Bu olaylar elbetteki bizim bu gün kü arkeoloji bilgilerimize uymuyor. Ne yani, habil ile kabil MÖ 8000 civarında mı yaşadı? Ya da bir ara bütün bilgiler tamdı ama insanlık sonra "nedense" birden cahilleşti ve herşeyi tekrar keşfetmeye başladı, hemde sıfırdan. (çek bi cigara yegen ![]() ![]() |
tarihi nerden çıkardın zaten süreç gelişimi sıfırdan 100 doğru çıkmaz bölgesel gelişimler olabileceği gibi herşeyin sıfırlanmasıda mümkün olabilir |
İzledim.Tek ilgimi çeken 10üzeri950 oldu.Araştırdım karşıma bu çıktı. http://www.evrimteorisi.org/index.php?view=items&cid=2:sss-evrim&id=24:500-aminoasitlik-bir-proteinin-rastgele-oluabilme-olasl-tuem-artlar-goez-oenuende-bulundurularak-hesaplandnda-10950-de-1-yani-sfr-ihtimal-ckyor1-bu-hesaplama-da-kendi-kendine-oluumun-imkanszln-goestermektedir&option=com_quickfaq&Itemid=100 Genno bu adam kimdir? http://tr.wikipedia.org/wiki/Mustafa_Akyol Bu ise.Yazdıkları kaynak olabilir mi? Bize tiktaalikin karaya geçen canlı olmadığına dair.Tarafsız bilimsel bir kaynak koyabilir misiniz? |
x >> 0 olmak üzere Bilime göre zihinsel evrim süreci 0 -> x'e doğru gidiyor. Yaradılış teorisine göre süreç a > 0 olmak üzere a -> x'e doğru gidiyor. Topluluklar geniş çoğrafyaya dağılınca bölgesel gelişim, işin doğası gereği zaten olacaktır. Yani biri hızlı gelişim gösterirken diğeri yavaş gelişebilir. İnsanın zekası denilince anlaşılması gereken bireyin zekası değil toplumun zekası ve zihinsel gelişimidir. Herhangi bir medeniyet bir felakete uğrayınca ortalama toplum zekasında gerileme yaşanabilir ama temel şeylerin sıfırlanması mümkün değildir. Hangi felaket olursa olsun örneğin sembolik düşünme yeteğini asla kaybetmezsin. Dolayısıyla dünyada bir tek sen bile kalsan inşaatın i'sinden, tarımın t'sinden anlamasan da kendine göre birşeyler yapar gelecek nesillere aktarırsın. İlk insana doğru gittiğimizde kerpiçin ya da düzgün kesimli taşların inşaat için kullanabileceğini yorumlamak dengenin ne demek olduğunu bilmek sadece bir teknik değildir aynı zamanda analitik ve soyut düşünme yetisine sahip olmak demektir. Bu da herhangi bir afetle kaybolmaz eğer tersine doğru zihinsel evrim olmazsa. Doğal afetlerle ancak ve ancak tekniği kaybedersin çünkü popülasyon azalır ve o teknikleri bilen insanlar belki de ölmüşlerdir ve geri kalanar da tekniğin sonucu ortaya çıkan ürünü (evi, tarımı, ateşi, tekerleği) bilir ama nasıl yapacağını bilemez. Ancak elinde analitik ve soyut düşünme yetisi hala vardır ve kendine göre yeni teknikler geliştirebilir. Mesela yukardaki mesajımdaki bir haberde bahsetmiştim. İnsanoğlunun sembolik düşünme yetisine 45.000 sene önce sahip olduğuna inanılırken Afrika'da bir mağrada yapılan kazıda 75.000 yıllık boncuklar bulunmuş. Bu sebeple sembolik düşünmeye 30.000 sene daha erken başladığımızı düşünebiliriz. Lakin insanoğlu ilk varolduğunda uzunca bir süre sembolik düşünmeyi bilmiyordu, arkeolojik kazılar bunu gösteriyor. O sebeple biyolojik evrimi bir kenara bırakalım arkeolojik kazılar insanoğlunun zihinsel bir evrim geçirdiğini ispatlıyor. Yaradılış teorisine göre zihinsel evrim yok gibi sadece teknikler gelişiyor değişiyor ve insanlığın teknoloijisi ilerliyor. Doğal felaketlerle zihinsel gelişim sıfırlanamayacağına göre ve bölgesel gelişim gerçeğini de göz önüne alırsak akla tek gelen şey aynı anda farklı yerlerde farklı seviyede yetiye sahip olacak şekilde birden fazla Ademin yaradılmış olmasıdır. Birisi mağrada yaşarken diğerinin evde yaşamasını böyle açıklayabiliriz. Lakin bu da yaradılış teorisine uymaz. İşte tezalık ve tıkanma bu noktada başlıyor. Şuanki bilgi birikimiyle tümevarım kullanılarak bilimsel olarak evrimin var olup olmadığının ispatlanmaya çalışılması hayaldir. Ancak böyle birbirinize sağdan soldan resim, yazı kopyalar konuşur durursunuz. Tümden gelim yapmamız gerekiyor fakat ilk birkaç soruda tıkanıyorsunuz. Bu soruyu ilk defa kendime şimdi sormuyorum cevabı ne kadar zamandır arasam da bulamıyorum ne kendimde ne de başka bir kaynakta. Bu yüzden evrim teorisinin ötesi hala inançtır, metafiziktir. |
olabilir yapabilir edebilir denmiş hep cevaplarda.yani olasılığı olasılıkla cevaplamaya kalkmış adamlar.tek bir hücrenin kendi kendine oluşması bu kadar zorken bu hücrenin zamanla gelişip bir bilince sahip canlı meydana getirmesi hem de durduğu yerde?istediği organı oluşturabilmesi istediği şekilde istediği doğrultuda hemde.valla arkadaşlar masal olduğunu iddia ettikleriniz masum kalıyor bence bunun yanında...darılmaca gücenmece yok.. |
çift mesaj... |
hoostbank yaradılış teorisi ve ademin isimleri bilmesi konusunda eksiklikler mevcut.. ilgili ayete (bakara 30) bakıldığında ..özellikle öncesi ve sonrasına !! meselenin sizin anladığınız gibi olmadığı açıkca görülmekte.. ademin tüm isim ve anlamlarını bildiğini ve başlangıcın bu bilgi(ler) eşliğinde şekillenmesi gerektiği noktasından hareketle değerlendirimek.. kaçınılmaz olarak mevcut arkelojik bulgular ile örtüşmediği sonucuna varılması yine sahip olunan eksik bilgiden kaynaklanıyor.. ademin isimleri bilmesi diğer tüm insanların da bildiği anlamına gelmez gelmemelidir..bunu ifade eden dini refrans da yoktur ..ademin ilk insan olmasından hareketle bilginin diğerlerine kademeli aktarımı ihtimalini gözardı ediyor değilim lakin aktarım eldeki mevcut imkanlar eşliğinde sunulur aksi söz konusu olamaz .. zihinsel değişim de (evrim de denebilir) mevcut bilgilere yenilerinin eklenmesi ile şekillenir ..yaradılış teorisi buna muhalif değildir..siz tüm insanları ademin nezdinde külli akla sahip olmakla değerlendirdiğiniz için sorun ortaya çıkıyor.. senin mantık örgüne göre adem külli akla sahipti (bu doğrudur) diğer insanlar ise bu duruma paralel olarak bu bilgiden yana ademe ortaktı ..yada olmalıydı.. ama böyle bir durum yok ..en azından dini referanslar söz konusu olduğunda ..sen var olmayan bir durumdan çıkarımlar yapıyor gelişmeleri bu çıkarım eşliğinde değerlendiriyor ve netice alamıyorsun .. ![]() arkeolojik bulgular konusuna gelince..güncel bir örnek ile devam edeyim.. ..nasılki göbekli tepe konusundaki keşif ve çalışmalar neticesi mevcut teori (şehrin dini yarattığı yada şekillendirdiği) kökünden yıkılmış ise devam eden süreçte ele geçecek bulgularda sorularımıza tatmin edici noktada cevap olacaktır.. niçe mustafa bizler gibi amatörce ilgileniyor evrim ile (biyolog değil yada paleontolog değil ![]() genel olarak siyaset ilgi alanıdır din ve evrim üzerine araştırma ve makaleleri mevcut..
tarafsız kaynak verebilmek mümkün mü ? belkide alıntıladığım bölüm ve ifade ettiği anlam bakımından sorulan sorulara cevap vermek evrime düşer zira iddaa sahibi onlar ![]() |
Allah'ın katil olan oğluna ölüyü gömmeyi öğretmesi.. Geri değil ileri doğru bir ivme var. Kuran ansiklopedi değil cilt cilt olayı anlatmayacaktır.
Aktarılan teknik değil, toplumsal zeka ve zihinsel gelişimdir. Bu paragrafa atfen verdiğin cevap dediklerimi ya okumadığını ya da anlamadığını gösteriyor. Bir üçüncü ihtimal yok. Evrimin varlığı ya da yokluğu beni ilgilendirmiyor. Sonucun ne çıkacağı ile değil problemin kendisiyle ilgileniyorum. Tümevarımla problemin çözülemeyeceğini biliyorum. Tümden gelimde ise daha ilk sorularda problem çıkmaza giriyor ve hiçbir yerde bunun cevabı yok. |
var.. örnekler ile tespit edelim
başlangıçta adem ve ailesinin olması ademin bildiği her şeyi ailesininde bildiği anlamına gelmez..bu sadece senin yorumundur ..helede bu yorumdan hareketle din böyle der diyemezsin ..desen bile kaynak vermen gerekir.. verdiğin ölü gömme örneği adem vasıtası ile değil bir kuş vesilesi ile olmuştur.. "maide 31 ayet " kendi örneğin bile senin kurguda hatalı olduğunu söylüyor ...eğer külli akla sahip olsa idi kabil yada ademe ortak olsa idi kardeşinin mezarını kuşa gerek kalmadan kazar ve gömerdi kuran konusunda son cümlene katılıyorum .. iyi geceler ![]() |
Ortada eksik yok hata yok. Bu iş "ben diyorum Ankara sen diyorsun tencere dibim kara" (bilerek biraz çarpttım) olayına döndü. Elmayla armut gibi farklı yerlerdeyiz. Ben ayrıntılarla uğraşmayı sevmiyorum sense büyük resmi göremiyorsun. Katil oğul ölü gömmeyi ha kuş ile öğrenmiş Hz. Adem Kabe'yi ha meleklerin yardımıyla inşaa etmiş. Banane! İlahi kitaba göre sonuçta hepsi tanrının isteği ile oluyor, hepsi planlanmış ve bir amaca yönelik olaylar. İlk insan Adem ister doğuştan herşeyi bilsin isterse yaşamı boyunca öğrenip bilgiye sahip olsun. En nihayetinde bir insan ömrü süresince ilk insan yemeyi, içmeyi, barınmayi, tarımı vs öğrenmiş oluyor. Önemli olan teknik değil insan soyut, analitik, sembolik düşünmeyi konuşmayı bir insan ömrü süresinde öğreniveriyor. Kısacası insanoğlunun toplumsal zekası hayata boş levha olarak değil a > 0 noktasında başlıyor. Oysa arkeolojik bulgulara göre zihinsel gelişim milyonlarca yıl içersinde oluyor. Ev inşaa etmesini bilen birisinin torununun analitik düşünme yetisini kaybedip mağrada yaşayıp küçük taşlarla anlamsız şekide oynaması tersine evrim olmadığı sürece başka şekilde açıklanamaz. Yaradılış teorisinin tıkandığı nokta burasıdır. Tüme varim: Bir insan eğer boşbir levhaysa bilgiyi deneyimlerinden kazanarak elde eder ve ölümüne kadar bu evrim ileriye doğru işler. İnsanlığı da milyonlarca yıl yaşında olan halen gelişmekte olan bir canlı olarak varsayarsak bilgiyi deneyimlerinden kazanır ve evrim ileriye doğru işler. Teknikler değişkendir, gerileyip ilerleyebilir, yok olup değişebilir ama düşünme ve yorumlama kabiliyetindeki kazanım kalicidir (soyut, sembolik, analitik ...) herhangi bir sebeple ortadan kaybolmaz. Geriye doğru evrim olursa ancak o zaman gerçekleşebilir. |
Kur'an'da "helak olan kavimler"den bahsedilir. Mevdudi'in tefsirinde bu helak olan kavimlerin sahip olduğu inşaat...vs gibi gelişmelere teknolojinin geliştiği son zaman dilimlerinin dışında erişilmediği belirtilir. Bunun ayrıntısını size bulduğum zaman aktaracağım( eser 7 cilt) Yani toplumsal zeka dediğiniz doğru bir tanımlama olsa da ileri sürdüklerinizi geçerli kılmıyor. Nesilden nesile aktarım söz konusu fakat , o bilgileri okuduğumda bunun öyle olmadığı, bir şekilde unutulduğunu veya umursanmadığını gördüm. Hatta çok açık söyleyeyim, aktarılanları arkeolojik bulgularla desteklediğini gördüğümde "nasıl olur" tepkisi vermiştim. |
http://www.arkeoloji.web.tr/news.php?readmore=466 Linki inceleyin. Yazdıklarınız ilgimi çekti ve ilk aramada bu link geldi.Quaternary Science Reviews de yayınlanmış. HY olmasın diye korkumdan iyice baktım, değilmiş ![]() İLKEL İNSAN NEDİR ? diye aradım google de. Aşağıdaki yazı çıktı. Günümüzde de ilkeller var yani. Halûk Akçam Ruhsal Evrim dergisi, sayı 9 – 1986 Mart/Nisan Sosyal ve kültürel antropoloji ile uğraşanlar, yaklaşık otuz yıldan beri "ilkel" deyimini insan ve toplum açısından bilimsel tutarlılığı olan bir kavram gibi görmemektedirler. Zira, ilkellik "kültür" ile birlikte incelenmesi gereken bir özelliktir. Ama, kültür kavramının tanımı henüz yeterince yapılmış değildir. Uygarlık, eğitim, sanat ve üretim gibi kavramların değişik ölçülerde birleşmesi ile oluşan kültür içinde insanın ilkellik derecesini belirlemek çok zordur. Bu yüzden, etnologlar "ilkel toplum" veya "ilkeller" deyimi altında, belirli bir kültür çerçevesi içinde kalan toplulukları tanımlamaya çalışmışlardır. Burada dikkate alınan kriterler şöyledir: Doğaya sıkı sıkıya bağlılık. Doğaya egemen olmak için kullanılan araç-gereçlerin ve tekniğin ilkelliği ve yetersizliği. Yazının bilinmemesi. Terbiye ve eğitimde geleneğin önemli rol oynaması. Politik örgütlenmenin akrabalığa dayanması. Kollektif düşünce biçimi. Bu yapıya uyan toplumlara örnek olarak günümüzde Afrika'daki Pigmeler, Buşmanlar, Avustralya Arnhem bölgesindeki yerliler, Filipinler'deki Aetalar, Malaka adasındaki Semanglar, Eskimolardan Grönland'ın çok içlerinde yaşayanlar gösterilebilir. Bizim burada ele alacağımız "ilkel insan" tipi, az önce belirtilen "ilkel toplum" yapısına hiç benzemeyen bir ortamda görülen ve kendine has kültürü olan bir örnekle ilgilidir. Şimdi bir gök taşı düşse ve medeniyet yokolsa, tarım yapılamasa tozdan güneş yok, buzul çağı vs. bizim binalar ne kadar dayanır(kaç bin yıl) dersiniz. Önce metaller erir ve çimentoda çok dayanmaz toz olur. Üstü toz toprak veya su oldu mu arayan bulamaz. İlkel şekilde mağarada yaşayabilenler her şeyi unutur. Yeniden bu seviyeye gelince iz kalır mı acaba? Yaklaşık 800 bin yıl önce ateşi biliyorsa insan 50 bin sene sonra bizim seviyemize tekrar ulaşsa bizden iz bulabilir mi acaba? Bugün Dünyada ilkel insanlar varsa geçmişte bizden ileri insanlarında olması gerekir. Ama biz iz bulamayabiliriz. |
http://video.mynet.com/teknisyenarif/tuzak-ile-balik-tutan-akilli-kus/455244/ İnsan araç gereçlerine bakarken bu geldi aklıma. Kuş da balık tutmak için araç yani yem kullanıyor ![]() |
![]()
sen ne dediğinde bile habersizsin bir öyle bir böyle ..duruma göre adem her şeyi biliyordu ailesi ve diğer tüm insanlar da bu bilgiye ortaktı dedin daha sonra en yakını birinci dereceden akrabası "oğlu " mezar kazma ve ölü gömme konusunda bilgisizdi örneğinden bana aklın sıra sahip olduğun sakat anlayışı dikte etme derdindesin..yada diğerlerine elimizde mevcut bilgiler ilk insanın oğlunun senin bahsettiğin gibi ademe eşit olmadığını söylüyor..kuş kadar birikme sahip değil nerde kalmış adem !!nerede isimler ve taşıdığı manalar bu nasıl birikimdir ki ölüsünü bile gömmekten aciz biri hayvanın kılavuzluğuna ihtiyaç duyuyor kabenin inşaasında ademin yanındamıydın ...mevcut kabe ile ilk halini kıyaslayabilmen için elinde net bilgi var mı.. sen şimdiki kabeye bakıp benzer bir şekil ve yapı hayal ediyor ondan sonra.. neyse ademin nezdinde tüm insanları varlıkların isim ve anlamlarını bilmekle itham edip bu abuk neticeden acaib çıkarımlar yapmak..yuvarlak cümlelerin arasına entel ..kelimeler sıkıştırmakla işi laf kalabalığına getirip zihin bulanıklığına sebeb olmak..marifet değildir..hoostbank ![]() |
Evrim konusunda ara geçişleri arıyorsunuz! Peki, kendi bedeninzdeki geçişleri ve kalıtımınızın/genetiğinizin sadece ana ve babanıza mı dayandığını düşünüyorsunuz? Tohumlar kendi bedenlerini yaratmazlar mı? Irkçılığı ve dinciliği bir tarafa bırakabilirseniz, insan denen tohum da hep kendi bedenini yarattığını göreceksiniz. İnsan tohumu hiçbirzaman ırkı veya dinliyi yaratmaz. O hep kendi bedenini yaratır. Tohumun kendisi de benlerce veya onbinlerce yıllık genetik bilgiyi ve kalıtımı da taşımaktadır. O geçmişini de taşıyan tohumun yarattığı bedene nasıl ben diyebilirsiniz? Kainat, tanrının aynasıdır! Aynada görünen her şey sanaldır, gerçek değildir! Gerçek olduğunu savunanlar ise, ENEL HAK olduklarını savunurlar! Gerçek nasıl birtane, tek ise, herşeyde gerçek bir tektir. İkilik çıkarmayın! İki olan herşey sanaldır! Bilmem anlayabilecek misiniz? |
Evrim = Tesadüflerin tesadüden birleşmesi ... Ben tesadüflere inanmam.O yüzden bana göre Evrim yoktur![]() |
Demekki sizler "Enel Hak" sınız! Sizlerin bir DNA'nız, genetik yapınız ve kalıtımınız yoktur! Oysa, birturk diye biri hiçbir zaman gerçekte yoktur. Varım dersem "Enel Halk" olurum. Bundan töbe ederim. Kainat, Tanrının aynasıdır ve o anada/kainatta tanrıdan başkası yoktur. Onun için de birtürk de yoktur/olamaz! TASAVVUV: "Tınrı kendisinden kendisinin bilinmesini tanınmasını istedide istedi de sevgiden ilgiden yarattı" MuroKinG: Tanrı siz misiniz ki, kendinizden kendinizin bilinmesini tanınmasını isteyip yaratıyorsunuz? |
alikuşcu, uzun zamandır giriş yapmam yasaklanmış olduğu için yazamıyordum. Sizlerle tekrar birlikte olmak benim için de güzel. Hatırladığınız içinde ayrıca teşekkür ederim. |
ilk insanların beslenme kültürü ateşten bagımsız olamazmı?
ilk insan nekadar bilgili olsada suan senin 1/100000000 kadar bilgiye sahip olamazmı?
yaşam alanı olarak taş binalar yerine agaç-saz evler veya magaralar olamazmı?
bildigi şeyleri yazsak küçük bir kitapçık kadar olma olasılıgı yokmu?
bukadar bilgi yani senin kastettigin temel ihtiyaçlar için yeterli degilmi?(yemek-barınmak sadece bu ikisi yaşamak için yeterlidir)
ilk inşa edilen bina kabul ettigimiz kabe aslında senin benim bildigim "bina"(taş duvarlar kapalı tavan) dışında sadece düzenli dizilmiş taş yıgınından ibaret olamazmı?
ilk insaların tarımı bilmemesi mümkün görünmürmu?
eger tarımı biliyorlarsa senin bildigin manada bir tarımdan tamamen başka birşey olması mümkün degilmi?
(mesela tarım dan kasıt sadece dogal yetişen besinleri toplamak olamazmı.illaki onbinlerce yıl sonraki tarımla aynı kapsamda ek-bak-ürün al mantıgıylamı olmak zorunda.sadece bak-ürün al olma olasılıgı ogünün bitki yapısını az çok tahmin ettigimizde pekte mantıksız görülmüyor)
temel olan bazı bilgiler bile çok rahat kaybolabiliyor örnegin suan aptal olmayan fizik-matematik görmüş bir lise ögrencisi yeterli malzeme(işçi,hazır beton,demir vs vs) oldugu vakit oldukça saglam bir bina inşa edebilir
ama görüyoruzki piramitlerin inşa teknolojisini binlerce yıl önce insanlıgın bilmesine ramen suan bize marsa koloni kurmak kadar uzak belkide asla ögrenemeyecegiz)
özetle sorulacak soruları ogünün şartlarına göre sormalıyız.bugünün şartlarına ve sahip oldugumuz bilgilere göre sorarsak saliseler önemliyken yüzbinlerce yıl hata yaparız
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle