İş gezisinde olduğumdan hemen cevap veremedim. Görüyorum ki hala yanlışında ısrar ediyorsun. Verdiğin linki okumadığın belli. Okusan, kadının resimdeki insanların İsrailli/yahudi olduğuna dair görüşleri benimsemediğini görürdün. Benim dialektik yetkinliğimi sorgulamayı bırak da, linkini verdiğin Susan Cohen (Cohen soyadı kendisinin de bir Yahudi olabileceğini düşündürüyor). nasıl bu fikre destek veriyormuş göster. Sen gösteremeyecksin ama ben aksini göstereyim, de kitabı okumadığın belli olsun: Kitabın başlığı: Interpretative Uses and Abuses of the Beni Hasan Tomb Painting Abuse: yetkiyi/görevi kötüye kullanma, suiistimal; doğru olmayan bir şekilde kullanma; gereği gibi kullanmama; istismar İnterpretative: Yorumsal (yorum yani kanaat, olgu değil) Asiatic/Hykos: Antik Mısırda, Mısırın doğusundaki halklara verilen ortak isim. Üzerinde konsensus olmamakla birlikte, genel kanı bu yönde. Türkçe meali: Beni Hasan mezar resminin yoruma dayalı ve istismar edilen kullanımları. Olgu: Beni Hasan mezar resmini çağdaş arkeologlar dar ve deterministik anlamda yorumlamadılar. Bunu yapanlar, Tevratı temize çıkarmak isteyen Yahudi çevreleri. Elde somut bir kanıtları olmadığı halde, resimde görülen insanların Mısıra gelen yahudiler (veya ataları) olduğunu iddia ettiler. Bu durumda kitabın yazarı Susan Cohen kimden söz ediyor olabilir? Zihni Sabah Yıldızınınki gibi bulanık olmayan aklı başında herkes kadının ağırlıklı olarak Yahudi çevrelerini işaret ettiğini söyleyecektir. Nedenine gelince, kitabında bu görüş daha çok ele alınmış. Kadın kitap boyunca hiç bir şekilde resimdekilerin Yahudi olduğu iddiasına destek çıkmıyor. Aksine resmin bu türden dar yorumlarına karşı çıkıyor. Resimde bu dar yorumları meşru kılacak netlikte ipuçları olmadığını söylüyor. Zaten resimle ilgili yorumları 4 gruba ayırmış. Birinci grup kim olduklarına ve nerden geldiklerine odaklananlar, 2. grup resimdeki kafilenin amacına odaklananlar, 3. grup hangi sosyal grupları temsil etikllerine odaklananlar ve 4. grup da bunun ile Filistindeki Yahudi atalarla tarihsel bir ilişki ve bağ kurmaya çalışanlar. Kadın tüm bu görüşlere değinmiş, karşı çıktığı hususları kısaca belirtmiş ve aşağıdakileri kendi görüşü olarak sonuç (conslusions) kısmına yazmış: “This visual pericope from the Beni Hasan painting is a unique depiction of Asiatic peoples from this period in antiquity, complete with their possessions and at-tire. As such, it holds a significant place in the study of the ancient world. History, for all its grand themes, trends, and developments, is created by and composed of individual people, whose actions and activities, in-finitesimal on the longue durée scale of archaeological time and historical studies, combine to form that very time and history sought after by scholars of the past. Given its unique status, however, this painting has, since its discovery, become many different things to many different people, thereby placing a heavy inter-pretative burden on the shoulders of these thirty-seven individuals (of whom we only ever see fifteen).These individuals have borne the responsibility of illustrating the physiognomy and appearance of patri-archs, Kenites, Canaanites, and Bedouin. They have represented the social and economic world of caravans, transhumant pastoralists, and nomads. They have infil-trated and wandered; they have crafted, played music, and mined. They have represented the produce of the desert, the chaos of the wilderness, and the power of Egypt over the desert. They have exemplified the character of whole eras and contributed to the chro-nology of others.The individuals in the Beni Hasan painting have been vested with considerable significance, only some of which is deserved, and even less of which stands up to critical examination. The sheer plethora of in-terpretation alone begs for reassessment (Table 1). As has been demonstrated, many of these interpreta-tions cancel each other out. Some are no longer vi-able given the progression of knowledge and changing approaches in contemporary scholarship, while others are based on incorrect assumptions concerning the original painting itself. Many of the latter instances come from examining this image completely apart from its own context, and often without the text that accompanies it.The abuses of the Beni Hasan painting are plenty. In the concentrated single focus on the depiction, significance, and interpretation of the one scene in the one register on the one wall of Tomb 3, scholar-ship has often uprooted the Beni Hasan Asiatics from their locus of origin and decontextualized them, al-lowing for the undisciplined and chaotic breadth and variety of interpretation discussed in this paper. In the process, the Asiatics in the Beni Hasan painting have come to be associated with or representative of far more peoples, time periods, and concepts than these few individuals can possibly represent.The proper uses of the Beni Hasan painting, there-fore, must be far more restricted, and the image, like all unique data, must be approached with caution. Yet despite this caution much can still be said about this painting. These individuals, with their distinc-tive appearance and dress, the weapons and instru-ments they carry, and the items they bring, provide valuable information concerning many things. They represent a group of people most probably from the Eastern Desert or possibly the southern Levant; they provide a visual image of the appearance and dress of Asiatic peoples contemporary with the early Middle Kingdom. They show possible means of transport and travel, and illustrate types of possessions and weap-onry. They depict a specific event or type of event in the lifetime of Khnumhotep II during the sixth regnal year of Senwosret II, and this date, together with the image of the fossil directeur of the duckbilled axe they carry, provides information that may help to establish chronological connections between Egypt and Pal-estine in the early second millennium BC . Within the tomb context itself, the Asiatics in the painting serve to illustrate and enhance understandings of Egyptian mortuary traditions and beliefs.The Beni Hasan painting shows us a colorful, active view of individuals in the past. In so doing, it opens a window onto the peoples of antiquity, and, if exam-ined responsibly, it provides a glimpse into the world in which those peoples lived their lives, traveled, and utilized their belongings. The actions of these few individuals, when their image is analyzed within the parameters of their spatial and chronological context, therefore, serve to illustrate daily events in lives of the peoples of the past, while simultaneously contribut-ing to broader understandings of history and beliefs in the present.” Fazla uzatmaya gerek yok. Kadın kısaca 4 grupta özetlediği dar yorumlara karşı çıkıyor ve resmi bir bütün olarak bağlamından ve içeriğinin tek bir unsurundan bile koparmadan ve ayrıca resimde geçen metinlere bağlı kalarak, çok daha geniş bir perspektiften bakılması ve öyle yorumlanması gerektiğini söylüyor. Bu resimden örtük anlamlar çıkarmak yerine, o günkü toplumların günlük hayatını yansıtan bir genel tasvir olarak ele almak gerektiğini ayrıca ekliyor. BELLİ Kİ KANIT DİYE SUNDUĞUN KİTABI OKUMAMIŞSIN. BAŞLIĞINI BİLE ANLAMAMIŞSIN. Kitabın tamamını okuman gerekmez, sadece “conclusions” başlığı altındaki yukarıda verdiğim sonuç bölümünü okusaydın, kadının senin paylaştığın iddiayı desteklemediğini görecektin. İlaveten, Bak kadın girişte ne diyor: “The scene depicts fifteen individuals, preceded by two Egyptian officials. A hi-eratic document held by one of the officials identifies these individuals as “ʿAamu (ʿꜢmw) of Shu (šw.t);” the accompanying caption written in hieroglyphs above the scene, however, refers to these people solely as “ʿAamu (ʿꜢmw)” and notes that the total number in the group was thirty-seven.” Sen ne anlıyorsun bu cümleden? Resmin içindeki Mısırlı 2 yetkiliden birinin elinde bir tür belge var. Belgede Aamu of Shu yazıyor. Resmedilen sahnenin hemen üzerinde de yine hiyeroglif yazısıyla Aamu yazıyor. Peki bu ne demek? Önce Mısırcada Aamu ne demek ona bakalım: https://books.google.com.tr/books?id=FpqZCgAAQBAJ&pg=PA177&lpg=PA177&dq=ancient+shu+site+levant&source=bl&ots=liqskcMArq&sig=veWa3YSz3cTtF2w-4j13MD-3Wts&hl=tr&sa=X&ved=0ahUKEwi3-PL-9KDPAhWCPBQKHdrIDNQQ6AEIVDAH#v=onepage&q=ancient%20shu%20site%20levant&f=false Kitabın adı ve yazarları: Ancient Egypt Transformed: The Middle Kingdom Yazar: Adela Oppenheim,Dorothea Arnold,Dieter Arnold,Kei Yamamoto Ne diyorlar? “Kitapta, resimdeki Mısırlının elindeki yazının tam metni var. Detaya girmeyeceğim. Okursan görürsün. Diyorlar ki, aamu adı, Abisharie’nin adı, delegasyondaki insanların giysileri ve dış görünüşleri onların levanten yani doğu akdenizli olduklarına işaret ediyor. Shu şehrinin adı da Tevratta Moab olarak geçen israilin güney doğusundaki Moablıların yaşadığı Moab bölgesinden geldiklerine işaret ediyor.” Bu bölge transjordan adıyla biliniyor ve bu saptama resimdeki Mısırlının elindeki belgede yazılı olan metinden geliyor: Mısır dilinde bu bölgeye Shutu ya da Shasu deniyor. “Year 6 under the Majesty of Horus, Uniter of the Two Lands, King of Upper and Lower Egypt Khakheperre: the number of Asiatics (ʿꜢmw ) brought by the son of the mayor Khnumhotep from the (region of) the galena (msḏm.t); being Asiatics (ʿꜢmw) of Shu (šw.t), number amount-ing to 37.” Resimdeki Mısırlının elindeki metinde aynen bu yazıyor. Bunu da paylaştığın Susan Chen’in kitabından aldım. Yani Mısırlılar gelenlere “asiatic” diyor, jew veya hebrew değil, senin sözde yahudileri kastettiğini iddia ettiğin kelime gibi Habiru da değil. Peki Mısırlılar kime asiatic diyor? “ In the context of Ancient Egypt, the term "Asiatic" – which is often used of the Hyksos – may refer to any people native to areas east of Egypt.” Kime diyorlarmış? Mısırın doğusundaki halklara. Bunların içinde Moablılar var, Kenanlılar var, Filistinliler var. Hurriler ve Amonlar var, Edomlular var. Var oğlu var. Resme bak: < Resime gitmek için tıklayın > Peki senin kanıt diye paylaştığın kadın ne diyor? Susan Cohen’in kitabını kanıt olarak paylaştın. Biraz zahmet et de kitabın neresinde, hangi paragrafında kadın, evet bu resimdekiler İsraillilerin atalarıdır diyor, bir zahmet bul ve bize göster. Tüm bunlarla ilgili olarak ben kendi iddiamı paylaşayım: Konu resmin tarihi MÖ 1445-1470 arası. Biz ona kabaca MÖ 1450 diyelim. Eğer bunlar üstü örtük biçimde iddia edildiği gibi Yusufun yanına gelen 70 kişi ise, Exodusun bu tarihten 430 yıl sonra gerçekleşmiş olması gerekir. Bu da MÖ 1020 yılına denk gelir. Fakat bu tarih Musanın yaşadığı varsayılan tarihlerden en az 200 yıl kadar ilerdedir. Çoğunluk Exodusun MÖ 1400-1500 arasında olduğunu söyler (küçük bir azınlık tevratçı grup, Musayı 1600’lere tarihler. Bundaki amaçları Santorini yanardağı patlaması ile 10 felaket arasında bağıntı kurma çabasıdır. Başka küçük bir yahudi grubu da 18. handedan firavunlarından Akhenaton ile ilişkilendirmek uğruna 130-1350 arasını gösterir). Bu durumda fark 400-450 yıla çıkar. Yani bu resmin tarihi dahi Exodus kronolojisine uymuyor. Hadi diyelim ki bunlar Yusufun yanına gelen akrabaları değil, çok daha sonra Kenandan Mısıra gelmeye devam eden yahudiler. Ama o tarihlerde zaten Tevrata göre yahudiler Mısırda köleydi. Neden böyle karşılanıp,Khakheperre’nin huzuruna çıkarılsınlar ki? Zaten resimdeki metinde Galena (Shutu) bölgesinden göz boyası satmaya geldikleri söyleniyor. Ayrıca Yahudilerin Mısırda köle olarak çalıştığını bilen diğer yahudiler Mısıra adımlarını atmazlar. Kaldı ki, Tevrat Yahudilerin tüm soyunu Yakuba ve dolayısıyla Mısırdaki Yahudilere bağlıyor. O 70 kişi dışında Kenanda yahudi kaldıysa bile Tevrat onları yahudiden saymıyor. Yani bu iddia neresinden tıtsan elinde kalıyor. Bu mu senin Mısırda yahudi varlığına kanıt diye sunduğun belge! Gelelim diğer vecizlerine… Nasıl da gerçekleri çarpıtıyorsun. Neymiş, teist biri tevrat aleyhine yazar mıymış! O zaman tüm bu kitapları yazanlar hep ateist. Bütün hristiyanlar da eğitim sistemlerini bu ateistlere teslim etmişler öyle mi? Dünyada kaç tip müslüman var? Ehli sünnet olanı var, kuran müslümanı var, Mustafa İslamoğlu gibi evrime inananı var, hadislerin hiç birine inanmayanı var, hadislerin akılcı olanlarına inanıp, akla yatkın olmayanlarına inanmayanı var, tüm hadis külliyatına harfi harfine inananı var, ibadet etmediği halde kendisini müslüman sayan milyonlarca insan var. Aynı şekilde, hristiyanlar ve museviler de kendi aralarında çeşit çeşit. Aynen tevratta yazıldığı gibi dünyanın 6000 yaşında olduğuna inananlar var. Buna inanmayıp dünyanın bilimin söylediği gibi 4,6 milyar yaşında olduğuna inanan ama bu kısmı hariç tevratın kalanına inanmaya devam edenler var. Tevratın akla yatmayan kısımlarının sonradan eklendiğini düşünüp sadece akla yatan ksımlarına inananı var. Tevratı tanrı kelamı olarak görmediği halde hala kendini yahudi sayan ve tevratın öğretilerine inananı var. Çeşit çeşit hristiyan, çeşit çeşit yahudi var. Bu insanlar dine nasıl inanacaklarını sana mı soracaklar? Bu insanlara sorduğunda hepsinin vereceği cevap ben teistim olur. Yani Allaha ve onun peygamberlerine inanıyorum derler. Ama detaylarda farklıklar gösterirler. İşte bu insanlar ders kitapları da yazıyor. Tevratı yalanlayan ders kitabı yazan teist mi olur diyorsun, sonra kalkıp tevrata kelimesi kelimesine bağlı olmamakla birlikte inandığı dinin kitabı olarak kabul eden teist arkeologlardan örnekler veriyorsun. Bu teist arkeologların tevrat hakkındaki görüşlerini yukarıda paylaşmadım mı, ne çabuk unuttun. Ne diyor adamlar? “Tevrat kelimesi kelimesine doğru olmayabilir. Ama biz ona inanıyoruz ve tarihsel bir kaynak olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Bunu yaparken tevratla açıkça çelişen arkeolojik bulguları reddetmiyoruz.” Bak mesela bunlar evrime inanan teistler ve aralarında ders kitapları olanlar var: Robert Merrihew Adams, philosopher Marilyn McCord Adams, philosopher Denis Alexander, neurochemist William Alston, philosopher Robert Audi, philosopher Robert T. Bakker, paleontologist Francis Collins, geneticist, director of the National Institutes of Health and founder of the BioLogos Foundation George Coyne, Catholic priest, astronomer. Ghinamo Corrado, electronic engineer Theodosius Dobzhansky geneticist and evolutionary biologist developer of Modern evolutionary synthesis Michael Dowd advocate of Big History, religious naturalism, and the epic of evolution Karl W. Giberson, physicist Peter Van Inwagen, philosopher Denis Lamoureux, professor of dentistry, theology, and biology James McCosh, philosopher, president of Princeton University Ernan McMullin, philosopher, cosmologist Simon C. Morris, paleontologist Kenneth R. Miller, cellular and molecular biologist Alvin Plantinga, philolosopher Howard J. Van Till, philosopher Charles D. Walcott, paleontologist Nicholas Wolterstorff, philosopher Dean Zimmerman, philosopher Mesela bu isimlerden Francis Collins meşhurdur. İnsan genomu projesinin başındaki adamdı. İnançlı bir hristiyandır fakat akıllı tasarım fikrine karşı çıkar. Sen uğraşıp zahmet etme diye, Mısırdan çıkış masalının gerçek olduğunu düşünüp kanıtlamaya çalışanların savlarını buraya tek tek taşıyıp, sonra da nasıl çürütüldüklerini göstermek niyetindeyim. Fakat bunlar meşakkatli ve zaman alıcı işler ve buna neden zaman ayırmalıyım konsunda kendimi ikna etmem gerek. Şimdilik düşünüyorum. Meydanı senin gibi kuru sıkıcılara, lapacılara bırakmamak için buna zaman ayırmayı göze alabilirim. AMA ÖNCE ŞU SORUMU YANITLA: KANIT DİYE PAYLAŞTIĞIN KİTABIN YAZARI KADIN KİTABIN NERESİNDE, “EVET BU RESİMDEKİLER YAHUDİDİR, DİYE YAZIYOR, BUL GETİR.. ORAYA LİNK KOYMAKLA, DEMAGOJİYLE, SARKASTİK EFELENMELERLE OLMUYOR O İŞLER. GETİREMEZSEN SANA TAVSİYEM: BİR DAHA DA BOYUNU AŞAN İŞLERE KALKIŞMA,. |
torlak cidden senin robot olduğunu düşünmeye başladım ..cidden ![]() yahu neden benim ifade etmediğim şeyleri sanki ben söylemişim gibi tavır takınıp savunma geliştiriyor buda yetmezmiş gibi boyunu aşan işlere karışma diyorsun..
sende dialektik yeti yok ki sorgulayayım acemi demiştim zaten hatırla ben ne demişim hatırlayalım
şimdi yazdığın ettiğin o kadar kelam yine boşuna gitti..
![]() şaka gibi..arkadaş basit örnekte verdim yahu ..tekrar hatırlayalım
şimdi aklın sıra durumu kurtarma amaçlı verdiğin örnekler ile benim bi çocuğun bile anlayacağı tarzdaki basit anlatımım arasında nasıl alaka kurdun be adam mısırdan çıkış gerek incil gerek tevrat gerekse kuranda farklı şekilde de olsa bahsediliyor mu ? biri bunu inkar ederse yani kutsal kitapda bahsi geçiyor ama ben inanmıyorum derse nasıl müslüman olur akıllım..sıraladığın örnekler ile bu durumun alakası yok..ibadet imandan parça değildir..yani ibadet etmiyor diye insan kafir olmaz evrim konusunda yorum yani tevil ile ben ayetden bunu anladım diyen çıkabilir bu onu kafir yapmaz...hadisleri hk örneklemende hakeza !! ehli sünnet dışındaki kesime bidat ehli diyoruz dikkat et kafir demiyoruz.. insanı küfre sokan şeyler bellidir..yani biri ben namazın farziyetini kabul etmiyorum derse kafir olur..veya mısırdan çıkış yaşanmadı derse kafir olur..anladın mı sen mısırdan çıkışa inanmayan teist var dersen ona teist denmez kafir denir... bundan bi önceki cevabımda gerekeni yazdım .. önce onları oku doğru anla ondan sonra bana laf yetiştirmeye çalış haybeye bi dünya ortaya karışık salata yapmışsın işim bitince ayrıntıya girerim |
Sen gerçekten çok boş birisin. Kıvırma once soruma cevap ver. kanıt diye verdiğin kitabın neresinde kitabı yazan kadın, evet bunlar yahudidir diyor, gösteriver. paragrafı getir, cümleyi getir, koy önümüze. Belli sen İngilizce de bilmiyorsun. Bilmediğin halde burada İngilizce alıntılar paylaşıyorsun. Yav, hadi, kadının kitapta bunu doğruladığı bir cümle, bir paragraph getir. Yukarıda açıkladım, kadın bu resim hakkındaki görüşleri 4 grupta toplamış. Onlar kadının görüşleri değil. Resme dair, akademik ve ruhbani dünyadan tüm görüşleri kitabında toplamış. Sonuç kısmına da kendi görüşünü yazmış. Ayrıca senin ne dediğin önemli değil. Din bir inanç meselesidir. İnancın matematiği, mantığı olmaz. Sem kimsin be, islam senden mi soruluyor? Kimsin sen haddini bil, sana göre mi inanç geliştirecek inmsanlar! Dileyen dilediğine inanır. Senin onlar hakkındaki düşüncen onları zerrece bağlamaz. Sen onlar için istediğin kadar bu insanlara kafir de, vız gelirsin tırıs gidersin.. Herif kendince bir islam geliştirmiş, bunu mutlak gerçeklik sanacak kadar da aklını yitirmiş. Sanırsın ki islamın referansı bu. herkes buna göre pozisyon alacak. Birisi çıkıp dese "Kurana inanıyorum ama içine Nuh tufanı gibi, Mısırdan Çıkış gibi gerçek olmayan hikayeler bir şekilde karışmış, bunlar hariç kurana inanıyorum" dese ve böyle inansa, senin ona kafir demen neyi değiştirir? Allah sana mı soracak? |
Aslında kendisiyle polemiğe girmek istemiyorum. Ancak kendisinde bana karşı sürekli bir atarlanma hali var. Ancak ben insanlarla anladığı dilden konuşurum, gereksiz nezaket göstermem. Karşımdaki terbiyesizlik ediyorsa ben de terbiyesizleşirim ve istemesem de bunu yaparım. Ergen midir nedir bilemiyorum. Ergense ergenliğine verip geçeceğim. maalesef kişiliğinde bir problem olduğu belli. Benimle uğraşması tesadüfi değil. Ben bunun alıntıladığı sözde Curie'ye ait bir sözün gerçekte Curie'ye ait olmadığını göstermiştim. Bunu yaparken de gayet temiz bir üslupla yaptım. Zaten kimin yazdığına bakmaksızın bu sözü ne zaman görsem doğrusunu yazıyorum. Doğrudan onunla ilgili bir şey de değil bu. Ama kendisi oradan bana bir hınç biriktirmiş. Bunu kişiselleştirmiş. Kendine yedirememiş. Kendisini peygamber gibi kusursuz biri sanıyor herhalde… Nedenini de anlıyorum Senin söylediğin gibi kendini ve bilgisini mutlak yanılmaz, sorgulanamaz sanıyor. Bu bir saplantı hali elbette. Neyse, yememiş içmemiş, benim yorumlarımı takip etmiş. Bakmış ki ben dindar biri değilim, benim açığımı yakalamak üzere soteye yatmış. Böyle de bir kişilik işte. Ordan buraya geldik ve üslup karşılılı olarak iyice çirkinleşti. Ben ateist değilim. Müslümanlık veya başka bir dinle ilgili de bir derdim yok ama bazı müslüman ve bazı hristiyanlarla elbette derdim var. Genelde kuran ve ayetlerle ilgili tartışmalara girmem çünkü islam külliyatı üzerine kendisiyle ya da başkalarıyla tartışacak kadar yeterli bilgiye sahip değilim. Ben daha çok bilim froumunda yazıyorum ama zaman zaman buraya da giriyorum, bilime ve tarihe aykırı yorumlara cevap yazıyorum. Zaten o vesileyle kendimi bu seviyesizliğin içinde buldum. Bu arkadaş, Kadir Mısırlıoğlu gibi hastalıklı şahsiyetleri eleştirdiğim ve hatta aşağıladığım için de bana hınç duyuyor. Bunu anlayabilirim. Belki de bu insanları aşağılamamam gerekiyor. Ancak insanların gözlerinin içine baka baka yalan söylediklerini görünce dayanamıyorum. Kimseyle tartışmayı kişiselleştirmek istemem ama bu arkadaş kişiselleştirmiş. Hatta sanırım benden nefret bile ediyor. Esasen bu tartışma benim için burada bitmiştir fakat sürekli uzatıyor. Kendi bilir… |
Agnostiklikle deistlik arasında gidip geliyorum. Bir tanrı, bir yaradan olma ihtimalini göz ardı edemem. Ama dinlere inanmam. Edit: cümleler karışmış, düelttim. |
Bunun bilimsel açıklaması olur mu hocam? zaten bilimsel açıklaması olsa ona "inanç" demeyiz, "tanrının varlığı bir olgudur" deriz, öyle değil mi? Biliyorsun varoluşa ilişkin pek çok görüş var. Bazıları ilk anda uçuk kaçık görünse bile aksi ispatlanamaz. Mesela bizim evrenimizin aslında bir üst evrende yaşayan akıllı varlıkların laboratuvar simülasyonu olduğu iddiası bile var. Yani biz birer simülasyonuz ve aksini ispatlayamayız! Öte yandan, tanrının bizleri 5 dakika once yarattığını ve yaratırken beraberinde tüm geçmiş bilgisini ve izlerini de yarattığını söylesem nasıl aksini ispatlayabilirsin? Bu durumda tüm o petgamberler, tarihi şahsiyetler aslında hiç yaşamadılar, sadece 5 dakika once sihnimize yerleştirildiler, tarihi ve arkeolojik kayıtları da 5 dakika once yaratıldı. Hatta bu o kadar böyle ki, tarihi kalıntıların içlerindeki karbon 14 miktarı bile 5 dakika once ayarlandı! Sonuçta ortada felsefi açıdan bir türlü yanıt bulamayan bir varoluş sorunu var. Bunu bazıları "varoluşun esas olduğunu, hiçliğin varoluştan türetilen yapay bir kavram olduğunu söyleyerek aşmaya çalışıyor. Bir yaratılış varsa yaratıcının tekil bir varlık olması akla daha yakın geliyor ama bunu apriori olarak çıkarsayamayız. Yani mutlaka böyle olması gerektiğini gösteremeyiz. Dediğim gibi agnostiklikle deistlik arasında gidip geliyorum. Kimi zaman agnostik hissediyorum kendimi, kimi zaman da bir tanrı fikrine yakın duruyorum. Bir tanrının olması, olmamasından daha iyi hissettiriyor. Ama bu elbette İbrani dinlerin tanrısı değil. |
Game of Demon![]() |
tarih konulu konuşmamıza daha sonra değinirim..yalnız hala muharref tevrat üzerinden devam etme çabasındasın ki tahrife uğradığını kutsal kitapda bulunması mümkün olmayan bırak " tarihi" "dini çarpıklıklar" olduğunu sende belirtmiştin..hal böyleyken neden tevratı esas alarak bana sorular yöneltiyorsun ..ve tevrat üzerinden kurana uzanan çizgiye ulaşma çabasındasın anlamak mümkün değil bunu samimi bulmadığımı belirteyim ..bu konuya döneceğiz.!
kıyasın yanlış ..zira kurana sonradan ilişme olduğu idaası küfür olmakla beraber (kuranın korunacağı konusunda ayete itiraz anlamına gelir bu idaa) bir insanın bu yönde idaası kanıt gerektirir..eğer herhangi biri faraza kuran üzerinden kalem değdiğine dair idaada bulunuyorsa bu idaayı ispatlamak zorundadır..ispatlayamazsa ki mümkün değildir mevcut durum onu kafir yapar..zira açık bir ayete muhalefet edilmiştir.. insanı din dışına iten kaideleri ben icad etmedim 1400 senelik maziye sahip sınırları bilmiyor olman beni din uydurmakla ithama yöneltmemli.. açar kaynaklara bakarsın ifade ettiğim şeyler hk araştırma yaparsın ..bulduğun sonuçları kuran ve sünnete arz edersin ..olayı kavrarsın ama burada daha ciddi bir durum var
bu fikre kapılmana deizm mi sebeb oluyor yoksa agnostik hissettiğin zamanlar mı ? cevap lütfen |
ben cevabıma devam edeyim foruma geldiğinde yanıtlarsın agnostik..olarak ibrahimi dinleri ve ilahı olan Allahı reddedemessin.. zira kavram ve anlamı buna mani.. agnostik tavrın hakim olduğunu var sayarak başlayalım.. bilinemezci anlayış akla müracaat ederek değerlendirme yapar ve semavi dinleri ve ilahını inkar eder.. nihai varış noktanıza bakarak ulaştığınız sonuç dikkate alındığında siz neye kıyasla "peygamberlerin anlattığı tanrı var olamaz" diyorsunuz..? bu hüküm cümlesi ile bir tanrı-ilah tasavvurunuzun mevcut olduğunu itiraf etmiş olmuyor musunuz..? oluyorsunuz.. zira bir mükayese üzerinden.. sahip olduğunuz "ilah tasavvuruyla" kıyas etmek neticesi "olamaz" diyorsunuz.. peki nerede kaldı bilinemezlik..? bir ateist inkarı neticesi sorumluluğunu üstlenirken varış noktasına baktığımızda neredeyse yanyana durduğunuz ateist den sizi ayıran nedir ? |
Kendi adıma yorumlayayım. Siz neye kıyasla tanrının dinler ve peygamberler gönderdiğini iddia ediyorsunuz? Bir deist olarak diyebilirim ki: Tanrı bilinmezliğin kendisidir. Kişinin belirttiğiniz gibi akla müracaat edip dinleri veyahut tanrıyı reddetmesi için (inkâr eylemi var olan bir olguyu yok saymaktır) bir tasavvura ihtiyacı yoktur. |
Beni anlatmışsın arkadaşım. Gerçi ülkemizdeki her agnostik ya da ateist bu yollardan geçiyor. |
Ben geçmedim. Kendimi bildim bileli inanç ters geldi bana. Ailem de hiç baskı yapmadı. Yani hiç müslüman olmadım diyebilirim. |
Olabilir, belki islam özelinde sen haklısındır. Ama öte yandan şöyle de bir şey var: Bunu söyleyen kişi (Tufan ve Mısırdan Çıkış sonradan eklenmiştir diyen) Kuranın korunacağını söyleyen ayetin de sonradan eklenmiş olduğunu iddia edebilir. Kaldı ki o ayet Kuran korunacak derken tek tek Kuranda şu kadar ayet vardır diye sayıp dökmüyor, genel geçer bir ifade ile Kuran korunacak diyor. Bu açıdan bakılırsa da ben haklıyım. Neyse, islam konusunda tartışmak istemiyorum, bilgili ve ehil olduğum bir alan değil, Kuranı okudum, pek çok hadisi de okudum ama yine de kendimi bu alanda ehil saymam. Çünkü islam hakkında kelam edebilmek için bunları okumuş olmak yeterli değildir. İslam tarihini de iyi bilmek gerekir, ki ben o konuda yetersizim. Öte yandan, hristiyanlık ve museveilik söz konusu olduğunda, sen bariz haksızsın. Çünkü zaten bu kitapların değiştirildiğini sen söylüyorsun. O zaman inançlı bir musavi ya da hristiyanın çıkıp "tevratın/incilin şuralarını kabul etmiyorum, çünkü onlar değiştirilmiştir ama kalanına bağlıyım" dese sorun ne? Böyle diyen hristiyanlıktan mı çıkmış oluyor? Elbette hayır! Demek ki teist hristiyanlar ve musveiler de içinde Mısırdan Çıkış olmayan ders kitapları yazabilirlermiş, değil mi? Öyleyse ben sana teist hocaların da içinde Exodus olmayan Antik Mısır tarihi hakkında ders kitapları vardır derken haklıymışım. Diğer soruna gelince, onu yanıtlamak zorunda değilim, kişisel bir şey, neden seninle veya burada herkesle paylaşayım ki? Ne yapacaksın, öznel ve içsel hislerim üzerinden nesnel analizler mi patlatacaksın? Ben öznel şeyleri tartışmam. Senin inancın da özneldir, neden öyle inanıyorsun diye sorgulamam ama kendi öznel dünyandan bir şeyi mutlak gerçeklikşmiş gibi burada paylaşırsan ve bu nesnel gerçeklik ile çelişiyorsa ona karşı çıkarım. Benim baştan beri yaptığım budur. Mesela Mısırdan Çıkış mistik bir hikayedir, ezoterik bir bilgidir. Bunu yaşanmış bir gerçeklik diye sunarsan, ben de karşı çıkarım çünkü anlatılan bu hikayenin nesnel dünyada bir karşılığı yoktur. Ben senin inacınla uğraşmam, sen de benim neye inanıp neye inanmadığımla uğraşmamalısın. İnancıma veya kişiliğime değil, söylediklerime odaklansan daha huzurlu tartışırız inan. |
Bu saptamaların pek doğru değil. Şöyle ki; 1. Agnostizm ile Deizmi birbirine karıştırdığın hissine kapıldım. Bilinemezci yani agnostik, Bir yaradan var mı yok mu bilmiyorum der. Bu yaradanın ibrani dinlerin yaradanı mı yoksa başka türden bir yaradan mı olduğu agnostiğin önemsediği bir ayrıntı değildir. O dinleri değil, tanrının varlığının test edilebilirliğini hedef alır. Burada yanılıyorsun. 2. Bir agnostik "peygamberinizin anlattığı türden bir tanrı var olamaz" demez çünkü agnostiğin sorunu epistomolojik değil ontolojiktir. Yani o, bilginin kaynağı ile uğraşmaz, varoluşun kaynağına odaklanır. Agnostiğin kafasında bir tanrı tasviri yoktur. Zaten böyle bir tanrı tasviri din demektir. Tanrıyı tasvir edenler dinlerdir. Birisi tüm bu dinlerin tasvirlerini reddedip, yeni bir tanrı tasviri ortaya koyuyorsa, yeni bir din yaratıyor ve ona inanıyor demektir. Agnostiklik bir inanç meselesi değildir, Agnostik, tanrı varsa ispatlayın, yoksa yine ispatlayın noktasında nötr bir tutum alan kişidir. Agnostik tanrının varlığını inkar etmerz, yokluğunu da inkar etmez. Agnostik tanrıya ve dinlere ilişkin herhangi bir tanımda bulunmaz. Bulunduğunu sen iddia ediyorsun ki bu doğru değil. Agnostik dinleri yargılamıyor, tanrının varlığı ya da yokluğu insan aklının bilinebilirlik ufkunun ötesindedir, biz bunu bilemeyiz, boşu boşuna varlığı ya da yokluğuna ilişkin kafa yormayın, yaşayın gidin diyor. 3. Ben hiç bir şeyi başka hiç bir şeyle mukayese etmiyorum. O senin hüsnü kuruntun! Benin kafamda tanrının özelliklerine dair en küçük bir fikir bile yok. Nerden bileyin yahu? Nerden bileyin tanrının ne olduğunu, olmadığını, neye benzediğini...Ben zaten bunları bilemediğim için agnostikim, bildiğim için değil. Tanrıya bir takım sıfatlar yüklersem, onu tanımlamış olurum. Fiziki gerçeklik bana soyut tanımlamaların da yapılabileceğini ama bilinmeyen bir şey hakkında somut tanımlamaların yapılamayacağını söylüyor. Ben fiziki gerçekliğe bağlıyım. Bilmediğim bir tanrı hakkında "o şöyledir, böyledir" demenin anlamı nedir? Zaten bir tanrı tasviri yaparsam, yeni bir din yaratmış ve o dinin mürüdi olmuş olurum. Ancak teistler kısmen bunu yapar. Bir tanrıya inanır ve inandığı tanrının özellikle ibrani dinlerin iddia ettiği özelliklere sahip olamayacağını düşünür. Ama bunu yaparken senin iddia ettiğin gibi kafasında ete kemiğe bürünmüş bir tanrı tasviri yoktur. Yine de kimi deistler inandığı tanrısına olumsuz özellikler yüklemekten kaçınıp zaman zaman olumlu özellikler atfederler, yani bir tür tanrı tanımı yaparlar. Bence sen bu iddianı onlara söyle. Onlar şöyle bir akıl yürütmede bulunur: İbrani dinler yaratıcının mutlak iyi olduğunu söylüyor, öyleyse bu kötülük nerden geliyor (doğada 2 tür kötülük var: doğada var olan, insanda var olan. Aslında bu durum zahiridir, çünkü özünde insan da doğanın parçasıdır, yani kötülük tektir.) Böyle teistler bunu yaparken, dinlerin tanrıyı tanımlarken kullandıkları bir sıfatın doğadaki gerçeklikle örtüşmediğini gördüğü için yapıyor bunu. Dinlerin böyle bir iddiası olmasa, o deist tanrının sıfatları konusunda belki kafa yormayacak bile. Varmak istediğin yeri tahmin ediyorum, ipuçlarını bir agnostiğe sorulardı galiba öyle bir başlık altında topladığın yazılarda gördüm. Ancak daha en baştan agnostiği yanlış tanımladığın için varmak istediğin yere maalesef varamayacaksın. Aşağıdaki agnostizm ve deizm tanımları var: http://tanrivarmi.blogspot.com.tr/2010/08/agnostisizm-nedir-ne-der.html https://tr.wikipedia.org/wiki/Deizm |
Ben geçtim. İnanç bana ters gelse bile inandım. çünkü aklım esir edilmişti. sorgulamaktan acizdim ![]() |
1789' bilmeyen, anlamayan Tevratı açıklayabilir mi? Meydan Larousse, Bastilla Hapishanesi: "... 14 Temmuz 1789'da Paris halkı KALEYİ, bundan ötürü zaptetti. Bu sırada içeride ancak yedi mahpus vardı (dört KALPAZAN, iki AKIL HASTASI ve müsrif genç asilzade.) -1789'da Fransızların aydınları bunlardır! -1835'de Fransa'dan ENGİZİSYON (din) mahkemeleri denen (giyotinler) kaldırılmıştır. 5 milyon kadının cadı diye yakıldığı ülkede/ülkelerde, Rönesans ve Reformu, nasıl 1400'de başlatabiliyor tarihçi dedikleriniz? (Mevlana) Celâlettin Rumi, Hayat Ansikl., Mevlana'nın DOĞUM YERİ Pek ünlü mısrası: <<Aslen Türk - est e gerçi HİNDÛ güyem>> HİNDÛ: (Hİ. f.) 1. Hind'in BRAHMAN AHALİSİNDEN ADAM, Brahma DİNİNDE Hindli. Hayat Türk Sözlüğü -Mevlana, Hindistan'da doğmuş ve Brahman ahalisinden adam ve BRAHMA DİNİNDE bir Hintli olduğunu kendi açıklamıştır. Konya'da büyüklere vaaz ve çocuklara ders verirken, Brahma'nın öğütlerini anlatıyormuş. Mesnevi: Çeviri: Veled İZBUDAK, II. Cilt, üçüncü Basım, İstanbul. 1957 - MAARİF BASIMEVİ II. Cilt, sayfa: 21, Beyt: 255 (Yüzbinlerce "LÂHAVLE" okuyan Şeytan'a bak; ey Âdem, İBLİS'i gör, bak, nasıl yılanda gizlenmiş! LÂHAVLE: Türkçesi: Ya sabır. 1.Lâhavle veya ya sabır diyerek tespih çekenler 2. Âdem= Adam= Erkek 3.Yılan: Tıpçıların sembolü I.cilt, üçüncü Baskı, İstanbul, 1960 - MİLLİ EĞİTİM BASIMEVİ, Sayfa: 310, Beyt: 3895 "O zaman, yüzlerce Âdem'in perdesini yırtar, YÜZLERLE yeni MÜSLÜMAN olmuş SUÇSUZ, günahsız İBLİS yaratır!" -Yüzlerce Âdem'in= Yüzlerce adam/erkeğin perdesini yırtar, diyor! NECEM SURESİ 19. GÖRDÜNÜZ mü UZZA'y, LÂT'ı.? 29. Ve ötekini, üçüncüsü olan MENÂT'ı Erice von Daniken TANRILARIN ARABALARI, 70. basım, sayfa: 50, (Exodus, xxv, 40), 5. satır: "...(2 Samuel vi, 2) Davut, sandığı UZZA ile birlikte bir öküz arabasına bindirir. Ancak yolda giderken öküzlerden biri tökezler ve sandık düşecek gibi olur. Bunun üzerine UZZA sandığı tutar ve yuldırım çarpmış gibi birdenbire ölür..." Gördünüz mü Uzza'yı şimdi? Sayfa: 52, 4. paragraf: "Nuh'un babası LAMEK (;Lât), güzel bir günde evine döner, GÖRÜNÜŞ bakımından aileye HİÇ UYMAYAN bir olanla karşılaşır. Bunun üzerine karısı Bat-Enoş'u çağırır ve ÇOCUĞUN KENDİSİNE ait olmadığını söyler. Bat-Enoş bildiği bütün kutsal şeyler üzerine yemin ederek TOHUMUN ONDAN, yani, LAMEK (LAT)'ten geldiğini... Bunun birlikte LAMEK karısına inanmaz ve babası METHUSELAH (Menat)'ın öğütlerini almak üzere yola çıkar. Babasının evine varınca olayı olduğu gibi anlatır... Methuselah dinler ve çocuğun nereden geldiğini anlamak için bilge Enok'a başvuracağım..." diyor. Şimdi gördünüz mü Uzza'yı, Lât'i ve üçüncüsü olan Menât'ı? Canlı Varlıklar Bilimi BİYOLOJİ BİLİMİ Hayat Ansikl., sayfa: 704 CANLI NEDİR (Canlanma/ Ruh bulma nedir)? "... Örneğin, tütünlerde <<mozaik>> hastalığını yapan VİRÜS (elementler), doğrudan doğruya kimyasal ELEMENTLERDEN oluşmuş bir moleküle benzediği halde ÇOĞALABİLİYOR. Dolaysıyla da CANLANMA (Ruh bulma) özelliği gösterir." HAYAT (can/ruh) Yapan MADDE "Örneğin, bütün canlı varlıklarda (bitki, hayvan ve insanlarda), HAYATI (canı/ruhu) yapan MADDE <<protoplazma>> dır DİYOR! FİZİK "Yoktan hiçbir şey (beden) var olmaz, var olan (beden de) yok olmaz (edilemez)!" diyor! -Kalıtımı anlayamayanlardan hiç bir şey olamaz! Babanızdan gelen kalıtım, babanın sperminden gelmiyor mu? O Seni, beni, onu mu yaratır, Yoksa tohum hep ölmüş olan bedenini mi yaratır? Ey akıl sahipleri! |
şüphe mantıklı ve somut bir gerekçeye dayanıyorsa makuldür meşrudur..aksi insanı şizofreniye kadar sürükler.. ilk olarak çıkış sonradan eklenmiş olabilir şüphesini attın..daha sonra kuranın korunacağı ayetini belirtince yine aynı kurgu ile o ayetinden sonradan eklenmiş olabileceğini ortaya atıyorsun.. ayrıca ilgili ayeti..gelebilecek cevaba binaen koruma görevi noktasında kendi kafana göre yorumluyor ve ayeti kendi anlayışına mahkum ediyorsun ..ilgili ayet son derece açık bütünü hedef alıyor ..
senin " teist hocalar" sadedinde tek bir örnek yok ..kalınlaştırdığım bölümdeki açıklamana bakan yönüyle.. bu şekilde inanan topluluklar vardı esseniler mesela .ama günümüzde helede konuştuğumuz mesele üzerinden tarihçiler arasında yok !! sen olayları ve yazdıklarımı hayal dünyada farklı şekilde algılıyor gerçeklerden uzak şekilde kurguluyor sonra öylece foruma aktarıyorsun ..tarihi meseleyide bu çizgide takip ediyorsun ..üzücü bi durum aslında olan ile olmasını istediğin şey arasında ak-kara kadar fark varken ..buna aldırmayıp kendini sürekli haklı çıkarmana bir şey diyemem ..ama bu nasıl desem..sıkıntılı bi durum birazdan aşşağıda daha açık seçik örnekler ile senden alıntılar yapacağım o vakit daha net kavramanı ümit ediyorum.. ![]() ![]()
bu imkansız ..ben açıkca belirtmediğim sürece... ikna amaçlı olmak dan ziyade ...hatta bilakis ne iknası ..tamamen uzaklaştırma gayesi taşıyorum ![]() şimdi gelgitlere mahkum size ait bi kaç alıntı
bu cümleler sana ait ![]() şimdi sıra tek mantıklı yorumuna geldi
eh işte kavrama en yakın duruş bu ..ama görüldüğü üzre sizin veya başkalarının tutumları foruma yazdıkları dikkate alındığında... ne yazık ki sizler agnostik olmaktan çok uzaksınız daha çok ateist yandaşı..yakını destekçisi vb yani ben yanlış yorumlamıyorum..sizin agnostiğim derken kavramın içine "belkide farkına varmadan" edişinizden şikayetçiyim hepsi bu .. ![]() |
Yıllar boyu iyi bir dindardım, gece namazları zikirler kaçınılan pek çok şey. Ama cevap veremediğim sorular vardı. Neden ibadet ediyoruz korktuğumuz için mi yoksa sevdiğimiz için mi.? Yada afrika yada avrupada doğsam yine müslüman olurmuydum, bugün islamı savundugum gibi o gün yine hristiyanlığı budizmi yada hinduizmi savunurmuydum. Peki Afrika da gözü önünde çocuğu açlıktan ölen annenin feryadı neden cevap bulmaz. Helak dedikleri şey rastgele mi oluyor ki avrupalılar yıllarca afrikalıları kafeslerde sergilediler ve bugün hala refah içindeler. bu dünyanın bir adaleti yok mu.? Kadınların hakları neden bu kadar az, kadın olsam yine aynı bakış açısıyla bakar mıydım.? Peki kuran dışındaki herşey neden dinin yüzde 90'ını oluşturuyor. Binlerce menkıbe kıssa tarikat şeyh cemaat ve onlarca mezhep var ve bunların çoğu birbirini reddediyor. Ddaha peygamber öldükten çok sonra değil 20 25 yıl sonra eşiyle damadı neden birbirleriyle ve cennetle müjdelenenlerle savaştı.? Ve daha pek çok konunun bir izahı bir açıklaması malesef yok. Bana cevap yazıcak olanlar allahın lütfu, allahın cezası yada allah hayırlısını bilir, allahın istediği olur , vakti var , nasip kısmet gibi kaçamak cevaplar vermeyin. |
insan varlık olarak hiçlik mertebesine ulaştığında mevcuda gelecek olan şey zaten bir ilah olamaz. mahfiyet ve son bulma denen şeylerl fenafillaha yani hakta kaybolmaya yön alır. yani varsa dahi siz bir ilah var diyemezsiniz.
bu açıdan ilah kavramına insani kıyaslar oluşturulmuşa benziyor. işte konuşur ama bizim gibi değil. hayatı vardır bizim gibi değil iradesi vardır bizim gibi değil saburdur rahmandır vesaire. dikkat edilirse burada bilinen unsur insan oldukça kıyas noktası bilinemez ilah olamayacağından bu ilahi duruşun yeryüzündeki görüntüsünün kıstası insan olmuştur. bu da haliyle halife denen kavramın zorunluluğunu ortaya koyar. ancak ALLAHU tealanın halifesi evliyası kavramlarının kıstası insani melekeler olmak bakımından insandan farklılaşan mesela mucize keramet gösteren kimseler bu açıdan ehven kişilikler olarak tanımlanmıştır.
çağımızın büyük alimi şu şu derken aslında keramet ve icaz sahibi kimseyi kastediyor olmamız lazımdır.
teorisyenlik yaparsak ALLAHU tealanın yanında bulunan ona kurbet eden kimse elinde asası olan denizi yaran ölüyü dirilten gibi vasfalara da sahip olmalıdır.
bunun tehlikesi isevilikte görülmüş ve HZ.İSA aleyhisselam tanrının oğlu veya bizatihi kendisi gibi algılanmış ve açık mucize isteyip de görenin sonu pek hayırlı olmuyor dedirttirmiştir. canlı kanlı bir örnektir. insana açık mucize hele ki insandan geleni hiç yaramamaktadır. zaten ilahi kökenli kitapta bizden açık mucize istemeyin de denir üstü kapalı da olsa.
inanan kimseyi ikna edebileceğiniz unsur bence bu keramet ve icaz başlığında bir kimsenin olmaması gerekliliği hususu olmalıdır. başta yazdığımız üzre insan aslında bir ilah var diyemez zaten. olsa da diyemez. hatta olamayacağını beyan etmek için bir hayat yaşadım demek zaruretine sahiptir.
ancak sonuç olarak insana ikna adına denecek şey icazkar bir keramet sahi,bi kimsenin var olamayacağı senin benim gibi bir insana ilaha kıyasla bir özelliğin bahşedilemeyeceği şayet bu yapılmışsa aslında bu sen inanasın diye değil ALLAHU zul kudretin benim evladım yok denmesi ile karşılaşılacağına ikna turu olmalıdır. isevilikteki hz.isa aleyhisselam olayı çok net anlaşılmalıdır. hakeza hz. uzeyr aleyhisselamı da anlamak lazımdır. direkmen zatından istenen açık mucize ile iman beni özel bir kişi seç ya da yap demektir ki bu ilaha evlat isnadı gibi anlaşılabilir. ha o teala seçer ve ona kainatı musahhar bir burak hükmüne getirir biz de hayata bakar(isa ve uzeyre) ve o kişinin, seçilmiş özel insanın her türlü vasıftan tenzih etmiş olarak rabbe sığınan sağlam bir kul olduğunu anlarız.
saygılarımla...
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HADO77 -- 23 Eylül 2016; 11:12:10 >