O söz kanuniye aittir. |
< Resime gitmek için tıklayın > Atatürk'ün The Times Röportajı Yakın tarihimiz bize bir masal biçiminde anlatıla geldi. Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında neler yaşandı, Mustafa Kemal ve silah arkadaşları arasında neler oldu yeni yeni su yüzüne çıkıyor. Yıllar boyu Kazım Karabekir’den Dr. Rıza Nur’un anılarına kadar dönemi anlatan her çalışma sansürlendi, yasaklandı. Halbuki tarihi doğru bilmeden sağlıklı bir gelecek kuramayız. Üstelik bu dönemde görev yapmış ancak siyasi görüş ayrılığı nedeniyle bir kenara itilmiş ve zaman zaman hain ilan edilmiş bu insanlara karşı bir vicdan borcumuz da var. Öncelikle bir gerçeğin altını çizelim, Atatürk bir devrimciydi ve Avrupa’da devrimler çağı yaşanıyordu. Bilimden sanata, eğitimden kadın haklarına kadar çok geri bulduğu Anadolu’yu hızla değiştirmek, Batı düzeyine çıkarma amacındaydı. Giriştiği iş zorlu olduğu kadar birlikte yola çıktığı arkadaşları arasında bile tartışmalara yol açıyordu. İstiklal Savaşı bitmiş, bir başka Kurtuluş Savaşı başlamıştı. Bağımsızlığı sağlayan kadrolar, Anadolu’nun özgürlük ve çağdaşlığını garanti altına alacak adımlar peşindeydi. Üstelik Mustafa Kemal İttihatçı kadrolar arasından geliyordu. İttihatçılar’ın siyasi entrika, suikast, darbe gibi konularda ne kadar usta olduğunun farkındaydı. Bu nedenle olsa gerek her türlü muhalefet eyleminin altında devrimci kadrolara karşı bir komplo girişimi görüyordu. Ve askerdi. Muhalefetin silinmesi kararı verdi. Muhalefet de o dönemin koşulları içinde düşman sınıfına girmişti. Mustafa Kemal, Ali Fuad Cebesoy, Refet Bele, Rauf Orbay, Adnan Adıvar ve Kazım Karabekir tarafından kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’na bu gözle bakıyordu. Bu konudaki duygularını 21 Kasım 1924’te The Times gazetesinin İstanbul muhabiri Maxwell Macartney’e verdiği mülakatta dile getirdi. Ancak Macartney, Atatürk’ün arzusuna uyarak mülakatı bir süre tuttu ve bu konuşma ancak 18 Aralık 1924’te yayınladı. Ancak mülakat yayınlanmadan okuyan biri vardır. İngiltere’nin Türkiye Sefiri Ronald Lindsay. Lindsay, bu mülakatı, Macartney’in mülakatın yapılma yöntemine dair anlattıklarını da içeren şu notla merkeze geçti: ‘’Reisicumhur’un bundan sonra ne yapacağını merak ediyordum; işte, bu fazlasıyla dikkate değer belgede (Macartney’in mülakatı) cevabımı buldum. Terakkiperver cumhuriyetçiliklerinde samimi değiller, programları sahtekarlık, kendileri de düpedüz mürteci. Haberde yeralan her şey, reisicumhurun yeni muhalefetle hiçbir işinin olmayacağını ima ediyor; Bay Macartney’le konuşurken kullandığı dil -ki haberde yer almamış- ve sarf ettiği cümlelerin tonu ise onun açıkça ölümüne bir kavgaya kastettiğini gösteriyor. Gazi kendisini tam br cinnet haline kaptırmış; muhalefetteki herkese sırayla sayıp döker ve onları, her şeylerini borçlu oldukları kendisine nankörlük ve vatana ihanetle suçlarken, yüzü kıpkırmızı olmuş. Mülakkata takdimci ve yarı tercüman gibi hareket eden mebus, bir kaç kere araya girip, ‘Sakin olun Gazi Paşa, bu kadar tedbirsiz olmayın’ diye bağırmış ama gazap selinin önüne geçememiş.’’ Burada Büyük Millet Meclisi’nin 29 Nisan 1920’de kabul edip 15 Nisan 1923’te tadil ettiği Hıyanet-i Vataniye kanununun birinci maddesinde 26 Şubat 1925’te yapılan değişikliği hatırlamak gerekir. Bu madde Meclise karşı düşünce veya uygulamalarıyla veya yazdıklarıyla muhalefet veya bozgunculuk edenlerin vatan haini addedileceklerine hükmediyordu. 1923’te yapılan değişiklik, sadece eski rejimin tasfiyesine karşı çıkanları değil, bu kararları eleştirenlere karşı da vatan hainliği suçlaması getiriyordu. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kurulmasının ardından yapılan değişiklik şu hükmü getirdi: ‘’Dini, siyasi amaçlarla kullanarak dernek kurmak yasaktır. Böyle örgütler kuran veya bunlara üye olanlar, varan haini ilan edilir.’’ TCF’nin parti programının 6. Maddesinde dine saygılı olduğu ifade edilmektedir. Şeyh Sait İsyanı’nın ardından kurulan İstiklal Mahkemeleri, bu maddeye dayanarak TCF’nin tüm şubelerini kapatma kararı verdi. Yani parti kapatılmamış ama teknik olarak yok edilmişti. Bu, 1946’ya kadar sürecek tek parti rejiminin başlangıcıydı. Muhalefetsiz bu yılların bedelini de çok partili hayata geçtiğimiz zaman farklı görüşlere tahammülsüzlükle ödedik. Hala da alacak çok yolumuz var… Kaynak: Hakan Özoğlu, Cumhuriyetin Kuruluşunda İktidar Kavgası Konu içeriği biraz kargaşalı demeç ama tek partili rejimi,n asıl sebebi o zamanlarda savaş sonrası boşlukta bu zamanki olduğu gibi dini kullanarak siyasi tarikatlar cemaatler vasıtası ile güç elde etmek ve ülkeyi sömürmek amacı kurulmasına ve muhalefet olunmasına engel olmak için tek parti rejimi olmuştur.Sebebi budur.Çünkü büyük bir boşluk vardı ve yeniden kurulacak bir devlet vardı.Atatürk'ün en çok uğraştığı ve belkide sinir olduğu şey bu dini siyasi emellerine alet eden lendi saflarına çektiği kişilerle vatanda da gericiliği ve tek bir zümre olup şuanki suudi arabistandaki gibi krallık vasfında yaşam sürecek ve bir parazit gibi ülkeyi içindekiler sömürecek şeylerden korkuyordu şeyh sahit isyanı gibi, isyanlar kurtuluş savaşında olan şeyler hep bu sebepten ötürüdür.Kesin çözüm içinde ilk önce tarikatlaşmaya sebep olan kişi veya kurumları yok etmiştir.Bunlar her ne kadar yok olmuş varsayılsada faaliyetlerini arka planda sürdürmüşler ve Atatürk vefatı ve oluşan yeni lider boşluğu sebebi ile tekrara yavaş yavaş ortaya çıkıp günümüze kadar gelmişlerdir.Bu olayı Atatürk zaten ilk bu yeni devrim hareketine başvurunca söylemiş ve uyarmıştır eğer şuanki düzen devam etmezse bu cemaat ve tarikat üyeleri tekrardan ülke yönetimine ve ülkeye yayılacak.Ülke içindeki değerleri pay edecekler ve pay savaşına girecekler.Bakılacak olursa dediği doğru bu uzak değildi.Zaten doğru zaman olması lazım geliyordu.Şuanki sorunumuzda bu.Laiklik denilen uygulama bizi şuanda bir iplik gibi ortadoğu'nun karanlık yüzü ile avrupanın arasında tutuyor.Eğer böyle bir adım atılmasa idi şuan ortadoğu ülkelerinden herhangi bir farkımız yoktu.Ha geleceğimizi kurmakta gene yeni nesillere düşüyor duracaklar mı mücadele mi edecekler.Ha çok uzak değil.Ülkenin tamamen karanlığa bürünmesine buna içindekiler neden olacak. "Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz." Atatürk'ün Kastamonu Nutku |
Aşar ki Anadolu köylüsünü yüzyıllarca inletmiştir, kıvrandırmıştır. Bütçenin başlıca geçim kaynağıyken Atatürk bir kalemde Türk köyünü bu beladan kurtarmıştır. Hocalar halka: "Bir din borcuydu o... Kalktığı için tarlanızdan da bereket kalktı." diyorlardı. Aksi gibi havalar da kurak gidiyordu. Falih Rıfkı Atay, Kurtuluş, 1966. |
22 Mart 2001'de yitirdiğimiz kahraman Türk kadını Sabiha Gökçen'i saygıyla anıyoruz. |
“Dünyada ilk askerî kadın pilot olacaksın. Bir Türk kızının dünyadaki ilk askerî kadın pilot olması ne iftihar edici bir olaydır, tahmin edersin değil mi? Şimdi derhal harekete geçerek seni Eskişehir’deki Tayyare Mektebi’ne göndereceğim. Orada özel bir eğitim göreceksin" Atatürk < Resime gitmek için tıklayın > |
Ben ömrümde hiçbir edebiyat eserinde, ordulara ilk hedeflerinin Akdeniz olduğunu bildiren günlük emri okurken duyduğum zevki duymadım. Bu, bütün heyecanların üstünde bir heyecan veren, bütün şiirlerin üstünde bir şiirdi. Ne olmuştuk, biliyor musunuz? Kurtulmuştuk. Ah Mustafa Kemal, Mustafa Kemal, sana ölünceye kadar o günün sevincini ödeyebilmekten başka bir şey düşünmeyeceğim. Falih Rıfkı Atay, Çankaya, 1961. |
Hasan Âli Yücel gündem olmamıştı. Falih Rıfkı Atay gündem olmamıştı. Sabiha Gökçen gündem olmadı. İki gün sonra Şevket Süreyya Aydemir de gündem olmayacak. Ülkücü Ülkücüyü, komünist komünisti, dinci dinciyi anarken, bizim Atatürkçüler de Atatürkçülerden başka herkesi anar. Acı. |
Ha neyse bende bu konuda birşey oldu sandım sıkıntı yok. |
Atatürk, İsveçli Prof. Dr. Eugene Pittard ile Florya’da tarih üzerine çalışırken. (İstanbul, 18 Ağustos 1934) < Resime gitmek için tıklayın > |
"Zabitan için ya istiklal ya ölüm vardır. Fakat arkadaşlar ölmeyeceğiz, bağımsızlığımızı muhafaza ederek yaşayacağız ve milletimizi daima bağımsız görmekle bahtiyar olacağız." Mustafa Kemal ATATÜRK < Resime gitmek için tıklayın > |
(25 Mart) Bize değerli biyografik eserler bırakan, "Suyu Arayan Adam" Şevket Süreyya Aydemir'i ölüm yıl dönümünde saygıyla anıyoruz. |
31 Mart 2015'te uğradığı alçak terör saldırısı sonucu hayatını kaybeden Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ı saygı ile anıyoruz. |
Hem komünist, hem Atatürkçü olacaksın! Ha Mekke'de entelijans servisten (Gizli İstihbarat Örgütü) sarıklı İngiliz, ha bizim bu Kuvayı Milliyeci komünist! Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı demek! Falih Rıfkı Atay, Kurtuluş, 1966. |
Efendiler, sırası gelmişken, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an geri kalmasın! Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, 1927. |
Türkiye'de ilerici demek, Atatürkçü demektir. Onun solunda bir çeşit ideoloji sapıtkanları, sağında da başka çeşit ideoloji sapıtkanları vardır, ideoloji sapıtkanlığı bir fikir akımı değil, bir akıl hastalığı türüdür. Şok tedavisi ister! Falih Rıfkı Atay, Atatürk Ne İdi?, 1968. |
"Atatürk, kendisini unutmayanlar için, tükenmez bir enerji ve optimizm (iyimserlik) kaynağıdır ve onu unutturmamak hepimize kutsal bir vatan borcudur." Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Atatürk, 1946. |
Birgün Sofya'da bir gazinoda oturmuş, orkestrayı dinliyordu. O sırada köylü kılığında bir Bulgar girip yanındaki masaya oturdu. Garsonu üst üste çağırdı; garson önce onu umursamadı sonra da servis yapmayı reddetti. Ardından gazinonun sahibi köylüye çıkıp gitmesini söyledi. Köylü "beni buradan atmaya nasıl cesaret edersiniz?" diye kalkmayı reddetti. "Bulgaristan'ı benim çalışmam yaşatıyor, benim tüfeğim koruyor." bunun üzerine polis çağrılır ve polis de köylüyü haklı bulur.
Köylüye servis yapılır, o da parasını öder.
Mustafa Kemal daha sonra bu olayı arkadaşlarına anlatırken "işte ben Türk köylüsünün de böyle olmasını istiyorum. Köylü memleketin efendisi durumuna gelmedikçe Türkiye'de gerçek bir ilerlemeden söz edilemez."
Kafasındaki slogan böyle filizlenmiş: "köylü milletin efendisidir."
Kaynak: Lord Kinross - Atatürk Bir Milletin Yeniden Doğuşu
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle