Ben sen bitirince burda olmam belki ama belki sen de bu dizinin sadece bir dizi olmadini anlarsin belki tum hayatini benim gibi bu diziye gore belirlersin ve bu dizideki tum oyunculari ailen kabul edersin artik. Bu bir dizi degil bu hayatin ta kendisi. Bu dizide breakingbad veya baska en iyi diyecegin dizideki bir hareket olay cikarilcak ders yok. Senin gunluk hayatin gibi geciyor siradan olaylar olabiliyor ama ciddi bir konuda olabiliyor cok sarabiliyor. O yuzden akli basinda herkes spoiler gormeden sakin kafayla yalnizken gece yatagina uzanip her bir bolumu sakince beklentisiz izlerse finali bitirince benim kafama ulascaklar. Ben su anda o dizideki insanlarla tanismak istiyorum. Hayransin populer dizi buyuk oyuncular, basrolden biri dexter zaten diye dusunebilirsin. Degil.. Cok sevdigim unlu var hayranlik duydugum ama.. Bu dizidekiler benim ailem oldu artik. Ondan onlari bulmak istiyorum. Dusun su anki durumlari. Six feet under cok baska projedir. Umarim degerini anlarsin. Dediklerimi yap finalde baska bir insana donusceksin. Bunda benim de payim olacagi icin bu her acidan guzel olur. Bol sans. :) |
11. Bolumdeyim sarmaya başladı |
Diziyi geçtiğimiz hafta bitirmiştim. Finalin son dakikalarında çpk fena ağladım. Kız gibi ağladım. Durmadan ağladım Yani dram, hayatın gerçekler,i aile vs vs ne desek boş. Son nokta |
Gelmiş geçmiş en iyi dizi finali. Özellikle son 4 dakika salya sümük |
İzlediğim ve belki de izleyeceğim en iyi salt dramdı. Bu dizide başrol oyuncularından ziyade büyük pastanın ölüm olduğunu bir kez daha hatırlatmak gerekir. Öyle ki her bölümün başında bir ölüm hikayesi bize gösteriliyor. Dizi karakterlerinin (özellikle başrollerin) hepsinin ruh halinin ölü olduğu da kaçınılmaz. Cenaze evinin içinde yaşayanlar değil de sanki hep bir tabutun içindeki ölü kadar çaresiz oldular. Tüm bunların yanı sıra dizinin American Beauty benzerliğinin de altını çizmek isterim. Mena Suvari bu noktada dikkatleri çekiyor. Dizinin 4. sezonunda vardı ayrıca American Beauty'de boy göstermişti. Yine o filmdeki gibi Amerikan aile hayatının çarpıklığını ve yozlaşmışlığını konu ediniyor dizi. Çocukların annelerine, büyüklerine karşı olan tavırları, sevgili ilişkilerindeki absürdlükler bunların bir örneğiydi. Dizinin en zevkli yanlarından biri de her sezon daha da lezzet vermesiydi. Hele finali... Görüp göreceğiniz en derin, en tüyleri dikenleştiren o final. Şimdi geçelim dizinin içeriği ve karakterlerine.... Nate Fisher --> Bize en yakın gösterilmeye çalışılan karakter. Çünkü hayatı boyunca hep başına buyruk yaşamış ve ailesinin cenaze işini yürütmek istememiştir. Zaten işin içindeyken de hep bir şey çıksa da artık şu iş son bulsa diye bekleyen de bir adam. Brenda ile olan ilişkisinin ilk yarısında hep acıdığımız fakat hasta olduktan sonraki yapısıyla da biraz dengesiz biriydi. Gerek Brenda'ya karşı gerekse sevmediği ancak birleşmek zorunda hissettiği Lisa ile. Çevresindeki insanlara karşı hep yapıcı olmuş hiçbir zaman yıkıcılığı ve kalp kırmayı tercih etmemiştir. Yalnız bir şey var ki Nate'in ne zaman ne tepki vereceğini kestirmek pek mümkün değil. Olmayacak yerden patlayabilen yapıya sahipti her zaman. İlişkilerinde de böyleydi. Sanki ne istediğini hiç bilmiyormuş gibi dolanıp duruyordu sadece. Özellikle kuveykır hatununa karşı yaptığı hamlelerle dikkatleri çekmiş, birlikte 'seviştikten' sonra bir uyuşmayı takiben kendisinin AVM'inde bir patlak meydana gelmiştir. Fakat Nate'in bu hareketleri nazarımca Brenda'ya karşı hayli onursuzcaydı. Çünkü Brenda ile evliydi, çocuğu vardı bunlara ek olarak da umursamaz tavırlar içerisinde dolanıyordu. Hastanede rakip takım için ofsayt bayrağı kalktığı anın sevincini yaşadık fakat hemen sonrasında ofsayt olmadığını öğrenip üzüntüye boğulduk. İkindi namazına müteakıben okuttuğu Mevlana kasidesiyle de gönülleri ayrı fethetmiştir. Nate'in dizi künyesi {Vidası gevşemiş cenazeci} David Fisher --> Dexter'ın ılığı. Böyle söyleyince garip geliyor ama bildiğin ılığı. Bu yüzden Six Feet Under'dan sonra Dexter izlerseniz sizin adınıza daha olumlu bir transfer olacaktır. Mr. 'dark passanger'ın böyle bir hale gelmesi beni üzdü. Yalnız tekrar saygı duymam gerekti ki aradaki farkı bana hissettirdiği için. Michael C. Hall gerçekten büyük oyuncuymuş dedirtti. Neyse gelelim karakterine. Bir homoseksüel portresi diyebiliriz aslında. Kavgacı olmayan, fazlasıyla titiz, tavizsiz, naif yapısıyla dikkat çekiyor. Nate'in aksine cenaze için gelenlere asla taviz vermez, yardımcı olmaz. Kural neyse odur şartını beynine yerleştirmiş yani. Kendisine dadanan çocuk katilinden sonra da David sapıtmıştır tam anlamıyla. O bahsettiğim zayıf yapısı da buna müsait olduğu için Keith ile aralarında çokça sorun çıkmıştır. Fakat dikkat etmişsinizdir en masum ilişkileri bunlar yaşar. Çünkü başka biriyle bir şey yapsalar bile direkt olarak birbirlerine söylerler. E tabii kadın - erkek ilişkisi kadar karmaşık ve dişli olmayınca da unutuluyor bu aksiyonlar. İkisi de homoluk yüzünden bazen toplum tarafından eleştirilme kaygısı taşıdılar. Allah'tan İtalya'da yaşamıyorlardı ya da Adana'da. Her zaman alt benliğinde babasında ikinci plana ittiği çocuk olarak rol vermiştir kendisine. Bazıları için en görünmez bazıları içinse en acılır karakterdir David Fisher. David'in dizi künyesi {Sorma ne haldeyim} Claire Fisher --> Aşk ota da konar b*ka da dünya kerhanesinde. Fakat bu kızcağızımın hep b*ka kondu. Bu kız b*k sineği mi desen? Yok. Akılsız mı desen? Yok. Ne var biliyor musunuz? Claire'in da her ergende olduğu gibi p*ç erkek sevdası var. O yüzden dizinin sonunda Ted ile tanışıyor ki diziyi izleyen altına tayt çekmiş furyaya ''p*ç erkekte mutluluk yok, adam arayın'' imajını empoze ediyorlar. Annesiyle pek anlaşamaz. Gerçi en anlaşamaz desek doğru olur çünkü Ruth benim annem olsaydı huzurevine yerleştirirdim. Ayrıca sanat yaşamında da pek istikrarsız oldu her zaman. Böyle bir ailenin içinde bir insanın başarılı olması da zaten beklenemez. Kendisinin sanat hayatından çok yanlış ilişki tercihleri dikkatimizi çekti her zaman. Özellikle bipolar bozukluğu olan Billy'de ne bulduğunu hiçbir zaman anlayamadım. En sonunda şöyle bir lezbiyenliğe geçiş yapayım deyip beni umutlandırsa da bunu gerçekleştiremedi. İlgi manyağı bir kızdı ki ilişkilerinde sürüncemeler hep bu yüzdendi. Bir söze aldanan kız tipi. Claire'ın dizi künyesi {Deli doluyum ilişkilerde çok b*k yolluyum} Ruth Fisher --> En gıcık olduğum dizi karakterlerinden biri. Bir kere baştan kocasını bir kuaförle aldatması. Bunun ardından o meşhur gerginliğe ve ortada bir halt yokken yaptığı bu telaşlarla kendisini uzaklaştırdı. Kendisi öyle gergindir ki vulvası çim biçme makinesi gibidir emin olun. Bir şey söylemek isteyip de söyleyemeyen ve gereksiz yere çıldıran bir anne. Fakat her zaman dengesiz. Yaptığı hamlenin bir dakika sonrasında hemen tersini yapabiliyor. Ya da her an fevri kararlar verebiliyor. Bunu George ile olan evliliğinde zaten görebiliriz. Sonrasında boğuştu sorunlarda bunların bir parçası niteliğinde. Kocasını ve cenaze işlerinin süresini en uzun yaşayan isim olduğu için de pek kızamıyoruz ailenin hiçbir üyesine sırt çeviremediğimiz gibi. Fakat Ruth her zaman boşlukta gezinen, ne yapmak istediğini kestiremeyen bir karakterdi... Ruth'un dizi künyesi {Gergin ev hanımı} Brenda Chenowith --> Bazen arzulamadığınız ve sizde cinsel dürtü uyandırmayan kadınlar olur ya Brenda o benim için. Dizinin ilk sezonlarında Nate'i boynuzlaması, çok çok absürd işlere girişmesi bunlardan bazıları. Bir fahişeyle işe gidip, onları 3. kişi olarak izleyip buna kitabına almışlığı ya da 3'lü çevirmişliği de vardır. Ne zaman Nate'in AVM'i meydana geldi ki o zamandan sonra Brenda hepimize daha olumlu gözüktü. Olağandışı çocukluğu ve dengesiz ebeveynleri de onun bu duruma gelmesindeki baş faktör. Son sezonda kardeşi ile ensest ilişkileri meydana geldiyse de o dereceye çıkmadı hiçbir zaman. Brenda'nın sevdiğim tek şeyi vardı o da canım memeleriydi. Brenda'nın dizi künyesi {havv haav havv} (izleyenler bilir.) Keith dahil birçok karakteri var, hepsi de ayrı evren. Fakat yaza yaza yoruldum affedin. Finalinin o derin dakikalarını da paylaşmadan buradan gidemem. Ölüm dolu o dakikalar.... Videoyu izlemek için tıklayınız |
çok güzel yazmışsın hocam. Tam anlamıyla düşüncelerimi yansıtmışsın. Ruth Fisher ı yolda görsem boğarım. İzleyeyim mi sıkılır mıyım vs soran arkadaşlara sırf o finali görebilmek için baştan izlerim, izleyeceğim de. tavsiye ederim dramın hası |
Ne yapsa batıyordu bana bilmiyorum... |
Bu diziyi izleyip bitiren, felsefesini anlayan adam kaliteli adamdır bunu bilir bunu söylerim. |
Mükemmel bir dizi. Dram konusunda eline kimse su dökemez. Kimler geldi kimler geçti. Gözlerden damla damla göz yaşı indi.... |
Şu diziyi bitirip hayatında bir şeyleri değiştirmemiş, finalinde ağlamamış birisi var mı beyler? Merak ediyorum. |
Daha önce izlememiştim, bu kadar ilgi gördüğüne göre drama türünde güzel bir dizi olmalı, mutlaka izleyeceğim. |
six feet under... öyle bir dizi ki unutamazsın, beni çok etkilemiştir bu dizi. hatta o kadar etkiledi ki kolumda dövmesini taşıyorum. belli bir yaştan sonra herkes izlemeli. |
Ben ağlamam diyodum gözlerim dayak yemiş gibi şişmişti en son. Daha ötesi yok SFU nun üzerine. Ve gerçekten bölümleri sezonları hayatımda ufak oynamalara sebep oluyordu ki finali izledikten sonra bakış açım komple değişti. |
Dövmenin fotoğrafını rica edebilir miyim hocam? @Sensation + Birebir olarak benim durumum işte. Ben bir de Nate'in karısı Lisa öldüğünde çok üzülmüştüm ağlayacak gibi olmuştum. Aşık olduğum bir kıza çok benziyordu. Ayrı seviyordum o karakteri. |
Bu işte bi terslik var Lisa benim de eski sevdiğim kıza benziyor diye çok üzülmüştüm. Neyse ki İstanbuldaymışsın |
vay arkadaş finali 2 yıl sonra izledim gene ağlattı http://www.youtube.com/watch?v=eNwARV9tPUw |
himm bu diziyide listeme eklemeliyim sanirimm |
Fotograflar fotograflar...
Natein otururken bir foto var ya parcalarla fotoyu birlestirmis..
ANLATTIKLARIM SPOILER DEGIL IZLEMEYEN ANLAMAZ. IZLEYEN ANLAR.
Iste nate surat yapisi olarak bana benziyor bir de inanamazsiniz. Fotograflari hic sevmezdim onemsemezdim. Hic bu acidan bakmamistim. Simdi uni tercihleri yaparken temmuzda en cok istedigim bolum fotografcilik.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >