Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
733
Cevap
60032
Tıklama
0
Öne Çıkarma
Cevap: MATRIX filmi ile ilgili.. (7. sayfa)
İ
16 yıl
Yüzbaşı

way arkadaş ne senaryo be hayata çok değişik bir bakış açısıyla yapılmış
herneyse konuyu anladım ben hatırlarsanız bu ilk filmde neo daha toyken kahine gidiyor orda yetimin biri kaşığı eğiyor son filmdede savaş öncesi bi çocuk neonun arkasından koşup kaşığı veriyor orda bi olay var ama anlamadım.

benim anlamadığım olay filmin sonunda nie resetleniyor kahin ve matrixin yaratıcısı programmı.
neo iki dünya arasında sıkışınca adam karma diyo karma orda ne anlama geliyor?



.
16 yıl
Binbaşı

quote:

Orjinalden alıntı: ExECaLiBuR

< Resime gitmek için tıklayın >







S
16 yıl
Binbaşı

Yapımcılara sorsan onlarda tam olarak anlatamaz.


Bu mesaja 4 cevap geldi.
S
16 yıl
Binbaşı

Yazı herşeyi anlatıyorda Smith Zion gerçek dünya ise kendini nasıl gerçek dünyada aşıyan bir insana kopyalıyor zihnini ele geçiriyor.?

Bunun tek açıklaması Matrixde ölen bir kiçi gerçektede ölüyorsa ,smith haline gelmiş bir beyin gerçek hayattada matrixden çıktığında smith olması buda bana pek açıklayıcı gelmiyor bunu bilen varsa açıklasın derimm...


Bu mesaja 3 cevap geldi.
F
16 yıl
Teğmen

quote:

Orjinalden alıntı: Sipahi

Yapımcılara sorsan onlarda tam olarak anlatamaz.




K
16 yıl
Yarbay

quote:

Orjinalden alıntı: sendenbenden

Yazı herşeyi anlatıyorda Smith Zion gerçek dünya ise kendini nasıl gerçek dünyada aşıyan bir insana kopyalıyor zihnini ele geçiriyor.?

Bunun tek açıklaması Matrixde ölen bir kiçi gerçektede ölüyorsa ,smith haline gelmiş bir beyin gerçek hayattada matrixden çıktığında smith olması buda bana pek açıklayıcı gelmiyor bunu bilen varsa açıklasın derimm...

İnsan beyni gerçekten de çok karmaşık bir organ. Biz, Neo'nun fişi takılı olarak bağlı bulunduğu bilgisayardan dijital olarak kayıtlı dövüş tekniklerini organik bir varlık olan beyne nasıl aktardığını açıklayamıyorken, kendisi bir kod parçası-bir dijital varlık olan Smith'in kişiliğini bir canlı olan insan beynine nasıl enjekte ettiğini açıklamak pek de mümkün değil. Sonuçta Matrix 5 duyu organını etkisi altına alıyor, bunu da beyni etkileyerek yapıyor.Smith olayı da bu şekilde açıklanabilir, zaten Smith kendini Matrix içinde kopyalıyor, kopyaladığı kişi Zion'a telefondan ışınlanıyor fakat ışınlandığında Zion içinde Matrix'teki gibi Ajan Smith halinde olmuyor, bildiğin etten kemikten Zion insanı, öyle elini sokup da kendini kopyalama, havada karada kapışma gibi insanüstü özellikleri de yok. Ama adamın kafası karışık hatta daha sonra ajan smith gibi konuşuyor 3. filmde Neo'nun gözlerini de o yakıyor Neo'nun etrafı yazılar şeklinde görmesinin sebebi de belki bu şekilde açıklanabilir. Dikkat ettnizi mi Matrix'e girerken enselerinden taktıkları fişin uzunluğuna.Biraz daha uzun olsa fişin ucu kafatasının önünden çıkacak, insan bunların beyni delik mi diye de düşünmüyor değil.

Matrix simülasyonu için kullanılan sistem aynı zamanda kabloyla bağlı bulunduğu insanın beynine bilgi yükleyebilme (öğretme) özelliğine sahip, ajan Smith'in kendini kopyalaması da aslında zoraki öğretmedir. Belki de ajanın yaptığı bu işlem adamın kişiliğini değiştirmek ona kendi kişiliğini kazandırmak içindi. Kişilik dediğimiz şey zaten beyinde bitiyor. Tamam bilim-kurgu ama işi iyice bilimselliğe vuracak olursak bu konu bizleri aşar. Filmin burasının gerçeğe ne kadar yakın veya uzak olduğunu tartışmak için önce matrix gibi bir simülasyonun dünya üzerinde olması, sonra bizlerin de bir genetik mühendisliği, biyoteknoloji, insan beyni, bilgisayar mühendisliği, yazılımcılık gibi konular ve dallarda mükemmel bir birikime sahip olmamız gerekir, daha önce de dediğim gibi bizi aşar.



B
16 yıl
Binbaşı

D
16 yıl
Yarbay

arkadaşlar matrix sevenleri açtığım matrix fana beklerim haydi

baya paylaşım yapıcam söz

http://forum.donanimhaber.com/m_32611717/mpage_1/key_//tm.htm#32611717


Bu mesaja 1 cevap geldi.
G
16 yıl
Yarbay

quote:

Orjinalden alıntı: X@ndeR

matrix'in içine girdiğiniz zaman sadece zihninizle orada olabiliyorsunuz , bedeniniz gerçek dünyada kalıyor.bane (Smith'in ele geçirdiği adam) tam matrixten çıkacakken Smith onu yakalayıp kendini telefondan zion daki bane'in zihnine kopyalıyor.böylece beden bane'in ama zihin Smith'in oluyor.


Çorba oldu.



E
16 yıl
Yarbay

quote:

Orjinalden alıntı: X@ndeR

matrix'in içine girdiğiniz zaman sadece zihninizle orada olabiliyorsunuz , bedeniniz gerçek dünyada kalıyor.bane (Smith'in ele geçirdiği adam) tam matrixten çıkacakken Smith onu yakalayıp kendini telefondan zion daki bane'in zihnine kopyalıyor.böylece beden bane'in ama zihin Smith'in oluyor.


Güzel açıklamışsın.Bence de böyle


Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
16 yıl
Binbaşı

Bende şimdi parçaları oturttum ama adamlara bir kez daha hayran kaldım ne senaryo yazmış ruh ahstaları:D


Bu mesaja 1 cevap geldi.
A
16 yıl
Yarbay

Ya kapatın konuyu artık anlamıyorlar işte
Ne güzelde post kasılıyor burda

Neden Türklerden böyle bir film yada bol patlamalı çatlamalı aksiyon filmi çıkmaz?
Hemen işin basitine kaçarlar, 4 duvar arasında geçen saçma sapan dram filmleri yaparlar. Hem ucuz hem de yiyeni çok


Bu mesaja 1 cevap geldi.
A
16 yıl
Binbaşı

K
16 yıl
Yarbay

quote:

Orjinalden alıntı: ares_turk

çoluk çocuk filmi

Herkes filmi kendi seviyesiyle izler.
Sen boşver böyle filmleri git maskeli beşler, çılgın dershane gibi yeşkinlere göre olan filmleri izle.


Matrix Runs on Windows XP
Videoyu izlemek için tıklayınız


Matrix Xp
Videoyu izlemek için tıklayınız
http://www.youtube.com/watch?v=yX8yrOAjfKM# 
http://www.youtube.com/watch?v=YJB0HqocRBc#





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kartal Göz -- 30 Haziran 2009; 21:32:27 >
Bu mesaja 2 cevap geldi.
A
16 yıl
Binbaşı

quote:

Orjinalden alıntı: Frost_Nova

quote:

Orjinalden alıntı: ares_turk

çoluk çocuk filmi

Herkes filmi kendi seviyesiyle izler.
Sen boşver böyle filmleri git maskeli beşler, çılgın dershane gibi yeşkinlere göre olan filmleri izle.


hayırdır çoluk çocuk diyince üstüne alındın yiğenim...


Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
16 yıl
Binbaşı

quote:

Orjinalden alıntı: Frost_Nova

quote:

Orjinalden alıntı: ares_turk

çoluk çocuk filmi

Herkes filmi kendi seviyesiyle izler.
Sen boşver böyle filmleri git maskeli beşler, çılgın dershane gibi yeşkinlere göre olan filmleri


Bu laf. Kavgada söylenmez....



K
16 yıl
Yarbay

quote:

Orjinalden alıntı: ares_turk


quote:

Orjinalden alıntı: Frost_Nova

quote:

Orjinalden alıntı: ares_turk

çoluk çocuk filmi

Herkes filmi kendi seviyesiyle izler.
Sen boşver böyle filmleri git maskeli beşler, çılgın dershane gibi yeşkinlere göre olan filmleri izle.


hayırdır çoluk çocuk diyince üstüne alındın yiğenim...


Hadi canım oyun oynayacak vaktim yok. Senin ne işin var burada, şurada takıl kişisel gelişimine bir faydası olur belki.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
D
16 yıl
Yarbay




S
16 yıl
Binbaşı

quote:

Orjinalden alıntı: X@ndeR

[uyarı: http://denbeste.nu/Chizumatic/tmw/TheMatrix.shtml adresindeki steven den beste tarafından yapılmış matrix yorumunun çevirisidir. spoyler doludur]

22 yüzyıl dolaylarında insanlarla makineler arasında savaş çıkar. savaşı makineler kazanır. makineler insanlara hizmet etmeleri için dizayn edilmişti. ama aşırı gelişmiş zekalarıyla insanlara isyan ettiler. makinelerin zaferi tamamıyla başarıya ulaşmamıştı çünkü hizmet etmek için dizayn edilmiş makineler için insanlar olmaksızın varolmanın bir anlamı kalmıyordu.

ilk filmde insanların makinelere gerekli enerji kaynağı olarak kullanılması sebebi tamamıyla bir düzmece. insanlar enerji üretmez, tüketir. gerçek, matrix içinde tutsak bulunan insanlar sayesinde makinelerin kendilerine yapacak şeyler buluyor olması. bir yandan varoluş sebepleri olan "insana hizmet etmek"i yerine getirirken diğer yandan insanların boyunduruğu altında olmama paradoksuna makineler tarafından getirilmiş bir çözümdü matrix. insanlar makineler tarafından köleleştirildi ve böylece makineler insanlara "kendi istedikleri gibi hizmet etme tasarrufu"na sahip oldu.

bu amaçla insanlar kontrolün tamamıyla makinelerin elinde olduğu sanal dünya matrix'e yerleştirildi.

matrix'in 4 versiyonu vardı. ilk matrix (v1) architect tarafından dizayn edilmişti ve o kadar mükemmeldi ki hemen çöktü. çünkü sıkıcıydı. içerdeki insanlar kendi durumlarına isyan ettiler ve matrix'in yapı mantığı çerçevesinde ortamı yok etmeye başladılar. sistem mantığı isyanın bastırılması için bütün insanların öldürülmesi gerektiğine karar verdiğinde architect simülasyonu kapattı, insanları geçici bir koma içerisine soktu ve yeniden denedi.

matrix v1'in sorunu insanları uğraştırabilecek düzeyde karmaşık olmamasıydı. ama baştan aşağı tutarlı ve yeterince karmaşık sanal gerçeklik yapabilmek architect'in yetenek sınırlarını aşıyordu ve elinde bulunan tek kaynaktan bir bölümünü ödünç aldı: insanlık tarihi. matrix v2 sanal gerçekliğe aktarılmış amerikan devrimi'yle başlayacak şekilde yeniden yüklendi ve bir süre devam ettikten sonra insan nüfusunda yine sıfıra inme baş gösterince başarısız oldu. tüm insanlar ölmeden architect yine sistemi kapattı.

bir insan matrix'te öldüğünde gerçek hayattaki vücudu da yok ediliyordu çünkü artık o insanla yapılacak başka bir şey kalmıyordu. bu yüzden "vücut akıl olmaksızın yaşayamaz", bu felsefi bir cümle değil, architect'in matrix'i kodlarken yaptığı tercihti. her iki matrix versiyonundaki sorun insanların soyunun bir zaman sonra tükeniyor olmasıydı. matrix hep böyle çalışmaya başlarsa bütün insanlar yok olacak ve makinelerin de var olmasının bir anlamı kalmayacaktı.

ne yapılması gerekiyordu? architect problemi kendisini çözemediğine karar verdi ve kendisinden farklı yetenekleri olan bir yardımcı olan oracle'ı yaptı. architect her zaman mantığı ile hareket eden bir hesaplayan adamdı. oracle ise tam tersine sezgileriyle hareket eden bir yapıya sahipti. architect ona istediği çözümün ana hatlarını gösterdi ve o da bir çözüm buldu.

matrix v2'yi çöküşe götüren neydi?

simülasyon içindeki insanların yeteri kadar özgür iradesi yoktu. olayların meydana geliş sırası büyük ölçüde önceden belirlenmişti. bazı çeşitliliklere bir derece izin verilse de v2 ve v3'teki olayların gelişim yönü insanlık tarihinin 19. ve 20. yüzyılını baz alacak şekilde belirlenmişti. kelebek etkisine maruz kalmamanın ve kontrolü elden kaybetmenin tek yolu buydu.

matrix'e bağlı insanlar bu sanal gerçeklik içince yaşıyor, sanki ordaymış gibi duyularıyla uyarılar alıyor, gördükleri şeyler üzerinde kararlar veriyor ve her şey yolunda gittiğinde olayların önceden belirlendiği şekilde meydana gelmesi için simülasyonun onlardan istediği şekilde kararları veriyorlar.

fakat insanlar olması gerekenden aykırı davrandıkça farklı kararlar vermeye başlıyorlar. bu arada olaylar önceden belirlendiği şekilde meydana gelmeye devam ettiği için insanlar sebep-sonuç ilişkisinin koptuğunu, yapmak istedikleri ile meydana gelenler arasında uyuşmazlık olduğunu farkediyor. "sağa dönmek isterken neden sola döndüm? gerçekte özgür değil miyim yoksa? kendi kaderimi gerçekten ben mi kontrol ediyorum?" matrix'deki sorun kaderin önceden çizilmiş olması --- ve neo gibi insanlar bu duruma içsel olarak tepki veriyorlar.

insanlar olayları bir dereceye kadar etkileyebiliyorlar. bu gerekli çünkü her şey olması gerektiği gibi giderse birçok insan hemen bunun farkına varırdı.

aykırı insanlar yeterince kandırılamayıp başka yollar denemeye başlar ve sayıca belli bir çokluğa ulaşırsa simülasyonu rayından çıkarıp yıkıma doğru sürükleyebiliyorlar. işte matrix v2'yi çöküşe götüren de buydu. insanlar gerçekte bir simülasyon içinde olduklarını bilmiyorlar; bildikleri şey, sonuçları ne olursa olsun kendi geleceklerini kontrol etmek istedikleri. "sorun seçim yapabilmekte". sonuçları ne denli kötü olursa olsun kendi seçimlerini yapabilmek.

sonuçlar gerçekten de çok kötüydü. ulaşılan nihai sonuç insanların simülasyon ortamında kitlerlerce ölümüne ve böylece matrix'e bağlı çoğu insanın gerçekten de ölmesine yol açtı.

oracle sistemin çökmesini önlemek için isyan eden insanların matrix'ten çıkarılması gerektiği sonucuna ulaştı ama architect gerçekten çok gerekli olanlar dışında kimsenin dışarı çıkmasını istemiyordu. sistemin çökmesini önlemek için yeteri kadar kimseye izin vermeyince de sistem yine çöküyordu. ama matrix v3 buna çözüm bulacak bir şekilde tasarlandı: seçilmiş kişi.

matrix v3 programcıların "reset loop" dedikleri "başa dönüm" ile yüklendi. bu, sistem bir süre devam ettikten sonra kendini tekrar en başa alması demek. bazen bir mühendislik hatası olarak ortaya çıksa da kimi zaman bilerek yapılırdı çünkü gittikçe artan gereksiz bilgiyi temizlemenin tek yolu buydu. "başa dönüm"ler her zaman kötüdür çünkü altında yatan sorunu uygun şekilde nasıl çözeceğini bilemeyen programcının kendi programını hacklemesine neden olur.

matrix'de gittikçe artan gereksiz çöplük, isyancıların gittikçe çoğalan sistemle uyumsuzluklarıydı. başıboş bırakıldıklarında v2'deki aynı çöküşe neden olacaklar, insan nüfusu yine toplu kıyıma uğrayacak, makineler de duruma müdahale etmek için matrix'e bağlı insanları gerçekten öldürecekti. architect gereken çözümü bilmiyor ve pek de çözüm arıyor gibi görünmüyordu. bunun yerine çözümü her birkaç yüzyılda bir sistemi tekrar başa almakta buldu.

v3'ün yüklenmesi sadece programlamada değil fiziksel anlamda da çok büyük mühendislik gerektirdi. sistemden çıkarılan asilerin gerçek dünyada gönderileceği bir şehrin (zion) kurulması gerekti. şehir 24 insan, onların hayatta kalmalarını sağlayacak makineler, her işi yürüten makine-yapımı merkezi bir bilgisayar ve insanların korsan yollardan sisteme girmelerini sağlayan gemilerden müteşekkil kuruldu. zion'dan insanların matrix'in içine girecekleri açık bir arka kapı bilerek sisteme yerleştirildi ve matrix'ten çıkarılan asi insan bedenlerinin gönderileceği ikinci bir çıkış yapıldı. ölenler geri dönüşüm tarlalarına yollanırken asilerin bedenleri zion'dan insanların onları almalarına izin verilen okyanusa gönderildi. zion'dakiler bu yolla bir yere ulaştıklarını sanıyorlardı ama aslında bu onları göreviydi.

değişim çok büyük olmasına rağmen bu aslında yeniden bütünüyle baştan bir tasarım değil, v2' üzerinde yapılan bir hackti. v2'de simülasyon mantığına karşı gelen ve gerçekte bir simülasyon içinde olduğunu bilmese de onu yıkmaya çalışan insanları bulup yok etmek için ajanlar ve diğer güvenlik önlemleri vardı. bunları v3'te yeniden programlamaya gerek görülmedi ve böylece v2'den kalma görevleriyle matrix'e zion'dan giren insan ajanları avlamaya başladılar. architect bunu bir hata (bug) olarak görmedi; tam tersine matrix'deki insanları dışardan gelip uyararak bir sürü insanın dışarı çıkarılmasına ve böylece sistemin tekrar çöküşüne neden olacak zionlu ajanları önlemeyi sağlayan bir kontrol mekanizması olarak gördü.

bu yolla sistemde toplanan "gereksiz artık oranı" oldukça düşünce sistem önceki gibi birkaç yılda çökmeyip birkaç yüzyıl çalışır hale geldi. ama yine belli aralıklarla tekrar en başa getirilmesi (reset) gerekiyordu. oracle matrix'in içine yerleşip gereksiz artık oranını izlemeye başladı ve sistem yıkıma doğru yaklaşınca bir insanı "seçilmiş kişi" olarak belirleyip ona -seri boyunca neo'nun da kullandığını gördüğümüz- özel yeteneklere sahip olmasını sağlayan özel sistem koduna giriş yetkisini verdi.

bu v3 için bile kabasaba bir çözüm yolu idi. başa dönmek için reset atıldığında zion nüfusu da sadece 24 kişi ile başlayacak şekilde yok ediliyor, matrix 1790 yılına geri dönerken o zamanın nüfusuna denk olması için 2000 yılında ulaşılan nüfusun büyük bir bölümü de yok ediliyordu.

zion nüfusunun yok edilmesi ilk başta pek de gerekli gibi görünmüyordu. bir nedeni zion'un giderek büyüyerek matrix üzerinde daha da etkili olmasını engellemekti. ama asıl sebep architect'in pek yaratıcı olmamasıydı. her başa dönüldüğünde her şeyin eskisi gibi aynı olmasını istiyordu. zion v3'ün bir parçası olarak inşa edildiğinde 24 kişi ile başlanmıştı ve architect'e göre her başa dönüşte yine sadece 24 kişi kalmalıydı. oracle bu çözümü pek kaba ve kabul edilemez buluyordu.

v3'e beş kere reset atıldı. beş kere oracle'ın seçtiği kişiler aracılığıyla kontrollü şekilde başa dönüldü. her defasında da insanların büyük çoğunluğu makineler tarafından öldürüldü. oracle sistemin büyük bir kıyımla tekrar başa dönmeden devam edebileceği daha temiz bir çözüm bulmak istiyordu.

üçüncü filmin adı "matrix devrimler"di ve devrimci burada oracle'ın kendisiydi. v3'teki çzöümü bizzat oracle'ın kendisi bulmuş olsa da architect'i başa dönüş konseptinin kabul edilemez olduğuna bir türlü ikna edememişti. architect'e göre her şey yeterli ve iyi çalışıyor görünüyordu. bir kaç yüzyılda bir insan nüfusunun büyük çoğunluğunun kırılmasına pek de aldırış etmiyordu. oracle sonunda matrix v3'ü gizlice hacklemekten başka çaresi olmadığına karar verdi.

oracle sistemi hackledi ve architect'in bilgisi ve izni olmadan matrix v4'ü yarattı. yaptığı değişiklikler v1 ile v2 arasında ya da v2 ile v3 arasında yapılan değişikliklerden çok daha küçüktü. ortaya çıkan şey daha çok v3.1 gibiydi. ama değişiklikler oldukça hayatiydi çünkü sisteme reset atılmasını önlüyordu.

yaptığı hack iki bölümden oluşuyordu. ilk olarak seçilmiş kişiye verilen özel kodu değiştirdi. ikinci olarak da ajan smith'i yarattı ve onun da özel yeteneklere sahip olmasını sağlayan kodu simülasyona yerleştirdi.

seçilmiş kişi bir insandır; neo bir makine değildir. fakat o özel bir insandır, çünkü matrix sistemi ona özel yetenek ve güçler vermiştir. bu v2'den v3' geçişe neden olan ayarın bir parçasıydı. oracle neo'ya bu ayrıcalığı veren kodu kırdı ve ona bundan daha fazlasını verdi. ve seçilmiş kişiyi seçme zamanı geldiğinde oracle sistemi başa almaya itiraz edecek birini seçti ve bunun kim olduğunu da morpheus'a söyledi.

önceki beş seçilmiş kişi hep oracle tarafından seçilmiş ve bunlar insanların dörtte üçünün ölümüne sebep olsa bile başa dönmekten başka seçenekleri olmayacak şekilde architect tarafından manipüle edilebilecek halde olanlardı. ama neo başa dönmeyi reddetti. v3 ayarı da başarısız olmuştu. kontrollü reset olmayacaktı. yıkım yakındı. architect'in neo'ya söylediği "insanoğlunun geri dönülemez gerçek sonu" palavrası doğru olmasa da yıkım oldukça büyük olacaktı.

oracle'ın diğer hacki ajan smith'i yaratmasıydı. standart bir ajan kodu ile başlayıp onu daha da geliştirdi. smith işine diğer ajanlardan daha odaklı ve takıntılıydı. smith ayrıca seçilmiş kişiyi devamlı takip edecek şekilde programlanmıştı.

smith seçilmiş kişiyi takip edip hep onun önüne çıkacak, seçilmiş kişi sonunda smith'i yok edecek böylece oracle'ın smith ile ilişkilendirdiği temel değişiklikleri harekete geçirecekti.

oracle smith'i diğer programların yaptığı gibi her şeyi rapor edecek şekilde programlamamıştı. smith sistem içinde kendi başına hareket eden ilk program da değildi. matrix içinde merovingian gibi kendi başına buyruk birçok program vardı. oracle bu fikri de buradan almıştı. ama smith "ölünce" (sistemden çıkarılınca), oracle'ın sistemde yaptığı temel değişiklik çalışmaya başladı. oracle seçilmiş kişide yaptığı gibi smith'e de en dikkate değeri kendini klonlamak olan özel yetenekler vermişti. smith matrix'i ele geçirecek, sonra oradan çıkıp makine şehrini ele geçirmeye çalışacak şekilde programlanmıştı.

smith bunun farkına varmış, ama değiştirmeye gücü yetmemişti. oracle'ı kendine klonlarken de ona "anne" diyerek oracle'ın kendisini yarattığının farkında olduğunu göstermişti.

oracle bir devrimciydi. makineleri matrix'i her defasında sert bir başa dönüş ile yönetmeye devam edemeyeceklerine ikna etmeye çalışıyordu. neo'yu seçilmiş kişi yaptı, neo da çöküş olmadan önce matrix'e güvenli reset atmayı reddederek makineleri simülasyonun başarısızlığıyla yüzyüze getirdi.

ama bu yeterli değildi. bu sadece seçilmiş kişinin başa dönüş kodlarını "çekirdek"e yerleştirerek daha temiz bir kontrollü başa dönüş gerçekleştirmesi yerine makinelerin insanların toplu ölümlerinden sonra matrix'e reset atmak zorunda kalması demekti. architect'in neo'ya "bir dereceye kadar kabul edebileceğimiz ölüm oranı var" derken demek istediği de buydu. makineler kontrollü reset ile insanların %75'ini kaybetmek yerine sistemin çökerek insanların %98'inin ölmesini hiç de istemiyorlardı. ama v1 ve v2'de bu olmuş ve makineler ayakta kalmayı başarmışlardı.

oracle'ın makineleri anlaşmaya zorlayacak başka bir şeye ihtiyacı vardı. işte bu yüzden ajan smith'i yarattı. onu makinelerin varlığına doğrudan tehdit oluşturacak ve ancak seçilmiş kişinin yardımıyla yok edilebilecek şekilde tasarlanmıştı. ajan smith'in belirsiz de olsa hissettiği smith-neo ilişkisi işte buydu.

neo'nun elindeki pazarlık kozu şuydu: benimle anlaşın yoksa smith sizi yok edecek. neo ne istiyordu? oracle'ın ondan yapmasını istediği şeyi: periyodik resetlerle insanoğlunun büyük bir kısmının kıyımının durdurulması. eğer makineler kabul etmezse neo onlarla birlik olmayacak ve smith makineleri yok edecek. makinelerin neo'nun teklifini kabul etmekten başka çareleri yoktu. ve onlar makine oldukları için oracle'ın vekili olan neo ile yapılan anlaşmaya sadık kalacaktı.

peki neo nasıl yardım edecekti? bu oracle'ın seçilmiş kişinin kodunu modifiye ederken yaptığı bir şeydi: neo, oracle smith'i yaratırken yaptığı bir arka kapı aracılığıyla smith'in koduna girmesini sağlayan şifrelere sahipti. bu, seçilmiş kişinin "çekirdek"e girip simülasyonu resetlemesine izin veren şifreler ile aynı mekanizmaydı.

neo ancak smith ile yaptığı son savaşta bunun farkına vardı: smith'in kendisini yutmasına izin vermeliydi. böylece şifreleri aktive edip makinelerin smith'i ve tüm kopyalarını matrix'ten silmesini sağlayacak arka kapıyı açtı. (bir olasılık: neo'nun şifreleri smith'in kodu içinde bulunan ve smith ve diğer tüm kopyaları yok edecek şifreleri içinde bulunduran bir kasayı açtı)

yapılan anlaşma gereği başa dönüş mekanizmasının kaldırılmasıyla oracle matrix v4'ün büyük insan kıyımlarıyla çökmeden devam edeceğinin sağlanacağını nasıl düşünüyordu? v3'teki sorunun makineler tarafından yeteri kadar insanın dışarı çıkmasına izin verilmemesi olduğunu düşünüyordu. çözümü ise şuydu: eğer dışarı çıkmak isteyen tüm insanlara izin verilirse simulasyon içinde nihilist insan kitleleri oluşmaz, simülasyonu yıkıma uğratacak başkaldırı olmaz ve böylece matrix'e bağlı insanların kitelesel kıyımına gerek kalmaz.

çözüm yürüyebilecek mi? bunu oracle bile bilmiyor ama öyle düşünüyor ve çözümün en azından v3'teki başa dönüş periyodundan çok daha uzun süreceğinden emin. üçüncü filmin sonunda oracle'ın architect'e anlatmaya çalıştığı şey de işte buydu.

alıntı:
(netizen, 22.03.2006 23:24 ~ 23:37) #9308062


Evet büyük bir merak ve keyifle yazıyı (veya teoriyi) okudum. gerçekten çok güzel anlatılmış. buna göre zion gerçek ancak makineler tarafından gene bir amaca hizmet içininşaa edilmiş oluyor. Ancak anlatılanlar arasında havada kalan bir bölüm var ki yazılanlar içerisinde eksik bir halka olarak yazının tutarlılığını sarsıyor.

Eğer zion gerçekse ve neonun yetenekleri matriksin içinde geçerliyse 2. film sonunda makineyi nasıl durdurdu ve kör iken kod ve ışık halinde çevreyi nasıl gördü. yazının gördüüm tek zayıf halkası bu


Bu mesaja 1 cevap geldi.
D
16 yıl
Yarbay

soldier. ; açıklıyayım sana evet zionu benim tahminim ve gidişata göre yorumlamam çok dikkatli izledim çünkü hani naubi neoya gemisini veriyor makine şehrine gitmesi için orda
nauıbi gemiyi kullanırken bazı kanallarda geçiyor ve morfiyus diyorki buralar makinelerin inşaa etti tüneller kullanılmıyor ord akaçıp sonra zionun kulesine kaçıyorlar yani zionu inşaa eden onlar ama orda mağara tarzı yerlerde var iç yerleri insanlar inşaa etmiş

makineyi nasıl durdurdu diyorsun sana imzamdaki lafı okumanı hatırlatırım 2satırdakini


Bu mesaja 1 cevap geldi.