1. sayfa
| Okumadım gözlerim ağrıyor uğraşamicam | 
| Öğretmek kızdığında senin gülmeni piaget açıklıyor. Çok uzun bir konu İnternetten araştırabilirsin. | 
| Teşekkür ederim | 
| Keşke o boşluğu doldurabilsem... | 
| Bu boşluğu sevgi ile doldurmaya çalışabilirsin. Sevgiyi çocukluğumuzdaki gibi hissedemeyeceğiz ama hiçbirşey hissetmemekten iyidir. | 
| %13 ü okudum bana yetti eyv. | 
| Şuan ki aklımla keşke çocuk olsam yeniden | 
| 
Çok güzel bir yazı hocam tebrik ederim donanımhaberde görmeye alışık olmadığımız gerçekten güzel bir içerik. Şahsen her zaman mutlu olmaya oynarım ne olursa olsun. Böyle böyle gereksiz şeyleri hiç takmayan biri haline geldim. İnsan sosyal bir varlık ve mutluluk da paylaştıkça çoğalır. Merkezde mutluluk olunca diğer konuların pek bi önemi kalmıyor. www.youtube.com/watch?v=wv9sL65iREU&t=1s edit: dh tüpü beceremedim link koyuyorum sadece  | 
            
 O inanç boşluğunu hiçbir şey dolduramıyor be efkarlandım.  | 
            
| Yaşamak için küçük hedefler koyup hayattan zevk almaya çalışıp kendimizi kandırıyoruz.Aslında herşey boş Emir... | 
| Dogrudur | 
 Evet doğru ama önemli olan bunun farkına varmamak değil mi? Hayatımıza bu gerçeklerin farkına varmadan devam edebilseydik harika olmaz mıydı?  | 
            
 Bak evlat sen zeki çocuga benziyon afferim sana  | 
            
Okumayin                  | 
            
| KAtılıyorum farkındalık berbat bir şey. | 
| 
Hepsini okudum.  Gerçekler acıdır. Farkındalık çok kötü.Takmamaya çalış. Kızlardan medet umma. Yarı yolda bırakırsa görürsün anyayı konyayı. Ben elimi,ayağımı çektim kız işlerinden. Daha beter depresyona sokuyor insanı.  | 
            
1. sayfa
        
Bunu farkettikten sonra öğretmenimizden etkilenmemeye başladım. Artık bağırınca eskisi gibi korkup konuşmayı bırakmıyordum. Ve bazen tam öğretmenimizin kızdığı bir anda sebepsizce gülüyordum. Gülmemin amacı öğretmenimizden etkilenmediğimi kanıtlamaktı ve kanıtlıyordum da bence.
İlk defa bir insana kendi bulunduğum yerden değil de daha dışardan baktığımda bütün gerçeklerini öğrenmek kendimi farklı hissettirmişti. Olaylara diğer herkesten farklı bakıyordum ve kendimi zeki biri gibi görüyordum. Bundan sonraki dönemde birşeylere dışardan bakmak adına bir fırsat yakalayamadım. Ta ki ilk defa kendime dışardan baktığım ve dışardan bakmayı hayat felsefesi haline getirdiğim o akşama kadar.
Amcamlara gitmek üzere hazırlanırken bir anda amcamların evinde yaptığım yaramazlıkları ve aldığım tepkileri düşünmeye başladım. Amcam, eşi ve çocukları yaptıklarımdan sonra benim hakkımda pek iyi düşünmüyorlardı ve öyle düşünmeleri için değişebilirim dedim kendi kendime ve hazırlandıktan sonra yola çıktık. Yolda nasıl hareket edeceğimi düşündüm ve ne yapmam gerektiğine çok iyi karar verdim.
Amcamların evine girer girmez koşup kuzenimin oyuncaklarıyla oynamak yerine teker teker herkesin elini sıkıp salonlarına geçtim ve sakince oturdum.
İçeri giren herkes ayrı ayrı şok oluyordu. Herkes 'emir efendi olmuş' 'emir büyümüş' 'emir erkek adam olmuş' falan demeye başlayınca ilk defa bu dışardan bakma işinin faydasını gördüm ve daha bi hoşuma gitmeye başladı. Artık o akşamdan itibaren bunu hayat felsefem haline getirmiştim. Ve ondan sonraki uzun bir zaman içinde sadece çevresine çözüm üreterek yararlı olan ve duygusal davranmak yerine her zaman akıllıca davranan biri olmuştum. Bu dönem dediğim gibi uzun ve tanıdığım herkesin kalbini kazandığım bir dönemdi. Ama sonra hayatımı değiştiren bir olay yaşadım. Hayatımın ilk dayağını yedim. Tanımadığım birisi tarafından çok sert olmasa da bir kaç darbe aldım. Kavga beni çok etkilemedi aslında. Ama kenarda duran ve dayak yedin diyip bana gülen çocuklar bana çok dokundu. Hatta öyle bir dokundu ki ondan sonraki yaklaşık 8 ayın her akşamı ağladım. Kendime bir türlü gelemiyordum. Sürekli olarak kötü hissediyordum. Gülmeyi unutmuştum. Çok dalgın biri olmuştum. Ve artık o eski emirden eser kalmamıştı. Dışardan bakma yeteneğim falan artık yoktu. O sekiz aylık dönemden sonra her şeyi unutmak için boş bir insana dönüşmüştüm. Tek yaptığım şey ve yegane hobim bilgisayara gimekti. Kendimi ancak bu şekilde iyi hissedebiliyordum.
6.sınıfı dediğim gibi pc başında geçirdim. Ama 7.sınıfta ilk defa bilgisayarın hayatımdan vakit çaldığını ve bırakmam gerektiğini düşündüm. Tam olarak bırakmasam da baya azaltmıştım. Artık pc başındayken oyun oynamıyordum bir de. İlk defa merak etmeye başladığım konuları -din,siyaset,ideoloji- internetten araştırmaya başladım. Genel olarak 8.sınıfın sonuna kadar süren bu dönemimde ilk defa gerçeklerin farkına vardım. Ve bu da şöyle oldu: mesela ideolojide ilk olarak x ideoloji ile olaya başladım ama her ne kadar fanboyu olsamda maximum 2 haftadan sonra aynı 'efendi' olduğum dönemdeki gibi içinde bulunduğum ideolojik fikire dışardan baktım ve yanlışlarını gördüm. Daha sonra y nin daha iyi olduğunu farkedip y ideolojisine geçtim.y ideolojisinden sonra başka bir ideolojiye, ondan da başka bir ideolojiye geçiyorum derken bir anda bütün ideolojilerin ve hatta ideoloji kavramının kendisinin, tamamı ile doğru olsa bile -ki değildi- gereksiz olduğunu farkettim. Sadece insanların duygularını tatmin etmek için uydurdukları ve uyduran kişilerin içinde kaybolduğu şeylerdi ideolojiler. Herkes duygularını tatmin etmek için gözlerini kapatıyordu. Bağnazca davranıyordu. Doğrular ve yanlışlar önemli değildi sadece kendi kendilerini tatmin etmeleri yeterliydi onlar için.
Ve ben bunu sadece ideolojilerde değil din ve siyaset üzerinde de düşündüm.
Sonuç olarak aydınlandığımı falan söyleyemem.
Çok büyük bir boşluğa düşmüştüm. Yaşamak için sebebim yoktu artık. Arada bir bazı kavramlara karşı birşeyler hissetsem de hislerimin hemen ardından duygu tatmini yapmak fikri aklıma gelince bir anda yok oluyorlardı.
Bir süre sonra artık eski halimi özlemeye başlamıştım. O 8 aylık dönem bile hissiz olduğum bu dönemden daha iyidir diyordum. En azından kötü de olsa birşeyler hissedebiliyordum.
x ideolojisinin fanboyu olduğum zamanlara dönüp keşke hiç ideoloji değiştirmeyip hep aynı şeyleri düşünerek kendimi tatmin etsem diyordum. En azından yaşamak için bir sebebim olurdu.
Ve bu dönemi atlatıp eski halime geri dönmek için birşeylere tutunmaya çalıştım. Sınıfımızdaki o harika kıza, en iyi arkadaşlarıma, yaşadığım güzel tesadüflerin bana yardım etmeye çalışan biri tarafından yapılmış olmasına. Ama bunlara tutunurken hislerimin doğal olarak oluşmasını istedim. -Yapmacık hisler çok itici geliyordu çünkü-
Ve en sonunda istediğim doğal hislere ulaştım ama yine de çocukluğumdaki hislerimle aralarında çok fark vardı. Her zaman çocuk kalan insanlar gibi olmak isterdim ama artık ipin ucunu kaçırdım bir kere. Artık bu şekilde yaşamayı öğrenmem lazım.
Yani bütün yazıya özet geçecek olursam:
Asla hislerinizden vazgeçmeyin, bir fikri destekleyerek mutlu oluyorsanız o fikrin yanlış yönlerini aramayın. Kızmayın, bağırmayın,ama ağlayın ve gülün.
Not: kendimi tam olarak açıklayamasam da yazabildiğim her şeyi yazdım. Umarım bazı şeylerin değerini bilmeniz konusunda yardımım dokunmuştur.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi emirl -- 17 Nisan 2017; 17:56:7 >
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >