Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir, 1 mobil kullanıcı
26
Cevap
6037
Tıklama
0
Öne Çıkarma
TÜRKÇE KARŞILIKLAR
T
13 yıl
Yüzbaşı
Konu Sahibi

www.sinanoglu.net’in kullanılmasını yaygınlaştırmak istediği ve önerdiği bazı sözcükler.

abone: sürdürümcü
absürt saçma
adapte: olmak uyarlanmak, uyum sağlamak
agresif: saldırgan
aksiyon: edim
ambiyans: hava, ortam
analiz: çözümleme
anons etmek: duyurmak
antipatik: sevimsiz, itici
aranjör: düzenleyici
asparagas: şişirme haber
avans: öndelik
bariyer: engel
baz almak: taban, temel
bodyguard: yakın koruma
bye bye: hoşça kal, görüşmek izere
catering: ağırlama, yemek hizmeti
center: merkez, özek
check etmek: denetlemek
clickleme: tıklama
cv: özgeçmiş
data: veri
dejenere: yoz
deklare etmek: bildirmek
depar: çıkış
departman: bölüm
depresyon: duygusal çöküntü
distribütor: dağıtıcı
dizayn: tasarım
doküman: belge
double team: çifte kıskaç
download etmek: indirmek
driver: sürücü
dublaj: seslendirme
efor: çaba
ekipman: donanım
ekstra: ek olarak
elimine etmek: elemek
e-mail: e-posta, ileti, ağ üstü ileti, ağ ileti
empoze etmek: dayatmak
enformasyon: bilgilendirme
dezenformasyon: bilgi çarpıtma
entegre: tümleşik
entegre olmak: bütünleşmek
entegre tesis: kurulu alan
totaliter: bütüncül
epikriz: çıkış özeti
euro: avro
exit: çıkış
feedback: geribildirim
finish: bitiş, varış
final sınavı: sonuç sınavı, genel sınav
full: tam, dolu
full-time: tam gün
high-tech: ileri teknoloji
hit şarkı: gözde şarkı
home page: ana sayfa, ana bet
icetea: buzlu çay
illegal: yasadışı
imitasyon: öykünme
izolasyon: yalıtım
jenerasyon: nesil, kuşak
kampüs: yerleşke
karambol: karmaşa
karizmatik: etkileyici
komünikasyon: iletişim
konsensüs: uzlaşım
koordinasyon: eşgüdüm
koordinatör: eşgüdüm sorumlusu, eşgüdümcü
kriter: ölçüt
lanse etmek: öne sürmek, sunmak
laptop: dizüstü
libero: son adam
likidik: akışkanlık
limit: uç
link: ilişim
mantalite: anlayış, zihniyet
marjinal: sıra dışı, dizi dışı
monopol: tekel
monoton: tekdüze
moratoryum: borç erteleme
motive etmek: isteklendirmek
network: bilişim ağı
nick name: kullanıcı adı
no-frost: karlanmaz
non-stop: durmaksızın
objektif: nesnel, tarafsız
okey: peki, tamam, olur
okeylemek: onaylamak
online: çevrimiçi
optimist: iyimser
paradoks: çelişki
partner: eş
part-time: yarı zamanlı
patent: buluş belgesi
performans: başarım
perspektif: bakış açısı
pesimist: karamsar
polemik: söz güreşi
prezantabl: hoş görünüm
prezantasyon: sunum
print out: çıktı
printer: basıcı
writer: yazıcı
prodüksiyon: yapım
prodüktör: yapımcı
proses: süreç
provoke etmek: kışkırtmak
reel: gerçek
revize etmek: yenilemek
sabote etmek: baltalamak
security: güvenlik
sempatik: sevimli
sezon: dönence
show: gösteri
skor: sayı durumu, sonuç
slayt: yansı
spesiyal: özel
sponsor: tasarı üstlenicisi
spontane: kendiliğinden
star: yıldız
start almak: başlangıç almak
timing (tayming): zamanlama
trend: eğilim
tripleks: üç katlı
tsunami: depreşim
upload: üzerine yüklenmek, üst yükleme
versiyon: sürüm
vize sınavı: ara sınav
directory: dizin
mortgage: tutulu satış
astronot: gökmen, uzay adamı
interaktif: etkileşimli
hiperaktif: aşırı etkin, aşırı hırçın
blog: ağ günlük
portal: ana kapı
internet: genel ağ
mesaj: ileti
elektron: eksicik
pozitron: artıcık
proton: önelcik
nötron: ılıncık
hidrojen: suteği
oksijen: odteği
karbon: kömürteği
silisyum: kumteği
kernel: çekirdek
client: istemci
edit: düzenle, yayımla
editör: düzenleyici, yayımcı
finalist: sonuca kalan
final four: son dörtlü

www.sinanoglu.net çalışmasıdır

Arkadaşlar lütfen yabancı sözcükleri kullanmayalım ya da olabildiğince az kullanmaya çalışalım. "Saçmadır, olmaz, uymamış..." gibi sözleri kendi dilimizin değil yabancı dillerin kelimeleri için yakıştıralım.
Saygılar...

DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.

Üye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.

Üye Ol Şimdi Değil



İ
13 yıl
Yarbay

güzel bir çalışma, yüreğine sağlık dostum.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
T
13 yıl
Yarbay

Elimden geldiği kadar anlaşılabilir açık TÜRKÇE kelimeleri yazmaya, kullanmaya gayret ediyorum. Bu yazına sonsuz teşekkürler ediyorum..



K
13 yıl
Yarbay

Mesajım bulunmalı. Günlük hayatta kullandıklarımda yeniliğe gideceğim.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
İ
13 yıl
Yarbay

siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum fakat benim sinir olduğum bir durum var: ingilizce kelimeleri asıllarına uygun söylemeyince yani fonetik hatalardan sonra insanımızda bir alaydır başlıyor. elin ingilizi, fransızı, ispanyolu türkçe kelimeleri kendi dilinin fonetiğine uydurup söylemeye çalışırken biz liverpool ingilizcesiyle söylemeyeni küçümsüyoruz.



B
13 yıl
Yarbay

Bazılarına daha iyi karşılıklar bulunabilir, çok önemli konu bu, duyarlı olalım, duyarlı olmaya teşvik edelim.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
M
13 yıl
Yarbay

Oktay Sinanoğlu'nun samimiyetine güvenim sonsuz ve çabası da takdire değer. Ancak bazı karşılık önerileri uygun değil. Örneğin, burada yok ancak, üniversite - evrenkent. Evrenkent literal olarak universe city demek ancak university sözcüğü bu kökten gelmiyor. Universitas adlı Latince sözcükten geliyor ve ne evrenle ne de kentle bir ilgisi var. Bir diğer mesele ise, karşılık olarak bulunan sözcüklerin Türkçeliği. Örneğin taraf Türkçe bir sözcük değil. İngiliz, Amerikan ya da Fransız değiliz ama Arap ya da Fars hiç değiliz.


Bu mesaja 3 cevap geldi.
M
13 yıl
Yarbay

Bugün konteyner kelimesine "doldurgaç" karşılığını buldum. Tutar mı bilmiyorum.



C
13 yıl
Yarbay

Katılıyorum.Bazı alışkanlıklarımız var sürekli o kelimeleri söyleyerek duyarak yetiştiğimiz için fakat bazı kelimeler ve bazı insanlarda var ki bilerek yarı yabancı yarı türkçe konuşarak kendilerince farklı olduklarını göstermeye çalışıyorlar.

Örnek Mantalite. Türkçedeki tam karşılığı mantık demektir, mantığın söylenişide daha kolaydır. Yıllarca mantalite gibi bir sözcüğe alışkanlığımızda yok toplum olarak diğer bazı kullandığımız kelimelere nazaran. "Ben bu işin mantalitesini sevdim" ne demektir yahu!
bir astronot kelimesi ile aynı değil bu , astronot alışkanlıktır söylerken özellikle söylenmiyor. Özellikle söyleyen insanları uyarıncada geri kafalı damgası yapıştırıyorlar...

not: okuldan kalma bazı alışkanlıklarla türkçe karşılığı olan terimleri kasıt olmadan ingilizce yahut latince söylememeye dikkat etmeye çalışıyorum


Bu mesaja 1 cevap geldi.
A
13 yıl
Yarbay

Dile kelime girmeden bulunması lazım. Kelime girdikten sonra karşılık bulmanın anlamı yok.



T
13 yıl
Yüzbaşı
Konu Sahibi

quote:

Orijinalden alıntı: M

Oktay Sinanoğlu'nun samimiyetine güvenim sonsuz ve çabası da takdire değer. Ancak bazı karşılık önerileri uygun değil. Örneğin, burada yok ancak, üniversite - evrenkent. Evrenkent literal olarak universe city demek ancak university sözcüğü bu kökten gelmiyor. Universitas adlı Latince sözcükten geliyor ve ne evrenle ne de kentle bir ilgisi var. Bir diğer mesele ise, karşılık olarak bulunan sözcüklerin Türkçeliği. Örneğin taraf Türkçe bir sözcük değil. İngiliz, Amerikan ya da Fransız değiliz ama Arap ya da Fars hiç değiliz.

Size katılıyorum. Özellikle de "evrenkent" konusunda...

Dediğiniz gibi, evrensel kent demek değil üniversite. Evrene ait, evrensel bir kurum gibi bir anlamı var. Ama zannedersem Oktay Sinanoğlu ya da çevresi bu kelimeyi, Türkçe duyarlılığı konusunda bir başlangıç niyetine hazırlamışlardır diye düşünüyorum.

Ayrıca, benim tepkim ise, Türkçe'ye zaten giren kelime girmiş, mesela Televizyon diyelim, ya da helikopter, artık Türkçeleşmiş, değiştirmek gerçekten mantıksız. ama mesela yıllardır Türkçe'lerini kullandığımız kelimeler yerine özenti kesimin yabancı dildeki (çoğunlukla İngilizce tabii) karşılıklarını kullanmaları çok terbiyesizce, hatta kullanan kişiyi küçümsüyorum şahsen.


Basit bir örnek; Neden Bilgisayar gibi bir kelime yerine kompüter diyelim ki. Neden indirmek yerine davnlod diyelim ki?


Bu mesaja 1 cevap geldi.
J
13 yıl
Yarbay

oksijen,hidrojen gibi element isimleri dışındaki kelimelere katılabilirim ancak element isimleri aynen kalmalıdır


Bu mesaja 1 cevap geldi.
T
13 yıl
Yüzbaşı
Konu Sahibi

Tekrar merhaba arkadaşlar!

Türkçe'deki yabancı kökenli kelimeler ve bunların Türkçe karşılıkları ile ilgili Vikipedi'de bir konu buldum. Burada paylaşmak istedim.

Kopyalayıp buraya yapıştırdım, fakat düzgün görüntüleyemiyorsanız en altta konunun linkini veriyorum, oradan da bakabilirsiniz.



Başka dilden geçen sözcüklerin yenisiyle değiştirilme dizelgeleri

Arapça kökenli alıntı sözcükler:

Bu dizelgede, Osmanlı Türkçesi sözcükler, sözcüğün Türkçe'deki çağdaş yazımı (TDK tarafından önerildiği gibi) ve çağdaş Türkçe karşılığı verilmiştir.

abes anlamsız, saçma, boş
abıhayat bengisu, dirim suyu, ölümsüzlük suyu
abide anıt
abus 1) somurtkan 2) asık (yüz)
acayip 1) şaşırtıcı, yadırgatıcı, şaşılan 2) şaşılıcak şey 3) olağan üstü
ا جيليacele acele 1) tez, ivedi ** 2) tezelden, ivedilikle 3) ivedilik
acemi toy, ustalaşmamış, beceriksiz
aceze düşkünler
acil ivedi
aciz 1) güçsüzlük 2) beceriksizlik
âciz 1) güçsüz 2) beceriksiz
acul tez canlı, ivecen
acuze kocakarı
adabımuaşeret görgü
عضله ˤaḍale adele kas
adalet türe
adap 1) töre 2) yol yordam
adavet yağılık
adet sayı
âdet 1) görenek, töre 2) alışkı, alışkanlık 3) aybaşı
âdeta neredeyse, bayağı, sanki
adi 1) düşük nitelikli 2) aşağılık, bayağı 3) olağan, sıradan
adil doğru, haktanır
af 1) bağışlama 2) görevden alma
afaki 1) gelişigüzel, amaçsız 2) nesnel
afet 1) kıran, yıkım 2) çok güzel (kız,kadın)
ˤaff etmek* affetmek 1) bağışlamak 2) görevden almak
afiyet sağlık, esenlik
ağyar yabancılar, eller
ahbap arkadaş, tanış, biliş, gönüldeş
ahdetmek ant içmek
ahfat torunlar, soy
ahir son
ahit 1) antlaşma, sözleşme 2) ant 3) çağ
ahize almaç
ahkâm yargılar
ahlak 1) töre, aktöre 2) alışkanlık
ahmak beyinsiz, bön
ahşap ağaç, tahta
ahval durum, durumlar
aidat 1) ödenti 2) kesenek
aidiyet 1) ilişkinlik, değginlik 2) ilgi
aile * aile ocak **
ait ilgili, ilişkin, ilişik
akabinde hemen sonra, ardından, ardı sıra
akdetmek 1) (sözleşme, antlaşma) yapmak
akıbet son
aghl * akıl 1) us 2) bellek 3) öğüt
akim kısır, verimsiz, sonuçsuz
akis 1) yankı, tepki 2) yansı
عقد ˤaqd akit sözleşme, bağıt
aklıselim sağduyu
akran yaşıt
aksam bölümler
aksi ters, geçimsiz
aksülamel tepki
âlâ 1) iyi, çok iyi 2) üstün
alaimisema gökkuşağı, ebemkuşağı
alaka ilgi, ilişki
alamet belirti, iz
alametifarika ayırtaç
alelacele ivedilikle, çabucak, çarçabuk
alelade sıradan, olağan
alelusul 1) üstünkörü, gelişigüzel 2) yöntemine göre
âlem 1) evren 2) eğlenti 3) el gün
âlemşümul evrensel
alenen açıkça, açıktan açığa
aleni açık, ortada
aleyh karşı, karşıt
âli yüce, yüksek, ulu
âmâ görmez, görme engelli
amelî 1) uygulamalı 2) kılgısal
ameliyat işlemce
ameliye işlem
عامل ˤâmil amil etken
amir buyurucu, baş, buyurgan
amiyane sıradan, bayağıca
amme amme kamu
amudufıkari omurga, belkemiği
a'nane anane gelenek
ananevi geleneksel
ani 1) birden, ansızın 2) beklenmedik
ani apansız
araz 1) belirti 2) bulgu
arazi 1) toprak 2) yer
arbede çatışma
ardiye yığımlık
arıza aksaklık, bozukluk
arife öngün
arz (I) sunma, anlatma, bildirme
arz (II) en, genişlik
arz (III) yer, yeryüzü
asabi sinirli, öfkeli
asabiyet sinirlilik
asalet soyluluk
asap sinir, sinirler
asarıatika eski yapıtlar
asgari en az, en aşağı, en düşük, en alt
asıl 1) kök, kaynak 2) gerçeklik 3) gerçek
asıllı kökenli, uyruklu
asılsız 1) dayanaksız 2) uydurma
asır yüzyıl
asi başkaldıran, dikbaşlı
asil soylu
asakir * asker sü, süer **
asli birincil, köklü, baş
asr * asır yüzyıl
asri çağdaş, çağcıl
âşık 1) tutkun, vurgun 2) ozan 3) sevgen
aşiret oymak
aşk sevgi, sevi
atalet 1) tembellik, gevşeklik, uyuşukluk 2) dinginlik, durağanlık, süredurum
ateh bunama, bunaklık
atfen dayanarak, göre
atıf 1) yöneltme, çevirme 2) gönderme
atıl 1) işe yaramaz, iş görmez 2) süreduran
ati gelecek
avane yardakçılar, kafadarlar
avdet dönüş
ayan belli, açık
ayan beyan apaçık, açık seçik, besbelli
aynen olduğu gibi, tıpkı
aynı 1) tıpkı, tıpkısı, özdeş
ayni nesnesel
ayniyet tıpkılık, özdeşlik
ayyaş içkici
ayyuka çıkmak 1) göklere çıkmak, yükselmek 2) yayılmak
aza üye
azamet 1) ululuk 2) çalım, kurum
azami en çok, en üst, en büyük, en yüksek
azap ezinç
azil görevden alma
azimet gidiş
badire dar geçit, dar boğaz, sıkıntı
bahir deniz
bahis 1) konu 2) söz
bakaya kalıntı
baki 1) artan, kalan 2) kalımlı, ölümsüz
bakir el değmemiş, işlenmemiş, bozulmamış, dokunulmamış
bakire kız, kız oğlan kız, erden
bakiye kalan, artan
bakliye baklagil
baliğ 1) erin 2) varan, bulan
bani kuruce, kuran
bap 1) kapı 2) bölüm 3) konu
بارز bâriz * bariz açık, belirgin
basiret sağgörü
بسيط basîṭ * basit 1) yalın, yalınç 2) kolay 3) sıradan
batıl boş, dayanaksız
batıni içrek
bayi 1) satıcı 2) satış yeri
bazen kimi kez, arada, arada bir, ara sıra
bazı * bazı 1) kimi 2) birtakım
bedel 1) karşılık 2) tutar
beden gövde
bedir dolunay
beis sakınca
beka kalım
bekâret erdenlik
belahet alıklık
belde kent
belediye yerel yönetim
beraat aklanma
beyan söyleme, bildirme
beyanat demeç
beyanname *** bildirge, bildiri
beyaz * beyaz ak
beynelmilel uluslararası
beyzi söbe, yumurtamsı
bidayet başlama, başlangıç
bihakkın adamakıllı, iyice
bilaistisna ayrıksız
bilakis tersine
bilavasıta dolaysız, doğrudan
bilcümle bütün
bilfarz diyelim ki, sözgelişi
bilfiil edimli olarak, doğrudan
bilhassa özellikle
bililtizam bile bile, isteyerek
bilistifade yararlanarak
bilmukabele 1) karşılıklı olarak 2) ben de, siz de
bilumum bütün
bina yapı
binaen 1) -den dolayı, -den ötürü 2) dayanarak
binaenaleyh dolayısıyla, bundan dolayı
bittabi doğal olarak
bizatihi kendisi, kendiliğinden
bizzat kendisi, aracısız
buhar buğu
buhran 1) bunalım 2) (sayrılıkta) bunluk
buhur tütsü
burç dönence
butlan geçersizlik, çürüklük
buut 1) boyut 2) uzunluk
bühtan kara çalma
büluğ ergenlik
bünye yapı
camîa * camîa topluluk
cebren cebren zorla
celse * celse oturum
ceninisakıt ceninisakıt düşük
جنوب cenûb cenup güney
ceraat ceraat irin
جواب cevâb * cevap yanıt
cihaz * cihaz aygıt
cihet yön, yan
civarı * civarı dolayları
جمله cümle * cümle tümce
دفعه defˤa *, کره kere * defa, kere kez
daˤir * dair ilişkin
daire * daire yuvarlak
define * define gömü
delil * delil kanıt
دور devr * devir çağ
دوره devre * devre dönem
ابعاد ebˤâd * ebat boyut
ابدى ebedî * ebedî sonsuz
اجداد ecdâd ecdat ata
اجل ecel * ecel ölüm
edebiyyat * edebiyat yazın
ehemmiyyet ehemmiyet önem
elbise * elbise giysi
emr * emir buyruk
امنيت emniyyet * emniyet güvenlik
اثر eser * eser yapıt
اسير esîr * esir tutsak
etraf * etraf ortalık
اوراق evrâk * evrak belge
اول evvel * evvel önce
فعال faˤâl * faal etkin
faiz * faiz ürem **, getiri
fakir, fukara * fakir yoksul
فن fenn *, علم ˤilm * fen, ilim bilim
feyezan feyezan taşkın
fırkat fırkat ayrılık
fikr * fikir görüş
فعل fiˤl * fiil eylem
غرب garb garp batı
غير gayr gayri olmayan, başka, dışı
gıda * gıda besin
hadise * hadise olay
حافظه hâfıza * hafıza bellek
hafif * hafif yeğni **
حفريات hafriyyât hafriyat kazı
حق hakk * hak pay
حقيقت hakîkat * hakikat gerçek
حاكم hâkim * hâkim yargıç
حال hâl *, وضعيت vazˤiyet * hâl, vaziyet durum
خليطه halîta halita alaşım
haˤmile * hamile gebe
خراب harâb * harap yıkık
حرارت harâret * hararet ısı ¹, sıcaklık ²
harekkat * hareket devinim **
حرف harf * harf ses, imce **
hasret * hasret özlem
hassas * hassas duyarlı
حشره haşere * haşere böcek
خطا hatâ *, قصور kusûr * hata, kusur yanlış
خاطره hâtıra * hatıra anı
حيات hayât *, عمر ömr * hayat, ömür yaşam
حيثيت haysiyyet * haysiyet saygınlık
hazm * hazım sindirim
هديه hediyye * hediye armağan
حدت hiddet * hiddet kızgınlık, öfke
hikâye * hikâye öykü
خلاف hilâf hilaf karşıt
his * his duygu
خواجه hôca * hoca öğretmen
hukuk * hukuk tüze **tüzük
خصوص husûs * husus konu
حضور huzûr * huzur dirlik **
hucre * hücre göze **
هجوم hücûm * hücum saldırı
حرمت hürmet * hürmet saygı
ısrar * ısrar üsteleme
ابتدائی ibtidâ'î iptidai ilkel
içtima içtima toplantı
içtima içtima kavuşum
içtimai içtimai toplumsal
افتخار iftihâr * iftihar övünme
ihtiras * ihtiras tutku
ihtiyâc * ihtiyaç gereksinme ya da gereksinim
اختيار ihtiyâr * ihtiyar yaşlı
احتياط ihtiyât ihtiyat yedek
iktibas iktibas alıntı
ilave * ilave ek
الهام ilhâm * ilham esin
عمار ˤimâr * imar bayındırlık
امكان imkân * imkân olanak
imlâ * imla yazım
imtihân imtihan sınav, yazılı
imtiyâz * imtiyaz ayrıcalık
inhisâr inhisar tekel
insân * insan kul **
intiba intiba izlenim
intihal intihal aşırma
irtifâˤ * irtifa yükseklik
ارثی irsî * ırsi kalıtsal, kalıtımsal
اسم ism * isim ad
istirâhat * istirahat dinlenme
استثناء istisnâ' * istisna aykırı
iştigâl iştigal uğraş / uğraşı
iştirâk * iştirak ortaklık
izâh * izah açıklama
izdivâc izdivaç evlilik
kâbiliyet * kabiliyet yetenek / yeti
kader * kader yazgı **
qaffa * kafa baş
kâfi * kâfi yeter
كائنات kâ'inât * kâinat evren
قلب kalb * kalp yürek
kânûn * kanun yasa
kanunuesasi kanunuesasi anayasa
kâfiye * kafiye uyak
كانون اول kânûn-ı evvel aralık
كانون ثانی kânûn-ı sânî ocak
كلمه kelime * kelime sözcük
ghermez * kırmızı al
kısm * kısım bölüm
ketab * kitap betik **
kufr * küfür sövme
kuvvet * kuvvet güç ya da erk
küre * küre yuvar
لطيفه lâtîfe latife şaka
لسان lisân * lisan dil
لغات lûġat lügat sözlük
لزوملو lüzûmlu * lüzumlu gerekli
معاش maˤâş * maaş aylık
maˤbed * mabet tapınak
maddî * maddî özdeksel **
mafsal mafsal eklem
mağdûr * mağdur kıygın **
maˤlubiyyat * mağlubiyet yenilgi
mahfuz mahfuz saklı
mahlûk * mahluk yaratık
mahsûl * mahsul ürün
mahsûs * mahsus özgü
maksad *, gaye *, hedef * maksat, gaye, hedef amaç ya da erek
maˤkûl * makul uygun, elverişli
maˤnâ * mâna anlam
manevî * manevî tinsel **
مانع mâniˤ * mani engel
مصرف masraf * masraf gider, harcama
mavi * mavi gökçe **
mecaz *, istiare mecaz iğretileme, eğretileme
مجبور mecbûr * mecbur zorunlu
مجهول mechûl * meçhul bilinmeyen
madanni * medeni uygar
madanniyyat * medeniyet uygarlık
مفهوم mefhûm * mefhum kavram
مکروه mekrûh * mekruh iğrenç
meleke meleke alışkanlık
melez * melez kırma
مملکت memleket * memleket ülke
مراسم merâsim * merasim tören
مرثيه mersiye mersiye ağıt
mesafe * mesafe uzaklık
meselâ * mesela örneğin
mesele * mesele sorun
مسعود mesˤûd * mesut mutlu
maˤsûliyyat * mesuliyet sorumluluk
مشهور meşhûr * meşhur ünlü
مشروبات meşrûbât * meşrubat içecek
موقع mevkiˤ مكان mekân * mevki, mekân yer, konum
ميدان meydân *, ساحه sâha meydan, saha alan
ميل meyl * meyil eğim, eğilim
mezar * mezar gömüt **
mıntıka mıntıka bölge
mısra * mısra dize
mirâs * miras kalıt **
مسافر misâfir * misafir konuk
مثال misâl * misal örnek
مسکين miskîn * miskin uyuşuk, mıymıntı
معامله muˤâmele * muamele davranış
معما muˤammâ muamma bilmece
معاصر muˤâsır muasır çağdaş, güncel
معاون muˤâvin * muavin yardımcı
معجزه muˤcize * mucize tansık **
mugaddii mugaddi besleyici
mugalata mugalata yanıltmaca
muganni, muganniye muganni,muganniye şarkıcı
mugayeret mugayeret aykırılık
mugayir mugayir aykırı
mugber muğber küskün, gücenmiş, dargın
muglak * muğlak çapraşık
muhabere muhabere iletişim, iletişme
muhaceret muhaceret göç
muhacim muhacim saldıran, saldırıcı
muhacir muhacir göçmen
muhaddep muhaddep dış bükey
muhafaza * muhafaza koruma
muhafazakar * muhafazakar tutucu
muhafız muhafız koruyucu
muhakeme * muhakeme yargılama, uslamlama
muddat * müddet süre
محقق muhakkak* muhakkak kesin(likle)
muhakkik muhakkik soruşturmacı
muhal muhal olanaksız
muhallaffat * muhalefet karşıtlık
muhammen muhammen oranlanan, ön görülen
muhammes muhammes beşgen
muhammin muhammin ön gören
محاربه muhârebe, حرب harb muharebe, harp savaş
muharip muharip savaşçı
muharrer muharrer yazılı, yazılmış
muharrik muharrik kışkırtıcı, ayartıcı
muharriş muharriş tırmalayan, irkilten
muhassamat muhasamat çarpışma
muhasara muhasara kuşatma
muhasebe * muhasebe saymanlık
muhasebeci * muhasebeci sayman
muhassır muhasır kuşatan
muhassala muhassala bileşke
muhassas muhassas ayrılmış
muhat muhat kuşatılmış
muhavvil muhavvil dönüştüren
muhavvile muhavvile dönüştürücü
muhtemel muhtemel olası
محتويات muhteviyyât muhteviyat içindekiler
مقدس mukaddes mukaddes kutsal
مقاوله mukâvele mukavele sözleşme
منتظم muntazam * muntazam düzgün, düzenli
مربع murabbaˤ murabba dördül
murafaa murafaa duruşma
معتدل muˤtedil mutedil ılım(lı)
موفقيت muvaffakıyyet muvaffakiyet başarı
مبالغه mübalâga mübalağa abartma
مجادله mücâdele * mücadele çaba, uğraş
mücerrit mücerrit soyut
مدافعه müdâfaˤa müdafaa koruma
مداخله müdâhale * müdahale karışma
مدت müddet * müddet süre
mudrike müdrike anlık
mudrir müdrir sidik söktürücü
muebbet * müebbet yaşam boyu, sonsuz
mueccel müeccel ertelenmiş
mueddep müeddep uslu
muelleffat müellefat (yazılı) yapıt
muellif, muharrir müellif, muharrir yazar
muemmen müemmen sağlanmış
muennes müennes dişil
مؤسسه mu'essese müessese kurum
muessif müessif üzücü
muessir müessir dokunaklı
muessis müessis kurucu
mueyyide müeyyide yaptırım
mufekkrireh müfekkire düşünce gücü
muferrih müferrih iç açıcı
mufrett müfret tekil
muflis müflis batkın
مهم mühim * mühim önemli
مؤمن mü'min mümin inanan, inançlı
مناسبت münâsebet * münasebet ilişki
مراجعت mürâcaˤat müracaat başvuru
mürekkeb mürekkep birleşmiş, birleşik
murrettip mürettip dizgici
مسابقه müsâbaka müsabaka karşılaşma
مسامحه müsâmaha müsamaha hoşgörü
musavi müsavi eşit
مستهجن müstehcen * müstehcen uygunsuz
مسوده müsvedde * müsvedde taslak
muşabbih, mumassil müşabih, mümasil benzer
muşşabbahat müşabehet benzerlik
müşahhas müşahhas somut
مشكل müşkül müşkül güç, güçlük, çetin **
muşkul-pesend müşkülpesent güç beğenen, titiz
muşrik müşrik çoktanrıcı
müştak müştak türev
muştehi müştehi istekli
muşteki müşteki yakınan, sızlanan
muştemilat müştemilat eklenti
muşterek * müşterek ortak
muştereken müştereken ortaklaşa
muşteri * müşteri alıcı, alımcı
mut'a müt'a geçici kazanç
مطالعه mütâlâˤa mütalâa 1) okuma 2) düşünce 3) irdeleme
متارکه mütâreke mütareke ateşkes, (silah) bıraışma
muteaddit müteaddit çok, birçok
muteaffin müteaffin kokuşuk, pis kokulu
muteahhid * müteahhit üstenci, yüklenici
muteahhidlik müteahhitlik üstencilik, yüklenicilik
muteakiben müteakiben arkadan
muteakib müteakip sonra, ardından
mutealiye mütealiye deneyüstücülük
muteallik müteallik ilişkin, ilgili
muteammim müteammim yaygınlaşmış, genelleşmiş
mutearife mütearife belit **
mutebaki mütebaki kalan
mutebasbıs mütebasbıs yaltakçı
mutebeddil mütebeddil değişen, kararsız
mutebessim mütebessim gülümseyen, güleç
mutecanis mütecanis bağdaşık
mutecasir mütecasir yeltenen
mutecaviz mütecaviz saldırgan
mutedeyyin mütedeyyin dindar
muteessir müteessir üzüntülü
mutefekkir mütefekkir düşünür
متفرق müteferrik müteferrik dağınık
mutehammil mütehammil dayanıklı
muteharrik müteharrik devingen, oynar
متخصص mütehassıs mütehassıs uzman
muteşşebbis müteşebbis girişimci
mütevâzî * mütevazi alçakgönüllü
muteveffa müteveffa ölü, ölmüş
muttefik * müttefik bağlaşık**
muzayyadeh müzayede açık arttırma
مزمن müzmin müzmin süreğen
nadir *, ender * nadir, ender seyrek
نغمه nağme nağme ezgi
nafile * nafile boşuna
نصيحت nasîhat * nasihat öğüt
nâzır nazır bakan
نفس nefes * nefes soluk
nesiç nesiç doku
nesl * nesil kuşak
نتيجه netîce * netice sonuç
nezif nezif kanama
nısf nısıf yarı(m)
نهايت nihâyet * nihayet son(unda)
نكاح nikâh * nikâh düğün
نسبت nisbet * nispet oran
نطق nutk * nutuk söylev
ragmen * rağmen karşın
رأی re'y rey oy
رئيس re'îs reis başkan
ruh * ruh tin **
rutûbet * rutubet yaşlık, ıslaklık
رؤيا rü'ya * rüya düş
sahil * sahil kıyı
sahip * sahip iye **
sahte * sahte düzmece
samimî * samimi içten
سطح sath satıh yüzey
سياره sayyâre seyyare araba
سبب sebeb * sebep neden
safarat sefaret büyükelçilik
سلامت selâmet selamet esenlik
سما semâ sema gök
سنه sene * sene yıl
seviye * seviye düzey
صحت sıhhat sıhhat sağlık
sihr * sihir büyü
صحبت sohbet * sohbet söyleşi
سؤال su'âl sual soru
صلح sulh sulh barış
sunî suni yapay
سکوت sükût sükût sessizlik
sürˤat * sürat hız
şâhid * şahit tanık
şair * şair ozan
شرق şark şark doğu
şart * şart koşul
şatafat(lı) şatafat(lı) gösteriş(li)
şehir * şehir kent
شمال şimâl şimal kuzey
şuˤûr * şuur bilinç
şübheli * şüpheli sanık
tabaqqa * tabaka katman
طبيعت ṭabîˤat * tabiat doğa
طبيعى ṭabîˤî * tabii doğal
taˤbîr, ifâde* tabir, ifade deyiş**
tahlil * tahlil inceleme
tahmin * tahmin kestirim**
taˤkib* takip izlem**
طلب ṭaleb * talep istek
طلبه ṭalebe talebe öğrenci
تعمير taˤmîr *, تعديلات taˤdîlât * tamir, tadilat onarım
taraf * taraf yan
taraftar * taraftar yandaş
tarih * tarih günay **
tasallut tasallut sarkıntılık
tasavvur tasavvur canlandırma, tasarı
tasdîk * tasdik onay
tashîh tashih düzeltme
تصوير tasvîr * tasvir betimleme
طياره tayyâre tayyare uçak
توصيه tavsiye * tavsiye salık
تعادل teˤâdül teadül denklik
تعامل teˤâmül teamül 1) yapılageliş 2) tepkime, davranış
tebessüm tebessüm gülümseme
تبديل tebdîl tebdil değişiklik
تبريك tebrîk * tebrik kutlama
تجلى tecellî tecelli belirme
تجسم tecessüm tecessüm görünme
tecrübe * tecrübe deneyim
techîzât * teçhizat donanım
tedavi * tedavi sağaltım **
tedbîr * tedbir önlem
te'essür teessür üzüntü
teferruat teferruat ayrıntı
تكامل tekâmül tekamül evrim, gelişim, gelişme, olgunlaşma
تقاعد tekaˤüd tekaüt emeklilik
tekeffül tekeffül yükümlenme
تكليف teklîf * teklif öneri
tekrar * tekrar yine
تلاش telâş * telaş tasa, kaygı
tenâsüb tenasüp uyum
تنبيه tenbîh * tembih uyarı
tercîh etmek * tercih etmek yeğlemek
tercüme * tercüme çeviri
terreddut * tereddüt duraksama
tertip * tertip düzen
tesir * tesir etki
teselli * teselli avunma
teşhis * teşhis tanı
تشرين اول teşrîn-i evvel ekim
تشرين ثانی teşrîn-i sânî kasım
teşvik * teşvik özendirme, kışkırtma
usûl * usul yöntem
unvan * unvan san
uslup * üslup biçem
vaˤd * vaat söz
vakˤâ * vaka olay
vakûr vakur ağırbaşlı
vasf * vasıf nitelik
vasıta vasıta araç
vâsi vâsi engin
vatan * vatan yurt
vatandaş * vatandaş yurtdaş
vaz geçmek * vazgeçmek caymak
وضيفه vazîfe * vazife görev
ve * ve ile
vehm vehim kuruntu
vilâyet* vilayet il
tefsîr * tefsir yorum
ضمير zamîr * zamir adıl
zaviye zaviye açı

* Yeni Türkçe karşılıklarıyla birlikte günümüzde de çağdaş Türkçe'de kullanılmakta olan eski sözcükler.
** Eski sözcükler kadar sıkça kullanılmayan yeni sözcükler.
*** Sözcükler Arapça ile Farsça birleşimidir.

Farsça kökenli alıntı sözcükler:


Bu listede Farsça kökenli sözcüklerin Osmanlı Türkçesindeki yazılışları, Türkçedeki günümüz yazılışları ve Öz Türkçe karşılıkları yer almaktadır.
Günümüzde birçok Farsça sözcük çağdaş Türkçe içerisinde kullanılmaktadır. Öyle ki, Türkçede 1,500 adet Farsça kökenli sözcüğün bulunduğu bilinmektedir. Ancak bu sözcüklerin birçoğunun Arapça kökenli sözcüklerden farklı olarak Türk Dil Kurumu tarafından önerilen birer Türkçe karşılığı bulunmamaktadır. Türk Dil Kurumu da geçmiş süreç içinde Farsça kökenli sözcüklerin Türkçe içine kalıcı olarak işlediğini öne sürerek daha çok Arapça kökenli sözcükleri Türkçeleştirme yoluna gitmiştir. Öyle ki tarihsel süreç içinde Arap kültürü ve dili, Türkler tarafından daha yabancı olarak karşılanmıştır. Aslen Türkçe sözcüklerin Farsça yazılışları için kullanılan Osmanlı Türkçesi, buna karşılık Arapça ile daha uzak yazı sistemine sahipti.

abdesthane ayakyolu
agâh bilgili, uyanık, öngörülü
aguş kucak
ahenk uyum
aheste yavaş, ağır
alayiş gösteriş
arzu istek, dilek
arzuhâl** dilekçe
asayiş güvenlik
asude dingin, sessiz
asuman gökyüzü
aşikâr açık, besbelli, ortada
aşina tanış, biliş 2) bilen, anlayan
avare işsiz, aylak
ayin kuttören
azar paylama
azat özgür bırakma
bahane sözde neden, nedensi
bahar ilkyaz
bahş(etmek) eriştirmek, vermek
bahşiş sevinmelik
baht yazgı, yazı
bahtiyar mutlu
bahtsız karayazılı, karagünlü
bahusus** özellikle, hele, üstelik
becayiş (etmek) karşılıklı yer değiştirmek
bedava** karşılıksız, emeksiz
bedbaht mutsuz
bedbin kötümser
beddua** ilenç, ilenme, kargış
behemehâl** kesinlikle, ne yapıp yapıp, her durumda
beher her bir
bende kul, köle
beraber birlikte
beraber(e kalmak) yenişememek
berbat kötü, çok kötü
berdevam** sürüp giden
berduş başıboş
bermutat** alışılageldiği gibi, alışıladığı gibi
bertaraf** kaldırılmış, giderilmiş
bet kötü, çirkin
beter daha kötü
beyhude boşuna, boş yere, yararsızca
biçare umarsız
bigâne 1) ilgisiz 2) yabancı
bihaber** 1) salıksız 2) bilgisiz
biperva 1) çekinmez, sakınmaz 2) korkusuz 3) çekinmeden, korkmadan
birader 1) erkek kardeş 2) arkadaş
bitap bitkin, yorgun (argın)
bitaraf** yansız, yan tutmayan
bizar bezmiş, bıkmış, tedirgin
بوسه buse öpücük
جنگ cenk savaş
چابك çabuk ivedi *
çare çözüm
چهره çehre yüz
چنبر çember yuvarlak
çeşit tür
çehar-yek çeyrek dörtte bir
درد dert ağrı
diğer öbür, öteki
دشمن düşman yağı *
اجنبى ecnebi el, yad *
انديشه endişe kaygı
گزيده güzide seçkin
خسته hasta sayrı*
هنوز henüz daha
همان hemen çabucak
kurnaz açıkgözlü
مهتاب mehtap ay ışığı
پاپوش pabuç ayakkabı
روزگار rüzgâr yel
ساده sade yalın
سارخوش sarhoş esrik *
سار ser baş
serbest erkin *
serseri başıboş
سياه siyah kara
بهار sonbahar güz
taze yeni
تنبل tembel haylaz
ویران viran yıkık
yaver yardımcı
yeknesak tekdüze
yekpâre yekpare bütün
زهر zehir ağı *
zengin varsıl *, varlıklı
زور zor çetin *

* Yeni sözcükler eski sözcükler kadar sıkça kullanılmamaktadır. ** Sözcükler Farsça ile Arapça birleşimidir.

Fransızca kökenli alıntı sözcükler:

Hellence veya Lâtince kökenli Fransızca sözcükler, Türkçeye 19. yüzyılda girmeye başladı. Özellikle Tanzimat Dönemi sonrasında bu oran artmaya başladı. Günümüzde yaklaşık 5,000


Fransızca sözcük Türkçede yer almakta olup, çoğu günlük yaşamda kullanılmaktadır.

aberasyon sapınç aberration
ablatif çıkma durumu ablatif
abone 1) sürdürümcü 2) sürdürüm abonné
absorbe 1) emme 2) soğurma absorbé
abstre soyut abstrait
absürt saçma, usdışı absurde
adaptasyon uyarlama adaptation
adapte uyarlanmış adapté
adaptör uyarlaç adapteur
adenit akkan yangısı adénite
adres bulunak adresse
aerometre havaölçer aéromètre / η αερομετρία
afazi söz yitimi aphasie / η αφασία
aferist vurguncu, çıkarcı affairiste
afiş ası affiche
afişe açıklamak, açığa vurmak affiché
afoni ses yitimi aphonie / η αφωνία
aforizma özlüsöz, özsöz, özdeyiş aphonie / ο αφορισμός
aglütinasyon kümeleşim agglutination
agnosi tanısızlık agnosie / η αγνωσία
agnostik bilinemezci agnostique ο/η/το αγνωστικ-/ός/ή/όν
agorafobi alan korkusu agoraphobie / η αγοραφοβία
agrafi yazma yitimi agraphie / η αγραφία
agrandisman büyültme agrandissement
ajan 1) görevli, aracı 2) gizli görevli, gizmen agent
ajanda * andaç agenda
ajur delikli işleme, gözenek ajour
akont öndelik àcompte
akort (çalgı için) düzen accord
akromatopsi renkkörlüğü achromatopsie / η αχρωματοψία
akrostiş adlama acrostiche / η ακροστοιχεία
aks dingil axe
aksan vurgu, söyleyiş accent
akselerasyon ivme accélération
akselerograf ivmeyazar accélérographe
akselerometre ivmeölçer accéléromètre
aksesuar * 1) eklenti 2) donatımlık accessoire
aksiyom belit axiome / το αξίωμα
aksiyon eylem action
aksiyoner paydaş actionnaire
aktif * 1) etkin, canlı 2) etkili, etken actif
aktör (erkek) oyuncu acteur
aktüel güncel actuel
akustik 1) yankıbilim 2) yankı düzeni 3) yankılanım, sesdağılım acoustique / η ακουστική
akuzatif belirtme durumu accusatif
akü (akümülatör) akımtoplar accumulateur
alafranga batılıca alla franca
alaminüt çarçabuk, ayaküstü à la minute
alarm tetikdur alarme
alaturka doğuluca alla turca
alegori yerine allégorie / η αλληγορία
aleksi okuma yitimi alexie / η αλεξία
alfabe abece alphabet / το αλφάβητων
alivre dalında satış, önceden satış à livrer
almanak yıllık almanach
alpinizm dağcılık alpinisme
alpinist dağcı alpiniste
alternatif * 1) seçenek 2) almaşık 3) dalgalı alternatif
alternatör dalgalı akım üreteci alternateur
altimetre yükseklikölçer altimètre
alturist özgeci, özgecil, elcil altruiste
alturizm özgecilik, elcillik altruisme
amatör özngen, özenci amateur
ambalaj (yapmak) sarmak emballage
ambale (olmak) 1) şaşkına dönmek 2) başı şişmek emballé
ambargo engelleyim embargo
amblem belirtke emblème / το έμβλημα
ambulans cankurtaran (taşıt) ambulance
amenajman düzenleyim aménagement
amfibi yüzergezer amphibie / το αμφίβιων
amnezi bellek yitimi amnésie
amoral aktöredışı, töredışı amoral
amortisman sönüm amortissement
amortisör yumuşatmalık amortisseur
amplifikatör yükselteç amplificateur
ampirizm deneycilik empirisme
anabolizma özümleme anabolisme
anakronik çağaşımsal anachronique / αναχρονικό
anakronizm çağaşım anachronisme / ο αναχρονισμός
analitik 1) çözümleyici 2) çözümsel, çözümlemeli analytique / αναλυτικ-ός/ή/όν
analiz * çözümleme analyse / η ανάλυσις
analjezi acı yitimi, ağrı yitimi analgésie / η αναλγησία
analjezik ağrıkesici analgésique / αναλγητικ-ός/ή/όν
analoji 1) benzeşim, benzeme 2) örnekseme 3) andırışma analogie / η αναλογία
anarşi 1) başsızlık 2) kargaşa anarchie /η αναρχία
anarşik kargaşalı, karışık anarchique / άναρχος αναρχικός
anarşist 1) baştanımaz 2) kargaşacı anarchiste / ο αναρχικός
anatomi 1) gövde yapısı 2) gövdebilim 3) içyapı anatomie / η ανατομία
ançüez balık ezmesi anchois
anemi kansızlık anémie / η αναιμία
anestezi uyuşturma anesthésie / η αναισθησία
anestezik uyuşturucu, duyumsuzlaştırıcı, bayıltıcı anesthésique / αναισθητικ-ός/ή/όν
angaje bağımlı, bağlanmış engagé
angajman bağlantı engagement
animizm canlıcılık animisme / ο ανιμισμός
anjin boğaz yangısı angine
anket soruşturma, sormaca enquête
anketör soruşturman enquêteur
anomali sapıklık, sapaklık anomalie / η ανομαλία
anonim adsız anonyme / η ανωνυμία
anons (sesli) duyuru annonce
anormal 1) olağandışı, dengesiz 2) sapık anormal / ανόμαλ-ος/η/ον
anot artıuç anode
ansiklopedi bilgilik encyclopédie / η εγκυκλοπαίδια
antant antlaşma entente
anten duyarga antenne
anterit incebağırsak yangısı entérite
antet başlık en-tête
antik ilkçağ işi antique
antikor karşınözdek anticorps
antipati sevimsizlik, soğukluk, karşıtduyu antipathie / η αντιπάθεια
antitez karşısav antithèse / η αντίθεση
antoloji seçki anthologie / η ανθολογία
antre giriş entrée
antrenman 1) çalışım 2) alıştırma entraïnement
antrenör çalıştırıcı entraîneur
antrparantez ayraç içinde, ayrıca, sırası gelmişken entre parenthèses
anyon eksin anion
apandisit körbağırsak yangısı appendicite
apel çağrım appel
aperitif açar apéritif
apolet omuzluk épaulette
apraksi işlev yitimi apraxie / η απραξία
apriori önsel à priori
apse irinlenme, yangı, irinşiş abcès
arabesk 1) arap müziği 2) girişik bezeme arabesque
aranje (etmek) düzenlemek, uyarlamak arrangé
aranjman düzenlemek arrangement
arazöz yersular arroseuse
areometre sıvıölçer aréomètre
aristokrasi soyluerki aristocratie / η αριστοκρατία
aristokrat beysoylu, soylu aristocrate
aritmetik 1) sayıbilim, sayıbilgisi 2) sayıbilimsel, sayıbilgisel arithmétique
arkaik eskil archaïque / αρχαϊκ-ός/ή/όν
arkaizm 1) aşnılık, eskillik 2) çağaşım archaïsme / ο αρχαϊσμός
arkeolog kazıbilimci archéologue / ο αρχαιολόγος
arkeoloji kazıbilim archéologie / η αρχαιολογία
armatür donatı armature
armoni uyum harmonie / η αρμονία
arşiv belgelik archives/ το αρχείων
arter 1) atardamar 2) anayol artère / η αρτηρία
arterit atardamar bozukluğu artérite / η αρτηρήτις
artist 1) sanatçı 2) oyuncu artiste
asansör inerçıkar ascenseur
asimetri bakışımsızlık asymétrie / η ασυμμετρία
asimetrik bakışımsız asymétrique / ασυμμετρικ-ός/ή/όν
asimilasyon 1) özümleme 2) benzeşme assimilation
asistan yardımcı assistant
aspiratör emmeç aspirateur
astronomi * gökbilim astronomie / η αστρονομία
astronot uzayadamı astronaute / ο αστροναύτης
atak 1) atılım, akın 2) saldırı attaque
atavizm atacılık atavisme
ateizm tanrıtanımazlık athéisme / ο αθεϊσμός
atlet yarışımcı athlète / ο αθλητής
atletizm yarışımcılık athlétisme / ο αθλητισμός
atölye işlik atelier
avangart öncü avant-garde
avanproje öntasarı avant-projet
avans öndelik avance
avantaj * 1) çıkar, yarar 2) üstünlük avantage
averaj ortalama average
avukat savunman avocat
bagaj 1) yük, denk 2) yük yeri bagage
baget çubuk baguette
balans denge balance
balast kırmataş ballast
balistik atışbilim balistique
bandaj 1) sargı 2) kayış bandage
bank sıra banc
banliyö dolaylık, çevre, yörekent banlieue
baraj 1) su bendi 2) büğet, bağlağı 3) engel barrage
barisfer ağıryuvar barysphère / η βαρυσφαίρα
bariyer engel barrière
barometre basınçölçer baromètre / το βαρόμετρο
batonsale tuzluçubuk bâton salé
bej sazrengi beige
betoniyer karmaç bétonnière
biblo süslük bibelot
bigudi sarmaç, kıvırtmaç bigoudi
bisiklet çiftteker bicyclette
biyografi özgeçmiş, yaşamöyküsü biographie
biyoloji yaşambilim, dirimbilim biologie
biyonik 1) dirimkurgu 2) dirimkurgusal bionique
biyosfer dirimyuvar biosphère
blokaj 1) bekletim 2) yığım blocage
blöf kandırmaca, kurusıkı bluff
bobin sarımlık bobine
boks yumrukoyunu boxe
bombardıman topa tutma bombardement
bombe şişkinlik, kabarıklık bombé
bonbon şekerleme bonbon
bone başlık bonnet
bonkör eliaçık, iyiliksever bon coeur
bonservis iyi iş belgesi, iş başarı belgesi bon service
botanik bitkibilim botanique / η βοτανική
boykot direniş boycott
brakisefal kısakafalı brachycéphale
branş dal, kol branche
bröve uzluk belgesi brevet
brülör yakaç, yakmaç brûleur
brüt kesintisiz brut
bukle büklüm, kıvrım boucle
buldozer yoldüzler, yoldüzer bulldozer
bulvar genyol boulevard
burjuva kentsoylu, kenter bourgeois
burs öğrenimlik bourse
done veri donnée
detay * ayrıntı détail
direk * doğrudan directe
dikte * yazdırım dictée
doktrin * öğreti doctrine
doküman * belge document
domestik evcil domestique
dominant baskın dominant
egzersiz * alıştırma exercice
endemik * salgın endémique
enerji * erke énergie
enflamasyon * yangı inflammation
enformasyon, enformatik * bilişim information, informatique
enteresan * ilginç intéressant
eritrosit alyuvar érythrocyte
eksper* bilirkişi expert
faks * belgeç, belgegeçer fax
faktör * etken facteur
filoloji dilbilim phylologie
filtre * süzgeç filter
fizyoloji * işlevbilim physiologie
fonksiyon * işlev fonction
fotokopi * tıpkıbasım photocopie
garanti * güvence garantie
global * küresel globale
gramer dil bilgisi grammar
grup * öbek groupe
halüsinasyon * varsanı hallucination
histoloji doku bilimi histologie
homojen * bağdaşık homogenous
illüzyon * yanılsama illusion
istatistik * sayımlama statistiques
izolasyon * yalıtım insulation
kalite * nitelik qualité
kampüs * yerleşke campus
kapasite * sığa, kapsam capacité
karakter * kişilik caractère
kategori * ulam catégorie
kompleks * karmaşık complexe
komünikasyon * iletişim communication
konsantrasyon * derişim concentration
konsolidasyon * süreletme consolidation
kontrol denetim contrôle
kramp kasınç crampe
kriter * ölçüt critères
kronik * süreğen chronique
lenf * akkan lymphe
liste * dizelge liste
lokosit akyuvar leucocyte
medya * basın-yayın média
mekanizma * düzenek mécanisme
meridyen * boylam méridien
mesaj, posta * ileti message
metamorfoz * başkalaşım métamorphose
metot * yöntem méthode
monoton * tekdüze monotone
moral * özgüç morale
mutasyon * değişinim mutation
normal * olağan normale
numara * sayı nombre
objektif * nesnel objectif
organizasyon * düzenleme organisation
orijinal * özgün original
otorite * yetke autorité
over yumurtalık ovaire
paradoks * çelişki paradoxe
pasif * edilgen passif
performans * başarım performance
plaj * kumsal plage
plato * yayla plateau
popüler, favori * gözde populaire, favori
prensip * ilke principal
prezantasyon sunum présentation
primer birincil primer
problem * sorun problème
prodüktör yapımcı producteur
program * izlence programme
proje * tasarı projet
prosedür * işlem, işleyiş procédure
proses * süreç process
provokasyon kışkırtma provocation
radyoaktif * ışın etkin radioactive
randıman * verim rendement
rapor * yazanak rapport
rejisör yönetmen régisseur
resesif çekinik récessif
restoran * aşevi restaurant
rezistans direnç résistance
sekunder * ikincil secondaire
sekreter * yazman secrétaire
sembol * simge symbole
semptom * belirti symptôme
sentez * bireşim synthèse
sistem * dizge système
simülasyon * öğrence simulation
solüsyon çözelti solution
spesifik özgül spécifique
spesiyal özel spécial
standart * ölçün standard
statik * duruk statique
statü * durum statut
subjektif * öznel subjectif
teori * kuram théorie
testis * erbezi testicle
trotu[v]ar kaldırım trottoir
tümör * ur tumeur
versiyon * sürüm version
viraj * dönemeç virage
ultrason * yansılanım ultrason


* Bu sözcüklerin hem Fransızca, hem Türkçe karşılıkları çeşitli yerlerde kullanılmaktadır.

Diğer diller kökenli alıntı sözcükler:

abluka kuşatım, kuşatma, çevirge İtalyanca abloco
aforoz toplumdışılama Hellence ο αφορισμός
akut iveğen Almanca akut
anahtar açkı, açar Hellence το ανοιχτήρι
angarya yüklenti Hellence η αγγαρεία
antifriz donmaönler İngilizce antifreeze
aposteriori sonsal Latince
aysberg buzdağı İngilizce iceberg
banyo 1) yunak 2) yıkanma 3) yıkama İtalyanca bagno
bek savunucu İngilizce back
biblografya kaynakça Hellence η βιβλιογραφία
bilanço dengelem İtalyanca bilancio
bravo yaşa! İtalyanca bravo
brifing 1) özetleyim, özetlem 2) bilgilendirme İngilizce briefing
download indirme İngilizce download
endoskopi * içgörüm Hellence η ενδοσκόπηση
fenomen * olgu Hellence το φαινόμενο
fetüs * dölüt Latince FETVS
genetik * kalıtım (bilimi) Hellence η γενετική
hegemonya boyunduruk Hellence η ηγεμονία
internet * genel ağ İngilizce internet
kompüter bilgisayar İngilizce computer
konsonant ünsüz Almanca Konsonant
kundura * ayakkabı İtalyanca
otoban * otoyol Almanca Autobahn
parallel * enlem, koşut Hellence παράλληλ-ος,-η,-ον
parazit * asalak Hellence το παράσιτων
printer yazıcı İngilizce printer
rate sıçan Almanca Ratte
sendrom * belirgi Hellence το σύνδρομο
update güncelleme İngilizce update
uptake tutulum İngilizce uptake
vokal * ünlü Almanca Vokal

* Bugünkü Türkçe karşılıkları ile birlikte kullanılan sözcükler.


http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk%C3%A7edeki_yabanc%C4%B1_k%C3%B6kenli_s%C3%B6zc%C3%BCklerin_T%C3%BCrk%C3%A7e_kar%C5%9F%C4%B1l%C4%B1klar%C4%B1



M
13 yıl
Yarbay

Var olan sözcüklerin Türkçelerinin yerleşmesi, sözcüklerin başarımlarına bağlı oluyor çoğu zaman.
Örneğin, bildiğim kadarıyla bilgisayar gelmeden önce "kompüter" kullanılıyormuş Türkiye'de. Hatta örnek buldum şu anda:

< Resime gitmek için tıklayın >

Elektronik beyin de okuduğum eski kitaplardan birinde geçiyordu ki burada da kullanılmış.

Ancak bilgisayar harika bir sözcük. Bu yüzden yerleşmesi çok kolay olmuş. Televizyon için yanılmıyorsam izlenti var. Ancak bilgisayar kadar başarılı olmamış.
Bu sözcüklerin tutması içn, yani yabancı sözcüklerden kurtulabilmemiz için, hepimizin bir şeyler yapması gerek. Devletin, hükümetin, sıradan vatandaşın, reklam ajanslarının, işletmecilerin... Ama yapılmıyor malesef, biz, bir avuç insan kendi çapımızda takılıyoruz.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
N
13 yıl
Yarbay

Aslında sıralamada ilk önce Elektronik Beyin gelir, altta doğru ve iyi bir özeti var! Hikayesi de birçok kelime gibi. İlk önce Elektronik Beyin, bu çok yerde uzun zaman kullanıldı, sonra sağolsun " ingiliş spiking " " bilim insanlarımız " kompüter'i epeyce bir süre ayakta tumayı başardılar, ardından yakın geçmişte ve günümüzde bilgisayar bunları silip süpürdü, hem anlam olarak aslında varolanı iyi ifade ediyor ve hem de halk tarafından benimsenildi ve kullanıldı.
Geçmişte biraz da zorlama bir şekilde yeni ve tuhaf kelimeler üretimi oldu TDK tarafından Türkçenin kurallarına uygun olarak ( aslında bunu anlarım, yani böyle bir kurumun olması olmamasından çok daha iyi her zaman için, özellikle eskinin Osmanlı'nın " aydın " kesiminin halk dilinden uzaklaşması ile Türkçe çok eksik kaldı ve boşluğunu Arapça-Farsça karışımı tuhaf bir dil ile ile doldurulmaya çalışılması da düpedüz anlaşılmamanın yolunu açtı ). Ama bu tuhaf kelimelerden birçoğuda zamanla halk tarafından benimsendiler ve kullanıldılar.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Elektronik_beyin


Bu mesaja 1 cevap geldi.
İ
13 yıl
Yarbay

legal-illegal > yasal-yasal olmayan/yasaya aykırı


Bu mesaja 1 cevap geldi.
T
13 yıl
Yüzbaşı
Konu Sahibi

@M

Kesinlikle.

Biz sadece Türkçe karşılıklarla dalga geçiyoruz. Sonra da ""vay efendim nasıl bu yabancılar her alanda içimize girdi, vay şöyle vay böyle..." Biz kendimize ettik, onlar bir şey yapmadılar ki...

Bu arada bir şey daha eklemek istiyorum, çok oturgaçlı götürgeç, nikotinsel tüttürgeç vb kelimelerin halk arasında bir espri değil de bunların gerçekten TDK tarafından uydurulduğunu düşünen maalesef çok şakşakçı milletimiz var.

Acilen bu kötü izlenimin silinmesi gerekiyor toplumun kafasından.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
L
13 yıl
Binbaşı

Bu konuda hazır ilgili bir başlık açılmışken ben de şikayetçi olduğum bir olguya değinmek istiyorum, izninizle...
Bazı akademisyenlerin yabancı dil sözcükleri çevirme konusunda son zamanlarda hiç hassas davranmaması.
Bunun farklı nedenleri var, oraya girmeyeyim. Şimdi şöyle bir örnek vereyim.

Mesela, biyoloji (canlı bilimi) benim hiç uzmanlık alanım değil. Fakat, geçenlerde Türkiye'de evrim kuramı ile ilgili
bir akademik kongrede sunulan bildirilerin derlendiği bir kitabı aldım elime, okumaya başladım.
Slogan gibi ünlem işaretli falan başlıklar mı ararsın, Wikipedia'dan kaynak gösteren profesörler mi ararsın, ne ararsan var kitapta.
Neyse, bildirilerden birisinin başlığı "Evrimsel Genomiks". "Evolutionary genomics" sözcüğünü çevirmeye çalışmış.

Ya arkadaş, batı mathematics der, biz matematik deriz. Batı aestetics der, biz estetik deriz, batı ethics der, biz etik deriz.
Batının bu tür sözcüklerinin sonuna koyduğu "s" harfi, "alana ilişkin araştırmalar, çalışmalar vb" anlamına gelir.
Biz Türkçe'de böyle bir şey kullanmayız. E bu kadarcık küçük bilgiyi bilmeyen kişinin yaptığı yabancı kaynak taramalarından
ne beklenir? Evrimsel genom bilimi de, hatta çok daha iyisini yap, Evrime ilişkin genom araştırmaları de, evrimsel genomiks nedir?
Sonra ne mi oluyor? Yanlış çeviriler önce öğrencilere, sonra onların da öğrencilerine derken...
Bu çok basit bir örnek. Tonlarca var kardeşim.

Daha bir saat önce bir şeyler okurken metinde "konuşma implikatürü" diye bir kavram gördüm. Konuşma implikatürü ne lan?
Ne biçim bir akademisyensin sen? Bir İngiliz dil filozofu H. P. Hardy'nin ünlü "conversational implicature" kavramını çevirmeye çalışmış. Hesapta!...
Ne diye seksi görünmeye çalışıyorsun, adam gibi iletişimsel ima veya iletişim iması diye çevirsene... Bunlar mı topluma ışık saçacak?

Neyse. Şikayet ettiğim diğer konu da buydu... Şu sıra dil konusunda bir piyasadan, bir de
(genellemiyorum, bazı diyorum) bazı akademisyenlerden şikayetçiyim arkadaş. İçimi dökeyim dedim..





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Lath.Crusader -- 6 Mayıs 2012; 21:39:21 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
13 yıl
Yüzbaşı

takip



T
13 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: Lath.Crusader

Ne diye seksi görünmeye çalışıyorsun, adam gibi iletişimsel ima veya iletişim iması diye çevirsene...



olayın özeti bu işte.

siz yine sabırla okuyorsunuz, her halinizden belli. ben "subjektif ontoloji" şeklinde bir ibare gördüğüm an, kağıttan okuyorsam parçalara ayırıyorum. internetteysem bilgisayarı kapatıp kendimi dışarı atıyorum.

tamam kimi kelimelerin, kimi kavramların karşılıklarını bulmak malesef biraz zor. geçenlerde başka bir konu altında paranoid_android arkadaşımız örneklemişti.
ama öyle yazılarla karşılaşıyorum ki seksi olma çabası dışında aklıma başka bir ihtimal gelmiyor.


Bu mesaja 1 cevap geldi.