http://forum.donanimhaber.com/m_64551706/tm.htm Adamsan gelirsin, yüzüme söylersin derdin neyse. ![]() |
Yapılmaması değilde yapılamaması demek daha doğru olur. Bu ve bunun üzerinde ki dünya üzerinde ki araçlar 50-100-200 bin km'lik değildir. Yapılamaması çünkü satın alınabiliyor, kendi nispetince ucuz olması gerekliliği (bir 458'i daha dayanıklı alaşımları, bileşimleri ile 2-3 milyon $'a alıyor olmalıydık). Böyle araçlar da 1000 derecelik ısılardan bahsediyoruz ve alaşımlar olabildiğince hafif olmak zorunda aslında parça mukavemeti olarak binek otomobillere nispetle çok dayanıklılar ancak performans ölçekleri çok büyük, maruz kaldıkları kuvvetler de çok büyük olduğundan evet dayanıksız olarak kabul ediliyorlar. |
Alıpta bir Honda v-tec gibi kullanamadıktan , yardıra yardıra gidemedikten sonra , ha bire sorun masraf çıkartıktan sonra Bu araçları sokakta görünce bir Cr-x kadar bile heyecanlanmıyorum , Keşke ülkemizde Nsx , supra , gtr vb modellleri yaygın olsaydıda millet adam gibi arabalarla kendisini tatmin etseydi |
Size katılmıyorum. Misalen Volkswagen Polo sahibi olduğunuzu farz edelim. Ülkemizdeki yollarda pekala kullanılabilir, "servet düşmanları" tarafından rağbet görmez, satın alma sırasında devletin uyguladığı vergi tutarı görece düşüktür, ilgi çekme özelliği az olduğundan diğer sürücüler özellikle sizi seçmez, 132 km/h sürat zaten bu araca yeterlidir. Verdiğim örneği benzer "günlük" otomobillere uygulayabilirsiniz. Yurtdışındaki yol kalitesine gelince: Örnek verdiğiniz Monaco'nun yolları dardır ama yol kalitesi iyidir. Zaten dünyadaki en iyi yollar Côte d'Azur - Genoa - Genève üçgeni içinde bulunur. Paris'te yolların darlığı şeklinde bir sorun yoktur. Avrupa'da dar olarak nitelendirilebilecek yollar İtalya'nın ortasında ve güneyinde, İspanya'da bulunur.* Gerek trafik ışıkları olsun, gerek yaya geçitleri olsun şehir içinde kuralsız araç kullanılacak bir Avrupa kenti yoktur. Kurallara uygun şekilde, uygun olan yerlerde aracınızın ivmelenmesini hissedebilirsiniz. Hız sınırları konusunda Avrupa'da katı kurallar vardır, sadece bir yer hariç. Zaten hız tutkunları da o ülkeye bu amaç için seyahat etmektedir. Ferrari gibi otomobilleri sadece yüksek hız ya da kağıt üzerindeki herhangi bir sayı olarak düşünmek hakaret olur. Zaten kağıt üzerinde bir araç olsaydı trafiğe kapalı, teknik altyapısı kusursuz alanlarda kullanması gerekirdi. Bu konu kösele tabanlı bir salon ayakkabısı ile inşaat şantiyesinde gezmeye benziyor. Ferrari gibi otomobillerin verimli kullanılabileceği yollar yurtdışında vardır ama Türkiye'de yoktur.** Türkiye'de aşırı süratli otomobil kullanıldığını biliyorum, sıklıkla da tanık oluyorum. Türkiye'deki yolların durumu ve Türkiye'deki sürücülerin durumu düşünüldüğünde olabildiğince yavaş gitmek gerekli. Çünkü Türkiye'de "yol kültürü" bulunmuyor. 300 km/h hızı ne şekilde ne nerede yaptığınızı bilmiyorum ama eldeki verilere göre pek akıl işi olmadığını söyleyebilirim. Lütfen yanlış anlamayın. Hata sizden kaynaklanmasa bile sternum'unuzun aracınızın bagaj kısmında bulunması ihtimal dahilinde. Bence bu şartlarda sizin için önemli insanları düşünün. * Akdeniz iklimi nedeniyle bu ülkelerin eski şehirleri, binaların gölge oluşturması için dar sokaklı tasarlanmıştır. Bu sokakların çoğu taş kaplamadır. Siena'da olduğuu gibi bu dar sokaklar araç trafiğine kapatılmıştır. ** Türkiye'deki yollara bakarsanız çoğu yolda dalgalanmalar, uygunsuz yapılmış yamalar, eğimi yanlış hesaplanmış dönemeçler vardır. |
Volkswagen Polo GTI :) 1) Türkiye'de Volkswagen Polo GTI gibi otomobillerin dahi verimli yol alması için gerekli kalitede yol yoktur. Asfalt kalitesi, yolun teknik özellikleri, çukur-tümsek nedeniyle uygun yol bulmak olanaksızdır. 'Hiç olmayacak bir yerde tekerlekleriniz yerden kesilebilir, tamponu tümseğin birinde bırakabilir, aks'ını olmayacak yerde ki bir çukur da kırabilir, aracınızın arkası kaldırıma kayabilir, tabelası unutulmuş bir kavşakta biçilebilirsiniz. Şu burada bahsi geçen ataşehir girişinde ki ölümlü Porsche kazasını duymuşsundur ve o mevkiye oturanların yol hatasını nasıl ifade ettiklerini de. Malum ataşehir lüks araç cennetidir ancak o mevkide Porsche, Ferrari'ler kaza yapmıyor sadece. Kamyonlar devriliyormuş hani. Sonra gayet normal denebilecek bir hızda eğim sonucu, ayrımı görmez veya bir anlık dikkatsizliğe uğrayabilir Vatan, merter ayrımına girebilirsiniz hani.' 2) Türkiye'de "servet düşmanı" kimseler vardır. Bu kimseler nedensiz yere sizin Polo GTI aracınıza zarar verebilir. Aracınız evinizin otoparkı haricinde hiçbir yerde güvenli değildir. 'Esenlerde, Mecidiyeköy de biri kıskanır ve anahtarı çeker. Rengi çok parlaktır, jantı özenle seçmişsinizdir yakışmıştır küfreder, çizer. Yukarı dan çöp poşeti, şişe atabilir. Olmayacak yerde kaydırır kaskonu bozdurur.' Çoğaltılır da çoğaltılır hani. 0 BMW, Mercedes'ler çizilmiyor sadece bu ülkede. 3) Türkiye Cumhuriyeti Devleti aracı satın alırken %150 vergi uygular, benzin alırken yüksek vergi tahsil eder. Buna karşın size güvenlik ve hizmet sunmaz. 'Bu herkesin malumu her araç için geçerli olandır zaten. Elin 20bin €'ya aldığını sen burada 50bin €'ya alırsın. 140bin $'lık Z1'i 300bin$'a anca getirirsin bir farkı yoktur.' 4) Diğer sürücüler size saygı göstermez. Kazaya karışma olasılığınız yüksektir. 'Adam karısıyla kavga etmiştir, bir anlık dalgınlığına da gelmiş olabilir dokunur, söylenirsin sonra özür dilemek zoruna gider gaza yüklenir farlarını söker.:) Bir anlık dalgınlığa gelirsin yada çocuğun şişesini düşürür Polo GTI'ın da istemsiz sıkıştırırsın birini veya dokunursun, anlayışsızlık yapar tekme tokat kavga etmek durumunda kalırsın. Uzatmayalım daha.... Saygı araç modelleri ile alakalı değildir.' 5) Türkiye'de 132 km/h üzerinde sürat yapmak suç. 'Polo GTI'ın kadranında da max gösterge 132 değildir zaten.:) Üretici 0-100 verisi koyar yanına 0-200'ü de ekler. İnsanlar da 80-160 ölçmek isterler vs vs' Şimdi anladınız mı yazdıklarınızın sadece Ferrari'ye ait/özel olmadığını. O Polo GTI yerine 50bin'in üzerinde ki hatta altında ki tüm araçları da kullanabilirsiniz. Kastım olmadık çıkarım yapmak değil işte bunu anlatmaktı zorlama birşey yazmadım zaten.:) Ferrari'ye olmadık şeyler atfetmeyin lütfen, olduğundan daha fazla bir değer yüklemeyin. Bu dünya da ki üreticilerden, sınıf ürünlerinden biridir sadece. Tek başına değiller. Ne makineler var şu dünyada. Olmadık yüceltmelerden Lamborghini markası meydana geldi zaten ve bugün halen varlar Ferrari'ye rağmen. Biliyorsunuz Italya'da Ferrari ve Lamborghini'ye (milli markaları olması hasebiyle de) 170km/h'lik daha yukarda hız sınırı önerildi ancak büyük tartışmalar sonucu mümkün olamayacağını anladılar.:) Yani kösele tabanlı bir salon ayakkabısı ile inşaat şantiyesinde pekala da gezilebilir. Özellikle alternatifiniz olmadığını düşününce. Bütün ülkenin otobanlarını düzeltemezsiniz hani. O zaman katlanacaksınız, olabilen yerleri diğerlerinden daha fazla bir dikkatle seçeceksiniz Ferrari almaktan vazgeçmeyeceksiniz hani.:) Arkadaşlarım gökyüzünde kullanmıyor hani Ferrari'lerini. İnşaat şirketi olanların göz atmak, denetlemek için kösele ayakkabılarıyla şantiyelerine girdikleri gibi, kırmızı halı serdirmiyorlar önlerine. Bence derdinizi anlatamıyorsunuz. Şunu da ekleyeyim hastalığım sebebiyle çok iyi bildiğim Monaco malum caddesinde, tünel öncesi son viraja yaklaşmada öyle absürt bir eğim, yol ortası hatası vardır ki yaklaşmada çok dikkat etmelisiniz. Hani Formula1 yarışlarında kullanılan bir alandır ve olağan üstü o makinelere sahip pilotlar eğim yaklaşmasını korumak durumundadır. Yolun böyle 1-2 acayip eğimi sebebiyle oraya özel setup yapılır zaten. Bu bahsettiğim nokta öyle bir yerdir ki bırak Ferrari'yi normal bir bineğinle bile bu noktayı ortalamaz, kenara almaz yani yolun hız limitini geç çok daha öncesi hızlarda tehlikeli yakınlaşma dediğimiz olayı gerçekleştirirsen hemen sonra ki virajı alamaz sola geçirirsin, gözlerin direk denizi görür. Bu adamların farkı nedir şöyle örneklenebilir işte öyle bir zihniyete sahiptirler ki böyle bir yolda yarışda düzenlendiğinden logar kapakları özel geliştirilen bir mekanizma ile kilitlidir. Bizim ise hani şu ismi Körfez olup da ses şikayeti nedeniyle uzunca denebilecek süre kapalı kalan malum pistimiz köstebek yuvası gibidir. Bataklığa doldurma bir yapıdır ve düzgün bakımları yapılmaz. Global de 3 ncü seviye pist'ler seviyesinde bile değildir (İstanbul park 1ncı sınıf, bakımları devam etmediği sürece 5 yıl sonra 2 nci'ye düşer!) ki Kıbrıs'da ki, Yunanistan'da ki pist denilen basit yarışların yapıldığı alanların çok altında bir kaliteye sahiptir. Asfalt yamalıdır, kerb'ler eksiktir arada değiştirilen şikanlarla yaklaşma açıları yanlıştır ancak TOSFED yani federasyonumuz burayı bir PİST olarak kabul eder ve FIA lisanslı da olan yarışların düzenlenmesine müsaade eder... İstanbul Park ise senin kastetmek istediğin zenginlerimize açık değil hani onu diyeyim. Çoğu araçla 300 km hızı da göremezsin hani orda. Biz ise otobanlar da görebiliyoruz. Değil İstanbul, Türkiye'nin bir çok noktasında Motorcularımız, Sport sınıf araç sahiplerimiz 300 km/h hızların üzerine çıkıyorlar 340-350'leri geçenlerimiz var. Almanya 'da yaşamıyoruz hani diye tutkularını bastırmaya çalışmıyorlar hani. Mecburlar... |
Ben Volkswagen Polo GTI otomobili örnek vermedim. Benim verdiğim örnek günlük otomobillerdi. Takdir edersiniz ki aynı model otomobiller çeşitli ekleme ve değişikliklerle farklı sınıfa dahil olabiliyor.* Ne yazık ki Türkiye'nin yolları günlük otomobillerden fazlasını kaldırmıyor. Türkiye'de bir işadamı bu nedenle Ferrari gibi araçlarına plaka taktırmadan trafiğe kapalı alanlarda kullanıyor. Bence sonuna kadar haklı bir davranış. Kösele tabanlı ayakkabı konusu bana bizim oğlanın İsviçre'de yaz okuluna gitmesini hatırlattı bana. Bizim oğlanın Arap Yarımadası kökenli arkadaşları Tod's'un sürüş ayakkabıları ile futbol oynuyormuş. İnşaatta kösele tabanlı ayakkabıyla gezmek de benzer bir olaydır. Rus oligark varisleri ya da Arap prensleri yapabilir, o insanın eğitimi ve sosyal düzeyi bellidir. Anlatmak istediğimi anlatabildim sanırım. Monaco'daki o dönemeç hakkında bilgi sahibi değilim. Bu nedenle yorum yapmak istemem. Ama eğim hatası kazalara neden oluyorsa en kısa zamanda gerekli onarım yapılır. Devletin görevidir. Monaco'da Beau-Soleil'de 180 derece açıyla dönmeniz gereken dönemeçler var. Bu dönemeçlere fizik kurallarını aşarak girerseniz kaza yaparsınız. Burada insan aklının kavrama yeteneği devreye giriyor. * Standart bir Audi A3 ile Audi RS3 arasında sınıf farkı vardır. |
Yapmayın Allah aşkına. Volkswagen Polo GTI bir supersport, hypercar sınıf ürünü mü. Günlük bir araç işte, pistlerde kullanasınız diye GTI olarak sürmüyor bu adamlar bunu piyasaya kaldı ki kasıt karışıklılığı var yine. Çıkar GTI ibaresini hiç birşey değişmiyor bunu ifade etmeye çalışıyorum GTI sadece meseleyi verdiğin örnekten biraz daha kuvvetlendirmekti. Koy oraya Passat'ı yine aynı maddeler geçerli. Başka binek otomobil istediğini koy. Burada ki hal ortada, senin verdiğin örnekler yetersiz kalıyor bunu ifade etmeye çalışıyorum. Bu ülkenin yollarında bütün araçlar heba oluyor. Eskiden beri birçok model de ön takım gibi kronik problem bu ifadeli tecrübelerimiz var avrupa da ki satış oranlarıyla kıyaslanmamasına rağmen model forumlarında bu kadar şikayete denk gelemiyoruz bu da ortamın halinden sebep olsa gerek. Monaco'dan verdiğim örnek ve kasıt açık. Böyle birşey var diye Ferrari ile bu yola çıkma diye birşey söz konusu değil tüm araçlar ile dikkat gerektiriyor. Küçük mühendislik hatalarının olduğu noktalar dünyanın her yerinde olabilir. Sor bakalım o iş adamına niçin öyle yapıyor muş ve hangi Ferrari modeliymiş.:) Cevabı aldığından belki biraz daha aydınlanmış olursun. Senin verdiğin babında başka örnekler de verebilirim. |
Hayır, elbette ki Volkswagen Polo GTI bir safkan spor otomobil değil. Nasıl ki Mercedes-Benz S250 CDI ile Mercedes-Benz S65 AMG arasında fark varsa standart Volkswagen Polo ile Volkswagen Polo GTI arasında da benzer farklılıklar vardır. Bir otomobil için minimum gereksinimler vardır, bir de optimum gereksinimler vardır. Türkiye'deki koşullar Ferrari gibi otomobillerin minimum gereksinimlerini karşılamaz. Buna karşın günlük kullanılacak otomobilleri Türkiye'de minimum gereksinimleri karşılayarak kullanabiliriz. Günlük otomobillerin optimum gereksinimlerini Türkiye karşılar mı sorusu tartışılır.* Hiçbir yerde mükemmel yol yoktur, sadece bazı yollar mükemmele yakındır. Gelişmiş ülkelerin devletleri de bunun için çabalar ki kaza olmasın, insan hayatı boş yere sona ermesin. Söz ettiğim iş adamını burada aleni ifşa etmek yakışık olmaz. Size özel mesaj gönderdim. * Sizin de dediğiniz gibi Türkiye'de optimum gereksinimler olmadığından Almanya'daki ikinci el araçlar kadar temiz ikinci el araç bulunamıyor. |
Konu başlığı Ferrari konu içeriğinde Polo GTI tartışılıyor. Polo GTI ne la? |
Polo GTI tartışılmıyor baştan bakar veya okursanız nereden geldiğini anlayabilirdiniz sadece bir örnekti. |
Yanlış anlaşılmasın diye baştan yazayım Türkiye gibi devletlerin ithal luks araçlara yüksek vergilendirmesini çok doğru buluyorum. Mevzuya gelince, tabii yollarımız uygun değil, yeni bi Ferrari alan veya niyetlenen kişi demeki bu duruma gelmişki herşeyin bilincindedir burdan akıl vermeye hiç gerek yok, yanlız eski 2. el araçlardan bahsetmiyorum. Böyle bi kapasiteli kişinin Villasının Garajında en az 2-3 araç günlük kullanım için duruyordur zaten Ferrari len senelik yapacağı km 10 bini geçmez. Anlıyacağınız fazla kafa yormak çok gereksiz. |
şimdi şu tüm sayfa boyunca okuduğum tartışmaya göre arkadaşımızın birisi ; "türkiye'de ferrari kullanmak mantıklı değil, çünkü yollarımız bunun için uygun değil, bu nedenle kullanılmaz. hindistan'da, pakistan'da, vietnam'da, fas'ta, arap çöllerinde, hatta ırak'ta bile kullanılır ama türkiye'de kullanılamaz" mı demek istiyor? yani "pakistan, vietnam, ırak yolları bile bizim yollardan daha iyidir" mi demek istiyor? birisi bana yanlış anladığımı söylesin lütfen... < Resime gitmek için tıklayın > |
Biz tartışmamızı özelden hallettik.:) Tek diyebileceğim şu avrupa da otoparklara terk edilmiş Enzo gibi araçları görünce içi burkulmuyor değil hani insanın. Şu tozların arasında ki F40 Irakta Uday Hüseyin den kalma idi, berbat durumdaydı araç en son yazık yani çok az kaldı bunlardan. Gerçi avrupanın göbeğinde bile toplanmayacak durumda olmayan hurdalığa terk edilmiş F40 resmi görmüştüm. Bizim zenginlerimiz getirme maliyetlerinden dolayı getiremiyor bunları düşünün. Vakti zamanında bizim gümrükte de az Ferrari yatalak olmamıştı hani iç ettiler tabi sonra onları.:) Geçen kaydettiğim hoşuma giden bir resim ekleyeyim bari size. ![]() < Resime gitmek için tıklayın > |
İstanbul/Beykoz/Riva köyünde komşumda Ferrari var 360 modena adam dağa çıkartıyor arabayı saçmalık bence türkiyede ferrari kullanılmaz demek adam bildiğin mıcırda kullanıyor arabayı köy içinde yolun yarısı mıcır yarısı taş kaplama![]() |
En güzeli, bu arabayı kullanmayı kafana koyacaksın, o gün her ay kenara para koyacaksın. 1 yıl sonra biriken parayla kaç güne gücün yetiyorsa, kiralayacaksın, hem hazını alacaksın hemde biriken parayı verdiğin için , için cız etmeyecek.![]() |
Sahip olmak için aşık olman gerekir bu araca bence. Tek hayalim bu. Yıllardır bunun için gecemi gunduzume takıp çalışıyorum. Para pul mal mülk. Bunlar dunyevi seyler zerre kadar umrumda degil ama aşığım ferrariye. Yolda giderken gordugumde, sevgilime sarıldığımdan daha çok kalbim hızlanıyor. Dedim ya aşk diye tarif edemiyorsun. Hayatta para kazanmamda ki tek amaç "aşk"a sahip olabilmek. Bilmem anlatabildim mi ? |
Harbiden bos geyik ![]() |
Arabayı nereye koyacağım ?
Nasıl benzin yetiştireceğim ?
Vergisini nasıl ödeyeceğim ?
2.eli varmı ?
Parçası bulunur mu ?
gibi soruları düşünmeyecek kadar zengin insanlardır o yüzden kafa yormaya gerek yok.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Forvenor -- 2 Eylül 2012; 1:16:53 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >