Beynimizin içinde nano ve nano altı boyutlarda bir sürü etkileşim olmakta, belki -çok uçuk olabilir- ama özgür irade dediğimiz beynimizdeki kuantum belirsizliklerinden kaynaklanan bir şeydir. Biliyorum çok maddeci bir bakış açısı, ama maddeci olarak bakmak istemeyen biri için de belki beynimizde kuantum mekaniksel dalgalanmalar ve belirsizlikler ruhun maddi Dünya'daki yansımalarıdır :) |
Mfiz, çok güzel bir noktaya parmak bastın. Günümüzde bilimin gelip dayandığı nokta burası. Beyin denen nesne, maddenin en ince seviyedeki olaylarının cereyan ettiği ilginç bir organ. Müsait bir zamanımda aşağıdaki linkin özetini çıkaracağım. Burada beyin ile kaos ve quantum mekaniği ilişkisi ele alınmış. http://www.dhushara.com/book/paps/consc/brcons1.htm Yorumlar farklı olacağı içn ben "ruh" yorumunu yapmayacağım. Evren anlaşılabilir olması ile tüm sırlarını bize açarken diğer yandan her ölçekte karşımıza kaos çıkıyor. Maddenin ne kadar derinine bakarsak bakalım bir yandan maddenin altındaki tüm gerçekler gözümüzün önüne serilirken diğer yandan kaos ile karşılaşacağız. Bu maddenin özelliğidir. Bence zaten soyut bir kavram olan "özgür irade" kavramının ardında yatan sır da bu? |
Bu elbette maddede mevcut bir özellik. Evrendışı bir vesvese değil! Ve Kararsızlık ile müthiş kararlı bir disiplinin bir aradalığı mucizevi özelliği! (diye yorumluyorum). ![]() |
Saygıdeğer kaotika arkadaşım Benim bu noktada en çok merak ettiğim şey şu; Biz Tanrının varlığı veya yokluğu konusunda bir birey olarak bir kanıya kesin anlamda varamıyorsak, atomaltı kararsızlığın hangi noktada bize yolumuzu çizmede yaralı olacağını düşünüyoruz? Kaosu genel anlamda tüm oluşumun nedeni sayıyorsak ve oluşum için bu vazgeçilmez bir yöntem ise, Bu yöntemi Tanrı nın uygulamadığını nasıl söyleyebiliriz? |
Drazy; Zaten bu konularla Tanrı varlığı ve yokluğunu kanıtlanmaz. Allah'ın varlığını ya da yokluğunu kanıtlamadan (yani tüm bilgilere ulaşmadan) rastgelelik hakkında yorum yapamayız. Bilim de yapamaz. Kuantum da yapmıyor. Karmaşık hareketleri "insanoğlu"nun gözlemleme seviyesine indirecek varsayımlar yapıyor sadece. Kaos da belirsizlikten bahsetmiyor.Kaotika'nın verdiği bilardo topu örneğinde olduğu gibi. Sadece hesaplanamazlıktan bahsediyor. Yani "insanlar" hesaplayamaz diyor. Yani kaos, kuantum teorileri maddenin temelinde deterministik bir yapı olmadığını (henüz) söyleyemiyor. Çünkü kuantum sınırlı sayıdaki insan gözlemlerini baz alarak olasılık hesapları sunuyor. Kaos ise insan beyninin hesaplamadaki acizliği üzerine kurulmuş durumda. Evreni insanlar yaratmadığına göre maddenin özünün, insan beyni ve gözleminden bağımsız olması gerekir. Demek ki bu teoriler gerçekleri açıklamaktan çok uzaklar... Özgür irade konusu ise tam bir sır. Şunları söyleyeyim: Bir yerlerde bir iradenin özgür olması gerekiyor. Bu maddenin özünde midir? Allah'ta mıdır? bilemiyoruz. Ama biz insanlarda olmadığı kesin... |
ortada bir iradenin olduğu kesin.. ya sadece o varsa.. ![]() |
Özetini heyecanla bekliyorum. Okumaya kalktım ama yazı çok uzun ve teknik geldi bana. :( |
|
Determinizm yani "olacak olan olaylar bellidir" inancı, bilimsel çabaların dışında bir düşüncedir. Bilim, doğa olaylarını geneller ve sınıflandırır. Onları formulize eder. Her fizik formülünde, kimya formülünde bir genelleme vardır. Özel olaylar ise bu genellemelere göre açıklanır. Bir kimyasal reaksiyonda, reaksiyona giren maddeler ile reaksiyon sonucunda oluşacak maddeler , kimya formülüne göre açıklanır. Bu kimya formülü evrendeki tüm moleküllere uygulanabilir. Bu formülde evrendeki hangi molekülün reaksiyona gireceği hakkında bir bilgi yoktur. Evrenin herhangi bir köşesindeki herhangi bir molekül olabilir. Oysa determinizme göre herşey belli olduğu için bu kimya formülüne gerek yoktur. Bir başka örnek te serbest düşme ile ilgili. Belli bir yükseklikten bırakılan cisimler (d = 0.5 * g *( t^2)) formülüne göre düşerler. Burada d yükseklik, g yerçekimi ivmesi, t ise zamandır. Mesela bu formüle göre serbest bırakılan bir cisim 1 sn sonunda 5 metre yol alır. Bu formülde evrendeki hangi cismin ne zaman nereden bırakılacağına dair bir bilgi yoktur. Mesela taş bırakıldıktan sonra taşa bir kuş çarpabilir ya da biz özgür irademiz ile taşı havada yakalayabiliriz. Oysa determinizme göre herşey belli olduğu için bu fizik formülüne gerek yoktur. İşte bu yüzden Engels determinizme "metafizik yöntem" demiştir. Determinizmin çıkış kaynağı, maddenin temel taşlarının bir yerde son bulacağı düşüncesidir. Öyle bir yerde son bulacak ki maddenin temel taşı bölünemez ve anlaşılamaz olacaktır. Bu haliyle soyut bir nesne olacaktır ki bilimsel sağduyunun kabul edemeyeceği bir şeydir. "Herşeyi bilen tanrı geçmişi de geleceği de bilir" sözü, inanç perspektifinde bir anlam taşır. Oysa kuru kuruya "geçmiş ve gelecek bellidir" sözü havada kalan anlamsız bir laftır. |
Belki de determinizmle birlikte tartışılabilecek ve determinizm ile ilgili bir kavram daha var: "nedensellik". Örneğin ışık hızının üstünde bir iletişim kurmak nedenselliği bozacaktır. Işık hızından hızlı gönderilen bir sinyal bir şekilde yansıtılıp tekrar gönderene döndüğünde gönderenin geçmişine gönderilmiş olacaktır. O zaman gönderen kişi mesaj göndereceğini kesin bilecektir. Ya o kişi o mesajı aldıktan sonra göndermekten vazgeçerse? O zaman bu mesaj nasıl gönderilmiş olabilir? İşte nedenselliğin gizemi burada. |
Onlar (1950'de) geldiklerinde, bizim elimizde VERİMLİ topraklarımız, cennet koylarımız, yer altı madenlerimiz, bir sanaiimiz ve CUMHURİYETİMİZ vardı, onların elinde KURAN! Sonra bunlar onların oldu, bizim ise elimizde KURAN kaldı. |
Ben ona maddenin doğal özelliği diyorum.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle