Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 8 misafir, 3 mobil kullanıcı
12742
Cevap
727290
Tıklama
0
Öne Çıkarma
Cevap: 347. DÖNEM (AĞUSTOS 2012) KD. ve YD. SUBAY ADAYLARI-Güncel Liste ilk Mesajda (167. sayfa)
F
13 yıl
Çavuş

beyler selam

iki hafta önce basket oynarken ayak bileği dış bağlarımı yırttım iki hafta alçıda kaldı bugün çıkardım ama ayağım hala şiş ve üzerine tam basamıyorum, inşallah askerde bana sıkıntı yaratmaz. bahtıma sokam.

sevgiler.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
P
13 yıl
Çavuş

quote:

Orijinalden alıntı: FaTaL_ErroR_44

quote:

Orijinalden alıntı: PCR

arkadaslar bır sorum daha var :) askerlık yaklastıkca sorular artıyor bende :) ben uzun donem gıtmek ıstedıgımı soyledım yedek subay olarak..gercı lmkansız uzun donem gıtmem ordubun biyologa ihtiyacı yoktur :) :) diyelım şansa cıktı uzun dönem gitttik yedek subay maaaşları ne kadar acaba?

Arkadaşım şuan ankarada 2300mu ne alıyor kardeş ii para veriyorlar ama çekilcek dert değil yaa...

cidden haklısın arkadaşım :) bende uzun dönem yazdıgıma pişman oldum sonradan ama zaten dedigim gibi beni uzun dönem almaları imkansız :) bi gidecegimiz yer belli olaydı cok iyi olacaktı



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
A
13 yıl
Er

Sizlere daha yakından bakabilmeniz açısından ilk günümü - yaşadıklarımı ve sizlerinde yaşayacağınız günü anlatayım. 12.08.2011 saat 1- 1.5 gibi erzincana indik. iner inmez daha uçağın merdivenlerinden inerken elimde valizim yüzüme öyle bir sıcaklık üflendi ki bir an kendimi çöle gelmiş gibi hissettim. sonrasında enseme vuran o güneşi sizlere anlatamam. sonra biraz şehir merkezine bir taksi vasıtasıyla gittim. sonra ailemi aradım kazasız belasız indim diye. sonra biraz şehir merkezinde dolandım. tabi bütün herkes zaten senin asker olduğunu tipinden halinden o yüzüne vuran askerlik psikolojisinden anlıyo olacaktı ki biri elimden tutup beni pasajın içine çekti.bir an korktum inzibatlar yakaladı beni götürecekler keşke biraz daha gezseydim yeseydim içseydim, şu sivilliğin biraz daha tadını çıkarsaydım diye gözlerim dolu bi şekilde içimden söylenirken bi ses beni derin duygulandımdan uyandırdı ve gel donun atletin var mı iğne iplik aldın mı künyen var mı gibi sorular soran adam. meğer askeri malzemeler satan adammış. o an yüzümdeki tebessümü size anlatamam. abi yok her şeyim var. tedarikli geldim ben dedim ve hemen şunu sordum ; ya sen nerden anladın benim asker olduğumu :) o da biz anlamayacağızda kim anlayacak. her halinle askersin belli dedi:)) o an psikolojim bozuldu. vay be dedim harbiden bu yola girmişiz dedim içimden :) sonra yemek filan yedim gezdim derken saat 3 oldu. yavaş yavaş teslim olma vaktim gelmişti. taksiye bindim ve tugayın önüne gelmiştim. son bir kez ailemle sevdiklerimle konuşmak seslerini duymak istemiştim. ailemi aradım gözlerim dolu dolu helalleştim, arkadaşlarımı aradım helalleştim ve içeri girdim. girer girmez düzeni hissetmiştim. valiz kontrolleri yaplıyodu. herkesi tek sıra halinde bekletip bi tane kadro asker valizleri açıp tek tek bakıyodu kontrol ediyodu. ben de tel vardı hattımı çorabımın içine sokmuştum. ama sıra bana gelmeye yakın bi baktım ki çocuk ta artık sıkıldığından heralde tmm geçin ya geç geç geç dedi ve öyle çok yüzeysel bakıp hatta bakmayıp sormaya başlamıştı yasak yabancı bi şey var mı diye :) garip ama gerçek :) sonra tek tek gruplar halinde ordan oraya ordan oraya bir sürü peşi sıra işlemleri yaptıktan sonra saat 5 i bulmuştu ve inanın ellerimizde valizlerimizle ordan oraya gezmekten kolarımız ayaklarımız kopmuştu. her yerde sıra bekliyorduk. her yerde sıranı bekle sıranı bekle. etrafta hep öbek öbek gruplar halinde bizim gibi insanlar bir yerlere götürülüyordu. her grubun başında bi çavuş. bizim başımızdaki kısa dönemdi ve bize çok iyi davranıyodu sağolsun.tabi biletleri gelmişti nasıl sevinmesin nasıl iyi davranmasın.:) herkes soru soruyordu biz şimdi ne yapacağız? nerde yatacağız ? şafağımız yarın kaç olcak ? diye. biz 341. dönem olduğumuz için kendisi 339. dönem askeriydi. öbek öbek koyun gibi yine başka bir yere götürülrken yanımdaki çocuk şu soruyu sordu çavuşa ; çavuşum şafak kaç ? :) atarsa 36. bak 37 batıyo diye yanıt geldi. ve o an bizim yüzümüzdeki o hüznü, o mutsuzluğu anlatamam. içimden ; ne vardı şimdi benim de şafağım bunun gibi olsaydı ya da ulan keşke daha önce gelseydim şu askere şimdi ben de bu çavuş gibi olurdum dedim ve yine hüzünlenmiştim. sonra kamuflajlarımızı filan verecekleri bi depoya götürdüler bizi. bi tarla düşünün ortasında halısaha gibi kapalı bi yer. yine sıra yine sıra :) ömrümüz sıra beklemekle geçti :) neyse nihayet sıra bana gelmişti ve sağdan soldan biri kamuflajı biri donu biri diş macunu biri atlet vermeye başladı. bir anda kucağım dolu eşya bakakalmıştım. kapının sonuna geldiğimde ise bir yığın insan ortalıkta biri donla ortada soyunuyo giyiniyo diğeri perdeli kabini bekliyo giyinmek için filan.ama o anı yaşamanız lazım. tam o sırada kucağım dolu şekilde allahım nereye geldim ben dedim. neyse girdim içeri giyinmeye çalışıyorum ama neyi nasıl giyeceğimizi bilmiyoruz ki yardımcı olan da bir kişi var hangi insana yardım etsin. neyse öyle böyle giyindikten sonra fazla kalan malzemeleri de askeriyenin verdiği bavula yerleştikten sonra dışarda toplanıp yine beklemeye başladık. tabi bu arada herkes birbirinin üstüne bakıyo üstüne elliyo şaşırmış vaziyette yanındaki onun yakasıını düzeltiyo filan ama herkeste bir şaşkınlık :) vay be işte kamuflajı giydim tmm bitti artık sivil hayat diye içinizden söyleniyosunuz ister istemez. kimse bot bağlamayı bilmiyo haliyle ilk defa botu giydik nerden bileceğiz. ordan bitane yarım yamalak bilen biri oluyo ve çocuğun etrafı zaten dolu çocuğu göremiyosunuz düşünün artık :) tabi ordan hemen çaavuştan bi ses arkadaşlar bırakın yarın size gösterecekler zaten, şimdilik içine sokun tmm diye :) neyse bunu da hallettikten sonra yemek yemek için yemekhanenin önüne getirdiler bizi. valizlerimizi sıralı şekilde düzenli biiçimde bıraktık ve yemek sırasına girdik. yine sıra :) ama öyle böyle bi sıra değil :)) işte o an şu evnizide yediğiniz yemeğin kıymetini çok çok iyi anlayacaksınız.buna emin olun. neyse yemeklerimiz de yedikten sonra koğuşlarımıza doğru yola çıktık. ama etrafta hep böyle öbek öbek yeni bizim gibi yeni kısa dönem askerler geliyo gidiyo filan. her tarafta bi grup bi yerlere doğru gidiyo göreceksiniz. neyse koğuşlarımızı gösterdiler dolaplarımızı gösterdiler. yerleştirdik eşyalarımızı filan fazla kalanları ise valizlere koyduk. ortada valizlerin durması yasak. o yüzden onları hemen sivil eşya deposuna götürmemiz istendi.neyse bizde götürdük sivil eşya deposuna yine sıra :)) bekle ki sıra gelsin :)) valizlerin üstüne isimlerimiz yazdıktan sonra teslim etttik. ve artık biz bize kaldık. bütün kısa dönemler.bu seferde çarşaf telaşı başladı yatağı nasıl yapacağız?, çarşafı nasıl sereceğiz :)) kadro askerler yardımımza yetiştiler sağolsunlar. sonra alt tarafındaki kişiyle yataklarımız yaptık birbirimizin. sonra biraz soluklanalım dedik ve yataklarımızın üstüne oturmaya işte tanışmaya başladık insanlarla. ama herkeste bi şaşkınlık. şimdi ne olcak? ne yapacağız biz ? biter mi bu askerlik ? gibi muhabbetler etmeye başladık. derken birden herkes karşı taraftaki koğuşa doğru koşmaya başladı. hemen indik bizde ne oluyo diye koğuşa bakmaya gittik. hüngür hüngür ağlayan bi asker. ben evime gitmek istiyorum. ben yapamam burda. kalamam burda bağırıp çağırıyodu. hepimiz teselli ettik. yanımıza aldık. muhabbet ettik. konuşturmaya başladık ki açılsın diye filan derken biraz toparlandı ve ailesini araması için telefon kulübelerine doğru götürdük. ailesini arattık. sonra yapacak bi şey yok diye biraz dinlendik filan koğuşun önüne doğru çıktık. gittiğiniz zaman göreceksiniz ki askerde hep bi köşede oturmuş elinde sigara kara kara düşünen bir diğer köşede çömelmiş düşünen askerler göreceksiniz. sonra bi ses içtima için toplan. acemi birliğinde koyun sürüsünden bi farkınız olmayacak emin olun. günde 10 kere sayacaklar sizi. neyse 1.5 saatlik ayakta sırada bekledikten- sayıldıktan sonradışarda dolaşmamızın yasak olduğu koğuşlara gidip yatmamız gerektiği söylendi. kalk sabah 5 dendi ve koğuşlarımıza doğru gittik. sonra bi telefonla aileme sevdiklerime teslim olduğumu - her şeyin yolunda olduğunu haber vereyim dedim ve ankesörlü telefonlara doğru gittim. ama yine sıra :))) 1 saat sırada bekledikten sonra ( artık konuşanlar neler anlatıyosa bilmiyorum :)) ) nihayet telefon edebildim. sonra gidip yatağıma kafamı yastığa koydum ve şunu dedim içimden ; biter mi lan bu askerlik ? bu bitirenler nasıl bitirmiş valla helal olsun. bu insanlar bu zamanı nasıl geöçirmiş, zaman geçmiyo zaman geçmiyo söylendikten sonrasını hatırlamıyorum çünkü uyuya kalmışım :)))) ama her şeye rağmen hepsine alışıyosunuz . ilk başlarda evet zor geliyo ama gerçekten alışıyosunuz. biraz uzun oldu ama paylaşmak istedim. umarım yardımcı olabilmişimdir sizlere.


Bu mesaja 3 cevap geldi.
W
13 yıl
Onbaşı

Ya soğuk suyla da olsa sabah duş alamaz mıyız ?


Bu mesaja 1 cevap geldi.
O
13 yıl
Yüzbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: webdost

Ya soğuk suyla da olsa sabah duş alamaz mıyız ?

Sabahları kamyonu devirenler için ihtiyaç banyosu vardı bizde. Bütün birliklerde var mıdır bilemem. :D

@adokado hocam ben de erzincanda yaptım 341 olarak. Yazdıklarını okuyunca ilk günüm aklıma geldi :D Tugaya ilk teslim olan bendim ama ayın 11'i olduğu için almadılar. O gece otelde kaldım :D





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi okhay -- 13 Temmuz 2012; 21:49:41 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 2 cevap geldi.
A
13 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: levnikolayevic

@adokado'nun bahsettiği 1 hafta sonra banyo anca yaparsınız hakkında bir görüşü olan var mı arkadaşlar? Somali'de felan mı yapıyoruz askerliği,iş-güç,getir-götür,nöbet vs.. sorun değil de bu banyo işi nasıl iş?

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=askerde+yap%C4%B1lan+ilk+banyo


Bu mesaja 1 cevap geldi.
A
13 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: iwanttoplayagame

quote:

Orijinalden alıntı: levnikolayevic

@adokado'nun bahsettiği 1 hafta sonra banyo anca yaparsınız hakkında bir görüşü olan var mı arkadaşlar? Somali'de felan mı yapıyoruz askerliği,iş-güç,getir-götür,nöbet vs.. sorun değil de bu banyo işi nasıl iş?

Bende merak ediyorum 1 hafta banyosuz nasıl duracağız? Eğitim falan yapılacak ter vs. olacak! O kuğuşun içinde ki kokuyu tahmin etmek bile istemiyorum. Askerde beni en çok rahatsız edecek konu hijyen olacak.

korkutmak gibi olmasın da...

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=askerde+yap%C4%B1lan+ilk+banyo


Bu mesaja 1 cevap geldi.
O
13 yıl
Onbaşı

Yazın tertipler beni de...347. dönem olarak ben de gidiyorum inş..:)



L
13 yıl
Er

Çok merak ediyorum.
Acaba burada kimler aynı yere düşecek. Önceki dönemlerden aynı yere giden, orada kanki olan varmıdır. :))



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
O
13 yıl
Yüzbaşı

Arkadaşlar banyo işi maalesef biraz şansa kalıyor. Biz acemilik boyunca her gün banyo yaptık. Banyolar da şansımıza yenilenmişti, pırıl pırıldı.



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

A
13 yıl
Yüzbaşı

beyler bu ilk gidenlere vurulan bir karma aşı varmış bunu herkes mi vuruluyor alerji varda bende bunun detayını bilen varmıdır?

bide dal taşak soyup muayene yapıyolarmış kasık fıtığı ve sünnetsizleri ayırıyorlar dediler ???





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi A.C. -- 13 Temmuz 2012; 22:01:22 >

J
13 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: adokado

quote:

Orijinalden alıntı: JETAACK

quote:

Orijinalden alıntı: adokado

quote:

Orijinalden alıntı: JETAACK

47 olan ayaklarımla Askeri hayatımda sorun çeker miyim?

çekmezsin merak etme. askeriyede her numara bot mevcut :) zaten bot kalıpları vardır. ayağını o kalıba ilkönce sokuyosun bakıyosun bot vurur mu vurmaz mı. hangi numarada rahat ediyosan onu istersin verirler.

Ciddi mi söylüyorsun giderken almayayım yani

benim düştüğüm tugayda hiçbir sıkıntı yoktu bot bakımından. zaten ayağın 47 numaraysa 48 numara bot alman daha iyi olacak senin için. dediğim gibi sorun olmaz.

Arkadaşım sana çok güveniyorum :)
İnşallah başıma bir sıkıntı gelmez...


Bu mesaja 2 cevap geldi.
A
13 yıl
Er

quote:

Orijinalden alıntı: JETAACK

quote:

Orijinalden alıntı: adokado

quote:

Orijinalden alıntı: JETAACK

quote:

Orijinalden alıntı: adokado

quote:

Orijinalden alıntı: JETAACK

47 olan ayaklarımla Askeri hayatımda sorun çeker miyim?

çekmezsin merak etme. askeriyede her numara bot mevcut :) zaten bot kalıpları vardır. ayağını o kalıba ilkönce sokuyosun bakıyosun bot vurur mu vurmaz mı. hangi numarada rahat ediyosan onu istersin verirler.

Ciddi mi söylüyorsun giderken almayayım yani

benim düştüğüm tugayda hiçbir sıkıntı yoktu bot bakımından. zaten ayağın 47 numaraysa 48 numara bot alman daha iyi olacak senin için. dediğim gibi sorun olmaz.

Arkadaşım sana çok güveniyorum :)
İnşallah başıma bir sıkıntı gelmez...

Valla ben de güveniyorum :D

47 numara buluruz inşallah

Eniştem Keşan'da yapmıştı 4 sene oluyor. Ayakkabı numarası 41'di ama 44 vermişler başka yok diyip, pamuk tıkıp kullanmış hep


Bu mesaja 1 cevap geldi.
İ
13 yıl
Onbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: Arif

quote:

Orijinalden alıntı: iwanttoplayagame

quote:

Orijinalden alıntı: levnikolayevic

@adokado'nun bahsettiği 1 hafta sonra banyo anca yaparsınız hakkında bir görüşü olan var mı arkadaşlar? Somali'de felan mı yapıyoruz askerliği,iş-güç,getir-götür,nöbet vs.. sorun değil de bu banyo işi nasıl iş?

Bende merak ediyorum 1 hafta banyosuz nasıl duracağız? Eğitim falan yapılacak ter vs. olacak! O kuğuşun içinde ki kokuyu tahmin etmek bile istemiyorum. Askerde beni en çok rahatsız edecek konu hijyen olacak.

korkutmak gibi olmasın da...

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=askerde+yap%C4%B1lan+ilk+banyo



Çocuklar inanın, inanın çocuklar, güzel günler göreceğiz, güneşli günler...



K
13 yıl
Çavuş

quote:

Orijinalden alıntı: adokado

Sizlere daha yakından bakabilmeniz açısından ilk günümü - yaşadıklarımı ve sizlerinde yaşayacağınız günü anlatayım. 12.08.2011 saat 1- 1.5 gibi erzincana indik. iner inmez daha uçağın merdivenlerinden inerken elimde valizim yüzüme öyle bir sıcaklık üflendi ki bir an kendimi çöle gelmiş gibi hissettim. sonrasında enseme vuran o güneşi sizlere anlatamam. sonra biraz şehir merkezine bir taksi vasıtasıyla gittim. sonra ailemi aradım kazasız belasız indim diye. sonra biraz şehir merkezinde dolandım. tabi bütün herkes zaten senin asker olduğunu tipinden halinden o yüzüne vuran askerlik psikolojisinden anlıyo olacaktı ki biri elimden tutup beni pasajın içine çekti.bir an korktum inzibatlar yakaladı beni götürecekler keşke biraz daha gezseydim yeseydim içseydim, şu sivilliğin biraz daha tadını çıkarsaydım diye gözlerim dolu bi şekilde içimden söylenirken bi ses beni derin duygulandımdan uyandırdı ve gel donun atletin var mı iğne iplik aldın mı künyen var mı gibi sorular soran adam. meğer askeri malzemeler satan adammış. o an yüzümdeki tebessümü size anlatamam. abi yok her şeyim var. tedarikli geldim ben dedim ve hemen şunu sordum ; ya sen nerden anladın benim asker olduğumu :) o da biz anlamayacağızda kim anlayacak. her halinle askersin belli dedi:)) o an psikolojim bozuldu. vay be dedim harbiden bu yola girmişiz dedim içimden :) sonra yemek filan yedim gezdim derken saat 3 oldu. yavaş yavaş teslim olma vaktim gelmişti. taksiye bindim ve tugayın önüne gelmiştim. son bir kez ailemle sevdiklerimle konuşmak seslerini duymak istemiştim. ailemi aradım gözlerim dolu dolu helalleştim, arkadaşlarımı aradım helalleştim ve içeri girdim. girer girmez düzeni hissetmiştim. valiz kontrolleri yaplıyodu. herkesi tek sıra halinde bekletip bi tane kadro asker valizleri açıp tek tek bakıyodu kontrol ediyodu. ben de tel vardı hattımı çorabımın içine sokmuştum. ama sıra bana gelmeye yakın bi baktım ki çocuk ta artık sıkıldığından heralde tmm geçin ya geç geç geç dedi ve öyle çok yüzeysel bakıp hatta bakmayıp sormaya başlamıştı yasak yabancı bi şey var mı diye :) garip ama gerçek :) sonra tek tek gruplar halinde ordan oraya ordan oraya bir sürü peşi sıra işlemleri yaptıktan sonra saat 5 i bulmuştu ve inanın ellerimizde valizlerimizle ordan oraya gezmekten kolarımız ayaklarımız kopmuştu. her yerde sıra bekliyorduk. her yerde sıranı bekle sıranı bekle. etrafta hep öbek öbek gruplar halinde bizim gibi insanlar bir yerlere götürülüyordu. her grubun başında bi çavuş. bizim başımızdaki kısa dönemdi ve bize çok iyi davranıyodu sağolsun.tabi biletleri gelmişti nasıl sevinmesin nasıl iyi davranmasın.:) herkes soru soruyordu biz şimdi ne yapacağız? nerde yatacağız ? şafağımız yarın kaç olcak ? diye. biz 341. dönem olduğumuz için kendisi 339. dönem askeriydi. öbek öbek koyun gibi yine başka bir yere götürülrken yanımdaki çocuk şu soruyu sordu çavuşa ; çavuşum şafak kaç ? :) atarsa 36. bak 37 batıyo diye yanıt geldi. ve o an bizim yüzümüzdeki o hüznü, o mutsuzluğu anlatamam. içimden ; ne vardı şimdi benim de şafağım bunun gibi olsaydı ya da ulan keşke daha önce gelseydim şu askere şimdi ben de bu çavuş gibi olurdum dedim ve yine hüzünlenmiştim. sonra kamuflajlarımızı filan verecekleri bi depoya götürdüler bizi. bi tarla düşünün ortasında halısaha gibi kapalı bi yer. yine sıra yine sıra :) ömrümüz sıra beklemekle geçti :) neyse nihayet sıra bana gelmişti ve sağdan soldan biri kamuflajı biri donu biri diş macunu biri atlet vermeye başladı. bir anda kucağım dolu eşya bakakalmıştım. kapının sonuna geldiğimde ise bir yığın insan ortalıkta biri donla ortada soyunuyo giyiniyo diğeri perdeli kabini bekliyo giyinmek için filan.ama o anı yaşamanız lazım. tam o sırada kucağım dolu şekilde allahım nereye geldim ben dedim. neyse girdim içeri giyinmeye çalışıyorum ama neyi nasıl giyeceğimizi bilmiyoruz ki yardımcı olan da bir kişi var hangi insana yardım etsin. neyse öyle böyle giyindikten sonra fazla kalan malzemeleri de askeriyenin verdiği bavula yerleştikten sonra dışarda toplanıp yine beklemeye başladık. tabi bu arada herkes birbirinin üstüne bakıyo üstüne elliyo şaşırmış vaziyette yanındaki onun yakasıını düzeltiyo filan ama herkeste bir şaşkınlık :) vay be işte kamuflajı giydim tmm bitti artık sivil hayat diye içinizden söyleniyosunuz ister istemez. kimse bot bağlamayı bilmiyo haliyle ilk defa botu giydik nerden bileceğiz. ordan bitane yarım yamalak bilen biri oluyo ve çocuğun etrafı zaten dolu çocuğu göremiyosunuz düşünün artık :) tabi ordan hemen çaavuştan bi ses arkadaşlar bırakın yarın size gösterecekler zaten, şimdilik içine sokun tmm diye :) neyse bunu da hallettikten sonra yemek yemek için yemekhanenin önüne getirdiler bizi. valizlerimizi sıralı şekilde düzenli biiçimde bıraktık ve yemek sırasına girdik. yine sıra :) ama öyle böyle bi sıra değil :)) işte o an şu evnizide yediğiniz yemeğin kıymetini çok çok iyi anlayacaksınız.buna emin olun. neyse yemeklerimiz de yedikten sonra koğuşlarımıza doğru yola çıktık. ama etrafta hep böyle öbek öbek yeni bizim gibi yeni kısa dönem askerler geliyo gidiyo filan. her tarafta bi grup bi yerlere doğru gidiyo göreceksiniz. neyse koğuşlarımızı gösterdiler dolaplarımızı gösterdiler. yerleştirdik eşyalarımızı filan fazla kalanları ise valizlere koyduk. ortada valizlerin durması yasak. o yüzden onları hemen sivil eşya deposuna götürmemiz istendi.neyse bizde götürdük sivil eşya deposuna yine sıra :)) bekle ki sıra gelsin :)) valizlerin üstüne isimlerimiz yazdıktan sonra teslim etttik. ve artık biz bize kaldık. bütün kısa dönemler.bu seferde çarşaf telaşı başladı yatağı nasıl yapacağız?, çarşafı nasıl sereceğiz :)) kadro askerler yardımımza yetiştiler sağolsunlar. sonra alt tarafındaki kişiyle yataklarımız yaptık birbirimizin. sonra biraz soluklanalım dedik ve yataklarımızın üstüne oturmaya işte tanışmaya başladık insanlarla. ama herkeste bi şaşkınlık. şimdi ne olcak? ne yapacağız biz ? biter mi bu askerlik ? gibi muhabbetler etmeye başladık. derken birden herkes karşı taraftaki koğuşa doğru koşmaya başladı. hemen indik bizde ne oluyo diye koğuşa bakmaya gittik. hüngür hüngür ağlayan bi asker. ben evime gitmek istiyorum. ben yapamam burda. kalamam burda bağırıp çağırıyodu. hepimiz teselli ettik. yanımıza aldık. muhabbet ettik. konuşturmaya başladık ki açılsın diye filan derken biraz toparlandı ve ailesini araması için telefon kulübelerine doğru götürdük. ailesini arattık. sonra yapacak bi şey yok diye biraz dinlendik filan koğuşun önüne doğru çıktık. gittiğiniz zaman göreceksiniz ki askerde hep bi köşede oturmuş elinde sigara kara kara düşünen bir diğer köşede çömelmiş düşünen askerler göreceksiniz. sonra bi ses içtima için toplan. acemi birliğinde koyun sürüsünden bi farkınız olmayacak emin olun. günde 10 kere sayacaklar sizi. neyse 1.5 saatlik ayakta sırada bekledikten- sayıldıktan sonradışarda dolaşmamızın yasak olduğu koğuşlara gidip yatmamız gerektiği söylendi. kalk sabah 5 dendi ve koğuşlarımıza doğru gittik. sonra bi telefonla aileme sevdiklerime teslim olduğumu - her şeyin yolunda olduğunu haber vereyim dedim ve ankesörlü telefonlara doğru gittim. ama yine sıra :))) 1 saat sırada bekledikten sonra ( artık konuşanlar neler anlatıyosa bilmiyorum :)) ) nihayet telefon edebildim. sonra gidip yatağıma kafamı yastığa koydum ve şunu dedim içimden ; biter mi lan bu askerlik ? bu bitirenler nasıl bitirmiş valla helal olsun. bu insanlar bu zamanı nasıl geöçirmiş, zaman geçmiyo zaman geçmiyo söylendikten sonrasını hatırlamıyorum çünkü uyuya kalmışım :)))) ama her şeye rağmen hepsine alışıyosunuz . ilk başlarda evet zor geliyo ama gerçekten alışıyosunuz. biraz uzun oldu ama paylaşmak istedim. umarım yardımcı olabilmişimdir sizlere.

süper olmuş kardesim darısı bizim başımıza sana bi sorum olacak teslim olurken cep telefonunu naptın?



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
A
13 yıl
Er

quote:

Orijinalden alıntı: kodal


quote:

Orijinalden alıntı: adokado

Sizlere daha yakından bakabilmeniz açısından ilk günümü - yaşadıklarımı ve sizlerinde yaşayacağınız günü anlatayım. 12.08.2011 saat 1- 1.5 gibi erzincana indik. iner inmez daha uçağın merdivenlerinden inerken elimde valizim yüzüme öyle bir sıcaklık üflendi ki bir an kendimi çöle gelmiş gibi hissettim. sonrasında enseme vuran o güneşi sizlere anlatamam. sonra biraz şehir merkezine bir taksi vasıtasıyla gittim. sonra ailemi aradım kazasız belasız indim diye. sonra biraz şehir merkezinde dolandım. tabi bütün herkes zaten senin asker olduğunu tipinden halinden o yüzüne vuran askerlik psikolojisinden anlıyo olacaktı ki biri elimden tutup beni pasajın içine çekti.bir an korktum inzibatlar yakaladı beni götürecekler keşke biraz daha gezseydim yeseydim içseydim, şu sivilliğin biraz daha tadını çıkarsaydım diye gözlerim dolu bi şekilde içimden söylenirken bi ses beni derin duygulandımdan uyandırdı ve gel donun atletin var mı iğne iplik aldın mı künyen var mı gibi sorular soran adam. meğer askeri malzemeler satan adammış. o an yüzümdeki tebessümü size anlatamam. abi yok her şeyim var. tedarikli geldim ben dedim ve hemen şunu sordum ; ya sen nerden anladın benim asker olduğumu :) o da biz anlamayacağızda kim anlayacak. her halinle askersin belli dedi:)) o an psikolojim bozuldu. vay be dedim harbiden bu yola girmişiz dedim içimden :) sonra yemek filan yedim gezdim derken saat 3 oldu. yavaş yavaş teslim olma vaktim gelmişti. taksiye bindim ve tugayın önüne gelmiştim. son bir kez ailemle sevdiklerimle konuşmak seslerini duymak istemiştim. ailemi aradım gözlerim dolu dolu helalleştim, arkadaşlarımı aradım helalleştim ve içeri girdim. girer girmez düzeni hissetmiştim. valiz kontrolleri yaplıyodu. herkesi tek sıra halinde bekletip bi tane kadro asker valizleri açıp tek tek bakıyodu kontrol ediyodu. ben de tel vardı hattımı çorabımın içine sokmuştum. ama sıra bana gelmeye yakın bi baktım ki çocuk ta artık sıkıldığından heralde tmm geçin ya geç geç geç dedi ve öyle çok yüzeysel bakıp hatta bakmayıp sormaya başlamıştı yasak yabancı bi şey var mı diye :) garip ama gerçek :) sonra tek tek gruplar halinde ordan oraya ordan oraya bir sürü peşi sıra işlemleri yaptıktan sonra saat 5 i bulmuştu ve inanın ellerimizde valizlerimizle ordan oraya gezmekten kolarımız ayaklarımız kopmuştu. her yerde sıra bekliyorduk. her yerde sıranı bekle sıranı bekle. etrafta hep öbek öbek gruplar halinde bizim gibi insanlar bir yerlere götürülüyordu. her grubun başında bi çavuş. bizim başımızdaki kısa dönemdi ve bize çok iyi davranıyodu sağolsun.tabi biletleri gelmişti nasıl sevinmesin nasıl iyi davranmasın.:) herkes soru soruyordu biz şimdi ne yapacağız? nerde yatacağız ? şafağımız yarın kaç olcak ? diye. biz 341. dönem olduğumuz için kendisi 339. dönem askeriydi. öbek öbek koyun gibi yine başka bir yere götürülrken yanımdaki çocuk şu soruyu sordu çavuşa ; çavuşum şafak kaç ? :) atarsa 36. bak 37 batıyo diye yanıt geldi. ve o an bizim yüzümüzdeki o hüznü, o mutsuzluğu anlatamam. içimden ; ne vardı şimdi benim de şafağım bunun gibi olsaydı ya da ulan keşke daha önce gelseydim şu askere şimdi ben de bu çavuş gibi olurdum dedim ve yine hüzünlenmiştim. sonra kamuflajlarımızı filan verecekleri bi depoya götürdüler bizi. bi tarla düşünün ortasında halısaha gibi kapalı bi yer. yine sıra yine sıra :) ömrümüz sıra beklemekle geçti :) neyse nihayet sıra bana gelmişti ve sağdan soldan biri kamuflajı biri donu biri diş macunu biri atlet vermeye başladı. bir anda kucağım dolu eşya bakakalmıştım. kapının sonuna geldiğimde ise bir yığın insan ortalıkta biri donla ortada soyunuyo giyiniyo diğeri perdeli kabini bekliyo giyinmek için filan.ama o anı yaşamanız lazım. tam o sırada kucağım dolu şekilde allahım nereye geldim ben dedim. neyse girdim içeri giyinmeye çalışıyorum ama neyi nasıl giyeceğimizi bilmiyoruz ki yardımcı olan da bir kişi var hangi insana yardım etsin. neyse öyle böyle giyindikten sonra fazla kalan malzemeleri de askeriyenin verdiği bavula yerleştikten sonra dışarda toplanıp yine beklemeye başladık. tabi bu arada herkes birbirinin üstüne bakıyo üstüne elliyo şaşırmış vaziyette yanındaki onun yakasıını düzeltiyo filan ama herkeste bir şaşkınlık :) vay be işte kamuflajı giydim tmm bitti artık sivil hayat diye içinizden söyleniyosunuz ister istemez. kimse bot bağlamayı bilmiyo haliyle ilk defa botu giydik nerden bileceğiz. ordan bitane yarım yamalak bilen biri oluyo ve çocuğun etrafı zaten dolu çocuğu göremiyosunuz düşünün artık :) tabi ordan hemen çaavuştan bi ses arkadaşlar bırakın yarın size gösterecekler zaten, şimdilik içine sokun tmm diye :) neyse bunu da hallettikten sonra yemek yemek için yemekhanenin önüne getirdiler bizi. valizlerimizi sıralı şekilde düzenli biiçimde bıraktık ve yemek sırasına girdik. yine sıra :) ama öyle böyle bi sıra değil :)) işte o an şu evnizide yediğiniz yemeğin kıymetini çok çok iyi anlayacaksınız.buna emin olun. neyse yemeklerimiz de yedikten sonra koğuşlarımıza doğru yola çıktık. ama etrafta hep böyle öbek öbek yeni bizim gibi yeni kısa dönem askerler geliyo gidiyo filan. her tarafta bi grup bi yerlere doğru gidiyo göreceksiniz. neyse koğuşlarımızı gösterdiler dolaplarımızı gösterdiler. yerleştirdik eşyalarımızı filan fazla kalanları ise valizlere koyduk. ortada valizlerin durması yasak. o yüzden onları hemen sivil eşya deposuna götürmemiz istendi.neyse bizde götürdük sivil eşya deposuna yine sıra :)) bekle ki sıra gelsin :)) valizlerin üstüne isimlerimiz yazdıktan sonra teslim etttik. ve artık biz bize kaldık. bütün kısa dönemler.bu seferde çarşaf telaşı başladı yatağı nasıl yapacağız?, çarşafı nasıl sereceğiz :)) kadro askerler yardımımza yetiştiler sağolsunlar. sonra alt tarafındaki kişiyle yataklarımız yaptık birbirimizin. sonra biraz soluklanalım dedik ve yataklarımızın üstüne oturmaya işte tanışmaya başladık insanlarla. ama herkeste bi şaşkınlık. şimdi ne olcak? ne yapacağız biz ? biter mi bu askerlik ? gibi muhabbetler etmeye başladık. derken birden herkes karşı taraftaki koğuşa doğru koşmaya başladı. hemen indik bizde ne oluyo diye koğuşa bakmaya gittik. hüngür hüngür ağlayan bi asker. ben evime gitmek istiyorum. ben yapamam burda. kalamam burda bağırıp çağırıyodu. hepimiz teselli ettik. yanımıza aldık. muhabbet ettik. konuşturmaya başladık ki açılsın diye filan derken biraz toparlandı ve ailesini araması için telefon kulübelerine doğru götürdük. ailesini arattık. sonra yapacak bi şey yok diye biraz dinlendik filan koğuşun önüne doğru çıktık. gittiğiniz zaman göreceksiniz ki askerde hep bi köşede oturmuş elinde sigara kara kara düşünen bir diğer köşede çömelmiş düşünen askerler göreceksiniz. sonra bi ses içtima için toplan. acemi birliğinde koyun sürüsünden bi farkınız olmayacak emin olun. günde 10 kere sayacaklar sizi. neyse 1.5 saatlik ayakta sırada bekledikten- sayıldıktan sonradışarda dolaşmamızın yasak olduğu koğuşlara gidip yatmamız gerektiği söylendi. kalk sabah 5 dendi ve koğuşlarımıza doğru gittik. sonra bi telefonla aileme sevdiklerime teslim olduğumu - her şeyin yolunda olduğunu haber vereyim dedim ve ankesörlü telefonlara doğru gittim. ama yine sıra :))) 1 saat sırada bekledikten sonra ( artık konuşanlar neler anlatıyosa bilmiyorum :)) ) nihayet telefon edebildim. sonra gidip yatağıma kafamı yastığa koydum ve şunu dedim içimden ; biter mi lan bu askerlik ? bu bitirenler nasıl bitirmiş valla helal olsun. bu insanlar bu zamanı nasıl geöçirmiş, zaman geçmiyo zaman geçmiyo söylendikten sonrasını hatırlamıyorum çünkü uyuya kalmışım :)))) ama her şeye rağmen hepsine alışıyosunuz . ilk başlarda evet zor geliyo ama gerçekten alışıyosunuz. biraz uzun oldu ama paylaşmak istedim. umarım yardımcı olabilmişimdir sizlere.

süper olmuş kardesim darısı bizim başımıza sana bi sorum olacak teslim olurken cep telefonunu naptın?

eğerki çok daha önce girseydşm dediğim üzere ben de detaylı aramaya tabi tutulacaktım ve malum yakalananlara yapıldığı gibi hemen tugayın içinde ptt kargo var . oraya yönlendiriyolar. kargoya verip evine gönderiyosun zorunlu olarak. ama ben detaylı aramaya yakalanmadığım için valizimdeydi ilk 1 hafta çıkarmadım. ortamı anladım. sonra kullanmaya başladım


Bu mesaja 2 cevap geldi.
A
13 yıl
Er

quote:

Orijinalden alıntı: JETAACK

quote:

Orijinalden alıntı: adokado

quote:

Orijinalden alıntı: JETAACK

quote:

Orijinalden alıntı: adokado

quote:

Orijinalden alıntı: JETAACK

47 olan ayaklarımla Askeri hayatımda sorun çeker miyim?

çekmezsin merak etme. askeriyede her numara bot mevcut :) zaten bot kalıpları vardır. ayağını o kalıba ilkönce sokuyosun bakıyosun bot vurur mu vurmaz mı. hangi numarada rahat ediyosan onu istersin verirler.

Ciddi mi söylüyorsun giderken almayayım yani

benim düştüğüm tugayda hiçbir sıkıntı yoktu bot bakımından. zaten ayağın 47 numaraysa 48 numara bot alman daha iyi olacak senin için. dediğim gibi sorun olmaz.

Arkadaşım sana çok güveniyorum :)
İnşallah başıma bir sıkıntı gelmez...

gelmez dostum merak etme. aynen dediğim gibi yaşayacak göreceksin.



K
13 yıl
Çavuş

quote:

Orijinalden alıntı: adokado

quote:

Orijinalden alıntı: kodal


quote:

Orijinalden alıntı: adokado

Sizlere daha yakından bakabilmeniz açısından ilk günümü - yaşadıklarımı ve sizlerinde yaşayacağınız günü anlatayım. 12.08.2011 saat 1- 1.5 gibi erzincana indik. iner inmez daha uçağın merdivenlerinden inerken elimde valizim yüzüme öyle bir sıcaklık üflendi ki bir an kendimi çöle gelmiş gibi hissettim. sonrasında enseme vuran o güneşi sizlere anlatamam. sonra biraz şehir merkezine bir taksi vasıtasıyla gittim. sonra ailemi aradım kazasız belasız indim diye. sonra biraz şehir merkezinde dolandım. tabi bütün herkes zaten senin asker olduğunu tipinden halinden o yüzüne vuran askerlik psikolojisinden anlıyo olacaktı ki biri elimden tutup beni pasajın içine çekti.bir an korktum inzibatlar yakaladı beni götürecekler keşke biraz daha gezseydim yeseydim içseydim, şu sivilliğin biraz daha tadını çıkarsaydım diye gözlerim dolu bi şekilde içimden söylenirken bi ses beni derin duygulandımdan uyandırdı ve gel donun atletin var mı iğne iplik aldın mı künyen var mı gibi sorular soran adam. meğer askeri malzemeler satan adammış. o an yüzümdeki tebessümü size anlatamam. abi yok her şeyim var. tedarikli geldim ben dedim ve hemen şunu sordum ; ya sen nerden anladın benim asker olduğumu :) o da biz anlamayacağızda kim anlayacak. her halinle askersin belli dedi:)) o an psikolojim bozuldu. vay be dedim harbiden bu yola girmişiz dedim içimden :) sonra yemek filan yedim gezdim derken saat 3 oldu. yavaş yavaş teslim olma vaktim gelmişti. taksiye bindim ve tugayın önüne gelmiştim. son bir kez ailemle sevdiklerimle konuşmak seslerini duymak istemiştim. ailemi aradım gözlerim dolu dolu helalleştim, arkadaşlarımı aradım helalleştim ve içeri girdim. girer girmez düzeni hissetmiştim. valiz kontrolleri yaplıyodu. herkesi tek sıra halinde bekletip bi tane kadro asker valizleri açıp tek tek bakıyodu kontrol ediyodu. ben de tel vardı hattımı çorabımın içine sokmuştum. ama sıra bana gelmeye yakın bi baktım ki çocuk ta artık sıkıldığından heralde tmm geçin ya geç geç geç dedi ve öyle çok yüzeysel bakıp hatta bakmayıp sormaya başlamıştı yasak yabancı bi şey var mı diye :) garip ama gerçek :) sonra tek tek gruplar halinde ordan oraya ordan oraya bir sürü peşi sıra işlemleri yaptıktan sonra saat 5 i bulmuştu ve inanın ellerimizde valizlerimizle ordan oraya gezmekten kolarımız ayaklarımız kopmuştu. her yerde sıra bekliyorduk. her yerde sıranı bekle sıranı bekle. etrafta hep öbek öbek gruplar halinde bizim gibi insanlar bir yerlere götürülüyordu. her grubun başında bi çavuş. bizim başımızdaki kısa dönemdi ve bize çok iyi davranıyodu sağolsun.tabi biletleri gelmişti nasıl sevinmesin nasıl iyi davranmasın.:) herkes soru soruyordu biz şimdi ne yapacağız? nerde yatacağız ? şafağımız yarın kaç olcak ? diye. biz 341. dönem olduğumuz için kendisi 339. dönem askeriydi. öbek öbek koyun gibi yine başka bir yere götürülrken yanımdaki çocuk şu soruyu sordu çavuşa ; çavuşum şafak kaç ? :) atarsa 36. bak 37 batıyo diye yanıt geldi. ve o an bizim yüzümüzdeki o hüznü, o mutsuzluğu anlatamam. içimden ; ne vardı şimdi benim de şafağım bunun gibi olsaydı ya da ulan keşke daha önce gelseydim şu askere şimdi ben de bu çavuş gibi olurdum dedim ve yine hüzünlenmiştim. sonra kamuflajlarımızı filan verecekleri bi depoya götürdüler bizi. bi tarla düşünün ortasında halısaha gibi kapalı bi yer. yine sıra yine sıra :) ömrümüz sıra beklemekle geçti :) neyse nihayet sıra bana gelmişti ve sağdan soldan biri kamuflajı biri donu biri diş macunu biri atlet vermeye başladı. bir anda kucağım dolu eşya bakakalmıştım. kapının sonuna geldiğimde ise bir yığın insan ortalıkta biri donla ortada soyunuyo giyiniyo diğeri perdeli kabini bekliyo giyinmek için filan.ama o anı yaşamanız lazım. tam o sırada kucağım dolu şekilde allahım nereye geldim ben dedim. neyse girdim içeri giyinmeye çalışıyorum ama neyi nasıl giyeceğimizi bilmiyoruz ki yardımcı olan da bir kişi var hangi insana yardım etsin. neyse öyle böyle giyindikten sonra fazla kalan malzemeleri de askeriyenin verdiği bavula yerleştikten sonra dışarda toplanıp yine beklemeye başladık. tabi bu arada herkes birbirinin üstüne bakıyo üstüne elliyo şaşırmış vaziyette yanındaki onun yakasıını düzeltiyo filan ama herkeste bir şaşkınlık :) vay be işte kamuflajı giydim tmm bitti artık sivil hayat diye içinizden söyleniyosunuz ister istemez. kimse bot bağlamayı bilmiyo haliyle ilk defa botu giydik nerden bileceğiz. ordan bitane yarım yamalak bilen biri oluyo ve çocuğun etrafı zaten dolu çocuğu göremiyosunuz düşünün artık :) tabi ordan hemen çaavuştan bi ses arkadaşlar bırakın yarın size gösterecekler zaten, şimdilik içine sokun tmm diye :) neyse bunu da hallettikten sonra yemek yemek için yemekhanenin önüne getirdiler bizi. valizlerimizi sıralı şekilde düzenli biiçimde bıraktık ve yemek sırasına girdik. yine sıra :) ama öyle böyle bi sıra değil :)) işte o an şu evnizide yediğiniz yemeğin kıymetini çok çok iyi anlayacaksınız.buna emin olun. neyse yemeklerimiz de yedikten sonra koğuşlarımıza doğru yola çıktık. ama etrafta hep böyle öbek öbek yeni bizim gibi yeni kısa dönem askerler geliyo gidiyo filan. her tarafta bi grup bi yerlere doğru gidiyo göreceksiniz. neyse koğuşlarımızı gösterdiler dolaplarımızı gösterdiler. yerleştirdik eşyalarımızı filan fazla kalanları ise valizlere koyduk. ortada valizlerin durması yasak. o yüzden onları hemen sivil eşya deposuna götürmemiz istendi.neyse bizde götürdük sivil eşya deposuna yine sıra :)) bekle ki sıra gelsin :)) valizlerin üstüne isimlerimiz yazdıktan sonra teslim etttik. ve artık biz bize kaldık. bütün kısa dönemler.bu seferde çarşaf telaşı başladı yatağı nasıl yapacağız?, çarşafı nasıl sereceğiz :)) kadro askerler yardımımza yetiştiler sağolsunlar. sonra alt tarafındaki kişiyle yataklarımız yaptık birbirimizin. sonra biraz soluklanalım dedik ve yataklarımızın üstüne oturmaya işte tanışmaya başladık insanlarla. ama herkeste bi şaşkınlık. şimdi ne olcak? ne yapacağız biz ? biter mi bu askerlik ? gibi muhabbetler etmeye başladık. derken birden herkes karşı taraftaki koğuşa doğru koşmaya başladı. hemen indik bizde ne oluyo diye koğuşa bakmaya gittik. hüngür hüngür ağlayan bi asker. ben evime gitmek istiyorum. ben yapamam burda. kalamam burda bağırıp çağırıyodu. hepimiz teselli ettik. yanımıza aldık. muhabbet ettik. konuşturmaya başladık ki açılsın diye filan derken biraz toparlandı ve ailesini araması için telefon kulübelerine doğru götürdük. ailesini arattık. sonra yapacak bi şey yok diye biraz dinlendik filan koğuşun önüne doğru çıktık. gittiğiniz zaman göreceksiniz ki askerde hep bi köşede oturmuş elinde sigara kara kara düşünen bir diğer köşede çömelmiş düşünen askerler göreceksiniz. sonra bi ses içtima için toplan. acemi birliğinde koyun sürüsünden bi farkınız olmayacak emin olun. günde 10 kere sayacaklar sizi. neyse 1.5 saatlik ayakta sırada bekledikten- sayıldıktan sonradışarda dolaşmamızın yasak olduğu koğuşlara gidip yatmamız gerektiği söylendi. kalk sabah 5 dendi ve koğuşlarımıza doğru gittik. sonra bi telefonla aileme sevdiklerime teslim olduğumu - her şeyin yolunda olduğunu haber vereyim dedim ve ankesörlü telefonlara doğru gittim. ama yine sıra :))) 1 saat sırada bekledikten sonra ( artık konuşanlar neler anlatıyosa bilmiyorum :)) ) nihayet telefon edebildim. sonra gidip yatağıma kafamı yastığa koydum ve şunu dedim içimden ; biter mi lan bu askerlik ? bu bitirenler nasıl bitirmiş valla helal olsun. bu insanlar bu zamanı nasıl geöçirmiş, zaman geçmiyo zaman geçmiyo söylendikten sonrasını hatırlamıyorum çünkü uyuya kalmışım :)))) ama her şeye rağmen hepsine alışıyosunuz . ilk başlarda evet zor geliyo ama gerçekten alışıyosunuz. biraz uzun oldu ama paylaşmak istedim. umarım yardımcı olabilmişimdir sizlere.

süper olmuş kardesim darısı bizim başımıza sana bi sorum olacak teslim olurken cep telefonunu naptın?

eğerki çok daha önce girseydşm dediğim üzere ben de detaylı aramaya tabi tutulacaktım ve malum yakalananlara yapıldığı gibi hemen tugayın içinde ptt kargo var . oraya yönlendiriyolar. kargoya verip evine gönderiyosun zorunlu olarak. ama ben detaylı aramaya yakalanmadığım için valizimdeydi ilk 1 hafta çıkarmadım. ortamı anladım. sonra kullanmaya başladım

ozaman ben götürmiyim aramaya tutulursak bide o riske girmiyim sonucta saklıyacak yer yok sokabilirsem yemin töreninden sonra sokarım heralde



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
W
13 yıl
Onbaşı

http://www.talha.info/ =) Yedek Subaylara Şafak yaptım..



A
13 yıl
Er

quote:

Orijinalden alıntı: kodal


quote:

Orijinalden alıntı: adokado

quote:

Orijinalden alıntı: kodal


quote:

Orijinalden alıntı: adokado

Sizlere daha yakından bakabilmeniz açısından ilk günümü - yaşadıklarımı ve sizlerinde yaşayacağınız günü anlatayım. 12.08.2011 saat 1- 1.5 gibi erzincana indik. iner inmez daha uçağın merdivenlerinden inerken elimde valizim yüzüme öyle bir sıcaklık üflendi ki bir an kendimi çöle gelmiş gibi hissettim. sonrasında enseme vuran o güneşi sizlere anlatamam. sonra biraz şehir merkezine bir taksi vasıtasıyla gittim. sonra ailemi aradım kazasız belasız indim diye. sonra biraz şehir merkezinde dolandım. tabi bütün herkes zaten senin asker olduğunu tipinden halinden o yüzüne vuran askerlik psikolojisinden anlıyo olacaktı ki biri elimden tutup beni pasajın içine çekti.bir an korktum inzibatlar yakaladı beni götürecekler keşke biraz daha gezseydim yeseydim içseydim, şu sivilliğin biraz daha tadını çıkarsaydım diye gözlerim dolu bi şekilde içimden söylenirken bi ses beni derin duygulandımdan uyandırdı ve gel donun atletin var mı iğne iplik aldın mı künyen var mı gibi sorular soran adam. meğer askeri malzemeler satan adammış. o an yüzümdeki tebessümü size anlatamam. abi yok her şeyim var. tedarikli geldim ben dedim ve hemen şunu sordum ; ya sen nerden anladın benim asker olduğumu :) o da biz anlamayacağızda kim anlayacak. her halinle askersin belli dedi:)) o an psikolojim bozuldu. vay be dedim harbiden bu yola girmişiz dedim içimden :) sonra yemek filan yedim gezdim derken saat 3 oldu. yavaş yavaş teslim olma vaktim gelmişti. taksiye bindim ve tugayın önüne gelmiştim. son bir kez ailemle sevdiklerimle konuşmak seslerini duymak istemiştim. ailemi aradım gözlerim dolu dolu helalleştim, arkadaşlarımı aradım helalleştim ve içeri girdim. girer girmez düzeni hissetmiştim. valiz kontrolleri yaplıyodu. herkesi tek sıra halinde bekletip bi tane kadro asker valizleri açıp tek tek bakıyodu kontrol ediyodu. ben de tel vardı hattımı çorabımın içine sokmuştum. ama sıra bana gelmeye yakın bi baktım ki çocuk ta artık sıkıldığından heralde tmm geçin ya geç geç geç dedi ve öyle çok yüzeysel bakıp hatta bakmayıp sormaya başlamıştı yasak yabancı bi şey var mı diye :) garip ama gerçek :) sonra tek tek gruplar halinde ordan oraya ordan oraya bir sürü peşi sıra işlemleri yaptıktan sonra saat 5 i bulmuştu ve inanın ellerimizde valizlerimizle ordan oraya gezmekten kolarımız ayaklarımız kopmuştu. her yerde sıra bekliyorduk. her yerde sıranı bekle sıranı bekle. etrafta hep öbek öbek gruplar halinde bizim gibi insanlar bir yerlere götürülüyordu. her grubun başında bi çavuş. bizim başımızdaki kısa dönemdi ve bize çok iyi davranıyodu sağolsun.tabi biletleri gelmişti nasıl sevinmesin nasıl iyi davranmasın.:) herkes soru soruyordu biz şimdi ne yapacağız? nerde yatacağız ? şafağımız yarın kaç olcak ? diye. biz 341. dönem olduğumuz için kendisi 339. dönem askeriydi. öbek öbek koyun gibi yine başka bir yere götürülrken yanımdaki çocuk şu soruyu sordu çavuşa ; çavuşum şafak kaç ? :) atarsa 36. bak 37 batıyo diye yanıt geldi. ve o an bizim yüzümüzdeki o hüznü, o mutsuzluğu anlatamam. içimden ; ne vardı şimdi benim de şafağım bunun gibi olsaydı ya da ulan keşke daha önce gelseydim şu askere şimdi ben de bu çavuş gibi olurdum dedim ve yine hüzünlenmiştim. sonra kamuflajlarımızı filan verecekleri bi depoya götürdüler bizi. bi tarla düşünün ortasında halısaha gibi kapalı bi yer. yine sıra yine sıra :) ömrümüz sıra beklemekle geçti :) neyse nihayet sıra bana gelmişti ve sağdan soldan biri kamuflajı biri donu biri diş macunu biri atlet vermeye başladı. bir anda kucağım dolu eşya bakakalmıştım. kapının sonuna geldiğimde ise bir yığın insan ortalıkta biri donla ortada soyunuyo giyiniyo diğeri perdeli kabini bekliyo giyinmek için filan.ama o anı yaşamanız lazım. tam o sırada kucağım dolu şekilde allahım nereye geldim ben dedim. neyse girdim içeri giyinmeye çalışıyorum ama neyi nasıl giyeceğimizi bilmiyoruz ki yardımcı olan da bir kişi var hangi insana yardım etsin. neyse öyle böyle giyindikten sonra fazla kalan malzemeleri de askeriyenin verdiği bavula yerleştikten sonra dışarda toplanıp yine beklemeye başladık. tabi bu arada herkes birbirinin üstüne bakıyo üstüne elliyo şaşırmış vaziyette yanındaki onun yakasıını düzeltiyo filan ama herkeste bir şaşkınlık :) vay be işte kamuflajı giydim tmm bitti artık sivil hayat diye içinizden söyleniyosunuz ister istemez. kimse bot bağlamayı bilmiyo haliyle ilk defa botu giydik nerden bileceğiz. ordan bitane yarım yamalak bilen biri oluyo ve çocuğun etrafı zaten dolu çocuğu göremiyosunuz düşünün artık :) tabi ordan hemen çaavuştan bi ses arkadaşlar bırakın yarın size gösterecekler zaten, şimdilik içine sokun tmm diye :) neyse bunu da hallettikten sonra yemek yemek için yemekhanenin önüne getirdiler bizi. valizlerimizi sıralı şekilde düzenli biiçimde bıraktık ve yemek sırasına girdik. yine sıra :) ama öyle böyle bi sıra değil :)) işte o an şu evnizide yediğiniz yemeğin kıymetini çok çok iyi anlayacaksınız.buna emin olun. neyse yemeklerimiz de yedikten sonra koğuşlarımıza doğru yola çıktık. ama etrafta hep böyle öbek öbek yeni bizim gibi yeni kısa dönem askerler geliyo gidiyo filan. her tarafta bi grup bi yerlere doğru gidiyo göreceksiniz. neyse koğuşlarımızı gösterdiler dolaplarımızı gösterdiler. yerleştirdik eşyalarımızı filan fazla kalanları ise valizlere koyduk. ortada valizlerin durması yasak. o yüzden onları hemen sivil eşya deposuna götürmemiz istendi.neyse bizde götürdük sivil eşya deposuna yine sıra :)) bekle ki sıra gelsin :)) valizlerin üstüne isimlerimiz yazdıktan sonra teslim etttik. ve artık biz bize kaldık. bütün kısa dönemler.bu seferde çarşaf telaşı başladı yatağı nasıl yapacağız?, çarşafı nasıl sereceğiz :)) kadro askerler yardımımza yetiştiler sağolsunlar. sonra alt tarafındaki kişiyle yataklarımız yaptık birbirimizin. sonra biraz soluklanalım dedik ve yataklarımızın üstüne oturmaya işte tanışmaya başladık insanlarla. ama herkeste bi şaşkınlık. şimdi ne olcak? ne yapacağız biz ? biter mi bu askerlik ? gibi muhabbetler etmeye başladık. derken birden herkes karşı taraftaki koğuşa doğru koşmaya başladı. hemen indik bizde ne oluyo diye koğuşa bakmaya gittik. hüngür hüngür ağlayan bi asker. ben evime gitmek istiyorum. ben yapamam burda. kalamam burda bağırıp çağırıyodu. hepimiz teselli ettik. yanımıza aldık. muhabbet ettik. konuşturmaya başladık ki açılsın diye filan derken biraz toparlandı ve ailesini araması için telefon kulübelerine doğru götürdük. ailesini arattık. sonra yapacak bi şey yok diye biraz dinlendik filan koğuşun önüne doğru çıktık. gittiğiniz zaman göreceksiniz ki askerde hep bi köşede oturmuş elinde sigara kara kara düşünen bir diğer köşede çömelmiş düşünen askerler göreceksiniz. sonra bi ses içtima için toplan. acemi birliğinde koyun sürüsünden bi farkınız olmayacak emin olun. günde 10 kere sayacaklar sizi. neyse 1.5 saatlik ayakta sırada bekledikten- sayıldıktan sonradışarda dolaşmamızın yasak olduğu koğuşlara gidip yatmamız gerektiği söylendi. kalk sabah 5 dendi ve koğuşlarımıza doğru gittik. sonra bi telefonla aileme sevdiklerime teslim olduğumu - her şeyin yolunda olduğunu haber vereyim dedim ve ankesörlü telefonlara doğru gittim. ama yine sıra :))) 1 saat sırada bekledikten sonra ( artık konuşanlar neler anlatıyosa bilmiyorum :)) ) nihayet telefon edebildim. sonra gidip yatağıma kafamı yastığa koydum ve şunu dedim içimden ; biter mi lan bu askerlik ? bu bitirenler nasıl bitirmiş valla helal olsun. bu insanlar bu zamanı nasıl geöçirmiş, zaman geçmiyo zaman geçmiyo söylendikten sonrasını hatırlamıyorum çünkü uyuya kalmışım :)))) ama her şeye rağmen hepsine alışıyosunuz . ilk başlarda evet zor geliyo ama gerçekten alışıyosunuz. biraz uzun oldu ama paylaşmak istedim. umarım yardımcı olabilmişimdir sizlere.

süper olmuş kardesim darısı bizim başımıza sana bi sorum olacak teslim olurken cep telefonunu naptın?

eğerki çok daha önce girseydşm dediğim üzere ben de detaylı aramaya tabi tutulacaktım ve malum yakalananlara yapıldığı gibi hemen tugayın içinde ptt kargo var . oraya yönlendiriyolar. kargoya verip evine gönderiyosun zorunlu olarak. ama ben detaylı aramaya yakalanmadığım için valizimdeydi ilk 1 hafta çıkarmadım. ortamı anladım. sonra kullanmaya başladım

ozaman ben götürmiyim aramaya tutulursak bide o riske girmiyim sonucta saklıyacak yer yok sokabilirsem yemin töreninden sonra sokarım heralde

seçim size kalmış. tabi bunların hepsi düşeceğiniz yere göre değişiklik gösterecek unsurlar. ustada zaten bi şekilde kullanırsınız. ben nöbetlerde kar maskesinin içine sokardım. silahı tutup volta atarken bi yandan da konuşurdum. ama bizde acemide içerde kullanan çok vardı. eğer kullanacak olursanız size bi tüyo daha vereyim. şarj etmek çok büyük problemdir askerde. priz bulmak çok zor. ama her zaman için koğuşunuzun önünde girişinde botluklarınız olacak. onların arkasında zulada her zaman için bi priz olur. prizi oraya saklarlar. ben acemi birlğinde teli botun içine koyardım kabloyu filan saklardım botun arkasına öyle şarj ederdim teli. tüm koğuş zaten o şekilde şarj ediyoduk :) ama telin başında nöbet tutmak kaydıyla. yoksa uçururlar valla kadro askerler ruhun duymaz :)