Son 10 yıldır sanallaştırma teknolojilerinde Konteyner yapısı büyük önem kazanmaya başladı. Konteryner yapıları konusunda en yaygın yönetim aracı olan Kubernetes’i geliştiren Google, aracını daha iyi hale getirmeye çalışıyor.

Konteyner

Sanallaştırma platformlarında bir uygulamayı test edebilmek için makineye bir işletim sistemi kurmak ardından da gerekli kütüphaneleri yükleyerek testlere başlamak gerekiyor. İşler ne kadar iyi giderse gitsin uygulamayı örneğin bir sunucuya kurduğunuz zaman beklenmedik şekilde çökebiliyor. Çünkü gerekli bir kütüphane sunucuda mevcut değil ve bunu fark etmeniz de mümkün değil.

2006 yılında Google ve Linux mühendislerinden oluşan bir ekip bu dezavantajı ortadan kaldırmak için Cgroups adında Linux çekirdeğini genişleten bir girişim başlattı. Konteyner olarak tanımlanan bu girişim, tüm işletim sistemini kurmak yerine uygulamanın ihtiyacı olan yapıları temelindeki işletim sisteminden çekiyor ve bu sayede çok küçük sanal makineler kurulmasına imkan tanıyordu.

Teknik olarak zor olan Konteyner sistemi için rehberler ve kullanım kılavuzları hazırlandı ancak bu kez de standart kurma ihtiyacı ortaya çıktı. Zira bir konteyner sisteminde test edilen ve çalışan uygulama, başka bir konteyner sisteminde çalışmayabiliyordu.

Bir kaç yıl önce geliştiriciler Docker adında ortak bir Konteyner sistemi ortaya çıkardı. Microsoft, Google, Amazon gibi firmalar Docker standardını kısa sürede benimsedi ve kendi yönetim konsollarını çıkardı. Bu kez yönetim tarafında bir standartlaşma gereği ortaya çıktı. Bunun için firmaların bir açık kaynak standardı oluşturma süreci devam ediyor.

Kubernetes

Kubernetes, Google’ın Konteyner yönetimi için geliştirdiği bir araç ve diğerleri arasında en popüler olanı diyebiliriz. Daha sonra bu aracı bağımsız bir vakfa devretti. Basit bir bilgisayardan çok düğümlü sunucu kümelerine, şirket içi sunuculardan herkese açık bulut platformlara kadar çok çeşitli ortamlarda çalışabiliyor. Kubernetes aslında DevOps olarak da tanımlanan ve geliştiriciler ile sistem yöneticilerinin entegrasyonunu sağlayan bir program çeşidi.

Hızlı bir şekilde büyüyen Kubernetes bu bakımdan eksiklerini gidererek daha iyi bir altyapı sunabilmek amacıyla kendisini geliştiriyor. Son olarak 1.10 sürümüne yükseltilen araç programlama, depolama, güvenlik ve ağ konusunda önemli gelişmelere ev sahipliği yapıyor.

Programlama konusunda bir süredir dile getirilen API entegrasyonu dengeli hale getirildi. Daha önce geliştiricilerin kendi API sunucularını hazırlamak için Kubernetes kod deposunda değişiklik yapmaları gerekiyordu. Şimdi bu sorun ortadan kalktı. Artık hem kolay bir şekilde API sunucu geliştiriliyor hem de yöneticiler daha güvenli bir şekilde bu API’leri kümelerine ekleyebiliyor.

Depolama konusunda bir standart oluşturmak isteyen depolama arayüzü CSI desteğinin sağlanması üçüncü taraf depolama platformlarının Kubernetes kod tabanı dışında da kendi çözümlerini geliştirmesine imkan tanıyacak. CSI eğitimi IBM tarafından sağlanıyor ve Docker Swarm Mode ile Mesosphere gibi diğer konteyner araçlarında da geçerli olacak.

Diğer taraftan paylaşılmayan yerel depolama yönetimi de beta olarak Kubernetes içerisinde sunuldu. Bu sayede  yerel depolama alanlarının kalıcı bir veri kaynağı olarak kullanılması sağlanabilecek.

Güvenlik tarafında özel bulut tabanlı kimlik yönetim hizmetlerinin onaylama sürecini sağlayacak ikili eklenti desteği ve ağ tarafında DNS hizmetleri CoreDNS adındaki tek bir işlemden oluşan sisteme kaydırılıyor. Son olarak daha iyi işlemci, ekran kartı vb. bileşenlerin entegrasyonu için de DevicePlugins yazılım geliştirme aracı beta sürecine başladı.