J

Yüzbaşı
31 Ocak 2007
Tarihinde Katıldı
Takip Ettikleri
0 üye
362553 Gün Cezalı
356708 gün 14 s. 8 dk.
Gönderiler Hakkında
J
16 yıl
Barcelona - Manchester United



1999'da iki takımın maçında 3-3 gibi inanılmaz bir skor ortaya çıkmış, çok keyifli bir maç olmuştu. Barcelona'da iyileşen Messi kadroda ama cezalı olan kaptan Puyol yok. Marquez, thuram, iniesta, bojan, henry ve eto'nun da aynaması bekleniyor.

Messi, bir sezon için oynayacaklarını açıklamış, barcelona ve m.united sitesinde çok detaylı son dakika açıklamaları var
http://www.fcbarcelona.com/web/english/
http://www.manutd.com/

Saat 21:45'de star dan yayınlanacak maçta 110 bin seyircisinin desteğiyle Barcelona barca'lar diyorum.
Sizlerin de görüşlerini alalım.
J
16 yıl
Süper spor basını !
Türkiye'nin en büyük gazetelerinden olan Sabah gazetesi Sn.Aziz Yıldırım'ın hakemlere Ankaraspor maçında bağırarak "utanmaz herifler, maçı nasıl 35 sn.fazla oynatırsınız !" demesinin karşılığı olarak verilen 21 gün hak mahrumiyeti cezası + 20.000 ytl cezayı bakın nasıl bir başlıkla duyuruyor :

"hakaretine ceza kampanyasına ödül"

Verilen ceza haklı veya haksız, bunu geçtim ama haberin veriliş biçimi ne kadar tarafsız (!) değil mi ?

http://arsiv.sabah.com.tr/2008/04/23/haber,C24F85BD42844D71AA39D33E604D3B47.html
J
16 yıl
t-shirt
t-shirt Tükçesi nedir ?
J
16 yıl
Valencia Koeman\u0027ı kovdu
İspanya Birinci Futbol Ligi'nde (La Liga) tarihinin en kötü sezonlarından birini geçiren Valencia CF, Hollandalı teknik direktörü Ronald Koeman'ın görevine son verdi.

Hollanda'nın PSV Eindoven takımını bırakarak, 31 Ekim 2007'de, Quique Sanchez Flores'in yerine Valencia'ya teknik direktör olarak gelen Ronald Koeman, Kral Kupası'nı kazanmasına karşın ligde bekleneni veremeyince, Valencia'da en kısa sürede görevden alınan teknik direktörlerden biri oldu. İspanyol kulübü, Koeman'ın yerine kulübün eski futbolcularından olan ve kulüp yöneticiliği de yapan ''Voro'' lakaplı Salvador Gonzalez Marco'yu sezon sonuna dek takımın başına getirdi.

Ligde arka arkaya yenilgiler alan Valencia CF, son olarak deplasmanda Athletic Club Bilbao'ya 5-1 yenilmişti. La Liga'nın bitimine 5 hafta kala 39 puanla 15. sırada bulunan Valencia CF, düşme hattındaki Recreativo'nun yalnızca 2 puan üzerinde bulunuyor.

Öte yandan Valencia'nın, gelecek sezon için şu anda Villarreal'de olan teknik direktör Manuel Pellegrini'yi istediği ileri sürülüyor.
J
16 yıl
Galatasaray Ruhu
Büyükşehir maçında dikkatimi çeken ve beni çok duygulandıran sahneler vardı. Maç oynanırkan yedek kulübemizden Hasan Şaş ve Hakan Şükür arkadaşlarına çeşitli uyarılarda bulunuyor, kendilerini yırtıyorlardı, kaçan gollerde de kahroluyorlardı. Sahadakiler kadar kenarda efor sarfediyorlardı. Hakan Şükür sakatlanan Ümit'in yerine oyuna girmeye hazırlanırken Hasan Şaş yere oturmuş ona tekmeliklerini bantlamakta yardım ediyordu. Gol sevinçlerindeki kenetlenmeler, somurtkan olarak bildiğimiz Lincoln'ün yüzündeki mutluluk tebessümleri ve takımın gollerden sonraki kenetlenmeleri. Ve artık futbolcuların ailecek florya da piknik yapmaları.

Bu takımın teknik direktörü yokmuş ne yazar ? Bu takım 6 maç seyircisiz oynamış ne yazar ? Rakibi devşirmeler dahil 8 yabancı ile oynarken bu takım pek çok maçına 11 Aslan Türk çıkmış, çoğuna da tek yabancı ile çıkmış ne yazar ? Bu takım sezon boyu revirden çıkmamış ne yazar ? Bu takımın hocası var iken bile hasta olup haftalarca takımını yalnız bırakmış ne yazar ? Bu takımın bütçesi şampiyonluktaki ezeli rakibinin çok çok altındaymış ve borç içinde yüzüyormuş ne yazar ?

Ruhunda liderlik olduktan ve bunları yaptıktan sonra hiç şampiyon olmasa ne yazar ?

Bu takımın adı GALATASARAY. Onun taraftarı olmakla gururluyum, mutluyum.
J
16 yıl
Yüzyılın fıkrası ( - 18 )
TEMEL yaş gününde karısına ne istediğini sormuş. "Jaguar isterim" diye tutturmuş karısı.

"İyi bir fikir olduğunu zannetmiyorum" demiş Temel...

Karısı yalvarmış, ağlamış, Temel’in canına okuyana kadar...

Temel sonunda razı olup ona bir Jaguar almış.

Hayvan eve girer girmez kadını yemiş...




J
16 yıl
Aile kavramının çöküşü
Bugün tahribata uğrayan kavramların en başında aile geliyor.
Fedakârlık ve özveri üzerine inşa edilen sıcacık yuvalar yerine, bireysel özgürlük ve bireysel yaşam öneriliyor alternatif olarak… Batıdan ithal modern hayat tarzı, aile mefhumunun altını oyuyor sinsice. Popüler kültürün sivrilttiği insanların demeçleriyle evliliğin aşkı öldürdüğü kanaati nakış nakış işleniyor genç zihinlere. Sonra, aynı yastığa aynı kişiyle 50-60 yıl baş koymanın ne kadar dayanılmaz bir iş olduğu işleniyor alttan alta. Bir de bunların üzerine çocuk bakmanın, ev geçindirmenin zorlukları ekleniyor; aile kurmanın ağır bir sorumluluk olduğu vurgusu ihmal edilmeden.

Çözüm olarak, "seviyeli birliktelik" öneriliyor aile kurmak isteyenlere… Yuvayı dişi kuş yaptığına göre, genç kızlar ve hanımlar hedefleniyor öncelikle… Mesela onların kulağına çocuk doğurdukları takdirde vücutlarının bozulacağı fısıldanıyor satır aralarında. Artık çocuk yapacak yaşı aşmış olanlara da evlat edinmeleri tavsiye ediliyor, aynı yöntemi deneyen yerli ve yabancı sanatçılar örnek gösterilerek… Çalışan hanımların işi ise daha zor. Onlara keskin bir yol ayrımı sunuluyor, biraz da duyguları ajite edilerek… Eş, çocuk ve yuva mı yoksa kariyer mi sorusu atılıyor ortaya… Zihinler çatallaşınca da kariyer yapmanın faziletleri anlatılıyor vakit geçirilmeden.

Toplum olarak Osmanlı'dan bu yana hep Batı'yı örnek alarak daha iyi bir hayat süreceğimizi zannettik. Batı'yı örnek aldıkça kendi kültürümüzün yozlaştığını bir türlü göremedik. Bir zaman sonra öyle bir hale geldik ki Batı hayranlığı neredeyse hayatımızı kuşattı. Bu özenti millet olmamızın en sağlam ve temel yapısı olan aile mefhumuna bakışı da bozmaya başladı.

ilkokula giderken hayat bilgisi kitaplarında aile kavramı geniş kapsamlı olarak ele alınırdı. mesela orada çekirdek aile üzerinde pek durulmazdı. neydi çekirdek aile? bir anne, bir baba ve çocuklardan oluşan klasik aileydi. eskiden ise halalar, teyzeler, amcalar, dayılar ve büyüklerden oluşan bir kavramdı. 2000'li yıllara geldikçe bu kavram yerini çekirdek aileye bıraktı. belki de en güzel ve rahat aile tanımı budur. hem az kişi var hem de bireyler birbirleriyle daha çok zaman geçirebilir.

günümüzün değişen sosyal/ekonomik/kültürel olayları yüzünden yavaş yavaş çatırdamaya başlamıştır bu kavram. bazıları için "çok da şeyimdeydi" olsa da çoğu kişi için böyle değildir. 10 yaşındaki çocuklar "çıkmak" eylemini gerçekleştiriyorlarsa ben korkarım. bu çocuklar televizyonda gördükleri süslü yaratıklara özenip makyaj yapıyorlarsa yine korkarım. yavaş yavaş bazı şeylerin silindiğinin kanıtıdır bu.

bizi bir arada tutan şey ailedir. eğer ailesi çocuğu umursamazsa başına ne gibi işler geleceği bilinir. bir kere umursanmadığı için içindeki her şeyi dışarı vuracaktır. bu da günümüzdeki psikoloji sorunlu gençleri meydana getirmektedir. artık "ya ben çocuk yapmayacağım" ya da "babasız çocuk yapacağı" gibisinden son derece bencilce sözler söylenmektedir. ama en güzeli de "single" anlayışıdır.

insanın temel ahlak bilgisini aldığı yerler ailesidir. burada oturup kalkmasını, yemek yemesini, insanlara nasıl davranmasını, nasıl konuşması gerektiği gibi konuları ilk olarak burada öğrenir. ve burada en büyük sorumluluk anneye düşmektedir. bu yüzden üç yaşına kadar çocuk anne bakımında olmalıdır. yapılan araştırmalar da bunu açıklamaktadır.

çözülen aile kavramıyla artık toplumda serseri gibi dolaşan ve her an ne yapacağı belli olmayan insanlar bulunmaktadır. ilk temeli 80'lerde başlamış ve günümüzde son sürat hızla devam etmektedir. siz siz olun ailenize sahip çıkın.

memleketimizde aile kavramının cumhuriyetten itibaren gelmiş geçmiş en büyük düşmanı televizyondur. televizyon bir kitle empoze, hatta kitle imha aracıdır bir bakıma. empozenin ne olduğunu bilmekten gayet uzak olan halklar televizyonun verdiği derslerle büyür ve ona göre kişilik sahibi olurlar.

devlet kanalı olan trt'den sonra ilk kurulan televizyon kanalı tele on televizyonuydu. o zamanlar ben sekiz yaşlarındaydım en fazla. televizyonu seyretmek için başına geçtiğimde* gördüğüm manzarayı o zaman anlayamamış fakat çok ciddi bir yıpratma görevi gören sahneler olduğunu hissetmiştim. ki bu sahne, aleni bir tecavüz sahnesiydi. o sıkıntıyla televizyonu kapattığımı hatırlıyorum.

aileler bir şeyleri "sanat" adına seyre alıştıkça, kendi anlayışlarını sorgulamadıklarından dolayı gördükleri zıt fikirleri doğru olarak almaya başladılar. çocuklarının maddi ve manevi eğitimine hiç dikkat etmeyen aile sayısı çok fazlaydı, bugünkü kadar olmasa da. bu sebepten naşi, her bir insanın gönlüne göre görmek istediği şeyler çeşitlendi, evlatlar yaşları ilerledikçe asileşmeye başladılar* ve insanlar giderek yalnızlaştılar.

en önemli etken düşünmemektir. düşünmemek ve bilmemek. televizyonu aslında zararlarını yalıtarak kullanmak da mümkündür oysa. ama bunun zararlarının olabileceği gerçeğini yeni keşfetmiş bulunuyoruz.

yavaş yavaş türk toplumunun içine düştüğü çukurun ta kendisidir. ait olduğumuz kültüre baktığımız zaman hep aile bizim için kutsaldır, önemlidir, onlara layık olmak boynumuzun borcudur gibi düsturlar benimsenmiş ve bunların dışına çıkılmamasına gayret gösterilmiştir.

ancak son dönemlerde türk toplumuna bakıldığı zaman toplumda bir buhranın, bir krizin olduğu gün gibi aşikardır. bunun birçok sebebi vardır. siz buna ekonomik diyin kültürel diyin, kuşak çatışması diyin. yani bu çözülmenin başlıca sebepleri bunlar gibi gözükmüş olsa bile temel faktör aile kavramının yavaş yavaş kutsiyetini yitirmesidir.

felsefe biliminde sosyal çözülme diye bir fenomen vardır. açıklaması ise oldukça basittir. herhangi bir topluma, cemaate, kesime, gruba dahil olamamış insan belli bir süre sonra aitlik kavramını yitirir ve anomi denen olgu gerçekleşir. işte bugün ülkemizin yavaş yavaş geldiği nokta budur. manken ablalarımızın ''çocuk doğuracağım ama babasız'' söylemleri bazı kişiler tarafından feminen bir yaklaşım olarak görülse bile nesli mahvetmekten öteye gitmez.


(alıntıdır)
J
16 yıl
deneme
J
16 yıl
Hırs Yapan var mı ?
Nasıl Yapılıyor
J
16 yıl
::: One Way (İkili Oyun) :::


Yapım : 2006, Almanya
Tür : Dram / Gerilim / Suç
Yönetmen : Reto Salimbeni
Senaryo : Reto Salimbeni
Oyuncular : Michael Clarke Duncan, Til Schweiger, Lauren Lee Smith, Sebastien Roberts, Stefanie Von Pfetten, Art Hindle
Yapımcı : Shannon Mildon
Görüntü Yönetmeni : Paul Sarossy, Mark Willis
Müzik : Stefan Hansen, Dirk Reichardt




Filmi bugün izledim.
Gerçekten muhteşem bir senaryo var filmde. Bol bol sürprizler ve çok iyi oyunculuk ile hiç sıkılmıyorsunuz. Filmde dostluk duyguları, yalancı şahitlik, ihtiras, kariyer hırsı, intikam, acı vs.vs. her şey var. Aksiyon içermeyen ama şaşırtacak derecede akıcı şekilde ilerliyor film. Placebo nun icra ettiği şarkı ve çok güzel müzikler var. Film zaten ilk sahnesi ile çok vurucu bir şekilde giriyor olaya ve anthony'nin layığını bulduğu sahnede vuruculuk zirveye çıkıyor Angelina'nın bu intikam sahnesini uzun süre unutamayacaksınız.

Fragmanına aldanmayın. Konulu film beğenenlere şiddetle ve kesinlikle tavsiye ediyorum. Notum 8/10.
DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.