Aslında benim düşündüğüm şey şu ki: Hayatımız uykusuz bir gencin; daha ömrünün baharında; ateşli, heyecanlı konuşmalara, cesurluklara, övünmelere ve kızlara ayıracağı enerjiyi hiç düşünmeden hiçe sayan geceler kadar zor olmadığı için şükretmeliyiz. (biraz uzun oldu sanırsam)
Bence geceler günden tamamen farklı birer organizma. Sizinle konuşan, tavsiyeler veren fakat tek yaptığı şey size zaman kaybettirmek olan bir aile büyüğünden farksız.
Gece uykusu çok önemlidir.Bu yüzden Zaman aynı zamanda yenilenmek ve tazelenmek için de vardır. Gün ışığında melatonin hormonu salgılanmaz. Melatonin ise bedenimiz için önemli bir hormondur. Vücudun kendini yenilemesine yardımcı olur. Melatonin karanlıkta salgılanır. Fakat geceleri bir şey daha salgılanır: Düşünceler...
Buna hayalleri de ekleyebiliriz. Ben zaten normalde düşünmem. Düşünsem zaten matematik dahisi olurdum. Hayır, ben genellikle hayal kurarım. Planlamam, öyleymiş gibi tasarlarım. Olup olmaması, uyup uymaması önemli değildir. Her zaman hayallerim bana yardımcıdır çünkü hayaller o an ne düşünüyorsanız onu yansıtır. Bu yüzden düşünmek karmaşık bir iştir. Hayal kurmak ise zevkli bir iştir.
Fakat gün bitmiş. Stresli saatler geride kalmış, kavgalar gürültüler karanlık boyunca dinmiş. Kapınızın önündeki caddede son ses arabesk çalarak giden Şahin'le dalaşmayı planlamıyorsanız uyumak normal bir bünye için yapılacak en iyi şeydir. Fakat genelde stresli zamanlarda ortaya çıkan hayal kurma isteğim sık sık uyumaya hazırlandığım dakikalarda da akın ediyor.
Hayal etmek başarının habercisidir derler fakat bence başarma ihtimaliniz olmayan şeyleri hayal etmek içgüdüseldir. Bir şey sürekli hayallerinizde canlanıyorsa o şeyi unutun. Asla olmayacak. Yani siz yapabileceğiniz en iyi şeyin uyumak olduğunu anlamalısınız.
O aklınıza gelen ve yarın ilk iş bu işe başlıyorum dediğiniz şey, benliğinizden sıyrılma ve rüyalarla sevişme eylemine yani uykuya gösterdiğiniz bir dirençten başka bir şey değil. Yanınızda duran saate bakar durursunuz ki size zamanın geç olduğunu hatırlatsın. Şimdi uyursam bir ihtimal uykumu alırım deyişinizi duyuyor gibiyim. Ve zaman denilen şey de sizi duymuş olacak ki hiç olmadığı kadar hızlı akıyor. Hiç bir şey yapmadan öylece oturmak bazen sıkıcıdır fakat geceleri bu çok tatlı bir eyleme dönüşür. Zamanı hisedersiniz. Dünyayla hiç olmadığı kadar bütünleşirsiniz. Sizi rahatsız eden it havlamaları bu kez merakınızı uyandırır. Hala aktif ve dinamik oldukları için bu canlıları tebrik edersiniz. Hiç uyumadığı efsanesiyle ünlenen New York gibi şehirlere hayranlık duyarsınız ve bu kafayla oralarda çok rahat yaşayacağınızı tahayyül edersiniz...
Ne yazık ki bunların hepsi kendini hoş sohbet sanan laubali bir aile büyüğünüzün sizi eve hapsedip kendi çocukluk anılarını anlatması gibidir. Zamanı geciktirir!
Yarın iş vardır, stres vardır ve uyum sağlamak zorundasınızdır. Gel gör ki uykusuz bir bünyeye insalara uyum sağlamak çok zor gelir. Herkes hayatında hiç uykusuz kalmamış gibi dinç ve enerjiktir. Her gece başlarını koyar koymaz uyuyorlardır size göre. Yine bir gece, ben de öyle dinç olmak istiyorum yoksa her an birine dalabilirim der ve kendinizi uyumaya zorlarsınız; ama eskiden her gece kendiliğinden olan ve yaparken efor sarfetmeye gerek duymadığınız uyuma eylemi tam 300 şınav çekmek kadar zordur artık. Ne zaman şimdi uyuyorum deseniz aklınıza bir şey gelir. Ne zaman uyuyorum deseniz ''durum böyleyken nasıl uyuyabiliyorsun!!'' diye söylenen iç sesiniz sizi geceye ve ampulun sarı ışığına geri çeker.
Hafta içi uyuyamadığım halde haftasonları tatlı tatlı uykumun gelmesini daha ben çözemedim, bilen varsa biraz anlatsın. Hem böylece varoluşçuluk teorisini biraz kurcalamış oluruz belki...
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
Evet okumadım ama bu ne kadar güzel yazdığın gerçeğini değiştirmez, uplamis gibi oldum. 😆 ancak kalbi temiz insan bu kadar samimi tatlı bir yazı yazar.
Bence geceler günden tamamen farklı birer organizma. Sizinle konuşan, tavsiyeler veren fakat tek yaptığı şey size zaman kaybettirmek olan bir aile büyüğünden farksız.
Gece uykusu çok önemlidir.Bu yüzden Zaman aynı zamanda yenilenmek ve tazelenmek için de vardır. Gün ışığında melatonin hormonu salgılanmaz. Melatonin ise bedenimiz için önemli bir hormondur. Vücudun kendini yenilemesine yardımcı olur. Melatonin karanlıkta salgılanır. Fakat geceleri bir şey daha salgılanır: Düşünceler...
Buna hayalleri de ekleyebiliriz. Ben zaten normalde düşünmem. Düşünsem zaten matematik dahisi olurdum. Hayır, ben genellikle hayal kurarım. Planlamam, öyleymiş gibi tasarlarım. Olup olmaması, uyup uymaması önemli değildir. Her zaman hayallerim bana yardımcıdır çünkü hayaller o an ne düşünüyorsanız onu yansıtır. Bu yüzden düşünmek karmaşık bir iştir. Hayal kurmak ise zevkli bir iştir.
Fakat gün bitmiş. Stresli saatler geride kalmış, kavgalar gürültüler karanlık boyunca dinmiş. Kapınızın önündeki caddede son ses arabesk çalarak giden Şahin'le dalaşmayı planlamıyorsanız uyumak normal bir bünye için yapılacak en iyi şeydir. Fakat genelde stresli zamanlarda ortaya çıkan hayal kurma isteğim sık sık uyumaya hazırlandığım dakikalarda da akın ediyor.
Hayal etmek başarının habercisidir derler fakat bence başarma ihtimaliniz olmayan şeyleri hayal etmek içgüdüseldir. Bir şey sürekli hayallerinizde canlanıyorsa o şeyi unutun. Asla olmayacak. Yani siz yapabileceğiniz en iyi şeyin uyumak olduğunu anlamalısınız.
O aklınıza gelen ve yarın ilk iş bu işe başlıyorum dediğiniz şey, benliğinizden sıyrılma ve rüyalarla sevişme eylemine yani uykuya gösterdiğiniz bir dirençten başka bir şey değil. Yanınızda duran saate bakar durursunuz ki size zamanın geç olduğunu hatırlatsın. Şimdi uyursam bir ihtimal uykumu alırım deyişinizi duyuyor gibiyim. Ve zaman denilen şey de sizi duymuş olacak ki hiç olmadığı kadar hızlı akıyor. Hiç bir şey yapmadan öylece oturmak bazen sıkıcıdır fakat geceleri bu çok tatlı bir eyleme dönüşür. Zamanı hisedersiniz. Dünyayla hiç olmadığı kadar bütünleşirsiniz. Sizi rahatsız eden it havlamaları bu kez merakınızı uyandırır. Hala aktif ve dinamik oldukları için bu canlıları tebrik edersiniz. Hiç uyumadığı efsanesiyle ünlenen New York gibi şehirlere hayranlık duyarsınız ve bu kafayla oralarda çok rahat yaşayacağınızı tahayyül edersiniz...
Ne yazık ki bunların hepsi kendini hoş sohbet sanan laubali bir aile büyüğünüzün sizi eve hapsedip kendi çocukluk anılarını anlatması gibidir. Zamanı geciktirir!
Yarın iş vardır, stres vardır ve uyum sağlamak zorundasınızdır. Gel gör ki uykusuz bir bünyeye insalara uyum sağlamak çok zor gelir. Herkes hayatında hiç uykusuz kalmamış gibi dinç ve enerjiktir. Her gece başlarını koyar koymaz uyuyorlardır size göre.
Yine bir gece, ben de öyle dinç olmak istiyorum yoksa her an birine dalabilirim der ve kendinizi uyumaya zorlarsınız; ama eskiden her gece kendiliğinden olan ve yaparken efor sarfetmeye gerek duymadığınız uyuma eylemi tam 300 şınav çekmek kadar zordur artık. Ne zaman şimdi uyuyorum deseniz aklınıza bir şey gelir. Ne zaman uyuyorum deseniz ''durum böyleyken nasıl uyuyabiliyorsun!!'' diye söylenen iç sesiniz sizi geceye ve ampulun sarı ışığına geri çeker.
Hafta içi uyuyamadığım halde haftasonları tatlı tatlı uykumun gelmesini daha ben çözemedim, bilen varsa biraz anlatsın. Hem böylece varoluşçuluk teorisini biraz kurcalamış oluruz belki...
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
                        
Üye Ol Şimdi DeğilÜye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi bisikletini satan bilge -- 25 Eylül 2017; 2:36:26 >