DonanımHaber Mini sürüm 2 Ocak 2026 tarihi itibariyle kullanımdan kalkacaktır. Bunun yerine daha hızlı bir deneyim için DH Android veya DH iOS uygulamalarını kullanabilirsiniz.
Serinin 3. Bölümünü paylasiyorum. Yazilarla alakam yoktur sadece paylasiyorum.
Tekrardan merhabalar.. Bir önceki bölümümüz hakkında yapıcı olamama konusunda bir takım eleştiriler aldık. Evet, bu eleştiriler dozunda ve haklıydı, ancak bunun nedenininde yazılarımızın bir seri olmasından kaynaklandığını açıkça belirtme fayda var. Yani diyeceğimiz odur ki; seriyi genel hatları açısından tanıtmak için, ilk iki-üç bölümde elbetteki teknik açıdan ayrıntıya girmemiz mümkün değildir.. Yine de yapıcı eleştirileri nedeniyle bu kişilere teşekkür edip, konumuza geçelim.
Bir kere, iki bölümdür diyoruz ki; Ay olmasaydı, Dünya yoktu. Evet, bu doğru ama bu iki yönlü çalışan bir önerme.. Yani, Dünya olmasaydı, Ay'da olmazdı.. Ve her iki yönlü çalışan önerme gibi, bu da, 'kollama ve nedensellik' ilkelerinin bütünleşmesi ile oluşmuş bir bağ.. Açıklayalım..
Ay'ın oluşumunu açıklayan tam dört tane varsayım vardır. Ancak, ilk üçüne girmeyi hiç gerek görmüyorum zira bunlar, günümüzün bilimsel verileri ile kanıtlanamaz ve açıkçası çoğunluğun aklına ve mantığına sığmaz.. Kabaca isimlerini sayacak olursak, bunlar; Bölünme, Yakalama ve Birlikte Oluşum, teorileridir.. Ancak dediğim gibi, bu üçü de, günümüz bilimsel anlayışı tarafından çürütülmüştür. Asıl teorimize geçelim; Çarpma!
Evrende ki, aklınıza gelebilecek her olayın temelinde çarpma yatar arkadaşlar.. Şöyle söyleyelim, bir kere, evrenin oluşumu çarpma ile gerçekleşmiştir. Daha başka, dediğim gibi, sayabileceğiniz her olayda, çarpma mutlak temel alınır. İşte Ay'da, böyle bir oluşuma dayanmaktadır.. Güneş Sisteminin oluşumundan, tahminen 65 milyon yıl sonra, Dünya'ya, Jüpiter ile Mars arasında kalan asteroid kuşağından, oldukça büyük bir göktaşının çarptığını ve bu çarpma ile de Dünyanın milyonlarca küçük parçaya ayrıldığını ileri sürer bu teori. Bu göktaşının, Mars kadar büyük olabileceği düşünülmektedir. Yine de bu konuda net tahmini bilgiler yoktur..
İşte, Dünyadan kopan bu milyonlarca parçanın, çoğu Dünyanın yer çekimi etkisine kapılarak, geri, Dünyaya dönmüştür.. Yine bir kısmı Aya çarpmış, hem onun, Açısal Momentumuna katkıda bulunmuş, hem de Dünya ile arasında ki manyetik çekim yasasını oluşturmuştur.
Bu olayı, bu kadar basite indirgemek, hiçbir bilimsel açıdan, tabii bir şekilde doğru olmaz. Şunu söyleyeyim, Ayın büyüklüğü, oluştuğu ilk çağlarında, şimdikinin en az 5 kat küçüğüydü.. Evet! Ne kadar ilginç ve olanaksız gözüksede, bunun böyle olmama ihtimali, aslında olanaksız olandır. Zira şimdiki Ay büyüklüğünde bir parçanın, Dünyadan kopup, düzgün bir Açısal Momentum kazanarak, doğru yörüngeye oturması, tek kelimeyle açıklanabilir; Olasılıksız!..
Mekanik kısım bu kadarı ile sınırlı kalmayacak elbette. En başta da belirttiğim gibi, şu an daha serinin temelini atmaktayız. Birkaç bölüm sonra, ayrıntılı teknik incelemelere başlarız diye düşünüyorum.. Belki o eleştirileri yapanlar, şu konuları biliyor olabilir, ancak Ay ve Uzay hakkında bilgisiz o kadar çok insan var ki.. Ay'ın Dünyanın uydusu olmadığını bilmeyen en az 2,4 milyar insan var desem..? Neyse, siz biliyorsunuz ya, o başkalarını yermeye yeter..)
Kaynak : Kisiselist.blogspot.com Yazar : Ramazan KILINÇ
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ciddi Sabun -- 11 Şubat 2014; 11:42:49 >
Tekrardan merhabalar.. Bir önceki bölümümüz hakkında yapıcı olamama konusunda bir takım eleştiriler aldık. Evet, bu eleştiriler dozunda ve haklıydı, ancak bunun nedenininde yazılarımızın bir seri olmasından kaynaklandığını açıkça belirtme fayda var. Yani diyeceğimiz odur ki; seriyi genel hatları açısından tanıtmak için, ilk iki-üç bölümde elbetteki teknik açıdan ayrıntıya girmemiz mümkün değildir..
Yine de yapıcı eleştirileri nedeniyle bu kişilere teşekkür edip, konumuza geçelim.
Bir kere, iki bölümdür diyoruz ki; Ay olmasaydı, Dünya yoktu. Evet, bu doğru ama bu iki yönlü çalışan bir önerme.. Yani, Dünya olmasaydı, Ay'da olmazdı.. Ve her iki yönlü çalışan önerme gibi, bu da, 'kollama ve nedensellik' ilkelerinin bütünleşmesi ile oluşmuş bir bağ.. Açıklayalım..
Ay'ın oluşumunu açıklayan tam dört tane varsayım vardır. Ancak, ilk üçüne girmeyi hiç gerek görmüyorum zira bunlar, günümüzün bilimsel verileri ile kanıtlanamaz ve açıkçası çoğunluğun aklına ve mantığına sığmaz.. Kabaca isimlerini sayacak olursak, bunlar; Bölünme, Yakalama ve Birlikte Oluşum, teorileridir.. Ancak dediğim gibi, bu üçü de, günümüz bilimsel anlayışı tarafından çürütülmüştür. Asıl teorimize geçelim; Çarpma!
Evrende ki, aklınıza gelebilecek her olayın temelinde çarpma yatar arkadaşlar.. Şöyle söyleyelim, bir kere, evrenin oluşumu çarpma ile gerçekleşmiştir. Daha başka, dediğim gibi, sayabileceğiniz her olayda, çarpma mutlak temel alınır. İşte Ay'da, böyle bir oluşuma dayanmaktadır.. Güneş Sisteminin oluşumundan, tahminen 65 milyon yıl sonra, Dünya'ya, Jüpiter ile Mars arasında kalan asteroid kuşağından, oldukça büyük bir göktaşının çarptığını ve bu çarpma ile de Dünyanın milyonlarca küçük parçaya ayrıldığını ileri sürer bu teori. Bu göktaşının, Mars kadar büyük olabileceği düşünülmektedir. Yine de bu konuda net tahmini bilgiler yoktur..
İşte, Dünyadan kopan bu milyonlarca parçanın, çoğu Dünyanın yer çekimi etkisine kapılarak, geri, Dünyaya dönmüştür.. Yine bir kısmı Aya çarpmış, hem onun, Açısal Momentumuna katkıda bulunmuş, hem de Dünya ile arasında ki manyetik çekim yasasını oluşturmuştur.
Bu olayı, bu kadar basite indirgemek, hiçbir bilimsel açıdan, tabii bir şekilde doğru olmaz. Şunu söyleyeyim, Ayın büyüklüğü, oluştuğu ilk çağlarında, şimdikinin en az 5 kat küçüğüydü.. Evet! Ne kadar ilginç ve olanaksız gözüksede, bunun böyle olmama ihtimali, aslında olanaksız olandır. Zira şimdiki Ay büyüklüğünde bir parçanın, Dünyadan kopup, düzgün bir Açısal Momentum kazanarak, doğru yörüngeye oturması, tek kelimeyle açıklanabilir; Olasılıksız!..
Mekanik kısım bu kadarı ile sınırlı kalmayacak elbette. En başta da belirttiğim gibi, şu an daha serinin temelini atmaktayız. Birkaç bölüm sonra, ayrıntılı teknik incelemelere başlarız diye düşünüyorum.. Belki o eleştirileri yapanlar, şu konuları biliyor olabilir, ancak Ay ve Uzay hakkında bilgisiz o kadar çok insan var ki.. Ay'ın Dünyanın uydusu olmadığını bilmeyen en az 2,4 milyar insan var desem..? Neyse, siz biliyorsunuz ya, o başkalarını yermeye yeter..)
Kaynak : Kisiselist.blogspot.com
Yazar : Ramazan KILINÇ
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ciddi Sabun -- 11 Şubat 2014; 11:42:49 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >