Oyunu kötüleyenler gidip Call of Duty oynuyosunuz sonra bunu oynuyosunuz ve yok şöyle kötü yok böyle kötü diyosunuz. Bu oyun öyle CoD gibi Rambo moduna girip 10 kişinin arasına dalıp 10 kişiyi de tek şarjörle öldürebildiğiniz bi oyun değil, Tactical Shooter bu oyun. Merak ediyorum oynayanlar hiç haritayı, suppress, left/right flank vs. gibi komutları kullanmışlar mı?
bu oyunu her adam oynuyamaz çünkü cod gibi bekliyor çoğu.taktiksel ve gerçekçilik üzerine bir oyun valla ben sevdim oyun incelemedede olduğu gibi komutanın çenesi hiç susmuyor :D
EMRECAN11: Öbür siteler ile BSC yi bir tutma. BSC kadar kaliteli, güvenli ve objektif bir oyun sitesi daha yok. BSC sagolsun devrimsel yenilikler getirdi (Video incelemeler vs) Ayrica her an güncel kaliteli haber akislari var. Tüm bunlar icin BSC ye tesekkürler. ^^
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi I-C-O -- 2 Mayıs 2011; 0:42:56 >
Oyunu kötüleyenler gidip Call of Duty oynuyosunuz sonra bunu oynuyosunuz ve yok şöyle kötü yok böyle kötü diyosunuz. Bu oyun öyle CoD gibi Rambo moduna girip 10 kişinin arasına dalıp 10 kişiyi de tek şarjörle öldürebildiğiniz bi oyun değil, Tactical Shooter bu oyun. Merak ediyorum oynayanlar hiç haritayı, suppress, left/right flank vs. gibi komutları kullanmışlar mı?
+15.000.000 kardeşim..
Alışmışlar COD serilerine , bc2'ye... Bu oyunda da 50 metrede 150 tane adam vurabilmeyi ümit edip oynuyorlar ve sonra da sıkılıp çöp diyorlar. Bu oyun belli bir kitleye hitab ediyor. Herkes beceremez.
Biz OFP : DR'i 4 kişi CO-OP bitirdik. aynı ekipten 1 kişi eksik olarak - yani 3 kişi - şu anda OFP:RR'yi oynuyoruz. bir bölüm 1 saat sürüyor. belki daha da falzası. Bu sabah saat 5'te yattık ve 7.bölüme geçtik. Oyun tam anlamıyla taktiksel simülasyon (FPS). hele lider olunca açılan emir komutları bile harika. Lider olmasanız da komutlar ile yardım isteyebilir , düşman gördüğünüzü bildirebilir veya emirleri olumlu olumsuz şeklinde karşılayabilirsiniz.
Cod Bad Company Oynamayı Çok Seven Arkadaşlar Bu Oyundan Uzak Dursun ben şahsen çok begendim heleki o dağlarda o konvoyların güvenliğini almak Hakkarideki asker günlerimi oynadım sanki GHerçekten gerçekçi bu oyunu oynamak için kendinizi orda hissetmeniz yeter bence çok güzel bir oyun kesinlikle cod la bir tutulmamalı bu adamların bir çizgisi var ve bence mükemmel gidiyorlar oyun 10 üzerinden 7.5 veriyorum oda sadece grafikleri biraz zayıf kalmış başka bir sorunu yok alın oynayın derim
Beyler oyun zaten 20 yaş üstüne hitap ediyor.yada gerçekçi savaştan hoşlananların rağbet edeceği bir oyun.bunun dragon rising inide red riverinide oynadım.ikiside harika oyunlar.bu oyun serisini kötüleyenler cod u 9 sayfa övmüşler.cod 8 dahil tüm serisini bitirdim.bravo cpt.mactavish bravo cpt.price .tüm dünyada nerde olaylar var soap ekibi orada.yapmayın azcık gerçekçi olalım.o kadar seri olmuyor savaşlar ki zaten nasıl olsun?red river da minimum yakınlık 250-300 metre o da konvoy saldırısında.roket atarın bile sektiği,yumuşak toprağa saplanınca patlamadığı oluyor ki oyunun bugu değil.adam zıplamıyor.zıplayamıyor kendi dışında 40 kilo teçhizat kim zıplar.yok ama cpt.price zıplar.tarihte hangi savaşın kahramanı var.sadece öncüsü var.kim daha çok adam vurdu değil kaç tane adam vurduk tur önemli olan anlayana..
oyuna dün başladım, bir daha bırakamadım şu zamanda oldukça sürükleyici geldi, senaryosu atmosferi vs.
Gerek araç, gerekse helikopterlerde çalan muzikler gayet normal zaten piyadelerde genelde rock metal tarzı muzikler hep çalar, biraz amerikan filmlerini izlemeniz veya youtube dan askeri videolara bakmanız yeterli olurdu. Atmosferi yaratan artı unsurlardan biri aynı zamanda da. Knox ve diğer takım liderleri arasındaki diyaloglar da oyuna canlılık katan öğelerdi.
Tabii deniz piyadeleri ile ilgili bir oyunu incelemeden önce alakalı olmasa da atmosferi tanımak açısından full metal jacket adlı filmi izlemeniz iyi olurdu. Yoksa gerek müziklere gerekse knox un konuşmasını yadırgamazdınız...
Bana göre taktiksel olarak gayet iyi bir oyun. Yapay zeka, bazı buglar ve grafikleri eksi sayılabilecek yönleri. Co-op 4 kişi özelliği için bile alınabilir.
Açıklama: Orta Asya'daki hakimiyet mücadelesinde Direnişçiler ve Çin Ordusuna karşı zorlu bir mücadele.
Bu nesilde FPS oyunlar her tarafımızı sarmış durumda. Gelişen online sistemlerin etkisi bir yana bazen berbat FPS oyunlarının bile milyonlarca satması nedeniyle geliştirici ve yayıncıların iştahı kabarıyor. Call of Duty: Modern Warfare'in çılgınlığa dönüştürdüğü modern dönemde geçen FPS sevgisi Battlefield, Medal of Honor gibi oyunlarla da devam ediyor. Crysis 2, Metro 2033 ve Bioshock gibi seriler de (hepsini sayamayız) farklı FPS deneyimleri sunarak oyuncuların beğenisini kazandı. Açıkçası oyun firmalarının FPS oyunları üstünde bu kadar durması ve bazı türleri önemsememesi bazen çok itici gelse de FPS oynamaktan ben de bir çoğunuz gibi vazgeçemiyorum. Yani Battlefield 3 veya Bioshock: Infinite gibi oyunları beklememek de elde değil. Tabi bu oyunları beklerken yine FPS oyunları çıkmaya devam ediyor. Bu oyunlardan birisi de Operation Flashpoint serisinin yeni üyesi Red River. Diğer çoğu FPS'nin aksine bize gerçek bir savaş deneyimi yaşatmak için hazırlanan oyunun amacı bir kahraman olmanın nasıl bir şey olduğunu göstermek değil. Oyunun sunmak istediği şey “gerçek bir savaşta-çatışmada mantıklı bir asker nasıl olunur”. İşte bu nedenle FPS severler Red River'ı ilgiyle takip ediyor. Sanırım bazen kahramandan ziyade sıradan bir asker olmaya ihtiyacımız var.
Red River diğer Operation Flashpoint oyunları gibi yakın gelecekte geçiyor. Bu defa Orta Asya'nın geçmişte yüksek kültürü ve ticaret merkezleriyle dikkati çeken ülkesi Tacikistan'dayız. 90'lı yıllarda Sovyetler Birliği'nden ayrılarak bağımsızlığını ilan eden ülkede artık geçmişteki şanlı günlerin aksine ekonomik zorluklar ve zorlu hayat şartları hüküm sürmektedir. 2013 yılında bile ülkedeki otorite boşluğu hissedilmekte ve Afgan kökenli örgütler bu ülkede kendi kurallarını uygulamak amacıyla direnişlerini sürdürmektedir. Tacikistan'daki otorite bu duruma müdahale edemeyince Amerika Birleşik Devletleri bölgeye askerlerini gönderir ve direnişçi avına başlar. Amerikan askerlerinin bu müdahalesi devam ederken bölgede etkinliğini arttırmak isteyen Çin de olaylara müdahale etmek amacıyla Amerikan birliklerinin bölgeden çekilmesini ister. Doğal olarak da Amerikan birlikleri bu isteği reddeder ve çatışmalar başlar. Red River'ın hikayesi genel olarak bu şekilde. Yani Amerikalılar, Direnişçiler ve Çin güçleri arasında bölgede kimin sözünün geçeceği üzerine çıkan anlaşmazlığın savaşması dönüşmesi ile oyunumuz başlıyor. Biz ise doğal olarak Amerikalı askerlerin hikayesinden savaşın gidişatına tanık oluyoruz.
Oyunumuza Amerikan güçlerinin açık alanda Direnişçi avına çıkması ile başlıyor. Çeşitli yerlere operasyon düzenliyoruz ya da kamyonetlerle üsler arası asker ve eşya nakliyesi sırasında konvoylara eşlik ediyoruz. Bu sırada da gruplar halindeki direnişçilere karşı savaşıyoruz. Bazen bu konvoylarla kilometrelerce yol giderken, bazen de yaya olarak belirlenmiş bölgelere operasyona gitmemiz gerekiyor. Üstelik zorlu coğrafya şartları, sinsi düşmanlar da işimizi daha da zorlaştırıyoruz. Genellikle Tacikistan'ın köyleri, mezraları ve kasabalarında geçen oyunda bazen ıssız vadilerde direnişçi avına da çıkabiliyoruz. Şunu tekrar tekrar söylemeliyim ki Red River bir aksiyon oyunu değil. Yani Call of Duty veya Battlefield benzeri bir FPS oyunu beklemeyin. Tabi Red River'ın gerçek yaşamı birebir olarak aktardığını söylemek de pek doğru olmaz. Yine de kahramanlık yapamayacağımız, takım çalışmasına önem vermemiz gereken, takım arkadaşlarımızdan sorumlu olduğumuz (ölebiliyorlar) bir yapımla karşı karşıyayız. Örneğin Bad Company'de takım arkadaşlarımız ölümsüzlerdi. Onlara dikkat etmemiz gerekmiyordu, o nedenle tek başımıza savaşıyor gibiydik. Burada ise onlar olmadan bir hiçiz.
bu kadar kötü bulup,nasıl katlanabildin peki bitirmeye?
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Ama yinede incelemeniz için teşşekkürler.elinize sağlık.
Bu mesaja 2 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi I-C-O -- 2 Mayıs 2011; 0:42:56 >
Diğer sitelerde hiç yapmıyorlar olumlu yönden bakalım ;)
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
+15.000.000 kardeşim..
Alışmışlar COD serilerine , bc2'ye... Bu oyunda da 50 metrede 150 tane adam vurabilmeyi ümit edip oynuyorlar ve sonra da sıkılıp çöp diyorlar. Bu oyun belli bir kitleye hitab ediyor. Herkes beceremez.
Biz OFP : DR'i 4 kişi CO-OP bitirdik. aynı ekipten 1 kişi eksik olarak - yani 3 kişi - şu anda OFP:RR'yi oynuyoruz. bir bölüm 1 saat sürüyor. belki daha da falzası. Bu sabah saat 5'te yattık ve 7.bölüme geçtik. Oyun tam anlamıyla taktiksel simülasyon (FPS). hele lider olunca açılan emir komutları bile harika. Lider olmasanız da komutlar ile yardım isteyebilir , düşman gördüğünüzü bildirebilir veya emirleri olumlu olumsuz şeklinde karşılayabilirsiniz.
"Rifleman.. two hundred fifty meters , North "
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi bogacert -- 2 Mayıs 2011; 10:54:24 >
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Gerek araç, gerekse helikopterlerde çalan muzikler gayet normal zaten piyadelerde genelde rock metal tarzı muzikler hep çalar, biraz amerikan filmlerini izlemeniz veya youtube dan askeri videolara bakmanız yeterli olurdu. Atmosferi yaratan artı unsurlardan biri aynı zamanda da. Knox ve diğer takım liderleri arasındaki diyaloglar da oyuna canlılık katan öğelerdi.
Tabii deniz piyadeleri ile ilgili bir oyunu incelemeden önce alakalı olmasa da atmosferi tanımak açısından full metal jacket adlı filmi izlemeniz iyi olurdu. Yoksa gerek müziklere gerekse knox un konuşmasını yadırgamazdınız...
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
aşivmınt kasmış
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu nesilde FPS oyunlar her tarafımızı sarmış durumda. Gelişen online sistemlerin etkisi bir yana bazen berbat FPS oyunlarının bile milyonlarca satması nedeniyle geliştirici ve yayıncıların iştahı kabarıyor. Call of Duty: Modern Warfare'in çılgınlığa dönüştürdüğü modern dönemde geçen FPS sevgisi Battlefield, Medal of Honor gibi oyunlarla da devam ediyor. Crysis 2, Metro 2033 ve Bioshock gibi seriler de (hepsini sayamayız) farklı FPS deneyimleri sunarak oyuncuların beğenisini kazandı. Açıkçası oyun firmalarının FPS oyunları üstünde bu kadar durması ve bazı türleri önemsememesi bazen çok itici gelse de FPS oynamaktan ben de bir çoğunuz gibi vazgeçemiyorum. Yani Battlefield 3 veya Bioshock: Infinite gibi oyunları beklememek de elde değil. Tabi bu oyunları beklerken yine FPS oyunları çıkmaya devam ediyor. Bu oyunlardan birisi de Operation Flashpoint serisinin yeni üyesi Red River. Diğer çoğu FPS'nin aksine bize gerçek bir savaş deneyimi yaşatmak için hazırlanan oyunun amacı bir kahraman olmanın nasıl bir şey olduğunu göstermek değil. Oyunun sunmak istediği şey “gerçek bir savaşta-çatışmada mantıklı bir asker nasıl olunur”. İşte bu nedenle FPS severler Red River'ı ilgiyle takip ediyor. Sanırım bazen kahramandan ziyade sıradan bir asker olmaya ihtiyacımız var.
Red River diğer Operation Flashpoint oyunları gibi yakın gelecekte geçiyor. Bu defa Orta Asya'nın geçmişte yüksek kültürü ve ticaret merkezleriyle dikkati çeken ülkesi Tacikistan'dayız. 90'lı yıllarda Sovyetler Birliği'nden ayrılarak bağımsızlığını ilan eden ülkede artık geçmişteki şanlı günlerin aksine ekonomik zorluklar ve zorlu hayat şartları hüküm sürmektedir. 2013 yılında bile ülkedeki otorite boşluğu hissedilmekte ve Afgan kökenli örgütler bu ülkede kendi kurallarını uygulamak amacıyla direnişlerini sürdürmektedir. Tacikistan'daki otorite bu duruma müdahale edemeyince Amerika Birleşik Devletleri bölgeye askerlerini gönderir ve direnişçi avına başlar. Amerikan askerlerinin bu müdahalesi devam ederken bölgede etkinliğini arttırmak isteyen Çin de olaylara müdahale etmek amacıyla Amerikan birliklerinin bölgeden çekilmesini ister. Doğal olarak da Amerikan birlikleri bu isteği reddeder ve çatışmalar başlar. Red River'ın hikayesi genel olarak bu şekilde. Yani Amerikalılar, Direnişçiler ve Çin güçleri arasında bölgede kimin sözünün geçeceği üzerine çıkan anlaşmazlığın savaşması dönüşmesi ile oyunumuz başlıyor. Biz ise doğal olarak Amerikalı askerlerin hikayesinden savaşın gidişatına tanık oluyoruz.
Oyunumuza Amerikan güçlerinin açık alanda Direnişçi avına çıkması ile başlıyor. Çeşitli yerlere operasyon düzenliyoruz ya da kamyonetlerle üsler arası asker ve eşya nakliyesi sırasında konvoylara eşlik ediyoruz. Bu sırada da gruplar halindeki direnişçilere karşı savaşıyoruz. Bazen bu konvoylarla kilometrelerce yol giderken, bazen de yaya olarak belirlenmiş bölgelere operasyona gitmemiz gerekiyor. Üstelik zorlu coğrafya şartları, sinsi düşmanlar da işimizi daha da zorlaştırıyoruz. Genellikle Tacikistan'ın köyleri, mezraları ve kasabalarında geçen oyunda bazen ıssız vadilerde direnişçi avına da çıkabiliyoruz. Şunu tekrar tekrar söylemeliyim ki Red River bir aksiyon oyunu değil. Yani Call of Duty veya Battlefield benzeri bir FPS oyunu beklemeyin. Tabi Red River'ın gerçek yaşamı birebir olarak aktardığını söylemek de pek doğru olmaz. Yine de kahramanlık yapamayacağımız, takım çalışmasına önem vermemiz gereken, takım arkadaşlarımızdan sorumlu olduğumuz (ölebiliyorlar) bir yapımla karşı karşıyayız. Örneğin Bad Company'de takım arkadaşlarımız ölümsüzlerdi. Onlara dikkat etmemiz gerekmiyordu, o nedenle tek başımıza savaşıyor gibiydik. Burada ise onlar olmadan bir hiçiz.
İncelemenin devamı için tıklayınız