1. sayfa
iddia değil kesin gerçek ispat yaşananlar. sonuç yaşanacaklar. |
İnancı zayıf olanlar da ilgilensin diye o şekilde cümle kurdum, evet, benim için de iddia değil gerçek. Ayrıca, kusura bakmasınlar, şu ikisini (atromitos ve dekareme) engellemek zorunda kaldım, forumun bu bölümünü rehin aldılar niyeyse... |
Tasavvufun çıkışı Sual: Vehhabiler ve bunlara aldanan bazı bid’at ehli, evliyanın yolunu yani tasavvufu, tarikatı kastederek, bunların sonradan çıktığını, bid'at olduğunu söylüyorlar. Tasavvufun dinimizdeki yeri nedir? CEVAP Bu hususta Muhammed Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki: Zahirdeki kemalatın ve manevi makamların hepsi Resulullah efendimizden gelir. Zahirdeki kemalata, yükselmeye sebep olan emirlerini, yasaklarını bizlere din âlimleri bildirdi. Kalbin, ruhun temizlenmesine yarayan gizli bilgileri ve kalb işlerini tasavvuf büyükleri bize ulaştırdı. Kalbe ve bedene yarayan bilgilerimizin hepsi Resulullahtan gelir. Hazret-i Ömer vefat edince, oğlu Hazret-i Abdullah, (İlmin onda dokuzu gitti) buyurdu. Bazılarının bu söze şaştığını görünce, (Dediğim ilim, herkesin bildiği abdest ve gusül gibi bilgiler değil, Allahü teâlâyı tanıtan bilgilerdir) buyurdu. Tasavvuf, Resulullahın yolunu gösterir. Tasavvuf büyükleri, kendi hocaları vasıtası ile Resulullaha bağlanmıştır. O büyüklerin çalışma usulleri, sonradan uydurulmuş şeyler değildir. Fena, beka, cezbe, süluk, seyr-i ilallah ve benzerleri gibi isimler, sonradan verilmiş ise de, bu isimlerin bildirdikleri şeylerin hepsi Resulullah efendimizden gelmektedir. Nefahat kitabında bildirildiği gibi, fena, beka gibi isimleri ilk bildiren zat, Ebu Said-ül Harraz’dır. Zikir de, Resulullahtan gelmiştir. Resulullah efendimiz, peygamber olduğu bildirilmeden önce, mübarek kalbi ile zikretmiştir. Resulullahın çok zaman sükut ettiği, sessiz, düşünceli durduğu; dost, düşman her tarihçinin kitabında yazılıdır. Bu halde bulunmak, isimleri sonradan çıkan şeylerin Resulullahta da bulunduğunu göstermektedir. Bu isimler, hadis-i şerifleri açıklamak için konulmuştur. Mesela tefekkür; fikri, bâtıldan hakka doğru çevirmek olup, (Az bir zaman tefekkür etmek, bin sene nafile ibadet yapmaktan daha faydalıdır) hadis-i şerifinden alınmıştır. Eğer, (Tasavvuftaki usuller, vazifeler, kazançlar Resulullahtan gelmiş olsaydı, ayrı ayrı tasavvuf yolları ve tasavvuf sarhoşluğu, dine uygun görünmeyen şeyleri söylemek olmazdı) denirse, böyle değişik sözler ve hâller, insanların istidatlarının, başka başka olmasından ileri gelmektedir. Resulullahtan gelen nisbette, feyzde ve tesirde hiç değişiklik yoktur. Bunun çeşitli insanlara, çeşitli mizaçlara tesiri başka başka olmaktadır. Bir insanın bile çeşitli zamanlardaki hâli, mizacı başka başka oluyor. Bütün kemalat, Resulullahtan gelmektedir. Fakat herkesin yaratılışına, hazırlığına göre, başka başka tesir etmektedir. Resulullah efendimiz hayatta iken de, herkesin istidadına göre konuşur, mana ve esrarı başka başka sunardı. Resulullah efendimiz, Hazret-i Ebu Bekir’e ince bilgiler anlatırken, yanlarına Hazret-i Ömer gelince, sözü değiştirdi. Sonra Hazret-i Osman gelince, sözü daha da değiştirdi. Hazret-i Ali geldi, başka türlü anlatmaya başladı. Çünkü, her birinin istidadı başka başka idi. (5/59) Lâ ilâhe illallah demek Tasavvufta en çok, Lâ ilâhe illallah kelime-i tayyibesi söylenir. (Sözlerin, zikirlerin efdali, en faydalısı, lâ ilâhe illallah demektir) hadis-i şerifi güneş gibi her yerde ışık salmakta iken, bunu söylemek, sonradan meydana çıkmış denilebilir mi? Tasavvuf demek, sünnet-i seniyyeye yapışmak ve bid’atlerden sakınmak demektir. O halde, tasavvuf zaman-ı saadette yok idi, sonradan meydana çıktı, diyen kimse, sünnet-i seniyyeyi yıkmak isteyen bir İslam düşmanı değilse; menfaat sağlamak, cahilleri aldatmak için şeyhlik perdesi altında İslam’a yakışmayan kötülükleri yapanları anlatmak istiyordur. Böyle tasavvufçular ne kadar çok kötülense yeridir. Bu kötü kimseler, Müslüman göründükleri için, Müslümanlık kötülenebilir mi? Talebesine kötülük yapan öğretmen var diye, öğretmenlik mesleğine kötü damgası basılabilir mi? Evet, bazı cahiller, ahlaksızlar [ve misyonerler] şeyh şekline girdi. Tasavvuf adı altında her kötülüğü yapanlar oldu. Fakat bunlara bakarak, Resulullahın sünnetine yapışan, her kötülükten sakınan Allah adamlarına dil uzatmak pek yanlıştır. Tasavvuf ehli buyuruyor ki: İyi olan da, kötü olan da, iyilik yapabilir. Kötülük yapmamak ise, ancak Allah adamlarının özelliğidir. Sıddıklar günah işlemez. (Mektubat-ı Masumiye 2/106) Allahü teâlâya kavuşmak, Allahü teâlâya yaklaşmak, Allahü teâlâyı tanımak, Allahü teâlâyı sevmek, feyz almak, nurlanmak, ârif olmak, ilm-i bâtın sahibi olmak gibi şeyler, hep kalb ile olur. Bunlara akıl eremez, anlayamaz. Allahü teâlâ, her şeye kavuşmak için bir sebep yaratmıştır. Bir şeye kavuşabilmek için, o şeyin sebebine yapışmak lazımdır. Bildirdiğimiz şeylere kavuşmanın sebebi, kalbi masivadan temizlemektir. Mahlukların varlığını, sevgisini kalbden çıkarmaktır. Buna, (Fena-i kalbi) denir. Kalb, Allah’tan başka her şeyi tam unutursa, yukarıda bildirdiğimiz şeyler, kendiliğinden kalbe dolar. Kalb, görülmeyen, tutulmayan bir şeydir. Yani madde değildir. Yer kaplamaz. Yürek dediğimiz et parçası ile ilgisi vardır. Aklın, dimağ [Beyin] ile olan ilgisi gibidir. Bir şişeye hava sokmak için uğraşmak lazım değildir. Sıvıyı boşaltmak lazımdır. Şişedeki sıvı boşaltılınca, hava kendiliğinden girer. Kalb de böyledir. Mahlukların sevgisi, hatta düşünceleri kalbden çıkarılınca, Allah sevgisi, feyz, nur, marifet, kendiliğinden kalbe gelir. Kalbi mahluklardan temizlemeye sebep de, Ehl-i sünnet itikadı, haramlardan sakınmak, farzları ve nafile ibadetleri yapmaktır. Nafile ibadetlerden, tesiri en çok ve süratli olanı, zikir yapmak ve Allahü teâlânın Velilerinden biri ile beraber bulunmaktır. Feyz almak için, bu feyze kavuşmuş olan salih bir kimseyi bulmak, onu sevmek, onun yanında yetişmek lazımdır. Vehhabi Feth-ül mecid kitabı da, bunun lazım olduğunu bildiriyor. 335. sayfasında, (Allahü teâlâyı sevmeye kavuşturan on sebepten dokuzuncusu, Allah’ın sadık olan sevenlerinin yanında bulunmaktır. Onların sözlerini dinleyip faydalanmaktır. Onların yanında az konuşmaktır) diyor. Böyle salih kullara Mürşid-i kâmil veya Rehber denir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Her şeyin bir kaynağı vardır. Takvanın kaynağı, âriflerin kalbleridir.) [Taberani] (Âlimin yanında bulunmak ibadettir.) [Deylemi] (Zikir, sadakadan daha faydalıdır.) [ibni Hibban, Beyheki] (Zikir, nafile oruçtan daha hayırlıdır.) [Deylemi, Beyheki] (Her hastalığın şifası vardır. Kalbin şifası, Allahü teâlâyı zikretmektir.) [Deylemi, Beyheki, Münavi] (Derecesi en yüksek olanlar, Allahü teâlâyı zikredenlerdir.) [Beyheki] (Allahü teâlâyı çok zikredeni, Allahü teâlâ sever.) [Beyheki] Tasavvuf, zikretmek ve ârifleri hatırlamak, onları sevmek ve Resulullahın yoluna yapışmaktır. Bu ve benzeri hadis-i şerifler ve bunların çıkarılmış oldukları âyet-i kerimeler, tasavvufu emretmektedir. Böyle tasavvuf kötülenebilir mi? Allah’a kavuşturan yollar Sual: Kitaplarda, Nakşi veya Kadiri yoluyla Allah’a kavuşanların olduğu yazılı. Allah’a kavuşturan yol çok mudur? CEVAP Necmeddin-i Kübra hazretleri, (İnsanları Allahü teâlâya kavuşturan yollar, insan sayısı kadar çoktur) buyurdu. Bu söz, talipleri yetiştirmek yolunu bildiriyor; yoksa itikatlarında hiçbir ayrılık yoktur. Bütün Evliyanın itikatları, imanları birdir. Hepsi, Ehl-i sünnet vel-cemaat itikadındadır. Sanat sahiplerinin çeşitli iş kollarına ayrılmaları da, öyle rahmettir; fakat itikatta ayrılmak, parçalanmak, böyle değildir. Resulullah efendimiz, (Cemaat rahmettir. Ayrılık azaptır) buyurdu. (M. Nasihat) Her şeyden, her mahlûktan Allahü teâlâya giden bir yol vardır; çünkü her mahlûkun kendisi ve sıfatları Onun kudretinin eseridir. Bu eserlerin sahibini bulan zeki bir kimse, o yolu ve o manevi bağı görür, anlar. Allahü teâlânın rızasına, marifetine götüren yollar, mahlûkların nefesleri kadardır, sözü de doğrudur. Bu yolların hepsinden vasıl olmak, ahkâm-ı İslamiye’yi yapmaya bağlıdır. Bütün yolların başlangıcı İslamiyet’tir. Yani İslamiyet, bir ağacın gövdesine benzer. Bütün tasavvuf yolları, bu ağacın dalları, damarları, filizleri, yaprakları ve çiçekleri gibidir. (Mektubat-ı Masumiyye) Bu büyüklerin kitaplarını okumak, sohbetin yarısıdır. Yani büyük bir zatın kitabını severek okuyan kimse, sohbetinde bulunmuş gibi ondan faydalanır. |
engellemen bir şeyi değiştirmez diğer bölümlerde din e küfreden binlerce kişi varken evet bu bölüme bizden başka yazan kimse yok bu gerçek değişirse haberin olur zaten![]() ![]() ![]() sana buradaki okuduğun bilgileri verebilecek bir kişi varsa çıksın yazsın yazanlar laf yazıp kaçıyor geri dönen yok engelle bizi şereftir. ![]() bizden başka uğraşıp yazacak olan olsa yazardı biz aslında yazmıyoruz zaten yazılmış olanı hatırlatıyoruz anlayana anlamayan çekip gidiyor zaten var mı bu bölüme düzgün bilgiler yazacak buyursun yazsın kapı açık kaç senedir burada bu bölüm bizim açtığımız konuları çıkarırsan hiç bir şey kalmaz buyur bir konu da sen aç desek yok küfredenler engelsiz bilgi verenler engelli diğer bölümlere olur olmaz şeyler yazan binlerce kişi var ve evet iş bilgiyi vermeye gelince herkes ortadan kayboluyor bildiğimizi yazıyoruz başkaları gibi bilmediğimizi yazmıyoruz biz de bunu anlatıyoruz zaten dünyanın kuralı bu biz bilgiyi veririz isteyen okur isteyen okumaz. bir karşılık almıyor beklemiyoruz. insanlar yaradana nankörlük etmesin yeter. üstteki uzun yazıyı her babayiğit okur mu zor ama bulunsun tabii biz faruki hazretleri buyuramaz buyruk sadece Allah ın dır ancak öğrendiğini tekrar eder desek te siz yine de okuyun önemli olan bilgi olsun küfür olmasın kimsenin haddi değil bu bölüme zaten edilen küfürlere cevap olsun diye yazdık başkası çıkıp yazmadı konu açmak bedava başka yerlerdeki açılan konulara bakarsan biz çok masum kalıyoruz. diğerleri başka bölümlere neler yazmış görmek istiyormusun buyrun bakın tarayıcına yapıştır ara forum donanımhaber din site:forum.donanimhaber.com ve şu bölüme bir din konusu açmayı dene bak neler oluyor gör https://forum.donanimhaber.com/ulke-ve-dunya-gundemi--f2108 biz çok masumuz çook başka uğraşan çıkmadı. geziyorum baktım herkes küfrediyor bilgi verenler şutlanmış bu bölüm bomboş en üste iki şamanizm konusu sabitlenmiş doğru olanla dolduralım dedik doğrusuyla olay bu zaten bir gün burayı keşfedecekler merak etme o zaman değerimizi anlarsın ![]() ![]() son karikatür olayı ortada ne oldu insanlar iki yana ayrıldı kim kimi savundu o da ortada bir onlar vardı bir de biz gerçek dünyada onlar az dı biz çok internette onlar kalabalıktı biz ise az işin özü bu. olay internetteki bilmeyenlere anlatmak haydi anlat. tasavvuf islam ın sonucu gibi görünse de insanın yorumudur sizi kur an dan uzaklaştırıp insan a doğru çeker Allah ile insan arasına başka insan giremez. peygamberler bile sadece mesajı iletirler sonra yaradanınız ile başbaşa kalırsınız. en üste dönersek sen iddia dersen cevabını da yazarız. normal. biz yazdık çünkü hayatın gerçek yüzünü biz biliyoruz o dalga geçip duranlar değil. |
1. sayfa
Sorusunun cevabı.
Müslümanları 1000 yıldır tepe takla eden tasavvuf şirkini araştırın,
ayrıca, iddiaları çok yüksek olan Kuran, neden bu kadar merak edilmez ?
Konuları sabote eder gibi davranan şu şahısları engellemem işe yaramadı, gelip destan yazdılar yine.
İnsanları Kuran dışı yüzlerce kitaba boğup, Kuran'dan uzaklaştıran sakallılar/şalvarlılar gibiler.
Şirk affedilmeyen tek günahtır !
Tasavvuf ayrı bir dindir ve ilk şartı şirktir.
Tüm dünyada yaygınlaştırılmaya çalışılan aynı dinin bizdeki ismi tasavvuftur,
müslüman düşmanlarının sufi sevdasına rastlarsanız şaşırmayın.
https://www.youtube.com/playlist?list=PLLLMqgcizJko8dVBu3DB_vLbSqcS5-c7Y
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye Ol Şimdi DeğilÜye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi limbesh -- 2 Temmuz 2025; 1:51:27 >