Almanya ile Türkiye'yi kıyas tutmak imkansız Almanya agir sanayi bilim ve benzeri alanlarda çok daha önceden girişim yapmış temeli olan bir ülkeydi zaten. Einstein gibi bilim adamlarını yetistiricek okulları eğitimi vardı. Bizde halkın çok az kismi okuma biliyordu. Sanayi altyapısı çok azdı . Anadolu'da pek bir şey yoktu birikim olarak . Yeni yeni kurulmaya başlandı . İnsan gücü de azdı ve birsuru daha faktör sayılır . Almanya olmuş bitmiş bir ülke değildi altyapısı sağlam ve çok çalışkan disiplinli bir millet . |
Nazilerin başa geçtiğinde devraldıkları ekonomik altyapı ile Cumhuriyet'in Osmanlı'dan devraldığı ekonomik altyapı bir değil. Almanya sömürgeci bir ülkeydi, Osmanlı Devleti ise sömürge bir ülkeydi. Almanya 1870'lerde yerli kapitalizmini kurmuş, sömürge edinmeye başlamış, sömürgelerden aldığı hammaddeleri işleyen, teknoloji geliştiren, endüstri ağını kurmuş bir ülke. 1870'den 1920'ye kadar da en büyük rakibi Fransa'ya bariz üstünlük kurmuştur, o ünlü Alsas-Loren meselesi var ya, doğal kaynaklara sahip olma yarışında Fransa'yı ezmiştir resmen. Almanya 1920'de ağır bir barış anlaşması imzalamış olabilir ama onu "küllerinden doğuracak" bir altyapı temeline sahiptir. Hem bu faktör, hem de 1933'te seçimle gelen Hitler'e, Sovyetler Birliği'ne saldırsın diye el altından yapılan ABD ve İngiltere yardımları, Almanya'nın tekrar güçlenmesinin başlıca nedenleridir. Türkiye'nin ise o dönemde hem böyle bir altyapısı yoktur, hem de onu "ortak düşmana karşı savaş" için kışkırtacak bir dış desteği yoktur. |
|
Rusya, 1917'de sosyalizmin ilanından sonra, "Beyaz Ordu" adı altında örgütlenen ve Batı ülkelerinin destek verdiği silahlı birliklerin saldırısına maruz kalıyor. Bu savaşta, sosyalist Bolşevikler rakiplerini yeniyor. Bu, Batı'nın istemediği bir sonuç oluyor. Onları devirmek için fırsat kolluyor, işe yarayabilecek her türlü güç odağını besleyip kullanıyor. Nazi Almanyası ile bolca ticaret yapılıyor. Ve de Nazilerin Sovyetlere saldırması beklentisi, heyecanı içerisinde tavizler veriliyor. Naziler 1936'da "yasak" denilen o Ren bölgesine girdiğinde bile, Almanya-Fransa sınırında bir tek kurşun atılmıyor. Naziler 1939'dan önce de bir yerleri işgal ediyor ama hiç ses çıkarılmıyor. Çünkü Hitler, Moskova'ya gidip Bolşevikleri devirecek, Batı'nın öncelikli işini halledecek, sonra da ortak bir blok saldırısıyla tasfiye edilecek, "kullanılıp atılacak" birisi gibi görülüyor. Ama planlar tutmuyor. Hitler seçimle başa geldi. Almanya'yı eski parlak günlerine döndürmeyi vaat ettiği propagandaları, savaşı kaybetmiş Almanya'da destek buldu. "Hitler'i Batı iktidara taşıdı" diye bir şey iddia etmiyorum, devletler kendi çıkarlarına uyan her şeyi kullanır diyorum. Birinci savaşın galibi olan Batı da, Nazizm'i Sovyetler Birliği'ne karşı kullanmayı, cılızken devirmemeyi, desteklemeyi tercih etti. Sovyetler Birliği, Nazi Almanyası'nın saldırganlığına karşı Avrupa'da bir blok oluşturulmasını talep ediyor, kabul görmüyor. Böyle bir manzara karşısında farklı bir yola başvuruyor, Nazi Almanyası ile bir anlaşma imzalıyor ve saldırıyı 1-2 yıl da olsa savuşturuyor. Eğer o barış anlaşması yapılmasa, Sovyetler Birliği saldırıya tamamen hazırlıksız yakalanacak halde. Aradaki güç dengesizliği öyle yüksek ki, barış anlaşmasının kazandırdığı zaman içerisinde alınan önlemlere rağmen bile, Rusya 2 yıl işgal altında kalıyor. Anlaşma yapılmasa, Naziler 1940'da Hazar petrollerine ulaşabilirdi... Stalingrad bozgunundan sonrası malum, Rusya'nın karşı saldırısı başlıyor. Haziran 1944'te Batı cephesinin açılması, Batı'nın Nazi kumarının tutmadığını bizzat ilan etmesi anlamına da geliyor. Bizzat ABD'li generaller bunu söylemiş, bu cephenin açılmasındaki en önemli etken Avrupa'nın tümüyle Sovyetler Birliği etkisi altına girmemesi. Yoksa, o an itibariyle Doğu cephesinde Berlin'e geri püskürtülme sürüyor ve savaşı Nazilerin kaybedeceği kesinleşmiş durumda zaten. Yazdıklarım yeterince inandırıcı gelmediyse, Japonya'ya atom bombaları atan pilotların röportajlarını bulup okuyun, Moskova'ya da atılacak bombalar için de eğitim gördüklerini belirtmişler, ama Batılı diplomatlar bu kadarının aşırı çılgınlık olacağını düşünüp bunun uygulanmasından vazgeçmiş. Naziler için denecek en güzel terim, "overrated". Abartılıyorlar. O güce kendi becerileriyle ulaşmadılar. Bir miras devralmışlardı ve de o dönemin özel koşullarından beslendiler. Özetle bu. |
|
Çok basit bir örnek: Eğer Naziler savaştan önce "ciddi bir tehdit" olarak algılanıyor olsaydı, 1936'da Ren kıyılarına İngiliz ve Fransız tümenleri yığılırdı ve iş oracıkta bitebilirdi de. Nazilere 6 yıl göz yumuldu, Naziler bu tavizlerden cesaret alarak daha da saldırganlaştı. Batı, Nazilerin kendilerinin istediği çizgiler içinde hareket etmeyeceklerini, yani kontrol edilemeyeceklerini, "Üçüncü Krallık" ütopyalarını gerçekleştirmek üzere Batı'nın sömürgelerini kapmak istediklerini "biraz geç gördü", 1939'da Nazilerle köprüleri atıp savaş ilan etti. "Geç gördü" demektense, "Bir risk alındı, plan tutmayınca B planı devreye girdi" demek daha doğru tespit olur. B planı da tutmadı, Fransa çok çabuk düştü, İngiltere ablukaya alındı... C planı, Sovyet direnişlerine bel bağlamak oldu, tüm Avrupa'yı istila eden Nazileri birisi durdursun da kim olursa olsun denilmeye başlandı artık... Sovyetler, Berlin'e doğru püskürme harekatına başlayıp kendi rejimini Doğu Avrupa'ya yaydığında ise D planı devreye girdi, Avrupa'da ikinci cepheyi açmak şart oldu. Normandiya Çıkartması da aslında fiyaskoyla sonuçlandı, tahmin edilenin çok üzerinde kayıp verildi, koordinasyon zayıftı, Batı Müttefik Orduları karadan çok yavaş ilerleyebildi. 1939 sonrası savaş sürecinde Sovyetler ile Batı dost olmadı. Dost olabilselerdi hemen 1945'te yeni bir savaş başlamazdı. "Avrupa'nın ortasına demir bir perde inmiştir" deyip, düşmanı hiç zaman kaybetmeden ilan edip, yeni savaş sürecini başlatan kişi de bizzat Winston Churchill idi. |
![]() |
silinebilir |
![]() ![]() |
Stalin'e atfedilen o cümlenin aslında Erich Maria Remarque'ın "Ölesiye Yaşamak" romanında yazdığı bir cümle olduğu belirtiliyor. Kitabı henüz okumadığım için, kaynak konusunda kesin bilgi veremiyorum. |
"Der tod eines menschen: Das ist eine katastrophe. Hunderttausend tote: Das ist eine statistik!" https://de.wikisource.org/wiki/Franz%C3%B6sischer_witz https://eksisozluk.com/entry/52257661 Ekşi Sözlükte orijinal kaynağı buldum. Stalin'e ait değil görünüyor. Belli ki birileri Stalin'i justify etmek için bu efsaneyi uydurmuş. Gerçi Stalin'e atfedileni biraz daha farklı ama muhtemelen sonradan bir ilave. Stalin'in bu kaynaktan da haberinin olduğunu sanmıyorum yani alıntısal ifade olacağını da sanmıyorum. Teşekkürler. ![]() ABD'nin Sovyetlere savaş açmak için gerekçesi yoktu Sovyetlerin gerekçesi ideolojilerinden geliyordu ama. Sovyetler yaralarını sarmak ve nükleer silah tatmamak için askeri olarak pasif kaldılar. Küresel kreditörler bir daha bir savaş çıkmasın ve aşırı sarsılmış olan statüko ekonomi kanalıyla sürsün diye düşünüldü. ABD Avrupa'yı kendisine müttefik ve uydu olarak gördü, Avrupa da çöküklüğü içerisinde ABD'de de bir finansman kaynağı ve komünist Sovyet İmparatorluğu'na karşı bir kalkan gördü. Komünizm dünyanın yeni öcüsü olarak kendisine envai çeşit düşman yarattı ve bu düşmanlar ise hegemon statükocular tarafından manipüle edilip kullanıldı. Dünya Amerikan ve Sovyet emperyal çemberleri arasında sıkışıp kaldı ve üçüncü bir cephe - Yugoslavya, Çin gibi kimi ülkelerin bağımsızlar hareketi - patlak verdi. Sovyet bloğu eriyip bu üçüncü cehpeden ülkeler dizisine karıştı ardından Rusya, İran, Çin ile "yeniden ortaya çıktı". İran'ın bulunmadığı Shangai Paktı'nda kısmen stratejik bir yüz kazandı. Çin dünya ekonomisi içerisinde bir süper güce evrildi ve neoliberal ideal dünya anlayışına aykırı olarak serbest ticaret ağı ve karşılıklı avantaj sistemi çıkarlar çatışması sonucunda yepyeni bir boyut kazandı. Bush, Trump gibi Amerikan başkanlarının temsil ettiği bir rüzgarla beraber liberal çıkar harmonisi yerini yarış ve rekabete, mümkün olan en kısa yoldan güç ve küresel prestij elde etmenin hegemonik politikalarına bıraktı. Bir iş adamı olan Trump liberal modelden ana iskeletini çizmiş olan Amerikan emperyalizminin sermaye ve üretim ayağının Çinliler tarafından sollandığını ve parlaklığını yitirdiğini gördü ve çareyi Çin'e ekonomik bir savaş - ticaret savaşını - ilan etmekte buldu. Şimdi zaten iç desteğini giderek de yitiriyor ama ABD'nin ekonomik anlamda Çin'in gölgesinde kalacağı gerçeğini dehşetle gören ilk Amerikan başkanı kendisi gibi duruyor. |
silinebilir |
bizim almanya gibi olma bi şansımız yok bilim gelenegi olan bi ülke ile yıl 2020 halen ortadogu kafası birmi ALLAH aşkına örnek verim hiç bi siyasi partiye uye olmayan oy atmayan biri bile devlete hukumete en ufak bi şikayette ya din ile ya da mecvut ekonomi şartlarıyla saldırıyorlar bak geçen adam diyor ki eğitim sistemimiz kötü ekonomik durumumuz belli bunların duzeltilmesi lazım karşısında ki seninde anlıcan AKP li efendim CHP zamanı ezan TÜRKÇE okutuldu dedimi iyi anladın kardeşim bu toplum la bi yere kadar gelişirsin sonra hoop 50 sene geride kalmış görürsün kendıni bu hep böyle olmuştur KALDI KI BEN ŞUNA İNANIYORUM EĞİTİMİ BU ULKEDE ASLA KALKINDIRMICAKLAR GERİSİNİ SEN ANLA ARTIK |
Almanya zaten o kaynağa, yetenekli ve zeki insanlara, kapasiteye sahipti. Kömürleri atınca elmaslar gün yüzüne çıktı. Hitler'inki güzel bir dokunuştu o kadar. Senin o zamanki ülkende bilim yeni yeni bilinen bir şeydi. 10 sene öncesine kadar bilim insanı yoktu. Taş devrinden kalma, ilkel bir milletti. Bilim ve teknolojiyle ilgili ilk jenerasyon onlardı zaten. Atatürk buna rağmen güzel ataklar yapıp sağlam bilim insanları getirtti. Hitler'in attıkları bizim için elmastı. |
din yüzünden. |
|
II. Dünya Savaşı, 20. yüzyılda dünya çapında yapılan iki savaştan ikincisi olup birçok milletin yer aldığı, 1939'dan 1945'e kadar süren küresel bir askerî çatışmadır. |
Almanya'yla Türkiye'nin karşılaştırılması çok komik , bir kere 1930'lardan itibaren en çok hangi ülkeden ithalat yapıyoruz diye bakarsan bu ülke Almanya , bu dediğin top tüfek tankı bir gecede üretmediler , Almanya birliğini tamamladıktan sonra zaten sanayileşmiş bir ülkeydi Çelik üretiminde ve denizlerde İngiltere'ye kafa tutabilecek yegane devlet. Bir kere Almanlarda Max Weber'inde dediği bir Protestan çalışma etiği var kimileri kapitalizmin ortaya çıkmasında bu etiğin olduğunu söylüyorlar. Türkiye Cumhuriyetine gelince doğru düzgün altyapısı sanayisi ve eğitim ve sağlık sistemi olmayan bir imparatorluğun mirasını almış bir devletten bahsediyoruz. Kurulan birçok fabrika vs yabancı ülkeler tarafından açılan krediler vasıtasıyla yapıldı. |
Birinci dünya savaşında atladığımız bir konu var Almanya aslında doğuda Rusya'yı yenilgiye uğratıyor. Rusya harplerde ezici yenilgiler alıp çok toprak kaybediyor. Almanya batıda kaybetmeseydi doğuda zafer Almanya için garantiydi. Sahada savaşı kazanmıştı. Fisyon süreçleri ile uğraşmak yüksek bir teknik ve teorik bilgi birikimi ve sermaye gerektiriyor hocam o dönemde çoğu ülke için atom enerjisine dayalı bir mekanizma - bomba hayaldi. Ünlü Alman fizikçi Werner Heisenberg Amerikalıların bombayı yaptığına inanmıyor bile ikinci dünya savaşından hemen önce Alman kimyager Otto Hahn fisyon sürecini üretmiş ve keşfetmiş olmasına rağmen.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >