Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
188
Cevap
25679
Tıklama
144
Öne Çıkarma
Cevap: 28 yaşındayım ve hiç kız arkadaşım olmadı (4. sayfa)
R
11 yıl
Yüzbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: Okabe Rintarou

İnşallah ileride ben de senin gibi olmam

Senin egonu .......



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

R
11 yıl
Er
Konu Sahibi

quote:

Orijinalden alıntı: lenitolepe

Çevreni genişlet, iyi giyin, bakım salonlarına git ve ya evde bakım yap, parfüm. Bunlar olmazsa olmaz.

Opsiyonel olarak, aksesuar kullan(zincir, kolye, saat, küpe), spor yap, müzik, oyun, yazılım vb.. hobin olsun.

En başta zaten çevreyi genişlettikçe, kendine bakmaya başlıyorsun, psikolojik olarak iyimser oluyorsun. Diğer bir yandan kendine bakmaya başladıkça da çevren genişliyor, yine psikolojik olarak iyi oluyorsun.

İleri yaşlara kadar çevre dar, sevgili yoksa; çalışıldığı taktirde cebe para kalmış olur. Bu da işi kolaylaştırır. Ama mesela 30 yaşına kadar gelip, hala bir işte tutunamamış, birikim yapmamış biriysen vay haline kardeşim.

İyi bir vücudum var zaten sporcuyum,giyimime kız için değil kendim için dikkat ediyorum zaten,haftada ortalama 1-2 kitap okuyorum,ancak çevremde gördüğüm kadarıyla ortalama bir tipi olan veya yakışıklı olan bir insan seçiliyor her zaman,bizler yani çirkinler direk elenen insanlarınız,keza sen düşün çirkin bir kız ne kadar şık olsada kibar olsada kültürlü olsada bir şans verirmiydin?En azından ortalama bir tipi olsun ister onu elerdin değil mi?Kızdığımda bu zaten kendime kızıyorum sadece biraz diyorum ortalama bir tipim olsaydı veya çok çirkin değilde biraz çirkin olsaydım yeterdi.



P
11 yıl
Binbaşı

Tek kelimeyle "idol"




Bu mesajda bahsedilenler: @DaRKFoRCeS
M
11 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: DaRKFoRCeS

Aslında geç değil.

İmkanlar el vermiyor.

Bu millet bazen çok acele ediyor.

Sonuna bakıyorsun fiyasko.




yılmaz özdil'in donanımhaber hesabı falan mısın acaba



J
11 yıl
Binbaşı

Adam haklı beyler dağılın şimdi



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >


Bu mesajda bahsedilenler: @ne45zmnkakuluzrs
R
11 yıl
Er
Konu Sahibi

quote:

Orijinalden alıntı: tancatanca

SENİN SADECE psikolojin değil sosyolojin fizyolojin ve biyolojinde bozuk bende seni araya giren parazit sorunlu gençlerden sanmıştım meğerse insanlık yapmaya çalışıp moral vermek istediğimiz konuyu açan klişiymişsin bu daha kötü sen yardımcı oluğ moral verenlere böyle mi sataşırsın ne chp si ne akp si saçmalıyorsun beton kafalımısın nesin boş muhabbet etme de adam ol akıllı ol efendi ol saygılı ol facebok tweter klavye gençliği seni kiitap oku kitap kendini gelişştir yetiştir hata bendeki sana moral vermek için seni adam yerine koyup mesaj attım sen bu kafayla parti kavgası maç kavgası kız kavgası çok yaparsın belli ki huzursuz sıkıntılı asabi birisin hadi de get işine

Yapma ya yazdığın mesaja bak bir Bakayım kimin psikoloji bozulmuş şurada gelip bir şey yazmışım düzgünce saçma sapan saygısızlık yapıyorsun ve küstahça cevap veriyorsun karşında babanın uşağımız var?Ki babanın uşağına bile de getla diyemessin.Ben konu açarken de yürüla kaybolla yazmışmıyım ki de getla diye cevap veriyorsun haddini bil.Eksik olsun senden gelecek yardım,yazdığın mesajlarda görünüyor kısaca yalanların chpliymişte ak partiye oy vermiş buna 10 yaşında çocuk bile insnmaz.klavye gençliğinde demişsinde
yüzünüzde konuşurum hiç dert etme ayrıca benim efendiliğimde adamlığımda sana yeterde artar sen kendin efendi ol adam ol önce.



< Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
2
11 yıl
Teğmen

quote:

Orijinalden alıntı: DaRKFoRCeS

34 yaşındayım benimde olmadı.

Takmıyorum.

Olanlarıda görüyoruz.

Birbirlerinin sevgisini tüketiyorlar sadece.

Tam tüketim toplumu olmuş millet.

Sevmeyen pişman sevene düşman.





brader ne yaptı geldimi işten



R
11 yıl
Yarbay

kız arkadaş olmayınca ne oluyor?


Bu mesaja 3 cevap geldi.
G
11 yıl
Yarbay

Hayırdır neden sorma gereği duydun.


Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @2014ygslysşampiyonu
2
11 yıl
Teğmen

quote:

Orijinalden alıntı: DaRKFoRCeS

Hayırdır neden sorma gereği duydun.

Sormadım say



T
11 yıl
Teğmen

Belki sorunluk cirkinlik degildir kardes.Baska birseylerde dir ve sen bunu goremiyorsundur.

Cirkin olup karizmatik olan nice insan var.Cirkinde olabilirsin ama onemli olan adam olmak.



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
11 yıl
Yarbay

23 yaşındayım 10 dan fazla sevgilim olmuştur belki 15 diyebilirim okadar yalan demeye gerek yok dogrusu bu kız arkadaşlarım zamanında cok idi ama gerek yaşadıgım yer gerekse okudugum okulların etrafı erkek oldugundan dolayı bide çevremdekı kızlarla arkadaşlıktan öte ilişki kurmadıgımdan yahut zaten kız arkım yaşadıgım cevrede az görüşmüyorum yani .ama hayat insanın karşısına limitli sayıdada olsa birini çıkarıyor tabi o kişiyi kendıne bağlaman yahut elinden kaçırman senın elinde olan bişey kendı fırsatımı kendım oluşturmaya çalıştım öncelik netten cok gerçek ortamda konusmaya calıştım çalıştıgım yer buna musaitti kendımı bayanlar konusunda dahada cok geliştirmye başladım muhabett osu susu olsun bazen erken seçimlerim bayanları kendımden itmeye yetti olsun hatalar ders almaya yarar sevgili olmasa bile arkadaş olmaya özen gösterdim günü birlik dahi olsa konusabilceğim bayanlar edindim onun dışında sevgili olaraksa sunu önerebilirim .cok fazla kızı sıkma hoslanacagı varsada sogur gider. fazla umursama kız arkadaşım yok diye ama fazla koy verme yeni kız arkdaşlar edinmeye bak ama bunu badoo w chat gibi yerlerde deneme denenmiştir cogu dalga amaçlı eğlenme amaçlı o yerlere üyeler hee tanışır buluşursun tabi olur şansına kalmış zamanla deneme yanılmayla özgüvenın yerine gelir bende bir zamanlar senn gibiydim bazı konularda utangıçlıgım var tabi bende zamanında senın gibi hakarete ugradım sinirden nediceğimi uyuyamadıgım zamanları bilirim ama zamanla herşeyi atlatıyosun.. bugün ters cevap veren misal aynaya baktınmı diyen bir kıza sen kendını nasıl gördüysen başkasınada aynı öneride bulunma gibi cevaplar kullanıp kızı uyuz tabiri caizse..lafla dövmeyi tercih ediyorum ki herzaman başarılı olmuştur mühim olan mantıkla hareket etmek .. tip vs vs gelip geçicidir .. fazla güzellik başınada bela açar o yüzden orta halli kalbi iyi olan insanlarla gönül birliği kurmana bak derim.. onun dışında güzel yahut değil arkadaşlarının olmasını tavsiye ederim :) suankı konumama değinceksen eğer yanlızım :))



Z
11 yıl
Binbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: DaRKFoRCeS

34 yaşındayım benimde olmadı.

Takmıyorum.

Olanlarıda görüyoruz.

Birbirlerinin sevgisini tüketiyorlar sadece.

Tam tüketim toplumu olmuş millet.

Sevmeyen pişman sevene düşman.






Bizi de kandıramazsın



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
Y
11 yıl
Yüzbaşı

Yalnız sana bir şey söyleyim mi?Kızların algısıyla erkeklerin algısı biraz daha farklıdır.Erkekler biraz morondur.Kızları fiziksel özelliklerine göre değerlendirirler.Ama kızlar öyle değildir,sadece tipe değil,davranışlarına,koyduğu ağırlığa falanda bakarlar.Yani tip yoksa kişilik kas



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

N
11 yıl
Yüzbaşı

böyle birşey diyemezsin evet yakışıklılar öndedir ama karektersiz olup 10 sıfır öndedir diyemezsin onlarda ancak kendi gibilerini bulur.


Bu mesaja 2 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @redtime
Y
11 yıl
Binbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: DaRKFoRCeS

34 yaşındayım benimde olmadı.

Takmıyorum.

Olanlarıda görüyoruz.

Birbirlerinin sevgisini tüketiyorlar sadece.

Tam tüketim toplumu olmuş millet.

Sevmeyen pişman sevene düşman.





Okul yıllarında sevgili olan çiftler hayattan soğuttu beni onlar yüzünden hep ön yargılı davranıyorum kızlara



N
11 yıl
Yüzbaşı

lan yürü git işine yaş 30 hiç sevişmemişmiş.

kız arkadaş yoktu geneleve gittim kovdular ölene kadar ele devam artık napçaz?




Bu mesajda bahsedilenler: @rockymarlboro
T
11 yıl
Yüzbaşı

Çirkin değilim ama çok müthiş yakışıklı biri de değilim. Şeytan tüyü diye bir olay var ben ona inanıyorum. Bazıları deniyor denemediği yol kalmıyor internet, arkadaşın arkadaşı veya her yerde arıyor insanlar birbirlerini.

Bir arkadaşım vardı çocuk resmen kız paratoneriydi. Nerden bulur nasıl tanışır hiç bilmezdik. Kız arkadaşsız kalmazdı.

Bir arkadaşım iş ilanı sitelerine sekreter alınacak diye ilan verir ordan yürürdü kızlara başarılıydı da çok sevgilisi oldu.

Başka bir arkadaş, eleman 1.88 boyunda mavi değil de gri göz mü ne diyorlar supernaturaldeki Dean gibi. Elemanla tanışıyor kızlar 1-2 hafta takılıyorlar sonra terk ediyorlar. :D Çok iyi bi insan ama ne eksik bilemiyoruz tabi.

Bi tane de arkadaşım değil ama uzaktan tanıyorum. Eleman devamlı bunalımda devamlı negatif devamlı küfür kıyamet zannedersin mankenlik ajansı var.

Biz göremiyoruz belki ama karşı cins işte bir ışık görüyor bir şey var adını koyamadığım ne olursa olsun yapışıyor o adama.

Fazla takmamaya çalış. En azından kimse ile sevgili olmadığına üzülüyorsun şu an. Sevgili olup sevip ayrılıp numaradan olanları demiyorum ciddi sancılı insanlar var.

Son olarak bir filmdeydi sanırım bir replik : İyi insanlar ilk görüşte tanınmazlar.

Tip elbette elbette tartışmasız listenin başında. Yapacak bir şeyimiz yok.



G
11 yıl
Yüzbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: naberabi

quote:

Orijinalden alıntı: redtime

Edemiyorsun işte,kaltak veya değil karaktersiz veya değil sonuç olarak sevmek sevilmek duygusunu yaşıyor işte aşk istemdışıdır bundan 10 sene önce arkadaş grubum vardı lisede ben birini seviyordum ama diğer kızların yanında arkadaşlarıma göre yüzüne bakılmaz o kadar güzel kız vardıki sarışından tut esmer güzeline bense kısa boylu arkadaşlarıma göre güzel bile olmayan bir kızı sevmiştim,diğer verdiğin örnek farklı gene,önce dışını beğenmiş sonra içini,içinin güzelliğini görmesi için dışını azda olsa beğenmesi lazım.Nasıl güzelliğin derecesi varsa çirkinliğinde derecesi vardır çok çirkin olmak başka çirkin olmak başkadır.Okan Bayülgen'de çirkindir İlyas salmanda peki bu ikisinin arasında fark yok mu sence?El ayak tutuyor meselesine gelince herkesin derdi kendine göre büyüktür görmeyen bir insan için görmek çok önemlidir sağır bir insan için duymak çok önemlidir evladını kaybetmiş bir insan düşün eli ayağı tutuyor diyebilirmisin elin ayağın tutuyor boşar işte fiziksel olarak sağlıklı olmak kadarda psikolojik olarakta sağlıklı olmak önemlidir sevmek sevilmek bir ihtiyaçtır olmassa oluyor ama eksik oluyor işte ayrıca fiziksel olarak sağlıklı olmak kadar psikolojik olarakta sağlıklı olmak önemlidir.İntihar eden insanlara bak çoğunun fiziksel sorunu yoktur genel olarak psikolojiktir yani bir insan fiziksel sorunu olsada bir şekilde mutlu olabilir ama psikolojik olarak sorunluysa o sorunu çözmeden mutlu olması nerdeyse imkansızdır.

birader profosyonel yardım deyip amerikan psikiyatrisine güvenme seni mahvederler.beni mahvettiler.bu yazdığımı oku.

kardeş burdaki Amerikan psikiyatrisini öven ilacı savunan yaklaşımları boşver.sen bu işin içinden geçen beni dinle.
Amerikan psikiyatrisi hastaları azarlamak için kurulmuş yalan bir tıp dalıdır.ne bu amerikan psikiyatrisiyle işin olsun nede ilaçları kullan.bende psikiyatrik ilaç kullanıyorum ama mecburiyetten.bu daha önce yazdıklarımıda oku.

arkadaşlar ben obsesif kompülsif sorunu olan bir hastayım.bu yüzden 5 yıldan fazla ilaç kullandım.başka bir forumda ilaçların zararıyla ilgili olarak yazdığım yazayım.obsesif kompülsif bozukluk.ama bu yüzden psikiyatriste gitme.psikiyatri sahte bilimdir bilimselliği yoktur ilkeldir. bir süre sonra psikiyatride sana köle gibi davranırlar.ilaçlarıda çok zararlıdır.cinsel sorunlarda tut kansere kadar her çeşit hastalığa sebep oluyor.fiziksel olarak hiçbir aktivite spor yapamazsın.zihinsel olarak yorgunluk ve zeka geriliği yapıyor.sıkıntı yaratıyor.iş hayatın vb akıl gerektiren hayatın biter.kitap bile okuyamazsın ders bile çalışmazsın psikiyatrik ilaç alırsan.mesela beni zorla hastaneye yatırmışlardı orda kitap okuyordum hiçbirşey aklıma girmiyordu.hastalığıda daha iyi etmiyor çok daha kötü ediyor.o yüzden ilaç alma kendi kendine atlatırsın ama ilaç alırsan ömür boyu kalıcı olur hastalık.zaten şimdiki kurumsal psikiyatri denen sahte bilimi abd başkanı freuda kurdurtmuş diye biliyorum.ben ilacı bıraktığım halde kötü etkisini hala hissediyorum.ilacı alma kendi başına iyileşirsin geçmiş olsun.ayrıca çeşitli psikiyatristlerin veya hastaların veya konu hakkında bilgisi olanların yazılarını paylaşayım.

Psikiyatra Gidip İlaç Alan Bu Kitabı OkusunEleştirel psikiyatr Moncrieff, psikiyatrik ilaçların, giderek yaygınlaşan antidepresanların yararını sorguladığı "İlaçla Tedavi Efsanesi"nde, uzun süreli psikiyatrik ilaç tedavisinin zararlarıyla ilgili bizi uyarıyor.İstanbul - BİA Haber Merkezi 13 Mart 2010, Cumartesi Britanyalı psikiyatr, Eleştirel Psikiyatri Ağı'nın eşbaşkanı Joanna Moncrieff, bizi giderek yaygınlaşan psikiyatrik ilaçlarla ilgili uyarıyor: Bu ilaçların gerçekten yararlı olduğu konusunda yeterli kanıt bulunmadığını, tersine ilaç şirketleri ve psikiyatrların ortaklaşa bir efsane yarattığını ortaya koyuyor. Metis yayınlarından çıkan "İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir Bakış" kitabında Moncrieff, birçok psikiyatrik ilacın, plasebo, yani kişinin ilaç olduğu düşündüğü "kandırmaca ilaç"lardan daha yararlı olmadığını gösteriyor. Sıradan sıkıntılardan en ciddi travmalara kadar her yerde antidpresan Psikiyatrik ilaçların kişinin sorunlarıyla yüzleşmesini engelleyip onu uyuşturarak belirtilerini durdurduğuna dikkat çeken Moncrieff şunları söylüyor: "Satış kampanyaları özellikle Batı ülkelerinde yaşayanların büyük çoğunluğunu günlük yaşamın sıradan sıkıntıları için bile antidepresan almaya ikna etmiş durumda. Ayrılıklardan iş hayatındaki zorluklara, cinsel tacizden en travmatik deneyimlere kadar her şey beyin kimyası sorunlarına dönüştürülmüştür. "Kendi hayat hikayeleri ve kişisel özellikleriyle tek tek bireyler, basit biyokimyasal mekanizmalara indirgenmiş ve bu sayede insan deneyiminin ve ıstırabının gerçekliği inkar edilmiştir." Moncrieff, sorunlarımızı ilaçla çözebileceğimiz mesajının çocuklara kadar uzandığına da dikkat çekiyor ve çocukların giderek "pazarın" daha büyük bir kısmını oluşturduğunu söylüyor. Ancak bu efsanenin yaratıcısı yalnızca ilaç şirketleri değil, Moncrieff'e göre. Moncrieff şirketlerin ilaçları tarihsel olarak nasıl pazarladıklarını ortaya koymasını yanı sıra, tıp ve hekimlik alanında daha fazla alan, "uygun yer" isteyen psikiyatri kurumunun da sorumluluğunu ifşa ediyor. İlaç merkezli, dürüst yaklaşım Moncrieff, bu "hasta merkezli" yaklaşım yerine ilaç merkezli yaklaşımı öneriyor. "Bu yaklaşım psikiyatrik ilaçların mütevazı ve geçici faydalarını nesnel olarak değerlendirir ve zararlı etkilerini açıkça ortaya koyar. Sözde bilimsel yanıltmacalara başvurmadan, ilaçların iyi gelip gelmediği kararını kendilerine bırakır. Tıbbi terimlerle maskelenen gerçeği, psikiyatrik ilaçların mucizevi şifalar değil, normal beyin faaliyetlerini bozan psikoaktif maddeler olduğunu kabul eder. Ve nihayet zorla verilen ilaçların bir tür kimyasal tahakküm olduğunu göstererek psikiyatrik rahatsızlıklara daha dürüst ve insancıl bir müdahaleyi teşvik eder." Moncrieff bir röportajında bu efsaneyle ilgili şunları dile getiriyor: "Bu ilaçlarla insanları uyuşturuyoruz. Bu belirtileri baskılayabilir, ama ters etkileri de oluşur. İlaçlıyken yavaşlarsınız, duygusal duyarlılığınız düşer. Psikiyatrlar bu konuda daha dürüst olmalı; ama toplum ve politikacılar da dürüst olmalı. İnsanları tedavi ediyormuş, iyileştiriyormuş gibi davranıyoruz, çünkü bu insanları denetim altında tutmakla ilgili bizi rahat ettiriyor. Bazen gerçekten ruh sağlığı söz konusu olduğunda insanları denetim altında tutmaya ihtiyaç vardır, ama en azından ne yaptığımızla ilgili dürüst olmalıyız. İlaç şirketleri bizim dürüst olmayışımız üzerinden para kazanıyor." (TK) İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir BakışJoanna MoncrieffÇev: Tevfik AlıcıMetis Yayınları, Şubat 2010, 340sf.

http://www.bianet.org/b...c-alan-bu-kitabi-okusun

Psikiyatrik İlaçlar İyileşmeyi Engelliyor

Robert Whitaker

Çeviren: Üstün Öngel

Sekiz dalda Oskar'a aday olan “Akıl Oyunları” (A Beautiful Mind) adlı film, her yüz Amerikan vatandaşından birini derinden etkileyen "şizofreniden", insanların kurtulabileceğine ve kurtulduğuna haklı olarak dikkat çekti. Ne yazık ki, film, John Nash'in "iyileşme" süreci hakkında gerçekle alakası olmayan bir bilgiyi karşımıza çıkarıyor –Nash'in "ilaç tedavisiyle" "şizofreniyi" yendiğini uyduruyor– ve hepimizin dikkatle üzerinde durması gereken şu soruyu karşımıza çıkarıyor: "Şizofreniyi" iyileştirmede kullandığımız ilaçlar uzun vadede "şizofreniden" kurtulmamızı mı sağlıyor yoksa bu ilaçlar "iyileşmeyi" engelliyor mu?

Filmde Nash, Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmasında “yeni tür ilaçları” aldığından bahseder. Ulusal Akıl Sağlığı Kurumu (NIHM, National Institute of Mental Health), filmin yönetmeni Ron Howard’ı, Nash’in iyileşmesinde ilacın "hayati katkısını" göstermesinden dolayı över. Sylvia Nasar tarafından kaleme alınan Nash’in biyografisinde, ki filmin senaryosu bu biyografiye dayanıyor (ama ciddi değişikliklere uğratılarak), bu dahi matematikçinin 1970'de anti-psikotik ilaçları almayı kestiği ve yirmi yılda yavaş yavaş "iyileştiği" vurgusu yapılmaktadır. Nash’in Matematik bilimi dünyasına geri dönmesini sağlayan bu uzun hassas dönemde "ilaç almayı reddetmesinin şans olduğunu" belirten Nasar, ilaçların sağlığa zararlı etkilerinin "bu dönüşü imkansız kılabileceği" sonucuna varır.

Nash’in durumu tipiktir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), "şizofreni hastalığından" uzun dönemde kurtulma oranlarının, ABD ve diğer “gelişmiş” ülkelerde, "hastaların" çok azının anti-psikotik ilaçlar kullandığı Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelere kıyasla çok daha kötü olduğunu bulmuştur. Amerikalılar defalarca doğrulanan bu gerçekten habersizdir. “Gelişmemiş” ülkelerde, "hastalığın" teşhisinden sonraki beş yıl içinde, "hastaların" üçte ikisine yakını oldukça toparlanmaktadır. "Hastaların" %40'ı ise tamamen iyileşmektedir. Oysa ABD'de ve diğer gelişmiş ülkelerde, "hastaların" çoğu kronik "hasta" olarak hayatlarını sürdürmektedir. “Gelişmiş” ve “gelişmemiş” ülkeler arasında tespit edilen farklılıklar o kadar yüksektir ki, Dünya Sağlık Örgütü, gelişmiş bir ülkede yaşıyor olma durumunun, bir "hastanın" tamamen iyileşmesini engelleyici bir gösterge olduğu sonucuna varmıştır.

İlaç Efsanesi

Dahası var. Bayan Psikolog Courtenay Harding, Vermont Eyalet Hastanesi'nden 1950'lerin sonunda taburcu edilen kronik "şizofreni hastalarının" üçte birinin tamamen "iyileştiğini" 1987’de bildirmiştir. "Tamamen iyileşen" bu gruptaki insanların paylaştıkları ortak nokta şudur: Hepsi de anti-psikotik ilaç kullanmaktan vazgeçmiştir. Bayan Harding, "şizofren hastaların" hayatları boyunca ilaç almaları gerektiğinin bir “safsata” olduğu sonucuna varmıştır.

Harvard Tıp Fakültesi araştırmacıları 1994 yılında, ABD'li "şizofreni hastalarının" durumunun son yirmi yılda, eskiye nazaran daha da kötüleştiğini bulmuşlardır. Araştırmacılar, bugünkü hastaların durumunun, hastaların saatlerce banyo küvetine yatırılmasıyla tedavi edilmelerini amaçlayan yüz yıl önceki durumdan, daha iyi olmadığı sonucuna varmışlardır. 1998 yılında Pensilvanya Üniversitesi'nde araştırmacılar, kullanılagelen anti-psikotik ilaçların beynin bir bölgesinin büyümesine neden olduğu ve bu büyümenin durumu daha da kötüleştiren belirtilerle ilişkili olduğu sonucuna varmışlardır.

Çok boyutlu ve kapsamlı ilgi ve yardım başarı sağlıyor

Bütün bu sonuçlar, birkaç Avrupalı doktoru, ilaç dışı alternatifleri araştırmaya itmiştir. Finlandiya’da doktorlar, yeni tanı konan "şizofreni hastalarına" çok boyutlu ve kapsamlı bir yardım programı uyguluyorlar: psiko-sosyal danışmanlık, sosyal destek hizmetleri ve anti-psikotik ilaçların titiz kullanımını kapsamaktadır. Bazı "hastalar" düşük dozda ilaçlar kullanarak, bazıları da ilaç kullanmadan ilerleme kaydetmektedirler. Aldıkları sonuçlar ise harika: "Hastaların" çoğunluğu, çok uzun süre psikotik belirtilerden arınmış bir şekilde ve işlerine tutunarak yaşamaktadırlar.

John Nash’ın "iyileşmesi" etkileyici bir hikâyedir. Film, Nash'in iyileşmesinde anti-psikotik ilaçların olumlu etkisi olduğu uydurmasıyla bize haksızlık etmektedir.

Hikâyesi hiç değilse, anti-psikotik ilaçların uzun dönemde etkili olup olmadığını, açık ve dürüst bir yaklaşımla yeniden değerlendirmemize ilham vermelidir. Böyle bir değerlendirme, psikolojik yardım anlayışımızda reform yapmamız için bir adım oluşturabilir. Her şey bir yana, WHO’nun çalışmalarından reformun hayati bir gereklilik olduğu anlaşılmıştır. Belki bu adımlardan sonra, bu ülkedeki (ABD) "şizofreni hastalarının" "iyileşme" oranlarının Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelerdeki hastaların "iyileşme" oranlarına yaklaşacağını ümit edebiliriz.



USA Today Gazetesinin 4 Mart 2002 tarihli yayınında Sayfa 13A'da Robert Whitaker imzalı yazı.

Robert Whitaker, “Amerika’da Delilik: Kötü Bilim, Kötü İlaç ve Akıl Hastasına Sürekli Kötü Muamele” kitabının yazarıdır.



Çevirenin notu:

“A Beautiful Mind” (Akıl Oyunları) isimli Oscar’a sekiz ayrı dalda aday olan film beraberinde Amerikan medyasında geniş yankı bulan umulmadık bir konuda tartışma başlattı. Filmin konusu, 1994 yılında Oyun Teorisinde kullanılan “Nash Denklemleri” ile Ekonomi Bilimine yaptığı katkılardan dolayı Nobel Ekonomi ödülü alan deha matematikçi John Forbes Nash’ın dramatik hayatı. John F. Nash’ın hayatının otuz yıla yakın bölümünü şizofreni tanısıyla geçirmiş olması filmin senaryosunu etkilemiş, hatta gerçeklikten uzak bir şekilde etkilemiş. Filmin bir sahnesinde Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmada “yeni tür ilaçların” hastalığını iyileştirdiğini belirtmesinin kendi biyografisi ile tamamen ters düşmesi Amerikan medyasında tartışmaları başlattı. Yukarıdaki yazı bu tartışmanın bir yansımasıdır.
http://www.ustunongel.c...dex.php?ll=detay&src=71

depresyonların tedavisinde kullanılan ilaçlardan özellikle seçici serotonin geri alım engelleyicisi (ssri) grubundan ilaçların özellikle birkaçı, homisid (başkasını öldürme), suisid (kendini öldürme) hatta her iki davranışa birden yol açabilir. 2- psikiyatrik ilaçlar, beyinde kalıcı hasara, kansere neden oluyor. 3- psikiyatrik ilaçlar, beyin biyokimyasını etkileyerek, daha doğrudan deyişle değiştirerek psikiyatrik bozuklukları tedavi ediyor. mesela yukarıda anılan ssri ilaçlar, beyindeki serotonin adlı biyoamin'in akışını hızlandırıcı etkiye sahiptir. başka ilaçlar da dikkate alınırsa, psikiyatrik ilaçlar, dopamin, noradrenalin üzerinden beyinde biyokimyasal değişmelere yol açarak sonuca ulaşıyor. halbuki söz konusu ruhsal bozuklukların, beyindeki biyokimyasal değişmeler sonucu ortaya çıktığı konusunda kesin kanıt yok. 4- psikiyatrik ilaçlar, alışkanlık yapan ve tabii uyuşturucu olan alkol, hatta esrar gibi etki ediyor. psikiyatrik yakınmaları olan kişiler, bugünün legal ilaçlarını kullandıklarında iyileşme belirtileri gösterseler bile, ilacı bıraktıklarında, belirtiler geri geliyor. başka ifadeyle, bu ilaçların etkisi geçici, sadece kullanıldığı sürede ve anılan uyuşturuculardan çok farklı değil.

kaynak: katılımcı sözlüklerden biriydi ekşi sözlük olması lazım.

psikiyatrik ilaçlarla ilgili yazı dizisi:http://ekonomi.milliyet.../psiki...54/default.htm




Hocam roman olmus attım aağzıma bir ritalin öyle okudum



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
N
11 yıl
Yüzbaşı

psikiyatrik ilaç içmeyin kısacası.sonra zararını siz görürsünüz.şöyle birşey var.sanırsam psikiyatrik ilaçlar sıkıntı yarattığı gibi psikiyatrik ilaçların iyi geldiği algısını oluşturmak için sahte bir mutluluk duygusu yapıyor.ama psikiyatrik ilacın sıkıntı yarattığı bir gerçek..


Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @Gaksital