H

Yüzbaşı
23 Temmuz 2020
Tarihinde Katıldı
Takip Ettikleri
7 üye
Görüntülenme (?)
2108 (Bu ay: 4)
Gönderiler Hakkında
H
2 yıl
Özgür Özel\u0027den Yeni Şeyh Sait Açıklaması
Barış Terkoğlu'nun Özgür Özel'e Şeyh Sait hakkındaki sözleri yüzünden eleştirisine Özgür Özel yanıt verdi.

Bu Terkoğlu'nun ilk yazısı.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-terkoglu/ozgur-ozel-ocalanin-bile-gerisinde-2152734
Özgür Özel, Öcalan’ın bile gerisinde

Karşı olduğunu anlatamayan nerede durduğunu da gösteremiyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Gazeteci Candaş Tolga Işık’ın programına katıldı. Teşbihte hata olmaz, Şeyh Sait ile Mustafa Kemal arasında kalınca, özetle "kutumu açayım" dedi. Ağzımdan "CHP Genel Başkanı PKK liderinin de gerisinde" sözleri döküldü.
Şöyle anlatayım…


Terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan, İmralı’da hapsedildikten sonra görüşlerini çeşitli yollarla kamuoyuyla paylaştı. "Avukat Görüşme Notları" düzenli açıklandı. Mahkemelerde yaptığı savunmalar yayınlandı. Hatta kitapları çıktı. İmralı’da AKP Hükümetiyle yapılan müzakerelerin notları bile basıldı. Buralarda Öcalan’ın Şeyh Sait hakkında çok sayıda görüşü de yer aldı. 

ATATÜRK İLERİ SAİT GERİ
Örneğin 22 Eylül 2004 tarihli avukat görüşme notlarında şunları söyledi:
"İsyanların arkasında Sultan Vahdettin ve İngilizler vardı. Mustafa Kemal isyanlarda sadece Kürtleri görmüyor; ‘Cumhuriyet gidecek, Türkler ve Kürtler kalmayacak, yerine Sevr gelecek’ diyordu. O dönem Türklerin de işbirlikçi kesimleri var. Şeyh Sait, Kürt ulusal kurtuluşçusu değildi, din ağırlıklı feodal otonomiciydi. (…) Eğer bir yerde bir şey yenilmişse, geriyi temsil ettiği içindir. Mustafa Kemal o koşullarda ileri olanı temsil ediyordu. Kürtler gericiydi demiyorum, başındakiler gericiydi."

28 Ağustos 2009 tarihli notlarda ise şu ifadeleri kullandı: 
"Mustafa Kemal, İngiliz oyunlarını kısmen de olsa çözmüştü. İngilizler kendi politikaları için Türkiye'de Kürtleri devletin önüne attılar. Bunlar hep böyle yaptılar. Şeyh Said'i kullandılar. Şeyh Said'i kullanarak Musul ve Kerkük'ü aldılar, bu şekilde Mustafa Kemal'e de Kürtlere yönelme yolunu açtılar. İngiltere bu şekilde Şeyh Sait üzerinden politika geliştirdi."

28 Ekim 2009 tarihli görüşmesinde ifadeleri farklı değildi:
"Mustafa Kemal, Musul ve Kerkük'ü vermek istemiyordu ama İngilizlerin oyunları nedeniyle vermek zorunda kaldı. Şeyh Sait İsyanı-Dicle İsyanı bir provokasyondu. Bunun provokasyon olduğunu anlamadılar."

EMPERYALİZMİN KÜRT OYUNU
Kitaplar dedim ya…
Mesela hapiste çıkardığı "Bir Halkı Savunmak" kitabında Şeyh Sait isyanı için şu tespitlerde bulundu:
"Yakın dönem Osmanlı ümmet anlayışının derin etkisi altındadır. Sünni Nakşi tarikatının etkisi belirgindir. Osmanlı dönemindeki ayrıcalıklarının elden gitmesinin de rolü vardır. Önlerine Kürdistan'ı bir hedef koymaktan çok, Osmanlı halifesi ve saltanatını geri getirmek istemi daha güçlüdür. Dini devlet eğilimi açıktır."
"Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa" kitabının ikinci cildinde Sait’in emperyalizmin oyunlarına alet olduğunu anlattı:
"İran’da Simko İsmail, Irak’ta Mahmut Berzenci ve Türkiye’de Şeyh Sait önderlikleri, Kürt hareketlerinde en başarısız rolün sahipleri olmaktan kurtulamamışlardır. Çoğunlukla emperyalist ajanların basit oyunlarını ilişki sanıp oyunlarına alet olmuşlardır."

Öcalan, bu görüşünü, HDP milletvekillerinin de tanık olduğu çözüm görüşmelerinde, AKP Hükümeti’nin temsilcilerine de iletti. 14 Ekim 2013 tarihli İmralı Tutanakları’nda şu tespiti yer alıyor: 
"Şeyh Said İsyanının bilimsel bir yanı yok. Şeyh Said asla İn­giliz ajanı değil. Ama askerler vurduruldu, Şeyh Said İsyanı, savaş çı­karıldı. Sonrası kıyamet."

Uzatmayayım…
Kendisini onunla kıyaslarken "Şeyh Sait’i kullandılar, ben kendimi kullandırtmadım" dedi. İsyan sırasında Şeyh Sait’ten desteğini çekmiş Diyarbakırlılara selam gönderirken "Diyarbakır halkı 1925’te bir komployu boşa çıkardı" ifadelerini kullandı.

Öcalan’a göre Şeyh Sait bir İngiliz ajanı değildi ama isyanı İngiltere destekli bir provokasyondu. Bu sayede İngiltere, Musul ve Kerkük’ü Türkiye’den, doğal olarak da Türkiye’deki Kürtlerden koparmıştı. Sonucunda da yeni Türkiye Cumhuriyeti’ni Kürt meselesinde tepkiselleştirmiş, katılaştırmıştı. İsyanının niteliği gericiydi. Koyun tüccarı olduğu için "Ticaret burjuvası sayılabilir" dediği Nakşibendi Şeyhi Sait, hilafet istiyordu. Zaten Öcalan’a göre şeyhlik kurumu da gericiydi.

ATATÜRK-SAİT ARASINDA CHP
Öcalan bunları söylerken, ne HDP’den Öcalan’a bir eleştiri geldi, ne AKP "düzgün konuş" dedi. Sadece Kürt-İslamcı Hüdaparcılar yani Hizbullahçılar, Öcalan’ı, Kemalist olmakla itham etti. Yayınlarında "bir Mustafa Kemal yetmezmiş gibi yeni bir Mustafa Kemal başımıza musallat etmek istiyorlar" diyerek Öcalan suçlandı.
İşin özeti böyle…

1925 çatışmasının özü iki şahıs arasındaki kişisel mesele değil, modern ve laik Cumhuriyet devrimi ile şeriatçı hilafet-saltanat yanlısı feodal isyan arasındaydı. Şeyh Sait, savunmasında şeriat için ayaklandığını söyleyecek, kadınların müzik eğitimi almasını bile ayaklanma bahanesi olarak anlatacaktı. Özgür Özel, belki ideolojik eksikleri, belki tarihsel bilgi yoksunluğu, belki kuruluş felsefesiyle mesafesi, belki siyasi duruş sorunları, belki de gündelik siyaset oportünizmi nedeniyle bu tartışmada taraf olamadı. Şeyh Sait’e karşı, terör örgütü kurucusu Abdullah Öcalan’dan bile daha geri tutum aldı. Gericiliğin iki ucu, “Kürt ama hilafetçi” ile “hilafetçi ama Kürt”, Şeyh Sait Bulvarı’nda buluşurken, Cumhuriyet’in kurucu partisi tarafsızlığı seçti. Terakkiperver Fırka’da mümkündü… Ama 1925 koşullarında Atatürk ile Şeyh Sait arasında taraf olamayan biri, CHP Genel Merkezi’nin kapısından giremezdi.
Aksini sanırız. Aslında tarih, bitmemişin öyküsüdür. Ne mutlu geçmişin ağaçlarından bugüne yaprak toplayanlara…






Bu da Özel'in cevabı.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-terkoglu/ozgur-ozelden-aldigim-seyh-sait-mektubu-2153967
Özgür Özel’den aldığım Şeyh Sait mektubu

Devrimciler özür diler ama devrimler özür dilemez. Oysa yıllardır devrimlere özür diletmeye çalışıyorlar.
Gündemdeki Şeyh Sait tartışmasını pazartesi yazmıştım. CHP lideri Özgür Özel, Gazeteci Candaş Tolga Işık’a konuk olmuştu. Şeyh Sait isyanı sorulduğunda, Özel, izleyen pek çok kişinin eleştirdiği bir konuşma yapmıştı.
Yazımda Abdullah Öcalan’ın çeşitli yazdığı yazılarda yer verdiği Şeyh Sait eleştirilerini bir araya getirmiştim. Öcalan’a göre Şeyh Sait bir İngiliz ajanı değildi ama isyanı İngiltere destekli bir provokasyondu. İsyanının niteliği gericiydi, hilafet istiyordu. Buradan hareketle, Özel’in Şeyh Sait değerlendirmelerinin Öcalan’ın gerisinde olduğunu söylemiştim. Cumhuriyet devrimini yapan partinin liderinin değerlendirmeleri bana göre işi tarihçilere bırakmanın ötesinde olmalıydı.


‘ATATÜRK’TEN TARAFIM’
Yazımın ardından Özgür Özel’den bir mektup aldım. "Yazınızı üzerinde notlar alarak okudum" diye başlayan mektup, “’Mustafa Kemal Atatürk ile Şeyh Sait arasında taraf olamayan biri’ ifadenize katılmıyor ve çok kırıcı buluyorum" sözleriyle devam ediyordu.

Özgür Özel, kendisi için meselenin net olduğunu söylüyordu:

"Ben, sıradan bir yurttaş olarak da Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı olarak da Mustafa Kemal Atatürk’ten tarafım, bunun aksinin düşünülmesini bile hakaret kabul ederim. TV100 programındaki ifadelerimi yeniden dinleyebilirseniz, orada da Cumhuriyetin kurucu felsefesinden, Cumhuriyetin kurucu kadrolarından, Cumhuriyetten ve elbette Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten taraf olduğumu kalın harflerle çiziyorum. O programda da çizdim, şu anda da çiziyorum."

Yazımda Özel’in değerlendirmeleri için şu sorgulamayı yapmıştım: "Özgür Özel, belki ideolojik eksikleri, belki tarihsel bilgi yoksunluğu, belki kuruluş felsefesiyle mesafesi, belki siyasi duruş sorunları, belki de gündelik siyaset oportünizmi nedeniyle bu tartışmada taraf olamadı."
Özel ise mektubunda buna itiraz ediyordu:

"Sizin ‘tarafsızlık’ olarak ifade ettiğiniz çerçevenin Şeyh Said’in kişiliğiyle, duruşuyla, yaptıklarıyla bir ilgisi olmadığı gibi yazınızda bahsettiğiniz ideolojik eksiklerle, tarihsel bilgi yoksunluğuyla da bağlantılı olmadığı çok açıktır. Cumhuriyetin ilk yıllarına yönelik açılan tarihsel tartışmaların bağlamından kopartıldığında geride bırakılanlarda yeni acılar bırakmasına neden olduğu, bunun da cumhuriyetin kurucu felsefesine de cumhuriyetin kurucu kadrolarına da bir fayda sağlamadığı açıktır. 1925 yılında Cumhuriyete karşı başlatılmış Şeyh Said İsyanı’nı bastırmak ve devrin koşullarında bunu idamla neticelendirmek ne kadar meşru bir hak ise, Şeyh Said’in torunlarının, dedelerinin mezar yerinin nerede olduğunu sormaları da meşru bir haktır."

Özgür Özel, mektubunun sonunda kişisel tarihini de örnek göstererek, yaptığım değerlendirmenin haksız olduğunu vurguluyordu:
"En başında da ifade ettiğim gibi ben Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olarak Mustafa Kemal Atatürk’ten tarafım. Yıllardır yaptığım siyaset, yol ayrımlarında takındığım tutum, cemaatler ve tarikatların eğitime müdahalesi, devlete ve orduya sızmalarına karşı isyanım, yargıdaki cemaat yapılanmalarına ve onların kumpaslarına karşı durduğum yer ortada iken, beni ve tutumumu çok yakından izleyen bir gazeteci olarak böyle bir yazıyı kaleme almanız beni çok üzdü ve düşündürdü."
Mektup, şöyle bitiyordu: "Fikir özgürlüğüne olan inancım ve basın özgürlüğüne olan tüm saygımla sizi selamlıyorum."

Özgür Özel’den aldığım mektubun tamamı böyle…
CHP VE KURUCU PARTİ
Liderler çoğu zaman onaylayan ordusuyla dolaşıyor. Bizim işimiz ise eleştirel olmayı gerektiriyor. Haliyle bu tartışmayı yararlı ve düzeltici buluyorum.
Uyarı temelsiz değil. Din eksenli ve etnik temelli gericiliğin ortak bir yanı var. İkisi de Cumhuriyet devrimini hedef alıyor. Tartışma ne olursa olsun sorun Cumhuriyet’te aranıyor. Sonunda da devrimden özür diletilmeye çalışılıyor.
Sanmayın ki sadece geçmişe dair bir mesele konuşuluyor. Gericilik geçmişi bugünü dönüştürmenin manivelası yapıyor. Kadın-erkek eşitliğinden anayasal yurttaşlığa, laiklikten ulusal egemenliğe kadar günümüze dair bütün hesaplarını geçmiş muhasebesi üzerinden görüyor.
Son yıllarda kurucu felsefeyle mesafesi tartışılan Cumhuriyet’in kurucu partisi de gündelik siyaseti öncelerken bu kapana sıkışıyor. Bu sebeple de din ve mezhep savaşlarıyla kanın aktığı bir coğrafyada, halen dinci ya da etnikçi ideolojiler değil, Cumhuriyet felsefesi tartışılıyor.
AKP, MHP, İYİ ya da DEM Parti… Türkiye’de her parti aldığı oylarla iktidar olabilir. Yine de hep bir eksiği kalır: Kurucu parti olma özelliği. CHP, hiç iktidar olamasa dahi kurucu parti olma özgünlüğüne sahip. Hem iktidarın politikaları hem de kendi hatalarıyla bu durum boynunda bir yük gibi görünüyor. Oysa 21. Yüzyılda karşılaştığımız 20. Yüzyıl sorunlarıyla yüzleşmede, "kurucu parti kimliği", CHP için imkanlar yaratıyor. Yeter ki Cumhuriyet devrimlerini savunma utangaçlığından kurtulabilsin.
Yıllar önce hapishanede tanıştık Özgür Özel ile. Hakkını yemeyeyim, kaldığımız cezaevinin en istikrarlı ziyaretçisiydi. Aynı yerdeydik.

Bugün o, sadece CHP vekili değil, partinin genel başkanı. Bana sorarsanız, Şeyh Sait meselesine girerken kullandığı, çoğu zaman Cumhuriyet’le sorunlu liderlerden duyduğumuz "Cumhuriyete, cumhuriyetin kurucu kadrolarına, kurucu babalarına saygılıyız" sözü, kurucu partinin ruh halini anlatıyor. Zira Cumhuriyet de kurucuları da CHP için, mesafeli bir saygı duyacağı eski sevgili değil. Aksine "Cumhuriyet de kurucusu da biziz" diyeceği devamlılık hikayesi. Haliyle bugün en azından ruh hali olarak Özgür Özel ile ayrı yerdeyiz.



Barış Terkoğlu Özel'in kifayetsizliğini iyi özetlemiş. Sen cahil, korkak ve o koltuğu oturmayı hak etmeyecek derecede ve hatta Kılıçdaroğlu'ndan bile daha düşük seviyeli bir profilsin Özgür Özel. Şeyh Sait'in mezar yerinin bulunup her yıl gerici ve ayrılıkçı gösterilerin yapılmasını mı istiyorsun pek müstakbel Atatürk ilkelerine bağlı CHP genel başkanı? ABD Bin Ladin'i okyanusun ortasına niye attı? Bir yerlere yaranayım diye çırpınırsan işte böyle battıkça batarsın "Cumhuriyet'in kurucu kadrolarına saygılı" Özgür Özel.
H
3 yıl
HDP\u0027li Sırrı Süreyya Önder, Atatürk\u0027ün \"Yurtta sulh cihanda sulh\" sözünün barış mesajı vermedi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin davetlisi olduğu oturumda konuşan HDP'li Sırrı Süreyya Önder, Atatürk'ün "Yurtta sulh cihanda sulh" sözünün barış mesajı vermediğini belirtti.


https://twitter.com/ensonhaber/status/1637826326592647169?ref_src=twsrc%5Etfw%7Ctwcamp%5Etweetembed%7Ctwterm%5E1638113071963992065%7Ctwgr%5E72ab1a03ee89b194a55f1f52c1c21ae56d1458e1%7Ctwcon%5Es3_&ref_url=https%3A%2F%2Fwww.veryansintv.com%2Fsirri-sureyyaya-tarih-dersi-hangi-yanlisini-duzeltecegini-bilemedi%2F
Ulan sizin yapacağınız İzmir İktisat kongresine edeyim. Apo'nun mektupçusu bu tipi nasıl olur da buraya çıkarırsınız? Ulan Sırrı. Ne biliyorsun da konuşuyorsun cahil herif.
Atatürk anti emperyalist değil de senin PKK mı emperyalist? Ulan başımıza bunları mı çıkaracaksınız? Daha seçilmeden açılım yapmaya mı niyetlisiniz? Nasıl sessiz kalabiliyorsunuz bu söylemlere CHPliler, İyi Partililer? Cevap versenize şu APO'nun emir erine.

Bu da tamamı.

https://www.youtube.com/watch?v=pL1BKniVN9o&ab_channel=Yurtta%C5%9FTV
Sinan Meydan iyi yanıt vermiş bu tipe. ( Aslında başka şeyler de diyeceğim ama Türkiye'de her şey hakaret sayılıyor. )

1. Atatürk,kapitülasyonları kaldırmaya yanaşmayan Batıya ekonomik bağımsızlığa kararlı olduklarını,kapitülasyonları kabul etmediklerini göstermek icin Lozan kesintiye uğradığında İzmir İktisat Kongresini topladı. Kongre sonrası Lozan’a devam edildi ve kapitülasyonlar kaldırıldı.

2. Yani İzmir İktisat Kongresi, Batıya karşı taviz veya teslimiyet değil tam tersine Lozan görüşmelerinde kapitülasyonları kaldırmaya yanaşmayan emperyalist, kapitalist Batıya karşı siyasi ve ekonomik bağımsızlık manifestosudur. Sonunda Lozan’da kapitülasyonlar kaldırılmıştır.

3. İzmir İktisat Kongresi düzenlenirken Misakı Milli’den taviz verilmemiş,Musul henüz kaybedilmemişti.Türkiye,istekleri reddedilince Lozan’da masadan kalkmıştı.Musul’dan vazgeçilmiş değildi.Turkiye Lozan’ın ikinci döneminde Musul ısrarını sürdürünce konu Lozan sonrasına bırakıldı.

4. Atatürk’ün, “Ortadoğu ile ilgilenmediği” iddiası da eski bayat bir iddia. İzmir İktisat Kongresi sırasında Musul sorunu gündemdeydi ve Atatürk Irak’la yakından ilgiliydi. Atatürk 1937’de İslam ülkeleri ile Sadabat Paktı’nı kurmuştu. Hatay nedeniyle gözü kulağı Suriye’deydi.

5. Atatürk,”Başlangıçtaki biz tavrını teke indirgedi” söylemi de klasik bir çarpıtma.Atatürk başından beri vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü için mücadele etti. Biz derken farklı milletleri değil,din ve ırk farkı gözetmeksizin tüm unsurları ile Türk Milletini kastediyordu.

6. “Yurtta sulh cihanda sulh sözü” zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir yaklaşımının doğal sonucudur. Atatürk’ün haksız savaşı yoktu, “öldüreceğiz diyenlere karşı ölmeyeceğiz” diyerek savaşmıştı. Ölmeden önce cağının en büyük barış kuşağını kurmuş, Nobel’e aday gösterilmişti.

7. Yeni başlayanlar için;
– Atatürk’e göre barışın ön koşulu tam bağımsızlık
– Yurtta barış dünyada barışın gerçek anlamı ve uygulamaları
– Atatürk’ün barış paktları ve oluşturduğu büyük barış kuşağı
– Atatürk’ün 7 maddelik dünya barışını koruma formülü

8. ”Kendi yağıyla kavrulma” söylemi doğru. İzmir İktisat Kongresi toplanırken Türkiye yangın yeri gibiydi. Halkın %80’i köylerde yaşıyor, %70 hasta,%10’u bile okur-yazar değildi,ülke borçlu,her şey dışarıdan alınıyordu.Atatürk bu enkazı,tam bağımsız,çağdaş devlet kurarak kaldırdı.

Bu Sırrı tipiyle ilgili bir anımı da ekleyip bitireyim. Bu tip 2010'larda bizim üniversiteye konuşma yapmaya geldiğinde ben de katılayım dedim arkadaşlarla. O zamanlar da bu Sırrı bir övülüyordu ki aman yarabbi. Bu üniversiteye gelirken onun öncesinde BDP'liler geldi. Zılgıtlar, PKK ve APO söylemleri. Ulan dedim ben neredeyim. E doğal olarak da toplantı yasaklandı. Söylese ne söyleyecekti o şiveli ağzıyla. Ulan "tip". Sen hangi hakla Atatürk'ü ağzına alıyorsun APO'nun tipi.
H
3 yıl
DEVA Partisi = Anadilinde eğitimin önündeki engelleri kaldıracağız.
https://twitter.com/devapartisi/status/1609844069211021312?t=wguRIrv5m8yj4d63qIb_Vw&s=19
Yani artık gerçekten insan çıldırma noktasına geliyor. Hayır Babacan'ın bu söylemine şaşırmıyorum ama sanki DEVA ve CHP Kürt oylarını kapmak için taviz üstüne taviz veriyor. Sen hangi hakla anadilde eğitimi mesele haline getiriyorsun? Hangi hakla bunu anayasaya getireceğini söylüyorsun hadsiz. Türkçeye ek olarak diyor bir de. Çok beklersin Babacan bey.
H
3 yıl
TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında soruşturma başlatıldı
https://t24.com.tr/haber/ttb-baskani-sebnem-korur-fincanci-hakkinda-sorusturma-baslatildi,1067024
Başsavcılıktan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"20.10.2022 tarihinde PKK/YPG silahlı terör örgütünün sözde yayın organına yaptığı açıklamalar nedeniyle Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/2 maddesi kapsamında Terör Örgütü Propagandası Yapmak ve 5237 yılı Türk Ceza Kanununun 301/2. maddesi kapsamında Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama suçlarından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımzca soruşturma başlatılmıştır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur."

Bu kişi görevinden alınmalıdır. Yeter yahu. Adı "Türk Tabipler Birliği" olan kurumun başkanı Türk Ordusu'nu kimyasal silah kullanmakla suçluyor. Ne umuyorsunuz? Irak'a olduğu gibi bize de operasyonlar mı yapılsın? Üstelik Irak bile kimyasal silah kullanmamaştı.
H
3 yıl
Aykut Erdoğdu Skandalı
https://t24.com.tr/amp/haber/chp-li-aykut-erdogdu-eski-esinin-acikladigi-konusma-kaydinin-ardindan-hastaneye-kaldirilan-yeni-esi-tuba-torun-dan-ozur-diledi,1042773?utm_campaign=DonanimHaber&utm_medium=referral&utm_source=DonanimHaber
Ben de bu videoyu milletin yatak odasını dinliyorlar olarak algıladım. Meğer Aykut Erdoğdu 'nun eski karısı yaymış videoyu. Ulan senin cibilliyetine tüküreyim Aykut Bey.

Aykut Erdoğdu için şöylenecek tek sözüm şu : yazık. Yıllardır mecliste. İlk zamanlar yolsuzlukları açıklamak için çırpınan adam artık skandallar ile anılıyor ve boş işlerle uğraşıyor. Ulan insan eşi için öyle laf eder mi? Ne diye evlendin o zaman? Hayır genel başkan dahi diyor telefonlarımız dinleniyor diye. Ne öküz gibi konuşuyorsun telefonda. Tü senin suratına.

https://mobile.twitter.com/TiklaHaber_com/status/1540818891387068417
H
4 yıl
Kılıçdaroğlu : Demokrasi gelecekse bunun yolu Diyarbakır\u0027dan geçer.
https://www.veryansintv.com/kilicdaroglu-demokrasi-gelecekse-bunun-yolu-diyarbakirdan-gecer

Kılıçdaroğlu: Demokrasi gelecekse bunun yolu Diyarbakır’dan geçer
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'la yaptığı ortak basın toplantısında konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 'Bu ülkeye demokrasi gelecekse, demokrasi olacaksa, herkes kimliğinden, inancından ötürü ötekileştirilmeyecekse bunun yolu Diyarbakır’dan geçer.' dedi.

< Resime gitmek için tıklayın >
Siyaset
Kılıçdaroğlu: Demokrasi gelecekse bunun yolu Diyarbakır’dan geçer
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'la yaptığı ortak basın toplantısında konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 'Bu ülkeye demokrasi gelecekse, demokrasi olacaksa, herkes kimliğinden, inancından ötürü ötekileştirilmeyecekse bunun yolu Diyarbakır’dan geçer.' dedi.
<p class="ql-align-right"> </p>CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ı DEVA Partisi Genel Merkezi'nde ziyaret etti. Kılıçdaroğlu beraberindeki heyet ile birlikte DEVA Partisi Genel Merkezi'ne geldi. Görüşmenin ardından iki lider ortak açıklama yaptı. 
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 
"Sorunları çözme iradesi yok ortada. Sorunların arkasına takılıp giden ve savrulan bir iktidar var. Her açıdan son derece kaygı verici bir tablo. 2021 yılının ekim ayında depolama kapasitemiz yüzde 54. 2018’in ocak ayında depoda bulunan doğal gaz miktarı yüzde 73. 2019’da yüzde 72, 2020’de yüzde 60, 2022 ocak ayında var olan doğal gaz yüzde 32 seviyesine inmiş durumda. Devleti yöneten irade şunu görmek zorunda, bu kışın doğal gaz kesilse ne olacak. Var olan depolar neden doldurulmuyor?"

'SORUN VAR OLAN DEPOLARIN DOLDURULMAMASI'
Buradaki sorun yeni bir sorun değil aslında. Geçmişte de zaman zaman doğal gaz kesintileri oldu ama depolarımız doluydu. Sorun var olan depoların doldurulmaması. 2018 Ocak ayında yüzde 73 oranında depolarda gaz. Şimdi yüzde 32 seviyesinde. Niçin? O dönemin iradesiyle bu dönemin iradesi arasında ciddi bir fark var. O dönem acaba kısmen de olsa liyakatli kadrolar vardı. Fatura sanayiciye çıkıyor.
Sayın Nebati aslında hepimizin bildiği gerçekleri rahatlıkla dile getiriyor. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı yok diyor, ben ne talimat verirsem MB de onu yapmak zorunda. Politika faizi sorun olmaktan çıktıysa sıfırlasınlar o zaman, mesele de bitmiş olur.
'RTÜK İNFAZ KURUMU HALİNE DÖNÜŞTÜ'
RTÜK’ün bir infaz kurumu haline dönüştüğünü biliyoruz zaten. Normal gününü bile beklemeden aldıkları talimatın gereğini yerine getiren, bağımsız iradesi olmayan bir kurum. Uygulamaları da bu görüşümüzü haklı kılıyor. Dolayısıyla TV’lerin yayınlarına müdahale etme, cezalandırma, bu cezalandırmayı sadece iktidarı eleştiren kanallara verme orayı bir infaz kurumu haline dönüştürmüş durumda. Başındaki kişinin de bağımsız bir iradesinin olduğunu düşünmüyorum. Alınan talimatın gereğini yerine getiriyor.

HDP'NİN ÜÇÜNCÜ İTTİFAK TEMASLARI
Üçüncü ittifak olabilir, demokrasilerde üçüncü ittifak da olabilir. Demokratik standartlarımızın gelişmesi açısından önemlidir. 
KÜRTÇE SEÇMELİ DERS
Kürtçe ders konusunda eğer bir engel varsa engelin giderilmesi lazım. Yoksa insanlar bağımsız olarak herhangi bir yabancı dili ve ana dili öğrenebilirler, eğitim de verilebilir. Engel varsa bu engelin de kaldırılması gerekir.
İNCE'NİN RİFAT HİSARCIKLIOĞLU ÇIKIŞI
İnce’nin yaptığı açıklamayı bilmiyorum. Kaynağını bilmiyorum. Yorum yapma şansım da yok böyle bir olay da yok.


'BU ÜLKEYE DEMOKRASİ GELECEKSE BUNUN YOLU DİYARBAKIR’DAN GEÇER'
Diyarbakır’a 27’sinde gideceğim. Diyarbakırlılara buradan selam gönderiyorum. Şuna kesinlikle inanıyorum. Bu ülkeye demokrasi gelecekse, demokrasi olacaksa, herkes kimliğinden, inancından ötürü ötekileştirilmeyecekse bunun yolu Diyarbakır’dan geçer. Diyarbakırlılara bunu anlatacağım, sorularını da samimiyetle yanıtlayacağım."
'BÜYÜK BİR DEĞİŞİME İHTİYAÇ VAR'
Babacan da yaptığı açıklamada "Görüşme gündemimizde ülkemizin sıkıntıları, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin yol haritası vardı. Merkez Bankası’nın rezervini tüketen hükümet aynı savruklukla ülkenin doğal gaz rezervlerini düzgün yönetmemiş, tüketmiş. Doğal gaz depoları varken, hele hele kışa girerken depoların tam kapasiteyle kullanılmamış olması affedebilir bir hata değil. Şu anda ülkeyi yöneten sistemin yürümediğinin bir örneği daha. Stratejik petrol rezervleri, doğal gaz depoları bir ülke için çok önemlidir. Dışa bağımlılığın olası risklerine karşı ülkeyi korur. Bunun için o kadar depolama kapasitesi var, bunun için o kadar yatırım yapıldı. Eğer kışın ortasında elimizdeki doğal gaz depoları boş bir şekilde kışa girdiysek bu çok ciddi bir yönetim zafiyetidir. Şu anda ülkeyi yöneten sistemin de zihniyetin de işlemediğinin bir başka vahim örneğidir. " dedi. 
Babacan, "Bu güçlü ülkenin potansiyelini ortaya çıkaracak büyük bir değişime ihtiyaç var" ifadesini kullandı.





Bu ülkeye demokrasi neden Diyarbakır yollarından geliyor sürekli? Neden Edirne'den değil? Neden Trabzon'dan, Artvin'den değil? Neden Konya'dan değil? Demokrasi denince neden yalnızca Kürt sorunu akla geliyor? Çok mu farklı şeyler söylüyorsun kendi öncüllerinden Kılıçdaroğlu? Bu lafları duymadık mı biz? Demek ki sen de aynı yolun yolcususun.

İkinci açılım süreci hayırlı olsun.
H
4 yıl
Besim Tibuk \u0027un Kaçak Afgan Göçmenler Hakkındaki Yorumu
https://www.youtube.com/watch?v=gpk_PjD2bB0&ab_channel=YaniKas%C4%B1mpa%C5%9Fa
Besim Tibuk benim için önemli bir şahsiyet değildir. Fakat nedense bu tip, gençler arasında sosyal medyada fenomen olmuştu. Alın size Besim Tibuk.
DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.