öyle bir teori var zaten dostum, tam ismini hatırlamıyorum üzgünüm, bizden küçük birçok parçacık olduğu gibi atıyorum ayakkabının altındaki atomların içinde de bir evren var ve belki o evrende de yaşayan canlılar.. yada tam tersi, biz atıyorum bir masanın kenarındaki atomun içindeki bir evrendeyiz ve bizden bilmem ne kadar büyük başka canlılar var. |
HİPOTEZinizi çürütücek net bir bulgu paylaşmak istiyorum sizle. Galaktik sistemlerde merkezdeki cismin etrafında dönen gök cisimleri(gezegen v.s.) herhangi büyüklükteki bir yarıçapda hareket edebilir. fakat klasik fiziğin atomik boyutta sekteye uğramasını ve kuantum fiziğinin oluşmasını sağlayan olay, atom içi hareketi bir benzeri olan gök cisimlerinin hareketinden ayırır. atomda elektronun yörüngesi merkezden itibaren sadece belirli uzaklıklarda olabilir. eğer bu kısa açıklama, söylemeye çalıştığım şeyi açıklığa kavuşturmadıysa, kuantumu basit ve anlaşılır şekilde açıklayan herhangi bir yazıyı okuyup anlayabilirsiniz:) yani evrenimiz bir atom ve evrenimizdeki herhangi bir atom da başka bir evren olamaz. ama bu seferde her evrenin farklı fizik yasaları vardır diyebilirsiniz, o zaman ben de uçuşunuzda iyi keyifler dilerim :d |
Kuantum un nedemek olduğunu tabi ki biliyorum. Konuyu tam olarak kavramış biri olarak söylüyorum ki; gezegenlerin yörüngeye sahip olmalarının nedeni kütle çekimidir. Kütle çekimi sayesinde uzay boşluğunda bir yörünge oluştururlar. Bir çarşaf düşünün, ortasına bir portal koyun çarşaf aşağı doğru çökecektir sonra çarşafa bir misket koyun miskette portalın bulundugu alana doğru hareket edecektir. İşte bu yüzden biz güneşin etrafında dönüyoruz; güneş en ağır gezegen olduğu için (bizim galaksimizde). Kuantum dünyasına gelince, atom altı partiküllerin de böyle bir yapıya sahip olduklarını düşünüyorum. Protonların merkezde olmasının sebebi bana göre elektronlardan 1835 (yamılmıyorsam) kat daha ağır olmalarından kaynaklanır yani kütle çekiminden dolayı. Atom altı dünyanın büyüklüğünü ifade etmek gerekirse; eğer atom un çekirdeği bir bezelye tanesi kadar olsaydı birbirine en yakın elektron iki futbol sahası uzaklıkta olurdu. Yani sizin teziniz teorimi çürütmüyor aksine destekliyor. Yorumunuz için teşekkürler. |
bulduğun şey teori değil hipotez. |
Ben de elektronların hızını lisede gezegenlerin hızına uyarlamistim bi kimya dersinde formülü düşünerek hocaya fikrimi sundum hoca o günden beri beni bi başka seviyor :p tabi konu hocanın elektronların yörüngelerinin hızları alakalı bisey sormuştu dediğim şey doğrumı degil mı pek hatırlamıyorum biraz süre gecti aslında aynı kanunlar tipatip aynı olmasa da çok benziyor gezegenler ve atomlar sanki biraz farklı kanunlar ile bir atom da bir galaksi sistemi gibi tabi atomun yapısını daha iyi anlamamız lazım ya da uzayın nekadar gizem taşıdığını öğrenmemiz lazım bunun doğru olup olmadıgını bilmek için |
evet kütle çekimi, gezegenlerin güneşin etrafında dönmesini sağlayan olaydır. fakat kütlelerin birbirine uyguladığı kuvvet eşitdir. güneşin bize doğru gelmemesinin sebebi F=m.a dır. ayrıca güneşe ya da dünyaya etki eden tek çekimsel kuvvet birbirlerininki değildir. çok kaotik kuvvetler topluluğu vardır. bundan dolayı güneş dünyaya doğru gelmiyo da dünya güneşe doğru çekiliyo basit olarak ve dünya da güneşe çarpmamak için dairesel(eliptik yörüngede) hareket yapıyo ve merkezkaç kuvveti oluşturuyo. verdiğin çarşaf örneğine gelince, o einsteinin uzay-zaman boyutunun bükülmesi fikrini açıklamak için oluşturulmuş bi model. ağır bir kütlenin yakınından geçen ışık bi şekilde gitmesi gerekn yoldan daha uzun bir yol alıyo ve zaman farkı oluşuyo-kütleye daha uzaktan giden ışığa göre-. [bu çarşaf modeliyle ilgili bilgilerim şuan çok net değil ama yaklaşık olarak böyle bir şeylerdi.] ayrıca atomik seviyede elektronların hareketi dalga özelliği göstermektedir. Aksi takdirde(eğer klasik fiziğin öngördüğü gibi olsaydı) değişen manyetik alan-yük hareketinden kaynaklanan- elektromanyetik dalga oluşturmalıydı ve bu da elektronun enerji kaybetip protona doğru düşmesini gerektirirdi. şuanki bulguların gösterdiği şey gök cismi hareketi ile elektron hareketinin farklı olduğudur. |
Evrenin genişlediği kesin mi ? Eğer kesin değilse düşüncen tutar. Ben de senin gibi düşünüyorum. |
Kardeş sen şimdi iyi güzel söylüyosunda öyle kafana göre atıyosun yani diyosunki evren bir atom boyutunda. Şimdi bunu neye dayanarak söylüyosun .? tamam kanıtın ne diye sormuycam bi somut kanıt gösteremessin belki fakat bunu neye dayanarak söylüyosun bari bunu söyle öyle her aklına geleni hayal gücünüzle genişleterek sacma sapan fikirler ortaya atıyorsunuz bende diyorumki evren bizim algılarımızdan ibarettir biz nasıl algılarsak o da öyle şekillenir hani kanıtım ? neye dayanarak söylüyorum hiçbirşeye yani hevesini kırmak gibi olmasın fakat bu tür aklına gelecek çılgınca şeyleri birşeye dayanarak söylemelisin diye düşünüyorumm yani öyle aklımıza gelen herşeyi fikir olarak atamayız |
Elinde kolunda evrenler var? Belki o evrenlerde zaman kavramı 1sn-l milyon yıldır. Burası mantıklı olabilir. Ama evrenleri tek fiskeyle halletmen seni nasıl bir güç yapar? Belgeselde evrenin işleyişi ve düzenine vurgu yapmak istemiş bence. http://htwins.net/scale2/index.html bunu bir incele. |
Küçükken bunu düşünürdüm ben, ama çocuk aklıyla düşündüğümden yıllardır böyle bir fikrimin olduğu aklıma bile gelmemişti. Şimdi senin yazını okudukça o fikirlerim aklıma geldi. Tabi ben "biz karıncaya nasıl bakıyorsak, bize göre dev canlılar da bizim karıncaya baktığımız gibi bakıyor ve bu döngü sonsuza devam ediyor" diye düşünüyordum.![]() |
Yıl 1978 ya da 1979 bir kısa bir çizgi romanda okuduğum bir macera aynı bu düşünceyi paylaşıyordu. Konusu aklımda kaldığı kadarıyla şöyleydi: Günümüzden bir kaç bin yıl ya da bir kaç milyon yıl sonra insanlar o kadar gelişiyordu ki ışık hızını aşan gemilerle, uzayda değişik gezegenlerde koloniler kuruyorlardı. Ancak uzayın en uzak köşelerine kadar ulaşan insanlı gemiler bu macera sonunda gemilerindeki tarayıcılarda uzayda üzerlerine gelen çok büyük çaplı ve çok yoğun bir radyasyon ışıması saptıyorlardı. Kaçınılmaz son olarak, uzayın tamamı radyasyonla kaplanıyor ve insanlarda dahil tüm canlılar yok oluyordu. Final resim ise müthişti; Elinde bir şırınga ile değişik görünümlü bir varlık diğerine : -Bedeninize yerleşen zararlıları yok ettik sayılır, daha sonra bir kez daha radyasyon uygulayıp kalan zararlıları da yok edeceğiz. Uzun lafın kısası çok eskiden beri atomlarla gezegen sistemleri benzerliğinden bu tür düşüncelere ulaşılıyor. ![]() |
Ben de geçen seneden beri ara sıra düşünüyorum bunu. Belki de bizim gibi başka bir canlının yada nesnenin içinde küçücük bir yer kaplıyoruz. |
Etkileyiciymiş. Sonuna kadar gidince tüylerim diken diken oldu. :) |
Evrenin her an daha genişlediğini de canlı büyümesine benzetebiliriz. |
Neye dayanarak kuruyorsun bu teoriyi? Teorin hakkinda 4 cumle daha yaz desek yazabilirmisin? |
atomlara nötron yollanırsa çekirdeğinde büyüme oluşur mesela ilk atom bombasının bulunması bu teoriyle başlamıştır.Uranyum atomu nöron bombardımanına tutulmuştur fakat atom bölünerek boryum gibi başka element oluşturmuştur bu aradada enerji açığa çıkar.Uranyum ise çekirdeği en büyük elementtir.238tane proton ve nötron var çekirdeğinde.şimdi bu teoriye katılırsak uranyumdan küçük bir atom varsayarsak evreni atomunu dışardan nötron yollayarak büyütebilirz.Buda atomun çapının genişlemesine sebep olur.
bu yöntemde bu maddeyi ---Evrenin genişlemesini kabul etmemekte eleyebilir.
Ama benim düşüncem bu muazzam evreni bir atom olarak düşünürsek fizik kuralları daha farklı olması gerekli.Böyle muazzam boyutları enerjiyi bi atom'un içinde olduğunu düşünmek ve bildiğimiz fiziki kurallarla karşılaştırmak yanlış olur.Çünkü evrenin etkileşim içinde olması gerekir atom varsayarsak.İçinden ışık geçebilir ısındığında genleşebilir yada bi deneyde parçalanabilir..
Sonuçta bu evren atomdur teorisi bencede imkansız duruyor çünkü kanıtlanabilirlik açısından çok zor.