Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
88
Cevap
23089
Tıklama
0
Öne Çıkarma
Cevap: AEG L75280FL mi yoksa Electrolux EWF1486GDW mi? (5. sayfa)
M
11 yıl
Yüzbaşı

Electrolux EWF1486GDW makinasından sanırım herkes memnun.Geçen süre zarfında bir sorunla karşılaştınız mı arkadaşlar ?



S
11 yıl
Çavuş

Aeg 75280 inverter motor diye ballandira ballandira anlattiniz. işin gerçeği direct drive zannediyordum tüm inverterleri. biraz hayal kırıklığı oldu. benim bilgisizliğim. alin size resim bakalim nedir ne yorumlar gelecek. Kasnak dahil hersey plastik. üç adet amortisör var . üç adet su ventili. su seviye anahtarı eski modellerden farklı haliyle. kılasik allta hız kartı üsste ana kart plastik muhafaza içinde, su yalıtımı yok. yük sensörü nerede tam bakmadım. ama içi derli toplu makinanın. kazan büyük olduğu için yan duvar boşluğu az. dengeli yük dağıtımına o yüzden önem vermişler gibi düşünmeye başladım. kaldı ki yükü dağıtması eski makineme göre çok başarılı. yük uygun olmadan sıkmaya geçmiyor. Ne kadar dayanir bu makina göreceğiz. Şimdi memnun muyuz.Memnunuz. Ama şüphelerim var...
< Resime gitmek için tıklayın >





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi serdaryal -- 1 Aralık 2014; 13:27:04 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
10 yıl
Çavuş

Bende dün AEG L75280FL aldım kliksadan 1350 tl ye diğer makinam arçelikti en son içinden kıvılcımlar çıktı ve değiştirme kararı aldım. Tamamen internetten araştırmalar sonucu karar verdim inşallah doğru bir karar vermişimdir eski bir model mi yeni bir model mi onu bile bilmiyorum.İnşallah kullananlar memnundur ve bende memnun kalırım



M
10 yıl
Yüzbaşı

Vay be baya bi okudum...

Benim gözlemim ;
Yerli markalarımız kopyacı ve ben buldum yalancısı ve şişirme düşük kalite düşük işçilik dünya markalarıyla en az aynı fiyata satış politikası ki hakkı değil...vs...servisi zengin eder bizim bilgisiz ve araştırmadan habersiz yurdum insanıma hitap eder...

Dış görünüşüne bakıp teknolojik görünümlü kore markalarına yönelenler orta seviyedir ve sürprizli günleri bekler...şansına ne çıkar zaman gösterir...

Beyaz eşyanın mercedesi miele. (NOKTA)

MİELE alternatifleri yurdumuzda ; Electrolux/Aeg , bosch/siemens (madein germany olanlar!!) , ve diğer markaların sadece en üst modellerin bazıları kısmen diyebilirim....



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

M
10 yıl
Yüzbaşı

Bu arada yaklaşık 1 aydır bulaşık makinesi araştırdım...electrolüxESF5511LOW siparişim var bu hafta kurulacak...

Önceki makinemiz alman bosch 10 senedir kullanıyoruz ...

Fırsat buldukça yazmaya çalışırım.



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

L
10 yıl
Yarbay

c.makinesi arastirirken acemiligime geldi bir aydan fazla oldu,teknosa da son bir ürün olarak L75280FL buharli teshir urunu 3 yil garanti ile 1000 tl kararsiz kalip almadigima aslinda epeyce pismanim..

electrolux EWF1486GDW bimeks canli inceledim..aeg birkac modelde gordum ayni gun,dış gorunumde malzeme acisindan pek fark goremedim,electro time manager ozelligi guzel..



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

E
12 yıl
Teğmen

Arkadaşlar, birkaç sene beyaz eşya (bulaşık makinası) ve otomativ sektöründe, kalite(final audit), üretim ve proses destek mühendisi olarak çalışmış birisi olarak yazıyorum bu yazıyı. Malesef ama malesef candoğan beyin burada ve forumun çeşitli konularında yazdığı yazılara katılıyorum. Yazdıklarım bulaşık makinası ile ilgilidir ama firmaların parça temin ettikleri yan sanayiler hemen hemen tüm ürün gruplarında aynıdır. Dolayısıyla çamaşır makinası için de baz alabilirsiniz.

Firma ismine zarar vermemek ve halan çeşitli pozisyonlarda çalışan arkadaşlarımı incitmemek için adına marka ismi vermeyeceğim ama tahmin edebileceğiniz iki büyük Türk firmasının ürettiği makinalar, miele ve bosch ile kıyaslanmaya değmeyecek kadar kötü makinalardır. Malesef Türk firmaları, benim de yılarca içinde yeraldığım üzere sürekli olarak patent haklarını ihlal etmeden nasıl kopyalama yaparım ın peşinde.

Bir zamanlar sorumlu olduğum Audit labaratuarında, hemen hemen tüm markaların çeşitli modelleri test ediliyor. Müşteriden gelen her türlü kronik şikayette, hemen ilk olarak benchmark olarak kabul edilen Miele'yi ve paralelinde Bosch'un bazı modellerini inceleyip, onların problemlere nasıl çözüm bulduğunu anlamaya çalışırdık. Ve hemen her seferinde, adamların bizim karşılaştığımız sorunları, yıllar önce çıkarttıkları modellerde, çok basit ve maliyetsiz çözümlerle, "Patentini Alarak" çözdüklerine şahit oldum.

Ayrıca bizim yerli markalarımız maliyetleri azaltıp, karı artırmak adına, resmen yan sanayiden aldığı parçaların fiyatlarını öldürmektedirler. Bosch'un 2,5 TL ye aldığı basit bir plastik parçayı, bizim firmalar baskı ve mal alımını kesmekle tehdit ederek 1 TL'ye alıyor örneğin. Yan sanayi 1-2 parti iyi mal gönderdikten sonra kırma plastik kullanmaya başlar. Plastik enjeksiyon çevrim sürelerini düşürür. Siz yüzde 1-2 parça alarak kontrol yaparsınız ve şansınız varsa hatayı bulup partiyi geri gönderirsiniz ama, o hatalı mallar bir sonraki partide araya karıştırılıp mutlaka size geri gelir.

Mühendislikte meşhur bir söz vardır. "Ölçemezsen bilemezsin"diye. Malesef bizde ömür testi anlamında hiçbir yatırım yapılmıyor. Testini yapabildiğimiz birkaç noktada ise Almanların çok gerisindeyiz.

Örnek olarak; Bulaşık makinasının kapı menteşesi ömrünü ölçmek amacıyla yapılan pnömatik açma kapama cihazında, bizim mallar 50.000 yapmadan kırılıyor.

Veya bulaşık makinası dispenseri (parlatıcı veren parça), bazen parlatıcı vermiyor. Ama garibim Ayşe teyze nereden bilecek makinanın parlatıcı vermediğini. Makinamda damla izleri kalıyor diye şikayet edecek, servis bu normal diyecek. Konu kapanacak.

Veya fıskiyenin bir deliği enjeksiyon çapağından dolayı tıkalı olacak. Ayşe Teyze bu sefer makinam iyi yıkamıyor diyecek. Ama yine konu bir şekilde kapanacak.

Bir kalıpta hata keşfedersiniz ama kalıbın maliyeti çok pahalı olduğu için kalıp ömrünü tamamlasın, 100 bin parça yapsın, yeni kalıpta düzeltiriz derler. Kimse 50bin TL verip kalıbı yenilemeyi düşünmez. Bu tamamen kaliteye nekadar önem verdiğinizle ve hangi pazarlara mal sattığınızla ilgilidir.

Test ve normların kontrol amacıyla Almanya'da akrodite bir kuruluşa göndereceğimiz makinaları, herhangibir kazaya kurban gitmemesi için özenle şeçilen parçalarla, kendi elimizle monte edip, kontrollerini yapardık. Testlerde herşey güllük gülistanlık. Ama seriden 3 makina alıp gönderseniz, kimbilir ne hatalar çıkacaktır.

Makinanın parçaları kalitesiz olabilir, bu firmanın politikası da olabilir, bunun için firmaları suçlamıyorum ama ürünün speklerinin dışında değerlere sahip bir makinanın son müşteriye gitmeden, gerekli kontrol noktalarında tespit edilip, ek iş yapılması gerekir. Ama her kontrol noktası bir maliyettir. Bir elemandır. Eğer kaliteye önem vermiyorsanız ordaki 1 kontrol operatörü yöneticilerin gözüne batar.

Bir diğer önemli nokta ise zaman zaman video telekonferans ile, zaman zaman ise yüz yüze eğitim verdiğimiz teknik servislerin rezalet ötesi durumu. Malesef montaj talimatlarına uymazlar, arızalarda standartların dışında çözümler üretirler(ürettiklerini sanarlar), makinanın çalışma prensibini kavrayamadığı için, olmadık parçaları değiştirir. Bu konuda BSH gibi markalar diğerlerine göre daha iyi olmakla beraber, işin içinde yine biz olduğumuz için saçma sapan şeylerle karşılaşma şansınız en iyi markalarda dahi vardır.

Şunu da eklemek istiyorum. Gelen kullanıcı hatalarının %50'den fazlası yanlış kullanımdan kaynaklı hatalardır. Burada dürüst olmak gerekirse Türk halkı olarak kitapçığı okumak gibi bir alışkanlığımız yok. Ayrıca makinalarla ve teknolojiyle barışık bir toplum değiliz(cep telefonları haricinde). Dolayısyla sadece Türkiye'de görülebilecek bazı şikayetler de yok değil. Benim ailem dahil olmak üzere kadınların çoğu sadece makinaya koyup düğmesine basar. Programı yanlış seçer, bardakları yanlış yerleştirir, makina bakım ve temizliğine özen göstermez, çamaşır suyu en iyi deterjandır onlar için. Eğer layıkiyle kullanırsanız bir çok kötü makina bile uzun süre arızasız çalışır.

BSH gibi firmalar yeni bir ürün çıkartmadan önce, makinayı aylar boyunca saha testinde 20-30 makina ile deniyor. Testlerde sadece Almanya değil, pazarın extrem iklimine ve elektrik koşullarına sahip ülkeler de yeralıyor(Türkiye gibi sıcak ülkeler, Kafkas ülkeleri gibi voltaj dalgalanmalarının yaşandığı ülkeler vs gibi. Ve garanti süresi boyunca cihazın çalışmasının nasıl olacağı hızlandırılmış programlarla test edilir. Makina arka arkaya çalışır soğutulur, kapağı açılıp kapatılır ve bunu haftalar boyunca test eden makinalara bağlanır.

Vatansever bir Türk olarak, çok üzülerek yazıyorum bu yazıyı ama malesef gerçekler bunlar. Müşterilerin bilinci arttıkça, Ayşe Teyzeler bilinçlendikçe, kalitesiz firmalar rekabet edemeyecek ve kaliteye önem vermek zorunda kalacaklardır. Ama Türkiye gibi pazarlarda firmaları zorlayan müşteriler yok. Herkez benim gibi, sizin gibi forumda yazılanları okuyup araştırmıyor. Bana sadece bu iyi midir diye sorup, iyi dediğimde alan yüzlerce insan var.


Bu mesaja 3 cevap geldi.
-
12 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: efiksis

Arkadaşlar, birkaç sene beyaz eşya (bulaşık makinası) ve otomativ sektöründe, kalite(final audit), üretim ve proses destek mühendisi olarak çalışmış birisi olarak yazıyorum bu yazıyı. Malesef ama malesef candoğan beyin burada ve forumun çeşitli konularında yazdığı yazılara katılıyorum. Yazdıklarım bulaşık makinası ile ilgilidir ama firmaların parça temin ettikleri yan sanayiler hemen hemen tüm ürün gruplarında aynıdır. Dolayısıyla çamaşır makinası için de baz alabilirsiniz.

Firma ismine zarar vermemek ve halan çeşitli pozisyonlarda çalışan arkadaşlarımı incitmemek için adına marka ismi vermeyeceğim ama tahmin edebileceğiniz iki büyük Türk firmasının ürettiği makinalar, miele ve bosch ile kıyaslanmaya değmeyecek kadar kötü makinalardır. Malesef Türk firmaları, benim de yılarca içinde yeraldığım üzere sürekli olarak patent haklarını ihlal etmeden nasıl kopyalama yaparım ın peşinde.

Bir zamanlar sorumlu olduğum Audit labaratuarında, hemen hemen tüm markaların çeşitli modelleri test ediliyor. Müşteriden gelen her türlü kronik şikayette, hemen ilk olarak benchmark olarak kabul edilen Miele'yi ve paralelinde Bosch'un bazı modellerini inceleyip, onların problemlere nasıl çözüm bulduğunu anlamaya çalışırdık. Ve hemen her seferinde, adamların bizim karşılaştığımız sorunları, yıllar önce çıkarttıkları modellerde, çok basit ve maliyetsiz çözümlerle, "Patentini Alarak" çözdüklerine şahit oldum.

Ayrıca bizim yerli markalarımız maliyetleri azaltıp, karı artırmak adına, resmen yan sanayiden aldığı parçaların fiyatlarını öldürmektedirler. Bosch'un 2,5 TL ye aldığı basit bir plastik parçayı, bizim firmalar baskı ve mal alımını kesmekle tehdit ederek 1 TL'ye alıyor örneğin. Yan sanayi 1-2 parti iyi mal gönderdikten sonra kırma plastik kullanmaya başlar. Plastik enjeksiyon çevrim sürelerini düşürür. Siz yüzde 1-2 parça alarak kontrol yaparsınız ve şansınız varsa hatayı bulup partiyi geri gönderirsiniz ama, o hatalı mallar bir sonraki partide araya karıştırılıp mutlaka size geri gelir.

Mühendislikte meşhur bir söz vardır. "Ölçemezsen bilemezsin"diye. Malesef bizde ömür testi anlamında hiçbir yatırım yapılmıyor. Testini yapabildiğimiz birkaç noktada ise Almanların çok gerisindeyiz.

Örnek olarak; Bulaşık makinasının kapı menteşesi ömrünü ölçmek amacıyla yapılan pnömatik açma kapama cihazında, bizim mallar 50.000 yapmadan kırılıyor.

Veya bulaşık makinası dispenseri (parlatıcı veren parça), bazen parlatıcı vermiyor. Ama garibim Ayşe teyze nereden bilecek makinanın parlatıcı vermediğini. Makinamda damla izleri kalıyor diye şikayet edecek, servis bu normal diyecek. Konu kapanacak.

Veya fıskiyenin bir deliği enjeksiyon çapağından dolayı tıkalı olacak. Ayşe Teyze bu sefer makinam iyi yıkamıyor diyecek. Ama yine konu bir şekilde kapanacak.

Bir kalıpta hata keşfedersiniz ama kalıbın maliyeti çok pahalı olduğu için kalıp ömrünü tamamlasın, 100 bin parça yapsın, yeni kalıpta düzeltiriz derler. Kimse 50bin TL verip kalıbı yenilemeyi düşünmez. Bu tamamen kaliteye nekadar önem verdiğinizle ve hangi pazarlara mal sattığınızla ilgilidir.

Test ve normların kontrol amacıyla Almanya'da akrodite bir kuruluşa göndereceğimiz makinaları, herhangibir kazaya kurban gitmemesi için özenle şeçilen parçalarla, kendi elimizle monte edip, kontrollerini yapardık. Testlerde herşey güllük gülistanlık. Ama seriden 3 makina alıp gönderseniz, kimbilir ne hatalar çıkacaktır.

Makinanın parçaları kalitesiz olabilir, bu firmanın politikası da olabilir, bunun için firmaları suçlamıyorum ama ürünün speklerinin dışında değerlere sahip bir makinanın son müşteriye gitmeden, gerekli kontrol noktalarında tespit edilip, ek iş yapılması gerekir. Ama her kontrol noktası bir maliyettir. Bir elemandır. Eğer kaliteye önem vermiyorsanız ordaki 1 kontrol operatörü yöneticilerin gözüne batar.

Bir diğer önemli nokta ise zaman zaman video telekonferans ile, zaman zaman ise yüz yüze eğitim verdiğimiz teknik servislerin rezalet ötesi durumu. Malesef montaj talimatlarına uymazlar, arızalarda standartların dışında çözümler üretirler(ürettiklerini sanarlar), makinanın çalışma prensibini kavrayamadığı için, olmadık parçaları değiştirir. Bu konuda BSH gibi markalar diğerlerine göre daha iyi olmakla beraber, işin içinde yine biz olduğumuz için saçma sapan şeylerle karşılaşma şansınız en iyi markalarda dahi vardır.

Şunu da eklemek istiyorum. Gelen kullanıcı hatalarının %50'den fazlası yanlış kullanımdan kaynaklı hatalardır. Burada dürüst olmak gerekirse Türk halkı olarak kitapçığı okumak gibi bir alışkanlığımız yok. Ayrıca makinalarla ve teknolojiyle barışık bir toplum değiliz(cep telefonları haricinde). Dolayısyla sadece Türkiye'de görülebilecek bazı şikayetler de yok değil. Benim ailem dahil olmak üzere kadınların çoğu sadece makinaya koyup düğmesine basar. Programı yanlış seçer, bardakları yanlış yerleştirir, makina bakım ve temizliğine özen göstermez, çamaşır suyu en iyi deterjandır onlar için. Eğer layıkiyle kullanırsanız bir çok kötü makina bile uzun süre arızasız çalışır.

BSH gibi firmalar yeni bir ürün çıkartmadan önce, makinayı aylar boyunca saha testinde 20-30 makina ile deniyor. Testlerde sadece Almanya değil, pazarın extrem iklimine ve elektrik koşullarına sahip ülkeler de yeralıyor(Türkiye gibi sıcak ülkeler, Kafkas ülkeleri gibi voltaj dalgalanmalarının yaşandığı ülkeler vs gibi. Ve garanti süresi boyunca cihazın çalışmasının nasıl olacağı hızlandırılmış programlarla test edilir. Makina arka arkaya çalışır soğutulur, kapağı açılıp kapatılır ve bunu haftalar boyunca test eden makinalara bağlanır.

Vatansever bir Türk olarak, çok üzülerek yazıyorum bu yazıyı ama malesef gerçekler bunlar. Müşterilerin bilinci arttıkça, Ayşe Teyzeler bilinçlendikçe, kalitesiz firmalar rekabet edemeyecek ve kaliteye önem vermek zorunda kalacaklardır. Ama Türkiye gibi pazarlarda firmaları zorlayan müşteriler yok. Herkez benim gibi, sizin gibi forumda yazılanları okuyup araştırmıyor. Bana sadece bu iyi midir diye sorup, iyi dediğimde alan yüzlerce insan var.


Parmaklarınıza sağlık valla gayet güzel bir şekilde açıklamışsınız ama bunu Türk halkı pek anlamıyor maalesef.



S
12 yıl
Yüzbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: efiksis

Arkadaşlar, birkaç sene beyaz eşya (bulaşık makinası) ve otomativ sektöründe, kalite(final audit), üretim ve proses destek mühendisi olarak çalışmış birisi olarak yazıyorum bu yazıyı. Malesef ama malesef candoğan beyin burada ve forumun çeşitli konularında yazdığı yazılara katılıyorum. Yazdıklarım bulaşık makinası ile ilgilidir ama firmaların parça temin ettikleri yan sanayiler hemen hemen tüm ürün gruplarında aynıdır. Dolayısıyla çamaşır makinası için de baz alabilirsiniz.

Firma ismine zarar vermemek ve halan çeşitli pozisyonlarda çalışan arkadaşlarımı incitmemek için adına marka ismi vermeyeceğim ama tahmin edebileceğiniz iki büyük Türk firmasının ürettiği makinalar, miele ve bosch ile kıyaslanmaya değmeyecek kadar kötü makinalardır. Malesef Türk firmaları, benim de yılarca içinde yeraldığım üzere sürekli olarak patent haklarını ihlal etmeden nasıl kopyalama yaparım ın peşinde.

Bir zamanlar sorumlu olduğum Audit labaratuarında, hemen hemen tüm markaların çeşitli modelleri test ediliyor. Müşteriden gelen her türlü kronik şikayette, hemen ilk olarak benchmark olarak kabul edilen Miele'yi ve paralelinde Bosch'un bazı modellerini inceleyip, onların problemlere nasıl çözüm bulduğunu anlamaya çalışırdık. Ve hemen her seferinde, adamların bizim karşılaştığımız sorunları, yıllar önce çıkarttıkları modellerde, çok basit ve maliyetsiz çözümlerle, "Patentini Alarak" çözdüklerine şahit oldum.

Ayrıca bizim yerli markalarımız maliyetleri azaltıp, karı artırmak adına, resmen yan sanayiden aldığı parçaların fiyatlarını öldürmektedirler. Bosch'un 2,5 TL ye aldığı basit bir plastik parçayı, bizim firmalar baskı ve mal alımını kesmekle tehdit ederek 1 TL'ye alıyor örneğin. Yan sanayi 1-2 parti iyi mal gönderdikten sonra kırma plastik kullanmaya başlar. Plastik enjeksiyon çevrim sürelerini düşürür. Siz yüzde 1-2 parça alarak kontrol yaparsınız ve şansınız varsa hatayı bulup partiyi geri gönderirsiniz ama, o hatalı mallar bir sonraki partide araya karıştırılıp mutlaka size geri gelir.

Mühendislikte meşhur bir söz vardır. "Ölçemezsen bilemezsin"diye. Malesef bizde ömür testi anlamında hiçbir yatırım yapılmıyor. Testini yapabildiğimiz birkaç noktada ise Almanların çok gerisindeyiz.

Örnek olarak; Bulaşık makinasının kapı menteşesi ömrünü ölçmek amacıyla yapılan pnömatik açma kapama cihazında, bizim mallar 50.000 yapmadan kırılıyor.

Veya bulaşık makinası dispenseri (parlatıcı veren parça), bazen parlatıcı vermiyor. Ama garibim Ayşe teyze nereden bilecek makinanın parlatıcı vermediğini. Makinamda damla izleri kalıyor diye şikayet edecek, servis bu normal diyecek. Konu kapanacak.

Veya fıskiyenin bir deliği enjeksiyon çapağından dolayı tıkalı olacak. Ayşe Teyze bu sefer makinam iyi yıkamıyor diyecek. Ama yine konu bir şekilde kapanacak.

Bir kalıpta hata keşfedersiniz ama kalıbın maliyeti çok pahalı olduğu için kalıp ömrünü tamamlasın, 100 bin parça yapsın, yeni kalıpta düzeltiriz derler. Kimse 50bin TL verip kalıbı yenilemeyi düşünmez. Bu tamamen kaliteye nekadar önem verdiğinizle ve hangi pazarlara mal sattığınızla ilgilidir.

Test ve normların kontrol amacıyla Almanya'da akrodite bir kuruluşa göndereceğimiz makinaları, herhangibir kazaya kurban gitmemesi için özenle şeçilen parçalarla, kendi elimizle monte edip, kontrollerini yapardık. Testlerde herşey güllük gülistanlık. Ama seriden 3 makina alıp gönderseniz, kimbilir ne hatalar çıkacaktır.

Makinanın parçaları kalitesiz olabilir, bu firmanın politikası da olabilir, bunun için firmaları suçlamıyorum ama ürünün speklerinin dışında değerlere sahip bir makinanın son müşteriye gitmeden, gerekli kontrol noktalarında tespit edilip, ek iş yapılması gerekir. Ama her kontrol noktası bir maliyettir. Bir elemandır. Eğer kaliteye önem vermiyorsanız ordaki 1 kontrol operatörü yöneticilerin gözüne batar.

Bir diğer önemli nokta ise zaman zaman video telekonferans ile, zaman zaman ise yüz yüze eğitim verdiğimiz teknik servislerin rezalet ötesi durumu. Malesef montaj talimatlarına uymazlar, arızalarda standartların dışında çözümler üretirler(ürettiklerini sanarlar), makinanın çalışma prensibini kavrayamadığı için, olmadık parçaları değiştirir. Bu konuda BSH gibi markalar diğerlerine göre daha iyi olmakla beraber, işin içinde yine biz olduğumuz için saçma sapan şeylerle karşılaşma şansınız en iyi markalarda dahi vardır.

Şunu da eklemek istiyorum. Gelen kullanıcı hatalarının %50'den fazlası yanlış kullanımdan kaynaklı hatalardır. Burada dürüst olmak gerekirse Türk halkı olarak kitapçığı okumak gibi bir alışkanlığımız yok. Ayrıca makinalarla ve teknolojiyle barışık bir toplum değiliz(cep telefonları haricinde). Dolayısyla sadece Türkiye'de görülebilecek bazı şikayetler de yok değil. Benim ailem dahil olmak üzere kadınların çoğu sadece makinaya koyup düğmesine basar. Programı yanlış seçer, bardakları yanlış yerleştirir, makina bakım ve temizliğine özen göstermez, çamaşır suyu en iyi deterjandır onlar için. Eğer layıkiyle kullanırsanız bir çok kötü makina bile uzun süre arızasız çalışır.

BSH gibi firmalar yeni bir ürün çıkartmadan önce, makinayı aylar boyunca saha testinde 20-30 makina ile deniyor. Testlerde sadece Almanya değil, pazarın extrem iklimine ve elektrik koşullarına sahip ülkeler de yeralıyor(Türkiye gibi sıcak ülkeler, Kafkas ülkeleri gibi voltaj dalgalanmalarının yaşandığı ülkeler vs gibi. Ve garanti süresi boyunca cihazın çalışmasının nasıl olacağı hızlandırılmış programlarla test edilir. Makina arka arkaya çalışır soğutulur, kapağı açılıp kapatılır ve bunu haftalar boyunca test eden makinalara bağlanır.

Vatansever bir Türk olarak, çok üzülerek yazıyorum bu yazıyı ama malesef gerçekler bunlar. Müşterilerin bilinci arttıkça, Ayşe Teyzeler bilinçlendikçe, kalitesiz firmalar rekabet edemeyecek ve kaliteye önem vermek zorunda kalacaklardır. Ama Türkiye gibi pazarlarda firmaları zorlayan müşteriler yok. Herkez benim gibi, sizin gibi forumda yazılanları okuyup araştırmıyor. Bana sadece bu iyi midir diye sorup, iyi dediğimde alan yüzlerce insan var.


Tamda karar aşamasındayken.

Bu işte tecrübeli birisinin böyle samimi, bilgilendirici bir açıklamada bulunması takdire şayan doğrusu çok teşekkürler.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.