Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 2 misafir
185
Cevap
65627
Tıklama
0
Öne Çıkarma
Bilgisayar mühendisi özele mi girmeli devlette mi çalışmalı ?
K
13 yıl
Yarbay

kafan çalışıyorsa özel sektör çalışmıyorsa devlet.


Bu mesaja 3 cevap geldi.
kafan çalışıyorsa özel sektör çalışmıyorsa devlet.
Yoruma Git
Kaygerya - 13 yıl +10
Okul çok dil öğretmez, öğretmesi mantıksızdır zaten. Programlama konseptini öğrendikten sonra dil öğrenmekte hiçbir şey yok. Okul da sana bu konsepti öğretmeye ç...
Yoruma Git
Yorumun Devamı gdb - 8 yıl +5
G
8 yıl
Teğmen

Okul çok dil öğretmez, öğretmesi mantıksızdır zaten. Programlama konseptini öğrendikten sonra dil öğrenmekte hiçbir şey yok. Okul da sana bu konsepti öğretmeye çalışır ve dil öğrenme kısmını sana bırakır.

Dil zaten okulda öğretilebilecek bir şey değildir. En fazla dilin kuralları ve araçları hakkında bilgi ve birkaç basit örnek verilebilir. Kişinin kendi kendine bile öğrenebileceği bu bilgilerle dil üzerinde pratik yapması ve hatalar yaparak tecrübe kazanması gerekir. Örneğin C öğreniyorsan, basit programlar yazmakla başlarsın. Okulda; veri yapıları, algoritma tasarımı, nümerik analiz, ayrık matematik, lineer cebir gibi derslerde öğrendiğin algoritmaları gerçekleştirerek dilin araçları üzerinde daha derinlemesine tecrübeler kazanırsın. Hatta bu yaptıklarını github sayfana koyarak cv'nde sergileyecek bir şeyler elde edersin.

Veri yapıları ve algoritmalar, bir programlama dilinden çok daha nitelikli bilgilerdir. Sen bilgisayar mühendisliği okuyorsun, programcılık değil. Senin işin program tasarlamak, yazması inan çok daha basit. Kodlamaya, algoritmadan daha çok önem verirsen iş hayatında da programcı olursun, mühendis değil. Sonra 4 sene mühendislik okuduk, hak ettiğimiz maaşı alamıyoruz, mühendis olmayın doktor olun rahat edin, vs... gibi sitem etmeye başlıyorsunuz. Sen baştan programcı olarak görürsen kendini, zaten kimse sen programcı değilsin mühendissin demez. Bir çoğunuz bilgisayar mühendisliğini, programcılık sanıyor. Halbuki çok daha geniş bir alan. Yapay zekadan tut, makine öğrenmesine; robotikten tut, gömülü sistemlere kadar
- ki gömülü sistemler bile başlı başına bir mühendislik alanıdır (savunma sanayii, biyomedikal uygulamalar, otomotiv ...) - bir çok mühendislik yapılabilecek alan varken sen ille de "yok ben web sayfası yazıcam, android app yapıcam" diyorsan kendine mühendis deme zaten; programcı de.

Yanlış anlama, sen böylesin diye demiyorum (zaten tanımıyorum); böyle olma, olmayın demek istiyorum :)

Dil olarak, şirketin hangi alanda çalıştığına göre bilmeni bekleyeceği diller değişiyor.
Örneğin gömülü sistemlerde bilinmesi gereken diller: C/C++
Bir şirketin android uygulamasında falan çalışacaksan: Java (tercihen android api ile uğraşmış)
iOS ise: Objective-C
Windows masaüstü arayüz uygulamaları: C#
Sistem mühendisliği: Python, Perl
Yapay zeka uygulamaları, görüntü işleme: Python, Prolog
Web Uygulamaları: PHP, Javascript, HTML
...

Çalışmak istediğin sektörü kendin araştırıp gereksinimlerini öğrenmelisin. Ve dediğim gibi dil öğrenmek o kadar zor bir şey değil. Eğer C'de rahatsan, diğer bütün prosedürel dillerin mantığını çözmüşsün demektir, kurallarını öğrenmek çerez gelir. Java öğrenirsen de nesne yönelimli dillerde rahat edersin. Aslında dili öğrenirken, dilin bağlı olduğu konsepti öğrenmiş oluyorsun. Aynı konseptteki diğer dilleri öğrenmekte zorlanmazsın.


Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @Rigsby
K
13 yıl
Yarbay

K
13 yıl
Yarbay

yahu insanlar neden bilgisayar mühendisliğini C,C++,C# oracle sql oop falan sanıyor. bunlar bilgisayar programcılığı dersleri. dediğim gibi bu işin optik okuyucular , yön bulma sistemleri (bir önceki postumda roket güdümleri olarak yazmıştım), çip programlama ( alet ve araçlarda kullanılan çipler), tüm bunlar mühendisliğin alanı ve bunların hepsini öğretiyorlar. yani elektronik dersini ben niye alayım diyen arkadaşlar almanyada bmw de çalıştığım süre boyunca abs hava yastığı , esp dediğiniz herşeyin yazılımı verilog ile yazılıyordu ve ben üniversitede verilog dersi alıp çip programlamayı iyi bildiğim için o işe girebildim. yani özetle mühendislikten mezun olduğunuz anda size her alanda çalışabileceğiniz temel bilgi size verilmiş lur. bahsettiğiniz c++,C# sql falan bilgisayar muhendisliğinin çok küçük bir bölümüdür.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
B
13 yıl
Yarbay

İnsan tiplerinden örnek vereyim:
1.TİP -Bilgisayar değil ama Elektrik-Elektronik Mühendisi adayıyım bende.Alanlarımız tüm dünyada,özellikle Amerika'da birleşik olarak öğretilirken bizim ülkemizde farklı fakültelerde öğretiliyor.
Bence Elektronik ve Bilgisayar bölümleri;donanım ve yazılım dahil,aynı mühendisliğin konularını veriyor öğrenciye.Henüz 1. sınıfım,yarı-iletkenler ya da daha spesifik olarak mikroişlemciler alanında yüksek lisans yapmayı düşünüyorum Allah nasip ederse hatta hedefim bu ancak 1. sınıfın verdiği boşluktan yararlanıp programcılık konusunda ilerlemeye çalışıyorum,mikroişlemci programlama dahil.Üniyi kazanmadan önce de hatta daha çocukken bile bu konularla alakalı olduğumdan daha doğrusu hayatta en çok sevdiğim şeyler olduğundan mesleğimle ve ilerisiyle ilgiliyim,zevk alıyorum.Şimdi ben bölümümü bitirdiğimde okulda bi elektronikçinin bilmesi gerektiği kadar yazılım bilgisiyle mezun olacağım en az.Yani okul bana bunu verecek.Ama diplomamda yazan ve vasfım "mühendis" olduğu için normal şartlarda benim olayım bu değil.Benim olayım "KONTROL".Mühendis kontrolördür.İşe girdiğimde şu an amatörce yaptığım gibi ufak programlar yazıp ya da basit PIC/MSP430 programcıkları yazarak hayatımı kazanmayacağım daha büyük projelerde daha ciddi işlerde yapılan işi,proje yöneticisi sıfatıyla kontrol edeceğim.Mühendis dediğin budur zaten.
Bu sebeple özel sektörde bir iş düşünüyorum çünkü amacım hemen yüksek paralar kazanıp altıma arabamı çekip ev bark alıp kenara geçmek değil.Ben teknoloji üretmek istiyorum ve bu üretimde kontrol sahibi olup emekliliğime kadar bunu yapmak istiyorum.Bu yüzden yan gelip yatma yeri olan devlette değil,özelde çalışacağım.Özelde de hayat şartlarımı yüksekte tutmak için -ki bu Türkiye'de olursa 3-4k maaş demek- kendimi geliştirmeliyim.Buna çabalıyorum,zevk alarak.Asıl hedefim Türkiye dışında teknolojinin geliştirilmeye açık olduğu yerlerde çalışmak.Öyle 100k sterlin de derdim değil çünkü bi seviyeden sonra 100 de alsam 150de alsam aynı standartlarda yaşayacağım.

2.TİP - İlkokuldan beri okula git,sonra üniversite oku,para kazan mantığıyla yetiştiriliyor çoğu çocuk.Lise döneminde yoğun ama kendini tekrar eden sınırlı matematikle ve yıllar öncesinin müfredatı fizikle eğitim verilip öss gibi bi sınavla pat diye üniversiteye başlıyor.Ne okuyacaksın ? -Elektrik-Elektronik Mühendisliği abi.Neden ? -Karizması var,mühendis olacağım,iyi para kazanacağım.Bu mantıkla 4 senelik üniversiteye başlıyor sonra.İlgi alanlarında ne insan ihtiyacına uygun aletler,programlar geliştirme var ne de bu konular hakkında bilgisi.Ama puanı iyi seviyede olduğu için ve mühendislik olduğu için yazıyor bölümü(Aynısı Bilgisayar,Endüstri,İnşaat,Makine içinde geçerli)
Sonra gel gelelim 1. sınıf yine aynı lise zaten,okuyor.Sadece 1 tane alan dersi o da giriş dersi.Kalanı lisenin az daha üstü integral,türev,limit ve aynı fizik konuları.Ha bi de kimya var tabi o zaten tamamen aynı liseyle.
[Yeri gelmişken örnek vereyim sınıfımda daha programcılık nedir,ne için yapılır,elektronik malzemeler nelerdir,direnç,diyot,kondansatör bile nedir bilmeyen dahası derse gelip bunları öğrenecek yerde ya da merak edip okuyacak yerde aman geçeyim de kurtulayım mantığıyla okuyan bir sürü adam var.Bu adamların matematik ve fizik dersleri çok iyi çünkü lise yeni bitti bilgiler taze.Ne de olsa 4 sene illaki öğreniriz diye boşlanmış bi sistem.Çünkü bu insanlara ilgilerine göre alan seçme hakkı verilmiyor.Belli bir sayıda insan sırf mühendislik olduğu ve devlete girip 2600le başlanıldığı için burada.]
Böyle bir 4 seneden sonra pişmeye hazır alanıyla ilgili konularda bilgi sahibi(uzman değil!) insanlar olarak çıkıyor üniversiteden.4 sene önce neler düşünüyordu şimdi neler düşünüyor elinde diploma.Birçok şey biliyor ama seviyor mu emin değil.Önüne iş gelse yapar ama aynı işi yıllarca yapabilir mi emin değil.
Böyle insanlar çok ama çok doğal olarak iş yapıp gelişmeyi değil,kıç büyütüp trink parasını almayı yeğler.Bu düşüncede olduğu için en doğru seçenekte devlettir bu şartlarda.

Neyse konuya döneyim gece gece ülkemdeki iki tipi anlatmaya çalıştım nacizane bilgim ve tecrübemle.Ama doğru ama yanlış 2 seçenek var nihayetinde.
Kişi bölümünü severek okumuş,yaptığı işi de severek yapacaksa devlette çalışmamalı.Özelde çalışmalı teknoloji üretmeli,kontrol etmeli,ilerlemeli.Ama insanlara dayatılmış oku,adam ol,para kazan zihniyetindeyse devlete girip mezun olduğundaki bilgileri hiç ilerletmeden çok çok rahat para kazanabilir.
Ama arkasından şunu yaptı Allah razı olsun,ülkesine şunu sağladı iyi adamdı gibi laflar beklemesin.Yan gelip yatılarak ömür geçmez ben bunu bilirim.

edit:imla.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi bilm-i yorum -- 2 Mayıs 2012; 3:39:58 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
M
7 yıl
Teğmen

Geçen sene devlete giren biri olarak söylüyorum. Burada özeli övüp, devleti yavan anlatanlara kulak asmayın. Devlet gibisi yok. Bilgisayar mühendisi değilim ama pek çok arkadaşım var, onlar kabul etmese de bence çoğu sürünüyor. Emeklilik yaşı 60 , daha sonra 65 e çıkacak. Hiç bir şirket sizi o yaşlara kadar tutmaz. Öyle işte çok büyük uzmanım vazgeçilmezim demeyin, bu rekabet çağında her zaman alternatifiniz olur. Devlette ki arkadaşlık ortamı ile özelde ki arkadaşlık ortamı ise benim açıdan devlet daha ağır basar.

Herkesin para hırsı yoktur yada her mühendis illaki bir şeyler bulacak atomu parçalayacak değildir. Benim görüşüm hayatı yaşamaktır. Bu da imkanı ölçüsünde kendine ayıra bildiğin zamanla mümkün olur. Hayat akıp gidiyor. Bu kadar kişi niye öğretmen oluyor, kpss ye milyonlar niye katılıyor. Bunun cevabı zaten size bir mantık verir.

Ekleme yapayım:

-Kamuda mühendis maaşlar düz 657 li 4- 4.500 tl, genel olarak kitlerde 5-5.500 arasında, Devlet hava meydanı gibi kitlerde bölümüne göre 6-8 bin, trt gibi özerk ayrı kitlerde 8 bin tl, belediyelerde sosyal denge tazminatıyla 6.500 tl civarı. Botaş gibi işçi statülü mühendis maaşı 7-8 bin tl bandına.

-Kamuda çalışma saati genel olarak 40 saattir. Fazla mesai ve nöbet olursa ek ücret alınır.

-Yabancı dil tazminatı 657 li memurlukta düşük iken, sınavda aldığın puana göre kitlerde %10 kadar maaşı artıra bilirsin.

-Yıllık izin ilk 10 yıl için 20 gün, 10 yıldan sonra 30 gün dür. 10 Gün mazeret izni+ 40 gün rapor izin+görev izni+ ölüm izni (yakın akrabalar için ) + doğum izni (16 hafta ücretli+ ek olarak istersen 24 ay ücretsiz izin) + raporlu mazeret izni ise sınırsız+ babalık izni 7 gün+ süt izni + bayramlarda ve resmi tatillerde hafta sonu ile arada kalan günler için idari izin.

- Maaşın yanında eşin çalışmıyorsa eş yardımı (250 tl civarında) + her çocuk için ek ödeme + banka promosyonları+görev tazminatları+ üye isen sendika katkısı.

- Ücretsiz yabancı dil kursu + ücretsiz eğitimler (eğitimler genelikle sezon dışı kış mevsiminde lüks hotellerde verilir)

- Yüksek lisans vb. eğitim durumlarında saatlik izinler verilir. Bazı kurumlarda yurt dışı eğitim ( 2 yıl ve daha fazla) ücreti devlet karşılar.

- 10 yılı doldurduğunda 6 ay ücretsiz izin hakkında vardır.

- Kreş, misafirhane ve lojman imkanı vardır.

- Yeşil pasaport ve gri pasaport hakkınız vardır. Yeşil pasaport için 3/1 kademesine gelmek lazımdır. Gri pasaportta görev süresi için verilir. Sanıldığının aksine özellikle teknik kurumlarda yurt dışına görev icabı gitme yaygındır.

- Özel sağlık sigortası yoktur, lakin özel sağlık sigortası sağlayan firmalar kamu personeline oldukça avantajlı ve kapsamlı paketler sunar. Aynısı turizm sektörü içinde geçerlidir. Kamuda tatil planı daha önce yapılabildiği için erken rezervasyon indirimi imkanı vardır.

-Bankadan kredi için maaş bordronuz ve kurum kimlik kartı yeterlidir. Emlak sahipleri için kiralık ev adayı memur olmak önemli bir avantajdır.

- Cumartesi pazarın tatil olması, hafta içi de makul saatte çıkabilmenin avantajı.

- Çalışma arkadaşların ise yaş gruplara göre dağıtılması yapılır, genellikle benzer yaş grupları ile birlikte olursunuz.

- Resmi bir kurumda çalışmanın verdiği saygınlıkta vardır.

- İlerde daha iyi kazanç için özele geçmek isteyen kişi için çevre edinme şansıda sunabilir.

Aklıma gelenler şu anlık bu kadar.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi murat gülen -- 14 Mart 2018; 14:12:18 >

S
13 yıl
Yüzbaşı

daha az çalışmak ve daha fazla yatmak için yapılan yorumları okudukça bu ülke çok bile ilerlemiş diyesim geliyor.


Bu mesaja 2 cevap geldi.
A
13 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: Kaygerya

kod yazmak mühendisliğin sadece %5- %10 u dur çünkü

Bilgisayar mühendisliğinin kalan %90-95'i nedir ?


Bu mesaja 1 cevap geldi.
G
13 yıl
Yarbay

mühendis kod yazmaz doğru diyor arkadaş. mezun olduktan bi 5 6 sene yazarsın ondan sonra yönetici olursun. ekibin başında programın yazılımsal tasarımıyla uğraşırsın. kodu da programcılara verirsin onlar yazar. mühendis işin zor kısmı olan fikir üretimi ve projenin teorisi ile ilgilenir.


Bu mesaja 2 cevap geldi.
T
13 yıl
Yüzbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: Kaygerya

bilgisayar mühendisliği bölümü insana her alanda uzmanlaşabilecek bilgiyi vererek sizi mezun eder. yanı mezun olduğunuzda işletim sistemleri üzerinde roket güdümleri üzerinde robotic üzerinde mekatronik üzerinde çip programlama üzerinde yeterli bilgi ile mezun olursunuz. basit desktop uygulamaları web projeleri falan bilgidsayar programcılarının işi zaten. yani fizik, elektronik , matematik bilmeden sadece programcı olursunuz mühendis değil.

:) bu yoruma çok güldüm ama ben :) Özellikle roket güdümleri kısmına :) hangi üniversite kardeş orası ? Bütün herşeyde 2 paragraflık bilgi sahibi olmak değildir mühendislik. Mühendis işini iyi yapan uzman insan anlamındadır. Ne yazıkki türkiyedeki bilgisayar mühendislerin %80 i bilgisayar teknolojileri hakkında 0 bilgi ile bitiriyor okulu. Yani olayın özü yeni mevzun olmuş bir bilgisayar mühendisi sadece yüzeysel bilgi ile doludur. Ayrıca öyle roket güdümleri falanda rüyanda belki :) uçmayın arkadaşlar uçmayın :) ego tatmininden başka birşey değil bu :) Ayrıca çokta komik duruyor :) Eğer senin şu cümlendeki gibi olsaydı mühendisler ben hafta sonları mühendislere ders vermezdim :) biliyorum ne kadar içler acısı düzeyde bilgisayar bilgileri olduğunu. %20 lik kısmıda tamamen kendi merakı ile geliştiriyor kendini. Böyle kendini gazlamanın ben mühendislik bitirdim demenin tek faydası şu oluyor özel sektörde; kısa sürede kovulmak :) çünkü herkes okul bitince ayaklarının altına kırmızı halılar serilecek sanıyor, okulun verdiği bilginin yeteceğini sanıyor. Bu işleri yapabilmek için gerekli bilginin %10 ununu bile vermiyor okul oysaki. Böyle bir gazla okulu bitirip gerçek hayatın öyle olmadığını görünce oturup hiç mühendislik okumamış gibi sıfırdan herşeye çalışmaya başlıyorlar. Tabi çalıştığı işyeride onun gelişim sürecini beklemiyor. Yapılacak işler var. Sonrada başka bir iş arama zamanı başlıyor. Olayın özü şudur; yazılımcı her işe göre kimliğe bürünür. Muhasebeyle alakalı birşey yapıyorsa muhasebeci kadar muhasebe bilir, ziraatle ilgili yapıyorsa ziraat mühendisi kadar ziraat bilir. Bunlarıda mühendislik okurken öğretmezler. Tamamen merak ve ilgiyle alakalı bir durumdur bu iş. Okulu bitirince herşeyin süper olacağı hayali ve kendini çok yüksekte görme süresi mevzun olduktan 2-3 yıl sonra tamamen biter genelde :) Gerçekler acıdır. Kendimizi kandırmayalım. Önemli olan şey şudur. Yaptığın işi ne kadar iyi yapıyorsun. Neler yapabiliyorsun. Neler verebiliyorsun birikim açısından. Mülakatlarda karşıma çıkan en büyük olay şu. Okulda C# ile hello world yazmışsa C# biliyorum yazıyor CV de. Roket güdümleri gibi yani :) I Know Roket Güdümleri :) Nerden biliyorsunuz. Okulda 2 satır yazı okudum roketle alakalı gibi. Yazılım işi tamamen merak, heves ve yetenekle alakalıdır. Bu yüzdendirki dünyanın en büyük bilgisayar şirketlerinin kurucuları mühendis değildir. Bu yüzdendirki en çok arananlar listesindeki hackerlar mühendis değildir :) Gerçek hayatta okulun sana verdiği bilginin bir fayda sağlayacağını düşünen ve bununla yetinmeye çalışan insana mühendisliğin tek faydası şu olur. Bilgisayar Mühendisi XXX XXX yani adının önünde bilgisayar mühendisi yazar. Sende bakar mutlu olursun :) Oysaki 4 sene o okulu okurken gerçek dünyada neler oluyor merak edip kendini geliştirip gerçekten yaptıkları işin hakkını verseler çok güzel olurdu. 3 defa bilgisayar mühendisi aldık biz işe CV ye döktürmüşler. Uzak masaüstünün ne olduğunu bilmiyordu biri. Biri yazılım açısından 0 sadece internette gezmeyi biliyor. Biri Oracle BI biliyorum yazmış adam daha sql de select * from yazmayı bilmiyor.

Sorunun cevabına gelirsek; kendini geliştirmişsen, işini iyi yapıyorsan. Öğrenmişsen bir çok şeyi üniversite okurken ağzını ayırıp sağda solda gezmemiş birşeyler için hazırlamışsan kendini özel sektörde çalış, devlette 5 yılda kazanacağını özelde 1 yılda kazanırsın (Tabi hemen değil). Ama yok arkadaş benim bilgim iyi değil diyorsan git devlette çalış.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
9 yıl
Yüzbaşı

Bunun cevabı herkes için farklı olacaktır.

Bir bildiğim bilgisayar mühendisi arkadaş var. Bildiğim bir tane daha var. Dur bir daha bakayım, şurada da bir tane daha var. Aaaa... Her yanım bilgisayar, elektronik mühendisi filan kaynıyor, enteresan. Bir nefes alayım, gidiyorum özel sektöre bir sebeple. İşte dev bir özel sektör kuruluşu, ASELSAN. Orada da bir sürü mühendis arkadaş tanıdığımız var. HAVELSAN'da şalışan şu şu arkadaşlar zamanında bizimle çalışan, beraber çalıştığımız arkadaşlar değil mi, evet, ta kendileri. Türkcell'de şu arkadaş, Gonca grupta bu arkadaş, şu adı bilinmeyen yerde ötekisi. Kısaca, sektörün hemen her noktasında tanıdığımız mühendis arkadaşlar var.

Peki devlet mi, yoksa özel sektör mü? Bu noktada çok çok büyük ve yanlış bir genelleme yapılıyor. Devlet daireleri aynı değil. Atıyorum Belediye'de işe girerseniz çalışma ortamınız farklı. Öyle ki, hangi belediye olduğu bile çok şeyi değiştirir. Değişmeyecek bir kaç şey şudur.

1. Devlet dairesinde,bilgisayar işi her zaman bir destek hizmetidir. Yükselme beklemeyin. İmkansız demiyorum, ama olası değildir. En fazla olsanız olsanız, bilgi işlem daire başkanı olursunuz, onunda özellikle maddi açıdan getirisi, potansiyelinize göre çok çok düşük olur. Elbette, bu, yükselme istediğinizi düşünerek yapılan bir tespit. Bir kaç istisna kurum söz konusu olsada, yükselip başkan vs. olmanız pek olası değil. Kısaca, yerinizde saymanız yüksek ihtima.

2. Devlet dairesinde iş yapmanız gerekmez. Sizden beklenen sıradna, basit ve ehven işlerdir. Büyük bir iş varsa, ihale hazırlar birilerine yaptırırsınız. Çalışmak derdiniz pek yoktur.

3. Siyasi görüşünüz, oturuşunuz, başkalarının beceriksizlikleri, fitne fesatlar vs. vs. hepsi etrafınızda olacaktır. İşi gücü olmayan insanların birbirlerinin ayağının altına karpuz kapuğu sürmekten başka işleri pek olmayacaktır. Huzur, rahatlık ve maddi tatmin içinde olamazsınız genellikle. Başınıza çok zaman işi bilmeyen biri gelir, bir sunucu kurmak bile çile olur. Size dikte edilenleri yapmak zorunda olursunuz hep, genelde. Mesleki tatmininiz pek olumlu gelişmez. Ama etliye sütlüye karışmazsanız bilhassa, ömür boyu orada idare eder gidersiniz.

Özel sektörde ise, değişimler şirketten şirkete çok dramatik şekilde değişir. Fakat, değişmeyen bir kaç husus vardır. Öncelikle bizdeki özel sektör, teknoloji geliştirme ve bilgi üretme noktasında sakattır. Böyle bir yaklaşımları yoktur. Bu en küçükten, en büyüğe kadar sektörün genelinde gözlenen bir problemdir. Yaklaşım, üretmekten ziyade alıp satmaya yöneliktir. Yazılım üretmek noktasında kendini gören şirketlerin çoğu da, bu bilgi biriktirme tecrübesine sahip değildir. Bilgisayar, yazılım işinin gücü olan, yeniden kullanılabilirlik, modülerlik vs. gibi hususlardan zerre kadar anlamazlar, genel olarak. Sonuçta, özel sektör şirketlerini üç gruba, ite kaka, zorlayarak, indirgemek mümkün olur.

Birinci grup olarak, bir şeyler alıp satarak, bazen o şeylere destek vererek ticaretini yapan ve kendini teknoloji şirketi ilan edenler gelir. Bunlar için mühendis demek aslen pazarlamacıdır demektir. Böyle şirketlerde önemli olan networkunuzdur. Yani ne kadar çevreniz var. Kimlerle irtibata geçebiliyorsunuz? Karşınızdakinin ihtiyacını ne kdar görüp, o ihtiyaca uygun diyerek elinizdeki ürünü okutabiliyorsunuz? Sizden beklenecek performans budur. Ücretler çok iyi olmaz, ama genelde açta bırakmaz. Kendinizi geliştirmek filan, böyle şeyleri, mesleki olarak unutun. Ama acayip piyangolar vurabilir. Yurtdışı eğitimdi, seminerdi falan derken, sürpriz hediyelerin arkası pek kesilmez.

İkinci grupta, arkasında ciddi bir sermaye desteği olan, kurumsallığa önem veren ve genelde devletle vs. iş yapan büyük şirketler gelir. Bunların işleyişi devlet dairesi gibidir. Ama yükselme sizden beklenen bir şeydir ve rekabete girmeniz, bu rekabette olmadık pis davranışlara muhatap olmanız kaçınılmazdır. Bir noktadan sonra, ücretler ciddi şekilde yükselir. Baya ciddi şekilde. Çeşitli farklar olsa da, sizden beklenti aslen iş değil, gösteriştir. Basitçe, doktora yapmanız vs. bilgi ve birkiminzden daha önemlidir. Bu gibi kurumlarda genellikle iki tür insanlar olur. Birisi, işin hamallığını yapan mutfaktakiler denen tayfa, mesaisi bitmez, derdi tükenmez, ücreti tatminkar, yıpratıcı bir grup. Birde iş güç yapmadan, daha doğrusu yönetici vs. gibi pozisyonlara gelmiş ve artık işi yaptırmayı iş olarak gören, ücretleri katmerli grup. Gruplar arası geçişler, performansınıza bağlı olacaktır, ama genelde, dolap çevirme, kendi pazarlamanızı iyi yapma, nankör olma, ufak işi büyük gösterme kabiliyeti gibi hususlara bağlı olacaktır. Bu gruba giren ve genelde kendini kurumsal olarak niteleyen şirketleri düşünüyorsanız, ne kadar diploma, sertifikanız falan olduğu genelde daha önemli olacaktır.

Son grup olarak, kalanları gösterebiliriz. Bunlar genellikle daha küçük ölçekli amele firmalarıdır. İlanlarında genellikle Javacı, C# cı falan aranır. Dertleri, basit ve anlaşılırdır. Öncelikle, insana yatırım yapmak istemezler. İlan verip kolayca, hemen ve ucuza bulunabilecek, amele mühendislerle, yani hiç bir konuda uzman olmayan insanlarla çalışmayı tercih ederler. Ücretler, asgari ücret ila fakirlik seviyesinin hizası, az biraz üstü arasında değişebilir. Esnek çalışma saatleriniz olur, ama genelde hep işyerine doğru esner, hiç size doğru uzamaz. Yükselme imkanınız her zaman vardır, bu noktada kurumsal denen o şirketlerdeki gibi ayak oyunlarından çok kabiliyetleriniz önem kazanır. Ama yükselmeniz derken, hazır amele şartlarıyla eşek gibi çalışan ve acayip para kazandıran kodcuyu (!?) neden müdür yapıp daha çok para versin adam? Siz genelde, tersini umar, çok verimli iş yapınca, yükseleceğinizi zannedersiniz, havanızı alırsınız. Yükselme, ne kadar patroncu olduğunuz gibi başka kabiliyetlere bağlıdır.

Sektördeki kurumların genel görünüşü, kaba bir genelleme ile böyle. Sonuçta teknoloji üretmeye falan çalışmayan bir sektörün çalışanı olursunuz. Ülkemizde bilgi işlem ürünlerinin ne durumda olduğuna bakarak, şirketlerin performansını görebilirsiniz.

Peki durum bu kadar sakat mı? Ne yapmak lazım?

Tavsiyem başka sektörlere bakın. Bilhassa bilgisayar mühendisi olarak. Örneğin, otomasyon sektöründe, biraz ihtisas sağlayarak çok iyi pozisyona gelebilirsiniz. Otomotiv sektörü, çeşitli elektronik cihaz üreticileri gibi asli işi bilgi işlem olmayan sektörlere bakın. Ha, oralarda C# yada Java biliyor olmanız, genelde işe yaramayacaktır, hoş, C bilsenizde aynı. Sizden embedded programlama, DSP kodu geliştirme, elektronik - yazılım entegrasyonu gibi şeyler beklenecektir. Bugün, gerçekten ciddi paralar harcayan pek çok müessese biliyorum, fakat, heyhat, acıdır ki, o tomarla paralar, doğru düzgün iş yapamadığı için bizim mühendislerimize değil, ukraynalı home office çalışan insanlara filan gidiyor.


Bu mesaja 2 cevap geldi.
M
7 yıl
Teğmen

Türk insanın iş hayatına bakışı paradır. Kısa vadeli düşünür. 2 boyutludur, 3. boyutu düşünmez. Parayı düşünmesine rağmen genel ortalamada hep fakirdir. 25-55 yaş arası aşağı yukarı her meslekten çalışan 20 nin üzerinde kişi tanırım. Maaşlı çalışanların hiç biri öyle ahım şahım yaşam standartlarına sahip değillerdir. Özel hastanede ki uzman doktorlarda dahil. Gelirin artıkça insanların gereksiz harcamalarında arttığı hesaba katmak lazım. Üstelik yaşadığı stresleri de hesaba katmak lazım. Her şey para değil!!! Üstelik kamuda çalışıp ek iş imkanı da yapabilir siniz.

Alt ve orta gelirli bir ailenin çocuğu, Türkiye şartlarında maaşlı (ücretli) olarak medeni bir şekilde çalışma imkanı devlette çalışarak bulur. Özel sektörde bulma ihtimali çok ama çok zordur.

* İş güvencesi.
* Maaşın ve sigortanın düzgün yatması.
* Hafta sonu tatili ve yıllık izinlerin eksiksiz kullanımı.

gibi Türkiye deki özel sektörün genelinin sağlayamadığı bu şartları kamu personeli sahiptir. Bu basit imkanlarla yaşam standartlarınız yükselir.

Bizim gibi ülkelerde işiniz patronun yada yöneticinin iki dudağı arasında ise, iş güvencesinin nimeti anlarsınız. Daha önceki çalıştığım fabrikada 40 lı yaşta abilerimizin her ay sonu o yaşadıkları stresi de gördüm. Üstelik adamlar bir kaç seneye emekli olma lüksleri olmasına rağmen bu durumlardaydı, biz ise 40 lı yaşlarda daha emekliliğe 20 yılımız olacak!!!!!!!!!! İş güvencesi olan adam uzun süreli borca da korkmadan girebilir.

Maaşın düzgün yatması ise, sizin yapacağınız tüm ödemeleri faize ve borca girmeden yapabilir, hayatınızı planlarsınız. Sigorta olayı da emeklilikte belli eder.

Hafta sonu talili yani cumartesi pazar günleri tatil yapabilmek, neredeyse bu ülkede çok lükstür. Hafta sonu tatil olan insanın hayat standartları kesinlikle daha yukarıdır. Ülke içinde ki pek çok yere, sosyal etkinliklerin neredeyse tümüne gidebilir, kendinize ve sevdiklerinize vakit ayırabilirsiniz. Cumartesi çalışmak büyük bir zulümdür. Yıllık izin ise özel sektörde banka gibi çok kurumsal yerler dışında iki haftadan uzun yapabilen adam görmedim. İşinden ayrılsanız, tekrar sıfırlanıyor, yeni işinizde ilk yıl yine izin yok. Kamuda ise kullanmadığın izin seneye aktarılıyor. Yani bu sene 30 gün izninizin 20 gününü kullandınız. Seneye izniniz 40 gün oluyor. O senede 20 gün kullandınız. Bi da ki sene 50 güne çıkıyor. Nerede maksimun 2 hafta (çoğu yerde 1 hafta), nerede 50-60 günlük izinler. (Öğretmenler konu dışı zaten) buna 9 günlük bayram tatilleri, idari ve rapor izinleri, görev izinleri, babalık doğum izinleri vb.

Misafirhaneler, lojman hakları, kreş hakları, eş yardımları, çocuk yardımları, yeşil pasaport, gri pasaport , kamu personeline yapılan indirimler vb. avantajları ilk mesajımda bahsettim zaten

Yani iş hayatı, ömrümüz varsa çok uzun ve devlette çalışmak genel olarak özel sektörden kıyaslanamayacak kadar iyi. Karar sizin.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi murat gülen -- 12 Aralık 2018; 11:12:7 >

E
13 yıl
Çavuş

özel sektör yorucu oluyor, sıkıyor, bir yaştan sonra kod yazmak bunaltıyor...

cumartesi günleri çalışmak akşam 5 te işten çıkmayı hayal edip durmak bayıyor...

evde çoluk çocuk ailecek senin salak mesainin bitmesini beklemeside onları sıkıyor.

gir devlete , kurumuna göre rahatça şöyle , salak bilgisayar mühendisliği haricinde prestijli bir bölümden yüksek lisans - doktora yap, havan olsun(örnek vermiycem)

en fazla 10 sene çalışırsın ondan sonra seni müşavir yapıp kızağa çekerler ömrünün sonuna kadar mutlu mesut yaşarsın(yine örnek vermiycem)

kolay gelsin


Bu mesaja 1 cevap geldi.
A
13 yıl
Yarbay

Devlet diyorsunuz da devlette en fazla kaç TL maaş veriliyor? Okurken verdiğiniz emeği karşılıyor mu?


Bu mesaja 3 cevap geldi.
K
13 yıl
Yarbay

devlette dsinin projesinde çalışan bir arkadaşım . X kadar çalışıyor Y kadar maaş alıyor. ben özel sektördeyim gün içinde 2X çalışıyorum 3Y maaş alıyorum. bu kişiden kişiye değişir tabi.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
U
13 yıl
Binbaşı

Devlette çalışıyorum. X kadar çalışıyor Y kadar maaş alıyorum aileme zaman ayırabiliyorum. Kafam çalışmaz, yatarım efenim. İyi geceler.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
D
13 yıl
Yüzbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: exe_genesis

quote:

Orijinalden alıntı: ertanunver

mühendis kod yazmaz doğru diyor arkadaş. mezun olduktan bi 5 6 sene yazarsın ondan sonra yönetici olursun. ekibin başında programın yazılımsal tasarımıyla uğraşırsın. kodu da programcılara verirsin onlar yazar. mühendis işin zor kısmı olan fikir üretimi ve projenin teorisi ile ilgilenir.

Bal gibide yazar. Mühendis kod yazmaz, mühendis budur, şudur gibi terimlerle kendimizi kandırmayalım.

Her mesleğin verdiği mevkisel özelliklerden dolayı yapılan iş azalır. Şirkette amele işler( bu kod yazmak oluyor) yeni gelene falan yaptırılır ona yıkılmaya çalışılır. Zaman geçince sen orada tecrübeli olunca (4-5 yıl falan sonra) sana gelen işleri yeni gelenler yapar sen sadece kontrol edersin falan filan.

Tüm meslek alanlarında böyledir bu. 4-5 yıl kod yazdım tecrübeliyim artık kod yazmam nerde var böyle bi olay :)

Zaten bi işte yönetici olursan (bölüm ne olduğu önemli değil) tek yapman kontrolu yapmak, akışı düzenlemektir, fikir düzenlemektir. O zaman hiç bi meslekte 5-6 yıl çalışıp yönetici olduktan sonra çalışmazsın. Yan gelir yatarsın dememiz lazım.


Ülkemizde 4 yıllık müh.ler programcı, 2 yıllıklar teknik servis/donanımcı olarak kategorilenmekte. Programcı diye bi tabir malesef yok bizde. Programcı dediğin yine bilg müh.

Ya aslında normalde şöyle, şu ülkede böyle ama bizim ülkede böyle algılanıyor vb. vb. vb. şeyler demekde anlamsız kalır (:

Mühendisde olsan, çırakda olsan, kuaförde olsan mevkisel özellikler her meslekte aynı.

Kısaca mühendis kod yazar. Tecrübe ve mevki sahibi oldukça yeni gelen alt mevkideki müh.lere kod yazdırır. Onlar üst levele atlayınca alt leveldekilere....

Birkaç noktada yanılıyorsunuz

Öncelikle 2 yıllık okullardan mezun olan arkadaşlar tekniker ünvanı alıyorlar ve programcı diye tabir edilen kişilerin işlerini yapmak için yeterli bilgileri oluyor. Ayrıca gerçek profesyonellikte yazılım mühendisi ünvanına sahip kişinin görevi bilgisayar başında kod yazmak değildir. Daha detaylı bilgi için ODTÜ hocalarından Prof Dr. Göktürk Üçoluk'un bu konudaki yazısını okuyabilirsiniz.

http://www.ceng.metu.edu.tr/~ucoluk/bm.html


EDIT: Yazıdan bir kısım:

Sıkı durun, beklentinizin aksine olduğunu tahmin ettiğimiz, çarpıcı bir gerçek geliyor:

Gerçek profesyonellikte yazılımın fiilen yazılması Yazılım Mühendislerince yapılmaz.

Bu aynen planı çizilmiş bir inşaatın İnşaat Mühendislerince harç karılarak, kalıp çakılarak, kazma kürekle inşaa edilmesine, veya tasarımı yapılıp şeması çizilmiş yeni televizyonun üretim hattında bir Elektronik Mühendisinin lehim yapmasına benzer. Bu aşama aslında 'programcı' olarak adlandırılan, kendi başına tasarım yapacak bilgisi olmayan ancak yapılmış bir tasarım dökümanına bakarak yazılımı yazabilecek elemanlarca gerçekleştirilir. Bu 'programcıların' 'kodlamaları' da aynen bir inşaat sahasındaki şantiye mühendisinin inşaatın yapılmasını her aşamada denetim altında tutması gibi bir Yazılım Mühendisi tarafında sıkı biçimde denetlenir. Hatasızlığı kontrol edilir. Yeri gelmişken bir gerçeğin altını çizip, genel bir yanlış kanıyı düzeltelim:


Yazılım Mühendisliği yoğun bilgisayar kullanımı gerektiren, kişinin hayatını program yazarak geçirdiği bir meslek değildir.



Tabi siz diyorsanız ki Türkiye'de durum pek böyle değil haklısınız birşey diyemem.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi dogauzun -- 8 Şubat 2012; 1:22:50 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
13 yıl
Yüzbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: Meniz

Halen öğrenciyim (İTÜ - 3. sınıf 4. yılım, derslerden kalmaktan bi yıl okul uzadı - bölümümle alakasız dersler, fizik, elektronik filan) - 1800 TL

Bilg. mühendisliğiyle alakasız dersler. fizik, elektronik...
Yapma eyleme Meniz, bunlar müh. kalbidir. Elektronikten anlamadan nasıl robotik teknolojjilere el atarsın.


Bu mesaja 2 cevap geldi.
W
13 yıl
Binbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: TrueBlack

quote:

Orijinalden alıntı: Kaygerya

bilgisayar mühendisliği bölümü insana her alanda uzmanlaşabilecek bilgiyi vererek sizi mezun eder. yanı mezun olduğunuzda işletim sistemleri üzerinde roket güdümleri üzerinde robotic üzerinde mekatronik üzerinde çip programlama üzerinde yeterli bilgi ile mezun olursunuz. basit desktop uygulamaları web projeleri falan bilgidsayar programcılarının işi zaten. yani fizik, elektronik , matematik bilmeden sadece programcı olursunuz mühendis değil.

:) bu yoruma çok güldüm ama ben :) Özellikle roket güdümleri kısmına :) hangi üniversite kardeş orası ? Bütün herşeyde 2 paragraflık bilgi sahibi olmak değildir mühendislik. Mühendis işini iyi yapan uzman insan anlamındadır. Ne yazıkki türkiyedeki bilgisayar mühendislerin %80 i bilgisayar teknolojileri hakkında 0 bilgi ile bitiriyor okulu. Yani olayın özü yeni mevzun olmuş bir bilgisayar mühendisi sadece yüzeysel bilgi ile doludur. Ayrıca öyle roket güdümleri falanda rüyanda belki :) uçmayın arkadaşlar uçmayın :) ego tatmininden başka birşey değil bu :) Ayrıca çokta komik duruyor :) Eğer senin şu cümlendeki gibi olsaydı mühendisler ben hafta sonları mühendislere ders vermezdim :) biliyorum ne kadar içler acısı düzeyde bilgisayar bilgileri olduğunu. %20 lik kısmıda tamamen kendi merakı ile geliştiriyor kendini. Böyle kendini gazlamanın ben mühendislik bitirdim demenin tek faydası şu oluyor özel sektörde; kısa sürede kovulmak :) çünkü herkes okul bitince ayaklarının altına kırmızı halılar serilecek sanıyor, okulun verdiği bilginin yeteceğini sanıyor. Bu işleri yapabilmek için gerekli bilginin %10 ununu bile vermiyor okul oysaki. Böyle bir gazla okulu bitirip gerçek hayatın öyle olmadığını görünce oturup hiç mühendislik okumamış gibi sıfırdan herşeye çalışmaya başlıyorlar. Tabi çalıştığı işyeride onun gelişim sürecini beklemiyor. Yapılacak işler var. Sonrada başka bir iş arama zamanı başlıyor. Olayın özü şudur; yazılımcı her işe göre kimliğe bürünür. Muhasebeyle alakalı birşey yapıyorsa muhasebeci kadar muhasebe bilir, ziraatle ilgili yapıyorsa ziraat mühendisi kadar ziraat bilir. Bunlarıda mühendislik okurken öğretmezler. Tamamen merak ve ilgiyle alakalı bir durumdur bu iş. Okulu bitirince herşeyin süper olacağı hayali ve kendini çok yüksekte görme süresi mevzun olduktan 2-3 yıl sonra tamamen biter genelde :) Gerçekler acıdır. Kendimizi kandırmayalım. Önemli olan şey şudur. Yaptığın işi ne kadar iyi yapıyorsun. Neler yapabiliyorsun. Neler verebiliyorsun birikim açısından. Mülakatlarda karşıma çıkan en büyük olay şu. Okulda C# ile hello world yazmışsa C# biliyorum yazıyor CV de. Roket güdümleri gibi yani :) I Know Roket Güdümleri :) Nerden biliyorsunuz. Okulda 2 satır yazı okudum roketle alakalı gibi. Yazılım işi tamamen merak, heves ve yetenekle alakalıdır. Bu yüzdendirki dünyanın en büyük bilgisayar şirketlerinin kurucuları mühendis değildir. Bu yüzdendirki en çok arananlar listesindeki hackerlar mühendis değildir :) Gerçek hayatta okulun sana verdiği bilginin bir fayda sağlayacağını düşünen ve bununla yetinmeye çalışan insana mühendisliğin tek faydası şu olur. Bilgisayar Mühendisi XXX XXX yani adının önünde bilgisayar mühendisi yazar. Sende bakar mutlu olursun :) Oysaki 4 sene o okulu okurken gerçek dünyada neler oluyor merak edip kendini geliştirip gerçekten yaptıkları işin hakkını verseler çok güzel olurdu. 3 defa bilgisayar mühendisi aldık biz işe CV ye döktürmüşler. Uzak masaüstünün ne olduğunu bilmiyordu biri. Biri yazılım açısından 0 sadece internette gezmeyi biliyor. Biri Oracle BI biliyorum yazmış adam daha sql de select * from yazmayı bilmiyor.

Sorunun cevabına gelirsek; kendini geliştirmişsen, işini iyi yapıyorsan. Öğrenmişsen bir çok şeyi üniversite okurken ağzını ayırıp sağda solda gezmemiş birşeyler için hazırlamışsan kendini özel sektörde çalış, devlette 5 yılda kazanacağını özelde 1 yılda kazanırsın (Tabi hemen değil). Ama yok arkadaş benim bilgim iyi değil diyorsan git devlette çalış.

Yazıyı okudum mantıklı da geldi, insanın kendini geliştirmesi ile alakalı, her üniversite mezunu aynı olsaydı zaten sorun olurdu. Ama şu noktaya katılmıyorum çalıştığın bölümle ilgili o bölümün uzmanı kadar bilgin olamaz bana göre. Öyle olsaydı bilgisayar mühendislerine Filozof derdik (Güya her konuda bilgi sahibi olan insanlar filozof oluyormuş ya) sonuçta sen otomasyonu hazırlarsın veri girdisini yapacak olan işi bilen insandır. Eczane otomasyonu yaptın diyelim gelip ilaçları sen mi gireceksin veritabanına hangisi ne işe yarar bunları bilmen mi lazım?


Bu mesaja 1 cevap geldi.
U
13 yıl
Binbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: exe_genesis

Devlet: ... Kod falan yazmazsın, proje yapmazsın. Akşama kadar yatarsın. Akşam 17.00 oldu mu mesai biter kafan rahat. Proje falan yapmadığın için körelirsin bi süre sonra, yeni çıkan dilleri öğrenemezsin falan filan(ama tabi bu sadece kişisel bi dezavantaj. devlette bilip bilmemen önemli olmadığı için maaşını alırsın gerisini boşverirsin kullanmadıktan sonra tüm dilleri bilsen ne olacak). Akşama kadar sıkılırsın yapacak birşey yok diye. Ama dert yok tasada yok.


Ben de diyorum ki her yer aynı değil, yatmak isteyen yatar, yatmak istemeyene imkan da var proje de var.
Niye beni kimse duymuyor bu forumda?

İyi mühendisler gelmezse, gelen yatmaya gelirse bu devlet nasıl kalkınacak?


Bu mesaja 2 cevap geldi.