Harika olmuş sonuna kadar hak ediyorlar, Ailen gibi bir külliyat ada bu yakışır, bazıları kafayı yeni nesil le öyle bozmuş ki gerçek emeğin bile fakına varamıyorlar, filmde 40 sene öncesine referanslar dolu, 80 lerin film teknikleri ile çekmişler, 1979 filmimin devamını çekmişler, halen z kuşağı filmi diye hezeyana düşenler var :) neyse ki sinema seyircisi hakkını vermiş
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi evohan -- 9 Ekim 2024; 3:12:18 >
Alien filminden ne bekliyorsam bir çırpıda veren film olmuştur. Animatronik yaratıklar dahil olmak üzere kullanılan mekanik efektler, protez makyajlar dahil olmak üzere evren atmosferi o kadar gerçekçi ve etkileyici dokuyla tasarlanmış ki hayran kaldım. Set tasarımı, sesler ve ışıklandırmalar gerçekten başarılı. Filmin giriş kısmındaki acelecilik hariç tempo problemi var diyebileceğim noktası yok. Björn dışında irrite edici karakter kendi adıma göremedim ve günümüz filmlerinin problemlerini düşününce bu beni biraz şaşırttı olumlu anlamda.
The Renaissance adlı bilim gemisinin kapılarında ve duvarında kabartma olarak Romulus ve Remus hikayesini simgeleyen Lupa Capitolina görürüz. Bu milattan öncelere dayanan arkaik tutum zaten başlı başına filmin de köken yapısını beyan eder. Hamile olduğunu söyleyen Kay, bileşiği kendisine enjekte ederken içinde hızla büyüyen insan-xenomorph melezini doğurur. Yani aslında Romulus kendi annesinin karnında Remus ile (onu öldürerek) bir yeniden doğuş gerçekleştirir. Sonrasında ise Kay'den koyu bir sıvı aktığını görüyoruz. Burada da yaratık adeta anne plesenta sömürücü gibi bu sıvıyı tüketir. Duvarda duran bir resimde de (veba ortamı gibi duruyor) bir bebek ölen/ya da ölmüş olan annesinin memesinden süt emiyor. Bu hayatta kalma mücadelesi de tıpkı bu xenomorph insan melezinin bir benzeşimi olarak filmin başında gösteriliyor. Daha büyük imparatorluk (Roma) hayaline ulaşmaya çalışan şirkete de baltayı vuran yetim olduğunu bildiğimiz Rain oluyor.
Hem bu köklere dayanan karanlık hikayesi hem de hikayeyi oluşturan dramatik sekanslara baktığımız zaman, eksikleri olan ancak izleyeni kesinlikle tatmin edecek bir Alien filmi diyebilirim.
Kesinlikle kurgusal. Ama kurgusal da olsa gerçeğe yakın yapmanız beklenir. Bu gezegenlerin halkalarının yapısı bir sır değil. Google'e açıp baksa yazar kardeş görecek zaten. O halkaların nasıl oluştuğunu, ilgili teorileri okusa zaten gerçekle pek alakası olmayan o halka tasarımını yapmazdı. Ha uzaylılar geldi o gezegeni inşa etti etrafına da böyle halka öfeledi gibi bir düşünce varsa arkada bilemem ama Alien filmi böyle bir film değil, böyle bir evren değil bildiğim kadarıyla. Über süper gezegen bile inşa edecek kadar ileri teknolojili uzaylılar görmedik. Zaten gezegen inşaası filan çok aşırı ütopik bir şey, bize çok uzak. İnsanlara saldırıp içine giren asit kanlı uzaylı daha yakın.
Neyse ama hepsinden önemlisi yüksek bütçeli tüm uzay temalı filmlerde bahsettiğim perspektif sorunu var ve bunun kurgusal bir evren olmakla hiç ilgisi yok. Büyüklük-küçüklük kısmını dolayısıyla buna paralel olarak görseli tutturamıyorlar. Gezegeni uzaktan küresel görüp ama üstündeyken nasıl ki gezegeni küresel olarak görmüyorsan, uzaktan bakıldığında net bir şekilde gezegeni saran şeyi halka olarak görüp dibindeyken o halka görüntüsünün görememen lazım. Geminin boyutu belli, insanın boyutu belli. İnsanla kıyaslama yapıp geminin boyutunu algılayabiliyorsun. Eh gezegeni de gördün, yüzeyini biliyorsun. Üstüne ayak basabildiğin (yani gaz devi olmayan), belli bir kütleçekimi (yerçekimi) olan küresel bir yapının da büyüklüğü aşağı yukarı bellidir. (İnsanların hallerine, hareketlerine bakılırsa yerçekimi Dünya'dakiyle hemen hemen aynı kabul edilebilir. Bu kurgusal gezegenin boyutunu kabaca Dünya'nınkine eş görebiliriz. Biraz daha büyük ya da biraz daha küçük olsa da önemsiz, boyutu bir insan için inanılmaz derece büyük sonuçta.) Gezegenin etrafını saran halkanın boyutunu da gezegene bakarak çıkarabilirsin. Gezegen üstündeki insan ve geminin boyutu neyse halka üstündeki geminin ve insanın boyutu o olmalıydı ama burası tutmuyor, tutarsız. Onu da şuradan anlıyorsun halkanın üstündeyken net bir şekilde halkayı görüyorsun tıpkı geniş bir yol gibi. Eğer halkayı üstündeyken bu kadar net görebiliyorsan ve bu şey gezegeni sarıp sarmalayacak kadar büyükse gezegeden uzaklaştıkça bu halkayı görememen lazım ve halkanın belli bir mesafeden sonra gözden kaybolması lazım atıyorum 100 km sonrasında hadi 200-300 km olsun görememen lazım ip gibi yok olup gitmesi lazım. Ama halkanın kıvrılıp gezegeni sardığını görüyorsun sanki 100 km sonra sağa kıvrılıyor gibi. 200-300 km gibi mesafeler uzayda mesafe filan değildir bu arada, komik rakamlardır. Dünya'nın çevresi bile 40.000 km hadi baktığımız yarısını ele alalım 20.000 km bu halkalar bu kurgusal gezegenden nereden baksan binlerce km uzaktan bu gezegeni sarıyor. Dünya'yı referans alıp halkaların gezegene uzaklığı konusunda biraz Satürn'den kopya çekip yine de göz kararı uzaklık değerlerini Dünya'ya göre alırsak kurgusal gezegenin halkalarının çevresi için kaba taslak bir hesap yapabiliriz, çok kaba taslak olur ama halkanın ne kadar büyük olduğunu algılarımıza daha iyi oturturuz. Dünya'nın ekvator kısmından itibaren yarıçapı 6.378 km imiş. Bir bu kadar yarıçap da halka için ekleyelim düz hesap yapalım 12.000 km olsun. Pi'yi 3 alalım 🙂 hesap kolay olsun. 2x12.000.3=72.000 km ortalama uzunluğunda bir kurgusal gezegenin kurgusal halkası. Hadi biz gezegene o anda bakarken yarısını görüyoruz 36 bin Km'sini görüyoruz. Hadi bunu da gezegenin doğusuna batısına bakıyoruz diye 2'ye bölelim 18.000 km. Filmde geminin temas ettiği halkanın genişliği 300 metre var mıydı? Yoktu bile. 300 metre genişliğinde, 72.000 km'lik dairesel hayali bir yolun üstünde olduğunuzu düşünün 18.000 km sonrasında gezegenin etrafını sardığını net bir şekilde görebileceğinizi düşünüyor musunuz? Onu boşverin sadece birkaç bin km sonra bile çıplak gözle görebileceğinize inanıyor musunuz? Kaldı ki gezegenin büyüklüğüne bakılırsa o halkaların genişliği de binlerce km uzanıyor atıyorum 10.000 km, 20.000 km. Böyle bir halkanın üzerindeyken de onun genişliğini fark edemezsin, göreceğin şey uçsuz bucaksız bir düzlük (düzlük derken lafın gelişi, düz olan bir şey yok aslında) olur. Öyle çok geniş bir karlı yol gibi bir şey göremezsin yani. Zaten buz tozu olarak hiç göremezsin öyle doğal bir şeyi. Entropi diye bir şey var, hiç gerçekçi değil. Satürn'ün halkaları ekvatorundan itibaren 6.630 ile 120.700 km kadar uzanıyormuş halkalarının genişliğini aşağı yukarı hesap edebilirsiniz. Tamam bu bir gaz devi ve kurgusal olan gezegenden çok daha büyük ama yine de halka genişliği binlerce km'yi bulacaktır.
Özetle halkanın büyüklüğüyle gezegenin büyüklüğü birbirini tutmuyor. Üzerinde yaşanılabilen kolonisi olan gezegeni referans almak zorundayız o zaman insan, gemi ve gezegenin büyüklükleri algılarımızda bir yere oturuyor zaten. Gemi büyüklüğü uzaya çıktığında değişmeyeceğine göre gezen halkla ve gemiyi bir araya getiren cgi ekibi halkayı tutturamamış.
Bunlar hiç şaşmaz. Ne zaman ki uzayda devasa cisimler (gezegen, uydu vs) olduğunda bunların yanına insan ve insan boyutuna referanslı gemiler girse bu adamlar cgi yaparken perspektifte sıçıyorlar. Aklıma şimdilik başka örnekler gelmiyor ama başka filmlerde birçok kez karşılaştığımı hatırlıyorum.
Bir de bu filmde değil ama birçok uzay temalı filmlerde gerçeklikten uzak bir şekilde uzayın çok yoğun bir şekilde cisim çöplüğü olarak gösterildiğini görürüz. İşte sıra sıra dizilmiş, çıplak gözle görülecek kadar birbirine yakın koca koca gezegenler, her yerde bolca bulunan sabit gibi duran kayalar, astroidler vs ama böyle de duruyor he yoğun bir şekilde olduğu yerde. Evren bu kadar yoğun, bu kadar iç içe geçmiş cisimlerle dolu değil yahu. Eğer öyle olsaydı uzayda hareket edemezdik, gezegen ve uyduların yüzeylerinde çarpışmalardan dolayı oluşan kraterler olmazdı, uzay dediğin şey alabildiğine boşluktur. Ve hiç de öyle kayalar astroidler olduğu yerde mal gibi durmaz. Bir şey parçalanmışsa patlamışsa çarpışmışsa o şey ve parçaları muhteşem hızlarda yollarına devam eder taaa ki başka bir şeye çarpıp durana kadar. Uzayda, evrende bir şey momentum kazandı mı bir şey onu durduruna kendi kütleçekimine katana kadar durmaz yoluna devam eder, bir şeyin kütle çekimine kapılsa bile uydusu yörüngesi olup yine yoluna devam eder, mal gibi öyle kalmaz. Bir şey parçalar halindeyse patlamıştır ve o parçalar patlama anındanki yönlerinde momentum kazanırlar ve bu momentumu korurlar. Ancak ulvi bir gücün gelip o parçalanmış kayaları astroidleri bir yere toplamış olması lazım ama böyle bir şey de filmlerde anlatılmıyor. Zaten filmin içindeki kahraman ya da düşmanlardan kim niye böyle bir şey yapsın?
Uzay temalı ve görselliğe önem veren filmlerde CGI ekibinin en azından bazı astronomi konularında okumalar yapıp gerekli doğru algıya sahip olmaları lazım. Yoksa ortadaki şey bilim-kurgudan çok fantaziye kayan sürreal bir şeye dönüşüyor. Tamam konuyla hiç ilgisi ve bilgisi olmayan adamı kandırır, amatör eğlendirir, kişinin uzayla ilgili olmayan bakış açısına biraz sürreal bir hava verir ama bilen, ilgisi olan adamı yeterince kandıramaz, oradaki o uzay atmosferi havasına sokamaz. Sonuçta sıkı sinema izleyicileri, bilim-kurgu sevenleri neticede bu sinema evrenlerine girmek bunlar içinde kaybolmak istiyor ama o gerçekçiliği hissedemediğiniz anda da bu iş olmuyor ve ağzında o yavan, o çiğ tat kalıyor. Bir olmamışlık kalıyor. Halbuki o perspektifi doğru bir şekilde görsem o halkanın devasa uçsuz bucaksızlığını, uzaktan bakıldığında bir şerit gibi olan şeyin dibine girince irili ufaklı büyükçe buz ve kaya parçalarından oluştuğunu, bu görsel farkın da mesafelerin ve boyutların ne kadar inanılmaz seviyelerde olduğunu görsem film bana bunları hissettirse daha çok tüylerim diken diken olurdu. Ama gördüğüm şey bilgisizlikle yoğurulmuş sığ fikirlerin ortaya çıkardığı basit bir CGI'dan fazlası değil. Böyle detaylar gerçekten önemli, filmin kalitesine etki ediyor, çünkü sallapati yapılırsa göze batıyor. Güzel yapılırsa saygıyı hak ediyor, takdir topluyor.
4-5 tane ergeni koymuşlar. Atmosfer çok iyiydi ama kurgu çok saçmaydı.
Birkere Alienların o kadar hızlı gelişip insanın içinden çıkması ve bianda yetişkin hale falan gelmesi çok saçmaydı. İzle geç bir film olmuş. İlk filmi izlesem daha çok zevk alırdım.
Teşekkürler hocam inan o yazıyı yazıp bitirmem 1.5 saati mi filan aldı elde öyle telefonla yazdım, uykusuz kafayla. Hocam elbette ki Alien filminin odağı uzay fiziği değil ama sonuçta kurgu da olsa bu evrenin fizik kurallarını içinde yaşadığımız evren olarak kabul ediyoruz. Çünkü insan var uzay var, senaryoya göre de zaten aynı evrende ama uydurma da olsa başka bir gezegen ya da gezegenlerde geçiyor. 3 boyut değişmedi, fizik değişmedi. O yüzden böyle önemsiz gibi görünen ayrıntılar çok önemlidir. Gerçeğe ne kadar yakınsa film sizi kendi evrenine o kadar çok çeker. Bunlar ayrıca görsel efekt kalitesidir. Dediğim gibi bunu insan boyutu referanslı olup da gezegen gibi dev uzay cisimleri içeren film sahnelerinde şu perspektifi tutturan filme rastlamadım. Kıyaslama olmayan sahneler içerenlerde zaten sorun yok, çünkü sahnede kıyas yapılacak referans cisim yok. Yani uzay filmi izlemiyoruz Alien izliyoruz ama sonuçta Recep İvedik de izlemiyoruz ki filmin geçtiği evreni ciddiye almayalım? Alien ciddi bir film haliyle evreninden de insanlar ciddiye bekliyor, bazı şeyler bazen kabul edilemez.
Bu arada eskiden bilmem bilir misin şöyle 90'larda filan karadelik fenomenine bakarak gerçeklikle alakası olmayan film sahneleri görürdük. Karadeliği gerçekten bir şeyleri vakumlayıp emen karanlık bir girdap gösterirlerdi. O ne la bir yere açılan geçit veya portal gibi bir şey mi acaba derdik. Çoğul konuşmayayım şimdi birkaç yerde görmüştüm belki filmler ucuz yapımlardı bilmiyorum. Ama biliyoruz ki karadelik böyle bir şey değil. Ve şu ana kadar en gerçekçi karadelik sahnesini gördüğümüz en iyi ve biricik film Interstellar (2014) filmiydi. Hatta buradaki karadelik dev bir karadelik küçük olanlardan değil. Ve bu film bir fizikçiye danışıllarak çekildi ve bu fizikçi daha sonra filmdeki bilim kısmını tek tek doğrulayan bir kitap bile yazmış. Kalite ayrıntılarda gizlidir.
Bu arada konuyla az çok ilgili bir video da atayım. Tabii benim bahsettiğim şeylere değil başka şeylere değiniyor.
Görsellik 10 numara. Tasarımlara bayıldım. Fazla uzun hikayesi için bu süre. Ben genel olarak beğendim. Alien Isolation'u da çok beğenmiştim. Çok esinlenilmiş ve iyi yapmışlar. Devamının gelmesine sevindim. Keşke Covenant'ın da devamı gelse. O tarzıda beğenmiştim.
Fede abim filmlere Predator katılmasınıdan hoşnut olurmuş, ama bunu yaparsakta gizli olmalı seyirci onları filmde görüp şok olmalı diyor, iyi fikir bence 👍
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi evohan -- 24 Şubat 2025; 20:33:1 >
Sarı tonlar hemen çekiyor içine zaten. Alien Isolation 2 gibi hissettiğim zamanlarda oldu. Neden devam oyunu gelmiyor diye ayrıca gerildim.
Xenomorph diyince akan sular duruyor, atmosferi yeter.
Devam filmini bekliyoruz.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesajda bahsedilenler: @Ed Wood
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
Bu mesajda bahsedilenler: @Metal Head
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi evohan -- 9 Ekim 2024; 3:12:18 >
Bu mesajda bahsedilenler: @Thomas Anderson
Hem bu köklere dayanan karanlık hikayesi hem de hikayeyi oluşturan dramatik sekanslara baktığımız zaman, eksikleri olan ancak izleyeni kesinlikle tatmin edecek bir Alien filmi diyebilirim.
https://www.youtube.com/shorts/VtCMLG6jayA
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Neyse ama hepsinden önemlisi yüksek bütçeli tüm uzay temalı filmlerde bahsettiğim perspektif sorunu var ve bunun kurgusal bir evren olmakla hiç ilgisi yok. Büyüklük-küçüklük kısmını dolayısıyla buna paralel olarak görseli tutturamıyorlar. Gezegeni uzaktan küresel görüp ama üstündeyken nasıl ki gezegeni küresel olarak görmüyorsan, uzaktan bakıldığında net bir şekilde gezegeni saran şeyi halka olarak görüp dibindeyken o halka görüntüsünün görememen lazım. Geminin boyutu belli, insanın boyutu belli. İnsanla kıyaslama yapıp geminin boyutunu algılayabiliyorsun. Eh gezegeni de gördün, yüzeyini biliyorsun. Üstüne ayak basabildiğin (yani gaz devi olmayan), belli bir kütleçekimi (yerçekimi) olan küresel bir yapının da büyüklüğü aşağı yukarı bellidir. (İnsanların hallerine, hareketlerine bakılırsa yerçekimi Dünya'dakiyle hemen hemen aynı kabul edilebilir. Bu kurgusal gezegenin boyutunu kabaca Dünya'nınkine eş görebiliriz. Biraz daha büyük ya da biraz daha küçük olsa da önemsiz, boyutu bir insan için inanılmaz derece büyük sonuçta.) Gezegenin etrafını saran halkanın boyutunu da gezegene bakarak çıkarabilirsin. Gezegen üstündeki insan ve geminin boyutu neyse halka üstündeki geminin ve insanın boyutu o olmalıydı ama burası tutmuyor, tutarsız. Onu da şuradan anlıyorsun halkanın üstündeyken net bir şekilde halkayı görüyorsun tıpkı geniş bir yol gibi. Eğer halkayı üstündeyken bu kadar net görebiliyorsan ve bu şey gezegeni sarıp sarmalayacak kadar büyükse gezegeden uzaklaştıkça bu halkayı görememen lazım ve halkanın belli bir mesafeden sonra gözden kaybolması lazım atıyorum 100 km sonrasında hadi 200-300 km olsun görememen lazım ip gibi yok olup gitmesi lazım. Ama halkanın kıvrılıp gezegeni sardığını görüyorsun sanki 100 km sonra sağa kıvrılıyor gibi. 200-300 km gibi mesafeler uzayda mesafe filan değildir bu arada, komik rakamlardır. Dünya'nın çevresi bile 40.000 km hadi baktığımız yarısını ele alalım 20.000 km bu halkalar bu kurgusal gezegenden nereden baksan binlerce km uzaktan bu gezegeni sarıyor. Dünya'yı referans alıp halkaların gezegene uzaklığı konusunda biraz Satürn'den kopya çekip yine de göz kararı uzaklık değerlerini Dünya'ya göre alırsak kurgusal gezegenin halkalarının çevresi için kaba taslak bir hesap yapabiliriz, çok kaba taslak olur ama halkanın ne kadar büyük olduğunu algılarımıza daha iyi oturturuz. Dünya'nın ekvator kısmından itibaren yarıçapı 6.378 km imiş. Bir bu kadar yarıçap da halka için ekleyelim düz hesap yapalım 12.000 km olsun. Pi'yi 3 alalım 🙂 hesap kolay olsun. 2x12.000.3=72.000 km ortalama uzunluğunda bir kurgusal gezegenin kurgusal halkası. Hadi biz gezegene o anda bakarken yarısını görüyoruz 36 bin Km'sini görüyoruz. Hadi bunu da gezegenin doğusuna batısına bakıyoruz diye 2'ye bölelim 18.000 km. Filmde geminin temas ettiği halkanın genişliği 300 metre var mıydı?
Özetle halkanın büyüklüğüyle gezegenin büyüklüğü birbirini tutmuyor. Üzerinde yaşanılabilen kolonisi olan gezegeni referans almak zorundayız o zaman insan, gemi ve gezegenin büyüklükleri algılarımızda bir yere oturuyor zaten. Gemi büyüklüğü uzaya çıktığında değişmeyeceğine göre gezen halkla ve gemiyi bir araya getiren cgi ekibi halkayı tutturamamış.
Bunlar hiç şaşmaz. Ne zaman ki uzayda devasa cisimler (gezegen, uydu vs) olduğunda bunların yanına insan ve insan boyutuna referanslı gemiler girse bu adamlar cgi yaparken perspektifte sıçıyorlar. Aklıma şimdilik başka örnekler gelmiyor ama başka filmlerde birçok kez karşılaştığımı hatırlıyorum.
Bir de bu filmde değil ama birçok uzay temalı filmlerde gerçeklikten uzak bir şekilde uzayın çok yoğun bir şekilde cisim çöplüğü olarak gösterildiğini görürüz. İşte sıra sıra dizilmiş, çıplak gözle görülecek kadar birbirine yakın koca koca gezegenler, her yerde bolca bulunan sabit gibi duran kayalar, astroidler vs ama böyle de duruyor he yoğun bir şekilde olduğu yerde. Evren bu kadar yoğun, bu kadar iç içe geçmiş cisimlerle dolu değil yahu. Eğer öyle olsaydı uzayda hareket edemezdik, gezegen ve uyduların yüzeylerinde çarpışmalardan dolayı oluşan kraterler olmazdı, uzay dediğin şey alabildiğine boşluktur. Ve hiç de öyle kayalar astroidler olduğu yerde mal gibi durmaz. Bir şey parçalanmışsa patlamışsa çarpışmışsa o şey ve parçaları muhteşem hızlarda yollarına devam eder taaa ki başka bir şeye çarpıp durana kadar. Uzayda, evrende bir şey momentum kazandı mı bir şey onu durduruna kendi kütleçekimine katana kadar durmaz yoluna devam eder, bir şeyin kütle çekimine kapılsa bile uydusu yörüngesi olup yine yoluna devam eder, mal gibi öyle kalmaz. Bir şey parçalar halindeyse patlamıştır ve o parçalar patlama anındanki yönlerinde momentum kazanırlar ve bu momentumu korurlar. Ancak ulvi bir gücün gelip o parçalanmış kayaları astroidleri bir yere toplamış olması lazım ama böyle bir şey de filmlerde anlatılmıyor. Zaten filmin içindeki kahraman ya da düşmanlardan kim niye böyle bir şey yapsın?
Uzay temalı ve görselliğe önem veren filmlerde CGI ekibinin en azından bazı astronomi konularında okumalar yapıp gerekli doğru algıya sahip olmaları lazım. Yoksa ortadaki şey bilim-kurgudan çok fantaziye kayan sürreal bir şeye dönüşüyor. Tamam konuyla hiç ilgisi ve bilgisi olmayan adamı kandırır, amatör eğlendirir, kişinin uzayla ilgili olmayan bakış açısına biraz sürreal bir hava verir ama bilen, ilgisi olan adamı yeterince kandıramaz, oradaki o uzay atmosferi havasına sokamaz. Sonuçta sıkı sinema izleyicileri, bilim-kurgu sevenleri neticede bu sinema evrenlerine girmek bunlar içinde kaybolmak istiyor ama o gerçekçiliği hissedemediğiniz anda da bu iş olmuyor ve ağzında o yavan, o çiğ tat kalıyor. Bir olmamışlık kalıyor. Halbuki o perspektifi doğru bir şekilde görsem o halkanın devasa uçsuz bucaksızlığını, uzaktan bakıldığında bir şerit gibi olan şeyin dibine girince irili ufaklı büyükçe buz ve kaya parçalarından oluştuğunu, bu görsel farkın da mesafelerin ve boyutların ne kadar inanılmaz seviyelerde olduğunu görsem film bana bunları hissettirse daha çok tüylerim diken diken olurdu. Ama gördüğüm şey bilgisizlikle yoğurulmuş sığ fikirlerin ortaya çıkardığı basit bir CGI'dan fazlası değil. Böyle detaylar gerçekten önemli, filmin kalitesine etki ediyor, çünkü sallapati yapılırsa göze batıyor. Güzel yapılırsa saygıyı hak ediyor, takdir topluyor.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > Bu mesaja 2 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @evohan
< Resime gitmek için tıklayın >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu arada eskiden bilmem bilir misin şöyle 90'larda filan karadelik fenomenine bakarak gerçeklikle alakası olmayan film sahneleri görürdük. Karadeliği gerçekten bir şeyleri vakumlayıp emen karanlık bir girdap gösterirlerdi. O ne la bir yere açılan geçit veya portal gibi bir şey mi acaba derdik. Çoğul konuşmayayım şimdi birkaç yerde görmüştüm belki filmler ucuz yapımlardı bilmiyorum. Ama biliyoruz ki karadelik böyle bir şey değil. Ve şu ana kadar en gerçekçi karadelik sahnesini gördüğümüz en iyi ve biricik film Interstellar (2014) filmiydi. Hatta buradaki karadelik dev bir karadelik küçük olanlardan değil. Ve bu film bir fizikçiye danışıllarak çekildi ve bu fizikçi daha sonra filmdeki bilim kısmını tek tek doğrulayan bir kitap bile yazmış. Kalite ayrıntılarda gizlidir.
Bu arada konuyla az çok ilgili bir video da atayım. Tabii benim bahsettiğim şeylere değil başka şeylere değiniyor.
https://www.youtube.com/watch?feature=shared&v=tLKmSiqUZ48
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesajda bahsedilenler: @evohan
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
Puanım 10/7.8
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi evohan -- 24 Şubat 2025; 20:33:1 >
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesajda bahsedilenler: @Ziromen