Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
13
Cevap
10546
Tıklama
5
Öne Çıkarma
1800'lerde Anadolu(insan Tipleri üzerine)
Ü
10 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

< Resime gitmek için tıklayın >
Fotoğraf Fethiye'yi 1880li yıllarda gezen Alman bir antropolog tarafından çekilmiştir. 1800'lerin sonlarını konuşurken sanılıyor ki memlekette Şinasiler, Namık Kemaller fink atıyor. Anadoludaki halk hiç de onlar gibi değildi. Bu arkadaş mesela, bin yıl önce Asya'daki atalarını her şeyiyle yansıtmaya devam ediyor.


Felix Von Luschan, 11 Ağustos 1854 doğumlu ve mesleki hayatına birçok bilimsel alanı sığdırmayı başarabilmiş bir bilim adamıdır. Arkeoloji, tıp, etnoloji Luschan’ın adından başarıyla sözettirdiği bilim alanlarıdır. Luschan bir arkeolog ve etnoloji uzmanı olarak dünyanın farklı noktalarına insanların etnik kökenlerini incelemek amacıyla birçok araştırma gezisi yapmış, farklı insan topluluklarına ait farklı kültürleri her açıdan değerlendirmeye çalışmıştır.
Luschan araştırmaları için yaptığı gezilerinden bir tanesini de 1883-84 yılında Likya’ya düzenlemiş, Likya bölgesini ayrıntılı bir şekilde incelemiş, bölge insanı ve yerel kültürü hakkında araştırmalar yapmıştır. Öyle ki; gezi ve incelemeleri sonrasında 2 ciltten oluşan araştırma yazılarını, kendisi gibi bir bilim adamı olan yakın arkadaşı Eugen Petersen ile oldukça kapsamlı bir kitap haline getirmiştir. İlk kez 1889 yılında, Almanca olarak yayınlanan “Reisen in Lykien Milyas Und Kibyratis” adlı kitabında, Likya ve çevresinde yaşayan farklı kültürlere ait ilginç araştırma yazılarına yer vermiştir.
Luschan, 1880 gibi eski bir tarihe ait olsa da araştırma yazılarını kendi çektiği fotoğraflarla desteklemiştir. Antropolog kimliği ile çektiği bu fotoğraflardan bazıları da ilginç bir şekilde o tarihlerde Likya bölgesinde yaşayan Türklere aittir. Kitabında ve sonraki araştırmalarında Türk etnik kimliğine ve özellikle Likya bölgesinde dağınık şekilde yaşayan Tahtacılar’a dair ayrıntılı gözlemler ve ölçümler de yapmıştır. Ölçümler diyorum, zira kitabının sonunda bölge köylerinde yaşayan Türklere ait antropolojik ölçümleri de yayınlamıştır. Bunların içinde köy köy ayrılan kafatası çap ölçümleri dahi vardır. İlk bakışta biraz garip gelse de aslında Luschan’ın bir antropolog olduğunu unutmamak gerekir.


< Resime gitmek için tıklayın >

Fakat öyle dikkat çekici birşey var ki o da; Luschan’ın o tarihlerde çektiği Türk insanlarına (Yörükler) ait portreler. Luschan, kitabındaki bu portreleri de çeşitli şekillerde sınıflandırmış. Bu portrelerde bölgedeki Yörüklere ait ilginç bir nokta var; o da Likya’da yaşayan Yörüklerin saç modelleri. 1880′lerin ortaları gibi hiç de erken olmayan bir tarih olsa da; anlaşılan o ki Likya’da yaşayan Yörükler tarih karşısında çok da fazla aşınmamışlar. Yörük erkeklerinin saç kesimleri orta Asya’dan üç-dört kuşak önce gelen dedelerine benzer
şekilde. İnsan kültürünün, geleneklerinin ve alışkanlıklarının garip bir boyutu işte. Zaman ve değişim, gözlerden uzak, çadırlarda ve dönemin şartlarıyla ulaşılması zor yerlerde yaşayan bu insanları fazla etkileyememiş.

< Resime gitmek için tıklayın >

Portrelerin bir çoğunda Erkek yörüklerin başlarının arka kısmındaki bir tutam saçı kesmedikleri ve uzun bir şekilde bıraktıkları görülüyor. Muhtemelen Likya’da yaşayan ve yaşamış birçok uygarlık gibi yörükler de dağlık ve zor coğrafi şartlar yüzünden dışarıdan oldukça yalıtılmış bir yaşam sürüyorlardı. Daha önce Yaşar Kemal’in İnce Memed serisinde Çukurova yörüklerinin de aynı şekilde baş kısmının arka tarafında kalan ince bir saç demetini hiçbir zaman kesmediklerini ve hatta erkeklerin bıraktıkları bu saçları ördüklerini okumuştum. O zamanlar bu bana biraz abartılı gelmiş olsa da Luschan’ın fotoğraflarından sonra aslında Yaşar Kemal’in Çukurova yörüklerini hiç de abartmadığını anlamış oldum. Anlaşılan o ki; Yörükler, Orta Asya’dan getirdikleri birçok alışkanlığı, gelenek ve göreneği 1880 yılında dahi bir nebze de olsa yaşatmayı sürdürebilmişler. Bu saç modelinin Orta Asya’dan getirmiş olduğumuz bir askeri gelenek olduğunu ve Timur dahil, Anadolu’ya Asya’dan gelen birçok asker-savaşçı Türk’ün saçlarının bu şekilde kesildiğini farklı kaynaklarda okumuştum (Beylikler döneminde Anadolu’da yaşayan Türkmen-Yörükler, Timur Anadolu’ya ayak bastığında Ondan oldukça etkilenmişlerdir). Muhtemelen büyük ölçekte islamiyetin yaygınlaşmasıyla birlikte kaybettiğimiz bir estetik anlayışıydı. İşte bu eski ve değerli portreler, uzaklardan, zamanın derinliklerinden, dedelerimiz ile birlikte getirdiğimiz, gittikçe eriyen bir kültürün, bir estetik anlayışın son kalıntılarının fotoğraflarıdır.
< Resime gitmek için tıklayın >

Eski Türklerin Saç kesimleri ile ilgili bulduğum bir kaynak bakın ne diyor;
“Türkler çeşitli saç modellerini kullanmışlardır. Bunun nedeni ise Türklerin çok geniş bir coğrafyaya yayılmış olmaları ve değişik kültürlerden etkilenmiş olmalarıdır. Eski Türklerin saç stilleri için kısaca şöyle denilebilir. Batı Türklerinin yani Oğuzların ve Peçeneklerin saçları genellikle uzun, doğuya doğru gidildikçe bu değişmektedir.Proto-Moğol kavimlerinin inanışlarına göre, onların ataları “dazlak kafalı” kimselerdi. Bu inanış Proto-Moğollara kadar yayılıyordu. Bundan dolayı Moğollar ile onların tesiri altında kalmış olan Doğu Türkleri, bu inanışa uyarak saçlarını kesmişlerdir. Başın etrafı derin olarak traş edildikten sonra, tepede bırakılan tek örgü Kuzeydoğu Asya ile Mançu kavimlerine ait bir saç şekli idi. Bu saç şeklinin bu kavimlerden geçmesi muhtemeldir. (Ögel,1978:273-274).
Selçuklu zamanında erkeklerde uzun saç adeti devam etmektedir. Selçuklu zamanında erkeklerde iki tip saç mevcuttu. Erkekler, ya saçlarını omuzlarına salıveriyorlardı yada başlarını kazıtıp sadece bir perçem bırakıyorlardı. Erkeklerin bıyıklı oldukları belirtilmekte ancak sakaldan bahsedilmemektedir” (Köymen,1971:51-90).
Ögel farklı bir kaynakta ise şöyle söylüyor;
“Eski Türklerin saçı genellikle uzun ve örgülü idi.Uzun saç bazen de serbest bırakılmıştı. Doğuya doğru gidildikçe ise Çin ve Moğol etkisi altında kalan Türklerin saçlarını çok kısa kestikleri veya kazıttıkları görülmektedir.Başka bir model ise Kuzeydoğu Asya ile Mançu kavimlerine ait olan, başın etrafı kazındıktan sonra tepe bırakılan tek örgülü saç modeli idi.Türklerin bu farklı saç modellerini kullanmalarının nedeni ise çok geniş bir coğrafyaya yayılmış olmaları ve değişik kültürlerden etkilenmeleridir”. (Ögel, 1978:273-274)
Luschan’ın fotoğrafladığı aşağıdaki güzel portre ise 1883 yılında Likya bölgesinde yaşayan bir Tahtacı Türkmen’ine aittir.
< Resime gitmek için tıklayın >
kaynak:http://yaban-ci.blogspot.com.tr/2014/07/1880lerde-anadolu.html?m=1





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ürüng ayıg toyon -- 27 Ekim 2016; 22:53:01 >

H
10 yıl
Yarbay

Güzel bir derleme olmuş. Teşekkürler



B
10 yıl
Binbaşı

Yörüklerin yasam tarzı dolayısıyla geleneklerimi kaybetmiyorlar 60 lı yıllara kadar azımsanmayacak derecede idiler. Bugünlerde burada fethiyede yasıyorum cok az yörük tarzı yaşayan kaldı.



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
N
10 yıl
Yarbay

İlginç, toplumun geri kalanından izole olmak ne kadar çok fark ettiriyor demek ki. Yani asıl görüntüleri çok korunmuş yörüklerde.
Doğduğum şehire arabayla 15 dakikalık bir köy var. 1850'li yıllarda yazılmış, benimde epey eskiden Türkçe çevirisini okuduğum bir kitapta Cengiz'in komutanlarından, yanlış hatırlamıyorsam İl-cek veya İli-cek'in soyundan ve savaşçılarından gelen kişilerin o köyde yaşadıklarını okumuştum.
Ama ne moğola nede yukardaki yörük resimlerine benziyor oranın köylüleri artık.


Bu mesaja 2 cevap geldi.
K
10 yıl
Yüzbaşı

güzel paylaşım teşekkürler



K
10 yıl
Yarbay

Arkadaşlar bu gelenek sadece Asya'dan gelme değil binlerce yıllık bir birikim ile alakalıdır. Aynı saçlar Hunlarda da vardır örneğin. Bizim Yörük dediğimiz Türkmen grupları çok yakın zamana kadar eski geleneklerini korumuşlardı. Halen daha Yörük köylerinde eski izlere ve geleneklere kısmen rastlamak mümkün. 19. yy da halen müslüman olmamış gruplar vardı Anadolu ve Azerbaycan coğrafyasında.
Arkadaşlar Midyat ve civarındaki aşiretlere bakın ve o aşiretlerlin hanım ağalarının özellikle yüz ve çenesine bakın. Şimdi kalmamış olabilir ama yakın zamana kadar bu ninelerimiz yüzlerinde ve özellikle çene kısmına dövme yaptırırlardı. Dövmelerdeki simgeleri incelediğiniz zaman aslında baya baya tamga olduklarını bazılarının boy aşiret tamgası bazılarının ise yazı şeklinde olan tamgalardan kullandıklarını görürsünüz. Ve nedense bu kadınların mensubu oldukları aşiretler Kürt aşireti olarak bilinir.

Bakın bazı Anadolu köylerinde çok yakın zamana kadar geyik ve keçi kutsal görülürdü. Kutsal derken tapınılan veya dini önem anlamında değil tabiki. O bölgelerde geyik veya koç avlamak hele zarar vermenin halk tarafından çok büyük cezası olurdu. Nedeni ise geyik ve koçun en eski Türk sembollerinden taa Tanrı dağlarından Altay dağlarından kalma bir gelenek olmasıyla ilgili bir durum.

Bakın bugün dünyada halay çekme diye bir oyunu olan tek milletiz. Veya çayda çıra denen bir oyunumuz var. Aynı zamanda insanların el ele birşeyler yaptığı muhtemelen dini içeriği olan binlerce senelik kaya çizimlerimiz vardır. Yani o kültür bağları halen daha devam etmektedir.

Bu arada ilk mesajdaki insanlara bakıp onları azınlık olarak sanmayın. Evet aslında azlar ama azınlık değiller zira o balbal dahil bu tip gelenekleri yaşatan insanlar göçebe yaşayan Yörüklerdi. Aynı Türkmen adamlar şehirlerde yaşamaya başladıklarında artık göçebe geleneklerinin birçoğunu yaşaması beklenemez çünkü ihtiyaçlar değişmiştir. Yani insanlar aynı insan değişen birşey yok şehirdeki Türkmen de aynı ovada göçen de. Örneğin benim ailemin bir tarafı Özbek bir tarafı Oğuz. Tip olarak baktığında bana tam Türk dersin hatta Özbek tarafı ağır basıyor dersin fakat Oğuz geleneğimiz daha ağır basmıştır.

Bu kadar uzun ve hevesli anlatmamın sebebi ise biz gerçekten dünyanın en eski ve en köklü birkaç milletinden biriyiz bunun farkına varmamız gerekiyor.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
P
10 yıl
Yarbay

gerçekten çok yararlı bir konu olmuş, incelemeyi yapan kişiye ise buradan minnetlerimi göndereyim


Bu mesaja 1 cevap geldi.
C
10 yıl
Teğmen

Vay be . Bende halkın çoğu namık kemal gibi sanardım :D



O
10 yıl
Yüzbaşı

hocam derleme size mi ait alıntı mı



< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
Ü
10 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

quote:

Orijinalden alıntı: OutSecT

hocam derleme size mi ait alıntı mı

Alıntı,kaynağı koydum,

Kaynakta geçen kitabıda bulmak lazım aslında,daha fazla görsel olabilir.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
E
10 yıl
Yarbay

Arşivimde bu saçla ilgili bir sürü resim vardı. Bir ara atarım. Şimdilik şunları atayım;

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >


Bu mesaja 1 cevap geldi.
B
10 yıl
Yarbay

bu araştırma anadolunun tümünü kapsamıyor, dar alanlı bir çalışma...

dolayısıyla "1800'lerde anadolu" yerine "1800'lerde fethiye yörükleri" başlığı daha isabetli olur...


Bu mesaja 1 cevap geldi.
E
10 yıl
Yarbay

U
10 yıl
Teğmen

Güzel konu teşekkürler



DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.