bakanın : *efenm para kasasını oraya polis koymuş* çümlesi aslında bu güne kadar içeri atılan asker gazteci yazar öğrenci siyasetçi vs.lerin ne komplolarla içeri atıldıklarının bir cümlelik özeti.. ha birde tuhaf bir olay aklıma geldi yazmadan geçemeyeceğim ergenekon olaylarında ankarının bilmem neresinde bir park yada tarlayı işaret eden kroki bulunması sonucu bilmem kaç yıl önce gömüldüğü tespit edilen cephanelerin 1 yıl yada bilmem kaç ay önce basılan gazete kağıdı içinde olması düşündürmüştü beni ama bunu basın çok konuşamadı yada hiç konuşamadı :) |
Yarın tepedekiler ile cemaatle barışsa, bu yandaş tayfası en sıkı cemaat savunucusu olur. |
Feto tam bir vatan hainindir. yasadışı yaz kamplaarı kurmak ve türk ceza kanununun 163. maddesince irticai faliyette bulunmaktan yargılandı. tv kanalarından yaptığı açıklamaya göre cumhuriyeti yıkma, halkın dini duygularını kullanarak halkı ayaklandırarak devleti yıpratmak istediği anlaşlımaktadır. 2000 yılında açılan laik cumhuriyeti yıkma suçundan yargılandı. 12 mart muhtırasında irticai faliyetten dolayı 3 yıl hapis yattı. 1980 askeri ihtilalinde İzmir ve Ege Orduları sıkıyönetim Komutanlığı tarafından yakalanma emri yayınlandı amerikanın ekmeğine yağ çaldığı için amerika kendisine yeşil kard verdi.okullarında ingilizce zorunlu, devlet güvenlik müsteşarlığı hakkında tutuklanma kararı aldı ama cıa koruması altında olduğu için tutuklanması abd tarafında engellendi. Bu adam Turkiye icin buyuk bir tehdit.. Ciddi olarak biseyler yapilmasi gerekli, tipki iran orneginde oldugu gibi, ben yurt ici hem yurt disi gerekli potansiyeli sagladi, simdiye kadar insanlara guler yuzlu pOrtresi cizildi. Ama bu maskenin altinda TC yikmak ve kendi din anlayisi kurmak yatiyor, bunun icin nice milyon insanin kellesini kesmek icin hazirda bekliyorlar.. |
Her şeyi bırakın, şu düzenlemeye bakın. Adli Kolluk Yönetmeliği'nde yapılan değişikliğe göre Emniyet ve Jandarma görevlilerinin, adli olaylarda amirlerine bilgi verme zorunluluğu getirildi. Bu düzenleme ne demek; bir daha böyle bir şeyin olmaması için önlem almak demek. Ayrıntıya dikkat. Alınan önlem, bir daha yolsuzluk olmaması için alınmıyor, bir daha yolsuzluk olursa dışarıya sızmasın diye alınıyor. Daha bana ne anlatıyorsunuz, yok Abd yok İsrail yok bilmem ne. Her şey ortada. |
bu sabah tesadüfen forumda bir yerde AKP nin sosyal medya için 6 veya 4 bin elemanının harıl harıl çalıştıgını yazan bir yazı okudum ekside linkide vardı bilirsiniz belki bu insanlar facede haber sitelerinde forumlarda yorumları eksilemek için yandaş yorumlar yapmak için propaganda yapan paralı maaşlı ssk li işçiler bu forumdada o kişilerde onlarcası mevcut.. |
Cemaatlere mensup kişiler devletin yasalarında emir almaz liderlerinden emir alır bir ülkede bir çok cemaat oldugunu düşünürsen ve bu cemaatler bir çok konuda kendi aralarında hüsümetli oldugunuda göz önüne alırsak aslında ülke için hiç bir faydalarının olmadığı cıkıyor ortaya her cemaat liderinin diini inancı firki zirki farklı dolayısı ile ona inanlarında firikleri farklı bunlar mı ülke yünetecek daha kendi aralarında bir çatı altında anlaşamıyorlar (hepsi müslüman) Kemal Atatürk zamanında boşuna silmemiş bunları herköse başında cemaat ve benzerleri varmış arkadaş birde kalkmış bu cemaat liderleri Atatürkü vatan haini ilan etmişler ayaklanma yapmışlar isyan cıkarmışlar.. Peki o cemaat liderleri şeyhleri bilmemkimleri İngilizler Fransızlar Anadoluda cirit atarken neden ayaklanma yapamamışlar diye sorasım geliyor..!! |
Bir aralar ''Nereden Buldun'' adında bir yasa vardı hatırlar mıyız? 2005 yılında kaldırıldı bu yasa. Gelsin, yeter ki paralar gelsin, di mi? |
tabi bir de bir kişinin 10-20 hesabı yönettiğini düşünürsen sayının ne kadar büyük olduğu ortaya çıkıyor. |
Ah hocam ah, namusum ve şerefim üzerine yemin ederim ki... Sadece bu bile bir ülkenin en hafif tabirle "Muz Cumhuriyeti" olduğunun kanıtıdır. O ülke halkının uyuduğunun, o ülkeyi yönetenlerin ise "alavere dalavere" peşinde olduğunun kanıtıdır. Hukuğun geri plana atılıp, "tek adam" ile yönetilme gayretinin tezahürüdür. Bir hükümetin istifa etmesi için tek başına yeterli bir gerekçedir. Düşünüyorum da, hükümet yanlısı olsa idim; mevcut "ahlak" anlayışımla oy verirken buna ortak olmamak için, bunu onaylamamak için, suçu paylaşmamak için elim titrerdi... Geçiniz "kim gelirse aynı" safsatasını... Gelsin aynısı, onu da göndeririz. Demokrasiyi geçtik; ahlak, inanç, dürüstlük bunu gerektirir. Kim bakii kalmış? Ama kişi karşıdakini kendinden bilirmiş ya, işte o bitiriyor bizi... Aklımızı yitirmedik henüz çok şükür. Tabii herkesin "akıl fikir" sahibi olması dileğiyle... |
buda AKP nin maaşlı ssk lı bir çalışanı olsa gerek demek istiyorum öyle olduğuna inanmak istiyorum! |
Bakın bir şey anlatayım, kanıt isteyenlere konuşmaları bile gösterebilirim... Sürekli hükümeti savunan, akla hayale sığmayacak "sığlıkta" argümanlar sunan ama "çok bilmiş" havalarında yılmaz mücahit bir arkadaşım vardı facebook'ta, sürekli paylaşımlarda bulunurdu müthiş bir yandaşlıkla. Yok dış güçler, yok hükümetimizin bunlarla mücadelesi vs. Aldım bunu bir gün karşıma, yarım saat konuştuk karşılıklı. Küresel güçlerden hukuğa, şeriatten Atatürk'e kadar... Geldiğimiz nokta şu idi: "Ben de biliyorum çaldıklarını çırptıklarını, ama kimse ABD-İsrail ile mücadele edemez. O yüzden onlar ile beraber hareket etmek durumundasın kardeşim. Milyar dolarlar söz konusu karşı gelemeyiz o adamlara, siyaset bunu gerektiriyor." Ben de arkadaşa, "yani sen İslam'ı sürekli ön plana çıkaran bir insan olarak; inancın gereği mücadele etmek yerine, İslam'ı milyar dolarların boyundurluğu altına sokup bunu midesizce kabul ediyorsun yani?" deyince "iptal" olmuştu. Mide bu, ahlak bu, inanç bu, kafa bu o çoğu "hiç bir şeyin farkında değilmiş, her şey toz pembeymiş" havalarında takılan arkadaşlarda... Çoğu bizden daha çok farkında her şeyin, ama çoğunda aklınıza bile gelmeyecek bir mide var |
bakın yolsuzlukları savunursunuz, sadece son 1 ayda 1 milletvekilinin çıkardığı tonla yolsuzluk var, yine eyvallah derim. Videoyu izlemek için tıklayınız Videoyu izlemek için tıklayınız Videoyu izlemek için tıklayınız Videoyu izlemek için tıklayınız ancak sahtekarlaşmasın kimse. biz yıllar yılı cemaat yapılanması aleyhinde konuşurken hep karşımızda durdunuz, ucu size dokunduğunda cemaat kötü oldu. amacınız üzüm yemek olsaydı, devlet içinde devlet olmaya çalışanları beraberce tasfiye ederdik. bu ülkede ilhan cihaner gibi bir savcı hapse atılmıştır, sebebi malumunuz! neredeydiniz o zaman? |
@hashus1099 Buna benzer videoların altına bu forumda ''pııfff yine aynı şeyleri söylemiş'' diyen kişiler var, daha ne olsun? İddia ediyorum Deniz Feneri yolsuzluğu hakkıyla araştırılsın, akla hayale gelmedik kişilere varır ucu. |
cemaatçiler de cumhuriyet.com.tr'ye girer oldu. dün "medya hiçbir şey yazmıyor, cumhuriyet çok güzel yazıyor" diyenini gördüm. önce neredeydiniz? cumhuriyet yıllardır aynı cumhuriyet. necip hablemitoğlu bu hükümet zamanında öldürüldü. sorarım bugün cemaate sallayan akplilere, o gün ağızlarını açıp o cinayet için ne dediler? bugüne kadar açıp köstebek'i okumaya cesaret göstermişler mi? ama akp'lilerde okuma alışkanlığı olsaydı, gerçekten eminim ki şu son 1 haftada en çok satan kitap köstebek olurdu. |
Ya inanmiyorum bu kadar yolsuzluk sonucunda hala AK cikma pesindesiniz, insanlarda biraz ar , utanma olur ama bakanlar hala koltuklarina simsiki yapismis durumdalar.. Kaldiki bundan onceki hukumetlerde yolsuzlukluk yapanlarin allah belasini versin bunlari yapaninda... Baska bir ulkede market catisi cokuyor basbakan sorumlu benim diye istifa ediyor.. Burda Turkiyenin catisi cokuyor adam hala dis mihraklar abd, israil diyor.. Yani yeter artik insanlari aptal yerine koymanizin sonu gelsin artik.. Ve muslumanlik, hak adalet ve kul hakkina riayet etmekse eger , ben soyleyeyim elin gavuru bile sizlerden daha cok musluman ... Suandi durum ne chp, ne akp, nede mhp vs meselesi degildir.. Simdi tamamen hak, hukuk mucadelesi, ve siz farkinda olmadan bu gunaha ortak oluyorsunuz... |
Ankara'da Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'nda görev yapan Emniyet Amiri Hakan Hakan Yüksekdağ aracının içinde ölü bulunmuş. Faili Meçulları aydınlatacağız diyenler, yeni faili meçullar peşinde anlaşılan. |
Alper Görmüş gayet dengeli bir değerlendirme yapmış bugün, okumanızı tavsiye ederim : Gazeteci-yazar Serge Latouche, Dünyanın Batılılaşması adlı kitabında, Batı’nın gerek iktisadi-siyasi, gerekse de hegemonik gücüyle kendi yaşam tarzını nasıl bütün dünyaya dikte ettiğini, bu yolla dünyayı nasıl standartlaştırdığını anlatır. Yıllar önce okuduğum kitapta beni en fazla, Batı’nın kaba gücüne direnen Afrika’nın yerli halklarının, onları kendilerine benzetmek, “modernleştirmek” üzere yardımlarına giden Batılı sivil toplum kuruluşları karşısındaki çaresizliklerine dair bölüm etkilemişti. Afrikalılar, Latouche’a, dedelerinin çıplak sömürücü duygularla kıtaya gelen Batılılara karşı direndiklerini; fakat kendilerinin, onlara “iyilik” yapmak için gelen Batılı sivil toplum kuruluşları karşısında direnme gücü bulamadıklarını anlatıyorlardı. Televizyon kanallarında yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna ilişkin görüntüleri izlerken, kendimi Afrikalı yerlilerinkine benzer bir çaresizlik içinde buldum... Operasyonu yürürlüğe koyanlar, biz sıradan yurttaşların “iyiliği” için çalışıyorlardı... Normal olarak onlara karşı sadece minnettarlık duyguları beslemeliydik... Onlar olmasaydı Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu gerçekleşemeyecek, yapılanlar, yapanların yanına kâr kalacaktı... Neden kendimi güvende hissedemiyorum? Ne kadar çok isterdim, bütün bunların sadece büyük bir yolsuzluğu açığa çıkarmak için yapıldığına inanmayı... O zaman bir yurttaş olarak kendimi güvende hisseder, “televizyonda şu gördüklerim gerçekse, herkes sonuna kadar çeksin cezasını” der, başka da bir şey demezdim. Fakat işte öyle olmuyor, tıpkı Afrikalı yerliler gibiyim: Bizim için yapılan “iyilik”in perde arkasında başka bir amacın olduğunu hissediyorum ve kendimi güvende hissetmek bir yana, büyük bir tedirginlik içine giriyorum. Halbuki ne rahat pozisyonlar var... Bu hercümerç içinde “hükümeti bitirme”yi kafasına koyanlar mesela: Onların “perde arkası” diye bir meseleleri yok. Bizden sadece sahnede görünenleri görmemizi, yani sadece dosyadan sızan görüntüler üzerine odaklanmamızı istiyorlar. Yine bu hercümerç içinde “cemaati bitirme”yi kafasına koyanlar ise bizden sahnede olan bitenle (ortaya saçılan rezaletle) hiç ilgilenmememizi, sadece perdenin gerisinde olup bitenler üzerine odaklanmamızı istiyorlar. Birinci kategoride yer alanlar “kirli siyaseti yıkmayı”; ikinci kategoride yer alanlar ne idüğü belirsiz, amorf, denetlenemez bir yapıya karşı “siyaseti savunmayı” önceliyorlar. Siyaseti savunmak, ama nasıl? Ben elbette, hiçbir meşruiyeti olmayan bir “yetki” kullanarak seçilmiş siyasetçilerin oluşturduğu hükümeti yönetemez hale getirmeye çalışanlara karşı siyaseti savunuyorum... Önceliğim burada... Fakat bunu yaparken kendimi, cari yolsuzluk fırtınasını ıskalamamızı önerenlerden ayırmak ihtiyacı duyuyorum. Çünkü şuna inanıyorum: Siyaseti savunmak, gözümüzün önündeki çok kuvvetli yolsuzluk iddialarını görmezlikten gelerek yapılabilecek bir şey değildir. Siyaseti savunmak ancak -siyaseti ortadan kaldırmaya ant içenler tarafından bir paravan gibi kullanılıyor olsa da- yolsuzlukların faillerinden mutlaka hesap sorulmasıyla inandırıcı olabilir. Halil Berktay, serbestiyet.com’daki, “Yaygın yolsuzluk bir gerçek. Ama ne için kullanıldığı da önemli” diye başladığı değerlendirmesinde ilginç bir benzetme yaptı: “Almanya’da, Weimar Cumhuriyeti’nin 1919-1930 arasındaki görece liberal dönemi de, her türlü yolsuzluk dahil binbir pislikle malûldü. Özetle, kusurlu bir demokrasiydi. Ama bu eksik ve gedikler cumhuriyet ve demokrasi fikrinin kendisini nötralize etmek için kullanılınca ve insanlar o mevcut demokrasiye sırt çevirince, Hindenburg’un olağanüstü yetkilerle donatıldığı 1930-1933 yıllarında, giderek otoriterleşen Brüning, Papen ve Schleicher hükümetleri birbirini izledi ve sonunda kazanan Hitler oldu. Bugün de yolsuzluk, bu sefer sadece seçilmiş AKP hükümetini değil, onun şahsında Türkiye’nin kusurlu demokrasisini nötralize etmek için kullanılıyor.” Berktay’ın Türkiye’nin demokratlarına bir de çağrısı var: “Buna izin vermeyin. Örtük ve sorumsuz Cemaat bağlarının karşısına dikilin. Weimar Türkiyesi’ne sırt çevirmeyin. Sahip çıkın ve savunun.” Bu çağrıya ben de katılıyorum... Fakat dediğim gibi: Bu noktada inandırıcı olabilmenin yolu, yolsuzlukların faillerinden hesap sorulması talebini, yolsuzlukları “cumhuriyet ve demokrasi fikrinin kendisini nötralize etmek” için kullananlara terk etmemekten geçiyor. Aynı şey Adalet ve Kalkınma Partisi ile onun hükümeti için de geçerli: Cari koşullarda siyaseti (“millî irade”yi) savunmanın geçerli tek yolu, her türlü yolsuzluk ve rüşvet iddiasının üzerine gitmek ve faillerin hak ettikleri cezalara çarptırılmalarını sağlamaktır. 21.12.2013 |
Öldürenlerin kim olduğunu şıp diye çözdün , üzerine analizide yapıştırdın, tebrik ediyorum sizi. Savcılığa gidip olayı aydınlattığına dair ifadede verde, boşuna sorgulama yapmasınlar. |
Camiye içki şişesi koymalar, cami basan, kutsal kitabımızı yakan Abd askerlerine dua etmeler.
İsrail'i korumak için kendi ülkene füze kalkanı yapmalar.
Yalancı çobana döndünüz.
Midesizce her şeyi savunmaya kalkıyorsunuz.
Şimdi de Cumhuriyet tarihinin eb büyük yolsuzluğunu yaptığınız ortaya çıktı diye kızıyorsunuz.
Burada nüansa dikkat, yolsuzluğa kızmıyorsunuz ortaya çıkmasına kızıyorsunuz.
Artık kimsenin ciddiye almadığı midesiz tiplersiniz.
< Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı > Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle