Son bir şey daha yazıp konuyu bitireyim,içgüzelliği diyorsunuz ya insanoğlu dışını beğenmediğini şeyin içini merak etmez,güzelde bir laf var hatta dışınla ağırlanır içinle uğurlanırsın diye Edit:Şunu yazmayı unutmuşum çok paran olursa kızlar peşinde koşar diyen tayfa için,ha bir escortla birlikte olmuşsun ha bir kadın seni paran için sevmiş bir farkı yok.Parayla gerçek aşkı satın alamazsın.Parana gelir sadece ye kürküm ye misali. Bunların üzerine daha yazmaya gerek yok zaten nokta. |
üni. ortamında fırsatınız varsa kör topal demeyin birini ayarlayın son sınıfta özellikle.ayarlayın derken evlenmek için yoksa kız arkadaş 10 tane olmuştur ama evlenecek kız bulamamışsındır neye yarar?bizim sınıfta baya evlenen oldu ama başka bölümlere de bakın illa sınıfınızdan demiyorum.ben bir tane avlamaya çalıştım sınıfın en güzel esmeri ama memleketinden zengin birini buldu evlendi sonra boşandı.o kıza sarmasaydım önümde seçenekler varmış yani avlanmaya gerek yokmuş.gözünüzü çok yükseğe dikmeyin diye söylüyorum.okul bitip çevrenizde kuzenlerden ve bir kaç yakın arkadaştan başka kimse kalmadığında kız bulmak zor oluyor çıktınız dışarı tek başına ya da kuzen arkadaş vs nereye gideceksiniz gittiniz kafe vs ortama ne diyeceksiniz tipinizi gören(yaş olarak) zaten kaçar muhabbet bile edemezsiniz.ondan sonra görücü usulü devam ediyor diyorlar eder tabi başka yolu yok çünkü bir yaştan sonra.görücü usulü de kötü bir şey kızla anlaşıyorsun aileler anlaşamıyor bozuyorsun sözü giden kıza mı yanarsın yaşının daha ilerlediğine mi şaşırıyorsun. |
Her insanın üstün bir özelliği vardır. Kimi insanlar çok yakışıklıdır, fakat akıllarını kullanamazlar. Kimileri çok akıllıdır, fakat yakışıklı olarak görülmezler. Her insanın kendine has bir özelliği mevcuttur. Sende kendindeki özelliği keşfettiğin an bu sorunu çözeceksin. Ben böyle çözdüm. |
tamam tip önemli birsey sadece karşı cins olaylarda değil tüm herseyde evet ama yaratilisin böyle bunu degistiremezsin ki ? değiştirmedigin şey için neden kafayı takip üzülüyorsun ? kafana takma kardeşim elle tutulacak hiç bi özelliği göremiyor musun kendinde ? kız arkadaş olayından yakınmissin ama bunun gerçekleşmesi için esprili bi kimlik ve çene olmazsa olmazlardan.bak bunu teselli amamaçlı söylemiyorum sana ama benim kendi arkadaşlarım var böyle özelliklere sahip. çocuk senden benden mutlu o yüzden önce güzel bi çevre için kendini yeni sulara aç. hobi edin çekinme vs. gidipte yolda rastgele kızlarla konuş demiyorum sana çok yakışıklı olsan bile red yeme olasılığın daha fazladır. bu yaşlarda daha hic bir zaman olmayacaksin bunu da unutma. |
başlığa katılmıyorum. kurtulması imkansız çirkinlik diye bir şey yoktur, her insan kendine bir şeyi yakıştırır. yakıştıranı bulman zaman alır. burnun çok çirkinse estetik olur bir şeye benzersin, saçın çok kötüyse başka tarzları dene, giyimini normal bir insandan iyi yap. çok çok çirkinim diyosun nasıl olabilir ki bu ağzın mı yamuk gözlerin mi içine göçmüş? madem çok çirkinsin git spor salonuna spor yap, kendine bak, güzel yaşa, bunlar insanı güzelleştirir, insanın yüzündeki gülümseme bile güzelleşir spor yapınca ve kendine bakınca. böyle lanetlenmiş çirkinlik diye bir şey yok başına gelebilecek en kötü şey iğrenç bir buruna sahip olmandır, o da ameliyatla düzeltilebilir. madem çok lanetli şeklilde çirkinsin kendine bak, spor salonuna git kas yap. eksikliklerini kapat. yazdığın yazı tamamen ağlama duvarı gibi, içinde tek bir çaba bile yok. çaban olmazsa 55 yaşına da gelirsin sevgilin olmaz. sözüm budur. |
Empati ve psikolojiden anlayan gözlem yapanlar bunu bilebilir. Bu millet doğru düzgün neyi başardı ki. Sevmeyi ve sevilmeyi başarsın. Yaptıkları en iyi şey yanlış yönlendirme. Karşıdakinin zayıf noktası arayanların sağlam ilişkisi olmaz. Bir insanı kaşı gözü için seven saçı kıyafeti için terk eder. İnsan bir bütündür öyle sevilir yoksa sevmeninde bir manası olmaz. En kötü ihtimali düşünürüm ki başıma geldimi şaşırmam. Milletin sevgilisi var diye ulan bende sevgili yapmalıyım hurra (sonuç:hüsran) Gerçek sevgi kişinin açıklarını örtmektir intikamsız saf bir sevgi ile sevmektir. Gerisi anlık hevestir. |
Forumun %90i boyledir. |
Niye universiteye gidince ne oluyor? |
kardeş bunun tiple felan alakası yok. bu konularda önemli olan girişken olmaktır.ağzın laf yapmalı. |
Arkadaş açıklamış mesajında; arkandan dalga geçiyorlar, sevgilisi olanlarla fazla buluşamıyorsun, önyargılı bağnazlar bu kadar yıl boyunca tek olduğun için i.ne diye damgalıyor vs... |
En önemli şey özgüven arkadaşım. |
Pazardan elma almıyorsun ki,birini seviyorsun sonuçta bunu belirleyemiyorsun,zorunluluktan iki çirkinin birbirine kaldığını gördüm mü çok gördüm,ancak aralarında gerçek bir sevgi yok.Ha bende öyle kalkıp manken gibi kızlara aşık olmamıştım arkadaşlarım merak edip sorduklarında göstermiştim fotoğrafını güzel değil demişlerdi yani sen düşün en az 10 arkadaşım güzel bulmadı güzel bulanda yoktu o halde bakmadı yüzüme ee dediğin gibi çok çirkin birini bulsam orda da sevgi yok işte. |
birader profosyonel yardım deyip amerikan psikiyatrisine güvenme seni mahvederler.beni mahvettiler.bu yazdığımı oku. kardeş burdaki Amerikan psikiyatrisini öven ilacı savunan yaklaşımları boşver.sen bu işin içinden geçen beni dinle. Amerikan psikiyatrisi hastaları azarlamak için kurulmuş yalan bir tıp dalıdır.ne bu amerikan psikiyatrisiyle işin olsun nede ilaçları kullan.bende psikiyatrik ilaç kullanıyorum ama mecburiyetten.bu daha önce yazdıklarımıda oku. arkadaşlar ben obsesif kompülsif sorunu olan bir hastayım.bu yüzden 5 yıldan fazla ilaç kullandım.başka bir forumda ilaçların zararıyla ilgili olarak yazdığım yazayım.obsesif kompülsif bozukluk.ama bu yüzden psikiyatriste gitme.psikiyatri sahte bilimdir bilimselliği yoktur ilkeldir. bir süre sonra psikiyatride sana köle gibi davranırlar.ilaçlarıda çok zararlıdır.cinsel sorunlarda tut kansere kadar her çeşit hastalığa sebep oluyor.fiziksel olarak hiçbir aktivite spor yapamazsın.zihinsel olarak yorgunluk ve zeka geriliği yapıyor.sıkıntı yaratıyor.iş hayatın vb akıl gerektiren hayatın biter.kitap bile okuyamazsın ders bile çalışmazsın psikiyatrik ilaç alırsan.mesela beni zorla hastaneye yatırmışlardı orda kitap okuyordum hiçbirşey aklıma girmiyordu.hastalığıda daha iyi etmiyor çok daha kötü ediyor.o yüzden ilaç alma kendi kendine atlatırsın ama ilaç alırsan ömür boyu kalıcı olur hastalık.zaten şimdiki kurumsal psikiyatri denen sahte bilimi abd başkanı freuda kurdurtmuş diye biliyorum.ben ilacı bıraktığım halde kötü etkisini hala hissediyorum.ilacı alma kendi başına iyileşirsin geçmiş olsun.ayrıca çeşitli psikiyatristlerin veya hastaların veya konu hakkında bilgisi olanların yazılarını paylaşayım. Psikiyatra Gidip İlaç Alan Bu Kitabı OkusunEleştirel psikiyatr Moncrieff, psikiyatrik ilaçların, giderek yaygınlaşan antidepresanların yararını sorguladığı "İlaçla Tedavi Efsanesi"nde, uzun süreli psikiyatrik ilaç tedavisinin zararlarıyla ilgili bizi uyarıyor.İstanbul - BİA Haber Merkezi 13 Mart 2010, Cumartesi Britanyalı psikiyatr, Eleştirel Psikiyatri Ağı'nın eşbaşkanı Joanna Moncrieff, bizi giderek yaygınlaşan psikiyatrik ilaçlarla ilgili uyarıyor: Bu ilaçların gerçekten yararlı olduğu konusunda yeterli kanıt bulunmadığını, tersine ilaç şirketleri ve psikiyatrların ortaklaşa bir efsane yarattığını ortaya koyuyor. Metis yayınlarından çıkan "İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir Bakış" kitabında Moncrieff, birçok psikiyatrik ilacın, plasebo, yani kişinin ilaç olduğu düşündüğü "kandırmaca ilaç"lardan daha yararlı olmadığını gösteriyor. Sıradan sıkıntılardan en ciddi travmalara kadar her yerde antidpresan Psikiyatrik ilaçların kişinin sorunlarıyla yüzleşmesini engelleyip onu uyuşturarak belirtilerini durdurduğuna dikkat çeken Moncrieff şunları söylüyor: "Satış kampanyaları özellikle Batı ülkelerinde yaşayanların büyük çoğunluğunu günlük yaşamın sıradan sıkıntıları için bile antidepresan almaya ikna etmiş durumda. Ayrılıklardan iş hayatındaki zorluklara, cinsel tacizden en travmatik deneyimlere kadar her şey beyin kimyası sorunlarına dönüştürülmüştür. "Kendi hayat hikayeleri ve kişisel özellikleriyle tek tek bireyler, basit biyokimyasal mekanizmalara indirgenmiş ve bu sayede insan deneyiminin ve ıstırabının gerçekliği inkar edilmiştir." Moncrieff, sorunlarımızı ilaçla çözebileceğimiz mesajının çocuklara kadar uzandığına da dikkat çekiyor ve çocukların giderek "pazarın" daha büyük bir kısmını oluşturduğunu söylüyor. Ancak bu efsanenin yaratıcısı yalnızca ilaç şirketleri değil, Moncrieff'e göre. Moncrieff şirketlerin ilaçları tarihsel olarak nasıl pazarladıklarını ortaya koymasını yanı sıra, tıp ve hekimlik alanında daha fazla alan, "uygun yer" isteyen psikiyatri kurumunun da sorumluluğunu ifşa ediyor. İlaç merkezli, dürüst yaklaşım Moncrieff, bu "hasta merkezli" yaklaşım yerine ilaç merkezli yaklaşımı öneriyor. "Bu yaklaşım psikiyatrik ilaçların mütevazı ve geçici faydalarını nesnel olarak değerlendirir ve zararlı etkilerini açıkça ortaya koyar. Sözde bilimsel yanıltmacalara başvurmadan, ilaçların iyi gelip gelmediği kararını kendilerine bırakır. Tıbbi terimlerle maskelenen gerçeği, psikiyatrik ilaçların mucizevi şifalar değil, normal beyin faaliyetlerini bozan psikoaktif maddeler olduğunu kabul eder. Ve nihayet zorla verilen ilaçların bir tür kimyasal tahakküm olduğunu göstererek psikiyatrik rahatsızlıklara daha dürüst ve insancıl bir müdahaleyi teşvik eder." Moncrieff bir röportajında bu efsaneyle ilgili şunları dile getiriyor: "Bu ilaçlarla insanları uyuşturuyoruz. Bu belirtileri baskılayabilir, ama ters etkileri de oluşur. İlaçlıyken yavaşlarsınız, duygusal duyarlılığınız düşer. Psikiyatrlar bu konuda daha dürüst olmalı; ama toplum ve politikacılar da dürüst olmalı. İnsanları tedavi ediyormuş, iyileştiriyormuş gibi davranıyoruz, çünkü bu insanları denetim altında tutmakla ilgili bizi rahat ettiriyor. Bazen gerçekten ruh sağlığı söz konusu olduğunda insanları denetim altında tutmaya ihtiyaç vardır, ama en azından ne yaptığımızla ilgili dürüst olmalıyız. İlaç şirketleri bizim dürüst olmayışımız üzerinden para kazanıyor." (TK) İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir BakışJoanna MoncrieffÇev: Tevfik AlıcıMetis Yayınları, Şubat 2010, 340sf. http://www.bianet.org/b...c-alan-bu-kitabi-okusun Psikiyatrik İlaçlar İyileşmeyi Engelliyor Robert Whitaker Çeviren: Üstün Öngel Sekiz dalda Oskar'a aday olan “Akıl Oyunları” (A Beautiful Mind) adlı film, her yüz Amerikan vatandaşından birini derinden etkileyen "şizofreniden", insanların kurtulabileceğine ve kurtulduğuna haklı olarak dikkat çekti. Ne yazık ki, film, John Nash'in "iyileşme" süreci hakkında gerçekle alakası olmayan bir bilgiyi karşımıza çıkarıyor –Nash'in "ilaç tedavisiyle" "şizofreniyi" yendiğini uyduruyor– ve hepimizin dikkatle üzerinde durması gereken şu soruyu karşımıza çıkarıyor: "Şizofreniyi" iyileştirmede kullandığımız ilaçlar uzun vadede "şizofreniden" kurtulmamızı mı sağlıyor yoksa bu ilaçlar "iyileşmeyi" engelliyor mu? Filmde Nash, Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmasında “yeni tür ilaçları” aldığından bahseder. Ulusal Akıl Sağlığı Kurumu (NIHM, National Institute of Mental Health), filmin yönetmeni Ron Howard’ı, Nash’in iyileşmesinde ilacın "hayati katkısını" göstermesinden dolayı över. Sylvia Nasar tarafından kaleme alınan Nash’in biyografisinde, ki filmin senaryosu bu biyografiye dayanıyor (ama ciddi değişikliklere uğratılarak), bu dahi matematikçinin 1970'de anti-psikotik ilaçları almayı kestiği ve yirmi yılda yavaş yavaş "iyileştiği" vurgusu yapılmaktadır. Nash’in Matematik bilimi dünyasına geri dönmesini sağlayan bu uzun hassas dönemde "ilaç almayı reddetmesinin şans olduğunu" belirten Nasar, ilaçların sağlığa zararlı etkilerinin "bu dönüşü imkansız kılabileceği" sonucuna varır. Nash’in durumu tipiktir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), "şizofreni hastalığından" uzun dönemde kurtulma oranlarının, ABD ve diğer “gelişmiş” ülkelerde, "hastaların" çok azının anti-psikotik ilaçlar kullandığı Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelere kıyasla çok daha kötü olduğunu bulmuştur. Amerikalılar defalarca doğrulanan bu gerçekten habersizdir. “Gelişmemiş” ülkelerde, "hastalığın" teşhisinden sonraki beş yıl içinde, "hastaların" üçte ikisine yakını oldukça toparlanmaktadır. "Hastaların" %40'ı ise tamamen iyileşmektedir. Oysa ABD'de ve diğer gelişmiş ülkelerde, "hastaların" çoğu kronik "hasta" olarak hayatlarını sürdürmektedir. “Gelişmiş” ve “gelişmemiş” ülkeler arasında tespit edilen farklılıklar o kadar yüksektir ki, Dünya Sağlık Örgütü, gelişmiş bir ülkede yaşıyor olma durumunun, bir "hastanın" tamamen iyileşmesini engelleyici bir gösterge olduğu sonucuna varmıştır. İlaç Efsanesi Dahası var. Bayan Psikolog Courtenay Harding, Vermont Eyalet Hastanesi'nden 1950'lerin sonunda taburcu edilen kronik "şizofreni hastalarının" üçte birinin tamamen "iyileştiğini" 1987’de bildirmiştir. "Tamamen iyileşen" bu gruptaki insanların paylaştıkları ortak nokta şudur: Hepsi de anti-psikotik ilaç kullanmaktan vazgeçmiştir. Bayan Harding, "şizofren hastaların" hayatları boyunca ilaç almaları gerektiğinin bir “safsata” olduğu sonucuna varmıştır. Harvard Tıp Fakültesi araştırmacıları 1994 yılında, ABD'li "şizofreni hastalarının" durumunun son yirmi yılda, eskiye nazaran daha da kötüleştiğini bulmuşlardır. Araştırmacılar, bugünkü hastaların durumunun, hastaların saatlerce banyo küvetine yatırılmasıyla tedavi edilmelerini amaçlayan yüz yıl önceki durumdan, daha iyi olmadığı sonucuna varmışlardır. 1998 yılında Pensilvanya Üniversitesi'nde araştırmacılar, kullanılagelen anti-psikotik ilaçların beynin bir bölgesinin büyümesine neden olduğu ve bu büyümenin durumu daha da kötüleştiren belirtilerle ilişkili olduğu sonucuna varmışlardır. Çok boyutlu ve kapsamlı ilgi ve yardım başarı sağlıyor Bütün bu sonuçlar, birkaç Avrupalı doktoru, ilaç dışı alternatifleri araştırmaya itmiştir. Finlandiya’da doktorlar, yeni tanı konan "şizofreni hastalarına" çok boyutlu ve kapsamlı bir yardım programı uyguluyorlar: psiko-sosyal danışmanlık, sosyal destek hizmetleri ve anti-psikotik ilaçların titiz kullanımını kapsamaktadır. Bazı "hastalar" düşük dozda ilaçlar kullanarak, bazıları da ilaç kullanmadan ilerleme kaydetmektedirler. Aldıkları sonuçlar ise harika: "Hastaların" çoğunluğu, çok uzun süre psikotik belirtilerden arınmış bir şekilde ve işlerine tutunarak yaşamaktadırlar. John Nash’ın "iyileşmesi" etkileyici bir hikâyedir. Film, Nash'in iyileşmesinde anti-psikotik ilaçların olumlu etkisi olduğu uydurmasıyla bize haksızlık etmektedir. Hikâyesi hiç değilse, anti-psikotik ilaçların uzun dönemde etkili olup olmadığını, açık ve dürüst bir yaklaşımla yeniden değerlendirmemize ilham vermelidir. Böyle bir değerlendirme, psikolojik yardım anlayışımızda reform yapmamız için bir adım oluşturabilir. Her şey bir yana, WHO’nun çalışmalarından reformun hayati bir gereklilik olduğu anlaşılmıştır. Belki bu adımlardan sonra, bu ülkedeki (ABD) "şizofreni hastalarının" "iyileşme" oranlarının Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelerdeki hastaların "iyileşme" oranlarına yaklaşacağını ümit edebiliriz. USA Today Gazetesinin 4 Mart 2002 tarihli yayınında Sayfa 13A'da Robert Whitaker imzalı yazı. Robert Whitaker, “Amerika’da Delilik: Kötü Bilim, Kötü İlaç ve Akıl Hastasına Sürekli Kötü Muamele” kitabının yazarıdır. Çevirenin notu: “A Beautiful Mind” (Akıl Oyunları) isimli Oscar’a sekiz ayrı dalda aday olan film beraberinde Amerikan medyasında geniş yankı bulan umulmadık bir konuda tartışma başlattı. Filmin konusu, 1994 yılında Oyun Teorisinde kullanılan “Nash Denklemleri” ile Ekonomi Bilimine yaptığı katkılardan dolayı Nobel Ekonomi ödülü alan deha matematikçi John Forbes Nash’ın dramatik hayatı. John F. Nash’ın hayatının otuz yıla yakın bölümünü şizofreni tanısıyla geçirmiş olması filmin senaryosunu etkilemiş, hatta gerçeklikten uzak bir şekilde etkilemiş. Filmin bir sahnesinde Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmada “yeni tür ilaçların” hastalığını iyileştirdiğini belirtmesinin kendi biyografisi ile tamamen ters düşmesi Amerikan medyasında tartışmaları başlattı. Yukarıdaki yazı bu tartışmanın bir yansımasıdır. http://www.ustunongel.c...dex.php?ll=detay&src=71 depresyonların tedavisinde kullanılan ilaçlardan özellikle seçici serotonin geri alım engelleyicisi (ssri) grubundan ilaçların özellikle birkaçı, homisid (başkasını öldürme), suisid (kendini öldürme) hatta her iki davranışa birden yol açabilir. 2- psikiyatrik ilaçlar, beyinde kalıcı hasara, kansere neden oluyor. 3- psikiyatrik ilaçlar, beyin biyokimyasını etkileyerek, daha doğrudan deyişle değiştirerek psikiyatrik bozuklukları tedavi ediyor. mesela yukarıda anılan ssri ilaçlar, beyindeki serotonin adlı biyoamin'in akışını hızlandırıcı etkiye sahiptir. başka ilaçlar da dikkate alınırsa, psikiyatrik ilaçlar, dopamin, noradrenalin üzerinden beyinde biyokimyasal değişmelere yol açarak sonuca ulaşıyor. halbuki söz konusu ruhsal bozuklukların, beyindeki biyokimyasal değişmeler sonucu ortaya çıktığı konusunda kesin kanıt yok. 4- psikiyatrik ilaçlar, alışkanlık yapan ve tabii uyuşturucu olan alkol, hatta esrar gibi etki ediyor. psikiyatrik yakınmaları olan kişiler, bugünün legal ilaçlarını kullandıklarında iyileşme belirtileri gösterseler bile, ilacı bıraktıklarında, belirtiler geri geliyor. başka ifadeyle, bu ilaçların etkisi geçici, sadece kullanıldığı sürede ve anılan uyuşturuculardan çok farklı değil. kaynak: katılımcı sözlüklerden biriydi ekşi sözlük olması lazım. psikiyatrik ilaçlarla ilgili yazı dizisi:http://ekonomi.milliyet.../psiki...54/default.htm |
Ben de çirkin olduğumu düşünüyorum üstelik kızım ama özgüven problemim de var |
bu durumu 19 dan 28ine yaş yaş yazmayıp özet geçseydin keşke |
panpa ortamın nasıl.ne iş yapıyorsun ne ile meşgulsün. yani arkadaş çevren nasıl.güzellik çirkinlik o kadar önemli değilde , insanların beraber bir şeyleri paylaşıp anlaşması mesele.sen bence beraber vakit geçirebileceğin , hayattan beraber yaşayarak tad alabileceğin birisini bulmuşsan sıkıntı yok. o kadar güzel insan var .arkandan saplar gider sonra ;![]() ![]() ![]() ![]() |
Arkadaşım buradaki yeni yetmelerin pek çoğu seni anlamayacak,bunu bil.verilen tavsiyeler hep konuşkan ol giyinmene dikkat et kendine güvenin olsun gibi.tavsiyeler hep manita yapma üzerine.lakin anladığım kadarıyla dert manita yapmak değil yada konu başlığında ki gibi kız arkadaşının olmaması meselesi değil.belki konuşkan olup yada paralı ve bilgili olmak sana kız arkadaş getirirdi fakat senin istediğin bu da değil.sevmek sevilmek aşık olmak istiyorsun ve biliyorsun,ilk bakışın bir kalbin birine ısınması atması için dış güzelliğin en önemli etken olduğunu.bunu anlarım ben.ama sende şunu anla; eğer kimse seni sevmeyecekse aşık olmayacaksa öyle olsun,sende kimseyi sevmeye çalışma.kendi denginde bi manita bul varsın aşık olmasın sana varsın ne o seni ne sen onu sevme ama yalnız kalma.hayat kısa ve insan tadını çıkarmalı.zaten birine aşık olsan ve o da sana aşık olsa yine de mutlu olamayacaksın çünkü her zaman kendini aldatılabilecek insanlar listesinin en başında göreceksin çünkü anladığım kadarıyla sende her gördüğün insanla kendini kıyase ediyorsun.o yüzden kendine önemsemeyeceğin bi manita bul eğlen bazı şeylerin tadını çıkar. |
sizin özgüven sorununuz var. birazda maddi sıkıntılık galiba. birde karşı cinsten ne istediginize baglı gidipte herkesin agzı açık olarak baktıgı kızlardan hoşlanıyorsanız işiniz zor tabii... kız konusunda güzellik açısından seviyeyi düşürmek lazım. gerisi gelir. |
Saygımı forum ortamında mı ölçüyosun :) alemsin. Gerçekler acıdır, acıtır. Kusura bakma. Sen böyle olmayabilirsin ama sistemin işleyişi böyle. |
Aynen boyle isliyo dostum. Amerikada sanmayin ki herkes 14 yasinda grup yapiyor. Orada da 18-20 yasinda asosyal ergen sayisi cok fazla. Orada da cirkinler var. Orada da 30 yasinda bakir erkekler var.
Kadin kulturden kulture farkli davransa da evrimsel psikoloji suresince ayni evrilmistir. İstedigi seyler bellidir.
Bu forum var ya. Sizi bu forum yakiyor. Ben daha hayatimda bu kadar asosyal ve sevgili olmayan adami baska bir yeree gormedim. Sitedeki herkes asosyal, kimsenin ozguveni yok. Ve hala millet birbirinin ozguvenini dusurme pesinde.
Yukarida bir arkadas resmini koymus. Yakisikli cocuk. Bazilari demis ''kanka sen buna tip mi diyorsun''. Bunu diyen adam da asosyal ve tipsiz anasinisatiyim.
Tavsiyem su konu disini birakin, sokaklara cikin. Sosyallesin. Ders calisin. Bilgisayardan uzak durun. Sevgiliniz olur zaten mal falan degilseniz.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >