DonanımHaber Mini sürüm 2 Ocak 2026 tarihi itibariyle kullanımdan kalkacaktır. Bunun yerine daha hızlı bir deneyim için DH Android veya DH iOS uygulamalarını kullanabilirsiniz.
Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
17
Cevap
1161
Tıklama
7
Öne Çıkarma
......
V
11 yıl (899 mesaj)
Teğmen
Konu Sahibi

............





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vecking -- 27 Ekim 2021; 8:2:16 >

G
11 yıl (8891 mesaj)
Binbaşı

Abdullah gül olsaydı.



T
11 yıl (3726 mesaj)
Binbaşı

Eleştirecek birşey bulamayan koyunların yeni lafı "kukla"



L
11 yıl (888 mesaj)
Yüzbaşı

Ülkenin vezir- i azam adayı :S



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

C
11 yıl (379 mesaj)
Teğmen

Chp anca kurultaya gider koltuk sevdası için.. ak parti ise her zamanki gibi çağdaş ve modern aklı selim davranarak istişare ile yeni başkanını seçer. Sizde bu kafa oldukça daha çok kurultay yaparsınız çakmA atatürkçüler sizi...



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
1
11 yıl (42036 mesaj)
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: cixjoseph

Chp anca kurultaya gider koltuk sevdası için.. ak parti ise her zamanki gibi çağdaş ve modern aklı selim davranarak istişare ile yeni başkanını seçer. Sizde bu kafa oldukça daha çok kurultay yaparsınız çakmA atatürkçüler sizi...

Aklıselim davranmak mı?
Tarafsız olmak mecburiyetinde olan bir cumhurbaşkanı, başbakan ve genel başkan olacak adamı tayin ediyor ve siz buna istişare mi diyorsunuz? Gerçekten bu kadar görmemeyi nasıl başarabiliyorsunuz?


Bu mesaja 1 cevap geldi.
T
11 yıl (47899 mesaj)
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: Emre'^

quote:

Orijinalden alıntı: Treth

quote:

Orijinalden alıntı: Emre'^

IŞİD'e terörist diyemeyen, 49 insanın rehine olmasının sorumlusu olan, dış politikada tek yaptığı kınamak ve kimse bizim sabrımızı test etmesin diyen, iğrenç sırıtışıyla hiçbir işe yaramayan, doğru düzgün konuşamayan RTE kuklası olacak biri BB oldu.


Ne yapsaydı AKP oy birliği ile Kemal KILIÇDAROĞLU nu Başbakan mı yapsaydı. Sonuçta parti içinden birinde karar kılacakları ve sen gelip buraya yine "kukla" yazacaktın.

Aklında daha iyi bir isim varsa söyle bilelim ?

Başbakanlık yapacağı sürede RTE ne derse onu yapacak.Asla bir parti ve ülke yönetecek bir adam değil o.Başka biri olsa öyle demeyebilirdim.Bu adam öyle ama.
Her neyse de niye sadece kukla diyişime cevap verdin ? Cevap vereceksen bütün yazdıklarıma cevap versene ? IŞİD, DIŞ POLİTİKA BECERİKSİZLİĞİ, İĞRENÇ SIRITIŞ VE KINAMAKTAN BASKA BİSİ YAPMAMASI ? 49 ESİR VATANDAŞ ?

Türkiye de işid'e terörist diyemeyen biri mi varmış bunu tam olarak nereden çıkardın ? Türkiye Cumhuriyetinin İşid'i terör örgütü olarak resmen kabul ettiğini biliyoruz. Yani neymiş.. Bu hükümet işid'i terörist olarak görüyormuş bundan daha ötesine gerek var mı ?

Konsolosluk görevlileri ile ilgili olarak uzun zamandır bir şey okumadım son durumlarını ve hükümetin bu konudaki adımlarına bakmadan cevap vermek istemiyorum. Adamların öncelikle ne yapıp ne yapmadıklarını görmem gerek.

Geri kalan senin fantezin olduğu için yanıtlamaya gerek yok. İğrenç bir sırıtış falan sırf art niyetinden gelen şeyler.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
C
11 yıl (379 mesaj)
Teğmen

quote:

Orijinalden alıntı: 1881

quote:

Orijinalden alıntı: cixjoseph

Chp anca kurultaya gider koltuk sevdası için.. ak parti ise her zamanki gibi çağdaş ve modern aklı selim davranarak istişare ile yeni başkanını seçer. Sizde bu kafa oldukça daha çok kurultay yaparsınız çakmA atatürkçüler sizi...

Aklıselim davranmak mı?
Tarafsız olmak mecburiyetinde olan bir cumhurbaşkanı, başbakan ve genel başkan olacak adamı tayin ediyor ve siz buna istişare mi diyorsunuz? Gerçekten bu kadar görmemeyi nasıl başarabiliyorsunuz?





Bunun görmemekle alakası yok ki? Taraflı olduğunu zaten herkes biliyor : ) Sayın cumhurbaşkanı taraflı olacağını zaten kendisi seçimlerden önce açıkladı : )
Zaten aklı selim düşünseniz Recep tayyip erdoğanın tarafsız olamayacağını anlarsınız : ) Ben sadece partinin kendi arasında istişare yaparak davutoğlunu seçtiğini belirtim ki zaten onun yerine Bin ali yıldırım, ali babacan yada taner yıldız olsaydı emin ol yine RTE'ye bağılı kalacaktı.

Sizce bugüne kadar hangi Cumhurbaşkanı tarafsızdı? ATATÜRK'ten başka?? O makam yasalara göre sözde tarfsız olmak zorunda ama hangi ideoloji orayı ele geçirirse tarafsız rolüne bürünür ama gerçekte öyle değildir. Solcu aday olsa sağcının yasasını VETO eder, Sağcı olsa Solcu hükümetin yasalarını VETO eder.



1
11 yıl (42036 mesaj)
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: Treth

quote:

Orijinalden alıntı: Emre'^

quote:

Orijinalden alıntı: Treth

quote:

Orijinalden alıntı: Emre'^

IŞİD'e terörist diyemeyen, 49 insanın rehine olmasının sorumlusu olan, dış politikada tek yaptığı kınamak ve kimse bizim sabrımızı test etmesin diyen, iğrenç sırıtışıyla hiçbir işe yaramayan, doğru düzgün konuşamayan RTE kuklası olacak biri BB oldu.


Ne yapsaydı AKP oy birliği ile Kemal KILIÇDAROĞLU nu Başbakan mı yapsaydı. Sonuçta parti içinden birinde karar kılacakları ve sen gelip buraya yine "kukla" yazacaktın.

Aklında daha iyi bir isim varsa söyle bilelim ?

Başbakanlık yapacağı sürede RTE ne derse onu yapacak.Asla bir parti ve ülke yönetecek bir adam değil o.Başka biri olsa öyle demeyebilirdim.Bu adam öyle ama.
Her neyse de niye sadece kukla diyişime cevap verdin ? Cevap vereceksen bütün yazdıklarıma cevap versene ? IŞİD, DIŞ POLİTİKA BECERİKSİZLİĞİ, İĞRENÇ SIRITIŞ VE KINAMAKTAN BASKA BİSİ YAPMAMASI ? 49 ESİR VATANDAŞ ?

Türkiye de işid'e terörist diyemeyen biri mi varmış bunu tam olarak nereden çıkardın ? Türkiye Cumhuriyetinin İşid'i terör örgütü olarak resmen kabul ettiğini biliyoruz. Yani neymiş.. Bu hükümet işid'i terörist olarak görüyormuş bundan daha ötesine gerek var mı ?

Konsolosluk görevlileri ile ilgili olarak uzun zamandır bir şey okumadım son durumlarını ve hükümetin bu konudaki adımlarına bakmadan cevap vermek istemiyorum. Adamların öncelikle ne yapıp ne yapmadıklarını görmem gerek.

Geri kalan senin fantezin olduğu için yanıtlamaya gerek yok. İğrenç bir sırıtış falan sırf art niyetinden gelen şeyler.




Bunlar yeni başbakanınızın lafları:
''Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “IŞİD, terörize bir yapı gibi görünebilir ama reaksiyon olarak doğdu” dedi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve kuvvet komutanları Dışişleri Konutu’nda dün IŞİD’in ilerleyişi hakkında konuşmak için bir araya geldi. Olağanüstü toplantının ardından NTV’de canlı yayına katılan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, IŞİD’e yine “terör örgütü” diyemedi. Davutoğlu, özetle şunları söyledi: “IŞİD dediğimiz yapı radikal, terörize gibi bir yapı olarak görülebilir. Ama oraya katılanlar arasında Türkler, Araplar, Kürtler vardır. Oradaki yapı, daha önceki hoşnutsuzluklar, öfkeler, büyük bir cephede geniş bir reaksiyon doğurdu. Eğer Irak’ta Sünni Araplar dışlanmamış olsaydı böyle bir öfke birikmesi olmazdı. Eğer Beşar Esad’a ‘Yüzde 12’lik bir etnik yapı ülkeyi yönetmesin bu ülke hepinizin’ dediğimizde dinlenseydi bunlar yaşanmazdı. IŞİD öfkeyle büyüyen bir tehdit ama işin özünü unutmamak lazım.''

http://www.taraf.com.tr/haber-davutoglu-isid-terorize-gibi-gorunebilir-ama-161085/

Hadi hayırlı tıraşlar.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
P
11 yıl (38728 mesaj)
Yarbay

mükemmel bir başbakanımız oldu.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
O
11 yıl (11452 mesaj)
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: chairman of the board

mükemmel bir başbakanımız oldu.

Allah yar ve yardımcısı olsun.
Kiskancliktan delirenler var.Onlara bakıp bakıp gülüyorum.



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

V
11 yıl (1108 mesaj)
Yüzbaşı

Biz Üniversite de Ahmet Davutoğlu'nun tezleriyle eğitim gördük . Kendisi tüm dünyada tanınan ve saygı gören bir bilim adamıdır . Tam bir Osmanlı Milliyetcisidir. Kendisi ve dünya görüşü hakkında bilhi edinmek isteyenler Huntington'un Medeniyetler Çatışması adlı tezine verdiği cevabı okuyarak gerekli fikri sağlayabilirler .


Bu mesaja 1 cevap geldi.
M
11 yıl (10754 mesaj)
Binbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: vahapcemil

Biz Üniversite de Ahmet Davutoğlu'nun tezleriyle eğitim gördük . Kendisi tüm dünyada tanınan ve saygı gören bir bilim adamıdır . Tam bir Osmanlı Milliyetcisidir. Kendisi ve dünya görüşü hakkında bilhi edinmek isteyenler Huntington'un Medeniyetler Çatışması adlı tezine verdiği cevabı okuyarak gerekli fikri sağlayabilirler .

Hangi üniversite?


Bu mesaja 1 cevap geldi.
V
11 yıl (1108 mesaj)
Yüzbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: Mr. Pink

quote:

Orijinalden alıntı: vahapcemil

Biz Üniversite de Ahmet Davutoğlu'nun tezleriyle eğitim gördük . Kendisi tüm dünyada tanınan ve saygı gören bir bilim adamıdır . Tam bir Osmanlı Milliyetcisidir. Kendisi ve dünya görüşü hakkında bilhi edinmek isteyenler Huntington'un Medeniyetler Çatışması adlı tezine verdiği cevabı okuyarak gerekli fikri sağlayabilirler .

Hangi üniversite?

Ondokuz Mayıs Üniversitesi , Eğitim Fakültesi \ Sosyal Bilgiler Öğretmenliği , Siyasi Coğrafya dersi . Huntington'un Medeniyetler Çatışması tezine karsı doğulu ve ağırlıklı olarak İslam Üniversitelelerinden hocaların temel dayanağı Ahmen Davutoğlunun fikirleri olmuştur . Vaktiniz varsa biraz göz gezdirmenizi öneririm .


Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
11 yıl (2765 mesaj)
Yarbay

Yerinde olmayan bir karar olduğunu düşünüyorum. Dışişleri bakanlığı süresince dış politikada laftan öteye gidemedi. Akp'nin içinde daha yatkın isimler vardır.

Ayrıca her şeyi de milliyetçiliğe vuracaksanız ''Karayiler-kırım tatarları-Davudoff'' size çağrışım yapmalı. Yahudi kökenli bir adam Osmanlı milliyetçisi olabilir diyorsanız sorun yok. Bir insanın milliyeti zerre kadar umrumda olmaz fakat ezbere konuşmamanızı öneririm.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
V
11 yıl (1108 mesaj)
Yüzbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: Silent Enigma

Yerinde olmayan bir karar olduğunu düşünüyorum. Dışişleri bakanlığı süresince dış politikada laftan öteye gidemedi. Akp'nin içinde daha yatkın isimler vardır.

Ayrıca her şeyi de milliyetçiliğe vuracaksanız ''Karayiler-kırım tatarları-Davudoff'' size çağrışım yapmalı. Yahudi kökenli bir adam Osmanlı milliyetçisi olabilir diyorsanız sorun yok. Bir insanın milliyeti zerre kadar umrumda olmaz fakat ezbere konuşmamanızı öneririm.

Buyrun okuyun , sizde ezbere konusmayın .

Fukuyama’dan Huntington’a Bir Bunalımı Örtme Çabası ve Siyasi Teorinin Pragmatik Kullanımı

Siyasî karar mekanizmaları ile siyaset teorisyenleri arasında ilginç bir hukukîleştirme ve meşrûlaştırma ilişkisi olagelmiştir. Özellikle siyasî değişimin ve yeni düzen arayışlarının yoğunlaştığı dönemlerde bu ilişki tarzı daha da bir yaygınlık kazanmaktadır.

Soğuk savaş sonrası dönemde yeni dünya düzeni sloganı çerçevesinde yaygınlaşan yeni teoriler hakim siyası güçlere kamuoyu oluşturma ve meşruiyyet kazanma doğrultusunda önemli hizmetler sunmuşlardır. En çarpıcı misalini Fukuyama’nın Tarihin Sonu tezinde gördüğümüz bu ilişki türünün son örneği Huntington’ın Medeniyetlerin çatışması (The Clash of Civilizations) tezidir.

Muhteva açısından birbiriyle çelişen bu iki tez zamanlama ve ABD dış politikasının teorik zeminini oluşturmak bakımından ciddî benzerlikler arzetmektedir. Fukuyama tezinin ilk versiyonunu Romanya devriminin ve Berlin duvarının yıkılmasının oluşturduğu romantik ve iyimser bir ortamda yazmış ve serbest piyasa mekanizmasına dayalı batı liberal demokrasisinin mutlak zaferini ilan etmişti. Bu teoriye göre insanoğlunun tarih boyu süren arayışı batı liberal demokrasisinin getirdiği değerlerle nihaî mükemmeliyete ulaşmıştı. Ona göre artık bütün alternatif değer sistemleri ve medeniyet yapıları tarihin bu son evresinde batı medeniyetinin üstün değerlerine boyun eğmek zorunda idi. Bu yaklaşım yeni dünya düzeni fikrinin entelektüel zeminini oluşturdu. ABD dış politika yapılanması bu romantizm ve entelektüel zemin içerisinde sadece kendi kamuoyunu değil bütün bir dünya kamuoyunu Körfez savaşına yönlendirme ve yeni dünya düzenine şartlandırma imkanı buldu.

Bu atmosferin Bosna krizine kadar devam ettiği söylenebilir. Özellikle Körfez savaşını müteakip günlerde muhtemel kriz bölgelerinden bahsetmek yersiz bir kötümserliğin işareti sayılıyordu. Bağdat’ın bombalanmasının hemen akabinde 20-23 Mart 1991 tarihleri arasında Kanada’da toplanan International Studies Assocation tarafından tertiplenen Uluslararası İlişkilerde Yeni Boyutlar başlıklı kongreye sunduğum Medeniyet, Dönüşümü ve Siyasî Sonuçları adlı tebliğimde “Tarihin Sonu” tezinin batı medeniyetinin geçirmekte olduğu kriz sürecini örtmeye çalışan entelektüel bir çaba olarak niteleyip tenkit ettiğim zaman bu iyimser yorumculardan bu doğrultuda ilginç tepkiler almıştım. Yaklaşık 600 siyaset bilimcinin 230 ayrı oturumda ele aldığı uluslararası ilişkilerin yeni boyutları birkaçı müstesna genellikle son derece iyimser bir tabloyu gözler önüne seriyordu.

“Yeni Dünya Düzeni”nin baş düşmanı hizaya getirilmiş ve tarihin sonunu perçinleyen barış dönemi başlamıştı. Benim böyle bir ortamda batı medeniyetinin gerek felsefî, gerekse sistemik dengesizliklerden kaynaklanan krizinden ve bu krizin uluslararası sistemi etkileyen boyutundan bahsetmiş olmam rahatsızlık doğurmuştu.

Bosna’da yaşanan insanlık dramı tarihin değil bu hülyalı dönemin sonu oldu. Bosna’da Batılı ülkelerin gözetim ve denetiminde gerçekleştirilen soykırım hem batı medeniyetinin yaşadığı değer krizini hem de uluslararası sistemin çarpıklıklarını bütün açıklığıyla ortaya koydu. Böyle bir gelişme Fukuyama’nın oluşturduğu çerçeveyi geçersiz kılıyordu. Bu dengesizlik ve çarpıklıkların örtbas edilmesi için yeni teorik çerçeveler ve bu teorik çerçevelerin öngördüğü yeni suçlular ve düşmanlar gerekiyordu. Uzun süredir siyasi literatüre ciddi bir katkıda bulunamamış olan Huntington bu misyonu üstlendi ve Foreign Affairs dergisinin 1993 Yaz sayısında “Medeniyetler çatışması” başlıklı yazısını kaleme aldı.

Huntington’a göre dünya politikası yeni bir evreye giriyordu ve bu evrede ideolojik ve ekonomik çatışma yerini kültürel ağırlıklı medeniyetler çatışmasına bırakıyordu. Ona göre gelecekteki politik çatışma alanları medeniyet çatlaklarının olduğu bölgeler olacaktır. Bu yargı yazıda altı temel sebebe istinad ettiriliyor:

1. Medeniyetler arası farklılıklar sadece gerçek değil aynı zamanda temel farklılıklardır,

2. Dünyanın küçülmesine koşut olarak medeniyetler arası ilişkiler yoğunlaşmakta ve farklı medeniyetlere üye topluluklar arasındaki kültürel farklılıklar farklı şuurlanma biçimleri oluşturmaktadır,

3. Ekonomik modernleşme ve sosyal değişim ile sarsılan yerel kimliklerin yerini fundamentalist dini şuurlanma doldurmaktadır,

4. Batı toplumları dışındaki toplumlarda kitlelerin batı hayat tarzını benimseme eğilimi hızlanmakla birlikte bu toplumların seçkinleri arasında otantik ve yerel kültürlere dönüş eğilimi artmaktadır,

5. Kültürel farklılıklar ekonomik ve siyası farklılıklara göre daha zor uzlaşılabilen çatışma alanları doğurmaktadır.

6. Din ve kültür temellerini de barındıran ekonomik bölgecilik güçlenmektedir.

Görüldüğü gibi Huntington, Fukuyama’ya göre çok farklı ve zıt bir teorik varsayımdan hareket etmektedir. Fukuyama’nın aksine Huntington tarihin sonunu işaret eden evrensel bir değerler sisteminden ve uluslararası bir düzenden bahsetmiyor. Aksine ortaya çıkan bir düzensizliğin tahlilini yapmaya çalışıyor ve bu düzensizliğe yol açan çatışma alanlarının ortak zeminini yakalamaya çalışıyor. İlki Batı medeniyet değerlerinin evrenselleşme sürecinin kaçınılmazlığını vurgularken diğeri bırakın böyle bir sürecin varlığını ileri sürmeyi yerel medeniyetleri harekete geçiren alternatif süreçlerin belirleyiciliğini ortaya koymaya çalışıyor. Fukuyama’nın iddialı sözlerinin yerini Huntington’un daha gerçekçi, daha hesaplı ve çok daha politik üslubu almış görünüyor.

Fukuyama, tezini teorik cazibeye kavuşturmak için felsefeye başvuruyordu. Huntington aynı cazibe merkezini medeniyet tarihi yoluyla elde etmeye çalışıyor. Fukuyama’nın Hegel felsefesini kendi tezine payanda yapmak için kullanırken ortaya koyduğu seçici tavır Huntington için de geçerli. Huntington tarih içindeki medeniyet çatışmalarını incelerken seçici bir yaklaşımla medeniyetlerin çatışma alanlarını vurgularken medeniyetler arası kaynaşma, müsamaha ve sentez alanlarını yok farzediyor.

Huntington’ın bu yaklaşımının metodik bir hata sonucu değil önceden belirlenmiş teorik bir tercih sonucu olduğunu ortaya koyan ciddi ipuçları var. Bu teorik tercih makalenin misyonu ile yakından ilgili. Huntington bu tahlil ile batı medeniyetinin felsefi-entelektüel birikimini, sosyal kültür ve uluslararası sistem üzerindeki belirleyici vasfını göz ardı ediyor. Dolayısıyla da bunalımın vebalini ve ortaya çıkan çatışma alanlarının yükünü, tekelci batı medeniyeti tarafından hayat alanları gittikçe sınırlandırılmış yerel medeniyetlere ve otantik kültürlere yüklüyor. Böylece gelecekteki bunalımın suçluları şimdiden ilan edilmiş oluyor. Bu noktada Huntington bu tezi ile Fukuyama’nın yarım bıraktığı resmi tamamlıyor. Oluşturduğu evrensel değerler ve demokratik sistemle insanoğlunun nihaî hedefini gerçekleştiren batı medeniyeti (Fukuyama) ve detaydaki bunalımların çıkmasına sebep olan yerel kültür ve medeniyet çatışmaları (Huntington). Fukuyama’nın tezi ile batı medeniyetinin felsefi ve sistemik unsurları yüceltilirken, Huntington’ın tezi ile başta İslam ve onu takiben Konfüçyanizm olmak üzere diğer bütün kültür ve medeniyetler, çıkan siyasi huzursuzluk ve bunalımların kaynağı ve sorumlusu olarak takdim ediliyor.

Huntington bu resmi tamamlarken batı medeniyetinin iç dengesizliklerini ve bunalımlarını şuurlu bir şekilde saklamaya çalışıyor. Eğer uluslararası sistemde gerçek anlamda bir değer ve sistem bunalımı varsa bunun baş sorumlusunun bu değerlerin ve sistemin kaynağı olan Batı medeniyeti olması lazım gelirken Huntington dikkatleri diğer kültürler üzerine yoğunlaştırıyor. Bu yargısını güçlendirmek için de Fukuyama’nın Hegel felsefesini kullanmasına benzer bir şekilde Toynbee’yi eksik ve seçici bir şekilde kullanıyor ve Toynbee’nin tarihte ortaya çıkmış 21 medeniyetten altısının yaşamakta olduğu görüşünü tezine dayanak olarak alıyor. Halbuki Toynbee aynı eserinin müteakib satırlarında yaşamakta olan bu altı medeniyetin de Batı medeniyetinin baskısı altında can çekişmekte olduğunu söylemektedir. Eğer Toynbee bu tesbitinde doğru ise can çekişen medeniyetlerin evrensel bunalımlara kaynak olacak çatışmalara sebep olması imkansızdır.

Öte yandan Huntington’ın iddiasının aksine bu medeniyetler Batı medeniyetinin hakimiyet alanları altına girmeden önce çok daha müsamahalı bir ilişki içinde bulunuyorlardı. Mesela, yaklaşık beş asır aynı hayat sahasını paylaşan İslam medeniyeti ve Ortodoks alemi 19. yüzyıldaki batı değerlerinin yayılması öncesinde çok daha huzurlu ve barış içinde birlikte varlıklarını sürdürmüşlerdi.

Aynı şekilde Hindistan, İngiliz sömürgeciliğine kadar İslam ve Hindu medeniyetlerinin çok daha uyumlu ve müsamahakar bir medeniyet ilişkisine şahit olmuştu. Endülüs, İspanyol barbarların yıkımına kadar müslüman, hıristiyan ve yahudi kültürlerin dinamik bir tarzda alış-verişte bulundukları bir medeniyetler bileşkesini asırlar boyu sürdürmüştü. Antik Ari kültüründe tohumları atılan etnik bağnazlık ve dini fundamentalizm bugüne kadar hep batı medeniyetinin değişik versiyonlarının eseri olagelmiştir. Huntington’ın bugün komşuları ile kanlı ilişkiler içinde olduğunu iddia ettiği İslam medeniyeti ise tarihi hakimiyet alanlarında sürekli olarak medeniyetlerarası müsamaha ve dinamik bir alış-verişin sürdürülmesini sağlayan bir değerler bütünü ve siyasi yapılanmalar ortaya koymuştur. Bu değerler bütünü siyasi sisteme dini/kültürel çoğulculuk şeklinde aksetmişti. Son misalini Osmanlı millet sisteminde gördüğümüz yerel kültürlere yaşama ve kendini yeniden üretebilme hakkı tanıyan dini/kültürel çoğulculuk Hindistan’dan İspanya’ya kadar İslam medeniyetinin bütün versiyonlarının ortak özelliğidir.

Üslup ve muhtevadaki bu farklılık, misyondaki ayrılığı ortadan kaldırmıyor. Aksine, Fukuyama ve Huntington batı medeniyetinin hegemonyasını sürdürmek için devreye soktuğu iki ayrı yüzünü temsil ediyorlar. Bunun içindir ki, şu anda birlikte John Hopkins üniversitesinin çıkarmakta olduğu Journal of Democracy adlı derginin editörlüğünü üstleniyor olmaları hiç de şaşırtıcı değildir.

Bütün teorik önyargılarına ve yüzeyselliğine rağmen Huntington’un yaklaşımı kimi doğru unsurları içeriyor. Özellikle medeniyet farklılıklarının çıkış noktası olarak ele alınmış olması siyasî tahlilde gerçek unsurlara dönme zorunluluğunun bir yansıması olarak görülebilir. Dolayısıyla Fukuyama’ya göre daha reel bir teorik zeminin varlığından bahsedilebilir. Bu açıdan Huntington’un tezi kimi doğru un­surları da barındıran teorik bir zeminin siyası pragmatizmin gerektirdiği sonuçlara varabilmek için ne ölçüde yozlaştırılabileceğinin çok kötü bir misali. Medeniyet merkezi kavramı etrafında renklendirilen ve seçici de olsa, kimi doğru bilgi ve yorumların da serpiştirildiği bir teori nihayetinde muhayyel bir İslam-Konfüçyanizm ilişkisini ve bu ilişkinin batı medeniyeti için ortaya çıkardığı tehdit unsurlarını delillendirmek için kullanılıyor.

Bu delillendirme esnasında da siyasî gerçekler yine önyargılı bir tarafgirlikle kullanılıyor. ABD’nin askeri teknoloji ve silah ticareti konusundaki tekelci hegemonyasını gözardı eden Huntington, Çin’in bazı İslam ülkelerine ciddi miktarda silah satmakta olduğunu iddia ediyor.

Halbuki genelde dünya silah ticaretinin özelde İslam ülkelerine ve güneye yönelik ticaretin aslan payı ABD’nin elindedir ve bu pay gittikçe süratli bir şekilde genişlemektedir. ABD’nin Güney’e (Üçüncü Dünya ülkeleri) yönelik silah ihracatı 1992 yılında 59 milyar dolara ulaşmış bulunmaktadır. Körfez Savaşı sonrasında sadece Suudi Arabistan’ın aldığı silah tutarı 21 milyar doları geçmiş bulunmaktadır. Buna mukabil 1980 sonrasında ekonomik reformlara önem veren Çin, askeri harcamalarda önemli kısıntılara gitme temayülü içine girmiş bulunmaktadır. ABD’nin son olarak İran’a ticarî sefer yapan Çin gemileri üzerinde yaptığı denetleme, gerek bu gemilerin kimyasal silah malzemesi taşıdığı iddiasında bulunan Amerikan istihbaratının, gerekse gittikçe yaygınlaşan Huntington benzeri teorilerin temelsizliğini ortaya koymuştur.

Öte yandan Çin; son dönemde İslam dünyası ile ilgili bütün temel meselelerde olumsuz bir tavır sergilemiştir. Çin gerek 1991 yılında BM’deki Siyonizm ile ilgili oylamada gerekse son Bosna krizinde İslam dünyasının genel taleplerinin karşısında bir tavır sergilemiştir. Uluslararası forumlarda bu tavrı gösteren Çin, ülke içinde de Müslümanlara yönelik baskılara özellikle 1990 sonrasında büyük bir hız, kazandırmıştır.

Objektif verilere dayanmayan İslam-Çin ittifakı ve tehdidi tezinin temelde iki hedefe matuf olduğu söylenebilir. Huntington bu yeni tehdit tanımlaması ile bir taraftan Amerikan silah üretim ve ticaretinin hızlanmasını hukukileştirmekte, diğer yandan İslam dünyası ve Çin ile problemleri olan Hindistan benzeri bölgesel güçlerin konsolide olmasını ve batı ile işbirliğine yönelmesini sağlamaya çalışmaktadır.

Huntington’un Türkiye ile ilgili tesbitlerinin ise özellikle Türk aydınları tarafından büyük bir dikkatle değerlendirilmesi gerekmektedir. Yaşadığı kimlik ve medeniyet krizi açısından Türkiye’yi, Meksika ve Rusya ile karşılaştıran Huntington Türk elitinin ve toplumunun batı doğrultusunda bir medeniyet değişimini istediğini fakat batı medeniyetinin hakim unsurları tarafından reddedildiğini ifade etmektedir. Türk toplumunun fikrî ve siyasî önderlerinin en büyük zaafı kimlik, medeniyet tanımlaması konusunda kendine güveni olmayan ve kararsız bir tavır sergilemeleridir. Bir elitin en önemli misyonu mensubu bulunduğu topluma geleceğe yönelik bir stratejik ideal tanımlaması yapabilmesidir. Türk toplumunda son iki asırdır yaşayan elit-kitle ilişkisi son derece çarpık bir düzlem üzerinde gelişmiş ve parçalanmış bir top­lum yapısı ortaya çıkarmıştır.

Bu parçalanmış ve belirsiz toplum idealinin en önemli sebebi güçlü bir medeniyet birikimine sahip bir toplumu başka bir medeniyete kuyruk yapmak isteyen elitin yaşadığı psikolojik dengesizlik halidir. Bu dengesizlik eğitim ve medya kanalları yoluyla toplumun geneline yansıtılmış ve bugün kendini herhangi bir düzeyde tutarlı bir şekilde tanımaktan aciz bir bunalım toplumu ortaya çıkmıştır. Türkiye kapsamlı bir kimlik yenilenmesi ve medeniyet ihyası sürecine girme cesaret ve becerisini gösteremezse gelecekteki teorisyenler bu toplumu ya tarihin sonunun kurbanları ya da medeniyetler çatışmasının suçluları arasında zikredecektir.

Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu – İzlenim, 10. Sayı, Ekim 1993


Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
11 yıl (2765 mesaj)
Yarbay

Ne olmuş yani? Konuyla ne alakası var bu tezin?


Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @vahapcemil
V
11 yıl (1108 mesaj)
Yüzbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: Silent Enigma

Ne olmuş yani? Konuyla ne alakası var bu tezin?

Birşeyleri milleyetciliğe vuruyorsak bazı seyleri bilmemiz lazımmısya , bak biliyoz demek oluyor .



DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.