Sorunun cevabına gelirsek bir yaratıcı varsa bunun Allah, Yehova, Shiva, Zeus, Odin,Ra gibi mitolojik varlıklar olmadığı yüzde yüz nettir. Bu yaratıcı kendini tanrı olarak bile görmeyebilir. Bu varlığın motivasyonu nedir, sınırları nedir, sıfatları nedir bunu asla anlayamayız. İçinde hapsolduğumuz bu 4 boyutlu evrenin sınırlarının dışında neler olabileceğini asla tahayyül edemeyiz maalesef.
Zaman felsefesini deterministik bağlarla yorumlamaya çalışırsanız, kendi varlığınızı bile açıklayamazsınız. Çünkü nedensellik döngüsel çıkmaz demek, zamanın sonsuz gerisi gibi problemler buradan kaynaklanır. Günümuzde materyalistler dahi nedensellik bağından kopmaya çalışıyorlar. Mikro evren bu konuda yeni bakış açıları ortaya koyuyor, gecikmiş seçim kuantum deneyi bunun göstergesi. sicim teorisi ise deneyimleyemedigimiz 6-7 boyuttan bahsediyor. Einstein bize zamanla beraber 4 boyut var der mesela 3+1(zaman). ancak sicim teorisine göre mikro evren ile makro evrenin boyut deneyimlemelerinin farklı olabileceği söylenir. Zaman maddesel evrenin deneyimlenebilir bir unsuru olarak, bu algıdakiler dısındaki algının kapsamı dışındadır ancak dahili ve geçiş konumu saptanabilir algıda değildir. Bunun dışında klasik teolojiden farklı olarak olan her şeyin zaten yaratıcıdan olduğu için yaratan ve yaratılmış arasındaki bağ şekillendirmeden olan bir tanrısal izdüsüm taşır. Haliyle burada zamansızlık ve zaman arasındaki geçiş algısal bir yanılsamadan da ibaret olabilir
insan uyurken, yemekteyken, çalışırken, eğlenirken, dünyevi her işle meşgul iken de Allah her daim bir iş peşindedir. yani yaratıştadır. bu yaratış evrende, dünyada veya insanın bilemeyeceği başka bir yerde de olabilir.
hiçbir şey yaratmadan önce ne yapıyordu sorusu, dar bir pencereden bakış açısına sahip olmak aynıdır. yani soruyu soran kişi kendi yaratılmışlığını unutup, haşa Allah'ı da kendi sahip olduğu sıfatlar içerisine alıp, bu şekilde düşünmektedir. Allah'ın sahip olduğu sıfatları bilmeyen, bu tarz sorular sorabilir. bu tarz soruları sormak ayıp bir şey değil. yukarıdaki bir arkadaş gerekli açıklamayı yapmış zaten. böyle bir sistemde yaratışı bilen bir güç, her türlü yaratmayı da bilir. düşünmekle akıl edemeyeceğimiz bilinç sahibi bir güç, içinde bulunduğumuz zamandan da mekandan da aklımıza getirebileceğimiz herşeyden de münezzeh yani uzaktır, dışındadır.
Konunun felsefe bölümünde olması senin islam hakkındaki yanlış bilgilerini dikkate alacağımız anlamına gelmiyor.
Eğer Yaratıcı'nın yarattığı ve an'ı yaratırken kullandığı bir fizik yasası Yaratıcı'yı sınırlıyorsa, fizik yasasını ilah statüsüne çıkarmış oluruz. Bu şekilde çoklu ilahın varlığı sana mantıklı geliyorsa inanmaya devam edebilirsin. Ama insanlığın doğa yasası diye isimlendirdiği ilim-irade-kudret sahibi olmayan bu düzenlerin evrenin ilahı/faili/sebebi olduğu fikri açıkçası bana çok mantıksız geliyor. Türkçe kurallarının kendisi Türkçe bir cümle yazabilir mi.
Tavsiyem felsefe yaparken inancınızın etkisinde kalmayın
Gerçekten çok anlamsız yorumlar yapıyorsun. Konu başlığına bakarsan konunun doğrudan doğruya inançla alakalı olduğunu anlaman gerekir. Bununla ilgili yorumlar da elbette inanç ve mantık temelli olacaktır. Bu çok normal. Aslında sen de bir inancın etkisinde yorumlar yapıyorsun ama farkında değilsin. Etkisinde kaldığın naturalizm'in bir inanç olduğunu anlaman için birkaç video paylaşıyorum. Bu konuyla ilgili uzun uzun yazamayacağım. İnşallah bir farkındalık oluşur. Özellikle Kafile kanalının 7 bölümlük Kırmızı Asa serisini herkes izlemeli.
Kutsal kitaplara göre evren, canlılar ezeli değil, hiçlikten sonradan yaratılmıştır.
Önce, sonra tanımı: Uzay-zaman'da var olan bir "an"a komşu olan başka bir "an".
Tanıma göre "hiçlikten sonra" diyebilmemiz için, öncelikle hiçliğin uzay-zaman'daki varlığından söz edebilmemiz gerekir. Ama bu hiç mantıklı değil tabi.
Semavi dinlerde mutlak hiçlik kavramı yoktur. Mülk ve hükmün tek ve gerçek sahibi 'O' olduğundan dolayı her 'an' varlığını sürdürenin aslında yalnızca 'O' olduğuna inanılır.
Bu arada varlığı doğadaki düzenin bir parçası olan hareket'le açıklamaya çalışman yukarıda bahsettiğim gibi naturalizm inancının bir çıktısıdır. Objektiflik falan değildir. İnançtır.
Bu soru Allah ı insana özgü bazı kavramla üzerinden sorguladığınızı gösteriyor. Bu yöntemle doğru noktaya varmak mümkün olmayacaktır. Yaratmadan önce ne yapıyordu derken boş duran bir insan tahayyülüyle hareket ediyorsunuz. veya yaratmaya karar verdi' ifadesindeki karar vermek durumu için de aynısı geçerli . Allah bizim sahip olduğumuz zaaflardan münezzehtir ve bana göre tam olarak kavrayabilmemiz de olanak dahilinde değildir. Modern teorik fiziğin öne sürdüğü bazı kavramları ( karanlık enerji vb) dahi tam olarak anlayamıyorken sadece varlığını tahmin edebiliyorken her şeyi yaratan ve her şeyden önce var olan ve varlığı başka bir şeye bağlı olmayan Allah ı tahayyül edebilmek elbette kolay hatta belki mümkün olmayacaktır. İman kavramı tam da bunun için var.
Natüralizm sadece bir inanç olsaydı somut karşılıklarını göremezdiniz. Kullandığın tüm teknoloji,buraya yazdığın mesaj bile natüralizmin bir ürünü.
Sizin dininizin herhangi bir somut karşılığı varsa (tek bir tane bile varsa) buyrun hodri meydan.
Kafile ekibi naturalizmi din ile aynı kefeye koyarak akıllarınca Gazali, Eşari anlayışını tekrar pazarlama hevesinde olan bir grup cahil genç. Adamlar bilimsel metodun nasıl çalıştığını bile bilmiyor. Bunu Enis DOKO sohbetinde çok net gördük. Kısaca naturalizm ile din arasında dağlar kadar fark var.
Gayet iyi anlıyorum onların ne demek istediğini, binlerce yıldır bilinen nedensellik probleminden bahsediyor. Bu onların kendi icatları falan değil zaten, eski yunandan beri bilinen bir mesele. Neyini anlamayayım bunun.
Bu problemden yola çıkarak akıllarınca bilimsel yöntemi ve natüralizmi inanç seviyesine çekmeye çalışıyorlar. Natüralizmin somut sonuçlar elde etmede başarılı olan tek yöntem olduğunu bilmelerine rağmen. Klasik bir dinci taktiğidir bu. Batılı dinciler yüzlerce yıldır kullanıyor bu taktiği. Neyini anlamayayım. Ortaya karışık üç beş terim atınca, iyi bir prodüksiyon yapınca yeni bir fikir ortaya atmış olmuyorsun.
E o zaman, somut karşılık dediğin korelasyon ve yasaları kullanarak bir şeyler üretmekse eğer, bunun naturalizm veya islam'ın kendisi ile bir alakası yok. Videoda bu anlatılıyor. Hangi inançtan olursan ol, gözlemler objektiftir. Bu gözlemleri(korelasyon ve yasalar) kullanarak bir şeyler üretmek için naturalist olman gerekmiyor. Diğer taraftan, İslam'a inananların evreni gözlemleme yöneliminin oransal olarak daha düşük olmasının yine İslam'ın kendisi ile bir ilişkisi bulunmuyor. Tam tersine Kur'an bakın, düşünün, gözlemleyin diye sürekli uyarılarda bulunuyor.
Korelasyon ve yasaların varlığın faili(nedeni) olduğu düşüncesinin bir inançtan öteye geçmesi mümkün değildir. Deneysel olarak yanlışlanabilir değilse inançtır, varsayımdır bu kadar basit. Mantıksal açıdan baktığımızda ise yine Kırmızı Asa'nın "Projeksiyon" ve "Türkçe kurallarının Türkçe cümle yazamayacağı" örnekleri bu inançtaki tutarsızlıkları net bir şekilde ortaya koyuyor.
İnanç yarıştırmasına girmek değil amacım. İsteyen istediğine inansın. Ama hala inançsızım deyip kendini kandıranlar varsa buna bir son versin artık.
Lafı youtubedaki şakirtler gibi çorba etmeyin hocam. Korelasyon ve yasalar dedikleri şey nedenselliktir. Nedensellik naturalizm dayandığı esaslardan biridir. Nasıl alakası yok naturalizmle.
Gözlemler objektiftir diyorsunuz neye dayanarak bunu söyleyebiliyorsunuz. Naturalizmin dayandığı temeller tamamen inanç üzerine kuruluysa sizin için hiçbir şey objektif olamaz. Sizin gözlem dediğiniz şey beyindeki elektrik sinyallerinden başka bir şey değil. Okuduğunuz kuran, duyduğunuz ezan bile objektiflikten ve gerçeklikten uzak olmak zorunda. Hatta kendi varlığın bile. Eşariliğin çıkmazı zaten bu.
Bu uyanıklarda bu çıkmazı bildikleri için aynı hataya düşmeyelim diye nedensellik subjektiftir ama gözlemler objektiftir der. Yok yaaa. Böyle bir argüman mümkün olabilir mi? Argümanı kurtaralım derken çelişkiye düşüyor adamlar. Eşariler en azından tutarlıydılar. Nedenselliğin subjektif olduğu yerde hiç bir şey objektif olamaz. Çocuk gibiler aynı. Said Nursi den felsefe öğrenince bu kadar oluyor demek ki?
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Hakiki Osmanlı Torunu -- 29 Temmuz 2021; 16:48:8 >
Yasaların ve zamansal komşulukların, nedensellik olduğu iddiası bir inançtır. Yasaların ve zamansal komşulukların, Yaratıcı'nın belirli sıralama yada düzenle yaratım biçimleri oldukları iddiası da bir inançtır. Naturalizmle alakası yok derken gözlemlerin herkes için aynı ve henüz anlamlandırmadan(inanç katmadan) da yararlanılabilir olduğundan bahsetmiştim. Nedenselliğin naturalizmin dayanağı olmadığını söylemedim tabi ki.
Gözlemler herkes için aynı değil midir? Evet. Gözlemleri anlamlandırma işine geldiğimizde ise olay subjektifliğe kayıyor. Kırmızı asanın projeksiyon anolojisini ele alırsak eğer:
Gözlem: Her defasında yeşil noktanın mavi nokta'dan sonra ortaya çıkması. Naturalizmin çıkardığı anlam: Yeşil noktanın nedeni(faili) mavi noktadır. Teizmin çıkardığı anlam: Yaratıcı, her defasında yeşil noktayı mavi noktadan sonra ortaya çıkarıyor. Fail(neden) Yaratıcı'dır.
Naturalizmin temeli esası olan "doğada var olan her şeyin yine doğada olan bir nedeni/faili vardır" bir varsayım ya da inançtan(subjektiflik) öte bir şey değildir.. Bunu zaten aklı başında her naturalist bilim insanı kabul eder. E o zaman dediğine göre subjektiflik ve objektiflik bir arada olamıyorsa yani gözlemler dahil her şey subjektifse, bilim insanları işi bıraksınlar boşa kürek çekiyorlar. Bilimin amacı gerçeği bulmak, hayatı anlamlandırmak değil miydi. Her şey subjektifse gerçeklik diye de bir şey yok. Bilmeye de gerek yok. Çünkü bildiklerinin hiçbir zaman gerçek olamayacak. Ya da herkes kafasına göre bir evren gerçekliği iddiasında bulunacak, her bilim insanı kendi bakış açısıyla birbiriyle çelişen evren yasaları keşfedecek. Herkes kendi kendine nobel ödülü takdim edecek falan. Kulağa baya eğlenceli geliyor aslında. Çelişki arıyorsan çok uzağa gitmene gerek yokmuş.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kuasar.p -- 30 Temmuz 2021; 22:51:7 >
Bildiklerimiz sınırlı. Temelde Allah bize hangi bilgileri sunduysa, ancak o bilgileri öğrenebiliriz, daha fazlasını değil. Bu yüzden tahmin etsek bile, mantık çerçevesinde düşünsek bile, bir doğruyu bulabiliriz fakat gerçek olduğunu tam olarak idrak edeyemiz. Bilginin kaynağı Allah'tır, bu yüzden insanın ürettiği bilgileri eğer Allah'ın bilgisine ters düşmüyorsa, ancak o zaman gerçek kabul edebiliriz.
Soruna gelecek olursak; bir cevabı yok. Bilmediğimiz konular için "Bilmiyoruz." demeyi öğrenmeyiliz. Ama yine de öğrenmek için düşünmeye devam etmeyiliz. Bir bilginin yanlış olduğunu anlamak için, en başında aynı bilginin doğrusunu öğrenmek lazım. Bu yüzden düşünerek gerçeği, hiç kesinleşmese de öğrenebiliriz.
İnsanlar yanlışları gerçek olarak kabul edebiliyor. Durum yaşadığımız devirde bayağı karışık.
Barış manço ne demiş: "Yaz dostum, bir dünya ki haklı haksız karışmış"
Din, peygamberler vs. günümüzden sadece 5bin yıl önce oluşturulmaya baslayan seyler, başlıkta da dediğim gibi allah hicbir şeyi yaratmadan önce ne yapıyordu, tek başına mi yaşıyordu, yaratmaya niye karar verdi?
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
Sorduğun sorudan anladığım kadarıyla felsefeye yeni ilgi duyan birisin. Ve İslam dünyasındaki Allah'ı soruyorsun. Eğer durum bahsettiğim gibiyse bu soruya İslam bilginlerinin cevap vermesi uygundur. Onların da elindeki bilgiler gönderilen vahiylerin ötesine (hadisler de dahil) geçemeyecektir. Hatta bu durumda felsefe dahi yapılamaz diyebiliriz.
Deist biriysen gönderilen vahiy kitabının ötesine geçip zihnin engin sularında yüzebilir ve herkesin aradığı ama kimsenin bulamadığı adaya ( sorunun cevabına) ulaşabilirsin. Fakat burda da karşına büyük bir engel çıkacaktır ; kendi zihnin.
İnsan zihni sadece üç boyutu algıya bilen bir canlı olmasından dolayı tanrı dediğimiz metafizik bir yapıyı algılamamız ve anlayabilmemiz şu an için mümkün değildir. Vahiyi saymaz isek, mantık ve his yoluyla varlığını kabul edebiliriz. Fakat bu, onu algıladığımız anlamına gelmez.
Bana göre felsefe '' Kendini Bil '' ile başlar. Kendini bilmek ise sınırlarını bilmekle başlar. Bu soruyu sorduğunuza göre de; sınırlarınıza hoş geldiniz demek isterim.
Tanrının daha öncesinde başka alemleri yaratmadığına dair bilgi yok. Belki bizden önce de binlerce alemi vardı Tanrının. Bazı detayların bilgisi sadece Tanrıda saklı. O bilgiyi bize vermeyebilir.
Önce ve sonra kavramları anbean yaratılmakta olan evrenimizdeki uzay-zaman'a bağlı kavramlar. Yaratan yarattığı herhangi bir şeyle sınırlanamayacağına göre, karar alması veya yaratması da uzay-zaman'a bağlı olamaz.
Tek başına yaşamak derken yaşamayı "varlığını sürdürmek" anlamında kullandınız sanırım. Eğer öyleyse mülk ve hükmün tek ve gerçek sahibi 'O' olduğundan dolayı her 'an' varlığını sürdüren yalnızca 'O' olmalı.
insan ezeli olmadığına göre sonradan yaratılmıştır, yaratilmadigimiz nokta ile yaratildigimiz nokta arası tanrının zamanıdır. sallıyorsun bari destekli salla.
Senin bahsettiğin tanrı tasviri başka bir inançta yer alabilir. Ama konuda İslam'daki Yaratıcı'dan bahsediliyor. Allah'ın isim ve sıfatlarını araştır. Bilgi sahibi olmadan yorum yapma lütfen.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kuasar.p -- 19 Temmuz 2021; 23:56:0 >
Zaman maddesel evrenin deneyimlenebilir bir unsuru olarak, bu algıdakiler dısındaki algının kapsamı dışındadır ancak dahili ve geçiş konumu saptanabilir algıda değildir. Bunun dışında klasik teolojiden farklı olarak olan her şeyin zaten yaratıcıdan olduğu için yaratan ve yaratılmış arasındaki bağ şekillendirmeden olan bir tanrısal izdüsüm taşır. Haliyle burada zamansızlık ve zaman arasındaki geçiş algısal bir yanılsamadan da ibaret olabilir
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @Determinist
hiçbir şey yaratmadan önce ne yapıyordu sorusu, dar bir pencereden bakış açısına sahip olmak aynıdır. yani soruyu soran kişi kendi yaratılmışlığını unutup, haşa Allah'ı da kendi sahip olduğu sıfatlar içerisine alıp, bu şekilde düşünmektedir. Allah'ın sahip olduğu sıfatları bilmeyen, bu tarz sorular sorabilir. bu tarz soruları sormak ayıp bir şey değil. yukarıdaki bir arkadaş gerekli açıklamayı yapmış zaten. böyle bir sistemde yaratışı bilen bir güç, her türlü yaratmayı da bilir. düşünmekle akıl edemeyeceğimiz bilinç sahibi bir güç, içinde bulunduğumuz zamandan da mekandan da aklımıza getirebileceğimiz herşeyden de münezzeh yani uzaktır, dışındadır.
Eğer Yaratıcı'nın yarattığı ve an'ı yaratırken kullandığı bir fizik yasası Yaratıcı'yı sınırlıyorsa, fizik yasasını ilah statüsüne çıkarmış oluruz. Bu şekilde çoklu ilahın varlığı sana mantıklı geliyorsa inanmaya devam edebilirsin. Ama insanlığın doğa yasası diye isimlendirdiği ilim-irade-kudret sahibi olmayan bu düzenlerin evrenin ilahı/faili/sebebi olduğu fikri açıkçası bana çok mantıksız geliyor. Türkçe kurallarının kendisi Türkçe bir cümle yazabilir mi.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kuasar.p -- 20 Temmuz 2021; 10:23:2 >
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @Determinist
Gerçekten çok anlamsız yorumlar yapıyorsun. Konu başlığına bakarsan konunun doğrudan doğruya inançla alakalı olduğunu anlaman gerekir. Bununla ilgili yorumlar da elbette inanç ve mantık temelli olacaktır. Bu çok normal. Aslında sen de bir inancın etkisinde yorumlar yapıyorsun ama farkında değilsin. Etkisinde kaldığın naturalizm'in bir inanç olduğunu anlaman için birkaç video paylaşıyorum. Bu konuyla ilgili uzun uzun yazamayacağım. İnşallah bir farkındalık oluşur. Özellikle Kafile kanalının 7 bölümlük Kırmızı Asa serisini herkes izlemeli.
https://www.youtube.com/watch?v=pBzxF36PouY
https://www.youtube.com/watch?v=MaPdk4IYFOM
https://www.youtube.com/watch?v=0EVOvraUi7M
Önce, sonra tanımı: Uzay-zaman'da var olan bir "an"a komşu olan başka bir "an".
Tanıma göre "hiçlikten sonra" diyebilmemiz için, öncelikle hiçliğin uzay-zaman'daki varlığından söz edebilmemiz gerekir. Ama bu hiç mantıklı değil tabi.
Semavi dinlerde mutlak hiçlik kavramı yoktur. Mülk ve hükmün tek ve gerçek sahibi 'O' olduğundan dolayı her 'an' varlığını sürdürenin aslında yalnızca 'O' olduğuna inanılır.
Bu arada varlığı doğadaki düzenin bir parçası olan hareket'le açıklamaya çalışman yukarıda bahsettiğim gibi naturalizm inancının bir çıktısıdır. Objektiflik falan değildir. İnançtır.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kuasar.p -- 22 Temmuz 2021; 11:29:8 >
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @Determinist
Sizin dininizin herhangi bir somut karşılığı varsa (tek bir tane bile varsa) buyrun hodri meydan.
Kafile ekibi naturalizmi din ile aynı kefeye koyarak akıllarınca Gazali, Eşari anlayışını tekrar pazarlama hevesinde olan bir grup cahil genç. Adamlar bilimsel metodun nasıl çalıştığını bile bilmiyor. Bunu Enis DOKO sohbetinde çok net gördük.
Kısaca naturalizm ile din arasında dağlar kadar fark var.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Hakiki Osmanlı Torunu -- 29 Temmuz 2021; 12:23:16 >
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @Kuasar.p
İnanç konusunun detaylarını anlatmışlar:
https://www.youtube.com/watch?v=gu12-TAfbvI
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @Hakiki Osmanlı Torunu
Bu problemden yola çıkarak akıllarınca bilimsel yöntemi ve natüralizmi inanç seviyesine çekmeye çalışıyorlar. Natüralizmin somut sonuçlar elde etmede başarılı olan tek yöntem olduğunu bilmelerine rağmen. Klasik bir dinci taktiğidir bu. Batılı dinciler yüzlerce yıldır kullanıyor bu taktiği. Neyini anlamayayım. Ortaya karışık üç beş terim atınca, iyi bir prodüksiyon yapınca yeni bir fikir ortaya atmış olmuyorsun.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @Kuasar.p
Korelasyon ve yasaların varlığın faili(nedeni) olduğu düşüncesinin bir inançtan öteye geçmesi mümkün değildir. Deneysel olarak yanlışlanabilir değilse inançtır, varsayımdır bu kadar basit. Mantıksal açıdan baktığımızda ise yine Kırmızı Asa'nın "Projeksiyon" ve "Türkçe kurallarının Türkçe cümle yazamayacağı" örnekleri bu inançtaki tutarsızlıkları net bir şekilde ortaya koyuyor.
İnanç yarıştırmasına girmek değil amacım. İsteyen istediğine inansın. Ama hala inançsızım deyip kendini kandıranlar varsa buna bir son versin artık.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @Hakiki Osmanlı Torunu
Gözlemler objektiftir diyorsunuz neye dayanarak bunu söyleyebiliyorsunuz. Naturalizmin dayandığı temeller tamamen inanç üzerine kuruluysa sizin için hiçbir şey objektif olamaz. Sizin gözlem dediğiniz şey beyindeki elektrik sinyallerinden başka bir şey değil. Okuduğunuz kuran, duyduğunuz ezan bile objektiflikten ve gerçeklikten uzak olmak zorunda. Hatta kendi varlığın bile. Eşariliğin çıkmazı zaten bu.
Bu uyanıklarda bu çıkmazı bildikleri için aynı hataya düşmeyelim diye nedensellik subjektiftir ama gözlemler objektiftir der. Yok yaaa. Böyle bir argüman mümkün olabilir mi? Argümanı kurtaralım derken çelişkiye düşüyor adamlar. Eşariler en azından tutarlıydılar. Nedenselliğin subjektif olduğu yerde hiç bir şey objektif olamaz. Çocuk gibiler aynı. Said Nursi den felsefe öğrenince bu kadar oluyor demek ki?
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Hakiki Osmanlı Torunu -- 29 Temmuz 2021; 16:48:8 >
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @Kuasar.p
Gözlemler herkes için aynı değil midir? Evet. Gözlemleri anlamlandırma işine geldiğimizde ise olay subjektifliğe kayıyor. Kırmızı asanın projeksiyon anolojisini ele alırsak eğer:
Gözlem: Her defasında yeşil noktanın mavi nokta'dan sonra ortaya çıkması.
Naturalizmin çıkardığı anlam: Yeşil noktanın nedeni(faili) mavi noktadır.
Teizmin çıkardığı anlam: Yaratıcı, her defasında yeşil noktayı mavi noktadan sonra ortaya çıkarıyor. Fail(neden) Yaratıcı'dır.
1:20'den sonrası
https://www.youtube.com/watch?v=0EVOvraUi7M
Naturalizmin temeli esası olan "doğada var olan her şeyin yine doğada olan bir nedeni/faili vardır" bir varsayım ya da inançtan(subjektiflik) öte bir şey değildir.. Bunu zaten aklı başında her naturalist bilim insanı kabul eder. E o zaman dediğine göre subjektiflik ve objektiflik bir arada olamıyorsa yani gözlemler dahil her şey subjektifse, bilim insanları işi bıraksınlar boşa kürek çekiyorlar. Bilimin amacı gerçeği bulmak, hayatı anlamlandırmak değil miydi. Her şey subjektifse gerçeklik diye de bir şey yok. Bilmeye de gerek yok. Çünkü bildiklerinin hiçbir zaman gerçek olamayacak. Ya da herkes kafasına göre bir evren gerçekliği iddiasında bulunacak, her bilim insanı kendi bakış açısıyla birbiriyle çelişen evren yasaları keşfedecek. Herkes kendi kendine nobel ödülü takdim edecek falan. Kulağa baya eğlenceli geliyor aslında. Çelişki arıyorsan çok uzağa gitmene gerek yokmuş.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kuasar.p -- 30 Temmuz 2021; 22:51:7 >
Bu mesajda bahsedilenler: @Hakiki Osmanlı Torunu
Soruna gelecek olursak; bir cevabı yok. Bilmediğimiz konular için "Bilmiyoruz." demeyi öğrenmeyiliz. Ama yine de öğrenmek için düşünmeye devam etmeyiliz. Bir bilginin yanlış olduğunu anlamak için, en başında aynı bilginin doğrusunu öğrenmek lazım. Bu yüzden düşünerek gerçeği, hiç kesinleşmese de öğrenebiliriz.
İnsanlar yanlışları gerçek olarak kabul edebiliyor. Durum yaşadığımız devirde bayağı karışık.
Barış manço ne demiş: "Yaz dostum, bir dünya ki haklı haksız karışmış"
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye Ol Şimdi DeğilÜye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Sorduğun sorudan anladığım kadarıyla felsefeye yeni ilgi duyan birisin. Ve İslam dünyasındaki Allah'ı soruyorsun. Eğer durum bahsettiğim gibiyse bu soruya İslam bilginlerinin cevap vermesi uygundur. Onların da elindeki bilgiler gönderilen vahiylerin ötesine (hadisler de dahil) geçemeyecektir. Hatta bu durumda felsefe dahi yapılamaz diyebiliriz.
Deist biriysen gönderilen vahiy kitabının ötesine geçip zihnin engin sularında yüzebilir ve herkesin aradığı ama kimsenin bulamadığı adaya ( sorunun cevabına) ulaşabilirsin. Fakat burda da karşına büyük bir engel çıkacaktır ; kendi zihnin.
İnsan zihni sadece üç boyutu algıya bilen bir canlı olmasından dolayı tanrı dediğimiz metafizik bir yapıyı algılamamız ve anlayabilmemiz şu an için mümkün değildir. Vahiyi saymaz isek, mantık ve his yoluyla varlığını kabul edebiliriz. Fakat bu, onu algıladığımız anlamına gelmez.
Bana göre felsefe '' Kendini Bil '' ile başlar. Kendini bilmek ise sınırlarını bilmekle başlar. Bu soruyu sorduğunuza göre de; sınırlarınıza hoş geldiniz demek isterim.
Tek başına yaşamak derken yaşamayı "varlığını sürdürmek" anlamında kullandınız sanırım. Eğer öyleyse mülk ve hükmün tek ve gerçek sahibi 'O' olduğundan dolayı her 'an' varlığını sürdüren yalnızca 'O' olmalı.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > Bu mesaja 2 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @Kuasar.p
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kuasar.p -- 19 Temmuz 2021; 23:56:0 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @Determinist
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @Kuasar.p