D

Yarbay
16 Ağustos 2008
Tarihinde Katıldı
Takip Ettikleri
15 üye
Görüntülenme (?)
121 (Bu ay: 1)
Gönderiler Hakkında
D
7 yıl
Yeni Anayasa Değişiklikleri ve Ortada Dönen Yalanlar
Ortada şöyle bir yazı geziyor, yalanlardan ibaret, hem yeni Anayasa değişikliklerinin ne anlama geldiğini kısaca anlatmak hem de yalanlara meydan bırakmamak adına uzun uzun bu yazıya karşı yazıyorum, hukukla içli dışlı olduğumun 7. yılındayım, en az 10 farklı Anayasa Kitabı okumuş, birçok Anayasa paneline katılmış ve dersini almış durumdayım. Buyurun o yazı ve altında benim yazdığım cevapları:

Devamı blogumda arkadaşlar, resim alamadım buraya, tmerak eden okuyabilir, hayırlı akşamlar.

http://sublimineral.blogspot.com.tr/2017/01/yeni-anayasa-degisiklikleri-ve-ortada.html
D
9 yıl
Hukukun ve Bilimin egosu
Bu iki kavramı irdelediğim yazım aşağıda linkte mevcuttur, yorumlarınızı esirgemezseniz sevinirim.

http://belkidogrudurcudavut.blogspot.com.tr/2015/04/bilimin-ve-hukukun-egosu-ile-modernite.html
D
9 yıl
Araç-alım satımında ayıba dair hukuki hükümler(km düşürme-boyalı çıkma vs.)
Merhaba arkadaşlar, öncelikle belirteyim, 3 yıllık Hukuk öğrencisiyim, forumda bu tarz konuların çokça açıldığını gördüğüm için naçizane en azından haklarımızın kanuni olarak farkında olalım diye böyle bir konu hazırladım.Aramızda daha tecrübeli hukukçular varsa elbette olası hataları düzeltebilirler,ancak hükümleri yazıp açıklamaktan öteye gitmeyeceğim için anlaşılır bir konu olacağını umarım.

- Öncelikle hangi hükümler uygulanır ona bakalım. Çoğumuz aile babası -öğrenci-memur gibi meslekler icra eden kişileriz e alışverişimizi buradan yapıyoruz. Dolayısıyla burada herhangi bir tacirlik durumu olmadığı için ticari hükümler uygulanmaz. Sıfır araç alımlarında ise tüketici konumunda olduğumuzdan aşağıda açıklayacağım hakları çok daha geniş çerçevede kullanma hakkına sahibiz. Bu konuda bunu söylemekle yetinip genel olarak inceleyeceğimiz alım-satıma dair ayıp hükümlerine geçeyim.

-Öncelikle ilk hal, TBK m.208'de düzenleniyor, yarar ve hasarın geçişi ile ilgili. Bu madde bize 'sözleşmede öngörülen haller dışında satılanın yarar ve hasarı taşınırlarda zileyetliğin devri ile geçer' şeklinde bir düzenleme veriyor. Zilyetlik demek malın fiili hakimiyeti demek olduğundan,yani sizin aracınızı teslim almanızla zilyetlik size geçeceğinden, bir araç aldınız,her konuda anlaştınız ancak teslim almadıysanız, herhangi bir zarar olması durumunda bu zarara satıcı katlanır, hiç bir şekilde zararı size yüklemeye kalkamaz. Buradaki zarar örneğin çizilme,vurulma arıza gibi durumlar olabilir. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki ufacık bir çiziğe dayanıpta ben arabayı almaktan vazgeçiyorum demeye de hakkınız TMK m.2'de ki Dürüstlük kuralı uyarınca yoktur.Bu kuralın ne olduğu adından belli zaten, açıklamaya ihtiyaç duymuyorum.

Bunun ardından kanunda ayıp deyince ne anlaşılıyor ona bakalım:
TBK m.219 'da düzenlendiği üzere;ı, 'alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.'

Yani bu kapsamda, otomobil açısından bakarsak, size taahhüt edilen şekilde çalışmayan bir klima sistemi, motor arızaları, kilometre düşürme(çünkü burada piyasa şartları göz önüne alındığında maldaki değer kaybı açıktır),değiştirilmediği söylendiğinde halde değişmiş olan parçalar,boyalı parçalar vs. değerlendirilebilir. Dolayısıyla,otomobillerle ilgili burada sürekli açılan konulardaki bu gibi durumlar,ayıp olarak kabul edilip satıcının sorumluluğuna gidilebilecektir.

Ancak bu durumda bir sonraki madde de, gözden geçirmekle anlaşılabilecek ayıplardan sorumluluk kabul edilmemiştir.Yani burada aracı alırken gözden geçirerek açıkça görebileceğiniz aşikar ayıp olarak tabir edilen ayıplar söz konusuysa artık geçmiş olsun. Örneğin tavanın açıkça görülen bir biçimde göçük olması gibi.

Peki bir zaman var mı? Kanun gözden geçirme ve bildiririm yükümlülüğü altında yaptığı düzenlemede;
'MADDE 223- Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
Açıklamak gerekirse, işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz bir inceleme yapmakla mükellef olmuş oluyoruz.Örneğin aracı aldıktan sonra bir kaç ay içinde bakıma götürdüğümüzde boyalı olduğunu öğrenirsek bu durumda işlerin olağan akışına gözden geçirmiş oluruz. Veya yıllık bakım için gittiğimiz serviste motorun km'si ile oynandığını anlarsak bu durumda da bu hüküm söz konusu olacak olup derhal satıcıya bildirmekle yükümlü hale geliriz. Ancak kaportanın hemen göze çarpmayan kısmında ilk incelemede aşikar olmayan bir ayıp varsa ve fırsat bulduğumuzda gözden geçirdiğimizde fark edecebilecek durumda isek bu durumda 4-5 aylık süreler pek kabul edilebilir süreler olmayacaktır. Yani burada olaya göre, mantıksal kriterlere dayalı olarak bir değerlendirme ile olaylar çoğaltılabilir.

Bu durumlar olağan haller için geçerli olan durumlardı. Peki satıcı ağır kusurluysa, yani hile,kandırma,gizleme gibi durumlar söz konusu ne olacak?
Kanun hemen imdadımıza yetişiyor ve; MADDE 225- Ağır kusurlu olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz.
Satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerlidir.
Yani satıcı,açıkça bize kaportanın hiç bir yerinde boya badana değişen olmadığını daha önceden söylemiş veya var olanı gizlemiş ve sonradan biz bunu 7-8 ay sonra veya 1 yıl sonra ancak fark etmişsek, bu durumda fark ettiğimiz zaman satıcıya gidebiliriz. Aynı şekilde km düşürme gibi olaylarda da geçerli bu durum. Son cümlede biraz galericilere yönelik olarak düşünebiliriz konumuz açısından, bana göre al-satçılara da uygulanabilir bu işi yaptıkları ispat edildiği zaman. Galerici,bu işi meslek edindiği için örneğin o aracın kapsısının değiştiğini,km'sinin düşürülmüş olduğunu vs. bilmek zorundadır, dolayısıyla galeriden alınan bir araç için sonradan bu tarz vakaların ortaya çıkması halinde zamana bakılmaksızın galericinin sorumluluğuna gidilebilir.

Ayıbın ne olduğunu ve kime ne şekilde başvurabileceğimizi gördük, şimdi esas mesele olan haklarımıza gelelim.Kanun metni aynen şöyle:

-MADDE 227- Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.

-Seçimlik hak demek, istediğimizi kullanabileceğimiz anlamına gelmekte olup bunun tek istisnası satıcının ayıpsız benzeriyle değiştirmesi+uğranan zararın tazminidir.Uğranan zarardan kasıt ayıptan dolayı ortaya çıkan bir çekici masrafı veya yol masrafları onarım masrafları olabilir otomobil bakımından.
Bir diğer husus, örneğin 15 bin liralık araba aldık ama motoru bozuk,10 bin lira motorunun tamiri tutuyorsa, bu durumda da onarım isteyemeyiz.Burada hemen araç bedeline yakın bir onaırm meblağı söz konusu olduğundan sözleşmeden dönme yani al arabanı ver paramı şeklinde bir davranış veya ayıpsız benzerini isteme -ki bu durum otomobiller için pek mümkün olmasa da yine de istisnai olarak karşımıza çıkabilir- haklarımızı kullanabiliriz. Aynı şekilde örneğin kapıları değişmiş bir araba için eğer geri vermek vs.istemiyorsak bu durumda bedelde indirim hakkımız mevcut. Burada ufak bir detay var, bedelde indirimde malın değerine çok yakınsa,Yargıtay uygulaması gereğince sözleşmeden dönme uygulanıyor sadece. Yani 20 bin liralık arabada 12 binlik değer eksilmesi varsa (pek mümkün olmasada) bedelde indirim değil,sözleşmeden dönme uygulanır.

Sözleşmeden dönme yukarıda da hafiften belirttiğim gibi, al arabanı-ver paramı+masraflarımı şekilde ortaya çıkan durumdur.Burada Faizde istenebilir.

Peki bu haklarımızı ne zamana kadar kullanabiliriz?

MADDE 231- Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz.
Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.

-Açıklamak gerekirse, normal hallerde,yani satıcının gizlemesi vs. söz konusu değilse 2 yıl içinde ayıbı bildirmiş olmamız gerekir,aksi takdirde zamanaşımı süresi söz konusu olur. Ancak ayıp gizlenmiş veya hile gibi durumlar söz konusu olursa burada da zamanaşımı söz konusu olmaz,yani 2 yıl geçse dahi satıcının sorumluluğuna gidip yukarıda açıkladığım seçimlik haklarımızı kullanabiliriz.

PEKİ,gelelim işin bir diğer temel noktasına. Bu haklarımızı nasıl kullanıcaz? Arkadaşlar,hepinizin malumu olduğu üzere,dışarda kimse bu tarz bir ayıptan sorumlu olduğunu kabul etmez. Dolayısıyla pratikte mahkeme tek yol. Mahkeme olmadan istediğiniz kadar kanuna dayanın ihtar çekin vs. adam ödemezse ödeneyecektir. Dolayısıyla mahkemeler yoluyla hakkınızı arasanız ancak sonuca ulaşabilirsiniz. Bu tarz davalar bildiğim kadarıya ortalama 2 yıl sürüyor, çok daha kısa süreni de mevcut,3 yıla çıkanı da duymuşluğum var.

Kulak asılması gereken bir öneri olarakta, avukatsız olarak bir mahkemeden sonuç almanız bu durumda imkansıza yakın. Çünkü kanunu veya dayandığınız hükümleri vs.ne kadar iyi bilirseniz bilin, ne mahkeme takibini avukat gibi yapabilirsiniz,ne de hukuk mahkemelerindeki usül işlemlerini başarıyla gerçekleştirebilirsiniz. Zaten özetle bir usül işlemini yanlış yapmanız komple davanızın reddine neden olacağından, böyle davalarda avukata başvurmak bir açıdan mecburidir. Elbette hak arama özgürlüğünüz çerçevesinde avukatsız da dava açabilirsiniz,ancak sonuç almanız gerek usül işlemleri gerek ispat işlemleri gerek hakim kanaati bakımından imkansıza akın olacaktır. Henüz öğrenci olduğum için bu hatırlatmayı çıkar amaçlı yapmadığımı da anlayacağınızı ümit ediyorum.

Dipnot: Bazen medyada ve forumda konular oluyor, 'emsal karar' diye. Km düşürme olayında emsal karar gibi. Türk hukukunda emsal karar diye bir şey yoktur. Bir mahkemenin kararı her şey 1e1 aynı olsa dahi diğerini bağlamaz,tam zıt yönde karar vermesinde hiç bir engel yoktur. Kararın yargıtay kararı olması da onu emsal karar yapmaz. Bu durumda diğer mahkemeleri bağlayan tek şey, İçtihadı birleştirme kararlarıdır ki onlara zaten istisnai durumlarda rastlanır. O yüzden bu tarz emsal karar başlıklarına itibar etmemenizi öneririm.
D
9 yıl
Golf 1.2 TSI DSG testi ve 1.4 TSI 122 DSG değerlendirmesi
Merhaba arkadaşlar, yaklaşık 1 yıldır konu açmıyorum, forumdan koptuk iyice ama bugün hasbelkader Golf inceledim ve konu açacak kadar fikir edinince açmak istedim.

Test ettiğim araç 1.2 TSI DSG Comfortline idi, kendi aracım Megane Gt-Line DCI-EDC. Daha önce A serisi ve v40 harici hemen her C segment aracı kullandım,Yeni 308'e de yarın bakacağım. Öncelikle direk olarak araç hakkındaki değerlendirmelere gelirsek:

-Malzeme kalitesi sınıfında kafaya oynar çok net,lamı cimi yok, gerçekten kaliteli malzemeler var.
-İşçilik gayet iyiydi, rahatsız eden herhangi bir hatası yok.
-Araç çok sessiz,yalıtımı çok iyi sınıfına göre. Kendi aracımla bariz fark hissettin ki bu sınıfta kullandığım en iyi yalıtılmış araç diyebilirim.
-Direksiyon kaliteli hissettiriyor tepkiler bir tık daha iyi olsaymış dedirtti bana, ama yumuşaklığı çok güzel.

-Uçan kaçan bir performansı yok,hatta beklediğimden kötüydü,zorlama şansımda oldu aracı ama tatmin olmadım,kasayı götürüyor işte.
-Sürüş zevki genel olarak bence güzel,süspansiyonlar biraz sert ama 105 hp olduğu için arkalar bağımlı. Onun da etkisi var.
-İç mekan çok verimli kullanılmış oldukça geniş.
-Motor çok sessiz,çalışıyor mu anlamadım.

-Motor soğukken çıktığımız ve benim yer yer zorlamalarımı içeren yaklaşık 10 km'lik testte 7 litre ortalama gösterdi ki bence çok iyi bir değer.
-Park sensörü olmaması rezillik. Bence belki de en kötü noktası.

Diğer C segment araçlara iç mekan ve yalıtımda ciddi bir üstünlük sağlıyor, ayrıca gerçekten yakıt olarak TSI yeni nesil motorlar oldukça verimli.Sınıfında en iyisi sanırım 1.2 Pure TECH şu anda ama TSI grubu ardından gelir.

DSG'nin EDC ile kıyaslanmasına gelince, DSG ilk 2 viteste bariz daha iyi bir şanzıman. 7 ileri olmasına rağmen son viteste 2.000 devirde aynı hızı yapıyor benim aracımla ki benim aracımda 110 hp buna pek anlam veremedim. Yokuşlarda geç vites değiştirme olayı DSG'de de var ama açok konuşmak gerekirse DSG çok daha akıcı bir şanzıman. Kalkışlarda titreme gibi olaylar yok çünkü en basitinden.

1.4 TSI 122 'lik versiyon ise performans olarak bariz daha iyi ve ciddi konfor farkı var.Onun dışında vergi ve yakıt farkı pek fazla yoki yarım litre daha fazla yakıyor ki bence değer.

Fiyatlara gelince, Liste fiyatı 66.300 1.2 TSI DSG'nin, C segmenti tüm rakipleriyle neredeyse aynı. Koreliler daha uygun ama onlarda aşırı yakıyor,onlarn dizeli benzinli Golf'ten fazla yakıyor maalesef. O yüzden fiyatlarını kesinlikle aşırı bulmuyorum. Pug'un Ford'un fiyatlarına bakınca ucuz geliyor hatta. Atmosferik 10 litre yakan Focus aynı para. Bir iki donanım farkı var onlarda tercih değiştirecek türden değil açıkçası. Benim izlenimlerim bunlar, alınır,garanti 4 yıla çıkarılır, paşa paşa keyifle binilir bence. Dizeli için aynı şeyleri söyleyemem.
D
9 yıl
Duygumsal Sorgulamacalar
İç sıkıntısına binaen kaleme aldım, hiç kimseye bir şey katmaz, merakınızı gidermez..

http://belkidogrudurcudavut.blogspot.com.tr/2014/11/duygumsal-sorgulamacklar.html
D
10 yıl
Denge konusunda- çalışmak ve köleleşmek hakkında
Arkadaşlar hazırladığım yazının bir kısmını buradan paylaşıyorum:

----Burası işin basit kısmı. Peki ya maddiyat? Çalışmayı sevmiyoruz ve sistem köleliği olarak görüyoruz diyelim. Çalışmadığımız zaman elimize para geçmez doğal olarak. Elimize para geçmezse peki, çok özgür bireyler olarak biz , istediğimiz bir yere gidebilir miyiz? Hayır. Haftasonu kaçamağı yapabilir miyiz? Hayır. İstediğimiz yemeği yiyebilir miyiz? Hayır.
Hadi bunların bazıları lüks ve ihtiyaç duymayacağız istemeyeceğiz diyelim. Yeteri kadar gelirimiz olmadan kendimizi sisteme köle ederiz, başka da bir şey olmaz. Neden mi? Şöyle ki; toplu taşıma kullanmaktan hazzeden var mı içimizde? Saat 2'de evden çıktınız diyelim, o otobüsün saatini beklemek zorundasınız, otobüs gelince çok büyük ihtimalle ayakta gitmek zorundasınız, yazın klimasız kışın kalorifersiz yolculuk etmek zorundasınız, otobüsün in dediği yerde inmek zorundasınız,kalktığı yere kadar gitmek zorundasınız. Otobüsün bittiği saate kadar eve dönmek zorundasınız. Zorundasınız da zorundasınız yani. Bu şekilde, zamanınızı başkaları planlar, neyi kaça kadar yapabileceğinize başkaları kadar verir, başkaları sizin ne kadar yürümek zorunda olduğunuzu tayin eder vs. vs. .. Ancak gelen fırsatları değerlendirerek (eğitim gibi, ticaret gibi) belli bir çalışmayla hatta belki 8 saatten de az bir çalışmayla bir araba sahip olabilirsiniz. ----

Bu kısım yazının ortalarından bir paragraf, çok uzun bir yazı değil zaten, ilgilenen kişilerin okuması dileğiyle :)

http://belkidogrudurcudavut.blogspot.com.tr/2014/10/denge-konusunda1-calsmak-ve-kolelesmek.html
D
10 yıl
GTA5 görev gelmiyor! Yardım lütfen takıldım
Arkadaşlar oyun yüzdesi %48.4, en son Trevor ile Submarine görevini yaptım. Ondan sonra görevler kesildi.
Aramadığım kimse gitmediğim yer kalmadı ama olmuyor.

Sizce sorun nedir? Ne yapmam gerekiyor?
D
10 yıl
Vergiler hakkında..
Vergiler ülkemizde belkide en büyük sorunlardan bir tanesi. Gerek gelir dağılımı üzerinde etkisi, gerek sosyal yaşama etkileri nedeniyle önemli bir olgudur vergi.

Türkiye'de durum ne peki?

Çeşitli hesaplamalarla durumu ortaya koymaya çalıştım, elbette bazı hesaplar oldukça kabaca oldu ama idare eder diye düşünüyorum.

Hesaplamalar ve oranlar içeren, sorgulama ve haddim olmayarak sorgulatma amaçlı olarak yazdığım yazyı paylaşıyorum , buyurun :

http://belkidogrudurcudavut.blogspot.com.tr/2014/07/turkiyede-vergiler-ne-kazanyoruz-ne.html
D
10 yıl
Gündem ve vaziyetin özeti
Naçizane görüşlerini elden geldiğince paylaşan birisiyim. Yine bunu yapmaya çalıştım.
Çok farklı bir şey yazmadım, sadece biraz daha farklı örnekler vermeye gayret ettim.

bir iki paragrafı kopyalayıp link vereyim, dileyen okur :

'Aihm kararlarından birisi der ki; Eğer hukuksuz da olsa yapılan ses kaydının açıklanmasında üstün kamu yararı varsa, kaydın kamuoyuna sunulması suç oluşturmaz.

Hukuk ve muhakeme her ne kadar bize uzak kavramlar olsa da, Dünya'da böyle bir işleyişin olduğunu da bilmek gerekir diye düşündüm.'

Yoksa vatana ihanet, Reyhanlı'da 52 vatandaşının ölümüne sebebiyet vermek midir? Olay günü ne hikmetse oradaki hiçbir mobese kamerasının çalışmaması mıdır?

Askeri vesayeti bitirip askere vesayet kurmak mıdır?

MADDE 5.– Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.

Bugün bağımsızlık ve bölünmezlik korunuyor mu? Hayır. Refah, huzur arttırılıyor mu? Tam tersine, toplum bizzat kutuplaştırılıyor, artık herkes kendisinden olmayana 'onlar' diyor. Böl parçala yönet.


Bunlar yazıdan bir kaç paragfar, ilgisini çeken okur diye paylaştımi iyi forumlar.
D
10 yıl
Toplum mühendisliği-kandırmak ve kandırılmak
Medya büyük bir silah. İnsanları kandırmak, yönlendirmek için kullanılan ve etkili olan bir silah.

Daha çok bu yönde olmak üzere, insanların yönlendirilmesi , adeta dalga geçilmesi hususunu çelişkileri ortaya koymaya çalışarak yazmaya çalıştım.

bir paragraf paylaşayım, ilgisini çeken okur devamını:

'' Çok değil , 1 yıl önce kendi kendinin fotoğrafını çekip sosyal medyada paylaşanlara kro, cahil, keko, hanzo muamelesi yapılmaktaydı. Bugünlerde , ismini biraz cafcaflı hale getirdik, 'Selfie' dedik, sonra baktık ki geçen yıl bu tarz fotoğraflar çekenleri aforoz edenler, bir bir selfie fotoğraf çekip yayınlamaya başlamış. ''

bu giriş paragfım, yazının devamı :

http://belkidogrudurcudavut.blogspot.com.tr/2014/02/biz-sizinle-dalga-gectik-geciyoruz.html
DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.