Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
71
Cevap
8908
Tıklama
0
Öne Çıkarma
SİGARAYI İLAÇ KULLANMADAN BIRAKMANIN YOLU...
C
11 yıl
Onbaşı
Konu Sahibi

Arkadaşlar merhaba Kötü ve vazgeçilmesi çok zor öldürücü olduğu halde elim kolum bağlı peşinden sürüklendiğim bir şeytan tarafından ele geçirildiğimi düşünüyorum bu günlerde. Eskiden severek ve isteyerek peşinden giderken son yıllarda özellile bu son 1 yıldır peşinden sürüklendiğim şeyin nasıl bir şey olduğunu daha iyi anlıyorum. İstediğim zaman bağlarımı söküp atarak özgürlüğüme kavuşacağımı bilmeme rağmen beynimdeki asılsız korku bu bağları koparmama engel oluyor. Bir çoğumuzu esir alan aynı şeytan değimli*? Peşinden giderken, ben ne yapıyorum böyle ne işim var benim burada, salakmıyım ben deyip, kafamızı ondan çevirdiğimiz an gözlerimizin delice aradığı , vazgeçmeye çalıştığımız an sudan çıkmış balığa döndüren büyülü aldatmaca.... Evet sigaradan bahsediyorum....
Her bırakmaya çalışışımda beliren ve beni deli eden bir şeylerden yoksun kalma duygusundan ve başarısızlıkla sonuçlanan her bırakma deneyimimden sonra bilinçsel irademe vurduğum darbelerden, giderek günlük hayattaki diğer konularda da iradesizleşmeye başlayışımdan , Normalde hiç kimseden hiç bir şey isteme alışkanlığım olmamasına rağmen Sigaram bittiğinde, samimi olmadığım birinden bile sigara istemek zorunda kalmaktan, Yemeğimi çayımı bile sigara içmek için yiyip içmekten, Sararmış dişlerden , Kendimi bilerek zehirlemekten bıktım.
Sigara içmemin beni rahatlattığına inanmıyorum, Çünkü her sigara içişimde; lanet olsun seni biran önce bırakmalıyım, bugün son Diye düşünceler içerisinde oluyorum. Ve bu beni rahatlatmıyor aksine daha kötü bir hale sokuyor. Çünkü her sigaramda bunları düşünüyorum ve birtürlü o son gün gelmiyor. O son sigarayı hiçbir pakette bulamıyorum ne kadar bulmak için arasamda. Ve bağımlılığımın her geçen gün daha kalın zincir parçalarıyla birbirine bağlandığını düşünüyorum, Bu zinciri beynimde ve düşüncemde kıramazsam asla bırakamayacağımı da biliyorum. Can sıkıntısını giderdiğinede inanmıyorum. Çünkü canı sıkan zaten sigara, Nasılmı; Hani komşumuzun alarmı bütün gün çalar ve bunun gibi küçük bir şey sizi bir süre
rahatsız eder, sonra birdenbire ses kesilir. Huzur dolu bir duygu kaplar içinizi. Fakat bu
huzur gerçek anlamda bir huzur değil yalnızca rahatsızlığın sona ermesidir.

Bazısı sigaranın büyük bir zevk olduğunu söyler. Bu doğru değildir. Sigarayı yalnızca zevk için içtiğini sanan bir tiryakiye sigarası bittiğinde
içtiği marka yoksa onun yerine hiç sevmediği bir markayı içip içmeyeceğini sorun. Sigara
tiryakileri hiçbir şey içmemektense kenevir otu bile içerler. Bunun keyifle bir ilgisi yoktur.
Ben ıstakoz severim ama hiçbir zaman günde yirmi tane ıstakoz yemek gereksinimi
duymadım. Zevk aldığımız başka şeyleri yapmadığımız zaman çaresizlik içinde kıvranmayız.


Bazısı el alışkanlığı, bazısı ağız alışkanlığı der. Öyleyse sigarayı neden yakarlar?
Dumanın ciğerlere inerken verdiği duygu derler. Ne kadar iğrenç duygudur, adına
tıkanmak derler.

Şimdi ben bu mesajı neden yazdım , Bir aptal olduğumu artık ciddi ciddi düşünmeye ve buna inanmaya başladım da ondan. Sigaranın eroin bağımlılığından hiçbir farkı olmadığını sadece etkilerinin ve öldürme sürelerinin farklı olduğunu anladım. Sigaranın hayatıma zevk ve keyif getirme yerine kendimden nefret etmeme sebep olduğunu anladım. Ve benim gibi birçok sigara tiryakisinin olduğunu biliyorum ondan.

Ve bugün hiçbir ilaç almadan kendi irademle Sadece elimdeki bir kitabın hergün bir kısmını okuyarak ve gün içinde hep bunu düşünerek sigarayı bırakmaya karar verdim. Ve bunu burayı okuyacak olan kişilerle paylaşmamın iyi bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. Bu kitaptaki konuları hergün düzenli olarak burada paylaşmak istiyorum. Ve benimde sigarayı bırakmadaki gelişmelerimide hergün burada anlatmak istiyorum. Eğer bırakamazsam ve yarın veya öbür gün veya 5 gün sonra tek bir sigara içersem bunu burada paylaşıp iradesizliğimi tescilleyeceğimede söz veriyorum. :) Ayrıca 30 yaşındayım ve Müzik öğretmeniyim. Umarım bana ve burayı okuyacak tiryakilere faydası olur bu ve bundan sonraki yazılarımın.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi classsara -- 13 Kasım 2012; 20:13:57 >

P
11 yıl
Binbaşı

Dünyaya bir defa daha gelsem,sigarayı bana ilk içiren kisinin kafasına sıkardım. Bu kadarki nefret ediyorum,ama fizyolojik bağımlıyım.



< Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >

R
11 yıl
Yüzbaşı

Allah yardımcınız olsun



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

R
11 yıl
Yüzbaşı

Sigarayı bırakmak istiyorsanız biz spor salonuna yazılın ve spor yapin.



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
M
11 yıl
Yüzbaşı

bu kadar nefret ettiğinize göre
ve daha da önemlisi bu kadar büyük bir bilinçle durumu kavradığınıza göre
bence şimdiden bırakmış sayabiliriz sizi...


Bu mesaja 1 cevap geldi.
C
11 yıl
Onbaşı
Konu Sahibi

Arkadaşlar teşekkürler. Bugün Birinci günüm,Sigarayla ilgili ne varsa hayatımdan çıkardım. Sloganım < BEN SENİN AVIN DEĞİLİM< Buz devrini izleyenler bilir . inşallah kalıcı olacaktır. Kitabın ilk kısmını paylaşmak istiyorum. Gerçekten çok etkili sigarayı bırakmak isteyenlerin fakat bırakamayanların mutlaka okuması gerekiyor.Kitabın önsözünü okuduğunuzda zaten dünya çapında bilinen ve ne kadar etkili bir kitap olduğunu anlayacaksınız. Sigara hakkında önemli bir bilince ulaşacağımıza inanıyorum beraber. Bende daha okumadım burayı takip edecek tiryakilerle beraber hergün bir bölümünü okuruz umarım. Kitabın kendisini burada paylaşabilirdim ama hergün bir bölümünü buraya koymam daha etkili ve zevkli olacaktır. Önsözü ve birinci bölümüyle başlayalım okumaya ...

Önsöz
İşte sonunda bütün sigara tiryakilerinin beklediği mucize:
- Etkisini hemen gösteren
- En ağır tiryakilerde de aynı şekilde başarılı olan
- Sigara özlemini hafifleten
- Etkisi kalıcı olan
- Güçlü bir irade gerektirmeyen
- Şok tedavisi uygulamayan
- Yardımcı maddelere ve gereksiz ıvır zıvıra başvurmayan
- Kilo da aldırmayan bir yöntem
Sigara içiyor musunuz? O zaman okumaya devam edin.
Kendiniz sigara içmiyorsanız ve bu kitabı sevdiğiniz biri için aldıysanız o zaman onu
bu kitabı okumaya ikna edin. Onu ikna edemezseniz kitabı kendiniz okuyun; son
bölümdeki öğütler size hem sigaraya içenlere önemli noktaları aktarmak hem de kendi
çocuklarınızı sigaraya başlamaktan korumak konusunda yardımcı olacaktır. Çocuklarınızın
sigaradan tiksinecekleri yanılgısına düşmeyin. Bütün çocuklar tiryaki olana kadar öyle
düşünürler.
-

Giriş
“DÜNYAYI SİGARA DERDİNDEN KURTARACAĞIM” dediğimde karım
çıldıracağımı sandı. Çünkü yaklaşık iki yılda bir sigarayı bırakmak için yaptığım ciddi
atılımları biliyordu. Daha da önemlisi son kez sigarayı bıraktığımda altı ay azap çektikten
sonra yine başladığım için küçük bir çocuk gibi ağladığımı biliyordu –o gün ağlamamın
nedeni o kez de bırakmayı başaramazsam yaşamımın sonuna dek sigara içmeye devam
edeceğimi sanmamdı, o kadar çok enerji tüketmiştim ki başaramazsam bir daha bu
işkenceye katlanacak gücüm kalmayacağını biliyordum. En önemlisi de yukarıdaki cümleyi
son sigaramı söndürür söndürmez söylememdi, yalnız kendimi değil bütün dünyayı
kurtaracağıma inanıyordum.
Şöyle bir geriye baktığımda bugüne kadarki yaşamım sanki sigara sorununu
çözmek için bir hazırlıkmış gibi geliyor. O nefret ettiğim öğrencilik ve mali müşavirlik yılları
bile sigara sorununu çözmek açısından çok değerliydi. Herkesi her zaman aldatamazsınız
derler, oysa tütün endüstrisi yıllardır herkesi aldatmayı başarmış. Sigara tuzağının sırlarını
ortaya çıkaran ilk insanın ben olduğuma inanıyorum. Kendini beğenmiş bir izlenim
bıraktıysam bunu müthiş zekama değil, yalnızca yaşam tarzıma borçlu olduğumu hemen
ekleyeyim.
O tarihi gün 15 Temmuz 1983’tü. O gün son sigaramı söndürdüğüm an duyduğum
özgürlük hissi herhalde hapisten kaçan birinin yaşadığı duygudan daha hafif değildi. O an
bütün sigara tiryakilerinin düşlediği bir şeyi keyfettiğimi anladım: Sigarayı bırakmanın kolay
yolunu. Bu yöntemi arkadaşlarımda ve yakınlarımda denedikten sonra bu konuda
profesyonel bir danışman olup diğer tiryakilere bağımlılıklarından kurtulmalarında yardımcı
olmaya başladım.
Bu kitabın ilk baskısını 1985 yılında yazdım. Kendisinden 25. bölümde söz
edeceğim başarısızlıklarımın birinden esinlenmiştim. Beni iki kez ziyaret etti ve iki
görüşmemiz de karşılıklı göz yaşlarımız ile sona erdi. O kadar gergindi ki, onu
söylediklerimi kavrayacak kadar bile rahatlatamadım. Birden aklıma bunları yazarsam ne
zaman isterse okuyabileceği ve böylece önemli noktaları anlayacağı düşüncesi geldi. Bu
giriş bölümünü kitabın yeni baskısı için yazıyorum. Elimdeki kitabın kapağındaki küçük
kırmızı ok kitabın yıllardır satış listelerinin başında yer aldığını gösteriyor. Bu kitabı
yazdığım için dünyanın her köşesinden teşekkür mektupları alıyorum. Ne yazık ki bu
mektupların hepsini cevaplandıramıyorum ama her biri beni ayrı ayrı sevindiriyor ve
aslında tek bir tanesi bile bütün bu zahmete değer.
Sigara konusunda her gün yeni bir şey öğreniyor olmama hala şaşırıyorum. Yine de
bu kitabın ana düşüncesi hiç değişmiyor. Hiçbir şey mükemmel olmayabilir ama kitabın en
kolay yazdığım ve tesadüfen okuyucuların çoğunun en sevdiği bölüm olan 21. bölümünde
kesinlikle değiştirme yapmam.
Danışmanlık deneyimlerimin yanı sıra şimdi artık kitabın da verdiği beş yıllık bir
birikim oluştu. Kitabın ikinci baskısında yer alan değişiklikleri daha kesin ve anlaşılır bir
ifade sağlamak amacı ile yaptım. Bu değişiklikleri yaparken yöntemimin başarısızlığa
uğradığı durumları göz önünde tutarak bunun nedenlerini ortadan kaldırmaya çalıştım.
Bunların çoğu anne babaları tarafından benimle görüşmeye zorlanan ve kendileri aslında
sigarayı bırakmak niyetinde olmayan gençlerdi. Bunların bile dörtte üçünü vazgeçirebilirim,
fakat bazen 25. bölümde anlattığım, sigarayı bırakmak için umutsuzca çaba harcayan kişi
gibi gerçek anlamda başarısızlıklar da oluyor. Başarısızlıklar beni çok üzüyor ve bazen
geceleri bu insanlara nasıl yardımcı olabilirim diye düşünmekten gözüme uyku girmiyor.
Bu durumlarda başarısızlığın sigarayı bırakamayan kişiye değil, bırakmanın ne kadar kolay
olduğunu ve insanın sigaranın hapsinden kurtulur kurtulmaz yaşamdan ne kadar zevk
alacağını kendisine anlatamadığım için kendime ait olduğuna inanıyorum. Biliyorum ki
sigara içen herkes yalnızca kolaylıkla değil aynı zamanda büyük bir zevkle sigarayı
bırakabilir fakat bazı insanlar o kadar sabit fikirli oluyorlar ki, hayal güçlerini çalıştıramıyor
ve sigarayı bırakmanın verdiği korku yüzünde yerlerinde sayıyorlar. Bu korkuyu sigaranın
yarattığı ve sigarayı bırakmaktaki en büyük kazancın bu korkudan kurtulmak olduğunu
anlamıyorlar.
Bu kitabın ilk baskısını sigarayı bırakmalarını sağlayamadığın insanlara adadım.
Seanslarımda başarısızlık halinde parayı geri vermeyi garanti ediyorum. Yöntemim yıllarca
eleştirildi. Yine de “Yönteminiz bende etkili olmadı” eleştirisini alıyorum. Yöntemimi nasıl
uyguladıklarını anlattıklarında ise söylediklerimin yarısını yerine getirmedikleri ortaya
çıkıyor ve de hala sigara içtikleri için şaşırıyorlar! Yaşamınızı bir labirentte çıkış yolunu
arayarak geçirdiğinizi düşünün. Bende labirentin planı var ve size “şimdi sola dön, sonra
sağa dön, vs.” Diyorum. Söylediklerimin birini atlarsanız diğerleri de anlamını yitirir ve
labirentten dışarı hiç çıkamazsınız.
Başlangıçta tek kişi ile seans yapıyordum. Yalnızca çok umutsuz vakalar bana
geliyordu. İnsanlar bana bir tür deli diye bakıyorlardı. Bugün sigara bırakma konusunda
öncü bir uzman olarak tanınıyorum ve seanslarıma dünyanın her köşesinden insanlar
geliyor. Şimdiki seanslarım sekizer kişilik, reklam yapmadığım halde bana başvuran bütün
insanlara yardımcı olamıyorum. Adımı rehberde ararsanız sigarayla ilgili hiçbir şey
yazmadığını göreceksiniz.
Hemen hemen her seansa eskiden alkolik veya eroinman olan yada birkaç
bağımlılığı birden olmuş biri katılıyor. Yöntemimi alkoliklerde ve eroinmanlarda
denediğimde (daha önce başka gruplara katılmamışlarsa) sigara tiryakilerinden daha kolay
tedavi olduklarını gözledim. Benim yöntemim her türlü bağımlılık için uygulanabilir. Sigara
tiryakisi, eroinman yada alkolik olsun beni en çok üzen şey eskiden bağımlı olanların
bıraktıktan sonra tekrar başlamaları. En üzücü mektupları bu kitabı okumuş veya video
filmimin yardımıyla sigarayı bırakmış fakat sonra yine başlamış insanlardan alıyorum.
Önce özgürlüğe kavuştukları için çok mutlular derken bir ikinci kez aynı tuzağa düşüp artık
bir daha kurtulmayı başaramayacaklarını fark ediyorlar. Bu sorunu çözmeyi, sigara
tiryakilerine tekrar bağımlılık kazanmamaları için yardımcı olmayı ve alkol, diğer
uyuşturucular ve sigara arasındaki ilişkiyi açıklığa kavuşturmayı çok istiyorum. Fakat bu
konunun başlı başına bir kitap oluşturacağını fark ettim ve şu anda onun üzerinde
çalışıyorum.
En çok aldığım eleştiri kitapta birçok tekrarın yer alması. Bu yüzden özür
dilemiyorum. İleride belirteceğim gibi asıl sorun bedensel bağımlılıkta değil beynimize
işlenmiş asılsız inançlarda; bağımlılığın etkisi bunun yanında hiç kalıyor. Nedense bu
tekrarlardan en çok şikayet edenler başarı gösteremeyen tiryakiler oluyor.
Daha önce de söylediğim gibi hem bir sürü övgü hem de biraz eleştiri alıyorum.
Başlangıçta doktorlar bana şüphe ile bakıyorlardı, şimdi bana en büyük destek onlardan
geliyor. Şimdiye kadar aldığım en güzel övgü bir doktorun “bu kitabı keşke ben yazmış
olsaydım” demesiydi.
-


Bu mesaja 1 cevap geldi.
C
11 yıl
Onbaşı
Konu Sahibi

1. BÖLÜM

SİGARAYI BIRAKAMAYACAK TİRYAKİYE DAHA RASTLAMADIM

Belki önce neden özellikle kendimi böyle bir kitap yazmaya uygun gördüğümü
anlatmam gerekir. Hayır, ne doktorum, nede psikolog; benim niteliklerim çok daha uygun.
Yaşamımın otuz üç yılını sürekli sigara içerek geçirdim. Son yıllarda bazı günler yüz
sigarayı buluyor, ama hiçbir zaman üç paketten az içmiyordum. Sigarayı bırakmak için
birçok girişimde bulundum. Bir kere altı ay boyunca sigara içmedim ve neredeyse
duvarlara tırmanıyordum, küçük bir tütün dumanı yakalayabilmek için trenlerde sigara
içilen kompartımanlara biniyordum.

İş sağlık konusuna gelince sigara içenlerin çoğu “sağlığımı etkilemeye başlamadan
önce bırakacağım zaten” derler. Ben öyle bir duruma gelmiştim ki sigarayla kendimi
öldürdüğümü gayet iyi biliyordum. Sürekli öksürmenin yaptığı basınç kronik baş ağrısına
neden oluyordu. Dikey olarak alnımın ortasına doğru yükselen sabit damar atışını
hissediyor, kafamın içinde her an bir şey patlayıp beyin kanamasından öleceğimi
sanıyordum. Bu düşünce beni rahatsız ediyor ama yine de sigarayı bırakmama neden
olmuyordu. Artık bırakmayı denemiyordum bile. Aslında sigara içmek bana keyif
vermiyordu. Sigara tiryakilerinin çoğu yaşamlarında bir zaman sigaradan zevk aldıkları
hayaline kapılırlar oysa bende hiç öyle olmadı. Ben tadından da kokusundan da hep nefret
ettim ama sigaranın beni rahatlattığına ve bana cesaret verdiğine inandırmıştım kendimi.
Sigarayı bırakma girişimlerimde hep perişan olurdum ve sigarasız yaşam çekilmez gibi
gelirdi.

Sonunda karım beni bir hipnoz tedavisine gönderdi. İtiraf etmeliyim ki son derece
kuşkuluydum, çünkü o zaman hipnotizmayla ilgili hiçbir şey bilmiyordum ve karşıma şeytan
kılıklı gözleri fırıl fırıl oynayan birinin çıkacağını sanıyordum. Ben de bütün tiryakiler gibi
kendime sigarayla ilgili çeşitli aldatmacalar yapıyordum, yalnız bir tanesi hariç: Kendimi
hiçbir zaman iradesi zayıf bir insan olarak görmedim. Yaşamımdaki diğer her şey
kontrolüm altındaydı. Sigara konusunda ise işler tam tersiydi. Hipnotizmanın iradeyi
zorladığına inanırdım ve karşı koymadığım halde (çünkü birçok tiryaki gibi ben de sigarayı
kesinlikle bırakmak istiyordum) kimsenin beni sigara içmenin gereksizliğine
inandırabileceğini sanmıyordum. Bütün seans bana zaman kaybıymış gibi geldi. Hipnotist
kollarımı kaldırıp bazı şeyler yapmamı istedi ama hiçbir şey doğru dürüst yürümüyordu.
Bilincimi kaybetmedim. Trans haline geçemedim yada en azından yalnızca sigarayı
bırakmadım sigarasızlığa alışma yöntemlerinden bile zevk aldım.

Size şimdi bir hipnoz tedavisine koşmadan önce bir şeyi açıklığa kavuşturmak
istiyorum. Hipnoz tedavisi bir iletişim aracıdır, yanlış bir şey iletilirse sigarayı
bırakamazsınız. Gittiğim kişiyi eleştirmek istemiyorum çünkü ona gitmeseydim herhalde
şimdiye kadar çoktan ölmüş olurdum ama sigarayı onun uğraşları sayesinde değil
uğraşlarına rağmen bıraktım. Hipnoz tedavisini küçümsediğim izlenimini bırakmak
istemiyorum, bilakis kendi seanslarımda ben de hipnotizmayı kullanıyorum çünkü
hipnotizmanın iyiye yada kötüye kullanılabilecek çok kuvvetli bir yönlendirme gücü vardır.
Size biri tarafından tavsiye edilmemiş ve kendisine saygı ve güven duymadığınız bir
hipnotiste gitmeyin.

Sigara içtiğim o iğrenç yıllarda yaşamımın sigaraya bağlı olduğunu sanıyor ve
bırakmak yerine ölmeyi tercih ediyordum. Şimdi “bazen yine canınız istemiyor mu?” diye
soruyorlar. Cevabım çok açık: “Asla, asla, asla. Gayet güzel bir yaşamım oldu, sigara
yüzünden ölseydim yine de yakınmayacaktım.b Hayatta çok şansım oldu fakat başıma
gelen en güzel şey bu kabustan, yani ömür boyu sistemli olarak kendime zarar verme ve
bunun için bir de servet harcama tutsaklığından kurtulmak oldu.

Bir şeyi başından açıklığa kavuşturayım. Gizem dünyasıyla bir ilgim yoktur.
Büyücülere, perilere inanmam. Bilimsel bir beynim vardır ve büyü gibi şeyleler aklım
ermek. Hipnotizma ve sigara hakkında bilimsel araştırmalar okudum. Okuduğum hiçbir şey
bu gerçekleşen mucizeye bir açıklık getiremedi. Daha önceden haftalarca ağır
depresyonlar yaşayan ben nasıl oldu da birden bire sigarayı bu kadar kolay bir şekilde
bırakabildim? Bu sorunun cevabını sondan başa gitmeye çalıştığım için uzun süre
bulamadım. Sigarayı bırakmanın neden bu kadar kolay olduğunu bulmaya çalışıyordum,
oysa sorun sigara içenlerin bırakmakta neden bu denli güçlük çektikleridir. Hep o
sigarasızlığa alışmanın felaketinden söz edilir ama şöyle geriye bakım bu felaketi
anımsamaya çalıştığında silinmiş olduğunu fark ettim. Bedensel hiçbir şikayetim yoktu,
demek ki her şey tamamen beynin ürünüymüş.

Şimdi tüm zamanımı başka insanlara alışkanlıklarından vazgeçmeleri için yardımcı
olmakla geçiriyorum. Benim sayemde binlerce tiryaki kurtuldu. Bir noktayı başından
belirteyim: Sigarayı bırakmayacak tiryaki yoktur. Sigaraya benim kadar bağımlı (yada en
azından o denli bağımlı olduğunu sanan) birine daha rastlamadım. Sigarayı herkes
kolaylıkla bırakabilir. Aslında sigara içmeye devam etmemizin nedeni sigarasız yaşamın
zevk vermeyeceği ve bir şeyden yoksun kalacağımız korkusudur. Bunun kadar gerçek dışı
bir şey olamaz. Sigarasız yaşam hem aynı şekilde güzel hem de birçok yönden daha
eğlencelidir, sağlık, enerji ve paraysa birçok avantajın yalnızca birkaçıdır.

Sigarayı herkes kolaylıkla bırakabilir, -siz bile! Yapmanız gereken tek şey kitabın
devamını açık kalplilikle okumak. İçindeki düşüncelerin ne kadarını anlarsanız sigarayı o
kadar kolay bırakabilirsiniz. Tek bir kelime bile anlamasanız dahi, söylediklerimi harfiyen
uygularsanız sigarayı kolaylıkla bırakabilirsiniz. En önemlisi sigara içmediğiniz için yas
tutarak kendinizi bir şeyden yoksun bıraktığınız duygusuyla sürüklenip gitmezsiniz.
Şaşıracağınız tek şey neden o zamana kadar sigara içtiğiniz olur.

Önceden sizi uyarayım. Yöntemimi başarısızlığa uğratacak iki nokta var:

1) Söylediklerimi Uygulamamak
Kimileri benim bazı öğütler üzerinde inatla durmamı can sıkıcı buluyor. Örneğin size
sigarayı azaltmak için uğraş göstermemenizi veya sigaranın yerine şeker, sakız vs. Gibi
(özellikle nikotin içeriyorlarsa) başka şeyler kullanmamanızı söyleyeceğim. Bu konuda
hiçbir şekilde ödün vermiyorum çünkü ne dediğimi iyi biliyorum. Birtakım taktiklerle sigarayı
gerçekten bırakan çok insanın olduğunu inkar etmiyorum ama onlar sigarayı bu taktikler
sayesinde değil bu taktiklere rağmen bırakmışlardır. Bir hamakta ayakta sevişen insanlar
da vardır, işin en kolay yolu bu olmasa da... Söylediğim her şeyin bir nedeni var: Size
sigarayı bırakmayı kolaylaştırmak ve başarıyı garanti etmek.

2) Söylediklerimi tam olarak anlamamak
Hiçbir şeyi garanti olarak düşünmeyin. Yalnızca benim söylediklerimi değil kendi
düşüncelerinizi ve toplumun sigara konusunda size öğrettiklerini de sorgulayın. Sigarayı
yalnızca kötü bir alışkanlık olarak görenler iğrenç bir tadı olan, bir servete mal olan ve
ölüme yol açan bir alışkanlıktan vazgeçmek bu kadar zorken, başka alışkanlıkların neden
kolaylıkla bırakılabildiğini kendilerine bir sorsunlar. Sigaranın bir zevk olduğuna inananlar
hayatta çok daha fazla zevk veren başka şeyleri yapmanın ve bırakmanın neden kolay
olduğunu acaba hiç merak etmişler mi? Neden kendinizi bir sigara yakmak zorunda
hissediyor ve yakmazsanız paniğe kapılıyorsunuz?


Bu mesaja 1 cevap geldi.
C
11 yıl
Onbaşı
Konu Sahibi

2. BÖLÜM

KOLAY YÖNTEM

Bu kitabın amacı alışılagelmiş diğer yöntemlerde olduğu gibi Everest Dağı’nı
tırmanacakmışçasına bir duyguya kapılıp haftalarca sigara diye ölerek, sigara içenleri
kıskanmak yerine, daha ilk dakikadan itibaren felaket bir hastalıktan kurtulmanın verdiği
yüksek morali aşılamaktır. Zamanla sigaraya baktıkça “ben bunu nasıl içiyordum” diye
şaşıracak, sigara içenleri kıskanmak yerine onlara acıma duygusu besleyeceksiniz.

Sigara içmeyen veya sigarayı yeni bırakmış bir kişi değilseniz bu kitabı bitirene
kadar sigara içmeye devam edin. Bu size şimdi bir çelişki gibi gelebilir. Sigaranın size
hiçbir şey kazandırmadığını daha sonra anlatacağım. Çok ilginçtir, bazen sigara içerken
sigaraya bakıp kendimize neden sigara içtiğimizi sorarız. Sigara sigarasız kaldığımız
zaman değerli olur. Hoşunuza gitsin yada gitmesin bağımlı olduğunuza inandığınızı kabul
edelim. Bağıllılığınızdan eminseniz sigarasız hiçbir zaman tamamen rahatlayamaz yada
konsantre olamazsınız. Bu yüzden bu kitabı sonuna kadar okumadan sigarayı bırakmaya
kalkışmayın. Okurken sigara içme isteğiniz zamanla azalacaktır. Kendinizden tam olarak
emin olmadan bırakmayın, sonu kötü bitebilir. Unutmayın, benim söylediklerimi
uygulamanız yeterli olacaktır.

Kitabın ilk baskısından beri kazandığım birikimde beni 28. bölüm “Zamanlama”
dışında en çok kahreden şey kitabın sonuna kadar sigara içmeye devam edin talimatı
olmuştur. Ben sigarayı bıraktığım zaman birçok yakınım ve arkadaşım sırf ben bıraktım
diye sigarayı bıraktı. Herhalde “o bırakırsa biz çoktan bırakırız” diye düşündüler. Sonraki
yıllarda sigarayı bırakmamış olanları küçük mesajlarla özgürlüğün ne kadar güzel
olduğuna inandırmayı başardım. Bu kitap çıkınca hala sigara içmeye devam eden çetin
cevizlere hediye ettim. Dünyanın en sıkıcı kitabı bile olsa “bir arkadaş yazmış” diye okurlar
sandım. Aylar sonra sonuna kadar okuma zahmetinde bile bulunmadıklarını duyunca çok
şaşırdım ve kırıldım. O zamanki en iyi arkadaşımın kitabın ona hediye ettiğim imzalı orijinal
baskısını okumadan başka birine hediye ettiğini öğrendiğimde çok kırılmıştım. Çünkü
tiryakiliğin insanda yarattığı o inanılmaz korkuyu unutmuştum. Bu korku her arkadaşlığa
baskın çıkabilir. Neredeyse bir boşanmaya neden oluyordu. Annem bir gün karıma “Neden
ya sigara ya ben diye tehdit etmiyorsun?” diye sorduğunda karım “o zaman sigarayı seçer
de ondan” diye yanıtladı. Utanarak itiraf etmeliyim ki sanırım haklıydı. İşte sigaranın
insanlarda yarattığı korku bu denli büyüktür. Şimdi anlıyorum ki birçok tiryaki sigarayı
bırakmak zorunda kalmamak için bu kitabı sonuna kadar okumuyor. Bazıları o korkunç
günü ertelemek için özellikle günde bir satır okuyor. Anladığım kadarıyla birçok okuyucu
kendilerini seven biri tarafından bu kitabı okumaya zorlanıyor. Şöyle bir düşünün:
Kaybedecek neyiniz var? Kitabın sonunda sigarayı bırakmazsanız şimdikinden daha kötü
bir duruma düşmeyeceksiniz. KAYBEDECEK BİHÇİB ŞEY YOK, kazanacak o kadar çok
şey var ki! Birkaç gün veya haftadır sigara içmiyorsanız ve hala sigarayı bırakıp
bırakmadığınızdan emin değilseniz kitabı okurken sigara içmemeye devam edin. Artık
sigara içmeyen bir insansınız nasıl olsa. Bir de beyninizle bedeniniz bağdaşırsa bu kitabın
sonunda sigara içmemekten mutluluk duyan bir insan olursunuz.

Benim yöntemim temelde sigarayı bırakmanın alışılagelmiş yöntemlerinin tam tersidir.
“Normal yöntemler” sigaranın dezavantajlarını sıralayıp” yeterince uzun bir süre sigarasız
kalırsam sonunda sigara içme isteğim yok olur ve tütünün esiri olmadan yaşamdan zevk
alabilirim” ilkesini savunur.

Bu mantıksal bir yöntemdir. Her gün binlerce kişi bu yöntemin değişik bir türü ile
sigarayı bırakmaya çalışıyor. Fakat bu yöntemi başarılı bir şekilde uygulamak aşağıdaki
nedenlerden dolayı çok zordur.

1. Asıl sorun sigarayı bırakmak değil. Her söndürdüğünüz sigarayla sigarayı
bırakmış oluyorsunuz. Birinci gün size “artık sigara içmek istemiyorum” dedirtecek
nedenler olabilir. Sigara içen herkes her gün bu tür nedenlerle karşılaşır ve bu nedenler
insanları sigara içmemeye tahmininizden çok fazla zorlar. Asıl sorun ikinci, onuncu yada
on birinci gündedir. Zayıf veya çakırkeyif yada güçlü bir anınızda bir sigara içtiğiniz zaman
işin içine uyuşturucu bağımlılığı girdiği için canınız ikinci bir sigara isteyecek ve böylece
tekrar sigara içmeye başlamış olacaksınız.

2. Sağılığımıza verdiği zararın aslında bize sigarayı bıraktıracak bir etken
olması gerekir. Aklımız: “Bırak artık aptal kafa” diyerek bir bakıma işimizi daha da
güçleştirir. Örneğin sinirli veya heyecanlı olduğumuz zaman sigara içeriz. Sigara içen
birine sigaranın kendisini öldüreceğini söylediğinizde ilk yapacağı şey bir sigara yakmak
olur. İngiltere’nin ünlü kanser kliğini Royal Marsden Hospital’in önünde ülkedeki diğer
kliniklerden çok daha fazla sigara tiryakisi beklemektedir.

3. Bizi sigarayı bırakmaya zorlayan nedenler bırakmayı aslında aşağıdaki iki
unsurdan dolayı güçleştirir. Birincisi insanda özveride bulunma duygusu yaratmaları.
Sürekli o küçük dost, destek, günah yada keyif –yorumu kişiye kalmış- diye bildiğimiz
nesneyi bırakmaya zorlanıyoruz. İkincisi insanı umursamazlığa itmeleri. Sigara içmemizin
nedeni bırakmamızı gerektiren nedenlerden çok farklıdır. Asıl soru neden sigara içmek
istediğimiz yada buna neden gereksiniz duyduğumuzdur.

Benim yöntemimin temelinde neden sigarayı bırakmak istediğimizi tamamen
unutarak sigara sorununu ele alıp aşağıdaki soruları sormak yatıyor:
1. Sigara içmek bana ne veriyor?
2. Gerçekten zevk alıyor muyum?
3. Bu şeyleri yaşam boyunca ağzıma sokup kendimi zehirlemek ve bunun için
bir servet harcamak zorunda mıyım?

Sigaranın size hiçbir şey vermediği kesin bir gerçektir. İzin verin, bunu iyice
açıklayayım. Sigara içmenin dezavantajları avantajlarından daha fazladır demiyorum,
bunun öyle olduğunu her tiryaki bilir. Ben sigara içmenin size kesinlikler hiçbir şey
vermediğini söylüyorum. Sigaranın bugüne kadar sağladığı tek avantaj bir zamanlar
toplumun sigarayı “artı puan” olarak nitelendirmesiydi. Bugün ise tiryakiler bile sigara
içmeyi anti-sosyal bir davranış olarak yorumluyorlar. Çoğu tiryaki neden sigara içtiğine
mantıklı bir açıklama getirmek gereğini duyar fakat yaptığı açıklama aldatmaca ve
yanılgıdan ibarettir. İlk olarak bu aldatmaca ve yanılgıları ortadan kaldıracağız. Sigarayı
bıraktığınızda aslında hiçbir şeyden vazgeçmek zorunda olmadığınızı göreceksiniz. Hem
bıraktığınız şeyin hiç bir şey olduğunu anlayacak hem de sigara içmeyen bir insan olarak
bir sürü güzel ve olumlu şeylere kavuşacaksınız. Sağlık ve para bunların yalnızca ikisi.
Yaşamın sigara olmadan bir daha o kadar zevk vermeyeceği yanılgısı kaybolur
kaybolmaz, siz sigarasız yaşamın hiçbir eksiği olmadığı gibi daha anlamlı olduğunu fark
eder etmez, yoksunluk ve özlem duygusu yok olur olmaz, sağlık ve tasarruf edilen para gibi
sigarayı bırakmanın bir sürü haklı nedenini tekrar ele alabiliriz. Yukarıdaki noktaları
kavradığınız zaman gerçek hedefinize ulaşmanız kolaylaşacak ve tütünün tutsaklığından
kurtulup yaşamın tadını çıkarabileceksiniz.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
C
11 yıl
Onbaşı
Konu Sahibi

3. BÖLÜM

BIRAKMAK NEDEN ZOR GELİYOR.

Daha önce belirttiğim gibi bu konuya kendi bağımlılığım yüzünden ilgi duymaya
başladım. Sonunda bıraktığımda mucize olmuştu sanki. Daha önceki bırakma
girişimlerimde haftalarca ağır depresyonlar yaşardım. Arada bir nispeten keyfim yerine
gelir sonra yine depresyona girerdim. Hani kaygan bir çukurdan dışarıya çıkmaya
çalışırsınız; tam yukarıya çıkıp gün ışığını görünce birden ayağınız kayar ve tekrar aşağı
düşersiniz ya onun gibi bir şey. Sonunda yine bir sigara yakarsınız, tadı iğrenç gelir ve
neden o sigarayı yakmak gereğini duyduğunuzu anlamaya çalışırsınız.

Tiryakilere seanslarımdan önce yönelttiğim sorulardan biri “sigarayı bırakmak istiyor
musunuz?” sorusudur. Bir yerde aptalca bir soru. Bütün tiryakiler sigarayı bırakmaya can
atarlar. En koyu tiryakiye bile “sigaraya başlamadan önceki zamana geri dönme şansınız
olsaydı şimdiki aklınızla tekrar sigaraya başlar mıydınız?” diye sorduğunuzda “kesinlikle
hayır” cevabını alırsınız. Sigaranın sağlığına zarar verdiğini kabul etmeyen, sosyal baskıya
aldırmayan ve sigaraya para ayırabilen (bugünlerde artık fazla kalmadı) bir tiryakiye
“çocuklarınızı sigara içmeye teşvik eder misiniz?” diye sorduğumuzda yine “kesinlikle
hayır” cevabıyla karşılaşırsınız.

Bütün tiryakiler şeytani bir gücün etkisi altında olduklarının farkındadırlar. İlk
zamanlar insan kendini “yakında bırakacağım, bugün değil ama yarın” düşüncesiyle
avutur. Sonunda öyle bir noktaya gelir ki, ya iradesinin olmadığını yada sigaranın
yaşamdan tat alabilmek için gerekli bir şey olduğunu düşünmeye başlar.

Daha önce söylediğim gibi sorun bırakmanın neden kolay olduğunu değil, neden
“zor” olduğunu açıklamaktır. Aslında gerçek sorun insanların neden sigaraya başladıkları
veya bir zamanlar dünya nüfusunun yüzde altmışından fazlasının neden sigara içtiğiydi.

Bu sigara konusuna akıl sır ermez. Sigaraya başlamamızın tek nedeni binlerce
insanın sigara içiyor olması. Oysa her biri başlamamış olmayı dilediklerini belirtip sigaranın
para ve zaman kaybı olduğunu söylerler. Sigaradan zevk almadıklarına bir türlü
inanamayız ve yetişkinlere özenti olarak başlayıp bağımlılık kazanana dek bir sürü çaba
harcarız. Sonra yaşamımızın geri kalan bölümünü çocuklarımıza sigara içmemelerini
söyleyerek, kendimizi ise bu alışkanlıktan kurtarmaya çalışarak geçiririz.

Ayrıca yaşam boyu bu dert için bir servet harcarız. Günde ortalama yirmi tane
sigara içen bir tiryaki sigara için yaşamı boyunca 30.000 pound harcar. Bu parayla ne
yaparız? Pencereden dışarı atsak daha iyi olur. Oysa biz sistemli olarak ciğerlerimizi
kansere yol açan bir katranla doldurmak ve damarlarımızı yavaş yavaş tıkayıp zehirlemek
için kullanırız. Her geçen gün bedenimizin kas ve organlarını daha fazla oksijenden yoksun
bırakır giderek iyicene uyuşuk oluruz. Kendimizi pislik içinde bir yaşama, kötü kokan
nefese, sararmış dişlere, yanık izlerine, kirli küllüklere ve durmuş sigaranın o iğrenç
kokusuna mahkum ederiz. Yaşamımızın yarısını ya toplumun bize sigara içmeyi
yasakladığı yerlerde (hastaneler, okullar, otobüsler, tiyatrolar, kiliseler vs.) yada sigarayı
azaltmaya veya bırakmaya çalışırken yaşadığımız çaresizlik içerisinde geçiririz. Ne biçim
bir hobi bu böyle? Yaparken keşke yapmasam dedirten yapmazken ise kendini özleten.
Toplumun insana yaşam boyu cüzamlı bir hasta olarak bakmasına daha da kötüsü aslında
akıllı, mantıklı bir kişinin ömür boyu aşağılanmasına yol açan etken sigaradır. İnsan
farkında olmadan sigara paketinin üzerine ufacık yazılmış uyarıyı okuduğunda, sigara
içmeyenlerden oluşan bir grubun içinde bulunduğunda yada kansere veya ağız kokusuna
karşı bir kampanya sırasında kendisini yine aşağılanmış hisseder. Aklının bir köşesinde bukara lekeler varken yaşamdan ne bekleyebilir? HİÇBİR ŞEY! Eğlence? Keyfi? Rahatlama?
Destek? Enerji aşısı? Çıkardığınız zaman rahatlama duygusu verdiği için dar ayakkabı
giymekten hoşlanan bir insan değilseniz, bunların hepsi aldatmacadır!

Söylediğim gibi asıl sorun tiryakilerin sigarayı bırakmakta neden bu kadar güçlük
çektikleri değil insanların neden sigara içtiklerini bulmaktır.

Herhalde !İyi, güzel biliyoruz ama alışınca bırakmak zor geliyor” diyorsunuzdur. Peki
ama bırakmak neden bu kadar zor ve neden sigara içmek zorundayız? Sigara tiryakileri
yaşamları boyunca bu soruların cevaplarını bulmaya çalışırlar.

Bazısı sigaranın eksikliğini şiddetli bir şekilde duymaktan korkar. Aslında nikotin
eksikliğinin yarattığı özlem duygusu o kadar hafiftir ki birçok tiryaki uyuşturucu bağımlısı
olduğunu fark etmeden yaşayıp ölür (6. Bölüm)

Bazısı sigaranın büyük bir zevk olduğunu söyler. Bu doğru değildir. Sigara pis ve
iğrenç bir şeydir. Sigarayı yalnızca zevk için içtiğini sanan bir tiryakiye sigarası bittiğinde
içtiği marka yoksa onun yerine hiç sevmediği bir markayı içip içmeyeceğini sorun. Sigara
tiryakileri hiçbir şey içmemektense kenevir otu bile içerler. Bunun keyifle bir ilgisi yoktur.
Ben ıstakoz severim ama hiçbir zaman günde yirmi tane ıstakoz yemek gereksinimi
duymadım. Zevk aldığım başka şeyleri yapmadığımız zaman çaresizlik içinde kıvranmayız.

Bazısı nedenleri psikolojinin derinliğine inip Freud sendromu veya anne kucağındaki
bebeklik döneminde arar. Aslında durum tam tersidir. Sigara içmeye başlamamızın asıl
nedeni yetişkin ve olgun olduğumuzu göstermek istememizdir. Herkesin önünde
ağzımızda bir emzikle otursak utancımızdan ölürüz.

Bazısı burun deliklerinden duman yada ateş çıkarmanın tam tersine maço izlenimi
verdiğini düşünür. Bu düşüncenin de aslı yoktur, çünkü kulak deliğinde yanan bir sigara
komik olurdu. Kansere yol açan katran maddelerini ciğerlere doldurmak ise daha da
komiktir.

Bazısı el alışkanlığı, bazısı ağız alışkanlığı der. Öyleyse sigarayı neden yakarlar?
Dumanın ciğerlere inerken verdiği duygu derler. Ne kadar iğrenç duygudur, adına
tıkanmak derler. Birçok kişi sigara içmenin can sıkıntısını geçirdiğini savunur. Bu da bir
yanılgıdır, çünkü can sıkıntısı beynin bir ürünüdür.

Ben otuz üç yıl boyunca, beni rahatlattığına bana güven ve cesaret verdiğine
inandım. Aynı zamanda beni öldürdüğünü ve bana bir servete mal olduğunu da biliyordum.
Neden bir doktora gidip beni rahatlatacak, güven ve cesaret verecek bir alternatif
sormadım? Çünkü bir alternatif önereceğini biliyordum. Benimki bahaneden başka bir şey
değildi.

Bazıları sırf arkadaşları yüzünden içtiklerini söylerler. Gerçekten o kadar aptal olup
olmadıklarını merak ederim. Dua etsinler de arkadaşları istiyor diye, baş ağrısından
kurtulmak için başlarını kesmeye kalkışmasınlar!

Bu konuya biraz kafa yoran tiryakilerin çoğu sonunda bunun bir alışkanlık olduğu
sonucuna varır. Bu gerçek bir açıklama değildir ama bütün mantıklı nedenleri eledikten
sonra geriye kalan bir tek budur. Fakat korkarım bu açıklama da saçmadır. Yaşamımızın
her günü alışkanlıklarımızı değiştiririz, bunların bazıları çok da eğlencelidir. Benim yemek
alışkanlıklarım sigara içtiğim günlere dayanır. Sabah ve öğle yemek yemem, yalnızca bir
öğün yemek yerim o da akşam yemeğidir. Tatilde ise en çok sevdiğim öğün kahvaltıdır.
Eve geldiğimde en ufak bir çaba harcamadan normal alışkanlığıma dönerim.

İğrenç bir tadı olan, bizi ölüme sürükleyen bir servete mal olan, aslında bırakmak
için can attığımız ve istesek bir anda keserek kurtulabileceğimiz bu pis ve tiksindirici
alışkanlığa neden bu denli bağlıyız? Bırakmak neden bu kadar zor geliyor? Oysa hiç zor
değil, bilakis çok basit. Sigara içmenin gerçek nedenlerini anlar anlamaz kolayca
bırakacaksınız. Ve en geç üç hafta sonra bu kadar yıl neden sigara içtiğinize
şaşıracaksınız.
OKUMAYA DEVAM EDİN
-


Bu mesaja 1 cevap geldi.
C
11 yıl
Onbaşı
Konu Sahibi

4. BÖLÜM

SİNSİ TUZAK

Sigara kadar sinsi ve kurnaz bir tuzak yoktur. Akıl almayacak kadar zekice
düşünülmüştür. Bizi başlangıçta bu tuzağa düşüren, tuzağın içindeki binlerce yetişkindir.
Bize sigaranın dünyanın parasına mal olan, ölüme yol açan pis, iğrenç bir alışkanlık
olduğunu söylemelerine rağmen biz hiçbir keyfi olmadığına inanamayız. Sigara
alışkanlığının acıklı yanlarından biri de alışana kadar birçok uğraş vermemizdir.

Yemi, peyniri olmayan tek tuzak sigaradır. Ağzımızın suyunu akıtan sigaranın enfes
değil iğrenç tadıdır. İlk içtiğimiz sigaranın tadı güzel olsaydı alarm çanları çalardı ve zeki
bir insan olarak yetişkinlerin yarısının büyük paralar harcayarak kendilerini neden
zehirlediklerini anlayabilirdik. Ama o ilk sigaranın tadı iğrenç olduğundan acemi beynimiz
hiçbir zaman bağımlılık kazanamayacağımız kanısına varır ve zevk almadığımızdan dolayı
ne zaman istersek o zaman bırakabileceğimizi sanırız.

İnsanı hedefine ulaşmaktan alıkoyan tek uyuşturucu sigaradır. Genç erkekler sert
bir izlenim bırakmaya, Humphrey Bogart yada Clint Eastwood’a özenerek başlarlar. Oysa
sertlik ilk sigaranın verdiği en son duygudur. İnsan içine çekmeye cesaret edemez ve çok
içtiğinde önce baş dönmesi sonra mide bulantısından yakınır. O anda yapmak istediği tek
şey diğerlerinden ayrılıp o pis sigaraları atmak olur.

Kızlar deneyimli, modern genç kadın olma amacındadırlar. Sigaralarını içerken ne
kadar komik olduklarını hepimiz görmüşüzdür. Erkekler sert, kızlar da deneyimli ve modern
görünmeyi öğrendikten sonra sigaraya hiç başlamamış olmayı dilerler.

Böylece yaşamımız boyunca neden sigara içtiğimizi açıklamaya çalışır.
Çocuklarımızı bu tuzağa karşı uyarır ve ara sıra kendimiz bırakmaya çalışırız.

Tuzak öyle ayarlanmıştır ki sigarayı ancak sağlık ve para sorunu olduğunda yada
cüzamlı muamelesi görmekten rahatsızlık duyduğumuz stresli, sıkıntılı anlarda bırakmaya
çalışırız.

Bırakır bırakmaz da sıkıntımız artar (o korkunç sigara özlemi) çünkü stres anında
rahatlamak için kullandığımız eski arkadaşımız artık yoktur yanımızda.

Birkaç gün eziyet çektikten sonra yanlış bir zaman seçtiğimize karar verir daha az
stresli bir anı beklemeye başlarız. O an geldiğinde ise bırakma nedenimiz ortadan kalkmış
olur. Tabii o an hiç gelmez çünkü kendimizi yaşamımızın giderek daha stresli olduğuna
inandırmışızdır bir kere. Anne babamızın korumasından çıktığımızda yaşamımızın doğal
akışı ev kurmak, borçlar, çocuk, daha fazla sorumluluk isteyen görevler vs. Olur. Bu da bir
yanılgıdır. Aslında yaşamımızın en stresli dönemleri çocukluğun ilk yılları ve ergenlik
dönemidir. Biz genellikle sorumluluğu stresle karıştırırız. Sigara içenlerin yaşamları
otomatik olarak daha çok stres doludur. Çünkü tütün toplumun ileri sürdüğü gibi bizi
rahatlatmak yada sıkıntılarımızı hafifletmek yerine tam tersine daha sinirli ve gergin
olmamıza neden olur.

Sigarayı bırakan tiryakiler bile (bir çoğu yaşamlarında bir veya birden daha çok kez
denerler) gayet mutlu bir yaşam sürerken birdenbire tekrar bağımlılık kazanırlar.

Bu sigara konusu büyük bir labirente dönüşmeye benzer. Girer girmez kafamız
dumanlanır, aklımız karışır ve yaşamımızın geri kalan kısmını kurtulmaya çalışarak
geçiririz. Bir çoğumuz başarırız fakat bir süre sonra tekrar aynı tuzağa düşeriz.

Ben otuz üç yılımı labirentin çıkış yolunu aramakla geçirdim. Bütün tiryakiler gibi bir
türlü işin içinden çıkamıyordum. Sonunda kendime mal edemeyeceğim bazı ilginç
durumların bir araya gelmesi sonucunda başardım. Sigarayı bırakmakta daha önce neden
bu denli güçlük çektiğimi, bıraktığımda ise bırakmanın neden bu denli kolay ve eğlenceli
olduğunu merak etmeye başladım.

Sigarayı bıraktığımdan beri sigaranın sırlarını çözmeyi önce hobi, sonra meslek
edindim. Sigara Rubik küpü gibi çözülmesi neredeyse olanaksız karışık ve büyüleyici bir
bilmeceye benzer. Fakat bütün karmaşık sabır oyunları gibi cevabı bilindiğinde çözümü
çok kolaydır. Ben sizi labirentten dışarıya çıkarıp bir daha oraya girmemenizi
sağlayacağım. Yapmanız gereken tek şey talimatlarımı uygulamaktır, yalnız bir kez yanlış
yola saparsanız diğer talimatların anlamı kalmaz.

Bir kez daha vurgulamak istiyorum ki sigarayı herkes bırakabilir. Yalnız önce
gerçekleri ortaya koymak gerekir. Hayır bizde korku yaratan gerçekleri demiyorum, onları
bildiğinizi biliyorum. Sigaranın doğurduğu kötü sonuçlarla ilgili yeterli enformasyon var
zaten. Bu sizi sigaradan vazgeçirseydi şimdiye kadar çoktan bırakırdınız. Benim söylemek
istediğim sigarayı bırakmakta neden bu denli güçlük çektiğimiz. Bu soruyu yanıtlamak için
neden hala sigara içtiğimizin nedenini bulmamız gerekir.
-


Bu mesaja 1 cevap geldi.
D
11 yıl
Yüzbaşı

Bir arkadaşım birkaç günde uyuşturucu bağımlılığından kurtulmuştu. Hem de en bağımlılık yapanıymış, hangisiyse artık.

Tiryaki arkadaşları buna bir türlü inanmayıp yine sürekli partilere davet etmelerine rağmen.

Nasıl yaptığını sorduklarında bırakmak için Allah'a çok fazla dua ettiğini söylüyordu.

İsteyen psikolojik etki de diyebilir tabi.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
11 yıl
Teğmen

Allen Carr'ın kitabı bu, gerçekten güzel bir kitap. Sigaranın yarattığı sanal boşluğu anlatıyor. Sigara içmeyenlerin hiç yaşamadığı yoksunlukları yaşadığımızdan bahsediyor. Champix + Allen Carr= sigarasızlık..


Bu mesaja 1 cevap geldi.
C
11 yıl
Onbaşı
Konu Sahibi

5. BÖLÜM

NEDEN HALA SİGARA İÇİYORUZ

Hepimiz sosyal baskı, sosyal zorunluluk gibi saçma sapan nedenler yüzünden
sigaraya başlıyoruz. Fakat bağımlılık kazandığımızı fark ettiğimizde neden hâlâ sigara
içmeye devam ediyoruz?

Sigara içenlerin çoğu neden sigara içtiğini bilmez. Gerçek nedeni bilselerdi sigarayı
bırakırlardı. Seanslarımda binlerce tiryakiye neden sigara içtiklerini sorarım. Gerçek neden
hiç değişmese de yanıtlar çok farklıdır. Bu, benim seanslarda en komik fakat aynı
zamanda en acıklı bulduğum bölümdür.

Sigara içen herkes kalbinin derinliklerinde aptal olduğunun farkındadır. Bağımlılık
kazanmadan önce sigara içmeye gerek duymadığını bilir. Birçok tiryaki ilk sigarasının
tadının ne kadar iğrenç olduğunu ve bağımlılık kazanabilmek için ne denli çaba
harcadığını hâlâ anımsar. Tiryakiler sigara içmeyenlerin kaçırdıkları hiçbir şey olmamasına
ve kendileriyle alay etmelerine çok kızarlar.

Yine de tiryakiler mantıklı ve zeki insanlardır. Sağlık konusunda çok büyük risk
aldıklarını ve sigara için ömür boyu bir servet harcadıklarını bilirler. Bu yüzden
alışkanlıklarını haklı çıkarmak için mantıklı bir açıklama yapmak gereksinimi duyarlar.
Tiryakilerin sigara içmeye devam etmelerinin gerçek nedeni önümüzdeki iki
bölümde anlatacağım faktörlerin kurnazca bileşimidir.
1. NİKOTİN BAĞIMLILIĞI.
2. İNANDIRILDIĞIMIZ ALDATMACALAR
-


Bu mesaja 1 cevap geldi.
C
11 yıl
Onbaşı
Konu Sahibi

6. BÖLÜM

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI.

Tütünün içindeki renksiz yağlı bileşim nikotin bizi sigaraya bağlayan uyuşturucudur.
İnsanlığın bildiği uyuşturucuların hepsinden daha fazla bağımlılık sağlar; bazen tek bir
sigara bile bağımlılık için yeterli olur.

Sigaradan çekilen her nefes ciğerlerden beyne ufak bir doz nikotin taşır ve bu doz
etkisini bir eroinmanın damarlarına sıktığı eroinden daha çabuk gösterir. İnsan bir
sigaradan ortalama olarak yirmi nefes çekerse bir tek sigaradan yirmi doz uyuşturucu
almış olur.

Nikotin etkisini çabuk gösteren bir uyuşturucudur ve kandaki nikotin miktarı sigara
içtikten yarım saat sonra yarıya, bir saat sonra ise dörtte bire düşer. Bu da birçok tiryakinin
neden günde yaklaşık yirmi tane sigara içtiğini açıklar.

Sigaramızı söndürür söndürmez nikotin hızla vücudumuzu terk etmeye başlar ve
canımız tekrar sigara istemeye başlar.

Bu noktada tiryakilerin sigara eksikliğinin yarattığı özlem duygusu konusunda
düştükleri yaygın yanılgıyı düzeltmek istiyorum. Tiryakiler sigaranın eksikliğinin yarattığı
özlemin sigarayı bırakmaya çalışırken yada zorlanırken yaşanan o korkunç sarsıntı
olduğunu sanırlar. Aslında bu özlem duygusu öncelikle ruhsal bir şeydir, tiryaki zevk yada
destek diye bildiği şeyden yoksun kaldığını düşünür. Sonra bu konuya daha ayrıntılı olarak
değineceğim.

Nikotin eksikliğinin yarattığı özlem duygusu o kadar zayıftır ki çoğu tiryaki
uyuşturucu bağımlısı olduğun fark etmeden yaşar ve ölür. “Nikotin bağımlısı” dediğimizde
alışkanlığa “daha yeni” başladığımızı düşünürüz. Çoğu tiryakinin uyuşturucudan ödü
kopar, oysa kendileri uyuşturucunun bağımlısıdır. Gerçi bırakılması kolay bir uyuşturucu
fakat insan önce bağımlı olduğunu kabul etmek zorundadır.
Nikotini kesmek hiçbir fiziksel ağrı vermez. Yalnızca bir şeyin eksildiğini anımsatan
boş, huzursuz bir duygu belirir. Bu yüzden birçok tiryaki sigaranın ellerle bir ilgisi olduğunu
sanır. Bu huzursuz duygu uzun sürerse tiryaki sinirli, gergin, güvensiz ve hassas olur. Bu
NİKOTİN zehrine duyulan açlıktır.

Bir sigara yaktıktan yedi saniye sonra vücuda taze nikotin girer ve özlem sona erer;
böylece sigaranın tiryakiye verdiği rahatlama ve güven duygusu sağlanmış olur.
Sigaraya başladığımız ilk günlerde sigara eksikliğinin yarattığı özlem duygusu ile
sigaranın verdiği rahatlama duygusu o kadar hafiftir ki varlıklarını fark etmeyiz bile. Düzenli
olarak sigara içmeye başladığımızda ya sigaradan tat almaya başladığımızı yada
alışkanlık edindiğimizi sanırız. Aslında bağımlılık kazanmış oluruz. Biz fark etmesek de o
küçük nikotin canavarı kanımıza girmiştir ve artık zaman zaman onu beslememiz gerekir.
Tiryakilerin hepsi hiç gereği olmadığı halde saçma sapan nedenlerden dolayı
sigaraya başlar. Az sigara da içsek çok sigara da içsek devam etmemizin tek nedeni o
küçük canavarı beklemektir.

Sigara konusu bir dizi bilmecedir. Bütün tiryakiler aslında aptal olduklarını ve bir
şeytanın tuzağına düştüklerinin farkındadırlar. Benim için sigara içmenin en üzücü yanı
insanın bağımlılık kazanmadan önce sahip olduğu iç huzura ve öz güvene bundan böyle
ancak sigara sayesinde kavuşmasıdır.

Hani komşumuzun alarmı bütün gün çalar ve bunun gibi küçük bir şey sizi bir süre
rahatsız eder, sonra birdenbire ses kesilir. Huzur dolu bir duygu kaplar içinizi. Fakat bu
huzur gerçek anlamda bir huzur değil yalnızca rahatsızlığın sona ermesidir.

Nikotinin hapsine girmeden önce fiziksel açıdan hiçbir eksiğimiz yoktur. Derken
vücudumuza nikotin vermeye başlarız. Her sigara söndürüşümüzde nikotinin etkisi
kaybolur ve bedenimiz bir eksiklik duyar –bu fiziksel bir ağrı değil beynin yarattığı bir
yoksunluk duygusudur. Biz bu duygunun farkına bile varmazken o bedenimizi damlayan
bir musluk gibi yavaş yavaş doldurur. Mantığımız bunu anlayamaz, anlamak zorunda da
değildir. Bildiğimiz tek şey bir sigara istediğimizdir, sigarayı yaktığımızda açlığımız gider ve
kendimizi o an için hoşnut ve güvenli hissederiz –sigaraya başlamadan önceki gibi. Fakat
bu doyum geçicidir, çünkü artık açlığımızı gidermek için vücudumuza sürekli nikotin
vermek zorundayız. Bir sigarayı bitirir bitirmez açlık yeniden başlar ve kısır döngü devam
eder. KIRMADIĞINIZ TAKTİRDE bu kısır döngü yaşam boyu sürer.

Sigara içmek dar ayakkabı giymeye benzer, çıkardığınızda rahatlarsınız. Bir
tiryakinin olayların nasıl geliştiğini anlamamasının öncelikle üç nedeni var.

1. Bedeninde fark edilebilir bir ağrı yoktur. O yalnızca bir duygudur.

2. Her şey tersten yürür. Uyuşturuculardan kurtulmak bu yüzden çok zordur.
İnsan sigara içmediği zaman o usandırıcı duyguyu yaşar ve sigarayı
suçlamaz. Bir sigara yakar yakmaz rahatlar. Bu yüzden sigaranın ona zevk
verdiği yada destek olduğu yanılgısına düşer.

3. Yaşamı boyunca beynine bir sürü asılsız düşünce işlenir. Sigaraya
başlamadan önce hiçbir şeyi eksik olmadığı halde zor bir öğrenme
sürecinden sonra sigaranın insana zevk ve güven verdiğine inanmaya
başlamasına şaşırmaz. Neden sorgulasın ki? O artık en mutlu tiryakiler
topluluğuna girmiştir.

Bu noktada sigara hakkındaki bazı yanılgıları gidermem gerekecek. Sigara içmek
alışkanlık değildir. Yaşamımızda her türlü alışkanlığımız olur, bazıları çok da eğlencelidir.
Fakat iğrenç bir tadı olan, bir servete mal olan, pis ve tiksindirici bulduğumuz ve zaten
kurtulmak istediğimiz bir alışkanlığı kolaylıkla bırakmamız gerekirken neden bu kadar
zorlanırız? Çünkü bu bir alışkanlık değil, bir uyuşturucu bağımlılığıdır. Bununla başa
çıkmasını öğrenmemiz gerekir. Daha nasıl olduğunu anlayamadan yalnızca düzenli olarak
sigara almakla kalmaz aynı zamanda sigaraya gereksinim de duymaya başlarız.
Sigaramız olmadığında paniğe kapılır, giderek daha fazla sigara içeriz.

Sigarayı artırmamızın nedeni vücudun her uyuşturucuda olduğu gibi nikotinin
etkisine bağışıklık kazanması ve sonuç olarak giderek daha fazla nikotine gereksinim
duymamızdır. Kısa bir süre sonra sigara doğurduğu açlık duygusunu tam anlamıyla
dindirememeye başlar; öyle ki bir sigara yaktıktan sonra kendimizi bir an öncesine göre
daha iyi hissetmemize rağmen sigara içerken bile içmeyen bir kişiden daha sinirli ve
gerginizdir. Bu dar ayakkabı giymekten daha da komiktir, çünkü ağrının bir kısmı ayakkabı
çıktıktan sonra bile sürer.

Aslında durum daha da kötüdür, çünkü nikotin vücuttan çok çabuk –sigara biter
bitmez- çıkar. İnsanların sıkıntılı anlarda bir sigarayı söndürüp öbürünü yakmalarının
nedeni budur işte.

Daha önce de söylediğim gibi sigara içmek alışkanlık değildir. Tiryakilerin sigara
içmeye devam etmelerinin gerçek nedeni içlerindeki küçük canavardır. Onu sürekli
beslemek zorundadırlar. Tiryaki bu anı dört durumdan biri yada bunların bir araya gelmesi
anında kendisi seçer. Bu dört durum şunlardır:

CAN SIKINTISI / KONSANTRASYON – İki büyük Çelişki STRES / RAHATLAMA – İki
büyük çelişki.

Hangi olağanüstü uyuşturucu yirmi dakika önce yarattığı etkiyi birdenbire tam
tersine çevirebilir? İnsan şöyle bir düşündüğünde bu yukarıdaki dört durumdan başka
yaşamda uyku dışında ne kalıyor ki Aslında sigara ne can sıkıntısı veya stresi geçirir nede
konsantrasyonu veya rahatlamamızı sağlar. Bunların hepsi aldatmacadır.

Nikotin yalnızca bir uyuşturucu değil aynı zamanda sineklerin yok edilmesinde
kullanılan etkisi çok güçlü bir zehirdir (ansiklopediye bakabilirsiniz). Bir sigaranın içerdiği
nikotin miktarı doğrudan doğruya DAMARLARINIZA VERİLDİĞİNDE ÖLÜRSÜNÜZ. Tütün
aynı zamanda karbonmonoksit dahil başka birçok zehir de içerir.

Pipo yada puroya geçme hayalleriniz varsa bu kitabın tütünün her türünü hedef
aldığını belirteyim.

İnsan vücudu yeryüzündeki en karmaşık şeydir. Amipler ve solucanlar dahil hiçbir
canlı türü besinle zehir arasındaki farkı bilmeden yaşayamaz.

Binlerce yıldır devam eden doğal bir gelişme sürecinde insan vücudu ve beyni
yemekle zehir arasında ayrım yapacak teknikler ve zehri dışarıya atacak yöntemler
bulmuştur.

Bağımlılık kazanmadan önce kimse tütünün kokusundan ve tadından hoşlanmaz.
Bir çocuğun yada hayvanın yüzüne tütün dumanı üflediğinizde öksürmeye ve tükürmeye
başladığını görürsünüz.

İlk sigaramızı içtiğimizde içimize çektiğimiz duman öksürmemize neden olur. Çok
içersek başımız dönmeye başlar ve kendimizi iyi hissetmemeye başlarız. VÜCUDUMUZ
BİZE BU MESAJI YOLLAR “BANA ZEHİR VERİYORSUN YAPMA” der. İşte tiryaki olup olmama
kararı bu noktada alınır. Sigaraya genellikle fiziksel ve ruhsal bakımdan zayıf insanların
başladığı doğru değildir. İlk sigaralarından nefret edenler çok şanslıdır, ciğerleri dumanla
başa çıkamayanların yada bu zor öğrenme sürecini, dumanı öksürmeden içine çekmeyi
öğrenmeyi göze alamayanların yaşamları kurtulmuş olur.

Benim için sigara konusunun en üzücü yanı bağımlılık kazanmak için birçok çaba
harcamamızdır. Gençleri durdurmak bu yüzden çok zordur. Sigara içmeyi öğrenme
aşamasında oldukları için sigaranın tadını hala iğrenç bulurlar ve ne zaman isterlerse
bırakabileceklerini sanırlar. Neden bizden öğrenmezler? Biz neden anne babamızdan
öğrenmedik ki?

Birçok tiryaki tütünün tadını ve kokusunu gerçekten sevdiğini sanır. Bu bir yanılgıdır.
Sigara içmeyi öğrendiğimizde nikotin alabilmek için vücudumuza kötü kokuya ve kötü tada
karşı duyarsız olmayı öğretiriz, tıpkı kendilerine şırınga yapmaktan hoşlandığını sanan
eroinmanlar gibi. Eroin eksikliğinin yarattığı kriz oldukça şiddetlidir ve eroinmanların zevk
aldıkları tek şey bu krizin dinmesidir.

Tiryaki nikotinine kavuşabilmek için kötü tat ve kötü kokuyu aklından çıkarır.
Tütünün tadından ve kokusundan zevk aldığı için sigara içtiğine inanan bir tiryakiye “hep içtiğiniz marka yerine hiç sevmediğiniz bir marka sigara bulduğunuzda sigarayı bırakır
mısınız?” diye sorun. Asla. Tiryakiler hiçbir şey içmemektense kenevir otu bile içerler;
sarma sigara, mentollü sigara, puro yada pipo hiç fark etmez. Başlangıçta tadı iğrenç
gelse de biraz inatla onları içmesini de öğrenirler. Tiryakiler soğuk algınlığına, gribe, boğaz
ağrısına, bronşite veya amfizeme rağmen sigara içmeye kalkışırlar.

Bunun zevkle bir ilgisi yoktur. Eğer olsaydı kimse birden fazla sigara içmezdi.
Sigarayı bırakmış binlerce kişi doktorların verdiği o iğrenç nikotinli sakızlara bağımlıdırlar,
bir çoğu hala sigara içtiği halde.

Seanslarım sırasında bazı tiryakiler uyuşturucu bağımlısı olduklarını öğrendiklerinde
paniğe kapılırlar, bu durumun bırakmalarını daha da zorlaştıracağını sanırlar. Aslında
gerçek durum iki nedenden dolayı o kadar kötü değildir:

1. Sigaranın dezavantajlarının avantajlarından çok daha fazla olduğunu
bilmemize rağmen bir çoğumuzun sigara içmeye devam etmesinin nedeni
sigaranın bize gerçekten zevk verdiğine yada bir şekilde yardımcı olduğuna
inanmamızdır. Sigarayı bırakırsak bir boşluk doğacağını ve yaşamımızın
belirli kesimlerinin bir daha eskisi gibi olamayacağını sanırız. Bu bir
yanılgıdır. Gerçek, sigaranın bize hiçbir şey vermediğidir; bizden alır götürür
ve ancak kısmen geri verir, bu da yanılgıyı doğurur. Bunu sonra başka bir
bölümde daha ayrıntılı olarak anlatacağım.

2. Nikotin çok kısa süre içinde bağımlılık kazanılması açısından dünyanın en
güçlü uyuşturucusu olarak bilinse de bağımlılık derecesi o denli güçlü
değildir. Etkisini çok çabuk yarattığından yalnızca üç hafta gibi kısa bir süre
içinde vücut nikotini atar ve nikotinin eksikliğini beden o kadar az duyar ki,
birçok tiryaki farkında bile olmadan geçirir.

Çok haklı olarak “o zaman bir sürü tiryaki sigarayı bırakmakta neden o denli
zorlanıyor, aylarca eziyet çekiyor ve yaşamının geri kalan bölümünde ara sıra hâlâ sigara
özlemi duyuyor?” diye soracaksınız. Vereceğim yanıt aynı zamanda sigara içmemizin
ikinci nedenini de açıklayacak –beynimize sürekli olarak işlenen asılsız düşünceler
yüzünden. Kimyasal bağımlılıkla baş etmek kolaydır.

Çoğu tiryaki bütün bir geceyi sigara özlemi yüzünden uyanmadan sigarasız geçirir.
Birçok tiryaki ilk sigarasını yakmadan önce yatak odasından çıkmış olur, birçoğu önce
kahvaltı eder, birçoğu ise önce iş yerine gitmeyi bekler. On saat boyunca rahatlıkla
sigarasız kalabilir, fakat gündüz on saat sigara içmese deliye döner.

Birçok tiryaki yeni aldığı arabasında sigara içmez. Birçoğu tiyatroya, süpermarkete,
kiliseye vs. Gider ve oralarda sigara içememek onları hiç rahatsız etmez. Metroda bile
şimdiye kadar bu yüzden ayaklanma çıkmadı. Tiryakiler sigara içmelere kısıtlandığında
neredeyse sevinirler.

Bugün birçok tiryaki sigara içmeyenlerin evlerinde yada onlarla beraberken büyük
bir sıkıntı çekmeden sigarayı unutabilir. Aslında tiryakilerin çoğu fazla eziyet çekmeden
uzun süre sigarasız kalabilir. Ben bile bütün akşam mutlu bir şekilde sigarasız
rahatlayabiliyordum. Tiryakiliğimin son yıllarında akşam olsun da kendimi zehirlemekten
kurtulayım diye beklerdim (ne kadar gülünç bir alışkanlık).
Kimyasal bağımlılıkla baş etmek kolaydır. Ara sıra sigara içen binlerce kişi uzun
süre sigarasız kalabilir ama aslında ardı ardına sigara içenler kadar bağımlıdırlar. Sigarayı
bırakmayı başarmış fakat ara sıra puro içen eski koyu tiryakiler vardır, o puro
bağımlılıklarını devam ettirir.

Daha önce belirttiğim gibi asıl sorun nikotin bağımlılığı değildir. O aklımızı karıştırıp
gerçek sorunu –beynimize işlenmiş boş inançları- anlamamızı engelleyen bir katalizör
görevi görür.

Yaşamı boyunca koyu bir tiryaki olmuş kişiler sigarayı kendilerinin de ara sıra
içenler kadar kolaylıkla bırakabileceklerini öğrendiklerinde belki biraz avunurlar. Onların
durumu bir yerde daha bile kolaydır. Sigara içmeye devam ettikçe daha kötü bir duruma
düşer, bıraktığımızda da daha çok şey kazanmış oluruz.

Başka bir avuntu da etrafta ara sıra dolaşan söylentilerin (örneğin “en son pisliğin
vücudu terk etmesi yedi yıl sürer” yada “insanın içtiği her sigara yaşamından beş dakika
götürür”) doğru olmamasıdır.

Sigaranın kötü etkilerinin abartıldığını sanmayın. Abartı değil tam tersine az bile
anlatılıyor. Fakat o “beş dakika kuralı” belli ki kaba bir tahmin ve ancak ölümcül bir
hastalığa yakalandığınızda yada atardamarlarınızı kalbiniz duruncaya dek
doldurduğunuzda geçerli olabilir.

Aslında “pislik” bedeninizi hiçbir zaman tam anlamıyla terk etmez. Etrafta sigara
içenler olduğunda sigara içmeyenler de havadaki pislikten nasiplerini alırlar. Yine de insan
vücudu olağanüstü bir makinedir ve çaresiz bir hastalığa yakalanmadıysa kendi kendini
tedavi edecek büyük bir güce sahiptir. Şimdi bırakırsanız vücudunuz birkaç hafta içinde
sanki hiç sigara içmemişsiniz gibi dinç olur.

“Sigarayı bırakmak için çok geç” diye bir şey yoktur. Ben elli, altmış yaşına gelmiş
birçok tiryakiye yardımcı oldum, bazıları yetmişinde sekseninde bile vardı. Bir süre önce
kliniğe doksan bir yaşındaki bir kadınla altmış beş yaşındaki oğlu geldiler. Kadına neden
sigarayı bırakmaya karar verdiğini sorduğumda “oğluma örnek olmak için” dedi.
Sigaranın verdiği zarar arttıkça bıraktıktan sonra yaşayacağınız rahatlama da artar.
Sonunda sigarayı bıraktığımda içtiğim sigara sayısı birdenbire yüzden SIFIRA düştüğü
halde sigarayı hiç aramadım. Sigarasızlığa alışma zamanından bile zevk aldım.
Fakat önemli olan yıllardır inandırıldığımız aldatmacaların izlerini silmektir.
-


Bu mesaja 1 cevap geldi.
C
11 yıl
Onbaşı
Konu Sahibi

7.BÖLÜM

İNANDIRILDIĞIMIZ ALDATMACALAR VE İRADE DIŞI HAREKET

Sigaraya nasıl ve neden başlarız ki? Bunu tam olarak anlayabilmek için bilinçaltının
benim deyişimle “uyuyan partnerimizin” olağanüstü gücünü incelemek gerekir.

Hepimiz kendi yolunu çizen zeki, üstün varlıklar olduğumuzu sanırız. Aslında
yaşamımızın yüzde doktan dokuzu önceden belirlenmiştir. Biz içinde yaşadığımız
toplumun ürünüyüz. Nasıl giyineceğimizi, ne tür evlerde oturacağımızı, yaşam tarzımızı,
değişik olduğumuz yönleri bile (örneğin politikada turuncu mu yoksa açık görüşlü mü
olduğumuz) toplum belirler. Son verdiğim örnek rastlantıya değil, içinde bulunduğumuz
sınıfa bağlıdır. Bilinçaltının üzerimizdeki etkisi çok büyüktür ve düşünceler yine gerçek söz
konusu olduğunda bile milyonlarca insan yanıltılabilir. Kolomb dünyanın çevresini
gezmeden önce çoğunluk dünyanın düz olduğuna inanıyordu. Bu gün bir küre olduğunu
biliyoruz. Bir sürü kitap yazıp sizi dünyanın düz olduğuna inandırmaya çalışırsam bile
başarılı olamam, oysa kaçımız uzayda bulunup dünyanın küre olduğunu gözleri ile gördü?
Dünyanın çevresini uçakla yada gemiyle gezmiş olsanız bile düz bir yüzey üzerinde daire
çizmediğinizi nereden biliyorsunuz?

Reklamcılar bilinçaltının yönlendirme gücünü çok iyi bilirler; bu yüzden yollar bizi
adım adım takip eden büyük posterlerle, gazetelerin her sayfası ilanlarla doludur. O kadar
para boşuna mı harcanıyor sanıyorsunuz? O reklamlar size sigara aldırtmıyor mu sanki?
Yanılıyorsunuz! Kendiniz deneyin! Soğuk bir günde bir bara yada restorana gittiğinizde
yanınızdaki kişi ne içmek istediğinizi sorduğunda “bir viski” (yada herhangi başka bir şey)
yerine “canım bugün ne istiyor biliyor musun? Bir viskinin o yumuşacık sıcaklığını.” Deyin.
Viski sevmeyen birinin bile size katıldığını göreceksiniz.

Çocukluğumuzdan beri her gün sigaranın bizi rahatlattığına, bize cesaret ve güven
verdiğine ve dünyadaki en değerli şeyin sigara olduğuna dair mesajlar alırız. Abarttığımı
mı sanıyorsunuz? Filmlerdeki bütün idam sahnelerinde idam edilecek kişilerin en son
arzuları bir sigaradır. Bunun bizde bıraktığı etki çok derindir. Bilincimiz fark etmese de
“uyuyan partnerimiz” mesajı alacak zamanı bulur. Buradaki mesaj: “Dünyadaki en değerli
şey, en son düşüncem ve en son yaptığım şey bir sigara içmektir.” Bütün savaş filmlerinde
yaralılara bir sigara verilir.

Bu son zamanlarda değişti mi sanıyorsunuz? Hayır, kocaman reklam panoları ve
gazete ilanları çocuklarımızın beynine işlemeye devam ediyor. Sözüm ona televizyonda
sigara reklamı yapılması yasaklanmış. Televizyonun en çok izlendiği zamanlarda
gösterilen filmlerde artistlerin büyük bir keyifle sigaralarını yaktıklarını görüyoruz. Bugünün
reklamcılığının en sinsi yanı sigarayı spor olayları ve jet sosyeteyle bağdaştırmaktır. Bunu
da doğal olarak tütün devleri finanse ediyor. Yarış arabaları model ve isimlerini sigara
markalarından alıyor –yada tam tersi mi? Çıplak bir çiften seks sonra yatakta bir sigara
paylaştığı reklamlar gördüm. Bunun ne tür bir çağrışım yaptığı bellidir. Asıl şu sigarillo
reklamlarına bayılıyorum: Konuları yüzünden değil kampanyanın mükemmelliğinden
dolayı. Hepsinde bir adam ölüm veya felaketle karşı karşıyadır; birinde balonu yanıyor ve
düşmek üzere, diğerinde motosikleti bir nehre uçmak üzere, bir başkasında kendisi
Kolomb kılığında ve gemisi dünyanın ucundan aşağı düşmek üzere. Hiçbirinde konuşma
yok. Hafif bir müzik çalıyor. Adam bir sigarillo yakıyor ve yüzüne kendinden geçmiş bir
ifade yerleşiyor. Sigara içen bir kişi reklamı gördüğünü belki fark etmez bile fakat “uyuyan
partner” amacı çok açık olan bu reklamı sabırla sindirir.

Doğal olarak diğer taraftan da reklam yapılıyor: Kanserin tehlikesi, kesilmiş
bacaklar, kötü kokan nefes vs. Bunların hiçbiri sigara içenleri sigaradan vazgeçirtemiyor.
Mantıklı düşünürsek vazgeçirtmesi gerekir, ama vazgeçirtemiyor. Gençleri sigaraya
başlamaktan bile alıkoyamıyor. Sigara içtiğim yıllar akciğer kanseri ile sigara içmek
arasındaki bağlantıyı bilseydim kesinlikle sigaraya başlamazdım diye düşünüyordum.
Aslında değişen hiçbir şey yok. Tuzak dün ne idiyse bugün de o. Sigaraya karşı olan bütün
kampanyalar bir tek aklımızın daha da fazla karışmasına yarıyor. Sizi içindeki şeyleri
içmeye iten o şirin parlak paketlerin üzerinde bile uyarı yazısı var. Hangi tiryaki okuyor ki o
yazıyı, nerede kaldı o yazıdan sonuçlar çıkarmak.

Öncü bir sigara firmasının o uyarı yazısını ürünlerini satmak için bile kullandığını
sanıyorum. Reklamların çoğu örümcekler, kocaman böcekler ve Venüs sinek tuzağı gibi
korkunç örneklerle dolu. Uyarı yazısı artık o kadar büyük ve dikkat çekici ki, insan
bakmamaya çalışsa bile görmemesi olanaksız. Tiryakilerin yaşadığı korkular yaldızlı parlak
paketlerle çağrışım yaptırıyor.

Bu beyin yıkama olayında en etkili etken tiryakilerin kendileridir. Sigara içen
insanların zayıf iradeli ve zayıf bedenli kişiler oldukları doğru değildir. O zehirle başa
çıkmak için iyi bir kondisyon gerekir. Tiryakiler sigaranın sağlığa zararlı olduğunu ısrarla
ortaya koyan istatistikleri bu yüzden görmezlikten gelirler. Herkesin günde iki paket sigara
içen, yaşamı boyunca bir gün bile hastalanmamış ve seksen yaşına gelmiş bir amcası
vardır. Kimse genç yaşlarda ölen diğer yüzlerce tiryakiyi ya da o amcanın sigara içmeseydi
hala yaşayacağını aklına bile getirmez.

Arkadaşlarınız arasında bir küçük anket yaptığınızda çoğu tiryakinin güçlü kişiliklere
sahip insanlar olduğunu görürsünüz. Çoğunlukla serbest çalışan, yönetim pozisyonlarında
bulunan yada doktor, avukat, polis, öğretmen, hemşire, sekreter gibi belli bir eğitim
gerektiren mesleklerde çalışan diğer bir deyişle yaşamları stres dolu kişilerdir. Tiryakilerin
düştüğü en büyük yanılgı sigaranın stresi hafiflettiğidir. Bu yüzden sigara sorumluluk sahibi
olan ve stresli bir yaşam süren aynı zamanda hayranlık duyulan ve taklit edilen dominant
insan tipi ile sık sık bağdaştırılır. Can sıkıntısı sigara içmenin ikinci nedeni olarak
bilindiğinden bağımlılığın yaygın olduğu bir başka grup da tekdüze iş yapan kişilerdir.
Korkarım sigaranın can sıkıntısını geçirdiği düşüncesi de bir yanılgıdır.

Beynimize işlenen aldatmacaların boyutları inanılmayacak kadar büyüktür.
Toplumumuz eroin bağımlılığını dışlar oysa yılda eroinden ölenlerin sayısı yüzü bulmaz.

Fakat nikotin adında başka bir uyuşturucu vardır ki, yüzde altmışından fazlamız
yaşamında bir kez bağımlılık kazanır ve çoğu, yaşamının sonuna dek bu yüzden çok para
harcar. İnsanlar harçlıklarının büyük bir kısmını sigaraya harcarlar ve sigara her yıl
binlerce kişinin yaşamını mahveder. Batı toplumunda trafik kazaları, yangınlar dahil bir
numaralı ölüm nedeni sigaradır.

Bir servete mal olan ve bizi gerçekten öldüren bir uyuşturucu bir süre öncesine
kadar hiçbir sakıncası olmayan sosyal bir davranış olarak değerlendirilirken şimdi eroini
neden büyük bir dert olarak görüyoruz? Son yıllarda genel kanı biraz değişti ve sigara
içmek sağlığa zarar verebilen biraz anti sosyal bir alışkanlık olarak nitelendirilmeye
başladı. Fakat hâlâ her bakkalda, büfede yaldızlı paketler içinde yasal olarak satılmaya
devam ediyor. Bunda en çok çıkarı olan devlettir. Sigara içenlerden trilyonlarca tütün
vergisi alınıyor ve tütün endüstrisi yalnızca reklam için yılda yüzlerce milyar harcıyor.

Bir galeride elden düşme bir araba alırken galeri sahibini nezaketle dinler ama
söylediklerinin bir kelimesine bile inanmazsınız ya, aynı şekilde sigara konusunda
beynimize işledikleri bu boş düşüncelere de tepki göstermeniz gerekir.

Öncelikle o parlak yüzlü paketlerin içine bir bakın da orada ne kadar pislik ve zehir
gizli bir görün. Kristal küllükleri veya altın çakmaklar yada kandırılmış milyonlarca kişi
yüzünden aklınızın karıştırılmasına izin vermeyin ve kendinize şu soruları yöneltin:

Ben niye sigara içiyorum ki?
Gerçekten içmek zorunda mıyım?

HAYIR, TABİİ Kİ İÇMEK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ.

Beynimize işlenmiş asılsız inançların açıklamakta en çok güçlük çektiğim yanı diğer
her bakımdan mantıklı, akıllı bir kişinin bağımlılığı yüzünden nasıl bu denli aptallık
etmesidir. Hiç istemeyerek itiraf etmeliyim ki alışkanlıklarından vazgeçmelerinde yardımcı
olduğum binlerce kişinin içinde en aptalı bendim.

Günde bazen yüz tane sigara içiyordum. Babam da koyu bir tiryakiydi. Boylu poslu
bir adamdı ve tam gençlik yıllarında sigara yüzünden durulmuştu. Küçücük bir çocukken
onu öksürür ve balgam tükürürken izlediğimi anımsıyorum. Görüyordum ki o da halinden
memnun değildi. Kötü bir ruh tarafından ele geçirilmiş olduğunu düşünürdüm. Anneme
“sakın hiçbir zaman sigara içmeme izin verme” dediğimi hâlâ anımsıyorum.

On beş yaşımdayken spor hastasıydım. Bütün hayatım spordu ve kendine güvenen
yaşam dolu bir insandım. Bana o zamanlar biri bir gün, günde yüz tane sigara içeceğimi
söyleseydi, bunun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği üzerine ömür boyu kazanacağım
maaşımla bahse girerdim.

Kırk yaşıma geldiğimde fiziksel ve ruhsal açıdan sigaranın esiri olmuştum. Artık
hiçbir fiziksel hareketi yada düşünsel olayı bir sigara yakmadan yapamıyordum. Birçok
tiryaki bir stres halinde hemen sigaraya uzanıyor, örneğin telefon çaldığında yada toplum
içinde hareket etmek zorunda kaldığında. Ben artık sigara yakmadan ne televizyonun
kanalını nede bir ampulü değiştirebiliyordum.

Sigaranın beni öldürdüğünü biliyordum. Bu konuda kendimi aldatmam olanaksızdı.
Ama ruhsal açıdan beni ne hale getirdiğini nasıl oldu da anlayamadım bilmiyorum. Oysa o
kadar belliydi ki, burnumun dibindeydi. İşin en gülünç tarafıysa birçok tiryakinin bir süre
sigaranın bir keyif olduğuna inanmasıdır. Ben bu yanılgıya hiç düşmedim. Benim inancıma
göre sinirlerime iyi geliyor ve konsantrasyonumu artırıyordu. Artık sigara içmiyorum ve
yaşamımın bir dönemini sigara içerek geçirdiğime inanamıyorum. Bu sanki bir kabustan
uyanmak gibi bir şey –hem de ne kabus! Nikotin insanın tat ve koku duyularını da
değiştiren bir uyuşturucudur. Sigaranın en kötü yanı sağlığa ve cüzdana verdiği zarar değil
insanda yarattığı psikolojik etkidir. İnsan sigara içmeye devam edebilmek için akla
gelebilecek her tür açıklamayı arar.

Başarısızlıkla sona eren bir sigarayı bırakma girişiminden sonra zararının daha az
olduğuna inandığım için pipoya geçişimi anımsıyorum.
Pipo tütünlerinin bazıları gerçekten iğrençtir. Kokusu gayet hoş olabilir ama içimi bir
felakettir. Dilimin ucunun üç ay boyunca yara olduğunu anımsıyorum. Piponun ucunda, alt
kısımda kahverengi bir su birikir. İnsan yanlışlıkla pipoyu eğdiğinde daha farkına varmadan
o pis suyu yutuverir ve içinden kusmak gelir.

Pipo içmeyi öğrenmem tam üç ay sürdü. Yalnız anlamadığım şey bu üç ay içinde
neden bir gün oturup da kendime bu işkenceyi niye yaptığımı sormamamdır.

Pipo içmeyi öğrenen bir sigara tiryakisi dünyanın en mutlu insanı olur. Bir çoğu
pipoyu tadını sevdiği için içtiğini sanır. Daha önce piposuz gayet mutlu bir şekilde yaşarken
bu zevki öğrenmek için neden bu kadar eziyet çekerler acaba? Çünkü nikotine bağımlılık
kazanır kazanmaz beynimize işlenmiş boş inançların etkisi iki katına çıkar. İnsan
bilinçaltından küçük canavarın beslenmesi gerektiğini bilir ve diğer her şeyi aklından
çıkarır. Daha önce belirttiğim gibi insanların sigara içmeye devam etmelerinin nedeni
vücuttaki nikotin miktarı azalır azalmaz ortaya çıkan yoksunluk ve güvensizlik
duygusundan korkmalarıdır. Bu korkunun farkında değilseniz korkunuz yok demek değildir.
Bir kedi için önemli olan oturduğu yerin sıcak olmasıdır, yerin altındaki kalorifer borularının
nerelerden geçtiğini bilmesi gerekmez, siz de aynı şekilde bu mekanizmayı anlamak
zorunda değilsiniz.

Sigarayı bırakmamızı güçleştiren ana unsur beynimize işlenmiş asılsız inançlardır.
İçinde büyüdüğümüz toplumun beynimize işlediği bu inançlara bir de bağımlılığımızın
yarattığı diğer boş inançlar fakat en önemlisi arkadaşlarımız ve yakınlarımızın beynimizi
yıkayarak inanmamızı sağladıkları aldatmacalar eklenir.

Sigaraya başlamamızın tek nedeni sigara içen diğer insanlardır. İçmezsek bir
şeyden yoksun kaldığımızı sanırız. Alışmak için o kadar zahmet çektikten sonra o yoksun
kalınan şeyin ne olduğunu kimse bilmez. Ne zaman sigara içen bir insan görsek “bu işte
kesin bir şey olmalı, yoksa içmezdi” diye düşünürüz. Sigarayı bıraktığımız zaman bile bir
parti yada toplantıda sigarasını yakan birini görünce içimizi bir yoksunluk duygusu kaplar
“o kendini güvenli hissediyor, yakıveriyor bir tane” diye kıskanırken sigaraya yeniden
başlayıveririz.

Bu aldatmacaların etkisini hafife almamamız gerekir. Savaş sonrası radyoda
yayınlanan Paul Tample adındaki polisiye diziyi anımsıyorum. Çok sevilen bir diziydi. Bir
bölümünde “ot” diye de bilinen haşhaş bağımlılığı konu edilmişti. Kötü adamlar sigaraların
içine gizlice ot koyup satıyorlardı. Bu sigaraların kimseye bir zararı olmadı. İnsanlar
bağımlı oldular ve sigaralardan almaya devam ettiler. (Seanslarımda yüzlerce kişi
yaşamlarında bir kez haşhaş içmeyi denediklerini itiraf etti. Fakat hiçbiri bağımlı olmamış.)
Ben o programı dinlerken yedi yaşımdaydım. Bu benim uyuşturucu bağımlılığı konusunda
edindiğim ilk bilgiydi. Bağımlılık, zorunlu olarak uyuşturucu almaya devam etmek
düşüncesi beni o kadar dehşete düşürmüştü ki bugün haşhaşın bağımlılık
yaratmadığından neredeyse emin olmama karşın haşhaşlı bir sigara içmeye dünyada
cesaret edemem. Uyuşturucudan bu denli korkarken bağımlılık yaratmakta bir numaralı
uyuşturucunun esiri olmam ne büyük bir çelişkidir. Paul Temple beni keşke sigaraya karşı
uyarmış olsaydı! Kırk yıl sonra insanlık kanser araştırmalarına milyarlar harcarken sağlıklı
gençleri iğrenç sigaraya itmek için trilyonlar harcanıyor ve bu işte en büyük kâr devlet
kasalarına giriyor!

Beynimize işlenmiş o asılsız inançları aklımızdan çıkarmak üzereyiz. Bir şeyden
yoksun kalan sigara içmeyen değil, zavallı tiryakidir. Bütün yaşamı boyunca aşağıdaki
unsurları tüketir:
SAĞLIK
ENERJİ
VARLIK
İÇ HUZUR
ÖZ GÜVEN
ÖZ SAYGI
CESARET
MUTLULUK

Bu verdiği şeylerin karşılığında ise ne alır?

Hiç sigara içmeyenlerin sürekli sahip oldukları iç huzur ve özgüvene kavuşma
hayalinden başka KESİNLİKLE HİÇBİR ŞEY.
-


Bu mesaja 1 cevap geldi.
C
11 yıl
Onbaşı
Konu Sahibi

8.BÖLÜM

SİGARA ÖZLEMİNİ HAFİFLETMEK.

Daha önce belirttiğim gibi tiryakilerin çoğu sigaranın verdiği keyif, rahatlama yada
başka hoş bir nedenden dolayı sigara içtiklerini sanır. Aslında bu bir yanılgıdır. İnsanların
sigara içmelerinin gerçek nedeni sigaranın özlemini gidermek zorunluluğudur.

Sigarayı başlangıçta toplumda bize destek veren bir nesne olarak kullanırız.
İstediğimiz zaman sigara içer istemediğimiz zaman içmeyiz. Aslında kısır döngü
başlamıştır bile. Bilinçaltımız sigaranın bazı zamanlar keyif verdiğini çoktan öğrenmiştir.

Bağımlılığımız arttıkça sigara özlemini giderme gereksinimimiz de artar, böylece
sigara bizi daha çaresiz bir duruma düşürürken biz giderek sigaranın bunun tam tersini
yaptığına inanırız. Her şey o kadar yavaş gelişir ki farkına bile varmayız. Bir önceki gün ne
hissettiysek ertesi gün de onu hissederiz. Birçok tiryaki bağımlı olduğunu ancak sigarayı
bırakmaya çalıştığında fark eder ve o zaman bile bağımlılığını itiraf etmez. Birkaç inatçı,
yaşamları boyunca kafalarını kuma gömüp kendilerini ve başkalarını sigaranın keyifli
olduğuna inandırmaya çalışır.

Yüzlerce gençle aşağıdaki konuşmayı yaptım.
Ben: Nikotinin bir uyuşturucu ve sigara içmenizin tek nedeninin bırakamamanız
olduğunun farkında mısınız?
Genç: Ne kadar saçma! Ben zevk alıyorum. Almazsam bırakırım.
Ben: İstediğiniz zaman bırakabileceğinizi kanıtlamak için bir haftalığına sigarayı
bırakın o zaman.
Genç: Gerek yok. Zevk alıyorum. İstersem bırakırım.
Ben: Kendinize bağımlı olmadığınızı kanıtlamak için bir hafta sigara içmeyin.
Genç: Neden bırakayım ki? Zevk alıyorum.

Dediğim gibi tiryakiler stres veya can sıkıntısı halinde yada konsantre olmak veya
rahatlamak istediklerinde yada bu faktörlerden birkaçı bir araya geldiğinde sigara
özlemlerini gidermek isterler. Bu konuyu önümüzdeki bölümlerde detaylı olarak
anlatacağım.
-


Bu mesaja 1 cevap geldi.
C
11 yıl
Onbaşı
Konu Sahibi

9.BÖLÜM

STRES

Stres derken yalnızca yaşamın çeşitli trajedilerini değil aynı zamanda telefon
görüşmeleri gibi sosyal olayların yarattığı veya bir annenin çocukları yüzünden girdiği
stresli durumları ele almak istiyorum. Örneğin telefon görüşmeleri. İnsanların çoğu fakat
özellikle iş adamları telefon görüşmelerini hafif stresli bir olaya olarak görürler. Telefonların
çoğu memnun müşterilerden yada sizi kutlamak isteyen patronunuzdan değildir. Genellikle
ya bir sorun vardır -bir şey ters gitmiştir- yada biri bir şey istiyordur. Sigara içen bir insan o
anda ağzında sigara yoksa bir tane yakar. O sigarayı neden yaktığını bilmez ama bir
şekilde kendine iyi geldiğini sanır.

Aslında olay şudur. Farkına varmadığı halde bir stres içine girmişti zaten -bir süredir
içmediği için sigara özlemi çekiyordu. Bu özlemi giderdiğinde diğer stres azalır ve insan
rahatlar. O anki o rahatlama duygusu aldatmaca değildir. Sigarasını yakan bir tiryaki
kendini bir an öncesine göre gerçekten daha iyi hisseder. Fakat daha o sigarayı içerken
sigara içmeyen bir insandan daha fazla gergin olur, çünkü bağımlılığı arttıkça durumu
çaresizleşir ve sigaranın verdiği rahatlama duygusu giderek azalır.

Size şok tedavisi uygulamayacağıma söz vermiştim. Şimdi vereceğim örnekle sizi
şok etmek değil yalnızca sigaranın sinirlerinizi yatıştırmak yerine yıprattığını vurgulamak
istiyorum.

Öyle bir duruma geldiğinizi düşünün ki doktor size sigarayı bırakmazsanız
bacaklarınızı kesmek zorunda kalacağını söylüyor. Şöyle bir oturup düşünün bacaksız
yaşam nasıl olur diye. Kendinizi bu uyarıya rağmen hâlâ sigara içen ve sonunda bacakları
kesilen bir kişinin yerine koymaya çalışın.

Bu tür hikayeleri çok duyar ve saçma bulurdum. Keşke bana böyle bir şey dense de
sigarayı bıraksam diye düşünürdüm. Her gün beyin kanaması geçirmeyi, yalnızca
bacaklarımı değil tüm yaşamımı yitirmeyi bekler olmuştum. Kendimi deli olarak değil
yalnızca koyu bir sigara tiryakisi olarak görüyordum.

Bu tür hikayeler saçmalık değil, bu iğrenç uyuşturucunun insanın başına neler
açabileceğini kesin olarak ortaya koyan gerçeklerdir. Sigara yıllar geçtikçe sistemli bir
şekilde enerjinizi ve cesaretinizi çalar ve o cesaretinizi çaldıkça siz sigaranın tam tersini
yaptığına inanırsınız.

Tiryakilerin akşam bir yere giderken sigaraları biterse diye korkudan girdikleri paniği
hepimiz görmüşüzdür. Sigara içmeyenler bunu bilmezler çünkü bu duyguyu sigara yaratır.

Siz yaşamınıza devam ederken sigara yalnızca enerjinizi çalmakla yetinmez aynı
zamanda güçlü bir zehir olduğu için giderek sağlığınıza da zarar verir. Tiryaki nikotin
yüzünden gerçekten ölüme sürüklendiği bir düzeye geldiğinde yalnızca sigaranın ona güç
verdiğini ve sigarasız yaşayamayacağını sanır.

Şunu artık anlayın ki, sigara sinirlerinizi gevşetmek yerine yavaş ama kesin bir
şekilde yıpratır. Sigarayı bırakmanın en büyük kazançlarından biri geleceğe ve kendinize
olan güveninizin geri gelmesidir.
-


Bu mesaja 1 cevap geldi.
C
11 yıl
Onbaşı
Konu Sahibi

10.BÖLÜM

CAN SIKINTISI

Şu anda sigara içiyorsanız herhalde ben anımsatmasam sigaranızı unutmuştunuz
bile. Sigarayla ilgili bir başka yanılgı da sigaranın can sıkıntısına iyi geldiğidir. Sigara
içerken sürekli "ben sigara içiyorum" diye düşünmezsiniz. O, ancak uzun süre sigarasız
kaldıktan sonra veya sigarayı azaltmaya çalışırken yada başarısızlıkla sona eren bir
sigarayı bırakma girişiminden sonra içtiğiniz ilk sigaralarda olur.

Aslında durum şudur: Bağımlıysanız sigara içmediğiniz zaman bir eksiklik
duyarsınız. Kendinizi sizi strese sokmayacak bir şekilde oyalarsanız uzun süre nikotin
eksikliği duymadan dayanırsınız fakat canınız sıkıldığında hiçbir şey size sigarasızlığın
verdiği sıkıntıyı unutturamaz ve canavarı beslersiniz. Sigaraya şu anda çok düşkünseniz
(yani sigarayı bırakmayı yada azaltmayı düşünmüyorsanız) sigara yaktığınızı bile fark
etmezsiniz. Pipo içinler ve sigara saranlar bile hazırlıklarını otomatik olarak farkında
olmadan yaparlar. Bir tiryaki o gün içtiği sigaraları anımsamaya çalıştığında yalnızca küçük
bir bölümünü anımsayabilir -örneğin günün ilk sigarası yada yemek sonrası sindirim
sigarası.

Sigara aslında dolaylı yoldan can sıkıntısını arttırır çünkü sigara insanı zamanla
uyuşuk bir hale getirir. Sigara içenler enerji veren aktivitelere zaman ayırmak yerine can
sıkıntısı içinde oturup sigara özlemlerini giderirler.
-


Bu mesaja 1 cevap geldi.
C
11 yıl
Onbaşı
Konu Sahibi

11. BÖLÜM

KONSANTRASYON

Sigaranın konsantrasyona yardımcı olduğu bir yanılgıdır.

Bir şeye konsantre olmaya çalıştığınızda aklınızı başka bir yere çekecek her şeyden
otomatik olarak kaçınmaya çalışırsınız, örneğin üşüdüğünüzü yada sıcak geldiğini fark
etmezsiniz. Oysa sigara içenler özlem çekmeye başlarlar: Küçük canavarı beklemeleri
gerekir. Konsantre olmaya çalıştıklarında düşünme gereği bile duymadan otomatik olarak
sigaralarını yakarlar, böylece özlemleri biraz giderilmiş olur, yapmaları gereken işi yaparlar
ve bu arada sigara içtiklerini unutmuşlardır bile.

Sigara konsantrasyon yeteneğini artırmaz. Tam tersine yok bile eder, çünkü bir süre
sonra sigara özlemi başlar, tiryaki daha çok sigara içer ve sorun artar.

Konsantrasyonu azaltan bir başka unsur ise yavaş yavaş doldurduğumuz zehirle
damarlarımızın tıkanıp beynimizin yeterli oksijen alamamasıdır. Bu işlemi tersine
çevirdiğinizde konsantrasyonunuz ve hayal gücününüz önemli bir ölçüde artacaktır.

Benim sigarayı "irade yöntemi" ile bırakma çabalarım konsantrasyon yüzünden
başarısızlığa uğruyordu. Gerginlik ve moral bozukluğuyla başa çıkabiliyordum ama güç bir
şeye konsantre olmaya çalıştığımda sigarayı çok arıyordum. Muhasebecilik sınavlarımda
sigara içemeyeceğimi öğrendiğimde girdiğim paniği çok iyi anımsıyorum. Daha o zamanlar
bir biri ardına sigara içiyordum ve üç saat boyunca sigarasız konsantre olamayacağıma
inanıyordum. Bunlara rağmen sınavların hepsini geçtim ve sınav süresince hiç sigara
düşündüğümü anımsamıyorum. Demek ki zorunlu olunca sigarasız yapabiliyormuşum.

Tiryakilerin sigarasızlığa alışma süresinde konsantre olmakta çektikleri güçlükler
nikotin eksikliğinden kaynaklanmaz. Sigara içEn bir kişi konsantre olmaktan beyni durduğu
zaman ne yapar? Daha yakmamışsa hemen bir sigar yakar. Fakat sorununu bu şekilde
kesinlikle çözemez; o zaman ne yapar? Yapması gereken şeyi: Sigara içmeyen insanlar
gibi sorununa bir çözüm yolu bulmaya çalışır. Bir tiryaki sigaraya hiçbir zaman toz
kondurmaz: "Tiryakiler sigara yüzünden değil üşüttükleri için öksürürler." Sigarayı bırakır
bırakmaz yaşamında ters giden her şeyin sigara içmemesinden kaynaklandığına inanır.
Kafası durduğu bir anda uğraşmaya devam edeceğine "bir sigara içebilseydim sorunum
çözülürdü" diye düşünür. Derken sigarayı bırakma kararını sorgulamaya başlar.

Sigaranın konsantrasyonu artırdığına gerçekten inanıyor ve sigarasızlıktan dolayı
sıkıntı çekiyorsanız hiçbir zaman konsantre olamazsınız. Sorun nikotin eksikliğinin yarattığı
fiziksel bir şeyden değil güvensizlikten kaynaklanıyor. Unutmayın: Sigaranın eksikliğini
sigara içenler duyar içmeyenler değil.

Son sigaramı söndürüp günlük sigara tüketimimi bir gecede yüzden sıfıra indirdiğim
zaman konsantrasyon konusunda hiçbir güçlükle karşılaşmadım.
-


Bu mesaja 1 cevap geldi.
C
11 yıl
Onbaşı
Konu Sahibi

12. BÖLÜM

RAHATLAMA

Tiryakilerin çoğu sigaranın kendilerini rahatlattığına inanır. Oysa nikotin kimyasal bir
uyarıcıdır. İki tane sigara içtikten sonra nabzınızı tuttuğunuzda yükselmiş olduğunu
görürsünüz.

Çoğu tiryakinin en çok sevdiği sigaralardan biri yemek sonrası içilen sindirim
sigarasıdır. Yemek zamanı işimizi bırakır, oturur, dinlenir, bir şeyler yer, içer her bakımdan
rahatlar ve tatmin oluruz. Fakat zavallı tiryaki rahatlayamaz, o bir de başka bir açlığı
dindirmek zorundadır. O sigarayı pastanın kreması olarak görür oysa aslında küçük
canavar yemek istiyordur.

Sigara içen bir kişi hiçbir zaman tam olarak rahatlayamaz ve yıllar geçtikçe durumu
daha kötüye gider.
Bu dünyadaki en gergin insanlar sigara içmeyenler değil elli yıl devamlı sigara içmiş
sık sık öksüren, balgam tüküren, yüksek tansiyonlu ve sürekli gergin olan yöneticilerdir. Bu
noktada sigaranın yarattığı açlığın bir kısmını bile doyuramaz olur.

Genç bir muhasebeciyken aile kurduğum yılları anımsıyorum. Çocuklarımdan biri
ters bir şey yaptığında yaptığı şeyle kıyaslanamayacak kadar çok sinirlenirdim. Kötü bir
ruh tarafından yönetildiğime inanırdım. Bugün biliyorum ki o kötü ruh sigaraymış. O
zamanlar dünyanın bütün sorunlarını omuzlarımda taşıdığımı sanırdım. Bugün dönüp
yaşamıma baktığımda o büyük stresin nereden kaynaklandığını anlamıyorum.
Yaşamımdaki her şey kontrolüm altındaydı, beni kontrol altında tutan tek şey ise sigaraydı.
En çok üzüldüğün şey çocuklarımı o gerginliğime sigaranın neden olduğuna bugün bile
inandıramamam. Ne zaman bir tiryakinin sigara içmesini haklı çıkarmaya çalıştığını
duysalar beni iğnelerler: "Ah, sigara beni o kadar çok rahatlatıyor ve sakinleşmemi sağlıyor
ki!"

İngiltere'deki evlat edinme büroları birkaç yıl önce sigara tiryakilerine çocuk
vermeme tehdidinde bulunduğunda öfkeli bir adam telefon etti. "Büyük bir hata
yapıyorsunuz. Ben çocukken anneme onaylamayacağı bir konu açmak istediğimde hep bir
sigara yakmasını beklerdim, çünkü o zaman daha sakin olurdu." dedi. Acaba annesiyle
neden sigara içmediği bir zaman konuşmuyordu? Tiryakiler bir restoranda hoş bir yemek
yedikten sonra bile sigara içmedikleri zaman neden o kadar gergin olurlar? Sigara
içmeyenler neden genellikle sakindirler? Tiryakiler neden sigarasız rahatlayamazlar?

Bakkalda çocuğuna bağıran genç bir anne gördüğünüzde dışarıya çıkmasını bekleyin.
Çıkar çıkmaz bir sigara yakacaktır. Tiryakileri özellikle sigara içmedikleri zamanlarda
izlemeye başlayın. Ellerinin ağızlarının yakınlarında olduğunu, parmakları veya saçları ile
oynadıklarını, ayaklarıyla tempo tuttuklarını yada ağızlarını sıkı sıkıya kapattıklarını
göreceksiniz. Tiryakiler sakin değillerdir. Tam anlamıyla sakinleşmenin ne olduğunu
unutmuşlardır bile. Sizi bekleyen birçok keyiften biri de budur.

Bütün bu sigara konusu, et yiyen bir bitkinin içine sıkışmış bir sineğe benzetilebilir.
Sinek önce nektarı içer, farkında olmadığı bir anda çiçek sineği yemeye başlar. Çiçekten
dışarı çıkmanın zamanı gelmedi mi?
-


Bu mesaja 1 cevap geldi.