| Merak ediyorum acaba sizce 57.000 de 98 model benzinli ve tozlukları dahi duran bir Mavi Polo için satış fiyatı ne olmalıdır? Şimdiden fikirleriniz ve katkılarınız için teşekkür ederim. |
|
Az önce exisehir'de okudum resmen dehşete düştüm. İlginizi çekebilir diye paylaşmak istedim; Osmanlı zamanından bu güne bu milleti borç batağına sürüklemek için kullanılan bankanın ismi "Osmanlı Bankası" idi, herkes ismine bakıp Türk zannetti... Keza yıllardır, logosunda "Türkiye Türklerindir" yazan gazete bugün Türkiye'yi Türklere böldürme projesinin başını çekmeye başladı. "Beraber yaşamak zorunda mıyız" başlıklı yazılarla... Savunma sanayiinde onca ümit verici gelişmeye rağmen ; en on "milli" olarak lanse edilen piyade tüfeği ile ilgili yaşanan tartışmalar mide bulandırıcı.... Bu tüfeğin ne kadar milli olduğu tartışmasına katkımızı dikkatinize sunuyoruz; Türk Silahlı Kuvvetleri'nin piyade tüfeği ihtiyacının karşılanması, takip edenleri ülser edebilecek bir sürece sahne olmakta. Emektar G-3'lerin yerine önce 1960'ların teknolojisi ama 5.56mm namlulu HK-33 lisanslandı. Bu tüfekten bir miktar (muhtemelen 100,000 - 110,000 civarında) üretildikten ve özellikle Güneydoğu'daki komando birliklerine dağıtıldıktan sonra ihtiyacı karşılamadığı anlaşıldı (!) ve yeni nesil modern ve özgün bir piyade tüfeği tasarım ve üretimi için proje başlatıldı. Proje çerçevesinde MKE ile sözleşme görüşmelerine başlanması kararı, 18.12.2008 tarihli Savunma Sanayii İcra Komitesi (SSİK) toplantısında alındı. Tüfeğin, HK-33'ün aksine, 7.62mm mühimmat kullanacak ve gaz piston mekanizmasına sahip olması öngörüldü. MKE'nin 2009 Faaliyet Raporu'nda proje gelişimi şu şekilde özetlenmiş; MKE Kurumu KKK.lığının 5.56mm Modern Piyade Tüfeği tanımlama dokümanını esas alarak 24 ayda özgün bir ürün olarak gerçekleştirmeyi hedeflediği tüfek tasarımı için hazırlamış olduğu teklifini MSB Tek.Hiz.D.Bşk.lığına sunmuştur. Ancak projeye KKK.lığının AR-GE bütçesindeki kaynak teminindeki zorluklar nedeniyle proje SSM.lığına aktarılmıştır. Yapılan Savunma Sanayi İcra Komitesi toplantısında alınan kararla projeye kaynak sağlamanın yanı sıra uygulanacak proje modelini de MKE Kurumu Ana Yükleniciliği KALEKALIP A.Ş. firmasının da alt yükleniciliğinde yürütülecek şekilde olması belirlenmiştir. Bu amaçla SSM.lığı Teklife Çağrı Dosyasını (TÇD) MKE Kurumuna göndererek teklif istemiştir. MKE Kurumu 5.56mm MPT için hazırladığı Tasarım ve Üretim Projesi için teklifini SSM.lığına sunmuştur. SSM.lığı, 5.56mm MPT Projesi için daha önce yayınladığı TCD’nı revize ederek MKE Kurumuna gönderip TSK istekleri doğrultusunda 5.56mm MPT için verilen teklifin 7.62mm olarak verilmesini talep etmiştir. MKE Kurumu 30 ayda tamamlamayı planladığı MPT teklifini SSM.lığına sunmuştur. Teklif uygun bulunarak uygulamaya konulmak üzere SSİK Kararı alınmıştır. Bu nedenle SSM.lığı ile MKE Kurumu arasında 7.62mm Modern Piyade Tüfeği Projesi Dönem-1 Sözleşmesi ile MKE Kurumu ile KALEKALIP A.Ş. firması arasında alt yüklenici sözleşmeleri 22 Ocak 2009 tarihinde imzalanmış ve 25 Mart 2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir. [Kaynak:http://www.mkek.gov.tr/Icerikler/UOBZODT6.pdf] Bu proje son günlerde basının da gündemine gelmeye başladı. < Resime gitmek için tıklayın > Önce 11 Temmuz'da ajanslara, MKE'nin yeni tüfeğin prototipini tamamladığına dair haberler düştü. Bu habere göre prototipten 3 adet üretilmişti. Namlu ömrünün 10,000 gibi absürd bir değer olarak verilmiş olması gözlerden kaçsa da heyecan verici bir gelişme idi. Ancak kısa süre sonra bir başka ateşli silah üreticisi şirket, Sarsılmaz, karşı bir hamle yaptı. İlk tüfeğin yerli değil taklit olduğunu ifade etti ve bunun ardından bu tüfeğe dair çeşitli haberler çıkmaya başladı. (Ayrıca bkz: İlk Özgün Piyade Tüfeğini Kim Geliştirdi? ; Sarsılmaz'dan Sarsıcı İddiahttp://www.kobipostasi.net/2010/07/17/ilk-ozgun-piyade-tufegini-mke-mi-gelistirdi-sarsilmaz-silah-sanayi-mi/) Bunun üzerine de Milli Savunma Bakanlığı (MSB) (19.07.2010) bir basın açıklaması yaptı. Açıklama şöyle: Milli Modern Piyade tüfeğinin yerli olmadığı iddialarına cevap Makina ve Kimya Endüstrisi (MKEK) kurumunda üretimi süren millî modern piyade tüfeğinin “yerli olmadığı” yönünde 17, 18 ve 19 Temmuz 2010 tarihli bir kısım yazılı ve görsel basında yer alan haberler ile ilgili aşağıdaki bilgilendirmenin yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. 1. Habere konu olan millî modern piyade tüfeği üretimi öncesinde, MKE Kurumunca yürütülen geliştirme çalışmaları sonrasında; iki piyade tüfeği ve bir makinalı tabancanın yivli setli av tüfek modelleri üretilerek bir kısım NATO ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletlerine ihracatına başlanmıştır. Bu çalışmalara paralel olarak tasarımı dahil tamamen yerli, özgün millî sniper (keskin nişancı) tüfeği BORA-12 de üretilerek kullanıma alınmıştır. 2. MKE Kurumu, kazandığı alt yapı ve kurumsal potansiyelini kullanarak millî modern piyade tüfeği çalışmalarını sürdürmüş, sonuçta 5,56 mm çapında basında MEHMETCİK-1 diye anılan erken prototip ilk millî tüfekleri üç ayrı model olarak 2008 yılında üretilmiştir. 3. Kurum bünyesinde ulaşılan bilgi birikimi ve teknolojik altyapı değerlendirilerek savunma sanayi icra komitesi kararı ile Savunma Sanayi Müsteşarlığı ve MKE Kurumu arasında 22 Ocak 2009 tarihinde 7,62 mm çapında millî modern piyade tüfeği yapmak üzere sözleşme imzalanmıştır. projede, MKE Kurumu yanında ülke sanayicisi ve üniversitelerin gücünün de bir araya getirilmesi hedeflenmiştir. Bu amaçla; basında adı geçen sarsılmaz silah sanayi firması da dâhil olmak üzere bu alanda faaliyet gösteren bütün firma, kurum ve kuruluşların tesis, altyapı, teçhizat, makina, arge, bilgi birikimi ve benzer yetenekleri değerlendirmeye tabi tutulmuş ve sonuçta, Kalekalıp firması MKE Kurumunun alt yüklenicisi olarak belirlenmiştir. Ayrıca bazı kobi ve üniversitelerin de proje kapsamında biraraya getirilmesi sağlanmıştır. Görüldüğü üzere ana ve alt yüklenicilerin seçimi, tamamen objektif kriterlere ve buna dayalı olarak yapılan puanlama esas alınarak gerçekleştirilmiştir. 4. TSK istekleri esas alınarak; dünyada mevcut son nesil piyade tüfeklerinin en iyi özelliklerini tek bir tüfekte toplayan, tasarımdan itibaren tamamen özgün üç ayrı prototip 14 ay içerisinde MKE Kurumu Kırıkkale silah fabrikasında üretilmiş, Mayıs-Hk2010 içerisinde ise ilgili kurumlardan uzman personelin de katılımıyla yapılan test ve atışları başarıyla tamamlanarak, seçilen prototip için kalifikasyon safhasına başlanmış ve Eylül 2011’e kadar da seri üretime hazır hale getirilmesi planlanmıştır. 5. MKE Kurumunca geliştirilen millî modern piyade tüfeğinin bugüne kadar ilgililer dışında hiçbir kişi, kurum ve kuruluşa tanıtılmamasına ve herhangi bir bilgi verilmemesine rağmen, görsel ve yazılı basında yer alan tamamen gerçek dışı ve hayal mahsulü haber, yorum, yayınlar ile kamuoyunun yönlendirilmeye çalışıldığı değerlendirilmektedir. İşte burada işler karışıyor. Şöyle ki, MSB açıklamasında adı geçen MEHMETÇİK 1 piyade tüfeği MKE tarafından bir basın toplantısı ile kamuoyuna tanıtılmış, bir süre sonra da savunma fuarlarında sergilenmişti. Bu tüfeği en son IDEF 2009 fuarında inceleme şansı bulmuştum. Söz konusu tüfeğin, Alman Heckler & Koch tasarımı HK-416'nın birebir karbon kopyası olması bir yana, Şahsımca fuarda çekilen ve yandaki fotografta yer alan detaylar özellikle dikkat çekicidir: < Resime gitmek için tıklayın > 1. Kundak üst kısmında, MKE kısaltmasının sağında küçük bir logo, bu küçük logonun sağında "AH" ibaresi ve onun da sağında bir boynuz işareti yer almaktadır. 2. MKE ibaresinin sağındaki küçük logo, Alman Federal Cumhuriyeti'nin ulusal timsali olan "Bundesadler" kartal sembolüdür. Kartalın pençeleri altında bir "N" harfi yer almaktadır, bu da Almanca "Nitrozellulose", yani Nitroselüloz'un kısaltmasıdır ve Alman yapımı tüm ateşli silahlarda yer alan, silahın patlayıcı madde içerdiğini ifade eden bir işarettir.http://www.hkpro.com/image/datecode.jpg adresindeki tabanca fotografında bu logo, "M8" ibaresinin hemen sağında görülmektedir. 3. Yandaki fotografta, AH ibaresinin sağındaki boynuz resmi, "Ulm Boynuzu" olarak da adlandırılan bir semboldür ve Almanya'nın Ulm kentindeki Beschussamt Ulm adlı test, akreditasyon ve sertifika merkezinin logosudur. Bu merkez ateşli silahların kalite ve güvenliklerini onaylayan bir merkezdir ve özel olarak Heckler & Koch firması ile çalışmaktadır. 2 ve 3'ncü maddelerde yer alan N harfi üzerindeki kartal ve boynuz logoları, bu logoyu taşıyan silahın Ulm tarafından test edilip onaylandığını gösterir. Bu logolara "Proof Mark" denir ve üzerinde bulundukları silahın hangi ülkede üretilmiş olduğunu gösterirler.https://store.bluebookinc.com/Info/PDF/Firearm/Proofmarks.pdf adresindeki dokümanda farklı ülkeler tarafından kullanılan proof mark'lar, hangi kurum tarafından verildikleri ve anlamları ile ilgili bilgi yer almaktadır. Dokümanda da belirtildiği gibi, söz gelimi ABD'de herhangi bir test ve sertifika kurumu olmadığı için, üreticiler kendi özel logolarını kullanmaktadırlar. Başka bir deyişle, bahse konu MSB açıklamasında adı geçen MEHMETÇİK 1 piyade tüfeğinin, eldeki veriler ışığında, Alman imali olduğunu söylemek mümkündür. Bu tüfek, Alman Heckler & Koch HK-416 tüfeğinin ta kendisidir. http://en.wikipedia.org/wiki/Heckler_&_Koch_HK416 İlaveten, MSB açıklamasında 3 ve 4'ncü maddelerde yeni nesil modern milli piyade tüfeği projesi ile ilgili bilgiler verilmiş. Bildirildiğine göre Eylül 2011'de seri üretime hazır hale gelecek. Ancak "erken prototip" olarak adlandırılan MEHMETÇİK 1 tüfeği, üzerindeki proof mark'ların da tasdik ettiği üzere seri üretime (?!?) ve kullanıma hazır, onaylanmış bir tasarım. Başka bir deyişle, söz konusu milli (?!?) erken prototip (?!?) tüfeği tasarlayıp üretmiş olan altyapı halihazırda mevcut. Bu yapı, bahse konu erken prototipi, hafızam beni yanıltmıyorsa, 2007 yılında kamuoyuna sunmuştu. Bu durumda naçizane sormak isterim: Bu nasıl bir uzay teknolojisidir ki, zaten erken prototipi tasarlanıp üretilmiş olan bir tüfek 4 yılda ancak seri üretime hazır hale gelebiliyor? Bunun neresi milli'dir?! |
|
< Resime gitmek için tıklayın > Habertürk ekonomi sayfasında gördüğüm haber üzerine BURDAbiraz araştırınca cihazın Web Sayfası'nı da buldum ancak hiçbir alışveriş sitesinde veya başka bir yerlerde satışı falan yok acaba fiyatını bilen bu cihazı kullanan arkadaşlar varmı aramızda. Bu tür bir cihazı almak istiyorum malum 229 USD'ye üretilen ve ülkemzide kat be kat pahalıya satılan IPad almak içimden geçmiyor bu cihaz işimizi görür mü? Şimdiden bilgisini paylaşan herkese teşekkürler. |
|
yakın geçmişi anlatıp sıkıcı olmak istiyorum. < Resime gitmek için tıklayın > 1960'lı yıllarda türkiye'de "tuslog" adı verilen abd üsleri bulunuyordu. bu üslerde de 30 bini aşkın coni.. soğuk savaşın sıcak günleriydi. türkiye, altmışlı yıllarda abd'nin sadık kapatması olması için ter dökenlerce tam bir üs haline getirilmişti. daha sonra terin yerini kan alacaktı ve bunu adım adım planlıyorlardı. < Resime gitmek için tıklayın > ABD'nin türkiye topraklarında kurduğu üslerin belki de en etkilisi, ankara-haymana yolu üzerinde, 12. kilometrede olanıydı. bu üsse amerikalılar resmen "det 27", mealen "site 23", dost sohbbetlerinde de "manzarali station" diyorlardı... O zamanlar adı "çerkezhöyük" olan, şimdi "gökçehöyük" denilen köyün hemen arkasında binlerce dönüm arazi üzerine kurulan bu "ortak savurma tesisi(!)" anladığımız kadarıyla elektronik haberalma, dinleme ve yönlendirme, askeri istihbarat konularında oldukça yetkili bir konumdaydı. < Resime gitmek için tıklayın > Geniş alanda büyük antenler kurulmuş, içinde abd'nin her türlü casusluk faaliyetinin sürdürüldüğü ve yönetildiği bir merkez olmuştu bu "site 23"... Üslerin gerçekleştirdiği görevlerdan bazıları; Türkiye'yi komşularıyla savaşın eşiğine getirmek, kontrgerilla örgütleri yavrulamak, "her yolu" öğrettikleri talebelerinin yaptığı darbeleri alkışlamaktı... Asıl ürün ise amerikanlaşmış bir ordu ve işbirlikçi bürokrasi-siyaset oluyordu.. Site 23 sonra ne oldu? Görünüşte türk silahlı kuvvetlerine teslim edildi ve resmi olarak "bayrak garnizonu" olarak anılmaya başlandı... Telekulak skandalı sırasında telefonlarının dinlenmesi akıllarda bir ironi oluşturuyordu bu garnizonun.. Çünkü bayrak garnizonu, "hassas dinleme" faaliyetlerinde bulunan kısa adı "ges" yani "genelkurmay elektronik sistemler komutanlığı" idi... Irak işgalinin başladığı günlerdi... hani neredeyse hemen her emekli generalin, albayın bir televizyon kanalında "askeri stratejik bölgesel falcılık" yaptığı, hemen hepsinin yanıldığı(!) günler... < Resime gitmek için tıklayın > bir partili telefon etti: "eşşek arkadaşlar uyumayın!.. ırak saldırısı türkiye'den yönlendiriliyor... hatta merkez gölbaşında!".. Tabii bu partilimizin (pentagon, mit, genelkurmay, odc, nsa, osi dışında) bizim telefonumuza ulaşabilen ender kisilerden olduğunu, öyle sizin gibi sıradan ziyaretçiler olmadığını anlamışsınızdır!.. Üyemizin anlattığına göre, bahsi geçen televizyon kanalında bir askeri danışman, ırak işgali ile ilgili uydu fotoğraflarının gölbaşında kurulu bir merkezde değerlendirildiğini yumurtlamış, ama hemen laf boğuntuya getirilmişti. Açıkçası bu konuda yaptığımız beceriksiz girişimler sonuçsuz kaldı... Bu istihbaratı değerlendiremedik.Basında çalışmakta olan arkadaşlardan yardım isteğimiz de, ya öküzün trene bakışıyla karşılandı, veya resmen sallanmadık.. 2004 yılbaşında mimarlar odası bir takvim bastırdı. Üzerinde ankara'nın uydu fotoğrafları bulunan bu takvim, çok beğenildi. Ankara'nın uydu fotoğrafında, şehrin güney-batı kesimi yoktu.. ama takvimin kenarında, intaspace turk ibaresi nal gibi duruyordu. Biraz bunu tarayalım dedik, önümüze şu bilgiler düştü: < Resime gitmek için tıklayın > Intaspaceturk, abd'li Lockheed-Martin firmasına ait "ikonos" ve "spot" uydularının yer istasyonu olarak gölbaşında kurulmuştu. Şirketin ortakları da ilginçti, bunlar yüzde 51 hisse ile çukurova holding ve bir ordu iştiraki olan "uydusan" idi. biz hala uyanmadık tabii, çünkü eşşekiz biz... hatta 540 kilometre yol yaptık ankara'ya geldik, Sırf şu intaspace ne menem birşeydir diye bakmaya, onu bulduk ama bulduğumuzu farkına varamayıp gökçehöyük köyüne daldık.. köyün bir yanindan girip diğer yanından çıktık, bir de ne görelim?.. Bir tür askeri bölgede değil miyiz!.. bir yürüyüş yolunda yüzden fazla amerikalı, göğüslerinde kimlikleri kadın ve erkekli spor yapmıyorlar mı?.. meğer geldiğimiz yer, meşhur "bayrak garnizonu" değil miymiş?.. Oradaki yüzlerce belki binlerce dev antene de anlam veremedik.. gene bişey anlamadık.. çünkü biz eşeğiz!.. Bizim birşeyi anlamamız için, amerikalıların anlatması lazım!.. başka türlü olmuyor.. ve gerçekten de anlattılar: Birgün bu satırların yazarı (güneri abimizin ve ertuğrul üstadımızın ruhu şad olsun!) televizyon seyrediyordu... < Resime gitmek için tıklayın > National geographic channel'da ırak işgalini ballandıra ballandıra anlatıyorlar... şu silahlar kullanilmiş, kodumu oturtmuşlar falan.. içimden "hakkaten çok bilimsel bir program.. kesinlikle silah reklamı falan değil" diye küfürler geçiyor.. sonunda uzaktan kumandayi elime alıyorum, tam o sırada ilahi bir uyarı aliyorum ve seyretmeye devam ediyorum.. Şimdi efendim bu amerikalıların savaş alanını yönettikleri bir sistem/program varmış. sistemin adı, kısaca "tbmcs" açığı, "theater battle management core systems" yani muharebe alanı merkezi yönetim sistemi falan gibi birşey... Görüntüler geliyor, dış ses anlatıyor: bu sistemin bir merkezi abd'deymiş, uydu görüntüleri, awacs görüntüleri falan değerlendirilip karar ve komut veriliyormuş.. onu da gösterdiler, ekran başındaki bayan fareyi eline aldı, bir noktaya tıkladı, sonra diğer bir noktaya tıkladi!.. işlem tamam!.. hedef tahrip edildi....(elde ettiğimiz tbmcs ayrıntıları var ama kafa şişirmeyeyim daha fazla) ve dış ses, bizleri bilgilendirmek, anlamamızı sağlamak için mühim cümleyi kurdu: "Irak'a özgürlük operasyonunda tbmcs, komşu bir ülkedeki abd üssünden yönetiliyor"... ülkenin adını gizli tutuyorlardı çünkü savaş sürüyordu.. ama önemli bir bilgiyi daha verdiler.. Tbmcs isimli kitle imha sistemi, lokheed-martin tarafından geliştirilmişti! Artik kolaj yapmanin zamani gelmişti. toparladık elimizdekileri ve mutlaklaştırdık. amerikaya karşı önyargılıyız ya, ortaya şöyle azotlu bir sonuç çıktı: Lockheed-Martin savaş ürünleri firması, yer istasyonunu doğal olarak yine kendi ürünü olan tbmcs'in uygulama alanına yakın bir yere kurdu. bu yer ankara-haymana yolu 12. kilometrede idi. < Resime gitmek için tıklayın > Intaspace yer istasyonu ile bayrak garnizonu aynı yerde idi. Bizce Intaspaceturk'ün asıl değerlendirme merkezi bayrak garnizonu içiydi.. Bayrak garnizonunda tespit edilen kadınlı erkekli çok sayıdaki amerikalı piknik yapmaya gelmemişti.. Amerikalılar, zaten eski üsleri olan bu yerden hiçbir zaman çıkmamışlardı! Buna göre ırak'ta sürdürülen katliamlarda türkiye, Amerika ile elektronik(!) ortaktır. O zaman resim netleşiyor... Tbmm'deki meşhur 1 mart tezkeresinin reddi falan hikaye.. Savaş, bir aldatma, hile sanatıdır.. Umarız yukarıdaki hikayenin özellikle yerli aktörleri, amerikan geleneklerine uygun biçimde, bir gün katran ve tüye bulanmazlar... kendi kendimi gerdim, ama küfür etmeyeceğim.. Saygılarımla.... |
|
< Resime gitmek için tıklayın > Şarap, beyaz veya kırmızı taze üzüm şırasının fermantasyonu (mayalanması) ile elde ediliyor. Şeker içeren tüm meyvelerden şarap yapılabiliyor. Gün ışığı, şişelemeden sonra da süren mayalanma işlemini hızlandırdığından, şaraplar karanlık yerlerde saklanıyor. < Resime gitmek için tıklayın > Beş yıl önce İsviçreli bir bilimadamı elektromanyetik ışınlarla asit oranını azaltarak şarabı olgunlaştıran "şarap eskitme makinesi" geliştirdi. < Resime gitmek için tıklayın > Şişe açılırken mantarın sesli çıkması, şarabın yatık olarak saklanmış olduğunu anlatıyor. Dik duran şişelerde mantar kuruyor ve oluşan boşluktan içeri giren havada bulunan oksijen şarabı bozuyor. < Resime gitmek için tıklayın > Yatık saklanan şişelerde ise şarapla ıslanarak şişen mantar, hava girişini engelliyor. Sek şarapların litresinde 04, dömisek şaraplarda 412, yarı tatlı şaraplarda 1250, tatlı şaraplardaysa ortalama 50 gram şeker bulunuyor. Yüzde başlayan alkol oranı şekerle birlikte artıyor. |
|
exisehir forumunda yorumsuz olarak; Bunlar bunca mal mulku,gemicikleri nasil aliyorlar? Altin satan sirketlere nasil ortak olmup sermaye koymus,nerden bulmus ortaklik sermayesini? Ne is yaparak bunlari alacak parayi biriktirmisler? Ne kadar vergi vermisler? Bunlar yoksa Deniz Feneri parasiylami aliniyor? Kozmik oda araştırılırken devletin gizlisi-saklisi olmaz demiyorlarmi.... Araştırın bakalım devletin içinde daha devlet olanların gizlisini saklısını Buyrun size belge; < Resime gitmek için tıklayın > Büyütmek için BURAYA tıklayabilirsiniz. |
|
< Resime gitmek için tıklayın > Viyanada ekonomi okuyan Türk gencinin büyük başarısı. Avusturya'da 'Kim Avusturya Başbakan Yardımcısının Danışmanı olacak (Wer wird Österreichs Superpraktikant) yarışmasına katılan 26 yaşındaki Resul Reçper 1000 kişi arasından yapılan elemelerde 19'uncu olarak finale kaldı. Eğer resul yarışmayı birinci olarak bitirirse Avusturya Başbakan Yardımcısı ve Finans Bakanı Josef Pröll'ün yanında bir hafta çalışarak Avusturya gündemine katkıda bulanacak... Günde bin 500 oy alarak Avusturyalıların dikkatini çeken Resul ise 'Nasıl olurda bir Türk bu kadar oy alır' diye olumsuz tepkiler aldığını ama birinci olmak istediğini söylüyor... Oylamanın bitimine sadece iki gün kaldı. Oylarıyla destek olmak isteyenler için BURAYA tıklayın Milliyet |
|
Reuters da son zamanlarda altında yaşanan yükselişi 7 temel nedene bağlıyor. İşte Reuters'e göre altının piyasasındaki canlanmanın arkasındaki temel sebepler: < Resime gitmek için tıklayın > 1. YATIRIMCILAR: Yatırım fonlarının son yıllarda altının da dahil olduğu emtialara gösterdiği ilginin artması, altın fiyatının tarihin en yüksek seviyelere çıkmasını tetikleyen temel nedenlerden biriydi. Altının güçlü performansı, yeni oyuncuları çekti ve altın piyasasında daha fazla para akışının yaşanmasına neden oldu. < Resime gitmek için tıklayın > 2. ABD DOLARININ ZAYIFLIĞI: Altının gidişatına kur piyasasının büyük etkisi oldu. ABD doları değer kaybettikçe, altın yükseldi. ABD para biriminin yaşadığı düşüş, ellerinde farklı para birimlerinin rezervlerini bulunduranlar için dolarla altın satın almayı daha ucuz hale getirdi. < Resime gitmek için tıklayın > 3. PETROL FİYATLARI: Altın her zaman ham petrol fiyatlarıyla güçlü bir ilişki içinde olmuştur. Değerli metal petrolün tetiklediği enflasyonun etkilerini azaltmak için kullanılabiliyor. Ham petrol fiyatlarının artması aynı zamanda bir varlık sınıfı olarak emtialara olan ilgiyi de artırır. < Resime gitmek için tıklayın > 4. SİYASİ GERİLİMLER: Değerli metal herkes tarafından "güvenilir bir liman" olarak görülüyor. Belirsizlik zamanlarında ise herkes altın satın almak için kapışır. Bombalı saldırılar, terör saldırılar ve cinayetler fiyatların yükselmesine neden olabilir. Finans piyasalarında yaşanan şoklar da benzer bir etkiye sahip olabilir. < Resime gitmek için tıklayın > 5. MERKEZ BANKALARI VE ALTIN REZERVLERİ: Merkez Bankaları altını rezervlerinin bir parçası olarak tutar. Bu yüzden merkez bankalarının altın alım satımları da fiyatları etkileyebilir. 7 Ağustos'ta, 19 ülkenin merkez bankalarından oluşan bir grup altın satışlarına sınırlandırma getiren anlaşmayı yenilemeye karar verdi. Anlaşma ilk olarak 1999 yılında imzalandı ve 2005'te beş yıllığına yenilenmişti. Anlaşmada, yıllık satışların 400 tonla sınırlı kalmasına karar verildi. Eylül ayında geçerliliğini kaybeden 2004'teki anlaşmada sınır 500 ton olarak belirlenmişti. < Resime gitmek için tıklayın > 6. RİSKİ AZALTMA: Birkaç yıl önce, altının ons fiyatı 300 dolar seviyesindeydi ve altın üreticileri ileriki dönemlerde elde edecekleri ürünleri ileriki bir tarihte teslim etmek üzere sattı. Ancak altın fiyatlarının yeniden yükselmesiyle birlikte, yaptıkları ön satışlardan zarar ettiler ve altının artan fiyatından faydalanmak için "hedging" adıyla bilinen önceden tedbir amaçlı satışlarını geri çekmeye başladı. Yaşanan bu geri çekişler, piyasa duyarlılığını artırıp, altın fiyatlarının yükselmesine neden olabilir. < Resime gitmek için tıklayın > 7. ARZ VE TALEP: Arz ve talep genellikle altın fiyatlarının belirlenmesinde önemli bir rol oynamaz. Çünkü dünya üzerindeki stoklar yıllık üretiminin yaklaşık 60 katına denk gelmektedir. Altın diğer emtialar gibi tüketilmediği için, Hindistan ve Çin gibi ülkelerin yüksek miktarda altın satın alması piyasaları etkileyebilir. Ancak fiyatlara asıl etki eden faktörler daha çok dolar ve petrol fiyatlarıdır. KAYNAK: exisehir.com |
Premium ve Butik Puro
< Resime gitmek için tıklayın >
Premium puroda aşağıdaki özelliklerin birlikte voralması gerekir.
1. El yapımı olmalıdır.
2. Uzun dolgu (Long-filler), yani doğranmamış yapraktan yapılmış olmalıdır.
3. Sarım kalitesinde ve kullanılan tütünde bir arıza olmamalı; içim ve sarım kalitesi kontrol testinden başarıyla geçmiş olmalıdır.
4. Kendine özgü ve doğal yollarla ortaya çıkmış bir tadı ve kokusu olmalıdır.
5. Eşit ve dengeli yanmalıdır.
6. Duman çekiminde insanı zorlamamalıdır.
7- Premium puroda sarılma işinin tamemen elle yapılması şarttır.
Dış sargılığı elle sarılmış olsa, uzun-dolgu ve çok kaliteli tütün kullanılmış olsa dahi kısmen ya da tamamen makine sarımı bir puroya kimse premium puro demez. Premium puro için fiyatta bir üst sınır bizce yoktur. Ama 1 ABD Doları'nın altındaki bir puroya da kimse premium diyemez. Küba'da dahi vitolası küçük bir puroyu (puritos değilse) 1 pesodan aşağıya alamazsınız. 1 peso Küba'da 1 ABD Doları'ndan daha değerlidir.
< Resime gitmek için tıklayın >
Bazı puro sitelerinde"· sadece butik purolar satılır ve bu purolar için de premium puro tabiri kullanılır. Butik purolar premium puroların özelliklerini taşırlar; ancak piyasa payları büyük değildir. Zira üretimleri oldukça sınırlıdır. Bir butik puro üreticisi yılda 1-1,5 milyondan az üretim yapar. Bu purolar her yerde bulunmaz. Bilindiği gibi puro tütünün kalitesiyle ilgili tahminlerimizin ötesinde bir ayrıntı seti vardır . Kaliteli tütün üretimi sınırlıdır. 1990'li yıllarda birçok butik puro üreticisi, artan talebe yetişebilmek için üretim miktarını çok artırdı. Sarım kalitesi, duruş, tütün kalitesi, içim kolaylığı, tat ve koku bakımından kalite daha az önemsenir oldu. Bu özensizliğin büyük markalarda da var olduğunu iddia ederek bazı puro üreticileri daha kaliteli ancak daha az bilinen isimlerle üretim yapmaya başladı. Genelolarak fiyatları 2 ila 5 ABD Doları arasından değişen butik puroların premium purolardan daha da kaliteli veya kalitesiz olduğunu iddia etmek pek mümkün değildir.
Kaynak: Purosever.com