Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir, 1 mobil kullanıcı
41
Cevap
11455
Tıklama
0
Öne Çıkarma
Cevap: Ejderhalar aslında Dinozor mudur? (2. sayfa)
H
20 yıl
Binbaşı

neeeeeeeeeeeee naptın ya sana kuran diye ne verdiler eline pardon?????????????????????

valla öle bişeyle karşılaşmadım varsa göster hayatımı değiştir

nerde yanlış var biri el atsın konuya

kuranı hatim etmedim ama bunu ilk senden duydum ciddi değilsin dimi nerde yazıyo


Bu mesaja 1 cevap geldi.
H
20 yıl
Binbaşı

kuranı yorumlamak diye bişey duydun mu?


burada doğu ve batıyı anlattığını göremiyor musun???????????????


Bu mesaja 1 cevap geldi.
R
20 yıl
Binbaşı

quote:

Orjinalden alıntı: free_radical

quote:

Orjinalden alıntı: kaotika

Kuranda tabi ki bahsetmez çünkü yedinci yüzyılda fosilleri inceleyen paleontoloji diye bir bilim dalı henüz yoktu.


+1


+2



H
20 yıl
Binbaşı

bunun için pek çok yorum yapılabilir ama bu kadar basiti değil

ben bir yerde de yazdım zaten seni çözdük mü evrenin sırrını da çözmüş olucaz

bu nasıl bir düşünce biçimi?

bunu okumadım kuranda (var olmadığını söylemiyorum) varsa da şöyle düşün

güneş bir yerde doğuyor bir yerde batıyor ne demek bu? doğu ve batı!

güneş siyah balçık içinde batıyor

uzayın boşluğunu buna benzetmiş olabilir

ben de senin gibi düşünsem ana mı babama bile benzetirim kusura bakma

yine de saygı duymak zorundayım gaza geldim o kadar


Bu mesaja 2 cevap geldi.
H
20 yıl
Çavuş

dinozorlar la ejderhalar birbirine bneziyor bu bir gerçek ama illede onların soyundan geldikleri denilmez.



H
20 yıl
Binbaşı

farklı düşünen insanlarla tartışmalıyım ki kendimi geliştirebileyim değil mi?

bu yüzden kızma kaotika

zaten bi süre girmem buraya kafam karıştı

ama herkese tavsiyem fazla inatçı olmayın

doğru nedir ki?


Bu mesaja 1 cevap geldi.
I
20 yıl
Yüzbaşı

Ejderleri bir belgeselde görmüştüm.belk ssizdei görmüssünüzdür





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi I ced Earth -- 28 Temmuz 2005, 17:41:44 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
_
13 yıl
Onbaşı

83. (Resûlüm!) Sana Zülkarneyn hakkında soru sorarlar. De ki: Size ondan bir hatıra okuyacağım.

84. Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldık, ona (muhtaç olduğu) her şey için bir sebep (bir vasıta ve yol) verdik.

85. O da bir yol tutup gitti.

86. Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu. Onun yanında (orada) bir kavme rastladı. Bunun üzerine biz: Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin, dedik.

87. O, şöyle dedi: "Haksızlık edeni cezalandıracağız; sonra o, Rabbine gönderilecek; sonra Allah da ona korkunç bir azap uygulayacak."

88. "İman edip de iyi davranan kimseye gelince, onun için de en güzel bir karşılık vardır. Ve buyruğumuzdan, ona kolay olanını söyleyeceğiz."

89. Sonra yine bir yol tuttu.

90. Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu öyle bir kavim üzerine doğar buldu ki, onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamıştık.



Bu ayetlerde aslında biraz fazla uçuk bir fikir olsa da Hz. Zülkarneynin uzaya yolculuk yaptığı anlatıyor olabilir. En başta saçma gelse de ayetlerle birebir uyuşuyor. Bir yol tutup gitti diyor sonra güneşin kara biryerde battığından bahsediyor sonra güneşe karşı örtü yapmamıştık derken de atmosferi olmayan bir gezegenden bahsediliyor olabilir yada uydudan. ayetlerde zülkarneyne "vasıta" kelimesiyle sebeplerin ve özel bazı yeteneklerin verildiği belirtiliyor. Ona bir iktidar güç verdik diyor.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
13 yıl
Binbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: hayattakiler

Kuranda neden dinazorlardan bahsetmiyo acaba?




Kuran , Muhammedin evlatlık aldığı Zeyd'in karısı Zeynep'i Muhammed'e nasıl ayarlarız diye uğraşmaktan vakit bulamamıştır onlara, çok normal.


Bu mesaja 2 cevap geldi.
E
13 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı:

Kuş olup uçtular desem
< Resime gitmek için tıklayın >


:D Düz mantık.

En iyisi bunu bende şaka olarak kabul edeyim.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
E
13 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: Slash

quote:

Orijinalden alıntı: hayattakiler

Kuranda neden dinazorlardan bahsetmiyo acaba?




Kuran , Muhammedin evlatlık aldığı Zeyd'in karısı Zeynep'i Muhammed'e nasıl ayarlarız diye uğraşmaktan vakit bulamamıştır onlara, çok normal.

http://www.itusozluk.com/goster.php/hz+muhammed/%401448415


allah'ın emrini yerine getirmekle mükellef bir peygamber. bu uğurda insanların dillerinden kurtulamasa bile.

evlatlığı olan hz.zeyd'in - ki kur'an'da adı açıkça geçen tek sahabedir- boşandığı eşi hz.zeynep ile evlenmesi yüzyıllar geçse de kimsenin dilinden düşmeyecek olan bir hadisedir. sonuç olarak bir peygamberin evlatlığının boşadığı eşiyle evlenmesi uygun olur mu? aklımız almıyor. donup kalıyoruz. var bu işte bir bit yeniği deyip anlamadan dinlemeden konuşuyoruz. "anlamak" ve "dinlemek" dediğim şeyler çok mühimdir. hafife alınmamalı. ama çoğumuz bunu yapmaktan aciziz.

bu mevzu ile kur'an'da yer alan ayetlere bir göz atalım. en azından ayeti yazalım. yazalım ki insanlar ne hakkında konuştuğumuzu bilsinler. bi anlamaya çalışalım. biraz çabalayalım. tatmin etmezse herkes kendi yoluna nasılsa.

"hani sen allah'ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, "eşini nikahında tut (onu boşama) ve allah'tan sakın" diyordun. içinde, allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. oysa kendisinden çekinmene allah daha layıktı. zeyd eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü'minlere bir zorluk olmasın. allah'ın emri mutlaka yerine getirilmiştir." ( ahzab suresi 37. ayet)

ayetten anladığımıza göre hz. zeyd ile hz. zeyneb arasındaki ilişkiler kötüye gitmiş ve hz. zeyd en sonunda hz. peygamber'e karısını boşamak istediğini bildirmiştir. nitekim hadislerde geçen diyaloglar bunu desteklemektedir. kaldı ki hz. zeyneb allah ve rasûlünün emri olduğu için onunla evlenmeyi kabul etmiş olduğu halde, zeyd'in ailesi tarafından büyütülmüş azatlı bir köle, kendisinin ise arabistan'ın en soylu ailesine mensup olmasına rağmen bu köle ile evlendirilmiş olduğu fikrini aklından çıkaramıyordu. bu yüzden hz. zeyd'i evlilik hayatında kendine denk görmüyor ve bu da aralarında zamanla daha da kötüye giden anlaşmazlıklara neden oluyordu. bu sebeple evlilikleri, bir yıl kadar sonra boşanma ile son buldu.

buna rağmen bazı kimseler ayetin manasını yanlış anlayarak şöyle yorumlamışlardır: hz. peygamber, zeyneb ile evlenmeyi ve zeyd'in onu boşamasını istiyordu. fakat zeyd gelip hanımını boşamak istediğini söyleyince, hz. peygamber onu istemeyerek de olsa durdurdu. bunun üzerine allah: "allah'ın açığa vuracağı bir şeyi içinde gizliyordun." buyurdu. oysa ayetin gerçek anlamı bunun tam tersidir. eğer bu cümle aynı surenin 1,2,3. ve 7. ayetleriyle birlikte okunursa, hz. zeyd ile eşi arasındaki anlaşmazlık şiddetlendiğinde allah, hz. peygamber'in kalbine zeyd, zeyneb'i boşadığında onunla hz. peygamber'in evlenmesi gerektiğini ilham etmişti. fakat hz. peygamber o günkü arap toplumunda evlatlığının dul karısı ile evlenmenin, hem de bir avuç dolusu müslüman hariç bütün ülkenin kendisine düşmanlık beslediği bir anda, ne anlama geleceğini çok iyi biliyordu. bu nedenle bu konuda adım atmaya çekiniyordu. işte bu yüzden zeyd karısını boşamak istediğini söyleyince hz. peygamber : "allah'tan kork, eşini yanında tut." diyordu. bununla kastettiği şuydu: kendisinin bu imtihandan kurtulabilmesi için zeyd'in eşini boşamaması gerekiyordu, aksi taktirde boşanma vuku bulduğunda bu emri yerine getirmek zorunda kalacak ve böylece birçok iftira ve suçlamalara hedef olacaktı.

fakat hz. peygamber karşılaşacağı iftira ve suçlamalardan kaçınmak amacıyla, bilerek hz. zeyd'in eşini boşamasını engellerken, allah bu davranışı peygamberi'nin yaşaması gereken mükemmel bir tecrübe olarak kabul ediyor ve peygamber'in bu evliliği vasıtasıyla cahiliye araplarının uyguladığı yanlış bir geleneği kaldırmayı murad ediyordu. "insanlardan korkuyordun, oysa asıl korkulmaya layık olan allah idi." cümlesi ile de aynı noktaya temas edilmektedir.

aynı surenin ilk ayetlerini inecelemek bu konuda fayda sağlayacaktır;

"ey peygamber, allah'tan sakın, kâfirlere ve münafıklara itaat etme. şüphesiz allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.ve sana rabbinden vahyedilene uy. şüphesiz allah, yapmakta olduklarınızı haber alandır. allah'a tevekkül et; vekil olarak allah yeter. allah, bir adamın kendi (göğüs) boşluğu içinde iki kalp kılmadı ve kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptınız (zıharda bulunduğunuz) eşlerinizi de sizin anneleriniz yapmadı, evlatlıklarınızı da sizin (öz) çocuklarınız saymadı. bu, sizin (yalnızca) ağzınızla söylemenizdir. allah ise, hakkı söyler ve (doğru olana) yola yöneltip-iletir. "

bu ayetler zeyd ile zeyneb'in boşanmasından hemen sonra inmiş ayetlerdir. buna göre benim bu ayetlerde anladığım şudur; allah, hz.peygamber'e "kâfirlere ve münafıklara itaat etme" diyerek onların kınamalarına aldırış etmemesini emretmiştir. "ve sana rabbinden vahyedilene uy" ayetinde allah'ın hz.peygamber'e bir şey emrettiği kesindir. bu ilerki ayetlerde anlaşılabilir. ilerleyen ayetlerde cahiliye araplarının kötü bir adetinden bahsedilir: evlatlığın boşadığı eşle evlenmeyi haram saymak. kur'an bu adeti reddeder. işte allah, bu çirkin adeti değiştirmek için bizzat peygamberine zeyneb ile evlenmesini emretmişti.

görüldüğü gibi hz.peygamber'e daha önce zeynep ile evleneceği zaten bildirilmişti. üstelik türkçe'den biraz nasibini alanlar "onu seninle evlendirdik ki" ayetinde yer alan ifadede kimin özne olduğunu bilirler. allah evlendirmiştir hz.peygamber'i. o, kendi arzusu ile evlenmemiştir. eğer kendi arzusu ile evlenseydi o zaman bize garip gelebilirdi.

gelelim tarihi bilgilere;

"hz.peygamberin hz.zeynep ile evliliği gerçekleşince hz. peygamber aleyhine bir yığın söylentiler yayılmaya başladı. müşrikler, yahudiler ve münafıkların hepsi onun ardı ardına kazandığı başarıları kıskanıyorlardı. uhud'dan sonraki iki yıl içinde, hendek savaşı'nda ve kurayza meselesinde aşağılanıp yenik düşmeleri onları çok sarsmıştı. savaş alanında onu yenme ümitlerini de yitirmişlerdi. bu nedenle bu evlilik meselesini allah tarafından gönderilmiş bir fırsat bildiler ve bu olayın, onun asıl güç ve kudretini oluşturan ahlakî üstünlüğüne bir son vereceğini düşündüler.

bu nedenle hz. peygamber'in gelinine aşık olduğu, oğlunun da bunu öğrenince karısını boşadığı ve onun da gelini ile evlendiği şeklinde hikayeler uydurdular. fakat bu söylenti çok saçmaydı. hz. zeyneb, peygamber'in halasının kızıydı. ve onu çocukluğundan beri tanıyordu. bu nedenle onu bir kez görüp aşık olması sözkonusu olamaz. bunun yanısıra onun zeyd'le evlenmesine, zeyneb'in ailesinin karşı çıkmasına rağmen bizzat kendisi önayak olmuştu. ailesi kureyşin soylu bir ailesine mensup olan kızlarını, azat edilmiş bir köleye vermek istememişlerdi. hz. zeyneb de bu evlilik teklifinden hoşnut olmamıştı. fakat herkes kendisini hz. peygamber'in emrine uymak zorunda hissediyordu. evlilik gerçekleştirildi ve bununla arabistan'da islâm'ın azatlı bir köleyi kureyşli bir soylunun statüsüne çıkardığını gösteren bir örnek ortaya konmuş oldu. eğer hz. peygamber , hz. zeyneb'i istemiş olsaydı, onu zeyd'le evlendirmez, kendisi onu nikahlayabilirdi. fakat bütün bunları öyle abartıp yaydılar ki, bazı müslümanlar bile bu uydurma haberlere inanmaya başladılar."

şu üç noktaya dikkat etmek gerekir;

1 - "allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyordun" >> biz sana zeynep'le evleneceğini emretmiştik. eğer zeyd ondan boşanırsa onunla evleneceğini biliyorsun. buna rağmen zeyd'e "eşini tut" diyorsun. çünkü ;

2- "insanlardan çekiniyordun." >> yukarda da bahsettiğim gibi yahudi, hıristiyan ve müşriklerin iftiralarından çekiniyordu.

3- "oysa kendisinden çekinmene allah daha layıktı." >> sen allah'tan kork sadece. başka kimseden de çekinme. biz sana onunla evlen dediysek onunla evleneceksin.

şimdi ben bunları yazıncaya kadar çoğu insan gibi hz.peygamber'in zeynep ile evlenmesi konusunda kafam son derece karışıktı. ama şimdi sis bulutları dağılmış, kur'an-ı kerim bu hususta beni son derece aydınlatmış ve o büyük insana iftira eden, onun hakkında uygunsuzca konuşan, bununla kalmayıp imalı imalı laflar ederek sanki çok şey biliyormuş havasına girenlerden bir kez daha uzaklaşmamı sağlamıştır.

hey yoluna kurban olduğum büyük insan! sana ne derlerse desinler... aldırma... aldırmıyoruz. güneş balçıkla sıvanmaz. bizim korktuğumuz şey, cahillerin sözlerine kananların çoğalması. sana ifitra atmanın marifet sayılması.

ama ne diyor hz.musa'nın diliyle kur'an;

"rabbim! şimdi bizi, içimizdeki o beyinsizlerin yaptıkları yüzünden helak mı edeceksin?" ( araf suresi 155. ayet)



M
13 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: _SyMuRg_

83. (Resûlüm!) Sana Zülkarneyn hakkında soru sorarlar. De ki: Size ondan bir hatıra okuyacağım.

84. Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldık, ona (muhtaç olduğu) her şey için bir sebep (bir vasıta ve yol) verdik.

85. O da bir yol tutup gitti.

86. Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu. Onun yanında (orada) bir kavme rastladı. Bunun üzerine biz: Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin, dedik.

87. O, şöyle dedi: "Haksızlık edeni cezalandıracağız; sonra o, Rabbine gönderilecek; sonra Allah da ona korkunç bir azap uygulayacak."

88. "İman edip de iyi davranan kimseye gelince, onun için de en güzel bir karşılık vardır. Ve buyruğumuzdan, ona kolay olanını söyleyeceğiz."

89. Sonra yine bir yol tuttu.

90. Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu öyle bir kavim üzerine doğar buldu ki, onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamıştık.



Bu ayetlerde aslında biraz fazla uçuk bir fikir olsa da Hz. Zülkarneynin uzaya yolculuk yaptığı anlatıyor olabilir. En başta saçma gelse de ayetlerle birebir uyuşuyor. Bir yol tutup gitti diyor sonra güneşin kara biryerde battığından bahsediyor sonra güneşe karşı örtü yapmamıştık derken de atmosferi olmayan bir gezegenden bahsediliyor olabilir yada uydudan. ayetlerde zülkarneyne "vasıta" kelimesiyle sebeplerin ve özel bazı yeteneklerin verildiği belirtiliyor. Ona bir iktidar güç verdik diyor.

güneş ve güneşler evrende sadece kara deliklerde batar .....o kavimde hızla kara delige dogru giden bir kavim olabilir..
örtü olamayan kavim ise evrendeki milyonlarca çift yıldızdan birinin yörüngesinde yaşıyan kavim olabilir...


bu teoriler...iskender türenin zülkarneyn kitabında vardı



A
13 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: kaotika

Kuran'da yapılan bilimsel hatalardan birisi de, dünyanın yuvarlak olmadığının ima edilmesi ve güneşin balçık içinde batmasıdır. Kehf Suresi'nden ayetlere bakalım:

18/83. Sana Zulkarneyn'i sorarlar, "Onu size anlatacagim" de. 18/84. Dogrusu biz onu yeryuzune yerlestirmis ve her seyin yolunu ona ogretmistik. 18/85. O da bir yol tuttu. Kehf/18/86. Sonunda gunesin battigi yere ulasinca onu, kara balcikli bir suda batiyor gordu. Orada bir millete rastladi. "Zulkarneyn! Onlara azap da edebilirsin, iyi muamelede de bulunabilirsin" dedik. 18/87-8. "Haksizlik yapana azap edecegiz, sonra Rabbine dondurulur, onu gorulmemis bir azaba ugratir; ama inanip yararli is isleyene, mukafat olarak guzel seyler vardir, ona buyrugumuzdan kolay olani soyleriz" dedi. 18/89. Sonra yine bir yol tuttu. Kehf/18/90. Sonunda gunesin dogdugu yere ulasinca, gunesi, kendilerini elbise, bina gibi seylerle ortmedigimiz bir millet uzerine doguyor buldu.

Görülüyor ki, Kuran'a göre insan dünya üzerinde yürüyerek güneşin battığı yere ulaşabiliyor ve güneşin kara balçıklı bir suda battığını görüyor.. Bu ifadeden Muhammed'in dünyayı tepsi gibi düz sandığı anlaşılıyor. Dünyanın yuvarlak olduğunu bilseydi, kişinin dönüp dolaşıp yola çıktığı noktaya geleceğini söylerdi.. Ayrıca, gfüneşin batma yerinin de, günümüz astronomi bilgisine göre yanlış verildiği görülüyor.


@Kaotika,
Dünyanın yuvarlak olduğu ile ilgili ayetler bulabilirsiniz. Burada Güneşin batmasından bahsediliyor. Güneşin suyun içine girmesi gark olması demek. Burada gark kelimesi yok. Yani Musayı takip eden Firavun için suya gark oldu deniliyor. Umarım anlaşılmıştır.



A
13 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: Slash

quote:

Orijinalden alıntı: hayattakiler

Kuranda neden dinazorlardan bahsetmiyo acaba?




Kuran , Muhammedin evlatlık aldığı Zeyd'in karısı Zeynep'i Muhammed'e nasıl ayarlarız diye uğraşmaktan vakit bulamamıştır onlara, çok normal.

Daha sonra değil önceden istese Peygamberimiz kabul etmez miydi sanıyorsunuz. Burada amaç evlatlık müessesinin olmadığını göstermek olamaz mı?


Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
13 yıl
Yarbay

Güneşin sözüm ona denizde (balçıkta batması ) idaasına cevap

quote:

Kehf suresi 86. ayetindeki “onu kara çamurlu bir gözede batmakta (Garabe) ( مغرب) buldu,” ifadesinden yola çıkarak Kur’an’da güneşin suyun içine battığını söylendiği iddia edilmektedir. Yine bu ayetlerdeki ifadeden dünyanın düz olduğu sonucunu çıkartmaktadırlar.

Bu eleştirilerdeki en büyük hata kelimelerin anlamlarını kavrayamamak ve anlayış eksikliğidir.

Bu gösterdiğimiz ayette iki yerde geçen ve Türkçe’ye “batmak” olarak çevrilmiş iki kelime vardır. Bunlara bir daha bakalım:

Sonunda güneşin battığı (mağrib) ( مغرب) yere kadar ulaştı ve onu kara çamurlu bir gözede batmakta (Garabe) ( غرب) buldu, yanında bir kavim gördü. (18 Kehf Suresi - 86)

Yukarıdaki ayette güneşin suyun içine batıyormuş gibi bir ifade olduğu iddia ediliyor. “Güneşin batması” ile, “bir şeyin suda batması” Türkçe’de aynı kelime olabilir, fakat bu kelimeler Arapça’da ayrı kelimelerdir.

Bu farkın bilinmemesi veya karmaşadan yararlanmak istenmesi, bu son derece yanlış olan iddiada bulunulmasına neden olmuştur.


Güneşin batması “Garebe” fiiliyle ifade edilir. Hatta bu kökten türeyen kelimeler Türkçe’ye de geçmiştir. Örneğin “garb” ( غرب)ya da “mağrib” (مغرب ) aynı kökten türeyen kelimelerdir, “batı” (yön) anlamlarına gelir.

Bir nesnenin suda batması ise “gareke” ( غرق) fiilidir ve “garabe” ( غرب) den farklı bir fiildir. Bu kelime de aslında Türkçe’ye geçmiştir. Suya gark oldu derken bu fiili kullanırız. Kur’an’da, da bir şeyin suyun içine batması anlamında bu kelime kullanılır, mesela Kehf suresinde:

…. "İçindekilerini batırmak (garake)( غرق) için mi onu deldin?.....” (18 Kehf Suresi - 71) denmektedir


Şimdi güneşin batmasıyla, bir şeyin suda batmasının Türkçe de batmak fiiliyle kullanıldığını, Arapça da ise farklı kelimeler olduğunu açıktır. Dolayısıyla yukarıdaki ayette de güneşin suyun içinde bir cisim gibi batmasından bahsedilmesi söz konusu değildir.

Bizim anladığımız (normal muhakemesi olanların anladığı) şekildeki, güneşin batışıdır.

Aslında buradaki batmak fiilini Arapça karşılıklarını bilinmese bile yukarıdaki eleştirileri yapan arkadaşların anladığı gibi anlamak bir art niyet sonucudur.

Acaba biri “Ben dün deniz kıyısında gittim ve güneşin denizde batışını seyrettim.” dese bundan siz güneşin suyun içine battığını mı anlaşılır? Ya da “güneş her sabah doğuyor” derken güneşin bir annesi var, her sabah bu anne doğum yapıp, güneşi doğurduğu sonucuna mı varılır?

Zaten kelimelerin Arapça karşılıklarına bakıldığında konunun çok açık olduğu anlaşılacaktır.


Güneşin battığı yer olarak ayette geçen kelimenin orijinali “mağrib” ( مغرب)kelimesidir. Bu kelime batıda bir yer anlamına gelir. Bu ifade batıda gidilecek en uzak yeri ifade etmektedir. Mesela Kuzey Afrika ülkesi Fas’a Araplar “Mağrip” derler.

Çünkü batı yönünde gittikleri bir yer olduğu için böyle isimlendirmişlerdir. Buradan da dünya düz anlamı kesinlikle çıkmaz. Mesela günümüzde de Türkçede ya da diğer dillerde benzer ifadeler kullanılır.

Japonya bir uzak doğu ülkesidir. (İngilizcede de Türkçedekiyle aynı anlama gelen “Far East” kelimesi vardır). Doğuda gidilebilecek en uzak ülke Japonya’dır. Japonya’nın dünyanın en doğudaki ülke denmesi dünyanın düz olduğunu göstermez


Slash

Zeynep validemiz hz Peygamberin halasının kızı idi yani zaten onu çok önceden tanıyor biliyor ve görüyordu. Kastettiğin anlamda bir kavuşma arzusu olsa idi onu başkasına yar etmez bakir bir kız iken evlenirdi. Buna kimse engelde olamazdı.Hangi erkek dul yani bir başkasından boşanmış hanım yerine el değmemiş bir hanım arzu etmez ? Üstelik Zeynep ve Zeydi hz peygamber evlendirmiştir (azıcık çalıştırın şu sakısıyı)

Güneşin denizde battığı saçmalığı vb diğer idaalar ya cehalet yada art niyetten kaynaklanır .

Bu vb idaalara emek verip cevap yazmak yerine önceden yazdıklarımı alıntılıyorum daha kolay oluyor.

Sırf bu örnekler vb den sebeb insan islamı terk ediyorsa haline üzülmeli islam dini hakkındaki bilgi eksikliğini gidermeli ..

Meal okumayın !! okumayın!! okumayın !! okumayın !!okumayın !! hele dini anlamda temel bilgiye sahip değilseniz mealden uzak durun tefsir okumaya özen gösterin .Nasıl yanlış anlamalara sebeb olduğu alıntıladığım cevapta açıkca görülmektedir.

Esasen anlamadığım nokta şu.. mantıklı bir insan hangi konuda olursa olsun önüne konan idaayı araştırma ihtiyacı hissetmeden nasıl kabullenir . Güneşin batması idaasını okudun , yahu aç bak bakalım islami kaynaklarda durum nasıl izah ediliyor !!

Tenezzül bile edilmiyor ondan sonra vay efem hata çelişki vss...

niyse giderayak yine bamlanmayayım kb den





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sinuhe.s -- 10 Şubat 2012; 17:56:28 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
K
11 yıl
Binbaşı

up



S
11 yıl
Binbaşı

Belki Çin'de az bir dinozor/ejderha hayatta kalabilmeyi başarmıştır, on bin civarı yıl önce de soyu tükenmiştir desem çok mu fantastk olur?


Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @kaotika
B
11 yıl
Binbaşı

dinozor vücutları aşırı büyümesi ve doğadaki yeşil kaynakları hızla tüketmeleri sonucunda solunum yetersizliği nedeniyle öldüklerini duymuştum. Evrime ayak uydurabilenler ise vücutlarını küçülterek timsah-kertenkele boyutlarına kadar küçülerek hayatta kalmayı başarmışlardır. Doğru mu yanlış mı bilmiyorum, bilen biri alıntılasın lütfen.



S
11 yıl
Yüzbaşı

Bence şakalığı kalmamış aradan 9 sene geçmiş alıntı yapmak ne kadar doğrudur tartışılır




Bu mesajda bahsedilenler: @El-Cezeri
A
11 yıl
Yarbay

ejderhalar dinazor mu? konunun esas sorusu bu.
hayır, değiller.
dinazorlar ve insanlar aynı devirde yaşamadı.
dinazor devri ve insan devri arasında çok uzun bir zaman dilimi var.
gelelim meteor meselesine.
meteor'u merak ediyorsamız meksika'nın yucatan bölgesine uydudan bakın, meteor çarpmasının devasa izini orada görürsünüz.
meteor felaketi sonrası belirli boydaki canlılar hariç diğerlerinin soyu tükendi. Sanırım 50 cm üzerindeki her şey öldü, belki biraz daha fazladır net sayıyı hatırlamıyorum.
meteor felaketinin küresel çapta etkileri olmuştur. Yani meteor sadece düştüğü bölgeyi değil, tüm dünyayı etkilemiştir.
hayatta kalan küçük dinazorlar olabilir, bunlarda evrimsel süreçte kuşalara dönüşmüşlerdir.
yani insan dünyada yürürken dinazorlar çoktan kuşa evrilmişlerdi.
kısaca thor neyse, unicorn neyse, gargoyl neyse,elf neyse, pegasus neyse ejderha da odur.



< Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.