Öncelikle donanımcıları selamlıyorum... Niçin bilmiyorum ama hayatımdaki geç başladığım ufak tefek değişiklikleri forumdaşlarla paylaşmak istedim.Sanırım 12 yıldır bu foruma üyeyim ama esasında çok bir paylaşımım olmadı, genelde iyi bir okuyucu oldum diyebilirim :)
Şimdi arkadaşlar bir 84'lü olarak üzülerek söylüyorum evet yaşlanıyorum/yaşlanıyoruz, yolun yarısı geldi çattı:)tabi Allah ömür verirse o kadar.Bu yaşıma kadar ne yemek seçtim ne de yediğime dikkat ettim.Yastığa başımı koyduğumda da zihnim sürekli meşgul oluyor,sabahları da çok yorgun uyanıyordum...Nerdeyse her akşam yemek sonrası çayla birlikte tatlı-bisküvi v.b. şeyler tüketiyordum.Midem sinyal veriyordu ve reflüyle beni rahatsız etmeye başlamıştı.Bu da yetmez gibi neden bilmiyorum saçkırana yakalanmış tam 7 noktadan dökülen saçlarım ister istemez çok rahatsız edici olmuş, 1 sene boyunca sabahları aynada dökülen yerleri kaş kalemiyle boyamaya da alışmıştım. Yine bir gün bir halı saha maçına davet edilmiş heyecanla tabi gelirim diye atlamıştım, maç günü herşey güzeldi esasında fazla koşmadım da . Ertesi gün olduğunda yataktan kalkamadığımı hatta neredeyse sağa sola bile dönemediğimi farketmiştim ama geç olmuştu :) o gün izin alıp işe gitmedim gidemezdim de zaten,ertesi gün ise yürürken baya zorlanıyordum ve abartısız o ağrıları 10 gün boyunca çektim.
Gelelim değişikliklere... (Bunları yazmamın amacı olurda biri faydalanır/esinlenir diye düşündüm)
-İlk olarak gün içinde doğru dürüst su içmediğimi farkettim, hatta bazen o gün hiç su içmediğim oluyordu. (genelde çay, soda vb sıvıları tüketiyordum fakat suyun yerini tutar mıydı?) Şimdi ise ilk olarak kalkar kalkmaz bir büyük bardak ılık su (bazen limonlu) içerek güne başlıyorum. Günlük 1,5 litre su içiyorum daha fazlasını belki yazın ancak içebilirim ama şu an için zor.
-Yeme içme düzeni olarak aldığım kaloriyi, proteini felan hesaplıyorum, bu zor olmuyor insan belli süre sonra ezberliyor kolaylaşıyor yani. Ben belkide 34 yaşına kadar sürdürdüğüm 3 öğün beslenmeyi bırakıp, artık 2 öğün beslenmeye başladım.Bu ilk başlarda zor olsada inanın 2. haftadan sonra zor olamadı.Ekmeğin yerini sade yulaf ezmesine bıraktım.Karbonhidratı azaltıp, proteini bir miktar çoğaltmak ile birlikte karbonhidratın önemli kısmını kahvaltıda almaya çalışıyordum.
-Her sabah iş yerinde dönüşümlü olarak simit-açma-börek yiyen ben şu an neredeyse her sabah bir kase ev yoğurdu tüketiyorum. (içerisine 3-4 kaşık yulaf, az zerdeçal, buğday ruşeymi, incir,üzüm, keten tohumu ve bazende biraz muz doğruyorum.(bu tarifin içine haftada 3 gün, çift yumurta kırıyor ve tavada omlet gibi yapıyorum harıka oluyor.)
-Yine kahvaltıda bir adet mutlaka bazen elma, bazen havuç ve 3-5 çiğ badem ve ceviz tüketmeye başladım.
-Akşam saat 6'ya kadar hiç bir şey tüketmiyor bazen sade bir kahve içiyordum. Akşam yemeklerini ise en geç 19:30'da yemiş oluyordum.Akşam yemeklerinde protein ağırlıklı beslenip yağ oranına çok dikkat ediyordum. Bu saatten sonra ise yine çok nadir meyve dışında bir şey yemedim.
-Normalde gece saat 01:00 olmadan uyumayan ben 23:30 gibi uyumaya başladım.
-Koşmak çocuklara yada sporculara özgü değildi ki neden koşamıyordum! Akşamları iş çıkışları haftada 3-4 gün interval koşu şeklinde koşmaya başladım inanın ilk başlarda bu benim için çok çok zor oldu.
-Bir atlama ipi alarak, evin içinde ip atlamaya başladım koşup yürümediğim günler bu şekilde sürdürdüm.
Şu ana gelecek olursak çok bi zaman olmadı 4 ay gibi bir sürede 12 kılo verdim (boyum 1.72 önceki kilom 82 idi) ve sanırım proteine dikkat ettiğim için çok bi kas kaybım olmadı.Artık bir göbeğim yok neredeyse, ağzıma şekerli bir şey aldığımda rahatsız oluyorum, sabahları alarm kurmadan çok rahat uyanıyorum zihnim daha berrak, artık hemen bir şeyleri mesela bi tanıştığım insanı bi adresi unutmuyorum sanki, saçlarım tamamen kapandı o noktalardan kurtuldum, artık 3 km boyunca hafif koşabıliyorum, cildimin daha parlak sağlıklı göründüğünü farkettim, bir halı saha maçı daha yaptım ve nerdeyse arkadaşlar inanmayıp doping testine tabi tutacaklardı :) Demem o ki hayat kısa ama bu kadar kısa zamanda da hayatınızda güzel değişiklikler yapabilirsiniz...
Tebrikler umarım aynı kararlılıkla devam edersiniz. Benim naçizane önerim sadece koşu yapmayın. CrossFit gibi bir şey yapın.https://www.crossfit.com/affiliate-list bu adresten yaşadığınız şehirdeki lisanslı salonları bulabilirsiniz. İstanbul dışında bulmak biraz zor maalesef. Ayrıca seçim yapacağınız salona çok dikkat edin. Antrenörleriniz bilinçli insanlar olmak zorunda, bu tür sporlarda yapılan hareketlerin hangi formda yapıldığı çok çok önemli, antrenör gözetiminde öğrenilmesi ve doğru uygulanması gerekir. Kendinizi sakatlamayın yanlışlıkla, kaş yapayım derken göz çıkarırsınız yazık olur.
Ayrıca beslenmenizi de bir uzman ile birlikte düzene sokun. İnternetten araştırmayla yanlış uygulamalara gidebilirsiniz. Tavsiyem sporcu beslenmesinden anlayan bir uzman diyetisyen ile çalışmanız, maalesef her diyetisyen sporcu beslenmesinden anlamıyor. Dikkatli seçim yapmalısınız.
Merhaba. Benzer durumdayız. Ama kendi hikayem için değil, çok daha sağlam bir adamın hikayesini paylaşmak için girdim konuya. Daha önce paylaşıldıysa kusura bakmayın. Hocayı ben direkt tanımıyorum, ortak tanıdığımız sayesinde haberim oldu benimde. Herkesin okumasını tavsiye ederim.
Aynı yaştayız, bazı benzer şeyleri bende uygulamaya başladım. Ne yazık ki hayat çok kısa ve çabuk geçiyor, daha ne oluyor anlamadan tak 30 oluyoruz.Sonra başlıyor ufak tefek sağlık sorunları, insanı korkutuyor bunlar. Kanserin aşırı yaygınlaşması, kalp, şeker hastalıkları, böbrekler, sağlıksız gıdalar,şehir hayatı vs derken insan bir kaçış noktası, temizlenme arıyor.
Ben bunu yürüyüşte buldum. Bugüne kadar neden yapmadığıma da hayıflandım. Geçen yaz 500kmye yakın yürüyüş yaptım. En kısası 10km olacak şekilde, en uzunu da 20km, aralıksız dinlenmesiz. Zaten daha fazlası zor 20km yürüyüş 4 saat demek. İlk başladığımda ksıa süre sonra ayaklarım su topladı. Sonra patladılar, büyüyüp yeniden su topladılar. Kocaman yaralara döndüler, 1 hafta yürüyemedim resmen acıdan. Haliyle zamanla iyileşiyor ayaklar alışıyor. Arabayı ilk sattığımda işe gidp gelirken 20 dakikalık mesafede belim ağrırken, 4 sat yürüdükten sonra yarım saatlik tatlı bir ağrı sonrası çıksam yine yürüyecek hallere gelmiştim.
Yürümenin koşudan farkı kalbe fazla yük bindirmiyor ve çevrenize, insanlara, doğaya karşı farkındalığınız artıyor. Bir sürü şeyi düşünme fırsatı buluyor, aklınızı düşüncelerden temizliyor rahatlıyorsunuz. Günlük düzgün su içip, uygun saatte de yatarsanız kendinizi çok harika hissediyorsunuz. Ben çok vücut geliştirme de yaptım, diyetler de yaptım, bir ömür sürdürülemeyecek denemeler hep boşa çıkıyor bunu gördüm. En güzeli hayatınız boyunca uygulanabilecek metotlar uygulamak bunun gibi. Şimdi havalar ısınsın diye iple çekiyorum yine başlamak için. Malum eskişehirde kışın veya sonbaharda soğuktan pek yürünmüyor. Mesafelerim uzun olduğumdan kendime pek yürüyüş arkadaşı da bulamıyorum herkes kaçış derdinde ama yalnız da güzel oluyor kulağımda müzik, güneşin tadını çıkara çıkara, d vitamini ala ala dolanıyorum. Bu sene toplam hedefim 2bin km yürümek.
Bir şeylerin belli bir yaştan sonra bile geç olmadığını gösteren, insana şevk veren gaza getiren bir kanal olarak da Fatih Topçu'nun asla durma youtube kanalını öneririm. Bu arkadaş askerden gelince aldığı kilolara, vbücudunun geldiği hale artık dayanamıyor bu böyle olmaz diyor ve spora başlıyor. Yüzme, koşu, bisiklet derken kafayı kırıyor ve milli atlet oluyor. Pek çok da kürsü ödülü var.Bende ondaki azim olmasa da tembelleştiğim zamanlarda açıp yeniden feyz alıyorum kendisinden.
Şimdi arkadaşlar bir 84'lü olarak üzülerek söylüyorum evet yaşlanıyorum/yaşlanıyoruz, yolun yarısı geldi çattı:)tabi Allah ömür verirse o kadar.Bu yaşıma kadar ne yemek seçtim ne de yediğime dikkat ettim.Yastığa başımı koyduğumda da zihnim sürekli meşgul oluyor,sabahları da çok yorgun uyanıyordum...Nerdeyse her akşam yemek sonrası çayla birlikte tatlı-bisküvi v.b. şeyler tüketiyordum.Midem sinyal veriyordu ve reflüyle beni rahatsız etmeye başlamıştı.Bu da yetmez gibi neden bilmiyorum saçkırana yakalanmış tam 7 noktadan dökülen saçlarım ister istemez çok rahatsız edici olmuş, 1 sene boyunca sabahları aynada dökülen yerleri kaş kalemiyle boyamaya da alışmıştım. Yine bir gün bir halı saha maçına davet edilmiş heyecanla tabi gelirim diye atlamıştım, maç günü herşey güzeldi esasında fazla koşmadım da . Ertesi gün olduğunda yataktan kalkamadığımı hatta neredeyse sağa sola bile dönemediğimi farketmiştim ama geç olmuştu :) o gün izin alıp işe gitmedim gidemezdim de zaten,ertesi gün ise yürürken baya zorlanıyordum ve abartısız o ağrıları 10 gün boyunca çektim.
Gelelim değişikliklere... (Bunları yazmamın amacı olurda biri faydalanır/esinlenir diye düşündüm)
-İlk olarak gün içinde doğru dürüst su içmediğimi farkettim, hatta bazen o gün hiç su içmediğim oluyordu. (genelde çay, soda vb sıvıları tüketiyordum fakat suyun yerini tutar mıydı?) Şimdi ise ilk olarak kalkar kalkmaz bir büyük bardak ılık su (bazen limonlu) içerek güne başlıyorum. Günlük 1,5 litre su içiyorum daha fazlasını belki yazın ancak içebilirim ama şu an için zor.
-Yeme içme düzeni olarak aldığım kaloriyi, proteini felan hesaplıyorum, bu zor olmuyor insan belli süre sonra ezberliyor kolaylaşıyor yani. Ben belkide 34 yaşına kadar sürdürdüğüm 3 öğün beslenmeyi bırakıp, artık 2 öğün beslenmeye başladım.Bu ilk başlarda zor olsada inanın 2. haftadan sonra zor olamadı.Ekmeğin yerini sade yulaf ezmesine bıraktım.Karbonhidratı azaltıp, proteini bir miktar çoğaltmak ile birlikte karbonhidratın önemli kısmını kahvaltıda almaya çalışıyordum.
-Her sabah iş yerinde dönüşümlü olarak simit-açma-börek yiyen ben şu an neredeyse her sabah bir kase ev yoğurdu tüketiyorum. (içerisine 3-4 kaşık yulaf, az zerdeçal, buğday ruşeymi, incir,üzüm, keten tohumu ve bazende biraz muz doğruyorum.(bu tarifin içine haftada 3 gün, çift yumurta kırıyor ve tavada omlet gibi yapıyorum harıka oluyor.)
-Yine kahvaltıda bir adet mutlaka bazen elma, bazen havuç ve 3-5 çiğ badem ve ceviz tüketmeye başladım.
-Akşam saat 6'ya kadar hiç bir şey tüketmiyor bazen sade bir kahve içiyordum. Akşam yemeklerini ise en geç 19:30'da yemiş oluyordum.Akşam yemeklerinde protein ağırlıklı beslenip yağ oranına çok dikkat ediyordum. Bu saatten sonra ise yine çok nadir meyve dışında bir şey yemedim.
-Normalde gece saat 01:00 olmadan uyumayan ben 23:30 gibi uyumaya başladım.
-Koşmak çocuklara yada sporculara özgü değildi ki neden koşamıyordum! Akşamları iş çıkışları haftada 3-4 gün interval koşu şeklinde koşmaya başladım inanın ilk başlarda bu benim için çok çok zor oldu.
-Bir atlama ipi alarak, evin içinde ip atlamaya başladım koşup yürümediğim günler bu şekilde sürdürdüm.
Şu ana gelecek olursak çok bi zaman olmadı 4 ay gibi bir sürede 12 kılo verdim (boyum 1.72 önceki kilom 82 idi) ve sanırım proteine dikkat ettiğim için çok bi kas kaybım olmadı.Artık bir göbeğim yok neredeyse, ağzıma şekerli bir şey aldığımda rahatsız oluyorum, sabahları alarm kurmadan çok rahat uyanıyorum zihnim daha berrak, artık hemen bir şeyleri mesela bi tanıştığım insanı bi adresi unutmuyorum sanki, saçlarım tamamen kapandı o noktalardan kurtuldum, artık 3 km boyunca hafif koşabıliyorum, cildimin daha parlak sağlıklı göründüğünü farkettim, bir halı saha maçı daha yaptım ve nerdeyse arkadaşlar inanmayıp doping testine tabi tutacaklardı :) Demem o ki hayat kısa ama bu kadar kısa zamanda da hayatınızda güzel değişiklikler yapabilirsiniz...