Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 2 misafir
76
Cevap
5664
Tıklama
-1
Öne Çıkarma
Cevap: Amour (2012) | Michael Haneke (4. sayfa)
D
13 yıl
Yüzbaşı

Öncelikle ilk Haneke filmim olduğunu söyleyeyim.


Konser sahnesi ile filmin asıl girişi başlıyor bence. Biz izleyenler için çok çok iyiydi bu sahne. Şöyle ki; Mutlu mesut, gülücükler, kahkahalar atan seyirciyi izliyoruz. Bu sahnede, biz Haneke'yi değil, o bizi izliyor. Kamerayı bizlere çevirerek, resmen; "Gülün bakalım, film ilerledikçe sizi görürüm ben" der gibiydi

Amerika ve İsrail'e giydirmeler iyiydi. Rüya sahnesinde bayağı bir gerildim.

Kızın, hakaretvari bir şekilde, kendi dünyevi dertlerini o haldeki annesine anlatması ve en sonunda abuk subuk konuşuyor demesi çok manidar olmuş. İnsanlığa tokat gibi bir sahneydi bence. Tabii burada kapitalist sisteme de bir yandan dokundurmuş


Oyunculuklar muazzam, özellikle Anne rolündeki Emmanuelle Riva muhteşem oynamış.

Haneke filmi seyirciye bırakmış. Siz nereye çekerseniz oraya gidiyor. Tahminler ve varsayımlar oluşturabiliyorsunuz kafanızda. Böyle olması çok hoşuma gitti açıkçası. Kesin şunu şundan dolayı yaptı diyemiyorsunuz. Size en doğru olanı ya da içinizi rahat ettiren sonuç hangisiyse onu seçiyorsunuz.


Bu mesaja 2 cevap geldi.
A
13 yıl
Yüzbaşı

Yeni duydum, ne kadar aptalım. Haneke gibi bir üstadın filmini yeni duydum



M
13 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

quote:

Orijinalden alıntı: DaRKN'

Öncelikle ilk Haneke filmim olduğunu söyleyeyim.


Konser sahnesi ile filmin asıl girişi başlıyor bence. Biz izleyenler için çok çok iyiydi bu sahne. Şöyle ki; Mutlu mesut, gülücükler, kahkahalar atan seyirciyi izliyoruz. Bu sahnede, biz Haneke'yi değil, o bizi izliyor. Kamerayı bizlere çevirerek, resmen; "Gülün bakalım, film ilerledikçe sizi görürüm ben" der gibiydi

Amerika ve İsrail'e giydirmeler iyiydi. Rüya sahnesinde bayağı bir gerildim.

Kızın, hakaretvari bir şekilde, kendi dünyevi dertlerini o haldeki annesine anlatması ve en sonunda abuk subuk konuşuyor demesi çok manidar olmuş. İnsanlığa tokat gibi bir sahneydi bence. Tabii burada kapitalist sisteme de bir yandan dokundurmuş


Oyunculuklar muazzam, özellikle Anne rolündeki Emmanuelle Riva muhteşem oynamış.

Haneke filmi seyirciye bırakmış. Siz nereye çekerseniz oraya gidiyor. Tahminler ve varsayımlar oluşturabiliyorsunuz kafanızda. Böyle olması çok hoşuma gitti açıkçası. Kesin şunu şundan dolayı yaptı diyemiyorsunuz. Size en doğru olanı ya da içinizi rahat ettiren sonuç hangisiyse onu seçiyorsunuz.

Keşke ilk bu filmiyle başlamasaydın diğer filmleri yönetmen hakkında çok rahat bir alt yapı oluşturtuyor seyircide. Ben diğer filmlerini izleyince nasıl tepki vereceğini merak ediyorum, özellikle La pianiste filmine. Huppert harika oynamıştır o filmde, hoş bu filmde rolü biraz az ama olsun. Film ve yönetmen hakkındaki görüşlerine katılıyorum

Dün oyunculuklardan bahsetmeyi unutmuşum. Dediğin gibi yılların usta oyuncusu Emmanuelle Riva muhteşemdi, bunun yanında bugüne kadar çok önemli filmlerde oynamış olan Jean-Louis Trintignant da çok başarılıydı. Haneke'nin oyuncu seçimine bayılıyorum. Artık Türk seyircisinin oyuncu dağarcığı da gelişmeli.

Bir de belirtelim bu yılın en iyi iki filmi bence Amour ile Barbara. L'enfant d'en haut, Cesare deve morire, Romanzo di una strage filmleri de 2012'nin diğer önemli filmleri.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
D
13 yıl
Yüzbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: diminishedtriad

Keşke ilk bu filmiyle başlamasaydın diğer filmleri yönetmen hakkında çok rahat bir alt yapı oluşturtuyor seyircide. Ben diğer filmlerini izleyince nasıl tepki vereceğini merak ediyorum, özellikle La pianiste filmine. Huppert harika oynamıştır o filmde, hoş bu filmde rolü biraz az ama olsun. Film ve yönetmen hakkındaki görüşlerine katılıyorum

Dün oyunculuklardan bahsetmeyi unutmuşum. Dediğin gibi yılların usta oyuncusu Emmanuelle Riva muhteşemdi, bunun yanında bugüne kadar çok önemli filmlerde oynamış olan Jean-Louis Trintignant da çok başarılıydı. Haneke'nin oyuncu seçimine bayılıyorum. Artık Türk seyircisinin oyuncu dağarcığı da gelişmeli.

Bir de belirtelim bu yılın en iyi iki filmi bence Amour ile Barbara. L'enfant d'en haut, Cesare deve morire, Romanzo di una strage filmleri de 2012'nin diğer önemli filmleri.

Fırsat buldukça diğer filmlerine de bakacağım. Eyvallah



M
13 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

Avusturya'nın en önemli yönetmeni Haneke'yi izlemek isteyenler için, bütün filmlerinin sırasıyla imdb künyelerini koyayım. Amour filmini ikinci defa izledim. Code inconnu filmiyle de tüm filmlerini bitirmiş oldum. Açıkçası sinemanın ne olduğunu gerçekten anlamaya Haneke'yle başlamıştım ve o günden beri de bu adamın filmlerinin izlenmesi için epeydir çaba sarf ediyordum. Neyse ki çabalarım sonuç buldu diyebilirim. Hâlâ başlamayan varsa filmlerini zaman sırasına göre izlesinler derim. Bir de eklemek gerek onun filmlerini puan vererek ölçemeyiz, onun filmlerini açıklamalarımızla ölçebiliriz. Filmlerine 5, 6 puan verene bir şey diyemem. Filmlerin hepsini açıklayamayacağım. Öyle birer cümle bir şeyler yazabilirim ancak.


Duygusal Buzlaşma Serisi
Der siebente Kontinent - Yedinci Kıta (1989) - Avusturya


Gerçek Haneke severlerin en beğendiği filmidir Yedinci Kıta. Çünkü Haneke ne kadar çarpıcı bir anlatımının olduğunu, seyirciyi nasıl üzeceğini ve korkutacağını en iyi bu filmle göstermiştir.

Benny's Video (1992) - Avusturya


71 Fragmente einer Chronologie des Zufalls (1994) - Avusturya



Das Schloß (1997) - Almanya/Avusturya

Kafka'nın eserinden uyarlama film, oldukça eğlencelidir. Filmi Haneke'nin çektiğine şaşırmıştım.

Funny Games (1997) - Avusturya

Haneke'nin en eğlenceli filmidir, şahsen ben çok eğlenmiştim

Code inconnu: Récit incomplet de divers voyages (2000) - Fransa

Haneke Avrupa'nın toplumsal karmaşasına ne siyaset bulaştırıyor ne de şahsi yorumunu katıyor. İnsanların iletişimsizliğini, bazı kesimlerin ötekileştirildiğini, kendi üslubuyla olabilecek en nesnel ve çarpıcı şekilde gözler önüne seriyor.

La pianiste (2001) - Fransa

En çarpıcı filmi diyebilirim. Bu filmi beğenmeyenin yönetmeni izlemeye devam etmesine gerek yoktur.

Le temps du loup (2003) - Fransa

Bu filmi diğer filmlerinden çok farklıdır. Kıyamet sonrası diyebileceğimiz bir havada geçer film. İnsanların medeniyetlerinin sonucu olan eşyaları alınınca nasıl kaosa sürüklendikleri, nasıl ahlâken yozlaştıklarını gözler önüne serer. Özellikle filmin afişinde de yer alan çocuğun ateşe karşı anadan doğma durduğu sahne muhteşemdir. Filmin son kısımları harikadır.

Caché (2005) - Fransa

Cache aslında Code inconnu filmiyle çok ilgilidir, toplumsal bir konuyu işleyen Haneke, Fransa'nın sömürgeci geçmişinden dolayı huzursuz durması gerektiğini gösterir.

Das weiße Band - Eine deutsche Kindergeschichte (2009) - Almanya


Haneke'nin izlediğim ilk filmi ileride yeniden izleyeceğim, izleyeli iki yıl kadar oldu, hakkında pek bir şey yazamam.

Amour (2012) - Fransa


Georges'un anlattığı kartpostal hikâyesi, karantinaya alınması ve tek kurtuluş yolu olan annesinin onu görememesi. Burada yaşamaktan mutlu olmadığı bir yerde yaşamak zorunda olduğunu anlatıyor ve ardından Anne'i öldürüyor, bir de Anne daha ilk felçlilik zamanlarında, artık devam etmek istemediğini söylemişti. Bir de bir daha hastaneye götürülmek istemediğine dair Georges'dan söz almıştı. Georges'un Anne'e verdiği sözleri tuttuğunu görüyoruz, bu ikisi arasındaki sevgisel bağın da bir göstergesi aslında. Başka bir şey daha, Anne öldü-rül-dü. Georges'un da öldüğünü Anne'in bulaşıkları bitirip beraber dışarı çıkmalarından ve son sahnede kızlarının gelip oturma odasında oturmasından anlıyoruz. Eğer Georges ölmeseydi de kaybolsaydı ya da başka bir durum olsaydı o sahne konmazdı. Ve Eva o rahatlıkla bulunmazdı orada. Bu sahne o yüzden gereksiz değil. Bir de başlarda kilidin kırılmış olması, hırsızlıklardan bahsediliyor oluşu, daha sonra bu konuşmanın ölüm korkusuna varması da soru sordurtan sahnelerden biriydi.



J
13 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: diminishedtriad

quote:

Orijinalden alıntı: Jokě

Haneke filmlerinin büyük bir bölümü seyirciye binbir soru sordurtma düşüncesinde olur, biliyorsun. Hatta Haneke'nin, "bir filmin her seyirciye göre farklı farklı finalleri olmak zorundadır, bir film ancak böyle bir yapıda olduğu sürece iyi bir film olabilir" gibisinden bir sözü vardı. Bu soruları sordurturken seyirciye bence fazlasıyla sıkıcılık aşılıyor. Çünkü yaşlılık öyle bol gerilimli, atraksiyondan atraksiyona koşturulan bir eylem değil. Son demlerini yaşayan çiftin son perdesini anlatma cesaretini göstermiş Haneke. Ve bunu da artık alamet-i farikası olmuş ilahi bakış açılı kamerasıyla yapmış. Her şeyi uzaktan izleyen, etliye sütlüye karışmayan, tarafsız kamera. Bu sayede seyirci bence karakterler ile daha rahat empati kuruyor. George'a da hak veriyor, Anne'e de.

Aynı yola çıkıyoruz gene, "ızdırap verme" konusunda hiç olmadığı kadar gaddar olduğunu düşünüyorum Haneke'nin. Bu başlı başına seyirciyi zorlama değil de nedir ? Altın Palmiye'nin ardından "umarım sizlere bir rahatsız edici gece daha yaşatmışımdır" sözünü bir adam neden söyler ?

"Sıkıcılık" kelimesine takılma diminis, biliyorum sen bir şeye taktın mı illallah ettirirsin bizlere Yaşlılığın verdiği huzursuzluğun, çaresizliğin insan bünyesindeki acımasız etkisi diye afilli, entelektüel bir kelam yerine bunu kullanmış oldum. Aşkın bir kusurun önünde nasıl yitip gittiği de denilebilir. Bu arada, bak son sahneyi unutmuşum, hatırlattığın iyi oldu. Bir Haneke filmini ikinci kez izlemek psikolojik bozukluk yaratır diye korktuğumdan dokunmuyorum Amour'a.

Haneke'nin sordurttuğu sorular, o sorular yok mu her sahnede neden diye sordurtuyor. Ki bu da onu diğer yönetmenlerden ayıran en önemli özellik. Bir de karakterlerin duygularını, yönelimlerini anlamak, sezmek öyle zor ki. O sorular benim açımdan -sıkıcılıktan ziyade- zihnimi canlı tutmamı sağlıyor film boyunca. Haneke'nin bu tarafsızlığı da dediğim gibi, karakterlerin tavır ve tutumlarını saptayamamızı, onları sadece iyi ya da sadece kötü olarak algılamamamızı sağlıyor. Ki insanın özetini, hayatın gidişatının onu o gidişata nasıl zorladığını çok güzel gösteriyor. En batıdaki kıtada çekilen filmlerde ya karakter sevdirme ya da nefret ettirme çabası vardır ama bir karakterin tüm iyi ve kötü yanları gösterilmez.

Seyirciyi yine rahatsız ettiği kesin fakat bu sefer amaç farklı, onu demek istemiştim. Aynı görüşteyiz, ufak bir yerde ayrılıyoruz sadece. Haneke'nin geçmiş filmleriyle karşılaştırıyorum ve çok belli bir şekilde rahatsız etme bakımından onlardan farklı. Onlarda aldığım rahatsızlığı bu filmde almadım. Zaten o filmde karakterlerle seyirci arasında duygu uyuşması yoktu. Bu filmdeyse duygudan duyguya sürüklüyor bizi. Bir de tüm dünyadan uzakta, küçücük bir apartman dairesinde.

Aman düşüncelerimde diretiyorum sanma, sadece senin yazdıklarınla ilgili olarak kendi düşüncelerimi belirtiyorum. Üstte yazdıklarımı da senin görüşün yanlıştır diye yazmadım onu da belirteyim:)

Cevabın için teşekkürler, benim için de 2-3 soru işareti çözüldü gibi bu muhabbetten sonra. Fikir ayrılığı elbet olacak, Haneke'nin istediğini yapıyoruz bence, normal bir durum. Seyirciyi bir sürü yöne çekerek aynı salondaki veya aynı filmi izleyen kişileri bir anda filme kilitleyip çökertebiliyor. Bu meziyeti yüzünden Hollywood'daki bir çok ödül töreni "sinema kıtı gözükmemek adına" ödülleri peş peşe veriyor. Haneke ve bizim gibi hayranlar için sorun yok tabi.

Birkaç farklı finali var zannediyordum ki işte o son sahne yok mu ? İşte orada güzel bir nokta koymuş, güzel denilebilirse tabi. Dramatik, ama huzurlu bir final.

Ben anladım demek istediğini merak etme, sonuçta bir noktadan sonra yol birliğine varıyoruz. Neyse ki Haneke'nin dünya çapında ciddi izleyenleri var ki ödül sezonunda unutulmadı, aksine ana akım filmlerle anılmaya başlandı adı.


Bu mesaja 2 cevap geldi.
T
13 yıl
Yarbay


8/10

Gerçek Haneke severlerin en beğendiği filmi Yedinci Kıta olsa da izlenmesi gereken bir film.

Yaşlılık, ölüm, aşk ve çaresizlik üzerine iyi bir Haneke filmi. Filmi sıkıcı bulanlar illaki olacaktır. Hatta Haneke filmlerini seven birçok kişi bile sıkıcı bulabilir. Bu filmin bir eksiği değil. Çünkü filmin anlattığı şeyler illaki insanı yoruyor. Haneke'nin Yedinci Kıta'sı da bu film gibi ağır akıyordu ama bu atmosferi yaratmak gerekliydi. O yüzden sıkıcı, ağır işliyor bu ne biçim film diyenler susmalılar. Sıkıcı buldum diyebilirsiniz ama neden bu kadar ağır işliyordu diyemezsiniz. Filme yoğunlaşırsanız ve karakterlerin yerine kendinizi koymayı başarırsanız etkileneceğinizi düşünüyorum. Her sinema sever mutlaka Haneke izlemeli. Cache, Funny Games gibi filmler sinema için çok önemli. Haneke'de yaşayan en önemli yönetmenlerden şüphesiz. Tavsiye edilir.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
M
13 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

quote:

Orijinalden alıntı: Jokě

Cevabın için teşekkürler, benim için de 2-3 soru işareti çözüldü gibi bu muhabbetten sonra. Fikir ayrılığı elbet olacak, Haneke'nin istediğini yapıyoruz bence, normal bir durum. Seyirciyi bir sürü yöne çekerek aynı salondaki veya aynı filmi izleyen kişileri bir anda filme kilitleyip çökertebiliyor. Bu meziyeti yüzünden Hollywood'daki bir çok ödül töreni "sinema kıtı gözükmemek adına" ödülleri peş peşe veriyor. Haneke ve bizim gibi hayranlar için sorun yok tabi.

Birkaç farklı finali var zannediyordum ki işte o son sahne yok mu ? İşte orada güzel bir nokta koymuş, güzel denilebilirse tabi. Dramatik, ama huzurlu bir final.

Ben anladım demek istediğini merak etme, sonuçta bir noktadan sonra yol birliğine varıyoruz. Neyse ki Haneke'nin dünya çapında ciddi izleyenleri var ki ödül sezonunda unutulmadı, aksine ana akım filmlerle anılmaya başlandı adı.

Ne demek:) Aslında film hakkında tartışmak gayet doğal, tutup sen bu sahnede şöyle oluyor dersin, o sahne bende başka bir şekilde anlam kazanmıştır, hayır aslında bu şekilde oluyor derim. Böylece iki taraf da göremediği bir yer varsa görmüş olur. Ben ikinci defa izledim, yine cevapsız kalan sorulara yanıt bulmaya çalıştım. Dediğin gibi filmin sonu başka şekillerde yorumlanabilir ama ben iki izleyişten de aynı sonucu çıkardım. Benim içinse, olması gereken, çarpıcı bir sondu, daha doğrusu bir son diyemem, kalan hayatlar yaşamaya devam edecek.

Bence ana akım filmlerle anılması, onun açısından olumsuz bir şey:D Bu filminden sonra kolay kolay film çekeceğini zannetmiyorum, bence ya bir ya iki film çeker ve köşesine çekilir. Amour ile son noktayı yaptı zaten. Benim için en iyi ikinci filmi. Haneke'nin bu filmi de dahil olmak üzere her filmin her sahnesini heyecanla izlemişimdir.



W
13 yıl
Binbaşı

İzleyin İzletin Mükemmel Duygusal Bir Film..10 üzerinden 10 diyebilirim


Bu mesaja 1 cevap geldi.
Z
13 yıl
Yarbay

ABD Ulusal Film Eleştirmenleri Birliği Haneke'nin Aşk'ını 2012'nin en iyisi seçti!

En İyi Film
1. Aşk (Amour)

En İyi Yönetmen
1. Michael Haneke (Aşk)

En İyi Kadın Oyuncu
1. Emmanuelle Riva – Aşk


Bu mesaja 1 cevap geldi.
K
13 yıl
Yarbay

Her zaman sevmişimdir Haneke'yi.

Yine hayran bıraktı kendine.

Çekim olarak tam sevdiğim tarzda, uzun ve tek planlar Gereksiz detaylara yer verilmemiş, anlatılmak istenen anlatılmış.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
M
13 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

Bu filmi izleyen sayısı çoğalmalı. Özellikle Haneke'yi tanımak isteyen varsa, yönetmenin filmlerine bir an önce başlamalı. Amour bu sene hakkında çok söz ettirdi, çok övüldü. Bunu da sonuna kadar hak ediyor.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
M
13 yıl
Yarbay

bir oscarın ayak sesleri geliyor amoura ama bakalım hangisi



S
12 yıl
Çavuş

evet fikrin doğruda olabilir ama boş da çıkabilir.hiç kimsede filmin sonu ile yorum yapmamış demekki bizde sorun var



F
12 yıl
Yarbay

Haneke bu sefer ters köşeye yatırdı.Şiddetin yanına sevgi de koymuş.İzlediğim 5.filmi ve diğerlerinden farklı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.Her ne kadar beklentilerimin altında kalsa da ( çok daha iyi demiyim de şiddetli bir film bekliyordum) güzel filmdi.



K
12 yıl
Binbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: Theo Angelopoulos


8/10

Gerçek Haneke severlerin en beğendiği filmi Yedinci Kıta olsa da izlenmesi gereken bir film.

Yaşlılık, ölüm, aşk ve çaresizlik üzerine iyi bir Haneke filmi. Filmi sıkıcı bulanlar illaki olacaktır. Hatta Haneke filmlerini seven birçok kişi bile sıkıcı bulabilir. Bu filmin bir eksiği değil. Çünkü filmin anlattığı şeyler illaki insanı yoruyor. Haneke'nin Yedinci Kıta'sı da bu film gibi ağır akıyordu ama bu atmosferi yaratmak gerekliydi. O yüzden sıkıcı, ağır işliyor bu ne biçim film diyenler susmalılar. Sıkıcı buldum diyebilirsiniz ama neden bu kadar ağır işliyordu diyemezsiniz. Filme yoğunlaşırsanız ve karakterlerin yerine kendinizi koymayı başarırsanız etkileneceğinizi düşünüyorum. Her sinema sever mutlaka Haneke izlemeli. Cache, Funny Games gibi filmler sinema için çok önemli. Haneke'de yaşayan en önemli yönetmenlerden şüphesiz. Tavsiye edilir.

Muhakkak izlenesi bir film.



O
7 yıl
Yarbay

sıkıla sıkıla zor bitirdim. Biri özet geçsin sonda ne oldu



DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.