| COGUNLUK 2X2 10 EDER DIYORSA BEN BUNU KABUL ETMEK ZORUNDA MIYIM ?. BU ARADA ARKADAS DOGRU DEMOKRASI GIDIYOR DIYENLER ZATEN SERIAT ISTEYENLER. |
Bu yazidan karalama amacli anlam cikarmak bence de art niyet. Tarih biliminin iki asamasi vardir. Birincisi toplanan belgeler (ki bu tarihin objektif tarafidir), ikincisi ise bu belgeleri yorumlayan tarihci (ki bu tarihin subjektif tarafidir). Yukaridaki yazida subjektif taraf cok agir basmis. Konuya gelirsek, eger q harfinin alfabede olmamasinin sebebi, Atatürk'ün büyük harfleri bilmemesi ve kendi ismini yazarken kullandigi q simgesinin hosuna gitmemesi ise bu gercekten dil bilimcisi gözüyle kabul edilebilecek bir sebep degil. Zaten Türkce'de q ve k ayrimini sözlü olarak yaptigimiz halde, yazili olarak yapmakta zorlanmamiz da bunu dogruluyor. Kagit derken a üzerine sapka koyuyoruz fakat aslinda a harfinde hicbir degisiklik olmuyor. Bu latin alfabesi methodolojisine uygun bir uygulama degil. Teknik anlamda Türkce'de q harfine ihtiyac var. Bu su götürmez bir gercek. |
demokrasi çoğunluğun dediğinin olacak olmasıdır bir yerde 10 kişi varsa 1 kişinin istediği olmaz. çoğunluğun istediği olur. |
bu düşünce yapısındaki insanlardan kurtuluyor Türkiye.. önü açılıyor her yönden... siz bilmezsiniz, biz bilirizciler gidiyor artık.(sözde 2x2=4 e 10 diyorlar ve arkadaş bunu kabul etmiyor, evet zor olacak ama çoğunluğu HAZMEDECEKSİNİZ) siyasi partisinden, futbol klübüne kadar seçimle başa gelen her yerde rahatlıkla görebiliyoruz, çunku biz salak değiliz, halk salak değil (gerçi hazmedemedikleri için Türkiye de yaşayan insanların buyuk kesimine salak diyen de var bunların arasında) halk neyin ne olduğunu kimin ne olduğunu çok iyi biliyor |
İlginç olan şey şu dostum: "Şu harf olsun bu olmasın" muhabbetleri. Bir de Falih Rıfkı'nın yorumuna göre "Atatürk küçük 'q' harfini büyüterek yazdı hoşuna gitmedi, bereket büyük 'Q' harfini bilmiyordu çünkü küçük 'q' harfinden daha gösterişliydi." gibi bir şey demesi. Yani alfabe belirlenirken bu tür diyalogların geçmesi bana çok ilginç geldi. Yani hoşuna gitseydi Q harfi de alfabeye girebilirdi yorumunu yapmış. Şahsen ben alfabe belirlenirken "dil bilimcilerin" görüşlerinin öncelikli olduğunu düşünürdüm. Sadece Falih Rıfkı'nın aktardığı anıya bakarsak Atatürk ne derse o olacaktı gibi bir anlam çıkabilir. Tabi bu sadece tarihten bir an. Kim bilir daha sonra ne gelişmeler oldu. Q harfi olup olmaması benim için çok sorun değil. ELime ne geçer ne geçmez bilmiyorum, sadece birilerine rahatlık sağlar bana değil. "Ğ" harfinin hikayesini de merak ettim şimdi. Güvenilir bir kaynaktan olkumak isterim. Demekki ihtiyaç oldukça alfabeye sonradan harfler eklenmiş... "G" harfi demekki tam ihtiyacı karşılamayınca sonra "Ğ" harfi eklenmiş. Atatürk'le ilgili diyecek bir şeyim yok, ihtiyaca binaen değişiklikler yapmış. Ancak İnönü dendi mi akla diktatörlük düzeyine yaklaşmış olan uygulamalar geliyor. O yüzden pek sevmiyorum. Özellikle Atatürk'ün vefatından sonra kendi posterlerini astırması, heykellerini yaptırması, para-pullardan Atatürk fotoğrafını kaldırtıp kendi fotoğrafını bastırması vs.vs. o dönemin şartları içinde anormal durumlar. http://galeri2.uludagsozluk.com/208/atat%C3%BCrks%C3%BCz-para_283274.jpg Paralara Atatürk dışında karakterlerin basılması çok yakın tarihte başladı diye biliyorum. |
|
Sık sık karşıt görüşlerin yazılarını okurum videolarını izlerim.Ne kadar Atatürk hayranı olsam da bazen Kadir Mısıroğlunun videolarını bile izlediğim oluyor.Mustafa Armağan'ın yazılarını da bazen okuyorum ama inanın bana tarih yapmaktan çok bir ideolojiyi savunmak adına salladıklarını düşünüyorum.Tamam anladım kemalistleri sevmiyorlar da ortada vatana emek veren bir insan var bu kadar da haksızlık,nankörlük yapılmaz be kardeşim.Böyle objektif tarihçilik olmaz.O yüzden yazılarını okusam da fikirlerine itibar etmiyorum. İlber Hoca,Atatürk'ü eleştirsin samimi bulurum çünkü açıklamaları bana objektif ve bilimsel geliyor.Ama bu adamların açıklamalarını samimi bulmuyorum. |
|
Kadir Mısıroğlu'nu ben de pek saymam. Tamam bazı alanlarla bilgili olabilir. Ancak İlber hoca gibi bilimsel konuşamıyor, yazamıyor. Mustafa Aramağan'ın da sadece belgelere dayanan yazıları kısmi olarak dikkate alınabilir. Özellikle gizlilik yasakları kalktıktan sonra Genelkurmay ve diğer (eskiden yasaklı) arşivlerden elde ettiği belgelerle ilgili yazdıkları. Gerisi bilimsel tatta olmayan ve yoruma dayanan yazılar gibi geliyor bana... Hatta ortaya belge koyup yanında yazdıklarında da bazen şahsi yorumları olabiliyor. Onları iyi süzebilmek lazım. |
| Ortaya belge koysun ben de incelerim ama bu adamların belgelerine de güvenmiyorum hocam.Damat Ferit olayındaki gibi sahte belgelerle gelebilir diye gösterdiği belgelere de pek aldırmıyorum açıkçası.Çünkü böyle neo Osmanlıcı insanların gösterdiği sahte belgelere internette çok rastladım.Bu kişiler de onların ideolojisinin bayraktarlığını yapıyor işte. |
Git bir kitap oku, yazdıklarından ne kadar bilgisiz olduğun ortaya çıkıyor. 40 fırın ekmek yemen lazım lakin bilgiye öcü gibi bakarsan bir arpa boyu yol gidemezsin. Bilgisizleri çok güzel kullanıyorlar işte ne yaparsın Düşünemeyen,eleştiremeyen insanlar malesef çabuk kandırılıyor. Şu forumda rezil olmaktan bıkmadın Herkes yazdıklarına gülüyor çünkü bilgi eksikliğin yazdıklarına tabak gibi yansıyor. |
|
Bazı arkadaşların bu olayı ilk defa duymaları ve haberi okuyunca şok olmaları çok tuhaf. @neverlate,@Navigasyonel Çankaya kitabı dün çıkmış bir kitap değildir.Yalnız kitabı okumamış olabilirler, onu geçtim.Yalnız gazete okuyanların bunu bilmeleri gerekirdi.Her sene konuşulan bir konudur.Sadece Murat Bardakçı'nın konuyla alakalı 2007 ve 2009 yıllarında olmak üzere 2 yazısı vardır. http://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/221726-tartistigimiz-q-x-ve-w-harfleri-celadet-ali-bedirhanin-alfabesidir http://arsiv.sabah.com.tr/2007/04/09/haber,CF595B3B7BFD49E1A47229EB34DD873F.html
Öncelikle Latin alfabelerinde düzeltme işareti kullanan sadece biz değiliz.Mesela Portekizce'de '' ´, ^ ve ~ ''işaretleri kullanılır.Q harfinin kaldırılmasının tek sebebi bahsettiğin olay değil.
http://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/221726-tartistigimiz-q-x-ve-w-harfleri-celadet-ali-bedirhanin-alfabesidir Şunu okumanı tavsiye ederim. Alfabeye yeni bir şeyler eklemek,çıkartmak,değiştirmek kafa karıştırmaktan başka bir şey değildir. |
Falih Rıfkı Atay'ın Çankaya adlı eserini ilk defa okumanın neyi tuhaf anlamadım hocam. Toplasanız forumda kaç kişi bu olayı duymuştur kaç kişi okumuştur? Bence çok değildir hocam. |
Yanlış anladın sanırım.Kitabı okumamanız normal.Herkesin her kitabı okuması tabiki de mümkün değil.Yalnız yıllardır konuşuluyor bu olay.2 tane link attım 2007 ve 2009 yıllarına ait Murat Bardakçı'nın konuyla ilgili yazıları.Açılım sürecinde de sık sık konuşuldu.O yüzden tuhaf geldi.Hatırlamıyor da olabilirsiniz. |
Bu tür yazıların paylaşımından önce çok az da olsa bilgi sahibi olup, arından mantık yürütmekte fayda görüyorum. Bana hemen kızmadan önce, Atatürk'ün İngilizce ve Fransızca bildiğini, iki dilde de okuyup yazabildiğini, herhangi bir latin kökenli dilde konuşabilen, okuyabilen birinin de doğal olarak "q" harfinin büyüğünü de bilebileceği bilgisini sizinle paylaşmak isterim. Ardından, bu tür hikayelerin sadece "hikaye" olduğunu görmek ve paylaşmaktan vazgeçmek ya da "Bakın millet ne saçmalamış" diye paylaşmakta fayda vardır. Çünkü bilmeden de olsa, birilerinin (aynı grubun bazı görevlileri bu forumda da vardır) dezenformasyon amacıyla, utanmadan, kızarmadan interneti yalanlarla doldurmalarına yardımcı olmaktasınız. Atatürk'e "Atatürk" demeyi kendisine yediremeyen bir kişi daha aylık "Alfabe" konusunu açtı. Vatana, millete hayırlı olsun. |
| Bana mı trol dediniz? Trollüğün tanımını yapar mısınız? Kendi düşünceniz de olmayan bir insanı troll diye mi nitelendiriyorsunuz? |
sevgili navigasonel, bahsettiğiniz şahıs lalettayin bir sucuk şirketine havadan konmuş, sonra da siyasal islamın kadrolaştırdığı insanların kollamasıyla devletin başına gelmiş, bu işe kafa yoracak niteliklere sahip olmayan biri değil. Atatürk, çocukluğundan beri her zaman kitap okuyan biridir ki 1. dünya savaşı cephelerinde bile istirahat saatlerini kitap okuyarak geçirirdi. bu kitapların da büyük çoğunluğu Türkoloji ve Türk dili üzerine olan kitaplardı. Türkiye üzerinde sanki 57 tane üniversite var, her üniversitede de 10'ar tane Türk dili ordinaryusu bulunuyordu gibi konuşmuşsunuz. o devirde bu konuların konuşulacağı insanlarla sanki Atatürk hiç konuşmamış, doğrudan oldu bittiye getirmiş gibi konuşuyorsunuz, bu hoş değil. Ğ örneğini zaten bu sebeple verdim. tam olarak olayı şuan hatırlayamıyorum, eve geçince notları karıştırıp bulmaya çalışırım. Anadolu'da harf devrimiyle ilgili tetkiklerine devam ederken Atatürk, ğ sesi sorununu g harfine şapka koyarak yeni bir harf türettiklerini söyleyen halkın yaklaşımıyla çözmüştür. bunun yanında çankaya'yı okudunuz mu bilmiyorum, ancak bu bölümden sadece 2 tümceyi çekip burada propoganda yapmak çok büyük ayıp. işte mustafa armağan da tam olarak cımbızla laf çekmiş, siz de Atatürk'ün bütün harf devrimini tek başına yapmış gibi sanıyorsunuz. ancak kitabı okuduysanız uzunca bir süre bu harflere geçişin nasıl olacağını, yazım kurallarının nasıl işleyeceğini, hangi arap harflerine hangi latin harfinin geleceğini nasıl tartıştıklarını anlatıyor falih rıfkı. bunu mustafa armağan da bablar gibi biliyor, ancak insanların zihninde sizin dediğiniz oldu bittiyi canlandırabilmek için elinden geleni yapıyor işte. bilmiyorum biliyor musunuz, enver paşa'nın 1. dünya savaşı'nda ortaya koyduğu bir ayrı ayrı harflerle yazım şekli, "enverce" vardı. normal şartlarda arap harflerini dilimiz için kolaylaştıracaktı, ancak kabul görülmedi halk tarafından. bunun nedeni, eski halin de halen kullanımda olduğudur. çankaya'da Atatürk'ün buna vurgu yaptığı, 5 yıl boyunca latin harfleriyle eski harflerin de birlikte kullanılması teklifini reddettiğinden bahsedilir. tam olarak da "bu devrim enverce'ye döner" der Atatürk zaten. ya 3 ayda olacak, ya hiç yapılamayacak der. konu konuyu açar, uzatmayayım. mustafa armağan efendi, çankaya'nın ilgili bölümünü burada koysa zaten dil ve harf devrimlerinin ne kadar gerekli olduğu mesajını vermiş olacağını biliyor, o yüzden cımbızla laf çekiyor. iyi niyetli olarak "adam kaynak veriyor" diyorsunuz. işte bu kaynak verişine rağmen, kaynağı ne denli sakat bir şekilde verdiğini, alıntılarının sakatlığını belirtiyorum. falih rıfkı Atatürk ile iç içeydi, çoğu devrimde de yanıbaşındaydı. kullandığı ifadelerde bir sıkıntı yok, kendi yorumudur. inönü örneğini vermemin nedeni de bu aynı cımbızla laf çekme çabası. harf ve dil devrimi konu olduğunda hemen inönü'nün anılarından "amacımız geçmişle olan köprüleri atmaktı" alıntısı yapılır. aynı kötü niyetin bir göstergesi. paradan inönü'nün fotoğraf kaldırma mevzusu. ülkenin paralarında devlet başkanının resminin olmasına dair yasa 20'li yıllarda Atatürk döneminde çıkarılmıştır. inönü'nün devri gerçekten çok haksız bir şekilde eleştiriliyor. eleştirilmesine bir diyeceğim yok, ama haksız yere üzerine çullanılıyor. 2. dünya savaşı gibi dünya tarihinin en büyük felaketlerinden biri sırasında ülkeyi yönetti. 6 yıl boyunca askeri savaşa hazır bir ülke olarak savunmada kaldık, o seferberlik durumunu kaldırabilmek için de doğal olarak ülke bayağı zorlandı. her şeye rağmen kimseyi, emperyalist dünyanın çıkarları uğruna babasız bırakadı, savaşa sokmadı ülkeyi. bu bile benim için çok büyük bir olaydır. ülkeyi devrettiği kişiler ise 2 yıl zor dayanıp bu ülkenin askerlerini , hiç alakaları olmayan bir yerde emperyalizmin çanağını kollamak için ölüme yolladı. aradaki bu büyük fark bile yeter. inönü diktatörlüğü diyorduk ya, lütfen menderes dönemine bakın. kıyasladığınızda inönü'de hz. ömer adaleti bile görebilirsiniz (tabi ki abartıyorum, bunu ciddiye alıp buradan bile tartışma çıkarabilecek 1-2 arkadaş var da...). gelelim inönü'nün anılarından cımbızla çekilen ifadeye. şu ifade genel olarak "baak inönü de kabul ediyor" şeklinde sunulur: " Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı, okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir. Okur-yazar oranının düşük oluşunun yegâne sebebi alfabenin öğrenilmesinin zor olması değildi. Uzun yıllar devlet, eğitim sorununa eğilmemiş, kitlesel eğitime önem vermemişti. Devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-İslâm dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı. Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik. Din eserleri eski yazıyla yazılmış olduğundan okunmayacak, dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı." bu da ağır bir cımbızla laf çekmedir. böyle alıntılar çok ağır bilgi kirliliği yaratır. inönü bu konuda çok şey yazmıştır, anılarının tamamını okuyan biri çok rahat anlayacaktır ki arap-islam dünyasıyla bağları kopartmadan neyi kastettiğini yukarıdaki alıntıyla çok rahat çarpıtabiliriz. şurayı okumak yeterli: '' Harf inkilabı okuma yazma kolaylığına bağlanamaz. Okuma yazma kolaylığı Enver Paşa'yı tahrik eden sebeplerdir. Ama, harf inkilabının bizde tesiri ve büyük faydası, kültür değişmesini kolaylaştırmasıdır. İster istemez Arap kültüründen koptuk. Arap kültürünün ve Arap dilinin tesiri hakkında, yeni nesiller bizim kadar fikir edinemezler. Bir misal olarak söylemek isterim: Benim çocukluğumda kültür sahibi adamlar, Türk dilinin kifayetsizliğinden, eksikliğinden meyus olarak bahsederlerdi ve bunun için cemiyet içinde hem Türk diye bir millet olarak Araptan ayrılığı kaldırmalıydık, hem de sağlam bir dile kavuşmak maksadıyla Arapçayı kabul etmeliydik, derlerdi. Yani vaktiyle devleti kurarken ve Türk dilini yaparken Arap dilini kabul etmek doğru olacaktı, görüşünü hararetle savunurlardı. // Anadolu'da ilk Türk devletini kuranların hepsi Türk beyi olarak devlet başına geçmişler ve milli hususiyetlerini muhafaza etmişlerdir. Sonra Osmanlılar devrinde, edebiyat vesilesiyle dil ihtiyacı genişledikçe sanatı Arap dili üzerinde işlemek hevesi milli kültürü zayıflatmıştır. Bizim devrimizde Latin harflerine geçmek Türk dilini ve milli kültürü kurtarmak için esaslı bir etken olmuştur." (S.485) '' mustafa armağan'ı bu sebeple sevmiyorum işte. yok beğenmediğim bir şeyi söylüyormuş, yok çekemiyormuşum. yukarıda ahmet isimli arkadaş ideolojik kaygıları nedeniyle mustafa armağan'ı savunma reaksiyonuna girmiş sadece. ilber ortaylı gibi söyledikleri, temellerinin yanında buzdağının görünen kısmı gibi olan biri hoşuma gitmeyecek şeyler söylerse saygı duyarım. mustafa armağan öyle biri değil. evet eve geldim ve şimdi nottan aktarıyorum: düzeltme: eklenen harf Ğ değil Ş imiş, aklımda yanlış kalmış. kırşehir yakınlarında halkın ileri gelenleri Atatürk'ü karşılamış, bu sırada da Ş sesi için fransızcadaki gibi CH harflerinin yan yana kullanılmasının karışıklık çıkardığını, bunun yerine S'nin altına bir çengel atmanın çok daha kolay bir gösterim olacağını söyler. |
|
hormonal patlamalar yaşayan ergenler gibi oluruz. qarmakarışıq ışık evlerinde şişirilip ortalığa salınan balonlar elbet patlayacak. bekleyin. |
Kargacık burgacık arap harflerinden kurtulduğumuz iyi olmuş. |
|
1. kürtlerin alfabelerini İngilizler hazırlamıştır, kürtler değil. 2. Karamanlı rumlar olarak bahsedilenler Ortodoks Türklerdir. 3. "q" harfi "k" harfinin genizcil versiyonudur, Türkçe'de kullanılmasına gerek yoktur. Onun yerine genizcil "n" ve ince/kalın ayrımlı "e" harfi olmalıdır. |
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >