Cihazda kullanılan fec değeri, gönderilen ve alınan verinin sağlaması yapılır. Yoksa görüntü alınamaz. Dolayısı ile 10 gönderildi, 7 alındı gibi bir aksaklık yaşanmaz. Diğer soruyu yanıtlamayayım. Çünkü konu çok teknik bir alana kaymaya başladı. |
Eğer paketlenerek gönderilen ve alınan verinin sağlaması yapılamazsa, TV'ye görüntü ulaşmaz. Uydudan çanağımıza ulaşan uydu sinyali, uydu cihazı tuner'inin kabul edebileceği seviyenin altına düşmemesi gerekmektedir. Biz buna "alt eşik seviyesi" diyoruz. Uydu sinyal zaman zaman alt eşik seviyesinin altında kalırsa yada zaman zaman alt eşik seviyesinin üzerine çıkarsa, cihaza ulaşn görüntü, kesintili gelir. Diğer bir değişle; Uydu sinyali alt eşik seviyesinin üzerine çıktığı anlarda, paketli gelen verilerin FEC oranı ile sağlaması yapılanlar, TV'ye görüntü olarak ulaşır. Uydu sinyali alt eşik seviyesinin altında kaldığı anlarda, uydu sinyali cihazın tuner'ine ulaşmadığı için, veri alınamaz dolayısıyla da görüntü alınamaz. Bu işlemler anlık gerçekleşir. Başka sorunuz olursa yine buradan sorunuz. Ancak bu yazdığım bilgilerin kimseye bir faydası olmaz. Zira yazdıklarım, sistemin çalışma teorisi ile ilgilidir. |
RTÜK üyesi Taha Yücel, 13 temmuz 2018 tarihinde Blomberg TV'de, test yayını şeklinde de olsa, DVB-T2 yayınların başlatabileceğini ifade etmiş ; Video'nun 22:30 ile 25:05 arasında kalan bölümlerini izleyin lütfen... Sayısal yayındaki son gelişmeyi anlatıyor ; https://youtu.be/bURocsqQORY Bu haberi daha önce @multisongohan @ 15 Temmuz 2018 13:54:16 tarih saat bilgisiyle, bu konu başlığı altından paylaşmıştı. =========================== Yapımı devam eden Çamlıca kulesi ile DVB-T2 yayınların ilintisine gelince; RTÜK sayısal yayınları test yayını şeklinde olsa bile, İstanbul'dan önce diğer şehirlerde başlatmak istemiyor, diye değerlendirmekteyim. Yani kule bitince, sayısal yayınlar bütün Türkiye'de test yayınları olarak başlayacak. Sayısal yayına başlayacak olan kanallar ise, analog karasal yayın lisansı olan kanallar olacak, sadece... |
Tv kartı vs, uydu yayınları ile eskiden beri ve yakından haşır neşirdir kendisi. Eski kullanıcı adı da tmac21 'dir. TF( İsmi Lazım Değil Forumda da bu nick'i kullanır. ) =========================== Yine de teşekkürler... En azından yazdıklarınızdan diğer forumdaşlar yararlanmış oldu. Ne de olsa forumdaşlar son mesajları okudukları için, yazdıklarınızdan kolayca bilgiye ulaşmış olacaklardır. |
Anladım hocam, bilmiyordum, bilgi için çok teşekkürler. Olsun dediğiniz gibi genel bir bilgi oldu. Sağolun siz değerli hocalarımız sayesinde de öğreniyoruz, bilgileniyoruz, çok teşekkürler. ![]() |
Yani bu radyo frekans tahsisinin, RTÜK'ün DVB-T2 ihalesine ait mahkeme süreci ile uzaktan yakından hiç bir ilgisi yoktur. ![]() =============================== Radyo anteni olarak kullanılan eski demir direklerin yayını da yeni kuleye aktarılacak. Ancak bu aktarma işleri tedrici olarak devam edecektir. Bu konu başlığında mesajlarımın birinde belirttiğim üzere, yeni kulede, "radio enterferans" değerlerine uygun, yeni yayın ekipmanları kullanımı zorunlu olacak. Yani şimdi eski direkler üzerinden radyo yayını yapan kuruluşlar/şirketler, yeni kulenin standardına uygun, parazit üretmeyen, yeni yayın cihazları kullanmak durumunda olacaklar. Yeni yayın cihazlarını radyo yayını yapan firmalar kendisi satın almayacak. Kule A.Ş. radyo yayın sinyali gönderen cihazları kendisi satınalıp, kuleye teçhiz edecek. Yayın yapan radyocu firma kendisine tahsis edilen per( uç )'e kendi kablosunu bağlayacaktır.( Analog radyo yayınları için. Çünkü henüz DAB ihalesi yapılmadı. ) DVB-T2 TV yayınlarında da, kuleye cihazların teçhizlendirme radyo cihazlarına benzer şekilde olacaktır. Radyo ve tv yayınlarında, kule üzerinde özel kuruluşlara ait herhangi bir anten, kablo vs donanım parçası olmayacaktır. Yayın iletimi ile alakalı bütün parçalar Kule A.Ş. tarafından satın alınıp teçhizlendirilecektir. Şimdi bütün bunları yazdım ya !!! Bu bilgiler kullanıcı bilgisi olmasına rağmen, kullanıcıların hiç bir zaman ilgilenmediği detaylardır. ====================================== Tv yayınları mahkeme süreci bitmeden resmen başlamaz !!! Ama gayri resmi başlayabilir... Gayri resmi nasıl başlayabilir ? Geçen ki, RTÜK yetkilisi formülünü vermiş işte... karasal Analog TV yayın hakkı olan firmalar, resmi DVB-T2 ihalesi yapılana kadar, test yayını statüsünde DVB-T2 yayını yapabilirler, demiş ! O kanallar da analog yayın lisansı olan firmalardır... Dikkat : Analog yayın lisansı olan firmalar, ancak test yayını olarak dijital karasal yayın yapacak !!! Hasılı; RTÜK yeni bir ihale yapmadan, ulusal ve yerel kanalların dijital karasal yayına başlamasını beklemeyin. ================================== Bu mevzuları en az 4 - 5 defa burada yazdım. Tekrar tekrar sorarsanız, benim için sıkıcı oluyor. Forumdan bir kaçarsam da, beni bir daha bulamazsınız. Lütfen beni yormayın artık. ![]() |
Ancak kule inşatı ile DVB-T2 yayınların başlaması arasında hiç bir ilişki yok. Test yayını şeklinde de olsa, yayınların başlaması RTÜK'ün yetkisindedir. Kuleye yayın ekipmanları teçhiz edildikten sonra, kurulan yayın sistemlerinin test edilmesi için, illaki yayına ihtiyaç var. Yoksa alınacak ekipmanlar nasıl test edilsin. İşte bu anlamda da, yeni yayın ekipmanları test edilebilsin diye, RTÜK, Anten A.Ş.nin ekipmanları üzerinden test yayını yapılmasına izin verecek. Olayın özü budur. Ama yeni sistemlerin denenmesi için yapılan bu test yayını/yayınları, hiç bir zaman sayısal karasal yayınların başladığı anlamına gelmememektedir. Hasılı; bizim asıl takip etmemiz gereken süreç, mahkeme sürecidir. Yargı hala gerekçeli kararını yayınlamadı. Bu nedenle de RTÜK eli kolu bağlı mahkemenin gerekçeli kararını beklemektedir. ================================== Belki başka bir konuya gireceğiz ama daha önce çeşitli yönleri bu konu başlığında değinmiştim. Kısaca tekrar değineyim. Gerekçeli kararın yayınlanmasını engelleyen, ulusal güçlü yayın kuruluşlarıdır. Kanal D, Fox vs. Bir kaç tane de fetönün kapatılan eski kanalı var.( Konuyu yargıya taşıyan kanallardan biri, fetönün Yumurcak tv'si idi. ) Hasılı; kapatılanların dışında, etkin ve güçlü olan medya patronları hala bu işi engellemek için, her türlü ayak oyununa başvurmaktadırlar. Bi defa adamlar hiç bir reyting'i olmayan doldurma müzik vs paket yayın yapan kanallarına ulusal yayın lisansı almak istiyorrlar. Yani adamın reyting alarak izlenen bir kanalı varsa, reyting almayan vırtık zırtık bir kanalı için de ulusal lisansı almak istiyor. Yani adam diyor ki, ben ihaleye gireyim, paramı bastırayım, canım kaç tane lisans istiyorsa, o kadar lisans alayım. Düşünebiliyor musunuz ? Adam Yumurcak tv'ye DVB-T2 lisansı almış zaten. Halen diyor ki, yumurcak tv'nin aldığı lisans yetmez, başka kanallara da lisans alayım. İşte zamanında böyle bir kayıkçı kavgası yaşandı. Hala da yaşanmaya devam ediyor. Bana daha çok kanalla yayın hakkı vermezsen, bende içerideki dışarıdaki adamlarımla DVB-T2 yayınların başlaması sürecini uzattıkça uzatırırm diyor... Hasılı kelam; biz kullanıcılar olarak bu meseleleri, ideolojik takıntılar çerçevesinde değerlendirdiğimiz için, hiç bir zaman DVB-T2 yayın gerçeğinin ne olduğu ile ilgilenmedik. Biz ilgilenmeyince, meydan manipülatörlere kaldı. Bizler de dery maç havasında bir oraya bir buraya, burada tartıştık durduk. Medya patronları da mevcut pozisyonlarını korumaya devam ettiler. Oysa biz toplum olarak, bu konuyu ideolojik eksenden çıkarabilseydik, medya patronlarının üzerinde toplumsal baskı oluşturabilseydik, DVB-T2 yayınlar çoktan başlamış olacaktı. Bu da toplum olarak bizim sorumluluğumuzdur. Yani iğneyi önce kendimize batırmamız gerekiyor. |
Ayrıca, lisans fiyatları çok yüksek. Bu rakamları ödeyemeyiz, anayasaya göre eşit olarak temsil edilemiyoruz vs... daha bir sürü fasaryadan sebeplerle ikinci ihaleyi de dava konusu etmeye hazırlanıyorlar. Yani işte diyorum ki, bir kanal bile işi mahkemeye taşıdı mı, hadi bakalım dvb-t2 yayınlar başka bahara ertelenecek. Mahkemede bilerek gerekçeli kararı hala açıklamadı. Gerekçeli kararın dışında yeni yasal açıklar bulunup, yeniden mahkemeye taşıyacaklar. Vatandaş olarak bizlere de büyük sorumluluk düşüyor. Toplumsal baskı şart. Yoksa bu iş yine uzayacak. Vatandaşların bir an önce ideolojik takıntılardan sıyrılıp, ucuz kaliteli yayın seyretmenin önünü açmak için, toplumsal baskı oluşturması gerekiyor. Hasılı; bu mevzular derin mevzular. Süreci başından beri takip eden biri olarak, konunun kayıkçı kavgasına döndürülmesinden ben bile sıkıldım. Sıkıldığım için de, Rumeli TV'yi açıp bol bol roman havası seyrediyorum. Yoksa rahatlamak mümkün değil. Sizlere de tavsiye ederim. ![]() Rumeli TV ( VLC ile açabilirsiniz );https://59cba4d34b678.streamlock.net/live/rumelitv/chunklist_w1772302647.m3u8 |
Hocam konuyu başından beri okudum, haddime ise bir kaç soru sorup, fikrimi yazmak isterim. Hocam şimdi (tabii kimse yanlış anlaşılmasın asla politik bir amacım yok) TV-Medya patronları bu işi çamura yatırıyorlar da altı üstü DVB-T2 yayını bu, yani sırf herkes dilediği gibi frekans alıp yayın yapamadı diye bu durumun bir haberleşme hakkına halel getirmeyeceği oldukça açık, günmüzde uydu yayınından IPTV'ye, kabloya kadar yayın var, onun yanında internet yayıncılığı/medyası var, var da var yani. Şimdi ben sıradan bir vatandaş olarak neden DVB-T2 yayınlarının gelmesini istiyorum, ekseriyetle kullanım kolaylığı için, örneğin evimde IPTV kullanıyorum ama yan odaya geçince yahut farklı bir yere gidince neden en azından ulusal kanalları HD kalitede zahmetsizce izleyemeyeyim bu büyük bir bahis değil ki, medya patronlarının bu kadar yaygara çıkartması çok saçma ve iş bitiremezlik örneği adeta. Daha çok medya patronlarının ego ve hırsları böyle bir olayı sanki dünyanın en mühim mevzusuymuşcasına yasal süreci tıkayacak kadar ileri gitmelerine sebep, daha mantıklı bir açıklama da göremiyorum. Ayrıca hocam yazdıklarınıza da tamamen katılıyorum, işi politik kaygı ve hırslarla ele almak hiç bir fayda sağlamıyor aksine zarar veriyor zaten ben de telekomünikasyon sektörüne ilgiliyim ve orada da benzeri saplantılar sektöre ciddi zarar veriyor neyseki insanların hayatına doğrudan dokunan bir sektör de işler bu kadar sürüncemeye kalmıyor. Yani alt tarafı yayın izleyeceğiz işin bu kadar sakız gibi uzamış olması gerçekten beni utandırıyor, günümüzde hala ülkemizde karasal dijital yayınlar yok. Hocam daha önce sanırım hükümet süreci delebilmek için test yayınları ile yayın verilebilmesi için bazı yasal değişiklikler yapmıştı. Hocam acaba yok mu bu işin arkasından dolanmanın, delmenin bir yolu? |
Hocam ne denebilir bilmiyorum, aslında denecek şeyler var da kurallara aykırı![]() Valla bence bu sürecin de mahkemesi yapılmalı. |
Kesinlikle katılıyorum hocam. |
Siz yanlış yorumluyorsunuz. Kule teknolojik yapısı itibariyle kendi başına ve ayrı bir sistemdir. Bu kadar yüksek nitelikli bi yapıya, sıradan yayın ekipmanlarını monte edilmesine hiç bir yerde izin verilmez. Analog radyo yayınları zaten devam edecek. Dünyanın hiç bir yerinde analog radyo yayınları kapatılmadı. Diğer anlayamadığınız hususları geçmiş mesajlarımda detaylarıyla açıklamıştım. Geçmiş mesajlarıma göz atmanızda yarar var. İzah ettiğim hususları, tekrar tekrar izah etmenin sıkıcı olduğunu belirmiştim. |
- Mahkeme sıralama ihalesini yaklaşık 3 - 3,5 yıl yıl önce iptal etmişti. - Mahkeme kararını yüksek mahkeme onayladı. Ancak yüksek mahkeme gerekçeli kararı yayınlamadı. - Ortada gerekçeli karar olmayınca, RTÜK yeni bir sıralama ihalesi açamıyor. - Gerekçeli kararın yayınlanmamış olma sebebi, sıralama ihalesini mahkemeye götüren medya kuruluşlarının hala yüksek mahkeme üzerinde etkili olduğunun göstergesidir. - DVB-T2 yalan olmadı, bana göre... Kule inşası tamamlanınca, RTÜK analog lisansı olan tv kuruluşlarına, dijital test yayını yapmasına izin verecek. =============================== Analog lisansı olup ta, dijital test yayını yapan tv kuruluşlarının avantajlı hale geldiğini gören diğer tv kuruluşları, yüksek mahkemeden gerekçeli kararın çıkmasını sağlayarak, RTÜK'e sıralama ihalesi yapabilmesinin önünü açacak diye değerlendirmekteyim. |
Kullanıcı cephesinde hiç bir değişiklik yok. Evlerde ve otomobillerde mevcut bulunan analog radyolar kullanılmaya devam edecektir. |
![]() Nasıl bu açıklama yeterli mi ? ![]() Bu web haber sitesi, dünyanın her yeri ile ilgili her zaman spekülatif haberler yapar. Ayrıca bu haber kaynağı, yaptığı haberini hiç bir kaynağa dayandırmamıştır. Büyük bir ihtimalle manipülatif amaçlar için, yalan bir haber yapılmıştır, diye değerlendirmekteyim. Yine ayrıca haberin başlığı ile içeriği çelişmektedir. ![]() Şöyle ki, haberin başlığında firmanın konkordato ilan ettiğinden bahsedilirken, haberin içeriğinde firmaya işi tamamlaması için bir yıl süre verildiğinden bahsedilmektedir. Bu bilgiler ışığında, firmanın konkordato ilan ettiğinden bahsedemeyiz. Ancak firmaya cephe kaplamasının tamamlaması için bir yıllık kat'i süre verildiği, bu süre içinde cephe giydirmesini tamamlamazsa, iş akdinin fesh edileceği söylenebilir. ======================== İLAVE : Şirketin konkordato ilan ettiği haberi, şirket yetkilisi tarafından yalanlanmıştır. ( 12.10.2018 ) |
Türkiye; yayıncılıkta, EBU sözleşmelerine taraf olan bir ülkedir. Yani yayıncı kuruluşlar lisans almadan yayın yapamaz. Dolayısıyla, karasaldan yayın yapacak firmalar, karasal yayın lisansı almak zorundadır. Analog yayın yapan firmaların bile karasal yayın lisansı varken, dijital karasal yayın yapacak firmaların lisans almamasından bahsedilebilir mi ? Ki, lisans alma gerekliliğinin asıl amacı; yayıncı kuruluş yayın yaparken, bir frekans sahasını işgal( kullanmak ) etmektedir. Dolayısıyla, işgal ettiği frekansın bedelini de ödeyecektir. Hepimiz iyi hatırlarız. şehrin göbeğinde bir kaldırıma tezgah açılsa, belediye ticaret yapandan işgaliye parası alır. Çünkü kaldırımlar halka aittir. Belediye aldığı işgaliye parasını da yine o şehrin hizmetlerinde kullanır. *********************** Yaklaşık 5 yıl önce dijital karasal tv yayınları ülkemizin gündemine de oturmuştu. Bunun öne çıkan iki gerekçesi vardı. * Karasal analog yayınların seyrüsefer sistemlerini ve uçakları etkilediğinden bahsedilmekteydi. Geçen zaman içinde, uçaklar bu analog sinyallerin etkisini ortadan kaldıran sistemlerle donatıldılar. Yani bu gerekçe ortadan kalktı. Dolayısıyla da, EBU'nun taraf olan ülkelere ilettiği, karasal analog yayınların kapatılması konusundaki tavsiye kararı iyice zayıflamış oldu. * Temiz ve parazitsiz bir tv yayını. Bu gerekçe günümüzde de hala geçerliliğini korumaktadır. ************************ DVB-T2 modülasyonu & H.264 codec bileşimi ile ile pratikte 55 - 60 kanal yayın yapabilmektedir. Bu sayıyı, DVB-T2 modülasyonu & H.265( HEVC ) codec bileşimiyle, 150 kanala kadar çıkarabilmek mümkündür. Bir başka sıkıştırma tekniği olarak; Hücresel yayın olarak adlandırabileceğimiz, DVB-LTE & H.264 bileşimi ile 150 civarı, Yada DVB-LTE & H.265( HEVC ) bileşimi ile 300 - 350 civarı kanal sığdırabilmek mümkün olabilmektedir. *********************** Hasılı kelam; ülkemizde karasal yayına geçilmekte geç kalınması, önümüze yeni fırsatları da beraberinde getirmektedir. |
Özellikle dijital karasal tv yayınların hayatımızı daha da mobilize edeceğini dikkate aldığımızda, büyük bir yeniliğe adım atmakta gecikiyoruz maalesef... Mobilizasyonla ilgili örnek vermek gerekirse; otobüste yada tramvayda giderken, kulaklıkla tv kanallarından haberleri yada sevdiğimiz dizileri cep telefonundan izleyebileceğiz. Dijital karasal yayınların, resmen ve ilk olarak İstanbul'dan başlatmak istiyorlar sanırım. Kulenin cephe kaplamasından bağımsız olarak, tv yayınlarının 2019 ortalarında test yayını olarak başlatılacağını umuyorum. Resmen ne zaman başlar, şimdilik bir öngörüde bulunamıyorum. |
DAB 'da radyo yayıncılığında yeniliklerden biri... Hayatımıza büyük kolaylıklar sunacağı açıktır. Ancak yayın yapılabilecek frekansların kısıtlı, yayın yapmak isteyenlerin sayısının fazla olması sebebiyle, ihale aşamasına gelindiğinde çok sayıda yayıncının çıkarının çatışacağı kesindir. Ülkemizdeki radyo yayıncılığınında, analog yayınların tamamen sonlandırılması düşünülmemektedir. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile, analog radyo yayınları varlığını hala korumaktadır. |
|
Yayıncı firma bir transponder kiralıyor. O transponder'in için ne kadar fazla kanal sığdırırsa, kanallarda kalite kaybı da aynı oranda düşer.
Bir transponder'e daha fazla kanal sığdırabilmek için, yayın masasında "statmux" denilen bir uygulama kullanılıyor.
Statmux uygulaması, uyduya stream edilen video'nun yoğunluğunu ölçerek, her bir kanala yetecek kadar boru çapı genişliği açıyor.
Kanallara ait video için yeteri kadar boru çapı temin edemediğinde de, statmux uygulması video'ların yoğunluğu düşürerek, akan video'nun borudan geçmesini sağlıyor.
İşte, video yoğunluğunun düşmesi demek, yayında kalite kaybının düşmesi demektir. Yani herşey yayıncının yayın masasında görevli elemanın elindedir.
Malum uydudan frekans kiralama pahalı olunca, yayıncılar uyduya çıkardıkları video'nun kalitesini, daha çok kanal sığdırabilmek için, bilerek düşürmektedir.
Aynı işlem, gereklilik ve zaruretler, IPTV üzerinden stream edilen video'lar için de geçerlidir.
Yine aynı işlem, gereklilik ve zaruretler, dijital kablo ve dijital karasal yayınlar üzerinden stream edilen video'lar için de geçerlidir.
Yani video'lar nereden stream edilirse edilsin, herşey yayıncının elindedir.
===============================
TV vericileri yayınlarını, öncelikle uydu çıkarmaktadır. Tabi genellikle... Yerel tv kanalları uydu kirası pahalı olduğu için, yayınlarını kendi yörelerine yapmaktadır. Uyduya yayın çıkaran yerel tv kanalları da vardır.
Aynı durum radyo yayınları için de geçerlidir.
Bu mesaja 2 cevap geldi. Cevapları Gizle