-Milli Güvenlik Kurulu Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında 14:30'da toplanacak. -Arap Birliği Türkiye'yi kınadı. -Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu : "Türk silahlı kuvvetlerinden aldığımız bilgiye göre sivillere yönelik bir saldırı olmamıştır." -ABD Dışişleri Bakanlığı: "Sivilleri öldürmek kabul edilemez. Tüm devletler uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine saygı göstermeli." -Irak, Kerkük'te Türkiye'ye ait vize merkezi kapatıldı. |
-Suriye’nin kuzeyindeki Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı bölgelerine saldırı hazırlığında olan 11 PKK-YPG’li terörist TSK tarafından öldürüldü. |
-Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: "Bizi Terörle mücadeleden hiçbir şey alı koyamaz..Olayın aydınlatılması için işbirliği teklif ederken ırak makamlarının açıklamalarını doğru bulmuyoruz.Bu bir provokasyon,bundan şüpheniz olmasın. Türkiye'nin terörle mücadelesini sekteye uğratmak için yapılmış bir saldırıdır.İlgili kurumlarla ortak çalıştık. TSK'dan aldığımız bilgiye göre, sivillere herhangi bir saldırımız olmamıştır.Bizim ne polisimiz ne askerimiz asla sivilleri hedef almaz,Dünya bunu bilir..Suriye'de de Elimiz kolumuz bağlı kalamayız. Bugüne kadar yaptığımız harekatlarda kimseden icazet almadık doğrusu. Almayız da." < Resime gitmek için tıklayın > ▪ |
-İran Dışişleri Bakanlığı: "Irak'ın güvenliği İran'ın güvenliğidir ve bu konuda Bağdat'a herhangi bir yardımda bulunmaktan çekinmeyiz." |
Çok bariz biçimde Suriye operasyonunun önlenmesi için uluslarası toplumu harekete gecirmek adına Türkiye'ye karşı bir operasyon yapıldığını düşünüyorum. TSK ilgim yok diyor bunu kanıtlayıp olayı savuştursa dahi bilgi kirliliği yayılıyor ve Türkiye in ilgisine ayrıca Irak'a cekiliyor bu olayla. Maalesef Türkiye çok yalnız bölgede... |
-Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: "Sis perdesi aralanmadan Türkiye'ye yönelik ithamları reddediyoruz. Irak ile ilişkimizin iyiye gittiği bir dönemde bu olayın gerçekleşmesi manidar. Irak bu tuzağa düşmemeli." |
Herhangi bir IHA/SIHA video kaydi yok mu yahu olayla ilgili? |
-Dün akşam Bağdat'taki eski boşaltılmış Türkiye konsolosluğu binasındaki Türk bayrağının indirilip yakılması olayından sonra medyada Türkiye aleyhinde dezenformasyon yapan şia gruplarının "Türk konsolosluğunu bastık" açıklamalarından sonra Bağdat'taki aktif Türk konsolosluğu bir mesaj yayınlayarak görevlerinin başında olduğunu ve Türk bayrağının yaşanan olaylar yüzünden yarıya indirildiğini gösterdiği bir paylaşım yaptı. https://twitter.com/TCBagdatBE/status/1550005200202653696 |
ABD Dışişleri Bakanlığı: "Sivilleri öldürmek kabul edilemez. Tüm devletler uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine saygı göstermeli." Vay be sivil öldürmede master yapan adi amerika bize "Sivilleri öldürmek kabul edilemez diye laf ediyor demezler mi adama kurulduğunuzdan bugüne kadar dünya çapında dolaylı ve dolaysız olarak niye ve neden milyonlarca sivili katlettiniz ve ırzına geçtiniz o zaman diye. Pes ya pişkinliğe bak yuhhhhhhhhhhhhhhh hadsiz pislikler. ![]() ![]() ![]() |
Turkiye Suriye'ye operasyon yapıp yarım kalmış Pkk devleti planlarını tamamen yıkmak istiyor. Olaya ABD karşı çıkıyor. Ardından Erdoğan Rusya ve İran ile zirvede bu konuyu konuşuyor. İki devlete Türkiyeye karşı çıkıyor. Erdoğan bunun üzerine rest çekip akşamki yemeğe katılmıyor. Ardından İran - Rusya - ABD ( Herhangi biri olabilir bu planın arkasındaki ülke) yerel işbirlikçi Pkklıları veya sürüsüne bereket bulabileceğiniz ajanlarını kullanarak Zaho'yu bombalıyor. Ardından çok ciddi bir dezenformasyon süreci başlatılıyor. Tüm uluslarası arenada, Irak'ta vb ve içerde yine Hdp harekete geçiriliyor. Amaç Suriye operasyonunun önüne geçmek. Türkiye bu süreci yönetebilecek mi hep beraber göreceğiz. Ben TSK'nın böyle bir saldırı yaptığını düşünmüyorum. Çünkü bir anlamı nedeni yok. Bu kadar bariz bir hata yapılamaz. |
Ben de aynen katılıyorum Tsk şanlı ve güvenilir bir ordu'dur. Asla durduk yere sivil öldürmez mümkün değil. |
Saldırı şekli hızlı ve tespiti zor şekilde yapılmış.Mobilize şekilde hareket eden bir grup kolayca taşınabilen havan toplarıyla 3-4 etkili atış yapıp bölgeden kaçmışlar. < Resime gitmek için tıklayın > Bu tarz silahlar kolayca saklanabilir ve mobilize şekilde kullanılabilir.Bölgede Türk Siha'larının olmadığı bir anda bu provokasyon saldırısı yapılmış görünüyor zira bu havan toplarını işini bilen bir kişinin kurup,gerekli ayarlamaları yapıp eteşlemesi en fazla 5 dk sürer,atışları yapar ve olay yerinden havan toplarını alıp gidebilir. Burada sorulması gereken çok soru ve irdelenmesi gereken çok konu var; 1-TSK bölgede bu tarz havan toplarıyla operasyon icra etmiyor. 2-Sivillerin yoğun olduğu bölgelere TSK en ufak risk taşıması durumundan ötürü operasyon yine yapmıyor,çoğu zaman sivillerin olduğu yerlerde görevler iptal ediliyor. 3-TSK geniş alan saldırılarını önce havadan aldığı istihbaratlar dahilinde planlayıp karadan net şekilde tespit edilen terör noktalarına saldırı yapıyor.Bu noktadada havadan tespit edilecek en ufak sivil hedefler varsa görev iptal ediliyor. 4-Gerek Irak'da gerekse Suriye'de TSK anlık havadan bilgi alıp bir süre gözlemlemeler yaparak görev planlaması yapıyor.Yani gelişigüzel saldırı yapılmıyor. 5-Saldırı olduktan sonra ise Irak'lı yetkililer bölgede hassas araştırma ve inceleme yapmadan peşin bir hükümle TÜrkiye'yi suçladı.TSK'nın operasyon hassasiyetlerini gayet iyi biliyorlar ancak İran'ın kışkırtmaları olayları oldu-bittiye getirme noktasında Türkiye'ye atıf edilmeye çaılışıyor zira Irak'daki PKK yapılanmasının sonuna gelindi,İran bu noktada PKK'nın bitmesini ve bölgede Türk ağırlığının olmasını istemiyor. şimdi olayı bir hata ataşı olarak adledip oldu-bittiye getirmek isteyen ülkeler var.Irak'da kimin elinin kimin cebinde olmadığı,başta iran olmak üzere Irak'da binlerce sivil öldürülmesine seslerini çıkarmayan şia gruplarının bir anda bu olayda tek vicut haline gelip olayları provoke etmesi bu olay özelinde bilinçli ve planlı bir provokasyonun işlendiğini net şekilde ortaya koyuyor.Saldırının yapılma şekli,zamanlaması ve sonrasındaki süreç yönetimi çok planlı.Aradan geçen 24 saatlik süreçte olayla alakalı Türkiye'yi net suçlayacak delillerde ortaya çıkmadığından bu olayın bölgede Türkiye karşıtlığını başlatması bakımından yeterli bir provokasyon olarak görebiliriz zira ortada kimseyi suçlamayacak bir delil yoksa ve genel anlamda ilk suçlamada bir algı ve provokasyonla Türkiye suçlandıysa ve de başta iran dahil buna çanak tutacak açıklamalar yapıyorsa olayın gidişatını az çok tahmin edebiliriz. İran bölgede bir şekilde Irak'a Türkiye'yi çekip haklıyken haksız duruma düşürmek ve Suriye özelindede Türkiye'yi saf dışı bırakmak niyetinde.Asıl olay Suriye harekatını baltalamak,amaç bu ancak bugünkü MGK toplantısı sonrasıda farklı bir gelişmede yaşanabilir.Türkiye bu son olayların cevabını Suriye'de verebilir. |
TSK çok şanlı bir ordudur fakat FETÖ tarafından TSK'ya çok darbe indirildi maalesef. İçerden çok ağır zarara uğradı. Medyaya pek yansımadı fakat gercekte de çok kötü olaylar var TSK'ya Fetöcülerin yıllarca sızdırılmasının sonucu olarak... |
-PKK terör örgütü yapılan saldırıları TSK ile kendisine düşman olan Barzani'nin IKBY'nin yapmış olabileceğini iddia edip bölgede milis güçlerinin olmadığı açıkladı ve olayı yaptıklarını inkar etti. "Bölgede askerimiz yok ve beldenin çevresindeki tepeler Türk ordusu tarafından işgal edildi.Bölgede ayrıca Irak sınır güçleri ve IKBY'e bağlı çeşitli güçler var ve biz onların içinde değiliz." |
-Bugün Bağdat Türk konsolosğu önünde yine protestolar yapmak için halka çağrı yapan Sadr destekçileri ve iran yanlıları akşam 17:00'da tüm halkın katılım yapmasını isteyen sosyal medya paylaşımları yaptı. |
Irak ve Suriye'nin dağılarak "fail State" yanin yıkık ülkelere dönüşmesi en çok bizi olumsuz etkiledi. Bölgenin dağılmaya başlaması sonucunda Pkk parazit gibi her yere yayıldı ve onları iki Ülkede de bastırmak tamamen Türkiye'nin omuzlarına yüklendi. Türkiye bu nedenle geçmişte her zaman komşularının toprak bütünlüğünü destekleyici bir strateji gütmüştür. Çünkü bu devletler dağılırsa ortaya çıkan kaos'un ucu her zaman buraya taşınmaya eğilimli. Şu an ortadoğuya durum tamamen felaket. İran komple güneyden bizi sarmaya çalışıyor. Pkk deseniz binlerce kmlik sınırımızda yerleşmeye çalışıyor. Türkiye olarak bugun basarılı ve Basarısız olmak ulke izin gelecek 40 yılını etkileyecek kadar kritik bir öneme sahip. İşin kötü yanı ise şu. Türkiye in çıkarı ayakları üzerinde durabilen bir Irak ve Suriye'den yana İran ve ve Pkk'ya karşı fakat biz hem Irak hemde Suriye yönetimi ile de jkanlı bıçaklı durumda olduğumuz için bölgesel işbirliğine girerek Pkk ve İran'ı boğamıyoruz. Aslında İsrail, Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkeler özellikle bölgede İran'ı boğmak için işimize yarayabilecek aktörler fakat onlarla da düşman olmak yükümüzü iyice arttırdı... Türkiye Arap baharı ile beraber bölgede köktenci Arap halk hareketini destekledi( yönetimler iktidarlar çok mu iyiydi, hayır onlarda bildiğin diktatörlük fakat Arap dünyası demokrasi yasatacak olgunlukla olamadı hiçbir zaman zaten) fakat bu hareketin tüm Arap dünyasında neredeyse başarısız olması bizi çok müşkül bir duruma soktuğu gibi bu radikal Araplara yakınlığımız İsrail - Suudi Arabistan - BAE ile olan bozuk ilişkilerimizin nedeni konumunda. Eski Türkiye daha laik ve milliyetçi oldugu için bu ülkelerle olan ilişkileri çok daha düzgündü. Şu an ise çok daha mezhepçi bir çizgideyiz. |
yeni cephe açmak istiyorlar sanırım. iran'ın ve emperyalistlerin işi. zaten bunlar bize karşı her zaman ortak hareket ediyorlar desem yalan olmaz. yunanı da yukardan salıyorlar,gaza getiriyorlar ![]() suriye,ırak,yunanistan ermenistan da saldırırsa ohooo epey cümbüş. gerek var mı. bence yok. yazık günah. olan masum sivil halklara olur. biz de gelişmemize zaman,emek ve para harcayacağımıza savaşlara harcamış olur geri kalmaya devam ederiz. savaş çığırtkanlığı yapmaya gerek yok bence. barış iyidir. inşallah büyük sıkıntılar çıkmaz. |
Yıkım olmadan gelişmek mümkün değildir. Coğrafya kaderdir ve her daim son savaşa hazır olmamız gerek çünkü sonrası sadece taş ve sopalarla olacak. |
Aslında PKK'nın 90lardan itibaren gücünü artırdığı dönemde neler yaşandığınıda hatırlamak gerek zira İran neden PKK'yı koruyor-kolluyor,ABD neden PKK'yı sahip çıkıyor biraz irdelemek lazım. -PKK ilk kurulduğunda esas olarak ermeni terör örgütü asala'nın devamı olarak sahaya sürüldü.Asala terör örgütü kendini lav ettikten 2.5 ay sonra (1984 yazında) PKK aktif olarak silahlı eylemlerini başlattığını duyurdu. -80'lerde PKK terör örgütünü çok fazla ciddiye alan olmadı.TSK o dönem sabah saatleri sahada iken akşamları kışlasına çekiliyordu ve PKK'da gece baskınlarını gerilla taktikleriyle uygulayıp saldırılarını artırıyordu. -80'lerin sonuna doğru PKK Irak ve Suriye'nin kuzeyinde ciddi yapılaşma içine girdi.Irak'da Saddam'ın hışmına uğrayan kürtleri Öcalan konsoloide etmeye çalışarak çok sayıda milis güç elde etti.Suriye'de ise dönemin devlet başkanı Hafız Esed, Türkiye'nin fırat nehri üzerine yapılan barajların Suriye'nin egemenliğine bir saldırı olarak görüp doğal su akışının önüne engel olunmaması yönünde tepkiler gösterdi,Türkiye ise ihtiyacı olduğu barajları kurdu.Hafız Esed ise buna karşılık PKK'ya Suriye içinde (özellilke Beka vadisinde) eğitim ve adam toplama yeri sağladı.Hafız Esed 80lerin sonundan 1999 yılına kadar PKK'ya direkt destek ve koruma sağladı. -90'lara gelindiğinde ise PKK körfez savaşının getirdiği olanaklardan ve siyasi boşluklardan yararlanarak ciddi silahlanma yığınağına sahip oldu.ABD ve İsrail bu noktada PKK'yı "İran'a karşı bir tampon milis gücü" olarak düşünüp koordine etti.Silah ve lojistik destek verdi.Bu planlama ile 90larda PKK en ağır saldırılarını gerçekleştirdi.Sadece sınır karakollarına saldırılarla yetinilmeyip metropol şehirlerde bombalı saldırılarda düzenlendi.Türkiye ise teslim alıp konuşturduğu birçok PKK'lının Suriye,ABD ve İsrail üçgenindeki yaşananların itirafını alsada bu 3 ülke o dönem bu iddiaları red etti.Türkiye özellikle 93-96 yılları arasında PKK ile bu 3 ülkenin bağlantılarını,silah ve lojistik yardımlarınıda belgelemişti ancak buna rağmen kulaklar tıkandı. -1997 yılına gelindiğinde ise PKK'nın aparat kullanım şekli değişmeye başladı.İran o dönem PKK'nın ABD ve israil tarafından kendilerine bir tampon birlik gücü oluşturduğunu gördü.O dönemlerde de PKK'nın İran kolu PJAK'da İran içinde terör eylemlerine başlamıştı.PKK'yı tamamen tasviye etmek İran'ın pek işine gelmiyordu çünkü Türkiye'nin PKK ile mücadelesinde gerek ekonomik gerekse psikolojik anlamda yorulması ve meşgul olması İran'ında işine geliyordu.Bu noktada ise devreye İran'da efsane haline gelen ve şia geleneğinin baş komutanı olarak bilinen Kasım Süleymani sahneye çıktı.Süleymani 1997 yılı içinde PKK ile görüşmelere başlayıp bölgede kendilerine destek verebilceklerini ancak İran sınırları içinde terör faaliyetleri yapılmamasını şart koşarak PKK terör örgütü ile bir anlaşma yaptı.İran 1997 yılından sonra PKK'nın üst yöneticilerinin gerektiği taktirde İran'da saklanmalarına yardım etti.Kandil bu anlamda İran'ın stratejik anlamda PKK'yı koruduğu ve destek verdiği birincil bölge haline geldi.Böylece İran kendisine karşı bölgede milis gücü olarak ABD ve İsrail tarafından desteklenen PKK'yı kendi saflarına çekmiş oldu. -ABD bu gelişmeden sonra 1997 yılında PKK'yı terör örgütleri listesine hemen kayıt ettirdi.2004 yılında'da Türkiye ve ABD'nin baskılarıyla AB'de PKK'yı terör örgütü listesine aldı. -1999 yılına gelindiği zaman PKK'nın İran desteği bölücü lider APO'ya yeterli gelmiyordu zira PKK'nın asıl amacı olan Türkiye topraklarını parçalama planı için daha fazla adam ve silaha ihtiyacı vardı.Örgütün ayakta durması ve varlığını sürdürmesi adına APO farklı ülkelerle temas kurması üzerine APO'nun yakalanması sağlandı.PKK'nın bölücü lideri paketlenince arkada kalan diğer lider kadrolar yakalanmamak için İran'a sığındı.PKK 1999-2004 yılına kadar "neredeyse ölü örgüt" konumuna girdi.Bu süreçte PKK içinde liderlik kavgaları ve iç hesaplaşmalar yaşandı. -2003 yılındaki ABD'nin Irak işgali ve ülkenin parçalanması süreci başladığı an PKK direkt olarak İran nezlinde tekrardan canlandırıldı.İran o dönem Türkiye'nin Irak'a askeri müdahele edip Musul ve Kerkük bölgesine gireceği risklerini göz önüne alarak Türkiye'yi meşgul etmek ve olası askeri harekatların önüne geçmek için PKK'yı 2004 yılından sonraki dönemde tekrardan Türk sınır karakollarına saldırmalarına müsade etti.ABD ve İsrail'de bu saldırıları kendi ülke çıkarları içinde görmezden geldi.ABD ve İsrail her ne kadar düşman ülke olarak gördüğü İran'la PKK konusunda hem fikir olup PKK'nın Türkiye saldırılarına ses çıkarmadı. -Türkiye'de ise 2004-2013 yılları arasında PKK saldırıları hiç olmadığı kadar arttı çünkü ABD'nin Irak işgali sonrası devrilen Saddam rejimi ile birlikte PKK bölgede çok rahat şekilde adam topladı ve silahlandı.PKK tarafından birçok sınır karakolu baskınları ve saldırılar oldu.Çok şehit verildi.Irak'ın karışması ve İran'ın Irak üstünde şia hilalini gerçekleştirme düşüncesi Suriye'de de hayat buldu ve Suriye iç savaşının başlamasıyla birlikte bambaşka bir tablo ortaya çıktı. -Suriye iç savaşı ile birlikte ABD, bölgede kendi hakimiyetini garanti altına almak için bu sefer resmi olarak Suriye'de PYD-YPG oluşumuna destek verip silahlandırma stratejine girdi.PYD-YPG ise kendilerini tamamen ABD'ye kesin biatla bağladı ve İran ile anlaşma yapmamaya özen gösterdi.Irak'da ise PKK neredeyse İran güdümünde yer alıyordu zira PKK'nın üst yöneticileri sürekli olarak İran'a kaçıyor ve korunuyordu.ABD bu noktada PKK'nın tüm üst yönetim liderlerinin başına ödül koymasıda bu yüzden gerçekleşti. -İran mollaları kendi şia geleneklerini yaymak ve şia hilalini gerçekleştirmek için önce Irak'da PKK'yı koruyup silahlanması anlamında yardım etti,ardından Suriye rejimine ağırlığını koyarak Suriye'nin kuzeyinde YPG'nin olduğu bölgelerdede söz sahibi olmak istedi.İran'a göre PYD-YPG terör örgütü bir sonraki aşamada kendilerine ABD üzerinden bir tehtid oluşumu olarakda görülüyor ancak Türkiye'nin Suriye'de yaptığı askeri harekatlar nedeniyle "düşmanımın düşmanı benim dostumdur" düşüncesinden hareketle politika yürütüyor.Suriye rejimini adeta bir şia merkezi haline getirmiş olması ve Rusya'ya yakın ilişkiler içinde ortak çalışılmasıda İran'ın Suriye'deki PYD-YPG oluşumlarına çok dokunmamasını sağladı.Hatta İran milislerinin Suriye'de YPG ile ticari anlaşmalar yaptığı (petrol,silah ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi) MİT'in raporlarında yer aldı.Suriye'deki İran'lı milislerin YPG ile koordinasyonunu ise Irak'lı PKK militanları sağlıyordu.TSK son 2 yılda Suriye'de gerçekleştirdiği nokta operasyonlarda öldürdüğü çoğu PKK'lı sözde üst düzey komutanlar aslen Irak'da faaliyet gösterenlerdi ve bu saldırıların yaşandığı bölgelerde İran'lı milislerin kontrolündeki yerlerde gerçekleşti.Yani Suriye'de Irak'dan geçen PKK'lılar İran'lı milislerin bölgelerinde rahatça gezebildiği anlaşılmıştı. -Suriye iç savaşı başladıktan sonra İran hem Irak üzerinde hemde Suriye ekseninde tamamen kendisine bağlı bir milis gücü oluşturmaya karar vererek Haşdi şabi örgütünü Kasım Süleymani liderliğinde kurdu.Süleymani Haşdi şabi örgütünü tamamen şia eksenli bir çizgide silahlı dini bir yapı olarak oluşturdu.Hatta Süleymani bu anlamda İran dini lideri Hamaney'den fetva dahi aldı zira Kasım Süleymani İran için basit bir figür değildi.Süleymani İran devrimini yapan Humeyni'nin en önde gelen öğrencisiydi ve Humeyni onun için "manevi evladım" demiş ve onu direkt olarak İran devrim muhafızlığında askeri kanada yerleştirmişti.Bu durumda Haşdi şabi oluşumuda Süleymani'nin desteği ve Hamaney'in verdiği fetvalarla "ulu dini liderin askeri yapısı" olarak görüp Irak ve Suriye'de rahat hareket etti.Böylece PKK-YPG'ye karşı ileride çarpışacak ayrı bir milis gücünüde İran oluşturmuş oldu. -TSK'nın Irak harekatları son yıllarda yoğunlaşıp PKK yapılanması bitirilmeye yüz tutacak şekle girince İran PKK'ya can simidi olmak için kendi silahli milis gücü Haşdi şabi üzerinden yardım etmeye başladı.Haşdi şabi örgütü fikri olarak kendilerine tamamen zıt olan PKK örgütüyle stratejik anlaşmalar yapıp silah ve lojistik destek sağladı.Irak-Suriye sınırından geçişler kolaylaştırıldı.Türkiye üzerine yapılan saldırılar koordine edildi.PKK'nın ele başları İran'da korunmaya devam etti. -İran son yıllarda Türkiye içinde şia gruplarını organize etmeyede başladı.Bazı vakıf ve STK'lar üzerinden şia geleneğini yaymak ve kabul ettirmek için örtülü desteklerde veriyor.Türkiye'de PKK'lı olup (veya sempatizan olan) şia inancında bulunan kesimde İran politikalarına destekde veriyor. -Son kertede PKK'nın tamamen yok olması başta İran'ı rahatsız eder.Türkiye'ye gerek cumhuriyet yönetimi olmasından ötürü gerekse Nato ve israil ile olan ilişkilerden kaynaklı İran Türkiye'ye ezelden beri düşmanlık besliyor.Sonuçta tamamen dini bir yönetim şekliyle yönetilen İran için şia mezhebinden olmayan ve karşı duran her ülke düşman ülke olarak görülüyor.Kendi emellerini hayata geçirmek ve stabil kılmak içinde Nükleer güç olma hayalleri var çünkü elinde Nükleer füze olan ülkelere baskı çok yapılamaz.İran ise nükleer güce kavuşursa İsrail ile savaşması yüksek olası bir durum.Bu yol haritasındada PKK'nın iran için önemide bölge politikalarını yürütmek bakımından çok büyük. -İran'ın Türkiye politikalarında ABD'den yediği ambargolar yüzünden ticari alanda Türkiye ile birlikte iş yapmakda zorunda.Çıkardığı doğalgazın Türkiye'ye satılması İran için en büyük ekonomik kalem.Diğer tarafdan çeşitli kollarda ticari anlaşmalarda geçmişte yapıldı.İki ülkenin ticari çıkarları farklılık göstersede İran sevsede,sevmesede Türkiye ile ticaret yapmak durumunda ancak Azerbaycan'ın Karabağ savaşı sonucu İran mollalarını çok huzursuz etti ve TÜrkiye'ye karşı dahada düşmancıl tavır içine girdi.Görüntüde siyasi ilişkileri stabil tutmak isteyen İran mollaları arkaplanda PKK üzerinden Türkiye'yi hep meşgul etmeye çalıştı.Bİr nevi Karabağ savaşının kazanılmasında öncü rolü olan TÜrkiye'yi İran, PKK üzerinden cezalandırmak istiyor.Suriye ekseninde ise benzer bir ikircikli politika izliyor.Tüm bunlarda İran için yeterli gelmiyor,İran sınır hattını açık tutup mülteci krizini körüklüyor.Suriye'dede benzer bir politika izleyip İran milisleri üzerinden şia olmayı red eden sünni kesime karşı katliamlar yapıp göçe zorluyorlar. Bu dönemde yaşanan Irak olaylarının arkaplanındada yine İran var ve bu duruma çıkarları uyduğu için ABD ve İsrail yine ses çıkarmıyor.Kendi aralarında düşmancıl hareket eden bu 3 ülke konu Türkiye olunca "düşmanınım düşmanı benim dostumdur" ilkesiyle hareket ediyorlar. |
Irak'da hesapta olmayan bu olayların bir sınır savaşına dönüşmesi Türkiye'yi ciddi meşgul eder.Haşdi şabi yapılanması en basit örnekle, ABD'nin YPG'si varsa ve silahlandırıyorsa İran'ında YPG'si Haşdi şabi örgütüdür.Haşdi şabi örgütünün YPG'den ciddi farklarıda vardır,örgüt Irak'da ülke kurmak için değil,İran şia hilalini tüm ortadoğuya yaymak ve korumak üstüne yeminli şia milislerinden oluşuyor ve bu dini inanç onaların geri adım atmamasına sebeb oluyor.
Bu mesajda bahsedilenler: @cagatayf