Dünyaya bir defa daha gelsem,sigarayı bana ilk içiren kisinin kafasına sıkardım. Bu kadarki nefret ediyorum,ama fizyolojik bağımlıyım. |
Allah yardımcınız olsun |
Sigarayı bırakmak istiyorsanız biz spor salonuna yazılın ve spor yapin. |
bu kadar nefret ettiğinize göre ve daha da önemlisi bu kadar büyük bir bilinçle durumu kavradığınıza göre bence şimdiden bırakmış sayabiliriz sizi... |
Arkadaşlar teşekkürler. Bugün Birinci günüm,Sigarayla ilgili ne varsa hayatımdan çıkardım. Sloganım < BEN SENİN AVIN DEĞİLİM< Buz devrini izleyenler bilir . inşallah kalıcı olacaktır. Kitabın ilk kısmını paylaşmak istiyorum. Gerçekten çok etkili sigarayı bırakmak isteyenlerin fakat bırakamayanların mutlaka okuması gerekiyor.Kitabın önsözünü okuduğunuzda zaten dünya çapında bilinen ve ne kadar etkili bir kitap olduğunu anlayacaksınız. Sigara hakkında önemli bir bilince ulaşacağımıza inanıyorum beraber. Bende daha okumadım burayı takip edecek tiryakilerle beraber hergün bir bölümünü okuruz umarım. Kitabın kendisini burada paylaşabilirdim ama hergün bir bölümünü buraya koymam daha etkili ve zevkli olacaktır. Önsözü ve birinci bölümüyle başlayalım okumaya ... Önsöz İşte sonunda bütün sigara tiryakilerinin beklediği mucize: - Etkisini hemen gösteren - En ağır tiryakilerde de aynı şekilde başarılı olan - Sigara özlemini hafifleten - Etkisi kalıcı olan - Güçlü bir irade gerektirmeyen - Şok tedavisi uygulamayan - Yardımcı maddelere ve gereksiz ıvır zıvıra başvurmayan - Kilo da aldırmayan bir yöntem Sigara içiyor musunuz? O zaman okumaya devam edin. Kendiniz sigara içmiyorsanız ve bu kitabı sevdiğiniz biri için aldıysanız o zaman onu bu kitabı okumaya ikna edin. Onu ikna edemezseniz kitabı kendiniz okuyun; son bölümdeki öğütler size hem sigaraya içenlere önemli noktaları aktarmak hem de kendi çocuklarınızı sigaraya başlamaktan korumak konusunda yardımcı olacaktır. Çocuklarınızın sigaradan tiksinecekleri yanılgısına düşmeyin. Bütün çocuklar tiryaki olana kadar öyle düşünürler. - Giriş “DÜNYAYI SİGARA DERDİNDEN KURTARACAĞIM” dediğimde karım çıldıracağımı sandı. Çünkü yaklaşık iki yılda bir sigarayı bırakmak için yaptığım ciddi atılımları biliyordu. Daha da önemlisi son kez sigarayı bıraktığımda altı ay azap çektikten sonra yine başladığım için küçük bir çocuk gibi ağladığımı biliyordu –o gün ağlamamın nedeni o kez de bırakmayı başaramazsam yaşamımın sonuna dek sigara içmeye devam edeceğimi sanmamdı, o kadar çok enerji tüketmiştim ki başaramazsam bir daha bu işkenceye katlanacak gücüm kalmayacağını biliyordum. En önemlisi de yukarıdaki cümleyi son sigaramı söndürür söndürmez söylememdi, yalnız kendimi değil bütün dünyayı kurtaracağıma inanıyordum. Şöyle bir geriye baktığımda bugüne kadarki yaşamım sanki sigara sorununu çözmek için bir hazırlıkmış gibi geliyor. O nefret ettiğim öğrencilik ve mali müşavirlik yılları bile sigara sorununu çözmek açısından çok değerliydi. Herkesi her zaman aldatamazsınız derler, oysa tütün endüstrisi yıllardır herkesi aldatmayı başarmış. Sigara tuzağının sırlarını ortaya çıkaran ilk insanın ben olduğuma inanıyorum. Kendini beğenmiş bir izlenim bıraktıysam bunu müthiş zekama değil, yalnızca yaşam tarzıma borçlu olduğumu hemen ekleyeyim. O tarihi gün 15 Temmuz 1983’tü. O gün son sigaramı söndürdüğüm an duyduğum özgürlük hissi herhalde hapisten kaçan birinin yaşadığı duygudan daha hafif değildi. O an bütün sigara tiryakilerinin düşlediği bir şeyi keyfettiğimi anladım: Sigarayı bırakmanın kolay yolunu. Bu yöntemi arkadaşlarımda ve yakınlarımda denedikten sonra bu konuda profesyonel bir danışman olup diğer tiryakilere bağımlılıklarından kurtulmalarında yardımcı olmaya başladım. Bu kitabın ilk baskısını 1985 yılında yazdım. Kendisinden 25. bölümde söz edeceğim başarısızlıklarımın birinden esinlenmiştim. Beni iki kez ziyaret etti ve iki görüşmemiz de karşılıklı göz yaşlarımız ile sona erdi. O kadar gergindi ki, onu söylediklerimi kavrayacak kadar bile rahatlatamadım. Birden aklıma bunları yazarsam ne zaman isterse okuyabileceği ve böylece önemli noktaları anlayacağı düşüncesi geldi. Bu giriş bölümünü kitabın yeni baskısı için yazıyorum. Elimdeki kitabın kapağındaki küçük kırmızı ok kitabın yıllardır satış listelerinin başında yer aldığını gösteriyor. Bu kitabı yazdığım için dünyanın her köşesinden teşekkür mektupları alıyorum. Ne yazık ki bu mektupların hepsini cevaplandıramıyorum ama her biri beni ayrı ayrı sevindiriyor ve aslında tek bir tanesi bile bütün bu zahmete değer. Sigara konusunda her gün yeni bir şey öğreniyor olmama hala şaşırıyorum. Yine de bu kitabın ana düşüncesi hiç değişmiyor. Hiçbir şey mükemmel olmayabilir ama kitabın en kolay yazdığım ve tesadüfen okuyucuların çoğunun en sevdiği bölüm olan 21. bölümünde kesinlikle değiştirme yapmam. Danışmanlık deneyimlerimin yanı sıra şimdi artık kitabın da verdiği beş yıllık bir birikim oluştu. Kitabın ikinci baskısında yer alan değişiklikleri daha kesin ve anlaşılır bir ifade sağlamak amacı ile yaptım. Bu değişiklikleri yaparken yöntemimin başarısızlığa uğradığı durumları göz önünde tutarak bunun nedenlerini ortadan kaldırmaya çalıştım. Bunların çoğu anne babaları tarafından benimle görüşmeye zorlanan ve kendileri aslında sigarayı bırakmak niyetinde olmayan gençlerdi. Bunların bile dörtte üçünü vazgeçirebilirim, fakat bazen 25. bölümde anlattığım, sigarayı bırakmak için umutsuzca çaba harcayan kişi gibi gerçek anlamda başarısızlıklar da oluyor. Başarısızlıklar beni çok üzüyor ve bazen geceleri bu insanlara nasıl yardımcı olabilirim diye düşünmekten gözüme uyku girmiyor. Bu durumlarda başarısızlığın sigarayı bırakamayan kişiye değil, bırakmanın ne kadar kolay olduğunu ve insanın sigaranın hapsinden kurtulur kurtulmaz yaşamdan ne kadar zevk alacağını kendisine anlatamadığım için kendime ait olduğuna inanıyorum. Biliyorum ki sigara içen herkes yalnızca kolaylıkla değil aynı zamanda büyük bir zevkle sigarayı bırakabilir fakat bazı insanlar o kadar sabit fikirli oluyorlar ki, hayal güçlerini çalıştıramıyor ve sigarayı bırakmanın verdiği korku yüzünde yerlerinde sayıyorlar. Bu korkuyu sigaranın yarattığı ve sigarayı bırakmaktaki en büyük kazancın bu korkudan kurtulmak olduğunu anlamıyorlar. Bu kitabın ilk baskısını sigarayı bırakmalarını sağlayamadığın insanlara adadım. Seanslarımda başarısızlık halinde parayı geri vermeyi garanti ediyorum. Yöntemim yıllarca eleştirildi. Yine de “Yönteminiz bende etkili olmadı” eleştirisini alıyorum. Yöntemimi nasıl uyguladıklarını anlattıklarında ise söylediklerimin yarısını yerine getirmedikleri ortaya çıkıyor ve de hala sigara içtikleri için şaşırıyorlar! Yaşamınızı bir labirentte çıkış yolunu arayarak geçirdiğinizi düşünün. Bende labirentin planı var ve size “şimdi sola dön, sonra sağa dön, vs.” Diyorum. Söylediklerimin birini atlarsanız diğerleri de anlamını yitirir ve labirentten dışarı hiç çıkamazsınız. Başlangıçta tek kişi ile seans yapıyordum. Yalnızca çok umutsuz vakalar bana geliyordu. İnsanlar bana bir tür deli diye bakıyorlardı. Bugün sigara bırakma konusunda öncü bir uzman olarak tanınıyorum ve seanslarıma dünyanın her köşesinden insanlar geliyor. Şimdiki seanslarım sekizer kişilik, reklam yapmadığım halde bana başvuran bütün insanlara yardımcı olamıyorum. Adımı rehberde ararsanız sigarayla ilgili hiçbir şey yazmadığını göreceksiniz. Hemen hemen her seansa eskiden alkolik veya eroinman olan yada birkaç bağımlılığı birden olmuş biri katılıyor. Yöntemimi alkoliklerde ve eroinmanlarda denediğimde (daha önce başka gruplara katılmamışlarsa) sigara tiryakilerinden daha kolay tedavi olduklarını gözledim. Benim yöntemim her türlü bağımlılık için uygulanabilir. Sigara tiryakisi, eroinman yada alkolik olsun beni en çok üzen şey eskiden bağımlı olanların bıraktıktan sonra tekrar başlamaları. En üzücü mektupları bu kitabı okumuş veya video filmimin yardımıyla sigarayı bırakmış fakat sonra yine başlamış insanlardan alıyorum. Önce özgürlüğe kavuştukları için çok mutlular derken bir ikinci kez aynı tuzağa düşüp artık bir daha kurtulmayı başaramayacaklarını fark ediyorlar. Bu sorunu çözmeyi, sigara tiryakilerine tekrar bağımlılık kazanmamaları için yardımcı olmayı ve alkol, diğer uyuşturucular ve sigara arasındaki ilişkiyi açıklığa kavuşturmayı çok istiyorum. Fakat bu konunun başlı başına bir kitap oluşturacağını fark ettim ve şu anda onun üzerinde çalışıyorum. En çok aldığım eleştiri kitapta birçok tekrarın yer alması. Bu yüzden özür dilemiyorum. İleride belirteceğim gibi asıl sorun bedensel bağımlılıkta değil beynimize işlenmiş asılsız inançlarda; bağımlılığın etkisi bunun yanında hiç kalıyor. Nedense bu tekrarlardan en çok şikayet edenler başarı gösteremeyen tiryakiler oluyor. Daha önce de söylediğim gibi hem bir sürü övgü hem de biraz eleştiri alıyorum. Başlangıçta doktorlar bana şüphe ile bakıyorlardı, şimdi bana en büyük destek onlardan geliyor. Şimdiye kadar aldığım en güzel övgü bir doktorun “bu kitabı keşke ben yazmış olsaydım” demesiydi. - |
1. BÖLÜM SİGARAYI BIRAKAMAYACAK TİRYAKİYE DAHA RASTLAMADIM Belki önce neden özellikle kendimi böyle bir kitap yazmaya uygun gördüğümü anlatmam gerekir. Hayır, ne doktorum, nede psikolog; benim niteliklerim çok daha uygun. Yaşamımın otuz üç yılını sürekli sigara içerek geçirdim. Son yıllarda bazı günler yüz sigarayı buluyor, ama hiçbir zaman üç paketten az içmiyordum. Sigarayı bırakmak için birçok girişimde bulundum. Bir kere altı ay boyunca sigara içmedim ve neredeyse duvarlara tırmanıyordum, küçük bir tütün dumanı yakalayabilmek için trenlerde sigara içilen kompartımanlara biniyordum. İş sağlık konusuna gelince sigara içenlerin çoğu “sağlığımı etkilemeye başlamadan önce bırakacağım zaten” derler. Ben öyle bir duruma gelmiştim ki sigarayla kendimi öldürdüğümü gayet iyi biliyordum. Sürekli öksürmenin yaptığı basınç kronik baş ağrısına neden oluyordu. Dikey olarak alnımın ortasına doğru yükselen sabit damar atışını hissediyor, kafamın içinde her an bir şey patlayıp beyin kanamasından öleceğimi sanıyordum. Bu düşünce beni rahatsız ediyor ama yine de sigarayı bırakmama neden olmuyordu. Artık bırakmayı denemiyordum bile. Aslında sigara içmek bana keyif vermiyordu. Sigara tiryakilerinin çoğu yaşamlarında bir zaman sigaradan zevk aldıkları hayaline kapılırlar oysa bende hiç öyle olmadı. Ben tadından da kokusundan da hep nefret ettim ama sigaranın beni rahatlattığına ve bana cesaret verdiğine inandırmıştım kendimi. Sigarayı bırakma girişimlerimde hep perişan olurdum ve sigarasız yaşam çekilmez gibi gelirdi. Sonunda karım beni bir hipnoz tedavisine gönderdi. İtiraf etmeliyim ki son derece kuşkuluydum, çünkü o zaman hipnotizmayla ilgili hiçbir şey bilmiyordum ve karşıma şeytan kılıklı gözleri fırıl fırıl oynayan birinin çıkacağını sanıyordum. Ben de bütün tiryakiler gibi kendime sigarayla ilgili çeşitli aldatmacalar yapıyordum, yalnız bir tanesi hariç: Kendimi hiçbir zaman iradesi zayıf bir insan olarak görmedim. Yaşamımdaki diğer her şey kontrolüm altındaydı. Sigara konusunda ise işler tam tersiydi. Hipnotizmanın iradeyi zorladığına inanırdım ve karşı koymadığım halde (çünkü birçok tiryaki gibi ben de sigarayı kesinlikle bırakmak istiyordum) kimsenin beni sigara içmenin gereksizliğine inandırabileceğini sanmıyordum. Bütün seans bana zaman kaybıymış gibi geldi. Hipnotist kollarımı kaldırıp bazı şeyler yapmamı istedi ama hiçbir şey doğru dürüst yürümüyordu. Bilincimi kaybetmedim. Trans haline geçemedim yada en azından yalnızca sigarayı bırakmadım sigarasızlığa alışma yöntemlerinden bile zevk aldım. Size şimdi bir hipnoz tedavisine koşmadan önce bir şeyi açıklığa kavuşturmak istiyorum. Hipnoz tedavisi bir iletişim aracıdır, yanlış bir şey iletilirse sigarayı bırakamazsınız. Gittiğim kişiyi eleştirmek istemiyorum çünkü ona gitmeseydim herhalde şimdiye kadar çoktan ölmüş olurdum ama sigarayı onun uğraşları sayesinde değil uğraşlarına rağmen bıraktım. Hipnoz tedavisini küçümsediğim izlenimini bırakmak istemiyorum, bilakis kendi seanslarımda ben de hipnotizmayı kullanıyorum çünkü hipnotizmanın iyiye yada kötüye kullanılabilecek çok kuvvetli bir yönlendirme gücü vardır. Size biri tarafından tavsiye edilmemiş ve kendisine saygı ve güven duymadığınız bir hipnotiste gitmeyin. Sigara içtiğim o iğrenç yıllarda yaşamımın sigaraya bağlı olduğunu sanıyor ve bırakmak yerine ölmeyi tercih ediyordum. Şimdi “bazen yine canınız istemiyor mu?” diye soruyorlar. Cevabım çok açık: “Asla, asla, asla. Gayet güzel bir yaşamım oldu, sigara yüzünden ölseydim yine de yakınmayacaktım.b Hayatta çok şansım oldu fakat başıma gelen en güzel şey bu kabustan, yani ömür boyu sistemli olarak kendime zarar verme ve bunun için bir de servet harcama tutsaklığından kurtulmak oldu. Bir şeyi başından açıklığa kavuşturayım. Gizem dünyasıyla bir ilgim yoktur. Büyücülere, perilere inanmam. Bilimsel bir beynim vardır ve büyü gibi şeyleler aklım ermek. Hipnotizma ve sigara hakkında bilimsel araştırmalar okudum. Okuduğum hiçbir şey bu gerçekleşen mucizeye bir açıklık getiremedi. Daha önceden haftalarca ağır depresyonlar yaşayan ben nasıl oldu da birden bire sigarayı bu kadar kolay bir şekilde bırakabildim? Bu sorunun cevabını sondan başa gitmeye çalıştığım için uzun süre bulamadım. Sigarayı bırakmanın neden bu kadar kolay olduğunu bulmaya çalışıyordum, oysa sorun sigara içenlerin bırakmakta neden bu denli güçlük çektikleridir. Hep o sigarasızlığa alışmanın felaketinden söz edilir ama şöyle geriye bakım bu felaketi anımsamaya çalıştığında silinmiş olduğunu fark ettim. Bedensel hiçbir şikayetim yoktu, demek ki her şey tamamen beynin ürünüymüş. Şimdi tüm zamanımı başka insanlara alışkanlıklarından vazgeçmeleri için yardımcı olmakla geçiriyorum. Benim sayemde binlerce tiryaki kurtuldu. Bir noktayı başından belirteyim: Sigarayı bırakmayacak tiryaki yoktur. Sigaraya benim kadar bağımlı (yada en azından o denli bağımlı olduğunu sanan) birine daha rastlamadım. Sigarayı herkes kolaylıkla bırakabilir. Aslında sigara içmeye devam etmemizin nedeni sigarasız yaşamın zevk vermeyeceği ve bir şeyden yoksun kalacağımız korkusudur. Bunun kadar gerçek dışı bir şey olamaz. Sigarasız yaşam hem aynı şekilde güzel hem de birçok yönden daha eğlencelidir, sağlık, enerji ve paraysa birçok avantajın yalnızca birkaçıdır. Sigarayı herkes kolaylıkla bırakabilir, -siz bile! Yapmanız gereken tek şey kitabın devamını açık kalplilikle okumak. İçindeki düşüncelerin ne kadarını anlarsanız sigarayı o kadar kolay bırakabilirsiniz. Tek bir kelime bile anlamasanız dahi, söylediklerimi harfiyen uygularsanız sigarayı kolaylıkla bırakabilirsiniz. En önemlisi sigara içmediğiniz için yas tutarak kendinizi bir şeyden yoksun bıraktığınız duygusuyla sürüklenip gitmezsiniz. Şaşıracağınız tek şey neden o zamana kadar sigara içtiğiniz olur. Önceden sizi uyarayım. Yöntemimi başarısızlığa uğratacak iki nokta var: 1) Söylediklerimi Uygulamamak Kimileri benim bazı öğütler üzerinde inatla durmamı can sıkıcı buluyor. Örneğin size sigarayı azaltmak için uğraş göstermemenizi veya sigaranın yerine şeker, sakız vs. Gibi (özellikle nikotin içeriyorlarsa) başka şeyler kullanmamanızı söyleyeceğim. Bu konuda hiçbir şekilde ödün vermiyorum çünkü ne dediğimi iyi biliyorum. Birtakım taktiklerle sigarayı gerçekten bırakan çok insanın olduğunu inkar etmiyorum ama onlar sigarayı bu taktikler sayesinde değil bu taktiklere rağmen bırakmışlardır. Bir hamakta ayakta sevişen insanlar da vardır, işin en kolay yolu bu olmasa da... Söylediğim her şeyin bir nedeni var: Size sigarayı bırakmayı kolaylaştırmak ve başarıyı garanti etmek. 2) Söylediklerimi tam olarak anlamamak Hiçbir şeyi garanti olarak düşünmeyin. Yalnızca benim söylediklerimi değil kendi düşüncelerinizi ve toplumun sigara konusunda size öğrettiklerini de sorgulayın. Sigarayı yalnızca kötü bir alışkanlık olarak görenler iğrenç bir tadı olan, bir servete mal olan ve ölüme yol açan bir alışkanlıktan vazgeçmek bu kadar zorken, başka alışkanlıkların neden kolaylıkla bırakılabildiğini kendilerine bir sorsunlar. Sigaranın bir zevk olduğuna inananlar hayatta çok daha fazla zevk veren başka şeyleri yapmanın ve bırakmanın neden kolay olduğunu acaba hiç merak etmişler mi? Neden kendinizi bir sigara yakmak zorunda hissediyor ve yakmazsanız paniğe kapılıyorsunuz? |
2. BÖLÜM KOLAY YÖNTEM Bu kitabın amacı alışılagelmiş diğer yöntemlerde olduğu gibi Everest Dağı’nı tırmanacakmışçasına bir duyguya kapılıp haftalarca sigara diye ölerek, sigara içenleri kıskanmak yerine, daha ilk dakikadan itibaren felaket bir hastalıktan kurtulmanın verdiği yüksek morali aşılamaktır. Zamanla sigaraya baktıkça “ben bunu nasıl içiyordum” diye şaşıracak, sigara içenleri kıskanmak yerine onlara acıma duygusu besleyeceksiniz. Sigara içmeyen veya sigarayı yeni bırakmış bir kişi değilseniz bu kitabı bitirene kadar sigara içmeye devam edin. Bu size şimdi bir çelişki gibi gelebilir. Sigaranın size hiçbir şey kazandırmadığını daha sonra anlatacağım. Çok ilginçtir, bazen sigara içerken sigaraya bakıp kendimize neden sigara içtiğimizi sorarız. Sigara sigarasız kaldığımız zaman değerli olur. Hoşunuza gitsin yada gitmesin bağımlı olduğunuza inandığınızı kabul edelim. Bağıllılığınızdan eminseniz sigarasız hiçbir zaman tamamen rahatlayamaz yada konsantre olamazsınız. Bu yüzden bu kitabı sonuna kadar okumadan sigarayı bırakmaya kalkışmayın. Okurken sigara içme isteğiniz zamanla azalacaktır. Kendinizden tam olarak emin olmadan bırakmayın, sonu kötü bitebilir. Unutmayın, benim söylediklerimi uygulamanız yeterli olacaktır. Kitabın ilk baskısından beri kazandığım birikimde beni 28. bölüm “Zamanlama” dışında en çok kahreden şey kitabın sonuna kadar sigara içmeye devam edin talimatı olmuştur. Ben sigarayı bıraktığım zaman birçok yakınım ve arkadaşım sırf ben bıraktım diye sigarayı bıraktı. Herhalde “o bırakırsa biz çoktan bırakırız” diye düşündüler. Sonraki yıllarda sigarayı bırakmamış olanları küçük mesajlarla özgürlüğün ne kadar güzel olduğuna inandırmayı başardım. Bu kitap çıkınca hala sigara içmeye devam eden çetin cevizlere hediye ettim. Dünyanın en sıkıcı kitabı bile olsa “bir arkadaş yazmış” diye okurlar sandım. Aylar sonra sonuna kadar okuma zahmetinde bile bulunmadıklarını duyunca çok şaşırdım ve kırıldım. O zamanki en iyi arkadaşımın kitabın ona hediye ettiğim imzalı orijinal baskısını okumadan başka birine hediye ettiğini öğrendiğimde çok kırılmıştım. Çünkü tiryakiliğin insanda yarattığı o inanılmaz korkuyu unutmuştum. Bu korku her arkadaşlığa baskın çıkabilir. Neredeyse bir boşanmaya neden oluyordu. Annem bir gün karıma “Neden ya sigara ya ben diye tehdit etmiyorsun?” diye sorduğunda karım “o zaman sigarayı seçer de ondan” diye yanıtladı. Utanarak itiraf etmeliyim ki sanırım haklıydı. İşte sigaranın insanlarda yarattığı korku bu denli büyüktür. Şimdi anlıyorum ki birçok tiryaki sigarayı bırakmak zorunda kalmamak için bu kitabı sonuna kadar okumuyor. Bazıları o korkunç günü ertelemek için özellikle günde bir satır okuyor. Anladığım kadarıyla birçok okuyucu kendilerini seven biri tarafından bu kitabı okumaya zorlanıyor. Şöyle bir düşünün: Kaybedecek neyiniz var? Kitabın sonunda sigarayı bırakmazsanız şimdikinden daha kötü bir duruma düşmeyeceksiniz. KAYBEDECEK BİHÇİB ŞEY YOK, kazanacak o kadar çok şey var ki! Birkaç gün veya haftadır sigara içmiyorsanız ve hala sigarayı bırakıp bırakmadığınızdan emin değilseniz kitabı okurken sigara içmemeye devam edin. Artık sigara içmeyen bir insansınız nasıl olsa. Bir de beyninizle bedeniniz bağdaşırsa bu kitabın sonunda sigara içmemekten mutluluk duyan bir insan olursunuz. Benim yöntemim temelde sigarayı bırakmanın alışılagelmiş yöntemlerinin tam tersidir. “Normal yöntemler” sigaranın dezavantajlarını sıralayıp” yeterince uzun bir süre sigarasız kalırsam sonunda sigara içme isteğim yok olur ve tütünün esiri olmadan yaşamdan zevk alabilirim” ilkesini savunur. Bu mantıksal bir yöntemdir. Her gün binlerce kişi bu yöntemin değişik bir türü ile sigarayı bırakmaya çalışıyor. Fakat bu yöntemi başarılı bir şekilde uygulamak aşağıdaki nedenlerden dolayı çok zordur. 1. Asıl sorun sigarayı bırakmak değil. Her söndürdüğünüz sigarayla sigarayı bırakmış oluyorsunuz. Birinci gün size “artık sigara içmek istemiyorum” dedirtecek nedenler olabilir. Sigara içen herkes her gün bu tür nedenlerle karşılaşır ve bu nedenler insanları sigara içmemeye tahmininizden çok fazla zorlar. Asıl sorun ikinci, onuncu yada on birinci gündedir. Zayıf veya çakırkeyif yada güçlü bir anınızda bir sigara içtiğiniz zaman işin içine uyuşturucu bağımlılığı girdiği için canınız ikinci bir sigara isteyecek ve böylece tekrar sigara içmeye başlamış olacaksınız. 2. Sağılığımıza verdiği zararın aslında bize sigarayı bıraktıracak bir etken olması gerekir. Aklımız: “Bırak artık aptal kafa” diyerek bir bakıma işimizi daha da güçleştirir. Örneğin sinirli veya heyecanlı olduğumuz zaman sigara içeriz. Sigara içen birine sigaranın kendisini öldüreceğini söylediğinizde ilk yapacağı şey bir sigara yakmak olur. İngiltere’nin ünlü kanser kliğini Royal Marsden Hospital’in önünde ülkedeki diğer kliniklerden çok daha fazla sigara tiryakisi beklemektedir. 3. Bizi sigarayı bırakmaya zorlayan nedenler bırakmayı aslında aşağıdaki iki unsurdan dolayı güçleştirir. Birincisi insanda özveride bulunma duygusu yaratmaları. Sürekli o küçük dost, destek, günah yada keyif –yorumu kişiye kalmış- diye bildiğimiz nesneyi bırakmaya zorlanıyoruz. İkincisi insanı umursamazlığa itmeleri. Sigara içmemizin nedeni bırakmamızı gerektiren nedenlerden çok farklıdır. Asıl soru neden sigara içmek istediğimiz yada buna neden gereksiniz duyduğumuzdur. Benim yöntemimin temelinde neden sigarayı bırakmak istediğimizi tamamen unutarak sigara sorununu ele alıp aşağıdaki soruları sormak yatıyor: 1. Sigara içmek bana ne veriyor? 2. Gerçekten zevk alıyor muyum? 3. Bu şeyleri yaşam boyunca ağzıma sokup kendimi zehirlemek ve bunun için bir servet harcamak zorunda mıyım? Sigaranın size hiçbir şey vermediği kesin bir gerçektir. İzin verin, bunu iyice açıklayayım. Sigara içmenin dezavantajları avantajlarından daha fazladır demiyorum, bunun öyle olduğunu her tiryaki bilir. Ben sigara içmenin size kesinlikler hiçbir şey vermediğini söylüyorum. Sigaranın bugüne kadar sağladığı tek avantaj bir zamanlar toplumun sigarayı “artı puan” olarak nitelendirmesiydi. Bugün ise tiryakiler bile sigara içmeyi anti-sosyal bir davranış olarak yorumluyorlar. Çoğu tiryaki neden sigara içtiğine mantıklı bir açıklama getirmek gereğini duyar fakat yaptığı açıklama aldatmaca ve yanılgıdan ibarettir. İlk olarak bu aldatmaca ve yanılgıları ortadan kaldıracağız. Sigarayı bıraktığınızda aslında hiçbir şeyden vazgeçmek zorunda olmadığınızı göreceksiniz. Hem bıraktığınız şeyin hiç bir şey olduğunu anlayacak hem de sigara içmeyen bir insan olarak bir sürü güzel ve olumlu şeylere kavuşacaksınız. Sağlık ve para bunların yalnızca ikisi. Yaşamın sigara olmadan bir daha o kadar zevk vermeyeceği yanılgısı kaybolur kaybolmaz, siz sigarasız yaşamın hiçbir eksiği olmadığı gibi daha anlamlı olduğunu fark eder etmez, yoksunluk ve özlem duygusu yok olur olmaz, sağlık ve tasarruf edilen para gibi sigarayı bırakmanın bir sürü haklı nedenini tekrar ele alabiliriz. Yukarıdaki noktaları kavradığınız zaman gerçek hedefinize ulaşmanız kolaylaşacak ve tütünün tutsaklığından kurtulup yaşamın tadını çıkarabileceksiniz. |
3. BÖLÜM BIRAKMAK NEDEN ZOR GELİYOR. Daha önce belirttiğim gibi bu konuya kendi bağımlılığım yüzünden ilgi duymaya başladım. Sonunda bıraktığımda mucize olmuştu sanki. Daha önceki bırakma girişimlerimde haftalarca ağır depresyonlar yaşardım. Arada bir nispeten keyfim yerine gelir sonra yine depresyona girerdim. Hani kaygan bir çukurdan dışarıya çıkmaya çalışırsınız; tam yukarıya çıkıp gün ışığını görünce birden ayağınız kayar ve tekrar aşağı düşersiniz ya onun gibi bir şey. Sonunda yine bir sigara yakarsınız, tadı iğrenç gelir ve neden o sigarayı yakmak gereğini duyduğunuzu anlamaya çalışırsınız. Tiryakilere seanslarımdan önce yönelttiğim sorulardan biri “sigarayı bırakmak istiyor musunuz?” sorusudur. Bir yerde aptalca bir soru. Bütün tiryakiler sigarayı bırakmaya can atarlar. En koyu tiryakiye bile “sigaraya başlamadan önceki zamana geri dönme şansınız olsaydı şimdiki aklınızla tekrar sigaraya başlar mıydınız?” diye sorduğunuzda “kesinlikle hayır” cevabını alırsınız. Sigaranın sağlığına zarar verdiğini kabul etmeyen, sosyal baskıya aldırmayan ve sigaraya para ayırabilen (bugünlerde artık fazla kalmadı) bir tiryakiye “çocuklarınızı sigara içmeye teşvik eder misiniz?” diye sorduğumuzda yine “kesinlikle hayır” cevabıyla karşılaşırsınız. Bütün tiryakiler şeytani bir gücün etkisi altında olduklarının farkındadırlar. İlk zamanlar insan kendini “yakında bırakacağım, bugün değil ama yarın” düşüncesiyle avutur. Sonunda öyle bir noktaya gelir ki, ya iradesinin olmadığını yada sigaranın yaşamdan tat alabilmek için gerekli bir şey olduğunu düşünmeye başlar. Daha önce söylediğim gibi sorun bırakmanın neden kolay olduğunu değil, neden “zor” olduğunu açıklamaktır. Aslında gerçek sorun insanların neden sigaraya başladıkları veya bir zamanlar dünya nüfusunun yüzde altmışından fazlasının neden sigara içtiğiydi. Bu sigara konusuna akıl sır ermez. Sigaraya başlamamızın tek nedeni binlerce insanın sigara içiyor olması. Oysa her biri başlamamış olmayı dilediklerini belirtip sigaranın para ve zaman kaybı olduğunu söylerler. Sigaradan zevk almadıklarına bir türlü inanamayız ve yetişkinlere özenti olarak başlayıp bağımlılık kazanana dek bir sürü çaba harcarız. Sonra yaşamımızın geri kalan bölümünü çocuklarımıza sigara içmemelerini söyleyerek, kendimizi ise bu alışkanlıktan kurtarmaya çalışarak geçiririz. Ayrıca yaşam boyu bu dert için bir servet harcarız. Günde ortalama yirmi tane sigara içen bir tiryaki sigara için yaşamı boyunca 30.000 pound harcar. Bu parayla ne yaparız? Pencereden dışarı atsak daha iyi olur. Oysa biz sistemli olarak ciğerlerimizi kansere yol açan bir katranla doldurmak ve damarlarımızı yavaş yavaş tıkayıp zehirlemek için kullanırız. Her geçen gün bedenimizin kas ve organlarını daha fazla oksijenden yoksun bırakır giderek iyicene uyuşuk oluruz. Kendimizi pislik içinde bir yaşama, kötü kokan nefese, sararmış dişlere, yanık izlerine, kirli küllüklere ve durmuş sigaranın o iğrenç kokusuna mahkum ederiz. Yaşamımızın yarısını ya toplumun bize sigara içmeyi yasakladığı yerlerde (hastaneler, okullar, otobüsler, tiyatrolar, kiliseler vs.) yada sigarayı azaltmaya veya bırakmaya çalışırken yaşadığımız çaresizlik içerisinde geçiririz. Ne biçim bir hobi bu böyle? Yaparken keşke yapmasam dedirten yapmazken ise kendini özleten. Toplumun insana yaşam boyu cüzamlı bir hasta olarak bakmasına daha da kötüsü aslında akıllı, mantıklı bir kişinin ömür boyu aşağılanmasına yol açan etken sigaradır. İnsan farkında olmadan sigara paketinin üzerine ufacık yazılmış uyarıyı okuduğunda, sigara içmeyenlerden oluşan bir grubun içinde bulunduğunda yada kansere veya ağız kokusuna karşı bir kampanya sırasında kendisini yine aşağılanmış hisseder. Aklının bir köşesinde bukara lekeler varken yaşamdan ne bekleyebilir? HİÇBİR ŞEY! Eğlence? Keyfi? Rahatlama? Destek? Enerji aşısı? Çıkardığınız zaman rahatlama duygusu verdiği için dar ayakkabı giymekten hoşlanan bir insan değilseniz, bunların hepsi aldatmacadır! Söylediğim gibi asıl sorun tiryakilerin sigarayı bırakmakta neden bu kadar güçlük çektikleri değil insanların neden sigara içtiklerini bulmaktır. Herhalde !İyi, güzel biliyoruz ama alışınca bırakmak zor geliyor” diyorsunuzdur. Peki ama bırakmak neden bu kadar zor ve neden sigara içmek zorundayız? Sigara tiryakileri yaşamları boyunca bu soruların cevaplarını bulmaya çalışırlar. Bazısı sigaranın eksikliğini şiddetli bir şekilde duymaktan korkar. Aslında nikotin eksikliğinin yarattığı özlem duygusu o kadar hafiftir ki birçok tiryaki uyuşturucu bağımlısı olduğunu fark etmeden yaşayıp ölür (6. Bölüm) Bazısı sigaranın büyük bir zevk olduğunu söyler. Bu doğru değildir. Sigara pis ve iğrenç bir şeydir. Sigarayı yalnızca zevk için içtiğini sanan bir tiryakiye sigarası bittiğinde içtiği marka yoksa onun yerine hiç sevmediği bir markayı içip içmeyeceğini sorun. Sigara tiryakileri hiçbir şey içmemektense kenevir otu bile içerler. Bunun keyifle bir ilgisi yoktur. Ben ıstakoz severim ama hiçbir zaman günde yirmi tane ıstakoz yemek gereksinimi duymadım. Zevk aldığım başka şeyleri yapmadığımız zaman çaresizlik içinde kıvranmayız. Bazısı nedenleri psikolojinin derinliğine inip Freud sendromu veya anne kucağındaki bebeklik döneminde arar. Aslında durum tam tersidir. Sigara içmeye başlamamızın asıl nedeni yetişkin ve olgun olduğumuzu göstermek istememizdir. Herkesin önünde ağzımızda bir emzikle otursak utancımızdan ölürüz. Bazısı burun deliklerinden duman yada ateş çıkarmanın tam tersine maço izlenimi verdiğini düşünür. Bu düşüncenin de aslı yoktur, çünkü kulak deliğinde yanan bir sigara komik olurdu. Kansere yol açan katran maddelerini ciğerlere doldurmak ise daha da komiktir. Bazısı el alışkanlığı, bazısı ağız alışkanlığı der. Öyleyse sigarayı neden yakarlar? Dumanın ciğerlere inerken verdiği duygu derler. Ne kadar iğrenç duygudur, adına tıkanmak derler. Birçok kişi sigara içmenin can sıkıntısını geçirdiğini savunur. Bu da bir yanılgıdır, çünkü can sıkıntısı beynin bir ürünüdür. Ben otuz üç yıl boyunca, beni rahatlattığına bana güven ve cesaret verdiğine inandım. Aynı zamanda beni öldürdüğünü ve bana bir servete mal olduğunu da biliyordum. Neden bir doktora gidip beni rahatlatacak, güven ve cesaret verecek bir alternatif sormadım? Çünkü bir alternatif önereceğini biliyordum. Benimki bahaneden başka bir şey değildi. Bazıları sırf arkadaşları yüzünden içtiklerini söylerler. Gerçekten o kadar aptal olup olmadıklarını merak ederim. Dua etsinler de arkadaşları istiyor diye, baş ağrısından kurtulmak için başlarını kesmeye kalkışmasınlar! Bu konuya biraz kafa yoran tiryakilerin çoğu sonunda bunun bir alışkanlık olduğu sonucuna varır. Bu gerçek bir açıklama değildir ama bütün mantıklı nedenleri eledikten sonra geriye kalan bir tek budur. Fakat korkarım bu açıklama da saçmadır. Yaşamımızın her günü alışkanlıklarımızı değiştiririz, bunların bazıları çok da eğlencelidir. Benim yemek alışkanlıklarım sigara içtiğim günlere dayanır. Sabah ve öğle yemek yemem, yalnızca bir öğün yemek yerim o da akşam yemeğidir. Tatilde ise en çok sevdiğim öğün kahvaltıdır. Eve geldiğimde en ufak bir çaba harcamadan normal alışkanlığıma dönerim. İğrenç bir tadı olan, bizi ölüme sürükleyen bir servete mal olan, aslında bırakmak için can attığımız ve istesek bir anda keserek kurtulabileceğimiz bu pis ve tiksindirici alışkanlığa neden bu denli bağlıyız? Bırakmak neden bu kadar zor geliyor? Oysa hiç zor değil, bilakis çok basit. Sigara içmenin gerçek nedenlerini anlar anlamaz kolayca bırakacaksınız. Ve en geç üç hafta sonra bu kadar yıl neden sigara içtiğinize şaşıracaksınız. OKUMAYA DEVAM EDİN - |
4. BÖLÜM SİNSİ TUZAK Sigara kadar sinsi ve kurnaz bir tuzak yoktur. Akıl almayacak kadar zekice düşünülmüştür. Bizi başlangıçta bu tuzağa düşüren, tuzağın içindeki binlerce yetişkindir. Bize sigaranın dünyanın parasına mal olan, ölüme yol açan pis, iğrenç bir alışkanlık olduğunu söylemelerine rağmen biz hiçbir keyfi olmadığına inanamayız. Sigara alışkanlığının acıklı yanlarından biri de alışana kadar birçok uğraş vermemizdir. Yemi, peyniri olmayan tek tuzak sigaradır. Ağzımızın suyunu akıtan sigaranın enfes değil iğrenç tadıdır. İlk içtiğimiz sigaranın tadı güzel olsaydı alarm çanları çalardı ve zeki bir insan olarak yetişkinlerin yarısının büyük paralar harcayarak kendilerini neden zehirlediklerini anlayabilirdik. Ama o ilk sigaranın tadı iğrenç olduğundan acemi beynimiz hiçbir zaman bağımlılık kazanamayacağımız kanısına varır ve zevk almadığımızdan dolayı ne zaman istersek o zaman bırakabileceğimizi sanırız. İnsanı hedefine ulaşmaktan alıkoyan tek uyuşturucu sigaradır. Genç erkekler sert bir izlenim bırakmaya, Humphrey Bogart yada Clint Eastwood’a özenerek başlarlar. Oysa sertlik ilk sigaranın verdiği en son duygudur. İnsan içine çekmeye cesaret edemez ve çok içtiğinde önce baş dönmesi sonra mide bulantısından yakınır. O anda yapmak istediği tek şey diğerlerinden ayrılıp o pis sigaraları atmak olur. Kızlar deneyimli, modern genç kadın olma amacındadırlar. Sigaralarını içerken ne kadar komik olduklarını hepimiz görmüşüzdür. Erkekler sert, kızlar da deneyimli ve modern görünmeyi öğrendikten sonra sigaraya hiç başlamamış olmayı dilerler. Böylece yaşamımız boyunca neden sigara içtiğimizi açıklamaya çalışır. Çocuklarımızı bu tuzağa karşı uyarır ve ara sıra kendimiz bırakmaya çalışırız. Tuzak öyle ayarlanmıştır ki sigarayı ancak sağlık ve para sorunu olduğunda yada cüzamlı muamelesi görmekten rahatsızlık duyduğumuz stresli, sıkıntılı anlarda bırakmaya çalışırız. Bırakır bırakmaz da sıkıntımız artar (o korkunç sigara özlemi) çünkü stres anında rahatlamak için kullandığımız eski arkadaşımız artık yoktur yanımızda. Birkaç gün eziyet çektikten sonra yanlış bir zaman seçtiğimize karar verir daha az stresli bir anı beklemeye başlarız. O an geldiğinde ise bırakma nedenimiz ortadan kalkmış olur. Tabii o an hiç gelmez çünkü kendimizi yaşamımızın giderek daha stresli olduğuna inandırmışızdır bir kere. Anne babamızın korumasından çıktığımızda yaşamımızın doğal akışı ev kurmak, borçlar, çocuk, daha fazla sorumluluk isteyen görevler vs. Olur. Bu da bir yanılgıdır. Aslında yaşamımızın en stresli dönemleri çocukluğun ilk yılları ve ergenlik dönemidir. Biz genellikle sorumluluğu stresle karıştırırız. Sigara içenlerin yaşamları otomatik olarak daha çok stres doludur. Çünkü tütün toplumun ileri sürdüğü gibi bizi rahatlatmak yada sıkıntılarımızı hafifletmek yerine tam tersine daha sinirli ve gergin olmamıza neden olur. Sigarayı bırakan tiryakiler bile (bir çoğu yaşamlarında bir veya birden daha çok kez denerler) gayet mutlu bir yaşam sürerken birdenbire tekrar bağımlılık kazanırlar. Bu sigara konusu büyük bir labirente dönüşmeye benzer. Girer girmez kafamız dumanlanır, aklımız karışır ve yaşamımızın geri kalan kısmını kurtulmaya çalışarak geçiririz. Bir çoğumuz başarırız fakat bir süre sonra tekrar aynı tuzağa düşeriz. Ben otuz üç yılımı labirentin çıkış yolunu aramakla geçirdim. Bütün tiryakiler gibi bir türlü işin içinden çıkamıyordum. Sonunda kendime mal edemeyeceğim bazı ilginç durumların bir araya gelmesi sonucunda başardım. Sigarayı bırakmakta daha önce neden bu denli güçlük çektiğimi, bıraktığımda ise bırakmanın neden bu denli kolay ve eğlenceli olduğunu merak etmeye başladım. Sigarayı bıraktığımdan beri sigaranın sırlarını çözmeyi önce hobi, sonra meslek edindim. Sigara Rubik küpü gibi çözülmesi neredeyse olanaksız karışık ve büyüleyici bir bilmeceye benzer. Fakat bütün karmaşık sabır oyunları gibi cevabı bilindiğinde çözümü çok kolaydır. Ben sizi labirentten dışarıya çıkarıp bir daha oraya girmemenizi sağlayacağım. Yapmanız gereken tek şey talimatlarımı uygulamaktır, yalnız bir kez yanlış yola saparsanız diğer talimatların anlamı kalmaz. Bir kez daha vurgulamak istiyorum ki sigarayı herkes bırakabilir. Yalnız önce gerçekleri ortaya koymak gerekir. Hayır bizde korku yaratan gerçekleri demiyorum, onları bildiğinizi biliyorum. Sigaranın doğurduğu kötü sonuçlarla ilgili yeterli enformasyon var zaten. Bu sizi sigaradan vazgeçirseydi şimdiye kadar çoktan bırakırdınız. Benim söylemek istediğim sigarayı bırakmakta neden bu denli güçlük çektiğimiz. Bu soruyu yanıtlamak için neden hala sigara içtiğimizin nedenini bulmamız gerekir. - |
Bir arkadaşım birkaç günde uyuşturucu bağımlılığından kurtulmuştu. Hem de en bağımlılık yapanıymış, hangisiyse artık. Tiryaki arkadaşları buna bir türlü inanmayıp yine sürekli partilere davet etmelerine rağmen. Nasıl yaptığını sorduklarında bırakmak için Allah'a çok fazla dua ettiğini söylüyordu. İsteyen psikolojik etki de diyebilir tabi. |
Allen Carr'ın kitabı bu, gerçekten güzel bir kitap. Sigaranın yarattığı sanal boşluğu anlatıyor. Sigara içmeyenlerin hiç yaşamadığı yoksunlukları yaşadığımızdan bahsediyor. Champix + Allen Carr= sigarasızlık.. |
5. BÖLÜM NEDEN HALA SİGARA İÇİYORUZ Hepimiz sosyal baskı, sosyal zorunluluk gibi saçma sapan nedenler yüzünden sigaraya başlıyoruz. Fakat bağımlılık kazandığımızı fark ettiğimizde neden hâlâ sigara içmeye devam ediyoruz? Sigara içenlerin çoğu neden sigara içtiğini bilmez. Gerçek nedeni bilselerdi sigarayı bırakırlardı. Seanslarımda binlerce tiryakiye neden sigara içtiklerini sorarım. Gerçek neden hiç değişmese de yanıtlar çok farklıdır. Bu, benim seanslarda en komik fakat aynı zamanda en acıklı bulduğum bölümdür. Sigara içen herkes kalbinin derinliklerinde aptal olduğunun farkındadır. Bağımlılık kazanmadan önce sigara içmeye gerek duymadığını bilir. Birçok tiryaki ilk sigarasının tadının ne kadar iğrenç olduğunu ve bağımlılık kazanabilmek için ne denli çaba harcadığını hâlâ anımsar. Tiryakiler sigara içmeyenlerin kaçırdıkları hiçbir şey olmamasına ve kendileriyle alay etmelerine çok kızarlar. Yine de tiryakiler mantıklı ve zeki insanlardır. Sağlık konusunda çok büyük risk aldıklarını ve sigara için ömür boyu bir servet harcadıklarını bilirler. Bu yüzden alışkanlıklarını haklı çıkarmak için mantıklı bir açıklama yapmak gereksinimi duyarlar. Tiryakilerin sigara içmeye devam etmelerinin gerçek nedeni önümüzdeki iki bölümde anlatacağım faktörlerin kurnazca bileşimidir. 1. NİKOTİN BAĞIMLILIĞI. 2. İNANDIRILDIĞIMIZ ALDATMACALAR - |
6. BÖLÜM NİKOTİN BAĞIMLILIĞI. Tütünün içindeki renksiz yağlı bileşim nikotin bizi sigaraya bağlayan uyuşturucudur. İnsanlığın bildiği uyuşturucuların hepsinden daha fazla bağımlılık sağlar; bazen tek bir sigara bile bağımlılık için yeterli olur. Sigaradan çekilen her nefes ciğerlerden beyne ufak bir doz nikotin taşır ve bu doz etkisini bir eroinmanın damarlarına sıktığı eroinden daha çabuk gösterir. İnsan bir sigaradan ortalama olarak yirmi nefes çekerse bir tek sigaradan yirmi doz uyuşturucu almış olur. Nikotin etkisini çabuk gösteren bir uyuşturucudur ve kandaki nikotin miktarı sigara içtikten yarım saat sonra yarıya, bir saat sonra ise dörtte bire düşer. Bu da birçok tiryakinin neden günde yaklaşık yirmi tane sigara içtiğini açıklar. Sigaramızı söndürür söndürmez nikotin hızla vücudumuzu terk etmeye başlar ve canımız tekrar sigara istemeye başlar. Bu noktada tiryakilerin sigara eksikliğinin yarattığı özlem duygusu konusunda düştükleri yaygın yanılgıyı düzeltmek istiyorum. Tiryakiler sigaranın eksikliğinin yarattığı özlemin sigarayı bırakmaya çalışırken yada zorlanırken yaşanan o korkunç sarsıntı olduğunu sanırlar. Aslında bu özlem duygusu öncelikle ruhsal bir şeydir, tiryaki zevk yada destek diye bildiği şeyden yoksun kaldığını düşünür. Sonra bu konuya daha ayrıntılı olarak değineceğim. Nikotin eksikliğinin yarattığı özlem duygusu o kadar zayıftır ki çoğu tiryaki uyuşturucu bağımlısı olduğun fark etmeden yaşar ve ölür. “Nikotin bağımlısı” dediğimizde alışkanlığa “daha yeni” başladığımızı düşünürüz. Çoğu tiryakinin uyuşturucudan ödü kopar, oysa kendileri uyuşturucunun bağımlısıdır. Gerçi bırakılması kolay bir uyuşturucu fakat insan önce bağımlı olduğunu kabul etmek zorundadır. Nikotini kesmek hiçbir fiziksel ağrı vermez. Yalnızca bir şeyin eksildiğini anımsatan boş, huzursuz bir duygu belirir. Bu yüzden birçok tiryaki sigaranın ellerle bir ilgisi olduğunu sanır. Bu huzursuz duygu uzun sürerse tiryaki sinirli, gergin, güvensiz ve hassas olur. Bu NİKOTİN zehrine duyulan açlıktır. Bir sigara yaktıktan yedi saniye sonra vücuda taze nikotin girer ve özlem sona erer; böylece sigaranın tiryakiye verdiği rahatlama ve güven duygusu sağlanmış olur. Sigaraya başladığımız ilk günlerde sigara eksikliğinin yarattığı özlem duygusu ile sigaranın verdiği rahatlama duygusu o kadar hafiftir ki varlıklarını fark etmeyiz bile. Düzenli olarak sigara içmeye başladığımızda ya sigaradan tat almaya başladığımızı yada alışkanlık edindiğimizi sanırız. Aslında bağımlılık kazanmış oluruz. Biz fark etmesek de o küçük nikotin canavarı kanımıza girmiştir ve artık zaman zaman onu beslememiz gerekir. Tiryakilerin hepsi hiç gereği olmadığı halde saçma sapan nedenlerden dolayı sigaraya başlar. Az sigara da içsek çok sigara da içsek devam etmemizin tek nedeni o küçük canavarı beklemektir. Sigara konusu bir dizi bilmecedir. Bütün tiryakiler aslında aptal olduklarını ve bir şeytanın tuzağına düştüklerinin farkındadırlar. Benim için sigara içmenin en üzücü yanı insanın bağımlılık kazanmadan önce sahip olduğu iç huzura ve öz güvene bundan böyle ancak sigara sayesinde kavuşmasıdır. Hani komşumuzun alarmı bütün gün çalar ve bunun gibi küçük bir şey sizi bir süre rahatsız eder, sonra birdenbire ses kesilir. Huzur dolu bir duygu kaplar içinizi. Fakat bu huzur gerçek anlamda bir huzur değil yalnızca rahatsızlığın sona ermesidir. Nikotinin hapsine girmeden önce fiziksel açıdan hiçbir eksiğimiz yoktur. Derken vücudumuza nikotin vermeye başlarız. Her sigara söndürüşümüzde nikotinin etkisi kaybolur ve bedenimiz bir eksiklik duyar –bu fiziksel bir ağrı değil beynin yarattığı bir yoksunluk duygusudur. Biz bu duygunun farkına bile varmazken o bedenimizi damlayan bir musluk gibi yavaş yavaş doldurur. Mantığımız bunu anlayamaz, anlamak zorunda da değildir. Bildiğimiz tek şey bir sigara istediğimizdir, sigarayı yaktığımızda açlığımız gider ve kendimizi o an için hoşnut ve güvenli hissederiz –sigaraya başlamadan önceki gibi. Fakat bu doyum geçicidir, çünkü artık açlığımızı gidermek için vücudumuza sürekli nikotin vermek zorundayız. Bir sigarayı bitirir bitirmez açlık yeniden başlar ve kısır döngü devam eder. KIRMADIĞINIZ TAKTİRDE bu kısır döngü yaşam boyu sürer. Sigara içmek dar ayakkabı giymeye benzer, çıkardığınızda rahatlarsınız. Bir tiryakinin olayların nasıl geliştiğini anlamamasının öncelikle üç nedeni var. 1. Bedeninde fark edilebilir bir ağrı yoktur. O yalnızca bir duygudur. 2. Her şey tersten yürür. Uyuşturuculardan kurtulmak bu yüzden çok zordur. İnsan sigara içmediği zaman o usandırıcı duyguyu yaşar ve sigarayı suçlamaz. Bir sigara yakar yakmaz rahatlar. Bu yüzden sigaranın ona zevk verdiği yada destek olduğu yanılgısına düşer. 3. Yaşamı boyunca beynine bir sürü asılsız düşünce işlenir. Sigaraya başlamadan önce hiçbir şeyi eksik olmadığı halde zor bir öğrenme sürecinden sonra sigaranın insana zevk ve güven verdiğine inanmaya başlamasına şaşırmaz. Neden sorgulasın ki? O artık en mutlu tiryakiler topluluğuna girmiştir. Bu noktada sigara hakkındaki bazı yanılgıları gidermem gerekecek. Sigara içmek alışkanlık değildir. Yaşamımızda her türlü alışkanlığımız olur, bazıları çok da eğlencelidir. Fakat iğrenç bir tadı olan, bir servete mal olan, pis ve tiksindirici bulduğumuz ve zaten kurtulmak istediğimiz bir alışkanlığı kolaylıkla bırakmamız gerekirken neden bu kadar zorlanırız? Çünkü bu bir alışkanlık değil, bir uyuşturucu bağımlılığıdır. Bununla başa çıkmasını öğrenmemiz gerekir. Daha nasıl olduğunu anlayamadan yalnızca düzenli olarak sigara almakla kalmaz aynı zamanda sigaraya gereksinim de duymaya başlarız. Sigaramız olmadığında paniğe kapılır, giderek daha fazla sigara içeriz. Sigarayı artırmamızın nedeni vücudun her uyuşturucuda olduğu gibi nikotinin etkisine bağışıklık kazanması ve sonuç olarak giderek daha fazla nikotine gereksinim duymamızdır. Kısa bir süre sonra sigara doğurduğu açlık duygusunu tam anlamıyla dindirememeye başlar; öyle ki bir sigara yaktıktan sonra kendimizi bir an öncesine göre daha iyi hissetmemize rağmen sigara içerken bile içmeyen bir kişiden daha sinirli ve gerginizdir. Bu dar ayakkabı giymekten daha da komiktir, çünkü ağrının bir kısmı ayakkabı çıktıktan sonra bile sürer. Aslında durum daha da kötüdür, çünkü nikotin vücuttan çok çabuk –sigara biter bitmez- çıkar. İnsanların sıkıntılı anlarda bir sigarayı söndürüp öbürünü yakmalarının nedeni budur işte. Daha önce de söylediğim gibi sigara içmek alışkanlık değildir. Tiryakilerin sigara içmeye devam etmelerinin gerçek nedeni içlerindeki küçük canavardır. Onu sürekli beslemek zorundadırlar. Tiryaki bu anı dört durumdan biri yada bunların bir araya gelmesi anında kendisi seçer. Bu dört durum şunlardır: CAN SIKINTISI / KONSANTRASYON – İki büyük Çelişki STRES / RAHATLAMA – İki büyük çelişki. Hangi olağanüstü uyuşturucu yirmi dakika önce yarattığı etkiyi birdenbire tam tersine çevirebilir? İnsan şöyle bir düşündüğünde bu yukarıdaki dört durumdan başka yaşamda uyku dışında ne kalıyor ki Aslında sigara ne can sıkıntısı veya stresi geçirir nede konsantrasyonu veya rahatlamamızı sağlar. Bunların hepsi aldatmacadır. Nikotin yalnızca bir uyuşturucu değil aynı zamanda sineklerin yok edilmesinde kullanılan etkisi çok güçlü bir zehirdir (ansiklopediye bakabilirsiniz). Bir sigaranın içerdiği nikotin miktarı doğrudan doğruya DAMARLARINIZA VERİLDİĞİNDE ÖLÜRSÜNÜZ. Tütün aynı zamanda karbonmonoksit dahil başka birçok zehir de içerir. Pipo yada puroya geçme hayalleriniz varsa bu kitabın tütünün her türünü hedef aldığını belirteyim. İnsan vücudu yeryüzündeki en karmaşık şeydir. Amipler ve solucanlar dahil hiçbir canlı türü besinle zehir arasındaki farkı bilmeden yaşayamaz. Binlerce yıldır devam eden doğal bir gelişme sürecinde insan vücudu ve beyni yemekle zehir arasında ayrım yapacak teknikler ve zehri dışarıya atacak yöntemler bulmuştur. Bağımlılık kazanmadan önce kimse tütünün kokusundan ve tadından hoşlanmaz. Bir çocuğun yada hayvanın yüzüne tütün dumanı üflediğinizde öksürmeye ve tükürmeye başladığını görürsünüz. İlk sigaramızı içtiğimizde içimize çektiğimiz duman öksürmemize neden olur. Çok içersek başımız dönmeye başlar ve kendimizi iyi hissetmemeye başlarız. VÜCUDUMUZ BİZE BU MESAJI YOLLAR “BANA ZEHİR VERİYORSUN YAPMA” der. İşte tiryaki olup olmama kararı bu noktada alınır. Sigaraya genellikle fiziksel ve ruhsal bakımdan zayıf insanların başladığı doğru değildir. İlk sigaralarından nefret edenler çok şanslıdır, ciğerleri dumanla başa çıkamayanların yada bu zor öğrenme sürecini, dumanı öksürmeden içine çekmeyi öğrenmeyi göze alamayanların yaşamları kurtulmuş olur. Benim için sigara konusunun en üzücü yanı bağımlılık kazanmak için birçok çaba harcamamızdır. Gençleri durdurmak bu yüzden çok zordur. Sigara içmeyi öğrenme aşamasında oldukları için sigaranın tadını hala iğrenç bulurlar ve ne zaman isterlerse bırakabileceklerini sanırlar. Neden bizden öğrenmezler? Biz neden anne babamızdan öğrenmedik ki? Birçok tiryaki tütünün tadını ve kokusunu gerçekten sevdiğini sanır. Bu bir yanılgıdır. Sigara içmeyi öğrendiğimizde nikotin alabilmek için vücudumuza kötü kokuya ve kötü tada karşı duyarsız olmayı öğretiriz, tıpkı kendilerine şırınga yapmaktan hoşlandığını sanan eroinmanlar gibi. Eroin eksikliğinin yarattığı kriz oldukça şiddetlidir ve eroinmanların zevk aldıkları tek şey bu krizin dinmesidir. Tiryaki nikotinine kavuşabilmek için kötü tat ve kötü kokuyu aklından çıkarır. Tütünün tadından ve kokusundan zevk aldığı için sigara içtiğine inanan bir tiryakiye “hep içtiğiniz marka yerine hiç sevmediğiniz bir marka sigara bulduğunuzda sigarayı bırakır mısınız?” diye sorun. Asla. Tiryakiler hiçbir şey içmemektense kenevir otu bile içerler; sarma sigara, mentollü sigara, puro yada pipo hiç fark etmez. Başlangıçta tadı iğrenç gelse de biraz inatla onları içmesini de öğrenirler. Tiryakiler soğuk algınlığına, gribe, boğaz ağrısına, bronşite veya amfizeme rağmen sigara içmeye kalkışırlar. Bunun zevkle bir ilgisi yoktur. Eğer olsaydı kimse birden fazla sigara içmezdi. Sigarayı bırakmış binlerce kişi doktorların verdiği o iğrenç nikotinli sakızlara bağımlıdırlar, bir çoğu hala sigara içtiği halde. Seanslarım sırasında bazı tiryakiler uyuşturucu bağımlısı olduklarını öğrendiklerinde paniğe kapılırlar, bu durumun bırakmalarını daha da zorlaştıracağını sanırlar. Aslında gerçek durum iki nedenden dolayı o kadar kötü değildir: 1. Sigaranın dezavantajlarının avantajlarından çok daha fazla olduğunu bilmemize rağmen bir çoğumuzun sigara içmeye devam etmesinin nedeni sigaranın bize gerçekten zevk verdiğine yada bir şekilde yardımcı olduğuna inanmamızdır. Sigarayı bırakırsak bir boşluk doğacağını ve yaşamımızın belirli kesimlerinin bir daha eskisi gibi olamayacağını sanırız. Bu bir yanılgıdır. Gerçek, sigaranın bize hiçbir şey vermediğidir; bizden alır götürür ve ancak kısmen geri verir, bu da yanılgıyı doğurur. Bunu sonra başka bir bölümde daha ayrıntılı olarak anlatacağım. 2. Nikotin çok kısa süre içinde bağımlılık kazanılması açısından dünyanın en güçlü uyuşturucusu olarak bilinse de bağımlılık derecesi o denli güçlü değildir. Etkisini çok çabuk yarattığından yalnızca üç hafta gibi kısa bir süre içinde vücut nikotini atar ve nikotinin eksikliğini beden o kadar az duyar ki, birçok tiryaki farkında bile olmadan geçirir. Çok haklı olarak “o zaman bir sürü tiryaki sigarayı bırakmakta neden o denli zorlanıyor, aylarca eziyet çekiyor ve yaşamının geri kalan bölümünde ara sıra hâlâ sigara özlemi duyuyor?” diye soracaksınız. Vereceğim yanıt aynı zamanda sigara içmemizin ikinci nedenini de açıklayacak –beynimize sürekli olarak işlenen asılsız düşünceler yüzünden. Kimyasal bağımlılıkla baş etmek kolaydır. Çoğu tiryaki bütün bir geceyi sigara özlemi yüzünden uyanmadan sigarasız geçirir. Birçok tiryaki ilk sigarasını yakmadan önce yatak odasından çıkmış olur, birçoğu önce kahvaltı eder, birçoğu ise önce iş yerine gitmeyi bekler. On saat boyunca rahatlıkla sigarasız kalabilir, fakat gündüz on saat sigara içmese deliye döner. Birçok tiryaki yeni aldığı arabasında sigara içmez. Birçoğu tiyatroya, süpermarkete, kiliseye vs. Gider ve oralarda sigara içememek onları hiç rahatsız etmez. Metroda bile şimdiye kadar bu yüzden ayaklanma çıkmadı. Tiryakiler sigara içmelere kısıtlandığında neredeyse sevinirler. Bugün birçok tiryaki sigara içmeyenlerin evlerinde yada onlarla beraberken büyük bir sıkıntı çekmeden sigarayı unutabilir. Aslında tiryakilerin çoğu fazla eziyet çekmeden uzun süre sigarasız kalabilir. Ben bile bütün akşam mutlu bir şekilde sigarasız rahatlayabiliyordum. Tiryakiliğimin son yıllarında akşam olsun da kendimi zehirlemekten kurtulayım diye beklerdim (ne kadar gülünç bir alışkanlık). Kimyasal bağımlılıkla baş etmek kolaydır. Ara sıra sigara içen binlerce kişi uzun süre sigarasız kalabilir ama aslında ardı ardına sigara içenler kadar bağımlıdırlar. Sigarayı bırakmayı başarmış fakat ara sıra puro içen eski koyu tiryakiler vardır, o puro bağımlılıklarını devam ettirir. Daha önce belirttiğim gibi asıl sorun nikotin bağımlılığı değildir. O aklımızı karıştırıp gerçek sorunu –beynimize işlenmiş boş inançları- anlamamızı engelleyen bir katalizör görevi görür. Yaşamı boyunca koyu bir tiryaki olmuş kişiler sigarayı kendilerinin de ara sıra içenler kadar kolaylıkla bırakabileceklerini öğrendiklerinde belki biraz avunurlar. Onların durumu bir yerde daha bile kolaydır. Sigara içmeye devam ettikçe daha kötü bir duruma düşer, bıraktığımızda da daha çok şey kazanmış oluruz. Başka bir avuntu da etrafta ara sıra dolaşan söylentilerin (örneğin “en son pisliğin vücudu terk etmesi yedi yıl sürer” yada “insanın içtiği her sigara yaşamından beş dakika götürür”) doğru olmamasıdır. Sigaranın kötü etkilerinin abartıldığını sanmayın. Abartı değil tam tersine az bile anlatılıyor. Fakat o “beş dakika kuralı” belli ki kaba bir tahmin ve ancak ölümcül bir hastalığa yakalandığınızda yada atardamarlarınızı kalbiniz duruncaya dek doldurduğunuzda geçerli olabilir. Aslında “pislik” bedeninizi hiçbir zaman tam anlamıyla terk etmez. Etrafta sigara içenler olduğunda sigara içmeyenler de havadaki pislikten nasiplerini alırlar. Yine de insan vücudu olağanüstü bir makinedir ve çaresiz bir hastalığa yakalanmadıysa kendi kendini tedavi edecek büyük bir güce sahiptir. Şimdi bırakırsanız vücudunuz birkaç hafta içinde sanki hiç sigara içmemişsiniz gibi dinç olur. “Sigarayı bırakmak için çok geç” diye bir şey yoktur. Ben elli, altmış yaşına gelmiş birçok tiryakiye yardımcı oldum, bazıları yetmişinde sekseninde bile vardı. Bir süre önce kliniğe doksan bir yaşındaki bir kadınla altmış beş yaşındaki oğlu geldiler. Kadına neden sigarayı bırakmaya karar verdiğini sorduğumda “oğluma örnek olmak için” dedi. Sigaranın verdiği zarar arttıkça bıraktıktan sonra yaşayacağınız rahatlama da artar. Sonunda sigarayı bıraktığımda içtiğim sigara sayısı birdenbire yüzden SIFIRA düştüğü halde sigarayı hiç aramadım. Sigarasızlığa alışma zamanından bile zevk aldım. Fakat önemli olan yıllardır inandırıldığımız aldatmacaların izlerini silmektir. - |
7.BÖLÜM İNANDIRILDIĞIMIZ ALDATMACALAR VE İRADE DIŞI HAREKET Sigaraya nasıl ve neden başlarız ki? Bunu tam olarak anlayabilmek için bilinçaltının benim deyişimle “uyuyan partnerimizin” olağanüstü gücünü incelemek gerekir. Hepimiz kendi yolunu çizen zeki, üstün varlıklar olduğumuzu sanırız. Aslında yaşamımızın yüzde doktan dokuzu önceden belirlenmiştir. Biz içinde yaşadığımız toplumun ürünüyüz. Nasıl giyineceğimizi, ne tür evlerde oturacağımızı, yaşam tarzımızı, değişik olduğumuz yönleri bile (örneğin politikada turuncu mu yoksa açık görüşlü mü olduğumuz) toplum belirler. Son verdiğim örnek rastlantıya değil, içinde bulunduğumuz sınıfa bağlıdır. Bilinçaltının üzerimizdeki etkisi çok büyüktür ve düşünceler yine gerçek söz konusu olduğunda bile milyonlarca insan yanıltılabilir. Kolomb dünyanın çevresini gezmeden önce çoğunluk dünyanın düz olduğuna inanıyordu. Bu gün bir küre olduğunu biliyoruz. Bir sürü kitap yazıp sizi dünyanın düz olduğuna inandırmaya çalışırsam bile başarılı olamam, oysa kaçımız uzayda bulunup dünyanın küre olduğunu gözleri ile gördü? Dünyanın çevresini uçakla yada gemiyle gezmiş olsanız bile düz bir yüzey üzerinde daire çizmediğinizi nereden biliyorsunuz? Reklamcılar bilinçaltının yönlendirme gücünü çok iyi bilirler; bu yüzden yollar bizi adım adım takip eden büyük posterlerle, gazetelerin her sayfası ilanlarla doludur. O kadar para boşuna mı harcanıyor sanıyorsunuz? O reklamlar size sigara aldırtmıyor mu sanki? Yanılıyorsunuz! Kendiniz deneyin! Soğuk bir günde bir bara yada restorana gittiğinizde yanınızdaki kişi ne içmek istediğinizi sorduğunda “bir viski” (yada herhangi başka bir şey) yerine “canım bugün ne istiyor biliyor musun? Bir viskinin o yumuşacık sıcaklığını.” Deyin. Viski sevmeyen birinin bile size katıldığını göreceksiniz. Çocukluğumuzdan beri her gün sigaranın bizi rahatlattığına, bize cesaret ve güven verdiğine ve dünyadaki en değerli şeyin sigara olduğuna dair mesajlar alırız. Abarttığımı mı sanıyorsunuz? Filmlerdeki bütün idam sahnelerinde idam edilecek kişilerin en son arzuları bir sigaradır. Bunun bizde bıraktığı etki çok derindir. Bilincimiz fark etmese de “uyuyan partnerimiz” mesajı alacak zamanı bulur. Buradaki mesaj: “Dünyadaki en değerli şey, en son düşüncem ve en son yaptığım şey bir sigara içmektir.” Bütün savaş filmlerinde yaralılara bir sigara verilir. Bu son zamanlarda değişti mi sanıyorsunuz? Hayır, kocaman reklam panoları ve gazete ilanları çocuklarımızın beynine işlemeye devam ediyor. Sözüm ona televizyonda sigara reklamı yapılması yasaklanmış. Televizyonun en çok izlendiği zamanlarda gösterilen filmlerde artistlerin büyük bir keyifle sigaralarını yaktıklarını görüyoruz. Bugünün reklamcılığının en sinsi yanı sigarayı spor olayları ve jet sosyeteyle bağdaştırmaktır. Bunu da doğal olarak tütün devleri finanse ediyor. Yarış arabaları model ve isimlerini sigara markalarından alıyor –yada tam tersi mi? Çıplak bir çiften seks sonra yatakta bir sigara paylaştığı reklamlar gördüm. Bunun ne tür bir çağrışım yaptığı bellidir. Asıl şu sigarillo reklamlarına bayılıyorum: Konuları yüzünden değil kampanyanın mükemmelliğinden dolayı. Hepsinde bir adam ölüm veya felaketle karşı karşıyadır; birinde balonu yanıyor ve düşmek üzere, diğerinde motosikleti bir nehre uçmak üzere, bir başkasında kendisi Kolomb kılığında ve gemisi dünyanın ucundan aşağı düşmek üzere. Hiçbirinde konuşma yok. Hafif bir müzik çalıyor. Adam bir sigarillo yakıyor ve yüzüne kendinden geçmiş bir ifade yerleşiyor. Sigara içen bir kişi reklamı gördüğünü belki fark etmez bile fakat “uyuyan partner” amacı çok açık olan bu reklamı sabırla sindirir. Doğal olarak diğer taraftan da reklam yapılıyor: Kanserin tehlikesi, kesilmiş bacaklar, kötü kokan nefes vs. Bunların hiçbiri sigara içenleri sigaradan vazgeçirtemiyor. Mantıklı düşünürsek vazgeçirtmesi gerekir, ama vazgeçirtemiyor. Gençleri sigaraya başlamaktan bile alıkoyamıyor. Sigara içtiğim yıllar akciğer kanseri ile sigara içmek arasındaki bağlantıyı bilseydim kesinlikle sigaraya başlamazdım diye düşünüyordum. Aslında değişen hiçbir şey yok. Tuzak dün ne idiyse bugün de o. Sigaraya karşı olan bütün kampanyalar bir tek aklımızın daha da fazla karışmasına yarıyor. Sizi içindeki şeyleri içmeye iten o şirin parlak paketlerin üzerinde bile uyarı yazısı var. Hangi tiryaki okuyor ki o yazıyı, nerede kaldı o yazıdan sonuçlar çıkarmak. Öncü bir sigara firmasının o uyarı yazısını ürünlerini satmak için bile kullandığını sanıyorum. Reklamların çoğu örümcekler, kocaman böcekler ve Venüs sinek tuzağı gibi korkunç örneklerle dolu. Uyarı yazısı artık o kadar büyük ve dikkat çekici ki, insan bakmamaya çalışsa bile görmemesi olanaksız. Tiryakilerin yaşadığı korkular yaldızlı parlak paketlerle çağrışım yaptırıyor. Bu beyin yıkama olayında en etkili etken tiryakilerin kendileridir. Sigara içen insanların zayıf iradeli ve zayıf bedenli kişiler oldukları doğru değildir. O zehirle başa çıkmak için iyi bir kondisyon gerekir. Tiryakiler sigaranın sağlığa zararlı olduğunu ısrarla ortaya koyan istatistikleri bu yüzden görmezlikten gelirler. Herkesin günde iki paket sigara içen, yaşamı boyunca bir gün bile hastalanmamış ve seksen yaşına gelmiş bir amcası vardır. Kimse genç yaşlarda ölen diğer yüzlerce tiryakiyi ya da o amcanın sigara içmeseydi hala yaşayacağını aklına bile getirmez. Arkadaşlarınız arasında bir küçük anket yaptığınızda çoğu tiryakinin güçlü kişiliklere sahip insanlar olduğunu görürsünüz. Çoğunlukla serbest çalışan, yönetim pozisyonlarında bulunan yada doktor, avukat, polis, öğretmen, hemşire, sekreter gibi belli bir eğitim gerektiren mesleklerde çalışan diğer bir deyişle yaşamları stres dolu kişilerdir. Tiryakilerin düştüğü en büyük yanılgı sigaranın stresi hafiflettiğidir. Bu yüzden sigara sorumluluk sahibi olan ve stresli bir yaşam süren aynı zamanda hayranlık duyulan ve taklit edilen dominant insan tipi ile sık sık bağdaştırılır. Can sıkıntısı sigara içmenin ikinci nedeni olarak bilindiğinden bağımlılığın yaygın olduğu bir başka grup da tekdüze iş yapan kişilerdir. Korkarım sigaranın can sıkıntısını geçirdiği düşüncesi de bir yanılgıdır. Beynimize işlenen aldatmacaların boyutları inanılmayacak kadar büyüktür. Toplumumuz eroin bağımlılığını dışlar oysa yılda eroinden ölenlerin sayısı yüzü bulmaz. Fakat nikotin adında başka bir uyuşturucu vardır ki, yüzde altmışından fazlamız yaşamında bir kez bağımlılık kazanır ve çoğu, yaşamının sonuna dek bu yüzden çok para harcar. İnsanlar harçlıklarının büyük bir kısmını sigaraya harcarlar ve sigara her yıl binlerce kişinin yaşamını mahveder. Batı toplumunda trafik kazaları, yangınlar dahil bir numaralı ölüm nedeni sigaradır. Bir servete mal olan ve bizi gerçekten öldüren bir uyuşturucu bir süre öncesine kadar hiçbir sakıncası olmayan sosyal bir davranış olarak değerlendirilirken şimdi eroini neden büyük bir dert olarak görüyoruz? Son yıllarda genel kanı biraz değişti ve sigara içmek sağlığa zarar verebilen biraz anti sosyal bir alışkanlık olarak nitelendirilmeye başladı. Fakat hâlâ her bakkalda, büfede yaldızlı paketler içinde yasal olarak satılmaya devam ediyor. Bunda en çok çıkarı olan devlettir. Sigara içenlerden trilyonlarca tütün vergisi alınıyor ve tütün endüstrisi yalnızca reklam için yılda yüzlerce milyar harcıyor. Bir galeride elden düşme bir araba alırken galeri sahibini nezaketle dinler ama söylediklerinin bir kelimesine bile inanmazsınız ya, aynı şekilde sigara konusunda beynimize işledikleri bu boş düşüncelere de tepki göstermeniz gerekir. Öncelikle o parlak yüzlü paketlerin içine bir bakın da orada ne kadar pislik ve zehir gizli bir görün. Kristal küllükleri veya altın çakmaklar yada kandırılmış milyonlarca kişi yüzünden aklınızın karıştırılmasına izin vermeyin ve kendinize şu soruları yöneltin: Ben niye sigara içiyorum ki? Gerçekten içmek zorunda mıyım? HAYIR, TABİİ Kİ İÇMEK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ. Beynimize işlenmiş asılsız inançların açıklamakta en çok güçlük çektiğim yanı diğer her bakımdan mantıklı, akıllı bir kişinin bağımlılığı yüzünden nasıl bu denli aptallık etmesidir. Hiç istemeyerek itiraf etmeliyim ki alışkanlıklarından vazgeçmelerinde yardımcı olduğum binlerce kişinin içinde en aptalı bendim. Günde bazen yüz tane sigara içiyordum. Babam da koyu bir tiryakiydi. Boylu poslu bir adamdı ve tam gençlik yıllarında sigara yüzünden durulmuştu. Küçücük bir çocukken onu öksürür ve balgam tükürürken izlediğimi anımsıyorum. Görüyordum ki o da halinden memnun değildi. Kötü bir ruh tarafından ele geçirilmiş olduğunu düşünürdüm. Anneme “sakın hiçbir zaman sigara içmeme izin verme” dediğimi hâlâ anımsıyorum. On beş yaşımdayken spor hastasıydım. Bütün hayatım spordu ve kendine güvenen yaşam dolu bir insandım. Bana o zamanlar biri bir gün, günde yüz tane sigara içeceğimi söyleseydi, bunun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği üzerine ömür boyu kazanacağım maaşımla bahse girerdim. Kırk yaşıma geldiğimde fiziksel ve ruhsal açıdan sigaranın esiri olmuştum. Artık hiçbir fiziksel hareketi yada düşünsel olayı bir sigara yakmadan yapamıyordum. Birçok tiryaki bir stres halinde hemen sigaraya uzanıyor, örneğin telefon çaldığında yada toplum içinde hareket etmek zorunda kaldığında. Ben artık sigara yakmadan ne televizyonun kanalını nede bir ampulü değiştirebiliyordum. Sigaranın beni öldürdüğünü biliyordum. Bu konuda kendimi aldatmam olanaksızdı. Ama ruhsal açıdan beni ne hale getirdiğini nasıl oldu da anlayamadım bilmiyorum. Oysa o kadar belliydi ki, burnumun dibindeydi. İşin en gülünç tarafıysa birçok tiryakinin bir süre sigaranın bir keyif olduğuna inanmasıdır. Ben bu yanılgıya hiç düşmedim. Benim inancıma göre sinirlerime iyi geliyor ve konsantrasyonumu artırıyordu. Artık sigara içmiyorum ve yaşamımın bir dönemini sigara içerek geçirdiğime inanamıyorum. Bu sanki bir kabustan uyanmak gibi bir şey –hem de ne kabus! Nikotin insanın tat ve koku duyularını da değiştiren bir uyuşturucudur. Sigaranın en kötü yanı sağlığa ve cüzdana verdiği zarar değil insanda yarattığı psikolojik etkidir. İnsan sigara içmeye devam edebilmek için akla gelebilecek her tür açıklamayı arar. Başarısızlıkla sona eren bir sigarayı bırakma girişiminden sonra zararının daha az olduğuna inandığım için pipoya geçişimi anımsıyorum. Pipo tütünlerinin bazıları gerçekten iğrençtir. Kokusu gayet hoş olabilir ama içimi bir felakettir. Dilimin ucunun üç ay boyunca yara olduğunu anımsıyorum. Piponun ucunda, alt kısımda kahverengi bir su birikir. İnsan yanlışlıkla pipoyu eğdiğinde daha farkına varmadan o pis suyu yutuverir ve içinden kusmak gelir. Pipo içmeyi öğrenmem tam üç ay sürdü. Yalnız anlamadığım şey bu üç ay içinde neden bir gün oturup da kendime bu işkenceyi niye yaptığımı sormamamdır. Pipo içmeyi öğrenen bir sigara tiryakisi dünyanın en mutlu insanı olur. Bir çoğu pipoyu tadını sevdiği için içtiğini sanır. Daha önce piposuz gayet mutlu bir şekilde yaşarken bu zevki öğrenmek için neden bu kadar eziyet çekerler acaba? Çünkü nikotine bağımlılık kazanır kazanmaz beynimize işlenmiş boş inançların etkisi iki katına çıkar. İnsan bilinçaltından küçük canavarın beslenmesi gerektiğini bilir ve diğer her şeyi aklından çıkarır. Daha önce belirttiğim gibi insanların sigara içmeye devam etmelerinin nedeni vücuttaki nikotin miktarı azalır azalmaz ortaya çıkan yoksunluk ve güvensizlik duygusundan korkmalarıdır. Bu korkunun farkında değilseniz korkunuz yok demek değildir. Bir kedi için önemli olan oturduğu yerin sıcak olmasıdır, yerin altındaki kalorifer borularının nerelerden geçtiğini bilmesi gerekmez, siz de aynı şekilde bu mekanizmayı anlamak zorunda değilsiniz. Sigarayı bırakmamızı güçleştiren ana unsur beynimize işlenmiş asılsız inançlardır. İçinde büyüdüğümüz toplumun beynimize işlediği bu inançlara bir de bağımlılığımızın yarattığı diğer boş inançlar fakat en önemlisi arkadaşlarımız ve yakınlarımızın beynimizi yıkayarak inanmamızı sağladıkları aldatmacalar eklenir. Sigaraya başlamamızın tek nedeni sigara içen diğer insanlardır. İçmezsek bir şeyden yoksun kaldığımızı sanırız. Alışmak için o kadar zahmet çektikten sonra o yoksun kalınan şeyin ne olduğunu kimse bilmez. Ne zaman sigara içen bir insan görsek “bu işte kesin bir şey olmalı, yoksa içmezdi” diye düşünürüz. Sigarayı bıraktığımız zaman bile bir parti yada toplantıda sigarasını yakan birini görünce içimizi bir yoksunluk duygusu kaplar “o kendini güvenli hissediyor, yakıveriyor bir tane” diye kıskanırken sigaraya yeniden başlayıveririz. Bu aldatmacaların etkisini hafife almamamız gerekir. Savaş sonrası radyoda yayınlanan Paul Tample adındaki polisiye diziyi anımsıyorum. Çok sevilen bir diziydi. Bir bölümünde “ot” diye de bilinen haşhaş bağımlılığı konu edilmişti. Kötü adamlar sigaraların içine gizlice ot koyup satıyorlardı. Bu sigaraların kimseye bir zararı olmadı. İnsanlar bağımlı oldular ve sigaralardan almaya devam ettiler. (Seanslarımda yüzlerce kişi yaşamlarında bir kez haşhaş içmeyi denediklerini itiraf etti. Fakat hiçbiri bağımlı olmamış.) Ben o programı dinlerken yedi yaşımdaydım. Bu benim uyuşturucu bağımlılığı konusunda edindiğim ilk bilgiydi. Bağımlılık, zorunlu olarak uyuşturucu almaya devam etmek düşüncesi beni o kadar dehşete düşürmüştü ki bugün haşhaşın bağımlılık yaratmadığından neredeyse emin olmama karşın haşhaşlı bir sigara içmeye dünyada cesaret edemem. Uyuşturucudan bu denli korkarken bağımlılık yaratmakta bir numaralı uyuşturucunun esiri olmam ne büyük bir çelişkidir. Paul Temple beni keşke sigaraya karşı uyarmış olsaydı! Kırk yıl sonra insanlık kanser araştırmalarına milyarlar harcarken sağlıklı gençleri iğrenç sigaraya itmek için trilyonlar harcanıyor ve bu işte en büyük kâr devlet kasalarına giriyor! Beynimize işlenmiş o asılsız inançları aklımızdan çıkarmak üzereyiz. Bir şeyden yoksun kalan sigara içmeyen değil, zavallı tiryakidir. Bütün yaşamı boyunca aşağıdaki unsurları tüketir: SAĞLIK ENERJİ VARLIK İÇ HUZUR ÖZ GÜVEN ÖZ SAYGI CESARET MUTLULUK Bu verdiği şeylerin karşılığında ise ne alır? Hiç sigara içmeyenlerin sürekli sahip oldukları iç huzur ve özgüvene kavuşma hayalinden başka KESİNLİKLE HİÇBİR ŞEY. - |
8.BÖLÜM SİGARA ÖZLEMİNİ HAFİFLETMEK. Daha önce belirttiğim gibi tiryakilerin çoğu sigaranın verdiği keyif, rahatlama yada başka hoş bir nedenden dolayı sigara içtiklerini sanır. Aslında bu bir yanılgıdır. İnsanların sigara içmelerinin gerçek nedeni sigaranın özlemini gidermek zorunluluğudur. Sigarayı başlangıçta toplumda bize destek veren bir nesne olarak kullanırız. İstediğimiz zaman sigara içer istemediğimiz zaman içmeyiz. Aslında kısır döngü başlamıştır bile. Bilinçaltımız sigaranın bazı zamanlar keyif verdiğini çoktan öğrenmiştir. Bağımlılığımız arttıkça sigara özlemini giderme gereksinimimiz de artar, böylece sigara bizi daha çaresiz bir duruma düşürürken biz giderek sigaranın bunun tam tersini yaptığına inanırız. Her şey o kadar yavaş gelişir ki farkına bile varmayız. Bir önceki gün ne hissettiysek ertesi gün de onu hissederiz. Birçok tiryaki bağımlı olduğunu ancak sigarayı bırakmaya çalıştığında fark eder ve o zaman bile bağımlılığını itiraf etmez. Birkaç inatçı, yaşamları boyunca kafalarını kuma gömüp kendilerini ve başkalarını sigaranın keyifli olduğuna inandırmaya çalışır. Yüzlerce gençle aşağıdaki konuşmayı yaptım. Ben: Nikotinin bir uyuşturucu ve sigara içmenizin tek nedeninin bırakamamanız olduğunun farkında mısınız? Genç: Ne kadar saçma! Ben zevk alıyorum. Almazsam bırakırım. Ben: İstediğiniz zaman bırakabileceğinizi kanıtlamak için bir haftalığına sigarayı bırakın o zaman. Genç: Gerek yok. Zevk alıyorum. İstersem bırakırım. Ben: Kendinize bağımlı olmadığınızı kanıtlamak için bir hafta sigara içmeyin. Genç: Neden bırakayım ki? Zevk alıyorum. Dediğim gibi tiryakiler stres veya can sıkıntısı halinde yada konsantre olmak veya rahatlamak istediklerinde yada bu faktörlerden birkaçı bir araya geldiğinde sigara özlemlerini gidermek isterler. Bu konuyu önümüzdeki bölümlerde detaylı olarak anlatacağım. - |
9.BÖLÜM STRES Stres derken yalnızca yaşamın çeşitli trajedilerini değil aynı zamanda telefon görüşmeleri gibi sosyal olayların yarattığı veya bir annenin çocukları yüzünden girdiği stresli durumları ele almak istiyorum. Örneğin telefon görüşmeleri. İnsanların çoğu fakat özellikle iş adamları telefon görüşmelerini hafif stresli bir olaya olarak görürler. Telefonların çoğu memnun müşterilerden yada sizi kutlamak isteyen patronunuzdan değildir. Genellikle ya bir sorun vardır -bir şey ters gitmiştir- yada biri bir şey istiyordur. Sigara içen bir insan o anda ağzında sigara yoksa bir tane yakar. O sigarayı neden yaktığını bilmez ama bir şekilde kendine iyi geldiğini sanır. Aslında olay şudur. Farkına varmadığı halde bir stres içine girmişti zaten -bir süredir içmediği için sigara özlemi çekiyordu. Bu özlemi giderdiğinde diğer stres azalır ve insan rahatlar. O anki o rahatlama duygusu aldatmaca değildir. Sigarasını yakan bir tiryaki kendini bir an öncesine göre gerçekten daha iyi hisseder. Fakat daha o sigarayı içerken sigara içmeyen bir insandan daha fazla gergin olur, çünkü bağımlılığı arttıkça durumu çaresizleşir ve sigaranın verdiği rahatlama duygusu giderek azalır. Size şok tedavisi uygulamayacağıma söz vermiştim. Şimdi vereceğim örnekle sizi şok etmek değil yalnızca sigaranın sinirlerinizi yatıştırmak yerine yıprattığını vurgulamak istiyorum. Öyle bir duruma geldiğinizi düşünün ki doktor size sigarayı bırakmazsanız bacaklarınızı kesmek zorunda kalacağını söylüyor. Şöyle bir oturup düşünün bacaksız yaşam nasıl olur diye. Kendinizi bu uyarıya rağmen hâlâ sigara içen ve sonunda bacakları kesilen bir kişinin yerine koymaya çalışın. Bu tür hikayeleri çok duyar ve saçma bulurdum. Keşke bana böyle bir şey dense de sigarayı bıraksam diye düşünürdüm. Her gün beyin kanaması geçirmeyi, yalnızca bacaklarımı değil tüm yaşamımı yitirmeyi bekler olmuştum. Kendimi deli olarak değil yalnızca koyu bir sigara tiryakisi olarak görüyordum. Bu tür hikayeler saçmalık değil, bu iğrenç uyuşturucunun insanın başına neler açabileceğini kesin olarak ortaya koyan gerçeklerdir. Sigara yıllar geçtikçe sistemli bir şekilde enerjinizi ve cesaretinizi çalar ve o cesaretinizi çaldıkça siz sigaranın tam tersini yaptığına inanırsınız. Tiryakilerin akşam bir yere giderken sigaraları biterse diye korkudan girdikleri paniği hepimiz görmüşüzdür. Sigara içmeyenler bunu bilmezler çünkü bu duyguyu sigara yaratır. Siz yaşamınıza devam ederken sigara yalnızca enerjinizi çalmakla yetinmez aynı zamanda güçlü bir zehir olduğu için giderek sağlığınıza da zarar verir. Tiryaki nikotin yüzünden gerçekten ölüme sürüklendiği bir düzeye geldiğinde yalnızca sigaranın ona güç verdiğini ve sigarasız yaşayamayacağını sanır. Şunu artık anlayın ki, sigara sinirlerinizi gevşetmek yerine yavaş ama kesin bir şekilde yıpratır. Sigarayı bırakmanın en büyük kazançlarından biri geleceğe ve kendinize olan güveninizin geri gelmesidir. - |
10.BÖLÜM CAN SIKINTISI Şu anda sigara içiyorsanız herhalde ben anımsatmasam sigaranızı unutmuştunuz bile. Sigarayla ilgili bir başka yanılgı da sigaranın can sıkıntısına iyi geldiğidir. Sigara içerken sürekli "ben sigara içiyorum" diye düşünmezsiniz. O, ancak uzun süre sigarasız kaldıktan sonra veya sigarayı azaltmaya çalışırken yada başarısızlıkla sona eren bir sigarayı bırakma girişiminden sonra içtiğiniz ilk sigaralarda olur. Aslında durum şudur: Bağımlıysanız sigara içmediğiniz zaman bir eksiklik duyarsınız. Kendinizi sizi strese sokmayacak bir şekilde oyalarsanız uzun süre nikotin eksikliği duymadan dayanırsınız fakat canınız sıkıldığında hiçbir şey size sigarasızlığın verdiği sıkıntıyı unutturamaz ve canavarı beslersiniz. Sigaraya şu anda çok düşkünseniz (yani sigarayı bırakmayı yada azaltmayı düşünmüyorsanız) sigara yaktığınızı bile fark etmezsiniz. Pipo içinler ve sigara saranlar bile hazırlıklarını otomatik olarak farkında olmadan yaparlar. Bir tiryaki o gün içtiği sigaraları anımsamaya çalıştığında yalnızca küçük bir bölümünü anımsayabilir -örneğin günün ilk sigarası yada yemek sonrası sindirim sigarası. Sigara aslında dolaylı yoldan can sıkıntısını arttırır çünkü sigara insanı zamanla uyuşuk bir hale getirir. Sigara içenler enerji veren aktivitelere zaman ayırmak yerine can sıkıntısı içinde oturup sigara özlemlerini giderirler. - |
11. BÖLÜM KONSANTRASYON Sigaranın konsantrasyona yardımcı olduğu bir yanılgıdır. Bir şeye konsantre olmaya çalıştığınızda aklınızı başka bir yere çekecek her şeyden otomatik olarak kaçınmaya çalışırsınız, örneğin üşüdüğünüzü yada sıcak geldiğini fark etmezsiniz. Oysa sigara içenler özlem çekmeye başlarlar: Küçük canavarı beklemeleri gerekir. Konsantre olmaya çalıştıklarında düşünme gereği bile duymadan otomatik olarak sigaralarını yakarlar, böylece özlemleri biraz giderilmiş olur, yapmaları gereken işi yaparlar ve bu arada sigara içtiklerini unutmuşlardır bile. Sigara konsantrasyon yeteneğini artırmaz. Tam tersine yok bile eder, çünkü bir süre sonra sigara özlemi başlar, tiryaki daha çok sigara içer ve sorun artar. Konsantrasyonu azaltan bir başka unsur ise yavaş yavaş doldurduğumuz zehirle damarlarımızın tıkanıp beynimizin yeterli oksijen alamamasıdır. Bu işlemi tersine çevirdiğinizde konsantrasyonunuz ve hayal gücününüz önemli bir ölçüde artacaktır. Benim sigarayı "irade yöntemi" ile bırakma çabalarım konsantrasyon yüzünden başarısızlığa uğruyordu. Gerginlik ve moral bozukluğuyla başa çıkabiliyordum ama güç bir şeye konsantre olmaya çalıştığımda sigarayı çok arıyordum. Muhasebecilik sınavlarımda sigara içemeyeceğimi öğrendiğimde girdiğim paniği çok iyi anımsıyorum. Daha o zamanlar bir biri ardına sigara içiyordum ve üç saat boyunca sigarasız konsantre olamayacağıma inanıyordum. Bunlara rağmen sınavların hepsini geçtim ve sınav süresince hiç sigara düşündüğümü anımsamıyorum. Demek ki zorunlu olunca sigarasız yapabiliyormuşum. Tiryakilerin sigarasızlığa alışma süresinde konsantre olmakta çektikleri güçlükler nikotin eksikliğinden kaynaklanmaz. Sigara içEn bir kişi konsantre olmaktan beyni durduğu zaman ne yapar? Daha yakmamışsa hemen bir sigar yakar. Fakat sorununu bu şekilde kesinlikle çözemez; o zaman ne yapar? Yapması gereken şeyi: Sigara içmeyen insanlar gibi sorununa bir çözüm yolu bulmaya çalışır. Bir tiryaki sigaraya hiçbir zaman toz kondurmaz: "Tiryakiler sigara yüzünden değil üşüttükleri için öksürürler." Sigarayı bırakır bırakmaz yaşamında ters giden her şeyin sigara içmemesinden kaynaklandığına inanır. Kafası durduğu bir anda uğraşmaya devam edeceğine "bir sigara içebilseydim sorunum çözülürdü" diye düşünür. Derken sigarayı bırakma kararını sorgulamaya başlar. Sigaranın konsantrasyonu artırdığına gerçekten inanıyor ve sigarasızlıktan dolayı sıkıntı çekiyorsanız hiçbir zaman konsantre olamazsınız. Sorun nikotin eksikliğinin yarattığı fiziksel bir şeyden değil güvensizlikten kaynaklanıyor. Unutmayın: Sigaranın eksikliğini sigara içenler duyar içmeyenler değil. Son sigaramı söndürüp günlük sigara tüketimimi bir gecede yüzden sıfıra indirdiğim zaman konsantrasyon konusunda hiçbir güçlükle karşılaşmadım. - |
12. BÖLÜM RAHATLAMA Tiryakilerin çoğu sigaranın kendilerini rahatlattığına inanır. Oysa nikotin kimyasal bir uyarıcıdır. İki tane sigara içtikten sonra nabzınızı tuttuğunuzda yükselmiş olduğunu görürsünüz. Çoğu tiryakinin en çok sevdiği sigaralardan biri yemek sonrası içilen sindirim sigarasıdır. Yemek zamanı işimizi bırakır, oturur, dinlenir, bir şeyler yer, içer her bakımdan rahatlar ve tatmin oluruz. Fakat zavallı tiryaki rahatlayamaz, o bir de başka bir açlığı dindirmek zorundadır. O sigarayı pastanın kreması olarak görür oysa aslında küçük canavar yemek istiyordur. Sigara içen bir kişi hiçbir zaman tam olarak rahatlayamaz ve yıllar geçtikçe durumu daha kötüye gider. Bu dünyadaki en gergin insanlar sigara içmeyenler değil elli yıl devamlı sigara içmiş sık sık öksüren, balgam tüküren, yüksek tansiyonlu ve sürekli gergin olan yöneticilerdir. Bu noktada sigaranın yarattığı açlığın bir kısmını bile doyuramaz olur. Genç bir muhasebeciyken aile kurduğum yılları anımsıyorum. Çocuklarımdan biri ters bir şey yaptığında yaptığı şeyle kıyaslanamayacak kadar çok sinirlenirdim. Kötü bir ruh tarafından yönetildiğime inanırdım. Bugün biliyorum ki o kötü ruh sigaraymış. O zamanlar dünyanın bütün sorunlarını omuzlarımda taşıdığımı sanırdım. Bugün dönüp yaşamıma baktığımda o büyük stresin nereden kaynaklandığını anlamıyorum. Yaşamımdaki her şey kontrolüm altındaydı, beni kontrol altında tutan tek şey ise sigaraydı. En çok üzüldüğün şey çocuklarımı o gerginliğime sigaranın neden olduğuna bugün bile inandıramamam. Ne zaman bir tiryakinin sigara içmesini haklı çıkarmaya çalıştığını duysalar beni iğnelerler: "Ah, sigara beni o kadar çok rahatlatıyor ve sakinleşmemi sağlıyor ki!" İngiltere'deki evlat edinme büroları birkaç yıl önce sigara tiryakilerine çocuk vermeme tehdidinde bulunduğunda öfkeli bir adam telefon etti. "Büyük bir hata yapıyorsunuz. Ben çocukken anneme onaylamayacağı bir konu açmak istediğimde hep bir sigara yakmasını beklerdim, çünkü o zaman daha sakin olurdu." dedi. Acaba annesiyle neden sigara içmediği bir zaman konuşmuyordu? Tiryakiler bir restoranda hoş bir yemek yedikten sonra bile sigara içmedikleri zaman neden o kadar gergin olurlar? Sigara içmeyenler neden genellikle sakindirler? Tiryakiler neden sigarasız rahatlayamazlar? Bakkalda çocuğuna bağıran genç bir anne gördüğünüzde dışarıya çıkmasını bekleyin. Çıkar çıkmaz bir sigara yakacaktır. Tiryakileri özellikle sigara içmedikleri zamanlarda izlemeye başlayın. Ellerinin ağızlarının yakınlarında olduğunu, parmakları veya saçları ile oynadıklarını, ayaklarıyla tempo tuttuklarını yada ağızlarını sıkı sıkıya kapattıklarını göreceksiniz. Tiryakiler sakin değillerdir. Tam anlamıyla sakinleşmenin ne olduğunu unutmuşlardır bile. Sizi bekleyen birçok keyiften biri de budur. Bütün bu sigara konusu, et yiyen bir bitkinin içine sıkışmış bir sineğe benzetilebilir. Sinek önce nektarı içer, farkında olmadığı bir anda çiçek sineği yemeye başlar. Çiçekten dışarı çıkmanın zamanı gelmedi mi? - |
Her bırakmaya çalışışımda beliren ve beni deli eden bir şeylerden yoksun kalma duygusundan ve başarısızlıkla sonuçlanan her bırakma deneyimimden sonra bilinçsel irademe vurduğum darbelerden, giderek günlük hayattaki diğer konularda da iradesizleşmeye başlayışımdan , Normalde hiç kimseden hiç bir şey isteme alışkanlığım olmamasına rağmen Sigaram bittiğinde, samimi olmadığım birinden bile sigara istemek zorunda kalmaktan, Yemeğimi çayımı bile sigara içmek için yiyip içmekten, Sararmış dişlerden , Kendimi bilerek zehirlemekten bıktım.
Sigara içmemin beni rahatlattığına inanmıyorum, Çünkü her sigara içişimde; lanet olsun seni biran önce bırakmalıyım, bugün son Diye düşünceler içerisinde oluyorum. Ve bu beni rahatlatmıyor aksine daha kötü bir hale sokuyor. Çünkü her sigaramda bunları düşünüyorum ve birtürlü o son gün gelmiyor. O son sigarayı hiçbir pakette bulamıyorum ne kadar bulmak için arasamda. Ve bağımlılığımın her geçen gün daha kalın zincir parçalarıyla birbirine bağlandığını düşünüyorum, Bu zinciri beynimde ve düşüncemde kıramazsam asla bırakamayacağımı da biliyorum. Can sıkıntısını giderdiğinede inanmıyorum. Çünkü canı sıkan zaten sigara, Nasılmı; Hani komşumuzun alarmı bütün gün çalar ve bunun gibi küçük bir şey sizi bir süre
rahatsız eder, sonra birdenbire ses kesilir. Huzur dolu bir duygu kaplar içinizi. Fakat bu
huzur gerçek anlamda bir huzur değil yalnızca rahatsızlığın sona ermesidir.
Bazısı sigaranın büyük bir zevk olduğunu söyler. Bu doğru değildir. Sigarayı yalnızca zevk için içtiğini sanan bir tiryakiye sigarası bittiğinde
içtiği marka yoksa onun yerine hiç sevmediği bir markayı içip içmeyeceğini sorun. Sigara
tiryakileri hiçbir şey içmemektense kenevir otu bile içerler. Bunun keyifle bir ilgisi yoktur.
Ben ıstakoz severim ama hiçbir zaman günde yirmi tane ıstakoz yemek gereksinimi
duymadım. Zevk aldığımız başka şeyleri yapmadığımız zaman çaresizlik içinde kıvranmayız.
Bazısı el alışkanlığı, bazısı ağız alışkanlığı der. Öyleyse sigarayı neden yakarlar?
Dumanın ciğerlere inerken verdiği duygu derler. Ne kadar iğrenç duygudur, adına
tıkanmak derler.
Şimdi ben bu mesajı neden yazdım , Bir aptal olduğumu artık ciddi ciddi düşünmeye ve buna inanmaya başladım da ondan. Sigaranın eroin bağımlılığından hiçbir farkı olmadığını sadece etkilerinin ve öldürme sürelerinin farklı olduğunu anladım. Sigaranın hayatıma zevk ve keyif getirme yerine kendimden nefret etmeme sebep olduğunu anladım. Ve benim gibi birçok sigara tiryakisinin olduğunu biliyorum ondan.
Ve bugün hiçbir ilaç almadan kendi irademle Sadece elimdeki bir kitabın hergün bir kısmını okuyarak ve gün içinde hep bunu düşünerek sigarayı bırakmaya karar verdim. Ve bunu burayı okuyacak olan kişilerle paylaşmamın iyi bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. Bu kitaptaki konuları hergün düzenli olarak burada paylaşmak istiyorum. Ve benimde sigarayı bırakmadaki gelişmelerimide hergün burada anlatmak istiyorum. Eğer bırakamazsam ve yarın veya öbür gün veya 5 gün sonra tek bir sigara içersem bunu burada paylaşıp iradesizliğimi tescilleyeceğimede söz veriyorum. :) Ayrıca 30 yaşındayım ve Müzik öğretmeniyim. Umarım bana ve burayı okuyacak tiryakilere faydası olur bu ve bundan sonraki yazılarımın.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi classsara -- 13 Kasım 2012; 20:13:57 >