asacaksın öylelerini. |
vurulan şehitlerin olduğu doğru muydu ? |
nasıl yani ,soruyu anlamadım ? |
askerlere ateş mi açıldı ? çok kez duydum mermi izleri varmış şehitlerde |
ataköydeydim. raylı sistem var. ondan ev yıkılmadı. depremi bir iki duvarda çatlakla atlattık. o raylı sistem olmasaydı belkidde bizde ölebilirdik. raylı sisstem seni deprem anında daha çok sallıyor. 4 şiddetiyse 6 şiddeti gibi. ama yıkılmıyor. çoğu kerpiçten, ucuz malzemeden yapılan evller yıkıldı. imdat çağrıları filan çok kötüydü. bir daha başımıza ggelmesin. çok kötü çok. |
![]() |
hayır ben öyle bir şey duymadım |
9-10 yaşlarındaydım tesadüf köydeydik sivasta yani sabahına uyandığımızda istanbul yerle bir olmuş diyordu herkes ikinci depremi yaşadım düzce de olan hala aklımdan çıkmıyor çok uzun seneler deprem fobisi olmuştu hala yeni yeni atıyorum biraz |
ya anlatanlar halüsünasyon gördü ya da yanlış anladılar. o ortamda zor çünkü nasıl öldüklerini anlama |
Önceki sayfalarda depremin doğal olmadığını yazan asker abimizin dediğini kanıtlayan nitelikte bir yazı.Okumaya resimlerin başladığı yerden başlayabilirsiniz http://michaelsikkofield.blogspot.co.uk/2011/05/tesla-haarp-ve-illuminati.html |
Ben Ankaradaydım. O zaman 6. sınıfın yaz tatilindeydik. Daha çocukluk işte, gece dışarı dökülmüştü insanlar. Biraz durup girmiştik sonra. Vızır vızır polis arabaları falan geçip duruyordu. Ertesi gün boyunca dehşeti canlı canlı yaşadık. Hayatını kaybeden vatandaşların sayısı sürekli artarak gidiyordu. Annem baya kötü olmuştu. Yakın akrabamız yoktu ölen. O zamanlar ne kadar cahil bi toplum olduğumuzu hatırlıyorum. Toplumda uç görüşlerin tavan yaptığı zamanlardı. Allahtan bir uyarı olarak görenler arasında malesef annem de vardı. Muhafazakar bir aile yapısına sahip ve şahsen inançlı bir insan olarak hiçbir zaman böyle yozlaşmış düşünceleri tasvip etmedim ve ta o zaman da bu düşünceye sahip olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Şu an her ne kadar sosyal medya insanları biraz daha duyarlı ve aktif hale getirse de hala örümcek bağlamış düşüncelerden tam olarak sıyrılamadık. Evet bir zamanlar aralarında ünlü edebiyatçı ve araştırmacı İskender PALA'nın da olduğu birçok değerli subayımız ordudan ihraç edilerek binlerce garibanın gözyaşının günahını üzerine alanlar vardı ama bunlara ceza olsun diye depremle ders vermeye çalışan ilahi bir sistemden nasıl söz edilebilir! Gün gelir devran döner derken de birçok insan şu an yaşadığımız ve her geçen gün daha da karanlığa doğru giden korku imparatorluğunun temellerinin atılışını kastetmemişti sanırım. Gün gelir de devran tekrar dönerse o zaman ne olacak. Biz bu devran dönmelerle nereye kadar gideceğiz acaba! Tabiki de imrenerek baktığımız İskandinav ve batı ülkelerinin aşmış seviyesine değil herhalde. |
nasıl yani birisi bomba filan mı attı denize ? |
Ben o zaman bebektim ama bizimkilerin anlatti nasil oldugunu; Annem gece beni besikten yanina almis sonra deprem oldu babamda besige dogru kosup beni korumaya calisiyormus(halbuki besikte degilim)sonra annem babami uyarip ablamlarla birlikte disari atmislar hemen kendilerini ama babam evde paralarin kaldigini soyleyip geri cikmis yukariya annem ne kadar uyarsada.Neyse biraz disarida oturmuslar babamin kucagindayim ben bayilmisim heralde babam kafami yukariya cekiyor biraktiginda gidiyor hemen kafa zaten aglayip kosa kosa hastaneye goturmus beni zature gecirmisim 1 hafta boyunca serum yedik neyseki kimseye birsey olmadi ailede |
Up |
2 depremi de uzak bir şehirde yaşadım ama o günlerle ilgili bildiğim bir şey varsa tüm ülke böyle bir depremden sınıfta kalmıştı. Sadece Nasuh Mahruki'nin önderlik ettiği bir avuç insan vardı ülkede. O günlerde AKUT'un yaptıkları inanın kelimelerle ifade edilemicek kadar önemliydi bence. Muhtemelen hala da bir durum da ilk harekete geçenler onlar olucaktır. Soma faciasında yine ilk hazırlıkları tamamlayanlar onlardı. İnşallah ülkemiz böyle facialar yaşamaz bir daha |
Ben ankarada yaşıyordum o zaman 12 yaşındaydım depremden bir hafta önce güneş tutulması olmuştu biliyorsunuz bizim mahallede cami hocası mahalleliyi çağırıp dua ettirdi güneş tutulması iyi bişey değildir bi felaketin habercisidir diye ağlaya ağlaya dua etmişti hiç unutmam sonra deprem oldu bi bağlantısı varmı bilmiyorum ama çok yakın olunca olabilir diye düşünmüştüm Allah bi daha yaşatmasın böyle felaketleri |
depremin merkezi gölcük'teydim. 11 yaşındaydım. yaşadıklarımı net olarak hatırlıyorum. uzun uzun yazmak isterim. isteyen soru da sorabilir. ilk hatırladığım şey annemin üzerimde olduğu. annelik içgüdüsüyle kadın koşup gelmiş. zaten yakın odalar. üzerimde beni koruyordu. o sırada hani şu bahsedilen büyük ışımayı da net olarak hatırlıyorum. dev gibi bir flash çakmış gibi her yer bembeyaz oldu bir an için. yaşayan herkes için kıyametti o an. hala nedir o ışık bilmiyorum. açıklaması da net olarak yapılmadı galiba. sallatı biter bitmez apar topar aşağı indik. evimizin yanında ıhlamur ağacı var. onun altında beklemeye başladık. artçı depremler devam ediyordu. depremin ne olduğunu bilmiyordum o zamana kadar. anlamsızdı her şey benim için. evimizin olduğu sokakta tek ev yıkılmıştı. karanlık ve tozdan pek gözükmüyordu. onun haricinde karşı taraflarda yıkık binalar görüyordum. ve bir yerde de yangın vardı. etraf don atlet dışarı çıkmış insanlarla doluydu. herkesin üstü tozla kaplanmıştı. benim sürekli tuvaletim geliyordu. korkudan 50 kere filan işemişimdir. ıhlamur ağacının altında bir kamyon vardı. as900 hala hatırlarım. onun arkasına gidip işiyordum :) babam bir ara sigara almak için eve girdi. evden çıktığı sırada sert bir artçı sarsıntı oldu. etraf doz duman oldu yeniden. millet panikledi tekrar. babam ise yürüye yürüye gelmeye devam etti. tuhaf adam vesselam :) evimizde bir çatlak hariç hasar yoktu. yakınlarımızdan haber alabilmek için annem bir ara eve girdi. tabi cep telefonu yok. ev telefonundan sağı solu aradı. telefon kesik. 6'ya kadar o ağacın altında bekledik. etrafın aydınlanmasını bekledik. daha sonra arabamızla köye çıkmaya karar verdik. arabaya binip de sağa sola göz gezdirmeye başladığımda ise hayatta kimsenin görmesini dilemeyeceğim sahneler beni bekliyordu. 2. dünya savaşından çıkmış bir gölcük... yol boyunca tamamen yıkılmış onlarca bina... üzerinde kazma kürekle insanlar... gri beton yığınları... yollara yatmış binalar... her yerde cesetler... ağlayan insanlar... ağlayan annem... gözleri dolu babam... dünya ile bağlantısı kopmuş ben... ... depremden 1-2 hafta sonraya gidelim. 1-2 haftadır köydeydik. teyzemi ve kızını kaybetmiştik. evden eşya almak için gölcük'e indik. ne deprem anında ne de sonrasında o kadar korktuğumu hatırlıyorum. etraf kızıl renkte. sanki bir filmin içinde gibiydim. kızıl renk efekt atılmıştı etrafa. tamamen sessizlik hakimdi. artık enkaz altında arama yapılmıyordu. insanlar başka memleketlere kaçmışlardı. kimseler yoktu etrafta. en çok yıkımın olduğu yerlerden biri olan iskele yolu'na gittik. gökyüzü ve yer yüzü kızıl renkteydi. öyle bir kızıldı ki sanki dokunabiliyordunuz. bunları abartı olarak anlatmıyorum. bu sahneler o kadar net olarak hafızama kazındı ki... görmesen de bildiğin yıkıntı altındaki onlarca ceset... cesetlerin kokusu... etrafını sarmış taştan tepeler... tozların kokusu... kızıl gökyüzü... kızıl yeryüzü... ölüm sessizliği... ve ben... ara ara anılarımı yazmaya çalışıcam. şimdilik bu kadar. |
Uu cok kotuydu... golcukteyim birde tam merkezde sahilin yaninda evimiz vardi deniz sularinin bizim merdivene kadar geldigini hatirliyorum allahtan yikilmamisti binamiz 7 katliydi. |
benimde komutanlarım söylemişti ama açmadılar.
gerçi ben havacıyımda