DonanımHaber Mini sürüm 2 Ocak 2026 tarihi itibariyle kullanımdan kalkacaktır. Bunun yerine daha hızlı bir deneyim için DH Android veya DH iOS uygulamalarını kullanabilirsiniz.
Bilindiği üzere marksist kuramda alt yapı üst yapıyı etkilemektedir. Alt yapı dediğimiz şey, sınıfların ekonomik ilişkilerini, üretim ilişkilerini yani maddi koşullarını ifade etmektedir. Üst yapı ise bu toplumun maneviyatını (din, sanat, politika, gelenekler vs.) ifade ediyor. Yani Marx'a göre üretim araçlarını, ekonomiyi yönetenlerin aynı zamanda toplumsal sınıfların dinini, düşünce dünyalarını ve ideolojilerini de belirlemektedir. Kısacası Marx, ideolojinin veya her türlü soyut inancın/düşüncenin kapitalist burjuvazinin egemenliğinde olduğunu bildirmektedir. Burjuvazi üretim araçlarını elinde bulundurduğu için tüm ideolojilere, fikirlere, kısacası felsefi olan her şeye hâkimdir. Yani marksizmde üst yapı (maneviyat) altyapının (maddiyat) kontrol ettiği bir şeydir.
Öte yandan Max Weber ise Marx'tan oldukça farklı bir bicimde, hatta tersini söyleyecek bicimde üst yapının alt yapıyı etkilediğini söyler. Weber'e göre toplumun dini inançları, gelenekleri; ekonomik hayatını, üretim ilişkilerini biçimlendirir. Örneğin Weber, Protestan Ahlaki ve Kapitalizmin Ruhu adli eserinde cok çarpıcı bir biçimde Batı'daki rasyonel Kapitalizmin, Protestanlığın -kalvinizm, püritenizm vs.- inanç öğretileri dolayısıyla ortaya çıktığını söyler.
Bu iki karşıt görüş hakkında siz ne düsünüyorsunuz?
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
konu mesajını değerlendirirsem weber daha doğru gelmekte. yazılanları doğru kabul edersek.
bana göre alt üst katmanlar eskiden ayrılabiliken, günümüzde bu ayrım kalkmıştır. fakir inançsız da var, zengin dindar da değişmeyen tek şey değişim sloganının gerçeğe dönüşmüş veya dönüşmekte olduğunun göstergesi
Teşekkürler cevaplarınız için. Ben Weber'i bu konudan ziyade genel olarak sosyolojik analizlerinde daha gerçekçi ve mantıklı görüyorum. Marx gibi determinist bir tarih anlayışı yerine daha rasyonel bir toplumsal analiz ortaya koydugunu dusunuyorum. Marx gibi tarihi evrelere bölmüyor.(toplayicilik>feodalizm>kapitalizm>sosyalizm) Weber, Marx gibi kapitalizmin henüz yeni bir şey olduğunu değil, ezelden beri var olduğunu ancak yalnizca Batı'da rasyonel bir biçim kazandigini söyler mesela. Kisacasi Marx'ın kendi teorisini diyalektik materyalizmle bilimselleştirmeye, tarihi bilimsel bir zemine oturtmaya çalışması yanılmasını kolaylaştırdı. Weber ise bu hataya düşmeyerek, determinist ve pozitivist paradigmalari bir kenara bırakarak daha konjonktürel bir sosyoloji ortaya koymuştur. En önemlisi de kapitalizmin Batı'daki gelişiminin sebeplerini daha sağlam temellendirmiştir.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Schwartzenius -- 16 Aralık 2018; 1:29:19 >
Öte yandan Max Weber ise Marx'tan oldukça farklı bir bicimde, hatta tersini söyleyecek bicimde üst yapının alt yapıyı etkilediğini söyler. Weber'e göre toplumun dini inançları, gelenekleri; ekonomik hayatını, üretim ilişkilerini biçimlendirir. Örneğin Weber, Protestan Ahlaki ve Kapitalizmin Ruhu adli eserinde cok çarpıcı bir biçimde Batı'daki rasyonel Kapitalizmin, Protestanlığın -kalvinizm, püritenizm vs.- inanç öğretileri dolayısıyla ortaya çıktığını söyler.
Bu iki karşıt görüş hakkında siz ne düsünüyorsunuz?
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye Ol Şimdi DeğilÜye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Schwartzenius -- 15 Aralık 2018; 3:57:8 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >