K

Er
18 Ekim 2005
Tarihinde Katıldı
Takip Ettikleri
0 üye
Görüntülenme (?)
5 (Bu ay: 1)
Gönderiler Hakkında
K
13 yıl
Tıbbi konularda merak ettiğiniz sorulara cevaplar
Merhaba,

Tıbbi konularda merak ettiğiniz soruları bu başlık altında yöneltirseniz, (en geç 2 gün içerisinde) inşallah cevaplandırmaya çalışacağım. Doktorum.
K
17 yıl
Kalp sadece bir pompa mı?
Tıpta klasik görüşlerin değişmesi oldukça zordur. Yeni bir bilginin, sabık olanın yerine geçmesi için, uzun ve meşakkatli bir yolu katetmesi gerekir.

Yeni gözlemler ve araştırmalar literatürde birikirken, klasik kitaplardaki kalıplaşmış bilgiler tıp öğrencilerine öğretilmeye devam edilir.

Sonunda iki görüş, "review"lerde, seminerlerde, kongrelerde... tokuşturulur ve bu çatışma "text book"lara yansımaya başlar.

"Yeni bilgi" rüşdünü ispat edip, kesin bir zafer elde etmiş olsa bile, klasik görüşün genellikle yaşayacağı daha uzun yılları vardır...

***

Kalbin sadece kan pompalayıcı bir organ olduğu, klasik bir görüştür. Ancak literatürde, bunun böyle olmadığına işaret eden makalelerin sayısı giderek artmaktadır.

"Changes in heart transplant recipients that parallel the personalities of their donors" yani "Kalp nakli alıcılarında, onların vericilerinin kişiliklerine paralel değişiklikler" başlıklı bir makalede, birbirinden ilginç vakalar ele alınmıştır (1). Örneğin, 18 yaşında otomobil kazasında ölen bir vericinin kalbini naklettikleri alıcının, vericiye ait şarkının sözlerini mırıldanabilmesi... 34 yaşında ateşli silahla yüzünden vurulan bir polisin kalbinin nakledildiği kişinin, rüyalarında ışık parlamaları görmesi gibi...

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün!

Ancak nasıl olur da kalp, merkezi sinir sistemine atfedilen bu türlü özellikleri gösterebilir?

Bu soruya ilişkin son yıllarda yayımlanan çalışmalarda özellikle "gap junction"lara dikkat çekilmektedir.

< Resime gitmek için tıklayın >

Bilindiği gibi gap junction'lar (diğer adıyla neksus) merkezlerinde yaklaşık 1.5 nm (milimetrenin milyonda 1.5'i) çapında geçitler bulunan polipeptidlerin oluşturduğu hücrelerarası kanallarla karakterizedir ve bu kanallar vasıtasıyla iki hücre "bilgi" alışverişinde bulunabilir.

Literatüre giren yeni bir makalede (2) "Like the nervous system, the heart is a network of cardiac cells electrically coupled by gap junctions. The heart too has memory, termed cardiac memory" yani "Sinir sistemine benzer şekilde, kalp gap junctionlarla elektriksel olarak bütünleşmiş kardiyak hücrelerin bir ağıdır. Kalp de "kardiyak hafıza" denen bir hafızaya sahiptir." denmektedir. Bu çalışmada, gap junctionların voltaja duyarlı özellikleri ile kardiyak hafıza arasındaki muhtemel ilişki incelenmiştir.



Kaynaklar:
(1) Changes in heart transplant recipients that parallel the personalities of their donors. Pearsall P, Schwartz GE, Russek LG. Integr Med.
2000 Mar 21;2(2):65-72. Özet:http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/10882878
(2) Interpreting voltage-sensitivity of gap junctions as a mechanism of cardiac memory. Krishnan J, Sachdeva G, Chakravarthy VS, Radhakrishnan S.Math Biosci. 2008 Apr;212(2):132-48. Epub 2007 Aug 1.
Özet:http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/18316101
K
18 yıl
Bir besin maddesi olarak \"Kan\"
Bir besin maddesi olarak kanın, ne türlü etkilerinin olacağını anlamak için, üst gastrointestinal (mide-bağırsak) kanamalı hastalara bakmak faydalı olacaktır. Dışarıdan alınan kanın muhtemel bir "enfeksiyon kaynağı" olduğu gerçeğini bir tarafa bırakacak olursak, teorik açıdan, üst GİS kanamalı hastaların durumu, kan içen bir kişinin durumundan pek de farklı olmayacaktır.

Kan son derece karmaşık bir süspansiyondur ve yapısı hâlâ bütünüyle anlaşılabilmiş değildir. Bu nedenle, -bu karmaşıklık ve bilinmezlik içerisinde- kan içmenin vücut üzerine olan etkilerini bütün boyutlarıyla ele almak mümkün değildir. Ancak, üst GİS kanamaları ve etkileri konusunda yapılmış sayısız gözlem ve araştırma nedeniyle, tıbbın bu gayet iyi bilinen konusundan hareket ederek bazı açıklamalar getirilebilir.

Bilimsel bir makalede şöyle denmektedir(1):

"Upper gastrointestinal bleeding causes increased urea concentrations in patients with normal liver function and high ammonia concentrations in patients with impaired liver function. This ammoniagenesis may precipitate encephalopathy. The haemoglobin molecule is unique because it lacks the essential amino acid isoleucine and has high amounts of leucine and valine. Upper gastrointestinal bleeding therefore presents the gut with protein of very low biologic value, which may be the stimulus to induce a cascade of events culminating in net catabolism. This may influence the function of rapidly dividing cells and short half-life proteins."

Çevirisi:

"Üst gastrointestinal kanama, karaciğer işlevleri normal olan hastalarda artmış üre konsantrasyonlarına ve karaciğer işlevleri bozulmuş hastalarda yüksek amonyak konsantrasyonlarına neden olur. Bu amonyak oluşumu beyin hasarını tetikleyebilir. Hemoglobin molekülü, esansiyel (dışarıdan alınması gerekli olan) amino asit izolösini içermemesi ve yüksek miktarlarda lösin ve valine sahip olması nedeniyle benzersizdir. Bu nedenle, üst gastrointestinal kanama, bağırsağa son derece düşük biyolojik değerde protein sunar. Bu durum, net yıkımla sonuçlanan hadiselerin kaskadını indükleyecek uyarıcı olabilir. Bu ise, hızlı bölünen hücreler ve kısa yarı-ömürlü proteinlerin işlevini etkileyebilir."

Yine bir başka makalede şöyle denmektedir(2):

"Haemorrhages in the upper GI tract may lead to severe uraemia and, in patients with liver failure, to hyperammonaemia. The cause of this is not yet sufficiently clear. Recently we observed a decrease in arterial isoleucine levels after intragastric blood administration in pigs."

Yani,

"Üst mide-bağırsak kanalındaki kanamalar şiddetli üremiye (dolaşımda üre konsantrasyonunun artması) ve karaciğer yetmezliği olan hastalarda hiperamonemiye (dolaşımda amonyak konsantrasyonunun artması) yol açabilir. Bunun nedeni, henüz yeterince açık değildir. Yakın zamanda, domuzların mide içine kan verilmesinden sonra atardamar izolösin seviyelerinde bir azalma gözlemledik."

Bahsedilen hayvan deneyindeki bu gözlem, insanlar için de doğrulanmıştı (3). Bu konuda yapılmış başka destekleyici çalışmalar da vardır (4). Son yayınlar da aynı doğrultudadır (5).

SONUÇ:

Mide-bağırsak kanalı içine kanama olduğu durumlarda, bu kanın sindirimi neticesinde hastalarda görülen yüksek üre ve amonyak düzeyleri nedeniyle, kanın bir besin maddesi olarak tüketiminin tıbbi açıdan sakıncalı olduğu anlaşılmaktadır. Yapılan çalışmalar bu durumun hemoglobinin kendine özgü yapısından kaynaklanabileceğini göstermiştir. Buna ek olarak, dışarıdan alınacak kanın, muhtemel bir enfeksiyon kaynağı olabileceği de unutulmamalıdır. Kanın yapısı aydınlatıldıkça ve gastrointestinal kanamalar konusundaki bilgilerimiz çoğaldıkça, meselenin başka yönleri de bulunabilir.

--------------------------------------------------

Kaynaklar:
1) Olde Damink SW, Dejong CH, Deutz NE, van Berlo CL, Soeters PB. Upper gastrointestinal bleeding: an ammoniagenic and catabolic event due to the total absence of isoleucine in the haemoglobin molecule. Med Hypotheses. 1999 Jun;52(6):515-9.
2) Dejong CH, Olde Damink SW, Deutz NE, van Berlo CL, Soeters PB. Uremia after hemorrhages in the upper digestive tract. Ned Tijdschr Geneeskd. 1998 Nov 21;142(47):2558-62.
3) Dejong CH, Meijerink WJ, van Berlo CL, Deutz NE, Soeters PB. Decreased plasma isoleucine concentrations after upper gastrointestinal haemorrhage in humans. Gut. 1996 Jul;39(1):13-7.
4) Olde Damink SW, Dejong CH, Deutz NE, Soeters PB. Decreased plasma and tissue isoleucine levels after simulated gastrointestinal bleeding by blood gavages in chronic portacaval shunted rats. Gut. 1997 Mar;40(3):418-24.
5) Olde Damink SW, Jalan R, Deutz NE, Dejong CH, Redhead DN, Hynd P, Hayes PC, Soeters PB. Isoleucine infusion during "simulated" upper gastrointestinal bleeding improves liver and muscle protein synthesis in cirrhotic patients. Hepatology. 2007 Mar;45(3):560-8.
K
18 yıl
Kapkaç Terörü\u0027nün önüne nasıl geçilebilir?
Bu konudaki fikirlerinizi bekliyorum. KOnuyla ilgili bir video da hazırladım:

http://www.youtube.com/watch?v=nRbmAnZe0Bg
K
18 yıl
İç Dalgalar
Yaratıcımız Kuran'da inkar edenlerin durumunu anlatırken şöyle bir örnek veriyor:

"Yahut derin bir denizdeki karanlıklar gibidir. Onu bir dalga bürür (Yeğşa hu mevcun), onun üstünde bir dalga daha (Min fevki hi mevcun)..." (24/40)

***

Denizlerin üzerinde dalga görmeye alışığız, peki ya denizin içinde?

***

Gemileri durduran esrarengiz bir gücün varlığı öteden beridir biliniyordu: Ölüsu (Deadwater).

< Resime gitmek için tıklayın >

Bu "bilinmezlik", Prof. Vagn Walfrid Ekman (1874-1954)'nın çalışmlarıyla açıklığa kavuştu [1]:

"The deadwater phenomenon was due to internal waves moving along the interface between saline and fresh water..."

Ölüsu fenomeni tuzlu ve tatlı su arasındaki ara yüzey boyunca hareket eden iç dalgalar nedeniyle idi!

< Resime gitmek için tıklayın >

-------------------

[1]http://www.math.uio.no/~dorianf/work.html


-----------------------------------------------------------------------------

< Resime gitmek için tıklayın >
(Interface separating the deeper Mediterranean waters from the surface Atlantic waters in the Strait of Gibraltar.)
Cebelitarık Boğazı'nda, yüzeyel Atlas okyanusu sularından, derin Akdeniz sularını ayıran ara yüzey.

< Resime gitmek için tıklayın >
Atlas okyanusu ve Akdeniz'i temsil eden bir model.

< Resime gitmek için tıklayın >
İç dalgaları temsil eden bir model.

< Resime gitmek için tıklayın >
İç dalgaları temsil eden bir başka model.

< Resime gitmek için tıklayın >
Cebelitarık Boğazı'ndaki iç dalgalar.

< Resime gitmek için tıklayın >
Cebelitarık Boğazı'ndaki iç dalgalar.

"Allah insanlara misaller verir. O, herşeyi bilir." (24/35)

------------------------------
Youtube videosu:http://www.youtube.com/my_videos
K
20 yıl
Orucun kardiyovasküler sistem üzerine etkisi hakkında bilimsel bir çalışma
Başlık: Serum lipid seviyeleri, pıhtılaşma durumu ve plazma homosistein seviyeleri üzerinde aralıklı oruç tutmanın etkileri

Araştırma Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Bölümü'nden 5 bilim adamımızca bu yıl yapılmış. Çalışma dünyaca ünlü Annals of nutrition and metabolism dergisinde yayımlandı ve pubmed'de indekslendi. (PMID:15802901)

Çalışmada "Ramazan boyunca müslümanlar bir ay için güneş ışığı saatlerinde oruç tutar... Ramazan aralıklı oruç tutmanın bir örneğidir " deniyor. Bu çalışmada, serum total kolesterol, trigliserit, HDL, LDL, PT, aPTT, plazma fibrinojen, D-dimer ve homosistein seviyelerine bakılmış.

Total kolesterol, trigliserit ve LDL seviyelerinde hiçbir önemli değişme olmazken, HDL seviyesinde anlamlı derecede bir yükselme saptanmış.

PT, aPTT, fibrinojen ve D-dimer tüm örneklerde fizyolojik limitlerde imiş, fakat D-dimer seviyesi Ramazan'ın sonunda anlamlı şekilde düşmüş.

Homosistein seviyesi Ramazan'da düşük imiş, Ramazan'dan sonra oruç öncesi seviyelerine ulaşmış.

"Sonuç olarak, aralıklı oruç tutma kalp-damar hastalıklarındaki hemostatik risk göstergelerinde bazı olumlu etkilere sahip olabilir" denmiş.
DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.