Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
91
Cevap
1632
Tıklama
0
Öne Çıkarma
Cevap: AŞK & SEVGİ ?? (5. sayfa)
E
18 yıl
Yarbay

Ben aşkla sevginin ayrı şeylermiş gibi anlatılmasına herzaman karşı olmuşumdur. Böyle bir durum bana göre olanaksızdır. Fakat ikisi ancak birbirinin farklı seviyelerdeki hali olabilir. Eğer sevgi denizse aşk okyanustur mesela.
Aşk sevginin herşeyi tam olan yada tamdan da fazla olan halidir. Aşk sevginin o kadar ileri götürülmüş halidirki kötü olan hiç bir görüntü düşünce vs ye izin vermez. Aşkta herşey gibi hararette sevgideki halinden kat kat fazladır ve durum zamanla azalabilir. Belkide bu ateş varlığını maşuktan uzak olmaya borçludur. Belki bu ateşin aşkı besleyen öğelerin menşei sevgiliden uzak olmaktır. Bu yüzden O'na yaklaştığınız anda aşkın malzemesi kalitesini kaybeder. Artık eskisi kadar ısı vermemeye başlar. Kalbiniz O'na yakın olma haline alışarak yerinde daha rahat durur hale gelir. Artık O'nu görmek eskisi kadar önemli olmaz. Zaten sıkça görüyorsunuzdur. Artık O'nun size söylenmiş bir cümlesi bazen haftalarca hayal edip edip mutlu olduğunuz bir muhteşem anı olmaktan çıkar. Çünkü hep konuşuyorsunuzdur.

Bence aşkı uzun süre taşımak efendi insanların işidir. Ama birazda ulaşılmazlık olmalıdır. Alışmak. Herşeyi bozan şey bu.

Arz-ı hal etmeğe cana seni tenha bulamam
Seni tenha bulacak kendimi asla bulamam





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi etusch -- 2 Kasım 2007; 0:02:49 >
Bu mesaja 2 cevap geldi.
F
18 yıl
Yarbay

quote:

Orjinalden alıntı: etusch

Ben aşkla sevginin ayrı şeylermiş gibi anlatılmasına herzaman karşı olmuşumdur. Böyle bir durum bana göre olanaksızdır. Fakat ikisi ancak birbirinin farklı seviyelerdeki hali olabilir. Eğer sevgi denizse aşk okyanustur mesela.
Aşk sevginin herşeyi tam olan yada tamdan da fazla olan halidir. Aşk sevginin o kadar ileri götürülmüş halidirki kötü olan hiç bir görüntü düşünce vs ye izin vermez. Aşkta herşey gibi hararette sevgideki halinden kat kat fazladır ve durum zamanla azalabilir. Belkide bu ateş varlığını maşuktan uzak olmaya borçludur. Belki bu ateşin aşkı besleyen öğelerin menşei sevgiliden uzak olmaktır. Bu yüzden O'na yaklaştığınız anda aşkın malzemesi kalitesini kaybeder. Artık eskisi kadar ısı vermemeye başlar. Kalbiniz O'na yakın olma haline alışarak yerinde daha rahat durur hale gelir. Artık O'nu görmek eskisi kadar önemli olmaz. Zaten sıkça görüyorsunuzdur. Artık O'nun size söylenmiş bir cümlesi bazen haftalarca hayal edip edip mutlu olduğunuz bir muhteşem anı olmaktan çıkar. Çünkü hep konuşuyorsunuzdur.

Bence aşkı uzun süre taşımak efendi insanların işidir. Ama birazda ulaşılmazlık olmalıdır. Alışmak. Herşeyi bozan şey bu.

Arz-ı hal etmeğe cana seni tenha bulamam
Seni tenha bulacak kendimi asla bulamam





Bu mesaja 1 cevap geldi.
E
18 yıl
Binbaşı

http://youtube.com/watch?v=tOXWf7DFjWA izlemeyenler icin ...

edebıyattan hep nefret ederdım .. bulbul gul olayıylada (cahallık)hep dalga gecerdım video da dedigi gıbı .... ahhh sımdı bullbul oldukk .. sesımı bi ben duyuyorumm.....edebıyattan anlamayan ıkı kelımeyı bır araya getıremeyen adam sımdı siir bıle yazıyor....



C
18 yıl
Er

quote:

Orjinalden alıntı: etusch



Arz-ı hal etmeğe cana seni tenha bulamam
Seni tenha bulacak kendimi asla bulamam



Bu beyite bayılıyorum



V
18 yıl
Yarbay

Aşk sevdiğinle aynı noktaya bakabilmektir...sevgi ise dünyaya onun gözüyle bakmaktır


Bu mesaja 1 cevap geldi.
O
18 yıl
Binbaşı

Aşk karşılığı varsa çok güzel,yoksa dünyadaki en kötü duygudur.(ya da platonik olmak. )


Bu mesaja 1 cevap geldi.
B
18 yıl
Yarbay

Yok be hocam bazen uzaktan sevebilmek, o sevindiğinde sevinebilmekte güzeldir..


Bu mesaja 1 cevap geldi.
A
18 yıl
Onbaşı

Kişi sevdiğiyle olmak ister!.

Sevdiğinin hâliyle hâllenir… Sevgisi kadarıyla, onunla yaşar!.

Sevginin ne olduğunu tam olarak bilemediğimiz için, çoğunlukla, “beğeni” ile “sevgi”yi birbirine karıştırırız...

“Beğeni” yanında “sahip olma” arzusuyla açığa çıkar!.

Bir nesneden hoşlandığında, beğendiğin şeye sahip olmak ve üzerinde tasarruf edebilmek arzusuyla yaşarsın…

Bu tüm mahlûkatta çok yaygın bir duygudur!.

Kimi, beğendiğini cebine sokar; kimi beğendiğine tasma takıp yanında taşıyarak onunla hava atmak ister; kimi yakalayıp inine sürükler… Her mahlûk yaradılış fıtratına göre, beğendiği üzerinde tasarruf etmek ister.

“Sevmek” ise bundan çok farklıdır…

Sevince, yalnızca sevdiğin için yaşamak istersin!.

Yalnızca yanında olmak, yalnızca onun olmak, yalnızca onun zevk aldığıyla zevk alıp, sevmediğinden kaçmak istersin! Sevdiğin öylesine sarmıştır aklını, fikrini, ruhunu ki, her şey sana, onu hatırlatır; yanında iken bile onun içinde olmak istersin!… Yakınlık bile uzak gelir sana!…

Sen kaybolursun, sende; sevdiğin kalır yalnızca, beyninde!..

Onun bakışıyla bakar, onun değerlendirmesiyle değerlendirir, onun diliyle konuşmaya başlarsın!. Gözün ondan başkasını görmez, kulağın ondan başkasını duymaz, elin ondan başkasına uzanmaz olur!.

Her an sana sahip olmasını; varlığının, tasarrufunun her an üzerinde olmasını, her an seni kucaklamasını istersin!… Bedensel yakınlık bile, korkunç uzaklık gibi gelir sana; ve onunla tek bir beden, tek bir rûh, tek bir şuur olmayı dilersin!.

Sevgi, fıtratın müsait ise, sevdiğinde yok edesiye yakar seni; ve gün gelir kaşında-gözünde, yüzünde-dilinde sevdiğini görürler de, “sen o olmuşun” derler!

Beğenen sahip olmak ister…

Seven ise sevdiğinde yok olur; fedâ eder her şeyi sevdiği uğruna!.

Bazılarının da sevgi kokusu sürülür üstüne; “aşığım” sanır!. Ama sevdiği uğruna, fedâkârlık etmeye gelince sıra, o koku siliniverir üzerinden “kopamama” sabunuyla!.

Parasından kopamaz… Mevkiinden kopamaz… Yakınlarından kopamaz… İçinde yaşadığı ortamın güzelliklerinden kopamaz… “Etraf”tan kopamaz!.

Derken kusurlar belirmeye başlar sevdiğini sandığının üzerinde… Eksiklikler görmeye başlar, yetersizlikler görmeye başlar… Bunlar önce acıma duygusuna dönüştürür sevgisini; uzaktan acıyarak seyretmeye başlar… Sonra tatlı bir anıya dönüşür, sevgi sandığı duyguları!. Bu tecrübe gösterir ki, onun fıtratında sevgi programı yoktur!.. Beğeniyi, sevgi sanmıştır!..

Uzaklaşma ondan gelmemiş de, karşısındakinden gelmişse, bu defa “nefret”e döner “beğeni”; ondan intikam alma duygusu gelişir içinde; ve vicdanla intikam dalgaları arasında bir o yana bir bu yana sürüklenir durur; terkedilmişliğin, uzaklaşmanın, lâyık olmadığını yaşamanın sanısı içinde!..

Oysa yalnızca, fıtratında olmayan gerçek sevginin sonuçlarını yaşamaktadır!. Cüzdanı için, güzelliği-yakışıklılığı için, kendisine hoş gelen huyları için, mevkii-koltuğu için, ilmi için beğenmiştir; sevdiğini sanmış; sahip olamayınca da arzusuna erişememenin düş kırıklığı içinde kopmuş; yalnızca çıkarları doğrultusunda yaşamayı tercih etmiştir…

Seven ise göze almıştır kopmayı… Dışlanmayı… Paradan-puldan, nâmdan nişandan, dosttan akrabadan uzak kalmayı…

Fıtratından gelir sevgi!. Kulluğu sevmek üzeredir!. Onunla, sevmeyi yaşamak istediği için yaratmıştır onu Yaratan… O yüzden kopar anadan-babadan; dünyadan paradan!

Seven, karşılıksız sever!…

Beğenen karşılığını ister!.

Benim istediğim gibi yaşarsan seni boğarım sahip olduklarıma, der beğenen!..

Onun zaten fıtratında yoktur sevgi, bilmez aşkın ne olduğunu!.. Ne üzere yaratılmışsa, odur tüm meşgalesi… Karınca gibi çalışır; maymun gibi çiftleşir; aslan gibi yavrularına sahip çıkar… Ama pervane gibi sevemez!. Atamaz kendini ateşe!.

Sevgi sonunda yanmayı getirir!.. Beğeni ise sonunda kaçmayı!.

Beğenen mahlûkat çoğunluğuna göre, “sevgi” delilikten bir türdür!.. Anlamazlar onlar, sevdiği uğruna, etraf ne derse desin deyip, her şarta katlanmayı! Ve “delillik bu” derler…

Beğenme bir tür “hobi”dir!… Bazen ömür boyu sürer, bazen bir kaçyıl, bazen bir kaç ay!..

Sevgi bir ömür boyudur!… Bitmez, tükenmez, bazen durulur, bazen coşar ama hiç gerilemez!.

İçinde, özünde hissedilip açığa çıkaramadığını karşısındakinde bulduğun anda onu sevmeye başlarsın... özünde sevgin kadardır karşısındakine aşkın!..

Çoğunlukla karşısındakinden, ondakinin yüzünü göstermesinden gelir sevgi insana!..

Bazen de özünden gösterir yüzünü O!… O zaman onlar için derler ki, “Allah’a âşık oldu”!..

“Kendine seçtikleri”dir sevenleri bir çehreden!… Özünden sevgiyi yaşayanlardır, “mukarreb”leri!…

Hünerlerini sergilemek için yaratmıştır herşeyi…

Sevmek için yaratmıştır sevilenleri!.

Gözlerinde seyretmek için gözleri olarak yaratmıştır “aşk”ı yaşattıklarını!..

Avam anlamaz ve bilmez bu aşkı!. Bunun aşk olduğunu!..

Oysa gerçek “aşk” O’nun ateşine pervane gibi atılıp; varlığını O’nda yitirip; O’nun “Bâki”liğini yaşattıklarıdır gerçek “âşık”lar!..

Özel bir fıtratla gelmişlerdir onlar, “âşık” olmak için!.. Yaşamları boyunca bir değer taşımamıştır dünya ve içindekiler!.. Parmaklarını bile kıpırdatmamışlardır dünya için!. “Allah de ötesinde bırak onları hevâlarıyla oyalansınlar” hitâbına mâruz kalmıştır programları; ve hücrelerine nüfûz etmiştir bu hitâp!..

Gerçek anlamıyla onlar “yaşarlar aşkı”; “Yaşar onlarda aşkı”; sever, acır, merhamet eder onlarda kullarına; çünkü bu sıfatlar için yaratmıştır onları!..

Var gel dostum, biz dönelim dünyamıza; bu masal gibi gelen sözler yeteri kadar ıslattı bizi!… Şimdi kurulanmak zamanı!.

Dönelim dünyamıza, koşalım, çalışalım, didinelim; insanları sevindirmek için onlara bir şeyler verelim; ve gönüllerini hoş etmek için güllâbicilik eyleyelim!..

Sonra da, bunları hep “Tanrı –pardon Allah- için yapıyoruz!” diyerek vicdanlarımızı tatmin edelim!..

Gönül “aşk” için yaratılmamışsa, neye yarar bunca demek!…

İyisi mi, “hobi” kabilinden “dinle ilgilenip”, günümüzü gün eylemek!.

alıntıdır..


Bu mesaja 1 cevap geldi.
G
18 yıl
Yüzbaşı
Konu Sahibi

aşk-ı biçare ; yazın için çok teşekkürler, çok güzel gerçekten, daha iyi anlatılamazdı heralde sevgi


Bu mesaja 1 cevap geldi.
M
18 yıl
Yarbay




O
18 yıl
Teğmen

Arapçada bir söz vardır onu söylemek isterim.Ah minel aşk...Yani ah bu aşkın elinden..Gerçektende dünyada çaresi bulunmayan hastalık..

quote:

Orjinalden alıntı: greenhell

aşk nedir? sevgi nedir? sanırım bu günümüzde iyice unutulmuş yitirilmiş bir his. güncel düşünceleri bilmek istedim. mazur görün.

tamamen kendi fikirlerimce;
Aşk;

özgürlük, heyecan, baş dönmesi, göz görmesi, tek yönlülük, kısa süreli, gelip geçici, ağrı kesici, güzel, yüksek, çığlık.. vs. gibi kelimelerle bana göre aşkın tarifi.

birde
Sevgi;
tutukluluk, kölelik, karın ağrısı, açlık, uykusuzluk, kalp ağrısı, akıl karışıklığı, sonsuz, bitmez, yetmez, geçmez, nasır, heryerde, suskunluk, sessizlik, karanlık, orada, gerekli... vs. gibi sözlerle de sevgiyi tanımlayabilirim.

hoş sohbetler dilerim.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
M
18 yıl
Binbaşı

Aşk ;binyılların sorunu...hala cevap bulamadı bence..Ne aradığınıza bağlı;sevgi?saygı?mükemmeliyetçilik?cinsellik?gizem?her ne ise:)ben tanımak isterim...tanıdıkça sevmek ...sevdikçe bağlanmak..bağlandıkça vermek isterim...bu bir kara??? sevda olsa gerek .

Saygılarımla,





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Massaimassai -- 30 Kasım 2007; 5:23:12 >

DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.