Rumi demek Romalı demek. Bir çok padişah ve Osmanlı yüksek mertebesi kendilerine Rumi derdi. Ben demiyorum onlar diyor. |
bu adamı haklı bulanlarda , ve bunlara like atanlarda hiç birisi türk değil. profillerine bakmanız yeterli. dh de herşeyin alâsını bulabirsiniz. |
Kendi uzmanlik alani disinda yaptigi yorumlari Trolluk olarak görüyorum ve aciklamalari DH de Konu disinda acilan Troll basliklarindan farksiz. Kendi alaninda ona saygi duyarim ama bunun disina cikinca sacmaliyor malesef. |
rumi /– –/ sıfat 1. Bizans İmparatorluğu’na ve bu imparatorluğun egemenliği altındaki ülkelerde yaşamış olanlara ilişkin olan. 2. Anadolu’yla ilgili. 3. Anadolu’da yaşayan (kimse). 4. MİMARLIK TERİMİ Anadolu Selçuklularına özgü olan, filiz, yaprak ve hayvan motiflerinden oluşan süsleme. rumi içeren sözcükler rumi takvim — eskiden kullanılmış olan, miladi takvimden on üç gün geri bir takvim. Köken Arapça kendine kaynak olarak tuzlu sözlüğü seçme |
O kadarına kafamız basıyor. Kendi kökünü silmiş romalılara özenmek midir yüksek mertebe. Stoik felsefe midir bu ikisi? Elbette ki müslümanlık demektir stoik felsefe. Sen hangisi kendisiyle övünür, hangisi övünmez bir düşün. Rumi demek o manada anlamına ters kaçıyor. Rum olanın övünmemesi lazım eski anlamında. Pek tabii ki, romalılar da yunanlılar da farklı eksene kaymıştır. Ülkeleri yıkılıp durmuştur, bellerini doğrultamamıştır ama kurum kurum kurumlanmaya kendilerini ağırdan satmaya devam etmiştir. Şimdi sizin de ülkünüz buysa, zaten yapacak birşey yok. Ne dediğini bilmez boş gezenin boş kalfası olacaksınız. Şu lafa bak, moğollar geliyor bağdatı yakıyor, bir de bunun gibiler geliyor aydınlanma periyodunu lekeliyor. Fark yok. İkisi de cahiliyet emareti. Elini taşın altına koymadan şişine şişine övünmek kolay. Bir kez daha diyorum, Osmanlı fikri mülkiyetlere verdiği güvenceyi zayıflattığı için yıkılmıştır. Kolluk güçlerini sıkıya almazsan, rüşvet torpil herşey döner eğer neye hizmet ettiğini unutmasına, unutup kendine hizmet etmesine, fırsat verirseniz. Hatırlarsanız devşirmelerin de evlenme hakkı olduğundan beridir yeniçeri ocağının bozulduğu sözü dile gelir. Herşey kimin kime hizmet ettiğinin taahhüt altına alınmasında, yürürlüğün sağlanmasında. Toplumsal sözleşme bozulursa, ortalık dingonun ahırına döner. |
Orada nefret ettirilen Osmanlı ile sizin yaptıklarınız aynı. Hiçbir işiniz müslüman ameli değil. Ülkede şimdi kimler devlet memuru oluyor demiyeyim ama osmanlıda kimler devlet memuru oluyorduysa, yine aynı kimseler oluyor diyim siz anlarsınız onu. |
asıl soru şu? Neden islam'a düşmanlık var? bütün dünya bir islama karşı düşman. doğruluğundan olabilir mi? ha bir de bu kadar düşmanlığa, yıkıma, ölüme rağmen ha la ayakta. o da ilginç. aklı olan için çok şey söyledim. nefsine köle, Allah'a düşman olanlar için çok ağır gelir. |
Hazar Türkleri içinde yahudi kavmi bulunduğu için, Hazar Türklerini överek haliyle de kendini övüyor ![]() |
Kendisini övdüğünden emin değilim. Bence maksat diğer herkese kendisini yanlamak. |
Başkan özür dileyerek TDK'nın kelime anlamlarını o dönemki hükümete göre nasıl değiştridiğini daha önce de defalarca gördük. Bu birincisi. İkincisi de Türkçe sözlüğe değil Osmanlıca sözlüğe, eski Türkçe'ye bakman lazım Rumi'nin ne anlama geldiğini öğrenmek için. Senin kaynağın doğru ancak günümüz Türkçe'si için geçerli. Tarihte En Eski Kaynak Rumi [ Kutadgu Bilig (1070) : Yüzin kizledi yérke Rumi kızı ] Önemli Not: Bu kaynak kayıtlara geçmiş ve bu kelimenin kullanıldığı yazılı ilk kaynaktır. Kullanımı daha öncesinde sözlü olarak veya günlük hayatta yaygın olabilir. Kelime Kökeni Yeni Yunanca romiós ρ?ωμιός "(Doğu) Romalı" sözcüğünden alıntıdır. Yunanca sözcük Roma "Roma kenti" özel adından türetilmiştir. |
Tam olarak ne anlatmak istediğini anlayamadım. Moğollar ve aydınlanma periyoduyla neyi kastettin onu gerçekten merak ettim. |
Fetönün izindekiler ne türk ne de müslümandı. Hiç olmazsa biraz araştırsaydın. |
Abbasilerle türklerin başardıkları arasında bir fark yok. İkisi de müslüman aydınlanma hareketiydi. Tabii, bunun dışında bakıp değerlendirirsen cımbızlama sonuç çıkarırsın. Moğolların karşısına çıkan abbasi halifesi pekala aydın bir halifeydi. |
Vay be![]() Adama cevap verecek yüzleri olmayanlar, hemen "ama bokunu tattı" diyorlar. Sadece bunu diyebiliyorsa zaten Celal Şengör'ün sonuna kadar haklı olduğu ortaya çıkar. Ayrıca Celal Şengör jeologdur. Doğru. Ama aynı zamanda bilim tarihçisi, bilim felsefecisidir de. O nedenle bu konularda konuşur. Çünkü bilgisi olan konu hakkında konuşur. Bilgisi yoksa yorum yapmaz. Kendisini nükleer fizikle, kanser tedavisinin nasıl yapılacağı hakkında konuşurken göremezsiniz. |
Neden bu kadar şaşırdınız ki biri gerçekleri söyleyince.... |
Osmanlı'nın bir aydınlanma hareketi olduğunu düşünmek tam anlamıyla saçmalık. Yavuz Sultan Selim sonrası zaten aydınlanmanın a'sının olduğunu düşünmüyorum. Aydınlanma varsa bile sadece üst tabaka da var. Aksine halk her geçen dönem daha da cahil bırakılıyor ta ki Abdülhamit'e kadar. Onun da çabaları oluyor ama iş işten geçmiş tabi. Aydınlanma dediğin şey avrupada reform ve rönesans. Osmanlıda böyle bir dönem mi var. Bir çok padişah entellektüel ve iyi eğitimli olabilir ama halk tamamen cahil. |
yuh arkadaş, bir tane uzman olmayan kişi tarihi alanda konuşmuş, yüzlerce kişi de arkasından onaylamış herifi. İslam tek doğru yoldur, gerisi teferruattır NOKTA |
|
madem kutadgu bilig den örnek verdin tam olarak yazalım o halde Kutadgu Bilig’de Özel Adlar TAED 58* 265 sınayarak ve aklına başvurarak söyleyen” biçiminde nitelenen Ötüken beyi, bir referans olarak ele alınmış ve “söylediklerinin dinlemesi” öğütlenmiştir. Diğer beyitte (KB 2682) ise Ötüken beyi, “çok iyi söyleyen ve sözün iyisini ulaştıran” bir kişi olarak tanımlanmıştır. Divan’da da geçen Ötüken adı, bu iki kaynaktan sonra yazılmış ve “Türk kültüründen” söz etmiş İslami metinlerde yer almamaktadır (İnan, 1991: 41). Eserde bir kez kullanılan ve dizinde “Hindu, Hintli” (Arat, 1979b: 179) tanımıyla verilen Hindu (KB 5000), Arat çevirisinde “köle” (Arat, 1991: 361) sözcüğü ile karşılanmıştır50 . Metinde tek örnek olan ve dizinde de “Hintli” (Arat, 1979b: 179) karşılığı verilen Hindi (KB 94) ise “ray-i hindi” tamlamasında geçmektedir. Bu tamlama da “rây-i hîndi (bir kuş adı)” (Arat, 1979b: 374) biçiminde açıklanmıştır51 . Rumi sözcüğünün metinde dört örneği belirlenmiştir. Bu kullanımların biri dışındakiler (KB 3948, 4885, 6215), “Rumi kızı” tamlamasındadır. Söz konusu beyitlerde; gecenin olması, etrafın kararması, Rumi kızının yüzünü gizlemesiyle ya da zülüflerini çözüp yüzünü örtmesiyle ilişkilendirilmiştir. Rumi, aslen “Romalı” anlamına gelmekle birlikte Doğu Roma İmparatorluğu’nun sınırları içinde bulunan Anadolu’da yaşayanları da karşılamaktadır. Burada yaşayanların “beyaz ırktan ve güzel” olmaları nedeniyle sözcük, divan şiirinde de “gündüz” ve “sevgilinin yüzü” kavramlarını karşılamıştır (Pala, 2004: 380). Rumi, eserdeki bir örnekte ise (KB 5368) bir kumaş cinsini belirtmiştir. ayrıca demişsinki tdk hükümete göre değişiyor... bende diyorumki tdk ilk kuranlar kimdi? |
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >