ama benim bildiğim erken yaşta yabancı dil öğrenilirse beyinde yabancı dille ana dil aynı bölgeden kontrol ediliyor.yani anadil olmasa bile ona yakın olabilir. |
Dil gerçek anlamda beynin bir bölümünde mi işleniyor o net değil. Bir çok çalışma birden fazla bölümün aktif olduğunu gösterdi. Ayrıca mesajda yazdım en geç 7 diye. Erken yaş dediğiniz kaç sizin? |
yani erken yaşta yabancı dil öğrenilirse yabancı dille ana dil aynı aktif olan bölümden yönetiliyor.ama yabancı dil öğrenmeye geç başlanılırsa beyinde yabancı dille ana dil farklı aktif olan bölümlerden yönetiliyor.erken yaşında kaç yaşla sınırlı olduğu net değil. |
Öncelikle dilin beynin "bir bölümünde yönetildiği" yanlış değil ama oldukça eski bir VARSAYIM. Bu fikir 80lerden bu yana desteklenmiyor, çünkü yeni görüntüleme sistemleri dil öğrenme bölümü diye birşey olmadığını gösteriyor. Bizim ülkede dil eğitimi pazarında çokça kullanılan bir reklam bu. Ayrıca çift dillilik kendi içerisinde yeniden 3'e hatta bazı araştırmacılar tarafından daha fazla alt seçeneğe ayrılıyor. Çocuk yaşta birden fazla dile maruz kalmanın bir çok yolu vardır. Aile baskın-toplum baksın- anne-toplum baskın - baba çekinik- baba-toplum baskın-anne toplum çekinik ya da kültürel, ideolojik ve politik nedenlerden dolayı baskın dilin geri plana itilmesi - 3. bir dile maruz kalma vs diye liste uzar. Çift dilli olma durumu komplike bir süreç, ayrıca dediğiniz gibi ana dil ile ikinci dil aynı bölgede diye kesin bir yargı yok. Maruz kalma şekil ve süreçlerine göre bir çok farklı etken ortaya çıkacaktır. Tüm şartları istediğiniz şekilde kontrol etseniz bile dil ya da dillerin beynin belirli bir bölgesinde saklandığı, işlendiği konusu net değil. Bununla birlikte dil ile gelişen biliş ve kavramların farklı dillerin etkisi ile nasıl şekillendiği ya da her dil için farklı ele alınıp alınmadığı da net olan bir alan değil. |
beyinde dil öğrenme bölümü yoksa kelimeleri dili nasıl hafızamızda tutabiliyoruz? öğrendiğimiz ana dil beynin hangi bölgesine yerleşiyor? |
İngilizce dil kurslarında hangisi diye ararken sizin gönderilerinize takıldım ve roman okur gibi okudum. Bir kaç mesaj önce üstten bakan bir açınız olduğunu yorumlasam da en azından bilgilendirici bi şekilde yazdığınız için teşekkür etmek istedim. Bahsi geçen makalenizi okumak istesem de çok bilimsel olacağı ve ingilizcemin yetersiz olacağı konusunda sanırım eminim. Bu konuda doyurucu yazılar önerme imkanınız var mı acaba? |
Bence dil öğrenmek hem emek hem de kendini maruz bırakma işi. Bir dile ne kadar maruz kalırsan o kadar çabuk öğrenirsin, her ne kadar her insanın öğrenme hızı farklı da olsa o dilin konuşulduğu bir yerde olmak çok şey değiştirir. Anadil gibi olur mu bilmiyorum, çünkü adı üstünde "anadil", sonradan kazanmak belli bir yaştan sonra mümkün olmayabilir. Ama çok iyi derecede öğrenip konuşmak tabi ki mümkün, bu çalışmaya kalmış. |
Bununla ilgili bir çok farklı durum var. Misal Türkçe çekimlemeli bir dil olduğu için yapısal kelimeler değil ekler var ama İngilizce yapısal kelimeleri (will, must, do, did) vs. Anadili ingilizce olan kişilerin yapısal ve anlamsal kelimeleri beynin farklı yerinde sakladıklarını iddia eden çalışmalar var. Elbette bunlar MR taramalarına ve diğer yöntemlere dayanıyor. Bu bölge kısmen beynin arka tarafına (Görsel korteks in kuzey ve kuzey batısı bölümlerine denk geliyor) diye söyleniyor. Fakat başka diller ile yapılan çalışmalarda ise bu bölgelerin yerine farklı bölgelerin aktif olduğu gözlenmiş. Özellikle ispanyolca anadili olan ve çiftdill göçmenler üzerine yapılan çalışmalarda sonuçlar oldukça farklı. Bununla birlikte 2016 içerisinde yapılan çalışmalarda yeni tarama yöntemleri ile aslında söylem tarzımıza göre zihnin farklı bölümlerinin farklı anlarda aktif olduğu gözlemlenmiş. Bu şekilde "zihin ve bilgisayar" metaforu biraz dahi olsa çürümüş oluyor. Zihin eşittir bilgisayar metaforu uzun yıllarca kullanıldığı için genel algı beynin bir hard disk misali bilgi sakladığını düşünür. Aslında belki de gerçekte olan (bu daha güçlü bir tez çünkü gözlemlenebilir) basit nöron ağlarının belirli imgeler ve sesler ile deneyimleri eşleştirmesi ve aslında dil dediğimiz ögenin genel bilişsel özelliklerin bir sonucu olan bir işlem türü olduğu. Özetle dil zihnin algı sistemlerini yine iletilebilir algı mekanızmaları ile yeniden işlemesi. Sonuçta dil ögeleri gördüğümüz ve duyduğumuzdan ibaret nesneler. Soyut kavramlar ise zaten somut ögeler olmaksızın var olamazlar. Özetle dil beynimizde bir yerde saklanıyor fikri genel algıdır ama bilimsel gerçekliği net olan bir durum değildir. |
Belli başlı çalışma özetlerimi researchgate üzerinden paylaşıyorum. Ayrıca özet slideler var ama burada tartışığım konular oldukça geniş konular, her tartışmayı çalışmalar arasında bulamayabilirsiniz. Kaynak konusunda ise Türkçe kaynak bulmak oldukça zor diye düşünüyorum. Bizim için Türkçe çalışma hazırlamak gerçekten çok zor, çünkü bu alanda bilim ne yazıkki Türkiye de çok kısıtlı. Şuan için sadece ODTÜ Bilişsel Bilimler yürütüyor ama onlarda İngilizce yürütüyorlar. Ben de ikinci doktora için oraya başvurmayı düşünüyorum. Eğer ingilizce kaynak isterseniz elbette buraya kitap ya da makale önerileri yazabilirim. Üstten bakma konusunda ise haklı olabilirsiniz. Açıkcası üstten baktığım ya da diğer arkadaşları küçümsediğimden değil olay. Ben aynı zamanda üniversitede İngilizce öğretiyorum, yani akademik çalışma alanımın yanında mesleğim bu. Fakat mesajlarda da göreceğiniz gibi bizim halkımızın popüler bilim ile gerçek bilimi ayrıramaması ve emeksiz öğretim olsun beklentisini kırmak sert söylemler olmaksızın çok zor. Her hangi bir bilim alanında kişisel fikirlerinin gerçel doğrular olduğu inancı asıl engel. O yüzden özellikle tartışma konularında sert bir tavır takınıyorum. Açıkcası buradaki tartışmalardan sonra diğer yöntemleri deneyip olmadığını görüp hocam kızdık ama haklıymışsın diyen çok arkadaş oldu. Ne yazikki toplum-kültür şartları. Üstte çıkmadan kendinizi ifade edemiyorsunuz. |
Flood'un kralını yapmış olacağım ama misal; https://forum.donanimhaber.com/dil-kursu-icin-vaktim-ve-param-yok-diyenlere--122965161 Bir dolandırıcı daha! Noam Chomsky açık bir şekilde ikinci dil edinimi beni ilgilendirmez, generative grammar (teorisinin en bilinen ismi) ikinci dil edinimi ile uğraşmaz demiştir. Sonradan Susane Flyn, Vivian Cook, Lydia White gibi araştırmacılar teoriyi ikinci dile uyarlamıştır. Kaldı ki Noam Chomsky tam olarak dil edinimi değil zihin ve dil üzerine çalışmıştır. Dil edinimi çıkış noktasıdır. |
Ülkede genel olarak herhangi bilimsel bir şeyde Türkçe kaynak bulmak zor. Bilgisayar Mühendisliği öğrencisiyim ve Türkçe kaynaklar açıkçası rezalet. Özelden veya burdan kaynaklar yazarsanız bunları okunması gerekenler listeme eklerim ve memnun olurum. Sert konuşma noktasında size kısmi olarak katılıyorum. Evet toplum belli bir yere gelmeden (sözde mevkii sahibi olmadan) gerçekten bilenleri dinlemek yerine kişisel temeli olmayan fikirlere kapılıp gidiyorlar. Ama bunu kırmak gerektiğini düşünüyorum tabi bu "Hadi üstten bakmadan konuşuyoruz. Böyle yaparak aşarız bu durumu." gibi birşey değil. Ancak yeni nesillerin eğitiminde bu sağlanabilir. Bu da yıllar demek. Edit: Nerde ingilizce eğitimi veriyorsunuz acaba? |
Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi'nde çalışıyorum, Çukurova Üniversitesi'nde doktora öğrencisiyim. |
https://www.youtube.com/watch?v=5_fT8Cf3qdk |
hadi canım işine. Sahtebilim ile işim yok.![]() |
asıl kimin işine gelmediği belli oluyor.gördün yanıldığını hemen sahte bilim de.ben sana kaynak sunuyorum uzman psikolog gösteriyorum sen kalkmış sahte bilim diyorsun.hayır yani koskoca psikoloğun yanında sen nesin ki? adam videoda anlatıyor değil mi? hipno terapik manipülasyonla eğitim gören kadın otobüse bindiğinde Türkçe konuşan insanları duyunca yabancı dil duyar gibi olmuş.hatta ve hatta bir öğrenci İngilizce bir kelimenin Türkçesini unutmuş ve kendi kendine bu kelimenin Türkçesi neydi diye sormuş.bunlara şahit olan adil bey tv ye çıktığında anlatmıştı.bunun gibi daha pek çok örnek var.hipnoz ile parametre seçimi tekrar sağlanabilir.ama sen yine yabancı kaynaklardaki ıvır zıvırları tekrar eder durursun.bak bilim çok geniş çaplıdır.bilime bakış açısı tek bir pencereden değil bütün pencerelerden olmalı.eğer bunu yapmazsan böyle yeni bilimsel çalışmalara sahtebilim der durursun.ama halbuki bilime geniş çaplı bakarsan sürekli alternatiflerin çıktığını ve bunlarında kanıtlarının olduğunu görürsün.ulan hipnozla insan bebekliğine gönderiliyor şahit olmuş olaylar gözünün önüne getiriliyor hipnozun sahte bilimi olur mu be adam? |
Koskoca psikologun yanında ben bir DR ünvanına sahip, öğretim üyeyisiyim. Haklısın sahte bilimcinin yanında neyim ki? Boş yere bilişsel bilim ve bilişsel dilbilim çalışmışım ![]() Not: yazının geri kalanını okumaya gerek bile duymadım. |
sana sadece şunu söyleyeyim.hipnozla İngilizce öğrenmek yeni bir sistem.20 yıl önce yoktu bile.haliyle hipnoz sayesinde beynin içsel algılarını harekete geçirmek yeni bir buluş.ve dünyada bunu yapabilen psikolog sayısı oldukça az.hipnoz ile öğretim ve hipnozla öğrenilen dili anadil gibi algılamak dilbilimden çok bilinçaltı ve hipnotik bilim alanına girmekte.dolayısıyla dilbilimde böyle bir bilgiyle karşılaşmamış olman gayet normal.ve dediğim gibi çok yeni bir sistem.o yüzden her dilbilim kaynağında çıkmaz.hipnoza ve bunu yapana sahte bilimci demende ne kadar cahil olduğunu gösterir.önceki mesajımda yazdığım gibi bilime tek bir pencereden değil bütün pencerelerden bakarsan böyle sahte bilim demezsin.ve yeni bir bilgi öğrenmiş olursun.hangi konuda olursa olsun yeni bir şey öğrenmek hiç bir zaman bitmez.seninde hipno terapiyi yeni bir bilgi olarak edinmeyip sahte bilim demende bir hayli komik :) |
hala sahte bilim diyorsun.insanların İngilizceyi ana dili gibi öğrenmesi senin bir taraflarına batıyor belli ki.sadece senin bildiklerin doğru diğer kişilerin yaptıkları yanlış.nasıl bir egoistliktir bu? anlaşılan ateist olduğun kadar dar kafalısın.neyse sen öğrenilemez diyerek kendini kandırmaya devam et. |
Denemeyi bilene imkansız yoktur!
Büyük İskender.