PSİKOLOJİSİ VE DİNİ İMANI SAĞLAM OLAN BİRİSİ BÖYLE BİR BAŞLIK AÇIP DA SAÇMA SAPAN ŞEYLER YAZMAZ SONRADA BAŞKALARINA SATAŞMAZ KENDİNİ BİR GÖZDEN GEÇİRMENİ TAVSİYE EDERİM SAYIN RED KITBOŞ ADAM OLMASAN BOŞ İŞLERLE UĞRAŞMAZSIN ADAM OL AKILLI OL MAHALLE KARILARI GİBİ ONA BUNA HAKSIZ YERE SALDIRIP DEDİKODU YAPMA BOŞA LAKIRTI ÇIKARTMA ERKEK ADAM OL MİLETE DE CEVAP YETİŞTİRMEYE ÇALIŞMA KONUYU KİTLE GİTSİN
sebebi çirkinliğimden sonrasını okumadım çünkü dünya milyon tane çirkin insanın sevgilisi var. sen büyük ihtimal kendini beğenmiyorsun, özgüvensizsin ya da kızla muhabbet edersen başına geleceklerden korkuyorsun.
önerim anı yaşa - carpe diem , ölü ozanlar derneğini izle-oku
Adam cırkınım diyo Carpe dıem dıyosun.Ne alakası var.Bende sıskoyum rezil birsey ozguvenmıs kralı var bende.Her ortama girerim ağzımda laf yapar 1.90 100 kg yım.Rezıl birsey senin haberin yok.Kızla o kadar konusursun gayet Iyısındır sırf sıx packı var diye başkasına bakar.
Belki sorunluk cirkinlik degildir kardes.Baska birseylerde dir ve sen bunu goremiyorsundur.
Cirkin olup karizmatik olan nice insan var.Cirkinde olabilirsin ama onemli olan adam olmak.
sorun çirkinliğim biliyorum zaten kızlarda söylerdi hep arkadaş olarak görüyorum geyiği işte karizma adamlık vs onlar farklı konular burda bahsettiğim dış güzelliği için güzel olabilir karakterin düzgün olabilir ama dışın güzel değilse emin il karaktersiz ancak yakışıklı tipler senden 10-0 önseydik bu tecrübeye sabittir çok gördüm bunları ben bak yukarda da 2 kızdan örnek vererek açıkladım zaten.
kendınızı bukadar hakir görmeyenız yaradan her insanı kusursuz yaratmıştır .. eğer sen kendını başkalarının mutluluguna ilgisine begenisine göre ayarlamışşsan onlar beğenmıcek tipimi diye bi karamsaarlıga düşmüşsen ordan kurtulmaya bak derim.. kendin ol anı yaşa mutlu ol ... başkalarının ilgisi begenısene göre değil kendı begenı mutluluguna göre ayarla
Bu mesele sende ihtiyaç olmaktan çıkıp takıntı haline gelmiş. Kız meseleleri genelde insanın başka eksik yönlerinin yansıması. Temelde bir iletişim sorunun vardır ama sen farkında değilsindir. Her gün yolda senden daha çirkin bir erkeğin yanında kız görebilirsin demekki sadece tiple alakalı değil. Kızlar kendilerini anlayan erkeklere değer verirler. Bir kız arkadaşın olabilir ama asıl sorunun tespit edilebilmesi için profesyonel bir yardıma ihtiyacın var. Forumda olacak iş değil. Freud boşuna sakalları ağartmadı psikanaliz ile. Başın ağrıyınca nasılki doktora gidiyosan buda aynısı. Burda sana kimse yardım edemez. Seni burada tanımak mümkün değil çünkü. 28 yıllık bir geçmişin var. Kadınlarla arandaki bağ hayatının hangi döneminde, ne nedenle koptu bunun anlaşılması lazım. Bu kadar dert ediyosan çözüm yolu dene.
Geçeceksin bu sözleri dostum, az entel bir bilgi birikimin, mantıklı konuşmaların varsa sevgili edinebilirsin, önemli olan o özgüven eksikliğinden ötürü arkadaş ortamlarında olmamandır, bir kursa yazıl, dans kursu, resim kursu gibi. burada gayet mantıklı davran, öyle kız edinmek için giden tipler gibi değil yani. rahat ol ve kızlarla rahat konuş, zaten bir şekilde ilerisi gelir.. önemli olan özgüven eksikliğidir.
Yorumlara söyle bir baktımda bu dış güzellige ne cok takilan insan varmis. Ayrıca bu güzellik kavramı cok degişken bir kavram. Kişiden kişiye degişen bir anlayış. Örnek olarak güzel olarak kabul edilen birçok mankeni bile begenmeyen arkadaşlarım var. Bu duruma ben bile şaşırıyorum ama herkesin zevkleri farklı.
Sevgili meselesine gelince zamanı gelince elbet olur. Kısmet bu işler neticede. Artık belli bir yaşa geldim sevgilim olmalı diye bir düşenceyi anlayamadım açıkçası. Benimde 5 senedir bir ilişkim yok.Hiç sevgilisi olmamış arkadaslarımda var. Kafaya takanıda görmedim. Zamanı gelince sosyal hayat icinde kafa dengi biri bulunur herhalde.
Edemiyorsun işte,kaltak veya değil karaktersiz veya değil sonuç olarak sevmek sevilmek duygusunu yaşıyor işte aşk istemdışıdır bundan 10 sene önce arkadaş grubum vardı lisede ben birini seviyordum ama diğer kızların yanında arkadaşlarıma göre yüzüne bakılmaz o kadar güzel kız vardıki sarışından tut esmer güzeline bense kısa boylu arkadaşlarıma göre güzel bile olmayan bir kızı sevmiştim,diğer verdiğin örnek farklı gene,önce dışını beğenmiş sonra içini,içinin güzelliğini görmesi için dışını azda olsa beğenmesi lazım.Nasıl güzelliğin derecesi varsa çirkinliğinde derecesi vardır çok çirkin olmak başka çirkin olmak başkadır.Okan Bayülgen'de çirkindir İlyas salmanda peki bu ikisinin arasında fark yok mu sence?El ayak tutuyor meselesine gelince herkesin derdi kendine göre büyüktür görmeyen bir insan için görmek çok önemlidir sağır bir insan için duymak çok önemlidir evladını kaybetmiş bir insan düşün eli ayağı tutuyor diyebilirmisin elin ayağın tutuyor boşar işte fiziksel olarak sağlıklı olmak kadarda psikolojik olarakta sağlıklı olmak önemlidir sevmek sevilmek bir ihtiyaçtır olmassa oluyor ama eksik oluyor işte ayrıca fiziksel olarak sağlıklı olmak kadar psikolojik olarakta sağlıklı olmak önemlidir.İntihar eden insanlara bak çoğunun fiziksel sorunu yoktur genel olarak psikolojiktir yani bir insan fiziksel sorunu olsada bir şekilde mutlu olabilir ama psikolojik olarak sorunluysa o sorunu çözmeden mutlu olması nerdeyse imkansızdır.
birader profosyonel yardım deyip amerikan psikiyatrisine güvenme seni mahvederler.beni mahvettiler.bu yazdığımı oku.
kardeş burdaki Amerikan psikiyatrisini öven ilacı savunan yaklaşımları boşver.sen bu işin içinden geçen beni dinle. Amerikan psikiyatrisi hastaları azarlamak için kurulmuş yalan bir tıp dalıdır.ne bu amerikan psikiyatrisiyle işin olsun nede ilaçları kullan.bende psikiyatrik ilaç kullanıyorum ama mecburiyetten.bu daha önce yazdıklarımıda oku.
arkadaşlar ben obsesif kompülsif sorunu olan bir hastayım.bu yüzden 5 yıldan fazla ilaç kullandım.başka bir forumda ilaçların zararıyla ilgili olarak yazdığım yazayım.obsesif kompülsif bozukluk.ama bu yüzden psikiyatriste gitme.psikiyatri sahte bilimdir bilimselliği yoktur ilkeldir. bir süre sonra psikiyatride sana köle gibi davranırlar.ilaçlarıda çok zararlıdır.cinsel sorunlarda tut kansere kadar her çeşit hastalığa sebep oluyor.fiziksel olarak hiçbir aktivite spor yapamazsın.zihinsel olarak yorgunluk ve zeka geriliği yapıyor.sıkıntı yaratıyor.iş hayatın vb akıl gerektiren hayatın biter.kitap bile okuyamazsın ders bile çalışmazsın psikiyatrik ilaç alırsan.mesela beni zorla hastaneye yatırmışlardı orda kitap okuyordum hiçbirşey aklıma girmiyordu.hastalığıda daha iyi etmiyor çok daha kötü ediyor.o yüzden ilaç alma kendi kendine atlatırsın ama ilaç alırsan ömür boyu kalıcı olur hastalık.zaten şimdiki kurumsal psikiyatri denen sahte bilimi abd başkanı freuda kurdurtmuş diye biliyorum.ben ilacı bıraktığım halde kötü etkisini hala hissediyorum.ilacı alma kendi başına iyileşirsin geçmiş olsun.ayrıca çeşitli psikiyatristlerin veya hastaların veya konu hakkında bilgisi olanların yazılarını paylaşayım.
Psikiyatra Gidip İlaç Alan Bu Kitabı OkusunEleştirel psikiyatr Moncrieff, psikiyatrik ilaçların, giderek yaygınlaşan antidepresanların yararını sorguladığı "İlaçla Tedavi Efsanesi"nde, uzun süreli psikiyatrik ilaç tedavisinin zararlarıyla ilgili bizi uyarıyor.İstanbul - BİA Haber Merkezi 13 Mart 2010, Cumartesi Britanyalı psikiyatr, Eleştirel Psikiyatri Ağı'nın eşbaşkanı Joanna Moncrieff, bizi giderek yaygınlaşan psikiyatrik ilaçlarla ilgili uyarıyor: Bu ilaçların gerçekten yararlı olduğu konusunda yeterli kanıt bulunmadığını, tersine ilaç şirketleri ve psikiyatrların ortaklaşa bir efsane yarattığını ortaya koyuyor. Metis yayınlarından çıkan "İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir Bakış" kitabında Moncrieff, birçok psikiyatrik ilacın, plasebo, yani kişinin ilaç olduğu düşündüğü "kandırmaca ilaç"lardan daha yararlı olmadığını gösteriyor. Sıradan sıkıntılardan en ciddi travmalara kadar her yerde antidpresan Psikiyatrik ilaçların kişinin sorunlarıyla yüzleşmesini engelleyip onu uyuşturarak belirtilerini durdurduğuna dikkat çeken Moncrieff şunları söylüyor: "Satış kampanyaları özellikle Batı ülkelerinde yaşayanların büyük çoğunluğunu günlük yaşamın sıradan sıkıntıları için bile antidepresan almaya ikna etmiş durumda. Ayrılıklardan iş hayatındaki zorluklara, cinsel tacizden en travmatik deneyimlere kadar her şey beyin kimyası sorunlarına dönüştürülmüştür. "Kendi hayat hikayeleri ve kişisel özellikleriyle tek tek bireyler, basit biyokimyasal mekanizmalara indirgenmiş ve bu sayede insan deneyiminin ve ıstırabının gerçekliği inkar edilmiştir." Moncrieff, sorunlarımızı ilaçla çözebileceğimiz mesajının çocuklara kadar uzandığına da dikkat çekiyor ve çocukların giderek "pazarın" daha büyük bir kısmını oluşturduğunu söylüyor. Ancak bu efsanenin yaratıcısı yalnızca ilaç şirketleri değil, Moncrieff'e göre. Moncrieff şirketlerin ilaçları tarihsel olarak nasıl pazarladıklarını ortaya koymasını yanı sıra, tıp ve hekimlik alanında daha fazla alan, "uygun yer" isteyen psikiyatri kurumunun da sorumluluğunu ifşa ediyor. İlaç merkezli, dürüst yaklaşım Moncrieff, bu "hasta merkezli" yaklaşım yerine ilaç merkezli yaklaşımı öneriyor. "Bu yaklaşım psikiyatrik ilaçların mütevazı ve geçici faydalarını nesnel olarak değerlendirir ve zararlı etkilerini açıkça ortaya koyar. Sözde bilimsel yanıltmacalara başvurmadan, ilaçların iyi gelip gelmediği kararını kendilerine bırakır. Tıbbi terimlerle maskelenen gerçeği, psikiyatrik ilaçların mucizevi şifalar değil, normal beyin faaliyetlerini bozan psikoaktif maddeler olduğunu kabul eder. Ve nihayet zorla verilen ilaçların bir tür kimyasal tahakküm olduğunu göstererek psikiyatrik rahatsızlıklara daha dürüst ve insancıl bir müdahaleyi teşvik eder." Moncrieff bir röportajında bu efsaneyle ilgili şunları dile getiriyor: "Bu ilaçlarla insanları uyuşturuyoruz. Bu belirtileri baskılayabilir, ama ters etkileri de oluşur. İlaçlıyken yavaşlarsınız, duygusal duyarlılığınız düşer. Psikiyatrlar bu konuda daha dürüst olmalı; ama toplum ve politikacılar da dürüst olmalı. İnsanları tedavi ediyormuş, iyileştiriyormuş gibi davranıyoruz, çünkü bu insanları denetim altında tutmakla ilgili bizi rahat ettiriyor. Bazen gerçekten ruh sağlığı söz konusu olduğunda insanları denetim altında tutmaya ihtiyaç vardır, ama en azından ne yaptığımızla ilgili dürüst olmalıyız. İlaç şirketleri bizim dürüst olmayışımız üzerinden para kazanıyor." (TK) İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir BakışJoanna MoncrieffÇev: Tevfik AlıcıMetis Yayınları, Şubat 2010, 340sf.
Sekiz dalda Oskar'a aday olan “Akıl Oyunları” (A Beautiful Mind) adlı film, her yüz Amerikan vatandaşından birini derinden etkileyen "şizofreniden", insanların kurtulabileceğine ve kurtulduğuna haklı olarak dikkat çekti. Ne yazık ki, film, John Nash'in "iyileşme" süreci hakkında gerçekle alakası olmayan bir bilgiyi karşımıza çıkarıyor –Nash'in "ilaç tedavisiyle" "şizofreniyi" yendiğini uyduruyor– ve hepimizin dikkatle üzerinde durması gereken şu soruyu karşımıza çıkarıyor: "Şizofreniyi" iyileştirmede kullandığımız ilaçlar uzun vadede "şizofreniden" kurtulmamızı mı sağlıyor yoksa bu ilaçlar "iyileşmeyi" engelliyor mu?
Filmde Nash, Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmasında “yeni tür ilaçları” aldığından bahseder. Ulusal Akıl Sağlığı Kurumu (NIHM, National Institute of Mental Health), filmin yönetmeni Ron Howard’ı, Nash’in iyileşmesinde ilacın "hayati katkısını" göstermesinden dolayı över. Sylvia Nasar tarafından kaleme alınan Nash’in biyografisinde, ki filmin senaryosu bu biyografiye dayanıyor (ama ciddi değişikliklere uğratılarak), bu dahi matematikçinin 1970'de anti-psikotik ilaçları almayı kestiği ve yirmi yılda yavaş yavaş "iyileştiği" vurgusu yapılmaktadır. Nash’in Matematik bilimi dünyasına geri dönmesini sağlayan bu uzun hassas dönemde "ilaç almayı reddetmesinin şans olduğunu" belirten Nasar, ilaçların sağlığa zararlı etkilerinin "bu dönüşü imkansız kılabileceği" sonucuna varır.
Nash’in durumu tipiktir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), "şizofreni hastalığından" uzun dönemde kurtulma oranlarının, ABD ve diğer “gelişmiş” ülkelerde, "hastaların" çok azının anti-psikotik ilaçlar kullandığı Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelere kıyasla çok daha kötü olduğunu bulmuştur. Amerikalılar defalarca doğrulanan bu gerçekten habersizdir. “Gelişmemiş” ülkelerde, "hastalığın" teşhisinden sonraki beş yıl içinde, "hastaların" üçte ikisine yakını oldukça toparlanmaktadır. "Hastaların" %40'ı ise tamamen iyileşmektedir. Oysa ABD'de ve diğer gelişmiş ülkelerde, "hastaların" çoğu kronik "hasta" olarak hayatlarını sürdürmektedir. “Gelişmiş” ve “gelişmemiş” ülkeler arasında tespit edilen farklılıklar o kadar yüksektir ki, Dünya Sağlık Örgütü, gelişmiş bir ülkede yaşıyor olma durumunun, bir "hastanın" tamamen iyileşmesini engelleyici bir gösterge olduğu sonucuna varmıştır.
İlaç Efsanesi
Dahası var. Bayan Psikolog Courtenay Harding, Vermont Eyalet Hastanesi'nden 1950'lerin sonunda taburcu edilen kronik "şizofreni hastalarının" üçte birinin tamamen "iyileştiğini" 1987’de bildirmiştir. "Tamamen iyileşen" bu gruptaki insanların paylaştıkları ortak nokta şudur: Hepsi de anti-psikotik ilaç kullanmaktan vazgeçmiştir. Bayan Harding, "şizofren hastaların" hayatları boyunca ilaç almaları gerektiğinin bir “safsata” olduğu sonucuna varmıştır.
Harvard Tıp Fakültesi araştırmacıları 1994 yılında, ABD'li "şizofreni hastalarının" durumunun son yirmi yılda, eskiye nazaran daha da kötüleştiğini bulmuşlardır. Araştırmacılar, bugünkü hastaların durumunun, hastaların saatlerce banyo küvetine yatırılmasıyla tedavi edilmelerini amaçlayan yüz yıl önceki durumdan, daha iyi olmadığı sonucuna varmışlardır. 1998 yılında Pensilvanya Üniversitesi'nde araştırmacılar, kullanılagelen anti-psikotik ilaçların beynin bir bölgesinin büyümesine neden olduğu ve bu büyümenin durumu daha da kötüleştiren belirtilerle ilişkili olduğu sonucuna varmışlardır.
Çok boyutlu ve kapsamlı ilgi ve yardım başarı sağlıyor
Bütün bu sonuçlar, birkaç Avrupalı doktoru, ilaç dışı alternatifleri araştırmaya itmiştir. Finlandiya’da doktorlar, yeni tanı konan "şizofreni hastalarına" çok boyutlu ve kapsamlı bir yardım programı uyguluyorlar: psiko-sosyal danışmanlık, sosyal destek hizmetleri ve anti-psikotik ilaçların titiz kullanımını kapsamaktadır. Bazı "hastalar" düşük dozda ilaçlar kullanarak, bazıları da ilaç kullanmadan ilerleme kaydetmektedirler. Aldıkları sonuçlar ise harika: "Hastaların" çoğunluğu, çok uzun süre psikotik belirtilerden arınmış bir şekilde ve işlerine tutunarak yaşamaktadırlar.
John Nash’ın "iyileşmesi" etkileyici bir hikâyedir. Film, Nash'in iyileşmesinde anti-psikotik ilaçların olumlu etkisi olduğu uydurmasıyla bize haksızlık etmektedir.
Hikâyesi hiç değilse, anti-psikotik ilaçların uzun dönemde etkili olup olmadığını, açık ve dürüst bir yaklaşımla yeniden değerlendirmemize ilham vermelidir. Böyle bir değerlendirme, psikolojik yardım anlayışımızda reform yapmamız için bir adım oluşturabilir. Her şey bir yana, WHO’nun çalışmalarından reformun hayati bir gereklilik olduğu anlaşılmıştır. Belki bu adımlardan sonra, bu ülkedeki (ABD) "şizofreni hastalarının" "iyileşme" oranlarının Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelerdeki hastaların "iyileşme" oranlarına yaklaşacağını ümit edebiliriz.
USA Today Gazetesinin 4 Mart 2002 tarihli yayınında Sayfa 13A'da Robert Whitaker imzalı yazı.
Robert Whitaker, “Amerika’da Delilik: Kötü Bilim, Kötü İlaç ve Akıl Hastasına Sürekli Kötü Muamele” kitabının yazarıdır.
Çevirenin notu:
“A Beautiful Mind” (Akıl Oyunları) isimli Oscar’a sekiz ayrı dalda aday olan film beraberinde Amerikan medyasında geniş yankı bulan umulmadık bir konuda tartışma başlattı. Filmin konusu, 1994 yılında Oyun Teorisinde kullanılan “Nash Denklemleri” ile Ekonomi Bilimine yaptığı katkılardan dolayı Nobel Ekonomi ödülü alan deha matematikçi John Forbes Nash’ın dramatik hayatı. John F. Nash’ın hayatının otuz yıla yakın bölümünü şizofreni tanısıyla geçirmiş olması filmin senaryosunu etkilemiş, hatta gerçeklikten uzak bir şekilde etkilemiş. Filmin bir sahnesinde Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmada “yeni tür ilaçların” hastalığını iyileştirdiğini belirtmesinin kendi biyografisi ile tamamen ters düşmesi Amerikan medyasında tartışmaları başlattı. Yukarıdaki yazı bu tartışmanın bir yansımasıdır. http://www.ustunongel.c...dex.php?ll=detay&src=71
depresyonların tedavisinde kullanılan ilaçlardan özellikle seçici serotonin geri alım engelleyicisi (ssri) grubundan ilaçların özellikle birkaçı, homisid (başkasını öldürme), suisid (kendini öldürme) hatta her iki davranışa birden yol açabilir. 2- psikiyatrik ilaçlar, beyinde kalıcı hasara, kansere neden oluyor. 3- psikiyatrik ilaçlar, beyin biyokimyasını etkileyerek, daha doğrudan deyişle değiştirerek psikiyatrik bozuklukları tedavi ediyor. mesela yukarıda anılan ssri ilaçlar, beyindeki serotonin adlı biyoamin'in akışını hızlandırıcı etkiye sahiptir. başka ilaçlar da dikkate alınırsa, psikiyatrik ilaçlar, dopamin, noradrenalin üzerinden beyinde biyokimyasal değişmelere yol açarak sonuca ulaşıyor. halbuki söz konusu ruhsal bozuklukların, beyindeki biyokimyasal değişmeler sonucu ortaya çıktığı konusunda kesin kanıt yok. 4- psikiyatrik ilaçlar, alışkanlık yapan ve tabii uyuşturucu olan alkol, hatta esrar gibi etki ediyor. psikiyatrik yakınmaları olan kişiler, bugünün legal ilaçlarını kullandıklarında iyileşme belirtileri gösterseler bile, ilacı bıraktıklarında, belirtiler geri geliyor. başka ifadeyle, bu ilaçların etkisi geçici, sadece kullanıldığı sürede ve anılan uyuşturuculardan çok farklı değil.
kaynak: katılımcı sözlüklerden biriydi ekşi sözlük olması lazım.
Sen bayağı yanlış anlamışsın bu olayı. 5 yıl psikolojik bir rahatsızlıkla mücadele edip bu konuya bu kadar uzak kalmanı anlayamadım. Herhangi bir psikiyatrın sana yazacağı ilaç tedavi için değil hastalığın semptomlarını yok etmesi içindir. Anti-depresanlar ağrı kesici gibidir sadece semptomları yok eder tedavi etmez. Senin dediğin şuna benziyor "kanser oldum bana kırmızı reçete ağrı kesiciler verdiler ama iyileşemedim" kırmızı reçeteli ağrı kesiciler tedavi etmez ağrıyı keser. Anti-depresanlarında yaptığı şey hemen hemen aynı.
Sen psikolojik rahatsızlığına sebep olan durum yada durumları hayatından çıkarmadan ilaçların tedavi etmesini nasıl beklersin? Seni kurtarıcak olan psikiyatrist değilki psikolog. Psikolog (terapist) ile seanslarına devam ederken psikiyatristte verdiği ilaçlarla hastalığın beyinde yarattığı yıkımı onararak psikoloğa yardımcı olur. Psikoloğun ne olduğunu bilen birisi yokki bizim memlekette. Psikolojik sorunu olan psiikiyatriste gidiyor verdiği ilaçla iyileşebileceğini zannediyor. Zavallı psikoloğunda payına düşen bu bizim memlekette. Terapist bir nevi yaşam koçu gibidir. Gitmen için illaki hasta olman da gerekmez.
Özellikle psikologlar psikiyatriden hiç haz etmezler ama çok ağır hastalarda ilaçlar mecburi oluyor. Ayrıca psikiyatristler bile rahatsız emin ol ama suç sadece ilaç firmalarının değilki. Hastalarda bilinçli değil. İlacın tedavi ettiğini zannediyorlar. İlaç tedavi amaçlı verilen birşey değil. Tedaviyi uygulayan terapisttir ama sen tutupta sadece psikiyatriste gidip ilaç almayı tercih edersen adamın yapabileceği birşey yokki. Kanserken sadece ağrı kesici almaya benzer. Ayrıca psikanalizde zor bir iştir çünkü kişinin terapiye cevap verebilmesi için terapinin dilini anlaması ve dürüst olması gerekir. Bazı hastalarla terapi yapılamıyor çünkü terapinin ne olduğunu bir türlü kavrayamadan bırakıyor gidiyor. Kolay işler değil bunlar.
Edit:Şunu yazmayı unutmuşum çok paran olursa kızlar peşinde koşar diyen tayfa için,ha bir escortla birlikte olmuşsun ha bir kadın seni paran için sevmiş bir farkı yok.Parayla gerçek aşkı satın alamazsın.Parana gelir sadece ye kürküm ye misali.
her insan karşındakinde birşey bulur ve öyle tanısırlar.Evlenmeye giden ciddi ilişkiden bahsediyorum... Kimi kadın karşıdakinin kaslarını sever , kimi kadın konusmasını sever , kimi kadın giyinişini sever kimide parasını sever... Hiçbir fark yok... Ha yakışıklılıktan sevmiş ha paradan ... Erkekde aynı şekilde karsıdakinin gözlerini çekici bulur , fiziğini çekici bulur , kalçalarını güzel bulur vs... Ve tanısırlar... Sonra o sevgiye dönüşür... Öyle bir sevgiye dönüşürki adamın yakısıklılıgı gitse bile sevgi kalır adamın parası bitse bile sevgi kalır ... Benim çok yakın arkadasım (inanılmaz zengin...) bir hatunla evlendi 5 sene önce.. hatunda benim üniversiteden az çok tanıyorum... Tamamen parası için evlendi çocukla... Daha sonra cocuk battı geçen yıl ve ona destek olan karısı idi... Şimdi toparlanıyor tekrardan... Ve karısı en büyük destekçisi... Benim köpekleri çok seven bir nişanlım var ve çokg üzel bir rottweilerım... Benim nişanlımla yakınlaşma sebebim köpegim idi.. Şimdi ise birbirimize deli gibi aşıgız... Bende onu fiziği ve boyu sebebiyle çekici buldum... Ama şimdi her halini seviyorum... Şunu unutma bu dünyada herşey karsılıklıdır.Taş gibi kadın vucudu istiyorsan sende ona taş gibi birşey vermelisin... Seninle güzel sevişmesini istiyorsan sende onu baska türlü mutlu etmelisin ne bilm hediye alarak mesela... Şöyle bir altlı üstlü düşünürsen herşeyin karsılıklı oldugunu anlarsın.Paran yoksa yakışıklılıgın olacak , onlar yoksa çenen olacak güldüreceksin mutlu ediceksşin karsındaki... Hiçbiri yoksa zaten çok akıllı biri değilsin demektir kadınlar onuda istemez çünkü akıllı biri bu dediklerimden en azından birine sahip olur.Mesela ben kilolu bir adamım ama taş gibi bir sevgilim var... param var az çok ama sevgilim benden çok kazanıyor yani para sebebiyle seçmedi beni... Çok etkili bir çenem var... Kız tavlama konusunda çok çok iyiyimdir.Şöyle söyliyim ilk bulusmamızda kendime aşık ettim konusmamla.2. bulusmamızda çıkmaya basladık.1.5 ay sonrada evlenme teklif ettim mutluluktan ağlayarak kabul etti.Ve hepsini davranışlarıma ve çeneme borçluyum.2 yıl oldu çota mutluyuz deli gibi seviyoruz birbirimizi.Anlatmak istediğim kendini geliştir herhangi bir konuda.Ya çok çalıs para kazan , ya spora git , yada kitap oku kadınlara nasıl davranılıcagıan dair.Birşey vermeden birşey alamassın hayal dünyasında yaşama.
Çirkin erkek yoktur bakımsız erkek vardır. Zayıfsındır, kilo alırsın.. dişin kötüdür, yaptırırsın. burnun büyüktür estetik olursun. şişmansındır, kilo verirsin.saçların keldir, saç ektirirsin. kaşların kalındır, ayı gibi kıllısındır, tüy dökücü kullanırsın, kaşlarını aldırırsın, iyi giyindin mi bide kim bakmayacak?
1 yıl spor salonuna git, dişlerini yaptır, burnun büyükse estetik ol, saçlarını güzelce kestir, 2-3 hafta sakalını kesme güzel bi şekil ver, güneş gözlüğünü tak parfümünü sık, şöyle adam akıllı 150-200 liraya 2-3 sene giyebileceğin kot pantolon, kaliteli bide tişirt al bak bakalım nasıl peşinden koşuyolar
yıl olacak 2015, hala çirkinim diye ağlayan var. biraz bakım fazla bişey değil.. bilgisayarda dötünüzü büyütmeyin fazla
İşte o bahsettiğin gibi olmuyor,uzun süre güreş yaptım,iyi bir vücudum var.Senin bahsettiklerini çirkin insanlar düşünmüyor mu zannediyorsun?Denemiyor mu deniyor ama olmuyor işte.Kİlolu olmak farklı bir kavramdır,kişiye bağlı çirkinlik denmez ona.Benim bahsettiğim yüz,saçı halledersin ki bende o bile olmuyor ne uzun yakışıyor ne kısa en iyisine gitsem bile olmuyor saç yapım farklı çünkü.Bana bize bildiğimiz şeyleri söyleme,güzel veya ortalama bir insan bakımsız gezebilir ama çirkin bir insan geçemez çünkü elindeki malzeme zaten kötüdür.Saçlarını düzeltebilirsin,kaşlarını düzeltebilirsin,burnunu kulağını düzeltebilirsin ama yüz yapını yüz hatlarını düzeltemezsin.Demişsinki sene bilmem kaç sene değil 2014 2114 de olsa estetik çirkini güzel yapacak kadar ilerlemediyse bunlar sadece bize züğürt tesellisi olarak kalır.
Hocam çirkinseniz çirkin kızlara bakacaksınız mecburen. Mesela o internette fotosunu atan kız gibi. Dünyanın adaleti böyle. Ha her tipi düzgün olan kız buluyormu bence hayır. Çünkü etrafımda ne yakışıklı adamlar var hiç sevgilisi olmamış. Biraz da şans ve girişkenlik işi sanırım bu. Ben 19 yaşındayım benimde olmadı. Yakın zamanda da olur gibi durmuyor
Bu dünya'da kız arkadaşlarınız,sevgilileriniz olsun;ama evlenmeyin. Evlenenleri görüyorum,resmen zindan hayatı yaşıyorlar. Kafanız rahat,kimseye hesap vermeden, özgürce yaşamak gibisi yok. Anne ve babalar çocuklarının hemen evlenmesini ister tabi ki. Çünkü ileride yaşlanacaklar,el ayak altına düşecekler. Onlara bakacak,onları besleyecek birilerini isterler.
Adam cırkınım diyo Carpe dıem dıyosun.Ne alakası var.Bende sıskoyum rezil birsey ozguvenmıs kralı var bende.Her ortama girerim ağzımda laf yapar 1.90 100 kg yım.Rezıl birsey senin haberin yok.Kızla o kadar konusursun gayet Iyısındır sırf sıx packı var diye başkasına bakar.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > Bu mesaja 2 cevap geldi. Cevapları Gizle
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
kendınızı bukadar hakir görmeyenız yaradan her insanı kusursuz yaratmıştır .. eğer sen kendını başkalarının mutluluguna ilgisine begenisine göre ayarlamışşsan onlar beğenmıcek tipimi diye bi karamsaarlıga düşmüşsen ordan kurtulmaya bak derim.. kendin ol anı yaşa mutlu ol ... başkalarının ilgisi begenısene göre değil kendı begenı mutluluguna göre ayarla
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
bu arkadaşa aslında cevap vermeye gerek yok daha önce O ses çocuklar programındakıler için kim bilir kime vermiştir,kaç tanesi bakiredir falan demişti
Sevgili meselesine gelince zamanı gelince elbet olur. Kısmet bu işler neticede. Artık belli bir yaşa geldim sevgilim olmalı diye bir düşenceyi anlayamadım açıkçası. Benimde 5 senedir bir ilişkim yok.Hiç sevgilisi olmamış arkadaslarımda var. Kafaya takanıda görmedim. Zamanı gelince sosyal hayat icinde kafa dengi biri bulunur herhalde.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @ne45zmnkakuluzrs
ben geneleve gittim aybi beni kovdular ben napim aybi.
kendimi mi yapiyim niye kovuyorsun yani?
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi naberabi -- 18 Ağustos 2014; 5:03:08 >
Bu mesajda bahsedilenler: @Leonardo DiCaprio.
Sen bayağı yanlış anlamışsın bu olayı. 5 yıl psikolojik bir rahatsızlıkla mücadele edip bu konuya bu kadar uzak kalmanı anlayamadım. Herhangi bir psikiyatrın sana yazacağı ilaç tedavi için değil hastalığın semptomlarını yok etmesi içindir. Anti-depresanlar ağrı kesici gibidir sadece semptomları yok eder tedavi etmez. Senin dediğin şuna benziyor "kanser oldum bana kırmızı reçete ağrı kesiciler verdiler ama iyileşemedim" kırmızı reçeteli ağrı kesiciler tedavi etmez ağrıyı keser. Anti-depresanlarında yaptığı şey hemen hemen aynı.
Sen psikolojik rahatsızlığına sebep olan durum yada durumları hayatından çıkarmadan ilaçların tedavi etmesini nasıl beklersin? Seni kurtarıcak olan psikiyatrist değilki psikolog. Psikolog (terapist) ile seanslarına devam ederken psikiyatristte verdiği ilaçlarla hastalığın beyinde yarattığı yıkımı onararak psikoloğa yardımcı olur. Psikoloğun ne olduğunu bilen birisi yokki bizim memlekette. Psikolojik sorunu olan psiikiyatriste gidiyor verdiği ilaçla iyileşebileceğini zannediyor. Zavallı psikoloğunda payına düşen bu bizim memlekette. Terapist bir nevi yaşam koçu gibidir. Gitmen için illaki hasta olman da gerekmez.
Özellikle psikologlar psikiyatriden hiç haz etmezler ama çok ağır hastalarda ilaçlar mecburi oluyor. Ayrıca psikiyatristler bile rahatsız emin ol ama suç sadece ilaç firmalarının değilki. Hastalarda bilinçli değil. İlacın tedavi ettiğini zannediyorlar. İlaç tedavi amaçlı verilen birşey değil. Tedaviyi uygulayan terapisttir ama sen tutupta sadece psikiyatriste gidip ilaç almayı tercih edersen adamın yapabileceği birşey yokki. Kanserken sadece ağrı kesici almaya benzer. Ayrıca psikanalizde zor bir iştir çünkü kişinin terapiye cevap verebilmesi için terapinin dilini anlaması ve dürüst olması gerekir. Bazı hastalarla terapi yapılamıyor çünkü terapinin ne olduğunu bir türlü kavrayamadan bırakıyor gidiyor. Kolay işler değil bunlar.
Bu mesaja 2 cevap geldi. Cevapları Gizle
her insan karşındakinde birşey bulur ve öyle tanısırlar.Evlenmeye giden ciddi ilişkiden bahsediyorum... Kimi kadın karşıdakinin kaslarını sever , kimi kadın konusmasını sever , kimi kadın giyinişini sever kimide parasını sever... Hiçbir fark yok... Ha yakışıklılıktan sevmiş ha paradan ... Erkekde aynı şekilde karsıdakinin gözlerini çekici bulur , fiziğini çekici bulur , kalçalarını güzel bulur vs... Ve tanısırlar... Sonra o sevgiye dönüşür... Öyle bir sevgiye dönüşürki adamın yakısıklılıgı gitse bile sevgi kalır adamın parası bitse bile sevgi kalır ... Benim çok yakın arkadasım (inanılmaz zengin...) bir hatunla evlendi 5 sene önce.. hatunda benim üniversiteden az çok tanıyorum... Tamamen parası için evlendi çocukla... Daha sonra cocuk battı geçen yıl ve ona destek olan karısı idi... Şimdi toparlanıyor tekrardan... Ve karısı en büyük destekçisi... Benim köpekleri çok seven bir nişanlım var ve çokg üzel bir rottweilerım... Benim nişanlımla yakınlaşma sebebim köpegim idi.. Şimdi ise birbirimize deli gibi aşıgız... Bende onu fiziği ve boyu sebebiyle çekici buldum... Ama şimdi her halini seviyorum... Şunu unutma bu dünyada herşey karsılıklıdır.Taş gibi kadın vucudu istiyorsan sende ona taş gibi birşey vermelisin... Seninle güzel sevişmesini istiyorsan sende onu baska türlü mutlu etmelisin ne bilm hediye alarak mesela... Şöyle bir altlı üstlü düşünürsen herşeyin karsılıklı oldugunu anlarsın.Paran yoksa yakışıklılıgın olacak , onlar yoksa çenen olacak güldüreceksin mutlu ediceksşin karsındaki... Hiçbiri yoksa zaten çok akıllı biri değilsin demektir kadınlar onuda istemez çünkü akıllı biri bu dediklerimden en azından birine sahip olur.Mesela ben kilolu bir adamım ama taş gibi bir sevgilim var... param var az çok ama sevgilim benden çok kazanıyor yani para sebebiyle seçmedi beni... Çok etkili bir çenem var... Kız tavlama konusunda çok çok iyiyimdir.Şöyle söyliyim ilk bulusmamızda kendime aşık ettim konusmamla.2. bulusmamızda çıkmaya basladık.1.5 ay sonrada evlenme teklif ettim mutluluktan ağlayarak kabul etti.Ve hepsini davranışlarıma ve çeneme borçluyum.2 yıl oldu çota mutluyuz deli gibi seviyoruz birbirimizi.Anlatmak istediğim kendini geliştir herhangi bir konuda.Ya çok çalıs para kazan , ya spora git , yada kitap oku kadınlara nasıl davranılıcagıan dair.Birşey vermeden birşey alamassın hayal dünyasında yaşama.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Devian -- 18 Ağustos 2014; 13:27:18 >
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
İşte o bahsettiğin gibi olmuyor,uzun süre güreş yaptım,iyi bir vücudum var.Senin bahsettiklerini çirkin insanlar düşünmüyor mu zannediyorsun?Denemiyor mu deniyor ama olmuyor işte.Kİlolu olmak farklı bir kavramdır,kişiye bağlı çirkinlik denmez ona.Benim bahsettiğim yüz,saçı halledersin ki bende o bile olmuyor ne uzun yakışıyor ne kısa en iyisine gitsem bile olmuyor saç yapım farklı çünkü.Bana bize bildiğimiz şeyleri söyleme,güzel veya ortalama bir insan bakımsız gezebilir ama çirkin bir insan geçemez çünkü elindeki malzeme zaten kötüdür.Saçlarını düzeltebilirsin,kaşlarını düzeltebilirsin,burnunu kulağını düzeltebilirsin ama yüz yapını yüz hatlarını düzeltemezsin.Demişsinki sene bilmem kaç sene değil 2014 2114 de olsa estetik çirkini güzel yapacak kadar ilerlemediyse bunlar sadece bize züğürt tesellisi olarak kalır.
< Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı > Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @redtime
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Evlenenleri görüyorum,resmen zindan hayatı yaşıyorlar.
Kafanız rahat,kimseye hesap vermeden, özgürce yaşamak gibisi yok.
Anne ve babalar çocuklarının hemen evlenmesini ister tabi ki.
Çünkü ileride yaşlanacaklar,el ayak altına düşecekler.
Onlara bakacak,onları besleyecek birilerini isterler.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle