senin kafa baya geriden gidiyor sen böyle yaşamaya devam et ne deyim ki sana olacakla öleceğe çare bulunmaz.
asıl siz acilen kafayı değiştirin. sizin kafadakiler çoğalmaya başladığı zaman türk ırkı diye birşey kalmaz. Çağdaşlık adına çocuk doğurmayan batının hali ortada. 100 yıl sonra birçok ırk tarih olacak bu kafayla...
Boşversene 100 sene sonraya işçiye bile gerek kalmayacak. Millet robotlarla iş görüyor artık. 1000 kişi çalıştıracağına fabrikasında parayı robotlara yatırıyor 100 kişiyle işini görüyor. Nüfus artışına gerek yok artık. Hem sürünsün diye çocuk yapamam. Benim torpilim yok torpillilerin devlete nasıl kapak attığını kaç kere gördüm çocuğumunda aynılarını yaşamasını istemem. Fakir fukara büyümek marifet değil ben yaşadım biliyorum aynılarını yaşatmam hiç olmasın daha iyi.
Sizin genlerinizle oynanmış. 100 sene sonrasına gerek yok, zaten siz robot olmuşsunuz, yemek içme eğlenme dışında bir gayesi olmayan, tek hedefi emeksiz parayı vurmak olan zombi gibi ortalıkta dolanan bir nesil. Değil insan her canlının genetiğine kodlanmıştır, genlerini sonraki nesillere aktarma ve türünü devam ettirme. bir solucan bile bölünerek çoğalayım diye kendini parçalarken, bir çok balık türü yumurtalarımı bırakayım diye nehrin tersine yüzüp kurda kuşa yem olurken sizin kafadakiler bize ne oldu da bir solucandan bile aşağı seviyeye düştük diye oturun da bir düşünün. bir insanın çocuğunun kokusunu duymayi, onu kucağına alıp öpüp koklamayı arzu etmemesi doğal bir ruh hali değil...
Neslini yiyeyim senin benim yaş 32. Öyle çocuk bakmak aile bakmak kolay değil. Arkadaşlarımın neredeyse hepsi evli 1 er çocukları var. İkinciyi yapmayı düşünmüyorlar bile bakamazlar. Emeksiz parayı vurmak lafı da güzelmiş. Ortada iş yok ki emek vereyim? İş olmayınca parayı vuramıyoruz. El kapısında çalışarak parayı vuran da daha görülmemiştir. Asgari ücretle de birşey olmaz. Hayvanlarla insanlar farklıdır. Bakamayacağım çocuğu istemem ben. Eğer nüfus arttırma işlerine çok meraklıysan söyle hükümete biraz torpillilerden bize yer açsın. Ben şimdiye kadar askerliğimi yapmışım benden başka birşey isteme hakkınız yok devlet için. Çünkü devlet bana ne zaman yardım etmişte kendi için birşey isteyecek? Yok öyle bir dünya.
En sonda söylediğimi en başta söyleyeyim. sizin ruh sağlığınız normal değil. Senin kafayla kurtuluş savaşından sonra yarısı sakat o insanların hiç çocuk yapmayıp ülke nüfusunun 6 milyonda kaması şuanda Türkiye diye bir ülke kalmaması lazım. Kendi bencilliğini tembelliğini sağa sola yükleyerek işin içinden çıkması en kolayı.
Sen ve arkadaşların kendini Allah yerine koymaktan vazgeçip gücü yettiğince sorumluluğunu yerine getirirse yediğin o nesil belki senin beceremeyeceğin işleri becerirdi. Amerika'ya köle olarak gelen o zenciler, bu çocuklara kim nasıl bakacak diye düşünse ne Muhammet Alileri ne Obamaları bu dünyanın tanıma şansı olmazdı. Alimden zalim, zalimden alim, fakirden zengin zenginden fakir doğar diye boşa söylememiş büyükler. Bunlar daha neyin kafasını yaşıyor. Aile bakmak kolay değilmiş. Öyle adamlar var ki sırtında taş çekerek 8-10 tane çocuk büyütmüş ve o çocuklar doktor mühendis olarak bu ülkeye hizmet veriyor. Çocuk bakmak sorumsuz beceriksiz bencil adam için meseledir ama sorumluluk sahibi adam olan için iş değil, adam olan sırtında taş çeker yine eskilerin diliyle muhanete muhtaç etmez ne kendisini ne de ailesini...
Ruh sağlığım yerinde olduğu için bunları düşünüyorum zaten. Sen ise kendini masallara inandırmış birisin sadece. Kendini Allah yerine koymak gibi bir lafı söyleyen sensin bence kendi ruh sağlığınla ilgilen ne dediğini kulakların duymuyor herhalde. Kurtuluş savaşı 1920'lerde kaldı senin o çok çocuk lafların 1980'lerde bitti. O işler eskidendi.O yıllarda dünya nüfusu 2 milyar ya var ya yok şimdi 7 milyar. Türkiye de o yıllarda 6 milyon değildi 13 milyondu. Türkiyeye de 40-50 milyon nüfus yeter de artardı bile. daha 30 sene önce bu ülke 50 milyondu şimdi 80 milyon ve işsiz dolu. İş bulsan aldığın maaş birşeye yaramıyor. Gerek yok bu ortama çocuk getirmeye. Ayrıca amerikadaki köle zenciden, obamadan bana ne? Gördükte ne oldu. Ha bu kadar konuşacağına şimdiden başla bizim yapmadığımız çocuklar için sen çalış 10-20 tane çocuğun olsun. Kendin yap başkasına anlatma. Çocuk yapmak marifet değil bizde bilirdik 10 tane yapıp sokaklara salmayı. Önüne 1 er ekmek bizde koyardık. Sanki mesele karnını doyurmaktı. Geriye kalan ihtiyaçları içinde gitsin sokaktan bulsun hırsız olsun gaspçı olsun. O çocuklardan 1-2 tane cezaevine girerdi yine 1-2 tanesi öldürülürdü. Geriye yine de 5 tane falan kalırdı. İstiyorsan sen yap bunu böyle bir hayatın olsun.
Hiç de ruh sağlığın yerinde falan değil. Bir canlının iç güdüsel olarak istediği şeyi dahi reddedebilen insan için normal denemez. Cinsel ilişki en heyecan verici şey olarak boşa yaratılmamış. Cinsel ilişkiden tiksiniyorum diyen insan için iki şey söylenebilir, ya iktidarsızdır ya da ruh sağlığı yerinde değildir. Çocuk sahibi olmayı istememek de böyle birşey. Çocuk sahibi olmak her canlının doğal olarak istediği bir şeydir. sen doğal bir ruh hali yaşamıyorsun...
Kendini Allah yerine koymaktan vazgeçin derken senin bu dediklerini cahiliye dönemindeki araplar da diyor hatta fakirlik korkusuyla doğan çocukları öldürüyorlarmış ve İslam ile bu yasaklanıyor. İsra Suresinde "Masrafların artacağı, yoksulluğa düşeceğiniz endişesiyle, içiniz titreyerek korkudan çocuklarınızı öldürmeyin. Onların da, sizin de rızkınızı, ekmeğinizi, aşınızı biz veriyoruz. Onları öldürmek büyük bir suç, büyük bir cinayettir. (isra süresi 31. ayet)" böyle buyuruyor Allah. Bu ayet işte sizin kafadakileri tarif ediyor.
Bu dönemde çocuk yapılmazmış, peh peh peh. Zannedersin ki kıtlık yokluk dönemi, bu kafayla Amerikada yaşasan ordada çocuk sahibi olamazsın, 7 milyon insan sokakta yatıyor, adam olmayan her yerde aynı. Kurtuluş savaşında 13 milyon nufusun ne kadarı rum ermeni gayrı müslimdi, onların çoğu gitti, elle tutulur 6 milyon türk müslüman yoktu ülkede, o yoklukta sen ben doğduk. dört kardeş büyüdük. babam yokluk içinde bazen ekmek de bulamazdık ama yine de elinden geldiğince sorumluuğunu yaptı. Çocuğun önüne ekmek koymak değilmiş, ne yapacaksınya, cenneti mi vereceksin çocuğuna, karnını doyurur temel ihtiyaçlarını gücün nisbetinde yapar yol gösterirsin. okursa okur, okumazsa bir mesleğe yönlerdirirsin ve kabiliyeti oranında bir yerlere gelir ya da gelemez. Çocuğunun kaderini sen mi yazacağını sanıyorsun? Öyle zenginler gördüm ki çocuğa her imkanı sunup bir köşede uyuşturucu kriziyle ölen, öyle çocuklar da gördüm ki baba hamal ama kendi prof olmuş. Babalarımız senin kafada olsa hiçbirimiz dünyada değildik. liseyi çalşarak okudum üniversite bitirdim ve babamın yapamadıklarını ben yapabiliyorum. kimseye muhtaç değilim ve evlatlarıma da elimden geldiğince yol gösteriyor ve dua ediyorum. kendisine ailesine ülkesine hayrlı insanlar olsunlar. Allah bahtlarını açık etsin diye. Benim görevim bu, Allah ne takdir ederse o olacak. onlar it olmayı, dağda askere polise kurşun sıkmayı tercih ederlerse kendi bilecekler iş. yok böyle evladım der yine Allaha havale ederim. Kimsenin ne olup olmayacağını annesi babası da olsak biz belirlemiyoruz. bizim sorumluluğumuz düzgün bir insan olarak yetiştirmek için gayret etmek...
Ya hadi git işine ya. Çocuk istemiyoruz dedikse karıdan kızdan elimizi çektik demedik. Anladığın dilden yazıyoruz yine tık yok. Gayrimüslimdi falan diye de masal anlatma 1927 nüfus sayımı 13 milyon zaten o yıllarda çoktan gitmişlerdi. Onlar gitti biz geldik yurtdışından zorunlu göçle. Uzun uzun yazmışın git 2-3 çocuk daha yap bana anlatma bunları. Çevremde 2. çocuğu yapan yok şu anda. Herkes 1. çocukta kaldı. Tarım toplumunda yaşamıyoruz 8 çocuk yapalım eskidendi o işler. Dedik otomasyon var makineleşme var insana ihtiyaç azaldı hiçbirini anlamadın hala uzun uzun eski kafa yazıları yazdın. Sen anlamıyorsan ben ne yapayım? Ben çektim imkanım yoksa çocuk falan yapmam çocuk sürünsün istemem dedim sen öyle yok ruh sağlığın bozuk falan uzattın gittin. Ayrıca benimle ders verir tarzda konuşma ben buradaki ergenlerden değilim yaş olmuş 32 kimseyi çekmem burada. Başkasının fikrine saygın yoksa sana da saygı duyulmaz.
Sen git işine. Allah senin nasibini kesmiş, git karıyla kızla düş kalk. ne farkın varsa sokaktaki kediden. bu dünyada en hayırlı işlerden biridir hayırlı bir evlat yetiştirebilmek. adam otomasyondan bahsediyor. tarım toplumu değilmiş, insanla makineyi kıyaslıyor. insan iş için amlelik için, makine olrak doğmuyor. senin anlayacağın şeyi en yukarda yazdıydım. Ne demiştim "Ne düyordu büyük düşünür "bir insanın tüm gayreti midesine giren olursa kıymeti de midesinden çıkan kadar olur" sen elni eteğini çekmediğin karıyla kızla eğlenip ömrünü tüketmeye devam et. Sokaktaki kedi köpek gibi yaşa ve insan olduğunu bile anlamadan git ö bür tarafa. seni doğuran insanlara yazık, hadi işsiz işine ve eğlencene...
Burada en önemlisi işini bilmek aslında. Türk insanı fazla rahata düşkün. Bloomberg'de sürekli gösterilen bir program var, avrupalılar evler orada çok pahalı olduğu için, bazı aileler kendi evlerini sıfırdan en uygun fiyatlara yapiyorlar. Tabiki Türkiyede de yapın demiyorum, ortam uygun değil ama mesela eşimle ufak tefek seyleri, evdeki sehpaları kendimiz yapacağız. Boyle ufak tefek seyleri, kendiniz yapabilirsiniz, hem kendi el emeginiz olur hem gercekten ucuza cok pahali esyalariniz olur. Bütün ağaç parçası aldık zımparalayarak Mudo concept'te beğendiğimiz özünde çok basit olan ancak dünyanın parası olan bir sehpa yapıcaz. Teyzem aynisini yapmis kendine ve inanilmaz guzel olmustu. Dayimin evdeki seramikleri ve tablolari yengeme ait. Uygun fiyatli bir Seramik kursunda yapmisti ancak gorseniz pahali el isciligi dersiniz. Buzdolabi, camasir makinesi, koltuk, yatak, sandalyeler, tek kisilik koltuk toplamda 5 bin tl tuttu. Bekar evindeki tv mi kullaniyoruz halen, ki zaten en iyi tv olsun diye bir derdim yok. Turkiyede insanlarin cogunlukla tek aktivotesi tv izlemek oldugu icin, haliyle onem kazaniyor tabi. teklonoji de cok hizli gelisiyor, gidip illa son modelini almaniza luzum oldugunu dusunmuyorum. Ikea'dan aldik koltugu da. Fazla esyaya zaten luzum yok bir evin icinde, iki kisi oluyorsunuz. Ancak tabiki Ankarada yasamak ile Istanbulda yasamak arasinda buyuk fark var, onu da soylemem lazim.
iki sehirde de yasamis bir insan olarak, istanbulda ev fiyatlari cok pahali. Uygun fiyatli evlerin ise semptleri cok kotu, aile kurmak isteyeceginiz turden degil. Isin en garip tarafi ise, en iyi semptte (levent, sariyer, besiktas) otursaniz bile 4 km ilerisi bile pek temkin bir yer olmayabiliyor. Ankarada cok duzgun, parki olan, orman icerisinde, yeme icme yeri olan, bisikletle dolasabileceginiz, yesillik icerisinde semptler olustu ve kiralar 1100 civari. Istanbulda allah rizasi icin azicik yesillik icinde yasayayim, biraz oksijen alayim desen en az 3 bin tl kira vermen lazim (en az) trafikten bahsetmek bile istemiyorum, bircok ulkede yasadim, gordum, Cin'de bile bu tarfik yoktu arkadas. Bu nedir yani, nasil bi ciledir. Tamam, istanbullular cok seviyor istabbulu, inanilmaz guzel manzarasi olan sehir, gezilcek cok yer var ama gece hayati olanlar icin guzel, bekarlar icin guzel. Metro desen rezil, ki heryere ulasim yok. Zateb bir hafta sonra hayatin cilesinden manzarayi gormuyorsunuz onu da soyleyeyim. Hergun istanbullularin evlerind3 bogaz manzarasi seyrettiklerini dusunmeyin. Bana nerde yasamak istersin diye sorsalar verecegim uc cevap: antalya, ankara, ya da ege taraflarinda bir sehir olurdu. Hayatta bu kadar cile cekmeye gelmez, bi kere geliosun hayata.
Tabiki Turkiyede gecinmek cok zor, cunku heryerde yabanci urunler var, en kalitelileri onlar yapiyor ancak bizim paramiz degersiz. Ancak ulkeden gidip yurtdisinda yasayamayacaksan, elinden geldigince en iyisini yapmak lazim. Avrupalilar cok tutumludur, ozellikle hollandalilar mesela. Onlar eve bir kere esya alir, bir omur kullanir. ama tabi zevkli insanlar o ayri. Bloomberg'deki o programi tavsiye ederim.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi besttrr -- 23 Temmuz 2017; 8:53:35 >
Sunu da eklemek isterim istanbulda gecekonduda yasayan bir insanin istanbulun bazi sokaklarindaki dip dibe apartmanlarda yasayan insanlardan daha mutlu ve saglikli yasadigini dusunuyorum. En azindan adamin kendine ait bi bahcesi var, orada domatesini, biberini yetistirio, disari cikip agaclarin altinda oturup cayini iciyor, bahcesiyle ilgilenio. Bazi evler gordum istanbulda pencereyi acinda yan apartmanin duvarini goruyorsunuz ve evler dip dibe. Ulkem insaninin rant ugruna zengin olmak icin bu sekilde yasamaya zorlanisi icimi acitiyor. Evler mimarlar tarafindan degil mutahitler tarafindan yapiliyor o da ayri konu
Sunu da eklemek isterim istanbulda gecekonduda yasayan bir insanin istanbulun bazi sokaklarindaki dip dibe apartmanlarda yasayan insanlardan daha mutlu ve saglikli yasadigini dusunuyorum. En azindan adamin kendine ait bi bahcesi var, orada domatesini, biberini yetistirio, disari cikip agaclarin altinda oturup cayini iciyor, bahcesiyle ilgilenio. Bazi evler gordum istanbulda pencereyi acinda yan apartmanin duvarini goruyorsunuz ve evler dip dibe. Ulkem insaninin rant ugruna zengin olmak icin bu sekilde yasamaya zorlanisi icimi acitiyor. Evler mimarlar tarafindan degil mutahitler tarafindan yapiliyor o da ayri konu
Aynen katılıyorum hocam.İş ve zorunluluğu anlarım ama akıl işi değil istanbul'da yaşamak. Evet gezilir görülür.Hatat ülkesinden daha büyük markadır İstanbul. Bakın kıytırık bir ilçede yaşıyorum hiç bir sosyal imkanım yok,yinede istanbul'da 15 günden fazla duramadım.Asker dönüşü aktarma uçuşunu saymazsak zaten 5 yılı aşkındır gittiğimde yok oraya
İnsanın tabiatına aykırır abi kafayı mı yediniz siz? havasız dipdibe gram yeşilliği olmayan yere 18 milyon doluştunuz ?
İstanbul'un gerçek nüfusu 18M değil. Nüfus rakamları resmen ve kasıtlı olarak şişiriliyor sebebi ise nicelik ile etkileyici olmaya çalışmak ve cok insan var bahanesi ile ev fiyatlarındaki kazığı makul göstermek olabilir.
Sen git işine. Allah senin nasibini kesmiş, git karıyla kızla düş kalk. ne farkın varsa sokaktaki kediden. bu dünyada en hayırlı işlerden biridir hayırlı bir evlat yetiştirebilmek. adam otomasyondan bahsediyor. tarım toplumu değilmiş, insanla makineyi kıyaslıyor. insan iş için amlelik için, makine olrak doğmuyor. senin anlayacağın şeyi en yukarda yazdıydım. Ne demiştim "Ne düyordu büyük düşünür "bir insanın tüm gayreti midesine giren olursa kıymeti de midesinden çıkan kadar olur" sen elni eteğini çekmediğin karıyla kızla eğlenip ömrünü tüketmeye devam et. Sokaktaki kedi köpek gibi yaşa ve insan olduğunu bile anlamadan git ö bür tarafa. seni doğuran insanlara yazık, hadi işsiz işine ve eğlencene...