimsel yayını bulunmaktadır. 2002 yılında "European Association of Neurosurgical Societies" (EANS)- Avrupa Araştırma-Birincilik Ödülünü kazandı. Halen, "European Association of Neurosurgical Societies"in yönetim kademesinde çalışmakta, "Research Committee" ve "Examination Committee" üyeliklerini yürütmektedir; Avrupa Nöroşirürji Yeterlilik Sınavlarında jüri üyesi olarak görev almaktadır. Bir dönem Freiburg Üniversitesi Mezunlar Derneğinin Türkiye başkanlığını yürüttü. Federal Almanya Büyükelçiliğince verilen "Deutscher Akademischer Austausch Dienst (DAAD)" burslarında jüri üyeliği yapmaktadır. Avrupa Stereotaksik ve Fonksiyonel Nöroşirürji Derneğinin Yönetim Komitesi üyesi ve Türkiye temsilcisidir. Bir dönem "Türk Nöroşirürji Derneği", genel sekreterliği ve "Türk Nöroşirürji Yeterlilik Kurulu" üyeliği yaptı. "Parkinson Hastalığı Derneği", "European Association of Neurosurgical Societies", "European Society for Stereotactic and Functional Neurosurgery", "Absolventenverein der Deutschen Hochschulen", "Alumni Freiburg" (Almanya) ve "Congress of Neurological Surgeons" (ABD) üyesidir. 2003 ve 2004 yıllarında "Türk Nöroşirürji Derneği" Genel Sekreterliğini yapmıştır. Yabancı dil olarak, İngilizce ve Almanca bilmektedir. Prof. Dr. Ali Savaş, genel nöroşirürji'nin yanısıra, özellikle Hareket Bozukluklarının (Parkinson Hastalığı, Tremor-titreme vb.), Ağrı'nın (trigeminal nevralji, kanser ağrısı vb.) ve Beyin Tümörlerinin cerrahi tedavisi üzerinde çalışmaktadır. -------------------------------- http://www.medicine.ankara.edu.tr/kadin-hastaliklari-ve-dogum-anabilim-dali-ogretim-elemanlari/ http://kardiyoloji.medicine.ankara.edu.tr/ogretim-kadrosu/ http://kulakburunbogaz.medicine.ankara.edu.tr/ogretim-kadrosu/ |
amerikada seni ne kadar çok eziyorlarsa sen de buraya gelip buradakileri ezmeye çalışıyorsun, (yani benim anlamadığım şu bu kadar araştırmayan her şeye önyargıyla yaklaşan biri nasıl olur da amerikaya gitmiş sanırım Tıp kadar rekbetli bir alan değil ora) ------ Sadece ankara tıp için örnek vereceğim, Türkiyenin en zeki ve başarılı bilim adamlarının ve doktorlarının bulunduğu yer hatta genel cerrahideki bir hocamız da şu an en yaygın laparoskopik yöntemi safra kesesi üzerinde ilk kullanan ve öğrenen kişilerdi sonradan amerikada yaygınlaşmasını sağladı sonra ülkemize gelerek ilk laparoskopik ameliyatların öncüsü oldu ama boş demen senin en kadar boş olduğunun göstergesi diyebilirim ikisi de aynı md hocam herkesin aldığı müfredat aynı ve buradan mezun olan biri orada doktorluk yapabilir ve amerikadaki biri de burada doktorluk yapabilir tabii ki denklilk sınavları ile
Prof.Dr.Cem Meço Brüksel’de gerçekleştirilen 5. Avrupa KBB Konfederasyon Toplantısı sonrası Avrupa KBB-BBC Konfederasyon Başkanlığı’na seçilmiştir. http://kulakburunbogaz.medicine.ankara.edu.tr/prof-dr-cem-meco-avrupa-kbb-konfederasyon-baskani/ https://www.ceorlhns.org/organization https://www.tkrcd.org.tr/en/about-tscrs/board-of-directors ya da http://cv.ankara.edu.tr/ensari@medicine.ankara.edu.tr Gis patolojisi hakkında referans kitap editörü < Resime gitmek için tıklayın > |
|
ve kimleri yetiştirdi şu an yaşadığın ülkede senin bile orada çalışman imkansız olduğu harvard tıp fakültesinde genetik ve karmaşık hastalıklarda anabilim dalı başkanı yani senin o noktaya gelmen sadece imkansız ve çalıştıkları çalışma şu an dünyadaki en büyük çalışma diyabete kesin tedavi üzerinde çalışıyorlar v https://www.hsph.harvard.edu/gokhan-hotamisligil/ ve burada da aziz sancardan sonra geliyor https://turkishtimedergi.com/saglik/tip-bilimine-yon-veren-100-turk/10/ |
|
Sizinle anlaşırız gibime geldi :). > Ama belli bir seviyenin uzerine cikma olasiliginiz neredeyse 0 bu durumda. [...] L8+ kıdeminde doktorasiz adama rastlamak aşırı zor. L7nin bile büyük çoğunluğu doktoralı. Bu ilk cümle biraz yanıltıcı olmadı mı? L7+ üstü seviyelere zaten doktoradan bağımsız olarak zor rastlanıyor diye biliyorum. Çoğu mühendis L5/L6 seviyeleri için uğraşıyor diye düşünüyorum, yanlış mıdır? Ki L7 gibi bir seviye için bile sadece "büyük çoğunluğu doktoralı" demek benim gözümde doktoranın bitirici olmadığını gösteriyor. L7'den bahsediyoruz yani. edit: bkz. Googler'ın level dağılımı için cevabı https://www.quora.com/How-many-people-are-at-each-level-of-the-Google-engineering-ladder/answer/Mehmet-Fidanboylu?ch=10&oid=17024668&share=47acc591&target_type=answer > lisans öğrencilerinin ödev yükü odtuye göre baya daha fazla idi, ki Odtu ile Bilkent pek farklı değildi benim zamanımda, ödev yükü açısından Peki gittiğiniz okulun ödev kalitesi ile ODTU/Bilkent ödev kalitesini bir tutuyor musunuz? Peki ya eğitimini? Ödev yükünü asıl sıkıntı yapan şey boşa kürek çektirebilmesi. Mesela ben open source ile uğraşmayı seviyorum. Günlük hayatta Arch Linux kullanıyorum tüm uygun cihazlarımda. Alanımıza dair okur yazarlığım yüksek. Milletin hocası atıyorum open source ile uğraşırken benim hocalarım gidip Linux tabanlı ödevin RAR formatında gönderilmesini isteyebiliyor. Ben şimdi maruz kaldığım akademiden soğumayıp ne yapayım? Genel olarak yazılım mühendisliğinin daha pratik kalan kavramlarının akademide geriden geldiği veya var olmadığı da yaygın kabul gören bir şey sanıyorum. Akademisyenlerin yazdığı kodun prod'a geçemeyecek cinsten olması gibi :). Ben şahsen mühendislik hastasıyım ama teorinin hastası değilim (önemsiz gördüğüm anlamına gelmemekte), bunda bir hata göremiyorum. > İnanın o lisans derslerinde aldığınız eğitim herseyin temeli Burada bir ayrım yapmak istiyorum. Lisans derslerinin içeriklerinin ezici çoğunluğu yadsınamaz derecede kritik. Aklı olan buna itiraz etmez. Fakat dersin içeriği önemli diye deneyimlediğim eğitimi hoş görmem mümkün değil. Kendi adıma Bilkent'te bu konuların eğitimini yeterli bulmuyorum. Hatta akademinin yaygın yaklaşımını beğenmiyorum. Zaten konuya attığım ilk mesaj da yetersiz bulduğum eğitimle uğraşırken bu önemli konulara gereken özeni verememek üzerine idi. > O temel de 40+ senedir aynı. Bu nedenle müfredatın eski olmasının anlamı yok. Buna her konuda katılmıyorum. Örneğin yazılım mühendisliğinin hala inatla akademi ve tek tük sektör dışında yeri olmayan UML bazlı öğretiliyor olması saçmalık. Ama onun dışında pek çok içerik açısından itirazım yok. Fakat "40+ senedir aynı" diye de son 40 seneyi görmezden gelmeyi ideal bulmuyorum. > Ders dışında birsey yapmanıza gerek yok. Tekrar fikrimi belirtmek istiyorum: Ders içeriği != Verilen eğitim. Sanırım en tuhaf bulduğum cümleniz bu idi, herhalde sizin döneminizdeki ODTÜ'den kalma bir şey olsa gerek bu. Günümüzde bu iddiayı gerçekçi bulmuyorum, dilerseniz r/csMajors gibi yerlerde bir müddet takılıp US T10 okullarda bile nasıl bir ders dışı grind içinde olduklarını gözlemleyebilirsiniz. Google Summer of Code, hackathonlar, vs. gibi örnekleri de hatırlatmak isterim. Burada başka bir şey ima ettiniz de ben mi yanlış anladım bilemedim gerçekten. Genel olarak sizinle hemfikir olduğumuzu düşünüyorum, diğer MBG'ci arkadaşın aksine doğal olarak endüstriden bihaber değilsiniz :). Ben de (size karşı) bilmişlik yaptıysam affola, deneyimlerimden bahsediyorum :). Farklı yorumlamış olduğum detayları anlatmak istedim, yorumlarınızı görmek isterim. |
|
siz 150-200k demiştiniz hocam düz doktorların maaşlaro 200k hocam biraz kıskançlık sezdim sizdesizi daha da kıskandıracak bir-kaç paylaşışım olacak 200bin dolar alan cerrah ayda 2-3 gün çalışıyordur siz de biliyorsunuzdur, doktorlar ayda 2 hafta çalışırlar normal çalışan gibi 1 ay çalışma sistemi yoktur, avrupada da aynı sistem var bizim ülkemizde eksiklik olduğundan dolayı sıkı çalışıyorlar < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > https://www.sts.org/publications/sts-news/survey-driven-salary-negotiations-create-thorny-competitive-environment |
|
zaten 200bin dolar demek ayda 16bin dolar eder Türkiyede bir ameliyat 30 haziran 22bin dolardı sadece https://twitter.com/intraoperatif/status/1553131828042686465 ya da şu an rinoplasti ameliyatları burun estetiği olarak geçer 3-4 saatlik bir işlemdir, ankaradaki fiyatları 70-140 bin tl arasında değişiyor buradaki hekimlerin verdikleri fiyatlar sadece rinoplasti ameliyatı 5bin dolar ediyor 1 ameliyat Türkiyedeki özel muayenesi olan ve özelde çalışan doktorların aylık kazançları herhalde amerikadan fazla olamaz değil mi? sizden fazla alıyorlar orası kesin de ama oradaki cerrahlardan fazla alamaz bence |
|
hemşirelerle karıştırdınız biz doktoruz hemşireler 200bin dolar alıyorlar iş ilanlarını falan alttaki kaynaktan ulaşabilirsiniz < Resime gitmek için tıklayın >
https://nurse.org/resources/nurse-anesthetist-salary/#:~:text=According%20to%20the%20website%20Salaryexpert,senior%20CRNA%20will%20earn%20%24220%2C557. |
|
hocam konu da bilkent gibi Türkiyenin en iyi üniversitesini yazmayın diyorlar şaka gibi sadece mezunlarına bakarak bile gözü kapalı tercih edilir okul bunun tartışılacak noktası yok https://w3.bilkent.edu.tr/www/mezunlar/ |
|
https://www.researchgate.net/scientific-contributions/Mehmet-C-Oz-38119180 Bilimsel kimligi olmayan adama var 33k atifi var. Olsa ne olacakti kim bilir "scientist" titleinla hayal bile edemeyecegin akademik ciktisi var adamin |
|
Anlasiriz tabi ki hocam. 1) Googleda, doktoralilari L4 seviyesinden alıyorlar ise. Master ve lisans mezunlarını (tecrübesiz olanlarını) L3. L3 seviyesi hariç, lisans mezunlarının cogunlukta olduğu bir seviye yok zaten. Google, ise girerken zaten genellikle master ve doktoralilari alıyor cogunlukla. Yani L4 seviyesinde bile lisans mezunundan çok doktoralı var. (Quora linkinde yardimci data var). O lisans mezunlarının da cogu, MIT,Stanford, Berkeley, CMU gibi yerlerden mezun adamlar. (Yani rastgele lisans mezunları degil). Quora linkinden bakarsanız, Google zaten, %70 uzerinde master ve doktoralı eleman tercih ediyor. Benim L7 icin, "cogunlukla" doktoralı dediğim, "ezici çoğunluk". %55 felan degil, %90+. Ayni durum L6 icin, hatta L5 icin bile geçerli. (L5 = senior engineer). Kampüse giren misafirleri bile dahil etsen, lisans mezunlari doktoralidan azdır :). Hele, kariyer hedefin varsa, en master, çok yardimci oluyor. En azından, alanında mühendislik problemi nasıl cozuluyor, onu goruyorsun. Lisansta bunu tecrübe etme sansin çok az. https://www.quora.com/What-percentage-of-Google-employees-have-a-PhD 2) Peki gittiğiniz okulun ödev kalitesi ile ODTU/Bilkent ödev kalitesini bir tutuyor musunuz? Peki ya eğitimini? Ödev yükünü asıl sıkıntı yapan şey boşa kürek çektirebilmesi. Ben, odevin bana ne kattigina bakıyorum. Bana kattıkları anlamında, ODTU ve amerikadakinin büyük farki yoktu. Ama su vardi: aldigimiz dersin hocası, mesela BOING ile calisiyor. Ordaki problemi ornek olarak derste anlatabiliyor. Baska bir hoca Intel ile, baska bir hoca Google ile calisiyordu. Bu size endüstrinin problemleri ile asina yapıyor. Ayni seviyeyi turkiyedeki üniversitelerden beklememek lazım. Sonuçta ne öyle bir endüstrimiz var, ne öyle insan kalitemiz. Ama bu sorunlar var diye, ödev az verilsin demek çok saçma ve alakasız. 3) "Linux tabanlı ödevin RAR formatında gönderilmesini isteyebiliyor": Ne alaka anlamadım. Benim amerikadaki "parallel programming" dersi hocam da, NFS'de herkese klasör acmis. Oraya kopyalamamızı istemişti. Baska biri de doc formatında ödev istemişti. Maalesef ofis yazilimlari Microsoft tekelinde. Linuxte is yapiyoruz diye, bunlara karşı kürek çekmedi diye kimseyi suçlayamam. 4) " tek tük sektör dışında yeri olmayan UML bazlı öğretiliyor olması saçmalık" Googleda, design dokuman yazarken, o UML bazlı derste gösterilenlerin ne kadar faydalı seyler oldugunu anlıyorsun. Ha UML olmuş, ha baska birsey. Onemli olan isin mantigini anlamak. "Hoca motorolla assembly ile anlatıyor, ama motorolla assembly mi kaldı, herkes intel ya da arm kullaniyor" demekle bir bu. Ama mesela, benim zamanimda(2007-2009 arası) amerikadaki universitede, kimsenin pek kullanmadigi, SUN assembly ile ders işlemiştik. Hicbiryerde kullanılmaması, işleyiş mantiginin digerlerinden çok farklı oldugu anlamina gelmiyor. Hoca SUN islemciler ile calisiyordu, dersi de öyle isliyordu. |
|
1) Google hakkında yanıltıcı yorumlar yaptığınızı düşünüyorum hala. - Doktoralılar L4, diğerleri L3'ten alınıyor: Bunu ben de önceki bir mesajda söylemiştim sebebi ile birlikte. Akademide geçirilen vakit endüstri açısından kayıp olduğu için yapılıyor bu. L3'ten giren lisans mezunu işinde iyi ise, doktoralı L4'ten girene kadar 2-3 seviye yükselebiliyor. Bu durumda kimin avantajlı olduğu tartışılır, akademiden hoşnut olanlara doktora, endüstriden hoşnut olanlara endüstri tecrübesi iyidir. - Lisansüstü eğitimliler daha çok alınıyor, lisanslılar da en iyi okullardan: Bu doğru olsa da yine yanıltıcı ifade edildiğini düşünüyorum. Linklediğiniz Quora linkinde bile tüm ofisler arasında en yüksek oranın %70 olduğu söyleniyor. Bahsettiğiniz okul durumu ise çok US bazlı bir yaklaşım. Benim gözlemlerimde iyi bir okuldan mezun olunmamış dahi olsa iyi bir lisans mezunu, iyi bir mülakat deneyimi ile Google'a giriş yapıp herkes gibi yükselebiliyor, en azından yaygın seviyelere. Fikirlerimi destekleyen, Googler'ların elinden çıkma bolca r/cscareerquestions veya r/csMajors yorumu, Quora cevabı mevcut. https://www.quora.com/For-Google-employees-is-pursuing-a-graduate-degree-a-smart-move-if-you-want-your-career-to-progress-at-Google-Considering-how-many-graduate-degrees-there-are-in-the-company-does-it-make-sense-to-spend-the-time-to-get-a-graduate-degree/answer/Edmond-Lau?ch=10&oid=2565860&share=c42dbb15&target_type=answer https://www.quora.com/What-is-it-like-to-work-at-Google-and-not-have-a-PhD-i-e-are-feelings-of-inferiority-common-and-do-things-like-this-play-out-in-the-workforce-there https://www.quora.com/Why-do-many-most-top-engineers-at-Google-have-a-PhD-Does-having-a-PhD-make-you-a-better-software-engineer/answer/John-L-Miller?ch=10&oid=19563828&share=51590e65&target_type=answer https://www.quora.com/At-tech-heavy-companies-like-Google-is-there-a-difference-between-the-work-that-PhDs-and-non-PhDs-do/answer/Stephen-Kurtzman-1?ch=10&oid=24742354&share=c2ba880f&target_type=answer https://www.quora.com/Whats-the-highest-position-a-current-software-engineer-at-Google-without-a-degree-is-able-to-get Son linkte bir 10 yıllık deneyime sahip bir Googler, Google içerisinde tek fark eden şeyin Google içerisindeki başarılar olduğunu söylüyor. Sizin aksinize L5/L6/L7 vs. için belli bir diploma şartı koşmuyor. Tabii ki sizin öne sürdüğünüz istatiksel durumu görmezden gelecek değilim, fakat belli ki istatiklerden yola çıkarak kesin yorumlar yapmanız da doğru değil, yanıltıcı. Şahsen benim derdim lisansüstü eğitimin boş olduğunu iddia etmek değil (öyle durumlar gayet olsa dahi). Gözlemlerim, okuduklarım, lisansüstü eğitimlerin bu konu altında iddia edildiği derecede önemli olmadığını gösteriyor bizim alanımızda. Bu konu altında lisansüstü eğitimlerin lisans eğitimine kıyasla tartışmasız avantaj sağladığı iddia ediliyor, fakat bu görüş benim gözlemlediğim endüstri tarafından paylaşılmıyor. Hem akademi hem endüstri tarafında gördüğüm en sağlıklı düşünce, avantajın tamamen kişinin çizdiği kariyere bağlı olduğunu öne sürüyor. Burada da siz tecrübeli insanlardan daha dengeli yorumlar görmeyi dilerdim. Herkes sizinle aynı yoldan ilerlemek zorunda değil neticede. Dengeli bir orta noktaya varamıyorsak maalesef katılmamakta katılıp kendi yolumuza bakacağız :). Ben de 1-5 sene arasına kadar çıkarılacak ders gerçekten varsa mecbur oturup çıkaracağım :). 2) "Ama bu sorunlar var diye, ödev az verilsin demek çok saçma ve alakasız" Bu noktada kesin yoruma katılmıyorum. Bahsettiğiniz gibi bizim ülkemizde bazı beklentiler gerçekçi değil, bu durum karşısında bence ya hocaların bunu ödevlerin kalitesini çabalayarak telafi etmeleri gerekiyor ya da öğrencileri kendilerini eğitmeye teşvik edip fırsat tanımaları. Bir şey katmayan ödevleri bol bol vermeyi "kaçınılmaz" olarak göremeyeceğim. Bu sadece akademiye karşı antipatimi arttırıyor. Gerçek şu ki benim gördüğüm ödevler 10-15 senedir ısıtılıp ısıtılıp tekrar önümüze konuyor, neredeyse her seferinde ödev dokümanlarındaki hatalar bile giderilmiyor. Gerçekten arkadaşlarla dalga geçiyoruz acaba bir kez olsun hatasız, eksiksiz ödev dokümanı gelecek mi önümüze diye. Ben pragmatist bir yaklaşıma sahibim, zaten o yüzden akademide olup bitenleri aklım almıyor :). Ya işime yararsın ya da yol verirsin kendim başarırım. Ben lisede de aynıydım, lise boyunca birçok dersin hocasıyla anlaşamayıp batırdım, fakat kendi halime bırakıldığımda üniversite sınavında 305. oldum. Hayatımda maalesef genel pattern oldu bu :). 3) Linux ve RAR'ın bir araya gelememesi için iyi sebepler var diyip bırakacağım. Asıl öne sürdüğüm fikir yine ödevlerin kalitesizliği üzerine idi. Tekil örnek üzerinde yoğunlaşmanın anlamı yok. 4) https://www.quora.com/Do-Facebook-Google-and-other-big-tech-companies-use-UML/answer/John-L-Miller?ch=10&oid=23422707&share=15e002a8&target_type=answer UML 90'ların para kazanmak adına uydurulmuş bir kavramı. Yüzlerce sayfalık spesifikasyonu ile asla endüstride karşılık bulmadı. Fakat gördüğüm kadarıyla akademi böyle kavramlara bayılıyor, şevkle yazılım mühendisliğinin tek gerçeği gibi öne sürmeye devam ediyor. "Ha UML olmuş, ha baska birsey. Onemli olan isin mantigini anlamak." Kesinlikle katılıyorum. Fakat bu aynı cümleye ben pragmatist yaklaşıyorum. Önemli olan mantığı kavramak ise gerçeklerden kopup UML kastırmaya gerek yok. Gerçekten de önemli olan mantığı kavramak, ama akademide pek çok şey mantığı kavratmakla yetinemiyor gördüğüm kadarıyla. Tekrar belirteyim, şahsen fikirlerimi keskin birer gerçek olarak görmüyorum. Bunlar sadece benim şahsi doğrularım, bana iyi geldiğini gördüğüm şeyler. Sizin fikirleriniz de sizin şahsi doğrularınız, sizin deneyimlerinizle destekli şeyler, saygı duyuyorum. Beni harekete geçiren nokta dogmatik yaklaşımlar, sıradan olandan sapan şeylerin reddedilmesi. DH'de de en büyük katkılarımı bu yaklaşımları reddetmekle yaptığımı düşünüyorum. Seneler sonra da sırf bu yüzden DH'ye dönmüş oldum :). |
1. sayfa
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye Ol Şimdi DeğilÜye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.