Nietzsche'den seçmeler -------------------------------------------------------------------------------- Onlara bir şey verme,onlardan al daha iyi ve onlarla birlikte taşı-bu onların daha çok hoşuna gider,yeter ki senin de hoşuna gitsin-. *** Evet, kirli bir ırmaktır insan. Kirli bir ırmağı içine alması ve bozulmadan kalması için deniz olmalı kişi. *** Benim acımam nedir ki!..Acıma,insanı sevenin çivilendiği çarmıh değil midir? Oysa benim acımam çarmıha germe değildir. *** Ben, zar kendine uygun düşünce utananı ve soranı severim: ‘ben düzenci bir oyuncu muyum yoksa?’- Çünkü yok olmak ister o. *** Ben yaralanmada bile gönlü derin olanı ve küçücük bir şeyden yok olabileni severim: böyle geçer o köprüyü seve seve. *** Ben bu kulaklara göre ağız değilim. *** İnsanlar arasında yaşamayı, hayvanlar arasında yaşamaktan daha tehlikeli buldum. *** Dünyayı yitirmiş olan kendi dünyasını kazanır atık. *** On kez yine barışmalısın kendinle:çünkü altetme acıdır ve kötü uyur barışmayan. On gerçek bulmalısın günde,yoksa gece de ararsın gerçeği ve canın aç kalır. On kez gülmelisin günde ve sevinmelisin:yoksa miden,o dert babası,gece seni tedirgin eder. *** Gerçek,hayatın anlamı olmasaydı ve ben anlamsızı seçmek zorunda kalsaydım, bence de en seçilesi anlamsızlık olurdu bu... *** Kıskançlık yalımıyla sarılan kişi, sonunda,akrep gibi,ağılı iğnesini kendine çevirir. .. İnsan altedilmesi gereken birşeydir. *** Dağlarda en kısa yol,doruktan doruğadır:ama uzun bacakları olmalı bunun için. *** Siz yükselmek isteyince yukarı bakarsınız. Bense aşağı bakarım. *** Doğrudur: biz hayatı severiz,ama yaşamaya değil, sevmeye alıştığımız için. *** Ben yürümeyi öğrendim,o gün bugün, kendimi koştururum. Ben uçmayı öğrendim,o gün bugün kımıldamak için itilmem gerekmez. *** Ne denli yükseğe ve ışığa çıkmak isterse,o denli yaman kök salar yere, aşağılara, karanlığa, derinliğe-kötülüğe... *** Fakat sevgim ve umudum hakkı için yalvarırım sana:içindeki kahramandan yüz çevirme!. En yüksek umudunu kutsal tut!... *** Hepiniz ey, çetin çalışmayı ve hızlıyı,yeniyi ve yabancıyı sevenler, -pek katlanamıyorsunuz kendinize; çalışkanlığınız kaçıştır, kendinizi unutma istemidir... *** Nefreti ve kıskançlığı tanımayacak kadar büyük değilsinizdir.Bunlardan utanmayacak kadar büyük olun bari. *** Kendi düşmanınızı aramalısınız,kendi savaşınızı açmalısınız ve kendi düşünceleriniz uğruna!.. *** Savaşı bile kutsayan iyi davadır mı diyorsunuz? Size derim:her davayı kutsayan iyi savaştır. Savaş ve yüreklilik,komşu sevgisinden daha büyük şeyler başarmıştır. Umarsızları,acımanız değil,yürekliliğiniz kurtarmıştır şimdiye dek. *** Size katı yürekli diyorlar:ama yüreğiniz katıksızdır ve ben sizin içtenliğinizdeki utangaçlığı seviyorum.Siz yükselişinizden utanıyorsunuz,başkalarıysa inişlerinden utanıyorlar. *** Karşı koymak,- bu,kölelerin soyluluğudur, sizin soyluluğunuz, söz dinlerlik olmalı,sizin buyurmanız dahi söz dinlerlik olmalı! Yapmalısın, istiyorumdan daha tatlı gelir savaşçının kulağına,ve sevgili bildiğiniz her şeyi önce kendinize buyurtmalısınız. *** Bu dediği dedik,bu sıkıcı kişileri kıskanma,ey gerçek tutkunu!Dediği dedik kişinin koluna hiçbir zaman asılmamıştır gerçek... *** Yalnızlığına kaç dostum: görüyorum ki her yerini ağılı sinekler sokmuş. Sert ve sağlam bir havanın estiği yere kaç!. Yalnızlığına kaç!. Sen küçük ve acınacak kişilere pek yakın yaşadın.Onların göze görünmez Öclerinden kaç!.. Artık el kaldırma onlara! Sayısızdır onlar, hem senin yazgın sinek kovmak değil ki!... *** Çok düşünülen her şey kuşkuyla düşünülür. Seni erdemlerin yüzünden cezalandırırlar. Yürekten bağışladıkları ancak yanlışlarındır. *** Sen onlara yumuşak davranırken dahi, kendilerini horgördüğünü sanırlar ve senin iyiliğini gizli kötülüklerle öderler. Senin sessiz gururun onların beğenisine hep aykırıdır; bir kez olsun hafiflik etmek alçak gönüllülüğünü gösterirsen sevinirler. *** Yalnızlığına kaç dostum- ve oraya sert ve sağlam bir havanın estiği yere. Senin yazgın sinek kovmak değildir. *** Yalnız için dost, hep üçüncü kişidir. *** Başkalarına inancımız,kendimizde neye inanmak istediğimizi açığa vurur. Dost özlemimiz bizi ele verir. *** Kişi dostundaki düşmana dahi saygı göstermeli. Dostuna,ondan yana geçmeden yaklaşabilir misin? *** Sezmekte ve susmakta usta olmalı dost; görmek istememelisin herşeyi. Dostunun uyanıkken ne yaptığını sana düşün açıklamalı. *** Nice kimseler kendi zincirlerini çözemezler de, dostlarının kurtarıcısı olurlar. *** Köle misin? Öyleyse dost olamazsın.. Zorba mısın? Öyleyse dostun olamaz.. *** Sizin dostunuza verdiğiniz kadarını,ben düşmanıma dahi veririm, hem bununla züğürtleşmem.. *** Kendinizi kötü sevmeniz,yalnızlığı size zindan eder. *** Ben size dostu ve dostun taşkın yüreğini öğretiyorum. Ama kişi,taşkın yüreklerce sevilmeyi istiyorsa, sünger olmayı öğrenmelidir.. *** Kardeşlerim, ben size komşu sevgisini salık vermem,-en uzağı sevmeyi salık veririm size!.. *** Nice kimseleri senin için başka türlü düşünmeye zorlarsın,bunu yanına koymazlar senin. Onlara yaklaştın, ama geçip gittin;hiç bağışlamazlar bunu. Onların üstüne ve ötesine geçersin;ama sen yükseldikçe kıskançlığın gözü daha küçük görür seni.Fakat uçandan nefret edilir en çok. *** Kendi sevginin baskınlarına karşı dahi tetikte ol!.Her önüne gelene elini uzatmaya pek hazırdır yalnız kişi. *** Yaratmak ister seven kişi, horgörür de ondan! Sevdiğini horgörmek zorunda kalmamış kişi ne bilir ki sevmeyi!.. *** Kadın,erkekten daha iyi anlar çocukları ama erkek kadından daha çocuktur. *** Ama sizin şerefiniz şu olsun;hep sevildiğinizden daha çok sevmek,hiç mi hiç ikinci olmamak.. *** En son kardeşlerim,yalnıza haksızlık etmekten sakının. Yalnız nasıl unutur!. Acısını nasıl çıkarır!.. Bir derin kuyuya benzer yalnız.Taş atmak kolaydır içine:ama bu taş dibe inecek olursa,deyin bana kim çıkarabilir? Yalnızı incitmekten sakının! Ama incitecek olursanız, eh, artık öldürün de!... *** Kendini haksız çıkarmak,hak istemekten daha soyluca bir iştir. Yalnız kişi bunu yapacak kadar zengin olmalı. *** Ana babasına ağlamaya neden bulamayacak çocuk var mı? *** En tatlı geldiğin zaman,kendini yedirmeyi kesmeli;uzun süre sevilmek isteyenler bunu bilirler. Ekşi elmalar vardır. şüphesiz güzün son gününe dek beklemek bunların alınyazısıdır, aynı zamanda olgunlaşır, sararır, buruşurlar. Kiminde yürek kocar ilkin,kimindeyse ruh. Kimi de gençliğinde kocamıştır Ama geç gençleşen uzun süre genç kalır. *** Kimileri hiç tatlanmaz,yazdan çürürler. Onları dallarında tutan, ödleklikleridir. *** Olgun adamda, gençten daha fazla çocukluk, daha az karadüşüngü vardır; Daha iyi anlar o hayatı ve ölümü.. *** Kişi salt bir öğrenci olarak kalırsa, öğretmenine borcunu iyi ödememiş sayılır. İnsan da ağaca benzer; ne kadar yükseğe ve ışığa çıkmak isterse, o kadar yaman kök salar yere, aşağılara, karanlığa, derinliğe, kötülüğe. Babanın gizlediği şey, oğulda açığa çıkar. Büyük borçlar insanları değer bilmeye değil, kin beslemeğe yöneltir. Saklanan bütün gerçekler ağılı olurlar. En tatlı kadın dahi acıdır. F.W.Nietzsche |
bu nietzsche kimdir nedir nerelidir bunlar hakkında bilgi verebilir misin ama uzun uzun yazma(ya da kopyala yapıştır yapma) kısa bir bilgi verirsen sevinirim |
13 Ekim 1844’de küçük bir Alman kasabası olan Röcken’de doğdu. 1864’te papaz olmaya karar veren Nietzsche, aynı yıl Bonn üniversitesinde klasik filoloji okumaya, 1865-66 yıllarında ise Leipzig üniversitesinde çalışmaya başlar. Nietzsche’nin dine olan inancında işte bu dönemlerde bir körelme söz konusu olmuştur. Çok kısa açıklamak gerekirse, üstinsan kavramının yaratıcısı. İnsanların, tüm eksiklerini kapatıp, kötü huylarından, üstinsan olacağından bahsediyordu. Bu şekilde üstinsanların var olduğu bir dünyanın daha güzel olacağını savunuyordu. Nietzsche kendisini öncü bir psikolog olarak görüyor, insan zihni denen Büyük ve bakir ormanın İlk kaşifi olduğunu düşünüyordu. Nietzsche’nin ilk ve en büyük hedefi ego kavramı olup, temel iddiası da, benlik diye bir kendiliğin var olduğunu kabul etmenin ontolojik(varlıkla alakalı, ilgili) bakımdan gereksiz, metafiziksel bakımdan da tehlikeli olduğudur. Akıl genel olarak iradelerin nedenler olduklarına inanır. O egonun bir varlık, bir töz olduğuna inanır ve ego-tözüne beslenen inancı şeylere yansıtır. Neden olarak kurulan varlık şeylerin arasına dahil edilir, onların altına sokulur: “Varlık” kavramı “ego” kavramından çıkar, benlik kavramından türetilir. Başlangıçta bir hatanın, iradenin etki eden bir şey olduğu, iradenin bir güç olduğu yanlışının büyük uğursuzluğu bulunmaktadır....Biz bu gün onun bir hatadan başka bir şey olmadığını biliyoruz. Onun teşhisi kabaca şöyledir: Bir şey olup bittiği zaman, onun bir fail tarafından yapıldığını, bir failin etkisiyle vuku bulduğunu zımnen kabul ederek , düşünmenin vuku bulması, onun bir eylem olması olgusundan, şu halde onu gerçekleştirecek bir failin bulunması gerektiği sonucunu çıkartırız. İşte bu, benliktir. Ego, demek ki, ilkel bir veri olmayıp, çıkarsanan bir kendiliktir ve onun iradenin etkisiyle eylemde bulunduğunu kabul etmek bütün bir nedensellik anlayışımızı değiştirerek, olduğundan başka gösterir. Kusura bakma bazı yerleri alıntılamak zorunda kaldım. Çünkü Nietszche hakkında çok fazla bilgim yok doğrusu. İlgi duyulması gerekn bir filozof olup, çok zor kavranabilen biridir. O yüzden henüz pek bi araştırma yapmamıştım onunla ilgili. Biraz kendimden birazda alıntılayarak yazdım. Kısaltabildiğim kadar kısalttım. Yanlızca temel olan, en önemli olarak gördüğüm düşüncelerini yazdım. |
Böyle bir konu bir kaç ay önce açılmıştı. Ama benim buraya koyduğum ve Nietzsche'ye ait olan bir kaç cümle söz yüzünden bir yığın tartışma çıkmıştı ve konu kilitlenmişti. İnşallah yine aynısı olmaz. Hristiyanlık, eski kültürün mirasını bizden çaldı. Sonra da bizi, İslam kültürünün mirasından yoksun bıraktı. Temelde bize, Grek ve Roma'dan daha yakın olan ve doğrudan duyu ve zevkimize hitap eden İspanya'nın muhteşem Magribi kültürü ayaklar altında çiğnendi. Neden? Çünkü soyluydu, çünkü kökenlerini insanca içgüdülerden alıyordu... --Nietzsche Eğer müslümanlık , hristiyanlığı küçümsüyorsa bunu yapmakla binlerce kez haklıdır.Çünkü müslümanlık insana değer verir. --Nietzsche. |
+1111111..................... Bunlar hep görmezlikten gelinir. Ya da sanki adamla kırk yıllık ahbaplarmış gibi ''yahu öyle demek istememiştir'' derler. Batı medeniyeti SOYKIRIM MEDENİYETİDİR. |
Nietzsche 'nin sözlerini kullanarak Che'nin resmini imzana koyman biraz abes kaçmamış mı sence ?.. |
yaw o adamın imzası |
birtanede benden Bütün genellemeler yanlıştır. Bu da dahil - Nietzsche |
Bu bilindik bir paradoks örneği. Bütün genellemeler yalnıştır. |
Nietzsche'nin üstinsan kavramını faşizmle eşitlediğinden böyle söylüyorsun sanırım. Ancak Nietzsche'nin üstinsan düşüncesi faşizmle alakalı değildir bence. Bu Nietzsche'nin sadece ,faşizme daha entellektüel bir hava katmak için Hitler ve Mussolini gibi insanlar tarafından kullanılmasından dolayı böyle sanılır. Üstinsan kavramı, bir ırkın diğerine üstlünlüğü değildir. İnsanların kalıplaşmış değerleri ve kendilerine dikte ettirilmiş değerleri yeniden değerlendirip kendi değerlerini oluşturmasıdır üstinsan. Yani bu dediklerimi yapabilen insandır üstinsan. Üstinsan kendine dikte ettirilmiş, kalıplaşmış değerleri tekrar değerlendirmeli ve kendi değerlerini oluşturmalı. Böylece insanlar kendi çıkarlarına ve kendi hayatlarının menfaatine olan değerleri bulabilecekler ve hayatı dolu dolu yaşayabileceklerdir. Ancak bu faşizmle karışıtırılmamaldır. Bu tamamen bazı kişilerin üstinsan kavramını anlayamadıkları ya da kendi amaçları doğrultusunda kullanmak istediklerinden dolayı ortaya çıkmıştır.
Böyle bir şey demiş mi bilmiyorum. Ancak Nietzsche Tanrı'ya ve dinlere inanmadığına göre böyle dinleri yüceltmez sanıyorum. Ama dediğim gibi emin değilim belki demişte olabilir. O yüzden kesin konuşmayayım. |
peki o üstinsanlar birleşip kendilerini hükmeden konumuna getirirlerse kendi kurtuldukları olguları başkaları üzerinde uygularlarsa bu etnik faşizme girmez ama bu durum daha tehlikeli değil midir |
Daha tehlikerli oalcağını sanmıyorum ancak tehlikeli olacağı kesin. Ancak bu durumu Nietzsche'ye yıkmak doğru olmaz. Bunu insanlığın doğasına yıkmalıyız. Zaten sanıyorum ki, üstinsan modeli gerçekleşmesi imkansız bir şeydir. |
Nietzsche ' nin biraz da hayatını tanıyalım ki söylemleri mana kazanabilsin . Nietzsche, 13 Ekim 1844’de küçük bir Alman kasabası olan Röcken’de doğdu.Nietzsche’nin çocukluğundan itibaren müzikten hoşlanan bir ruha sahip olduğu söylenir.1858’den itibaren altı yıl Pforta Kolejinde parasız yatılı olarak okuyan filozof, o zamanlar en çok İncil okumaktan hoşlanıyordu. 1864’te papaz olmaya karar veren Nietzsche, aynı yıl Bonn üniversitesinde klasik filoloji okumaya, 1865-66 yıllarında ise Leipzig üniversitesinde çalışmaya başlar. Nietzsche’nin dine olan inancında işte bu dönemlerde bir körelme söz konusu olmuştur. Schopenhauer’u onun “İstenç ve Tasarım Olarak Dünya” adlı eseri vasıtasıyla tanıması da, yine bu dönemlere rastlar.1867’den 1868’e kadar bir yıl Prusya ordusunda askerlik yapan Nietzsche,yine aynı dönemde eski ozanlardan, görev yapan Nietzsche, hem miyop olduğu ve hem de bir seferinde attan düşüp yaralandığı için askerlikten çıkarılmış, işte bu sıralarda ahlakçı olduğu kadar aristokrat bir düşünceye sahip olan Yunan ozanı Tegnis’i incelemiştir.Nietzsche, 1868-69 yıllarında ilk kez Richard Wagner ve Liszt’in kızı Cosima ile tanışır.Aynı yıl İsviçre’deki Basel üniversitesine klasik filoloji bölümünün boşalması nedeniyle, hocası Ritchl’in de tavsiyesiyle doktoraya bile gerek duyulmaksızın, aynı üniversitede filoloji profesörü olarak göreve başlar.Aslında amacı bir arkadaşı ile kimya çalışmak olan Nietzsche’nin niyetinde filoloji üzerine çalışmak yoktur.Fakat hocasının ısrarı üzerine görevi kabul eder.İsviçre vatandaşlığına geçerek 1869’daki Fransız- Alman savaşında Prusya askerlerine hastabakıcılık yapmak için savaşa katılır. Dizanteri ve difteriye yakalanan Nietzsche bir yıl sonra, askerlikten bir kez daha ayrılmak ve savaştan dönmek zorunda kalır.Sağlık durumundaki bu bozukluk Nietzsche’nin iklim değişikliklerine paralel olarak seyahat yapmasına sebep olmuştur.Hatta bazı Nietzsche yorumcuları, özellikle de psikoloji ile ilgili olanlar, Nietzsche’nin sağlık durumunun kötü olması ve onun her zaman güce ihtiyaç duymasıyla felsefesi arasında çok yakın bir ilişki bulunduğu kanaatindedirler. Özellikle güç isteme doktrini bu çeşit psikolojik tahlillere tabi tutulmaktadır.1879’da hastalığı artan Nietzsche kürsüsünü terk etmek zorunda kalır.Malulen emekli edilen filozof bundan sonraki yaşantısı oldukça sıkıntılı bir şekilde ve çoğunlukla da seyahat ederek geçirmiştir.1889’da delirmiş, ve nihayet 1900’de Weimar’da annesi ve kız kardeşinin yanında ölmüştür. |
Okuduklarımdan şunu anlıyorum ki bu ülkede çeviriden anlayan adam yok. |
Dersanede çocuklara hep aynı örneği veririm , İngilizce ve diğer tüm dillerde bir sözcük çevirisi birde kültür karşılığı çeviri mevcuttur. Kitaplar çoğunlukla sözcük çevirisini tercih ediyor. En basit örneklendirme; I am working as a teacher "Bunu öğretmen olarak çalışıyorum" diye sözcük çevirisine tabi tutursınız oysa , "öğretmenlik yapıyorum" birebir sözcükleri karşılamamakla beraber , Türk kültüründeki karşılığını vermektedir. Bu nedenle çeviriyi yapan kimse her iki kültürüde yakınen tanımalıdır ki, yerel ağızdaki söylemini daha doğru yapsın . |
He ben yazdım onları. Güzel olmuş değil mi? Nietzsche gelse o kadar iyisini yazamazdı. Şaka bir yana onlar en bilinen sözler. Zaten Nietzsche'nin din hakkında ki sözleri her zaman daha fazla öne çıkmıştır. (Bknz; God is Dead) Ayrıca Nietzsche'nin derdi hristiyanlık ile idi. Bu yüzden bir çok sözü hristiyanlık karşıtıdır. Yani hristiyanlığa saldırmak için İslam'ı bile yüceltebilir, o kadar yani. Ama Nietzsche müslüman değildi tabi. Yoksa müslüman mıydı ya? Tolstoy'u da müslüman yapmışlardı zaten. Yoksa Nietzsche de mi müslüman? |
Harikasın Zaten hayat hikayesine bakarsanız , ani dönüşlerini görürsünüz , dine inanmayan Sayın Nietzsche bir ara papaz olmayı bile istiyor. |
Bu nedenle de artık düşünürlerin eserlerinin doğrudan çevirilerini değilde tefsirlerini okuyorum. Hem anlamı hem de bu anlamlara ait bağlamı doğru şekilde analiz eden insanlara ulaşmaya çalışıyorum. |
--------------------------------------------------------------------------------
Yollar
İnsanlığı büyük tehlikelere sokan hep sözde "kısa yollar" oldu, daha kısa bir yolun bulunduğu haberlerinin sevinciyle hep yllarından ayrılıyorlar... ve yolunu kaybediyorlar.
Hepimizin Akılsızlığı Nerde Yatıyor
Biz hâlâ yanlış dediğimiz yargılardan, artık inanmadığımız öğretilerden sonuçlar sonuçlar çıkarıyoruz.... duygularımızla
Yönetmek
Kimileri yönetme işinden zevk aldıkları için yönetirler; kimileri yönetilmek istemedikleri için:- Son belirtilen yöntem şekli, bu iki köyüde sadece en az kötü olanıdır.
Unutmak
Unutma diye bir şeyin olduğu henüz ispatlanmamıştır; bildiğimiz, tekrar anımsamanın gücümüz dahilinde olmadığıdır. Geçici olarak, gücümüzün bu boşluğuna "unutmak" sözcüğünü koyduk, sanki dizinde bir fazla yeti varmış gibi. Ama sonuç olarak bizim gücümüz dahilinde olan ne var ki! -Eğer bu sözcük gücümüzün bir boşluğunda duruyorsa, öteki sözcükler gücümüze ilişkin bilgimizin ir boşluğunda durmak durumunda değiller mi?
"Neden ile Sonuç!"
-Bu aynada - ve aklımız bir aynadır - düzensizlik gösteren bir şeyler oluyor, belirli bir şey her seferinde başka belirli bir şeyi takip ediyor... onu biz deliler, algılamak ve adlandırmak istersek " neden ile sonuç diye adlandırıyoruz1 Sanki bir şey anlamışız ve anlayabilirmişiz gibi. Biz "nedenlerin ve sonuçların" imgelerinden başka şey görmedik! Ve şimdi bu imgelilik, birbirini takibi olan bağlantının kavranmasını olanaksız kılıyor!
Kuşkucunun Sakinleştirilmesi
- "Ne yaptığımı hiç bilmiyorum! Ne yapmam gerektiğini hiç bilmiyorum!" -Haklısın ama yaptırılacağından kuşkun olmasın! her an! İnsanlık bütün zamanlarda etken ile idilgeni karıştırdı. Bu onun bitmeyen gramer hatası.
İnsan Kendini Nereden Tanır
Bir hayvan bir diğerini görür görmez, kafasında kendini onunla ölçer; ve insanda vahşi çağlarda böyle yapardı. Bundan da anlaşılıyor ki, her insan kendini hemen hemen sadece savunma ve saldırı gücü bakımından tanır.
Fanatizm Ne Zaman Arzu Edilir
Uyuşuk doğalar sadece fanatikleştirlmek suretiyle çoşturulabilir
Bağımlının Muskası
Kim kaçınılmaz olarak bir efendiye bağımlıysa, korku saçıp efendisini kontrol altında tutacak bir şeyi olmalı: Örneğin dürüstlük yada temiz kalplilik yada keskin bir dil.
Yanılmayı İstemek
İyi sezişli kıskanç insanlar kendilerini üstün hissedebilmek için rakiplerini iyi tanımayı istemezler.
İki Arkadaş
Arkadaştılar, ama arkadaşlıkları bitti ve her ikiside karşılıklı olarak arkadaşlıklarını sona erdirdiler: Birisi çok yanlış tanıdığına inandığı için, öteki çok iyi tanıdığına inandığı için.. ve her ikiside yanıldı! Çünkü ikisi de kendini yeterince tanımıyordu.
Zararlı
Bir genç, en kesin şekilde kendisiyle aynı düşünenlere farklı düşünenlerden fazla saygı göstermesini öğretmek suretiyle bozulur.
Henüz Yeterli Değil!
Bir şeyi kanıtlamak yeterli değil, insanları ona ikna etmek yada onun düzeyine yükseltmekte gerekmektedir. Bu yüzden bilen kimse bilgeliğini söylemeyide öğrenmelidir: bir aptallık gibi sık sık tınlayacak şekilde.
İstemek Nedir?
Güneşin doğduğu anda odasından çıkıp," güneş doğsun istiyorum" diyene; ve bir tekerleği durduramayıp, "onun dönmesini istiyorum" diyene; ve güreşte yere fırlatılıp "burda yatıyorum, ama burada yatmak istiyorum!" diyene güleriz. Amabütün kahkahalarımıza rağmen! "istiyorum sözünü kullandığımızda bu üçünden başka birşey mi yaparız?
Kendi Erdemlerinden Kaçma
Eğer bi düşünür ara sıra erdemlerinden kaçmayı bilmiyorsa , onun ne değeri var. Onun "sadece bir ahlaksal yaratık olmaması gerekir
Aldatılmak
Eylemde bulunmayı istediğiniz an, kuşkuya kapıyı kapatmak zorundasınız... demiş bir eylem adamı..
Ve sen bu şekilde aldatılan kişi olmaktan korkmuyormusun?.. diye cevap vermiş bir dalgın.
Daha Seyrek Yetingenlik
Başkasını yargılamak istememek ve onun hakkında düşünmekten kaçınmak, çogu kez insancıllığın küçük bir göstergesi degildir..
Ustalık
İnsan ustalığa, yapım esnasında hem yanılmıyor hem de duraksamıyorsa erişmiştir.
İnsan Nasıl Taşlaşmalı.
Yavaş yavaş sertleşmeli bir mücevher gibi... ve sonunda sessiz ve sonsuzluğun sevincinde yatıp kalmalı.
Kayıplar
Ruha yücelik veren kayıplar vardır, bu sırada ruh yüksek, siyah selvilerin altında sessizce dolaşıyormuş gibi feryaddan kaçınır.
Unutulmayın
Kendinizi yukarıya ne kadar çok çıkarırsak, uçamayanlara o kadar küçük görünürüz.
Ağırlaşmak
Onu tanımıyorsunuz: Kendine çok ağırlık asabilir, yinede onların hepsini yükseğe cıkarır.Küçük kanat cırpışlarınızdan sonra, o aşağıda kalsın çünkü bu ağırlıkları kendine asmış diye karar verirsiniz
Paylaşmak istedim, gerçekten harika sözler Nietzsche'den.