![]() ![]() |
Mesajım bulunmalı. Günlük hayatta kullandıklarımda yeniliğe gideceğim. |
siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum fakat benim sinir olduğum bir durum var: ingilizce kelimeleri asıllarına uygun söylemeyince yani fonetik hatalardan sonra insanımızda bir alaydır başlıyor. elin ingilizi, fransızı, ispanyolu türkçe kelimeleri kendi dilinin fonetiğine uydurup söylemeye çalışırken biz liverpool ingilizcesiyle söylemeyeni küçümsüyoruz. |
Bazılarına daha iyi karşılıklar bulunabilir, çok önemli konu bu, duyarlı olalım, duyarlı olmaya teşvik edelim. |
Oktay Sinanoğlu'nun samimiyetine güvenim sonsuz ve çabası da takdire değer. Ancak bazı karşılık önerileri uygun değil. Örneğin, burada yok ancak, üniversite - evrenkent. Evrenkent literal olarak universe city demek ancak university sözcüğü bu kökten gelmiyor. Universitas adlı Latince sözcükten geliyor ve ne evrenle ne de kentle bir ilgisi var. Bir diğer mesele ise, karşılık olarak bulunan sözcüklerin Türkçeliği. Örneğin taraf Türkçe bir sözcük değil. İngiliz, Amerikan ya da Fransız değiliz ama Arap ya da Fars hiç değiliz. |
Bugün konteyner kelimesine "doldurgaç" karşılığını buldum. Tutar mı bilmiyorum. |
Katılıyorum.Bazı alışkanlıklarımız var sürekli o kelimeleri söyleyerek duyarak yetiştiğimiz için fakat bazı kelimeler ve bazı insanlarda var ki bilerek yarı yabancı yarı türkçe konuşarak kendilerince farklı olduklarını göstermeye çalışıyorlar. Örnek Mantalite. Türkçedeki tam karşılığı mantık demektir, mantığın söylenişide daha kolaydır. Yıllarca mantalite gibi bir sözcüğe alışkanlığımızda yok toplum olarak diğer bazı kullandığımız kelimelere nazaran. "Ben bu işin mantalitesini sevdim" ne demektir yahu! bir astronot kelimesi ile aynı değil bu , astronot alışkanlıktır söylerken özellikle söylenmiyor. Özellikle söyleyen insanları uyarıncada geri kafalı damgası yapıştırıyorlar... not: okuldan kalma bazı alışkanlıklarla türkçe karşılığı olan terimleri kasıt olmadan ingilizce yahut latince söylememeye dikkat etmeye çalışıyorum |
Dile kelime girmeden bulunması lazım. Kelime girdikten sonra karşılık bulmanın anlamı yok. |
Size katılıyorum. Özellikle de "evrenkent" konusunda... Dediğiniz gibi, evrensel kent demek değil üniversite. Evrene ait, evrensel bir kurum gibi bir anlamı var. Ama zannedersem Oktay Sinanoğlu ya da çevresi bu kelimeyi, Türkçe duyarlılığı konusunda bir başlangıç niyetine hazırlamışlardır diye düşünüyorum. Ayrıca, benim tepkim ise, Türkçe'ye zaten giren kelime girmiş, mesela Televizyon diyelim, ya da helikopter, artık Türkçeleşmiş, değiştirmek gerçekten mantıksız. ama mesela yıllardır Türkçe'lerini kullandığımız kelimeler yerine özenti kesimin yabancı dildeki (çoğunlukla İngilizce tabii) karşılıklarını kullanmaları çok terbiyesizce, hatta kullanan kişiyi küçümsüyorum şahsen. Basit bir örnek; Neden Bilgisayar gibi bir kelime yerine kompüter diyelim ki. Neden indirmek yerine davnlod diyelim ki? |
oksijen,hidrojen gibi element isimleri dışındaki kelimelere katılabilirim ancak element isimleri aynen kalmalıdır |
Tekrar merhaba arkadaşlar! Türkçe'deki yabancı kökenli kelimeler ve bunların Türkçe karşılıkları ile ilgili Vikipedi'de bir konu buldum. Burada paylaşmak istedim. Kopyalayıp buraya yapıştırdım, fakat düzgün görüntüleyemiyorsanız en altta konunun linkini veriyorum, oradan da bakabilirsiniz. Başka dilden geçen sözcüklerin yenisiyle değiştirilme dizelgeleri Arapça kökenli alıntı sözcükler: Bu dizelgede, Osmanlı Türkçesi sözcükler, sözcüğün Türkçe'deki çağdaş yazımı (TDK tarafından önerildiği gibi) ve çağdaş Türkçe karşılığı verilmiştir. abes anlamsız, saçma, boş abıhayat bengisu, dirim suyu, ölümsüzlük suyu abide anıt abus 1) somurtkan 2) asık (yüz) acayip 1) şaşırtıcı, yadırgatıcı, şaşılan 2) şaşılıcak şey 3) olağan üstü ا جيليacele acele 1) tez, ivedi ** 2) tezelden, ivedilikle 3) ivedilik acemi toy, ustalaşmamış, beceriksiz aceze düşkünler acil ivedi aciz 1) güçsüzlük 2) beceriksizlik âciz 1) güçsüz 2) beceriksiz acul tez canlı, ivecen acuze kocakarı adabımuaşeret görgü عضله ˤaḍale adele kas adalet türe adap 1) töre 2) yol yordam adavet yağılık adet sayı âdet 1) görenek, töre 2) alışkı, alışkanlık 3) aybaşı âdeta neredeyse, bayağı, sanki adi 1) düşük nitelikli 2) aşağılık, bayağı 3) olağan, sıradan adil doğru, haktanır af 1) bağışlama 2) görevden alma afaki 1) gelişigüzel, amaçsız 2) nesnel afet 1) kıran, yıkım 2) çok güzel (kız,kadın) ˤaff etmek* affetmek 1) bağışlamak 2) görevden almak afiyet sağlık, esenlik ağyar yabancılar, eller ahbap arkadaş, tanış, biliş, gönüldeş ahdetmek ant içmek ahfat torunlar, soy ahir son ahit 1) antlaşma, sözleşme 2) ant 3) çağ ahize almaç ahkâm yargılar ahlak 1) töre, aktöre 2) alışkanlık ahmak beyinsiz, bön ahşap ağaç, tahta ahval durum, durumlar aidat 1) ödenti 2) kesenek aidiyet 1) ilişkinlik, değginlik 2) ilgi aile * aile ocak ** ait ilgili, ilişkin, ilişik akabinde hemen sonra, ardından, ardı sıra akdetmek 1) (sözleşme, antlaşma) yapmak akıbet son aghl * akıl 1) us 2) bellek 3) öğüt akim kısır, verimsiz, sonuçsuz akis 1) yankı, tepki 2) yansı عقد ˤaqd akit sözleşme, bağıt aklıselim sağduyu akran yaşıt aksam bölümler aksi ters, geçimsiz aksülamel tepki âlâ 1) iyi, çok iyi 2) üstün alaimisema gökkuşağı, ebemkuşağı alaka ilgi, ilişki alamet belirti, iz alametifarika ayırtaç alelacele ivedilikle, çabucak, çarçabuk alelade sıradan, olağan alelusul 1) üstünkörü, gelişigüzel 2) yöntemine göre âlem 1) evren 2) eğlenti 3) el gün âlemşümul evrensel alenen açıkça, açıktan açığa aleni açık, ortada aleyh karşı, karşıt âli yüce, yüksek, ulu âmâ görmez, görme engelli amelî 1) uygulamalı 2) kılgısal ameliyat işlemce ameliye işlem عامل ˤâmil amil etken amir buyurucu, baş, buyurgan amiyane sıradan, bayağıca amme amme kamu amudufıkari omurga, belkemiği a'nane anane gelenek ananevi geleneksel ani 1) birden, ansızın 2) beklenmedik ani apansız araz 1) belirti 2) bulgu arazi 1) toprak 2) yer arbede çatışma ardiye yığımlık arıza aksaklık, bozukluk arife öngün arz (I) sunma, anlatma, bildirme arz (II) en, genişlik arz (III) yer, yeryüzü asabi sinirli, öfkeli asabiyet sinirlilik asalet soyluluk asap sinir, sinirler asarıatika eski yapıtlar asgari en az, en aşağı, en düşük, en alt asıl 1) kök, kaynak 2) gerçeklik 3) gerçek asıllı kökenli, uyruklu asılsız 1) dayanaksız 2) uydurma asır yüzyıl asi başkaldıran, dikbaşlı asil soylu asakir * asker sü, süer ** asli birincil, köklü, baş asr * asır yüzyıl asri çağdaş, çağcıl âşık 1) tutkun, vurgun 2) ozan 3) sevgen aşiret oymak aşk sevgi, sevi atalet 1) tembellik, gevşeklik, uyuşukluk 2) dinginlik, durağanlık, süredurum ateh bunama, bunaklık atfen dayanarak, göre atıf 1) yöneltme, çevirme 2) gönderme atıl 1) işe yaramaz, iş görmez 2) süreduran ati gelecek avane yardakçılar, kafadarlar avdet dönüş ayan belli, açık ayan beyan apaçık, açık seçik, besbelli aynen olduğu gibi, tıpkı aynı 1) tıpkı, tıpkısı, özdeş ayni nesnesel ayniyet tıpkılık, özdeşlik ayyaş içkici ayyuka çıkmak 1) göklere çıkmak, yükselmek 2) yayılmak aza üye azamet 1) ululuk 2) çalım, kurum azami en çok, en üst, en büyük, en yüksek azap ezinç azil görevden alma azimet gidiş badire dar geçit, dar boğaz, sıkıntı bahir deniz bahis 1) konu 2) söz bakaya kalıntı baki 1) artan, kalan 2) kalımlı, ölümsüz bakir el değmemiş, işlenmemiş, bozulmamış, dokunulmamış bakire kız, kız oğlan kız, erden bakiye kalan, artan bakliye baklagil baliğ 1) erin 2) varan, bulan bani kuruce, kuran bap 1) kapı 2) bölüm 3) konu بارز bâriz * bariz açık, belirgin basiret sağgörü بسيط basîṭ * basit 1) yalın, yalınç 2) kolay 3) sıradan batıl boş, dayanaksız batıni içrek bayi 1) satıcı 2) satış yeri bazen kimi kez, arada, arada bir, ara sıra bazı * bazı 1) kimi 2) birtakım bedel 1) karşılık 2) tutar beden gövde bedir dolunay beis sakınca beka kalım bekâret erdenlik belahet alıklık belde kent belediye yerel yönetim beraat aklanma beyan söyleme, bildirme beyanat demeç beyanname *** bildirge, bildiri beyaz * beyaz ak beynelmilel uluslararası beyzi söbe, yumurtamsı bidayet başlama, başlangıç bihakkın adamakıllı, iyice bilaistisna ayrıksız bilakis tersine bilavasıta dolaysız, doğrudan bilcümle bütün bilfarz diyelim ki, sözgelişi bilfiil edimli olarak, doğrudan bilhassa özellikle bililtizam bile bile, isteyerek bilistifade yararlanarak bilmukabele 1) karşılıklı olarak 2) ben de, siz de bilumum bütün bina yapı binaen 1) -den dolayı, -den ötürü 2) dayanarak binaenaleyh dolayısıyla, bundan dolayı bittabi doğal olarak bizatihi kendisi, kendiliğinden bizzat kendisi, aracısız buhar buğu buhran 1) bunalım 2) (sayrılıkta) bunluk buhur tütsü burç dönence butlan geçersizlik, çürüklük buut 1) boyut 2) uzunluk bühtan kara çalma büluğ ergenlik bünye yapı camîa * camîa topluluk cebren cebren zorla celse * celse oturum ceninisakıt ceninisakıt düşük جنوب cenûb cenup güney ceraat ceraat irin جواب cevâb * cevap yanıt cihaz * cihaz aygıt cihet yön, yan civarı * civarı dolayları جمله cümle * cümle tümce دفعه defˤa *, کره kere * defa, kere kez daˤir * dair ilişkin daire * daire yuvarlak define * define gömü delil * delil kanıt دور devr * devir çağ دوره devre * devre dönem ابعاد ebˤâd * ebat boyut ابدى ebedî * ebedî sonsuz اجداد ecdâd ecdat ata اجل ecel * ecel ölüm edebiyyat * edebiyat yazın ehemmiyyet ehemmiyet önem elbise * elbise giysi emr * emir buyruk امنيت emniyyet * emniyet güvenlik اثر eser * eser yapıt اسير esîr * esir tutsak etraf * etraf ortalık اوراق evrâk * evrak belge اول evvel * evvel önce فعال faˤâl * faal etkin faiz * faiz ürem **, getiri fakir, fukara * fakir yoksul فن fenn *, علم ˤilm * fen, ilim bilim feyezan feyezan taşkın fırkat fırkat ayrılık fikr * fikir görüş فعل fiˤl * fiil eylem غرب garb garp batı غير gayr gayri olmayan, başka, dışı gıda * gıda besin hadise * hadise olay حافظه hâfıza * hafıza bellek hafif * hafif yeğni ** حفريات hafriyyât hafriyat kazı حق hakk * hak pay حقيقت hakîkat * hakikat gerçek حاكم hâkim * hâkim yargıç حال hâl *, وضعيت vazˤiyet * hâl, vaziyet durum خليطه halîta halita alaşım haˤmile * hamile gebe خراب harâb * harap yıkık حرارت harâret * hararet ısı ¹, sıcaklık ² harekkat * hareket devinim ** حرف harf * harf ses, imce ** hasret * hasret özlem hassas * hassas duyarlı حشره haşere * haşere böcek خطا hatâ *, قصور kusûr * hata, kusur yanlış خاطره hâtıra * hatıra anı حيات hayât *, عمر ömr * hayat, ömür yaşam حيثيت haysiyyet * haysiyet saygınlık hazm * hazım sindirim هديه hediyye * hediye armağan حدت hiddet * hiddet kızgınlık, öfke hikâye * hikâye öykü خلاف hilâf hilaf karşıt his * his duygu خواجه hôca * hoca öğretmen hukuk * hukuk tüze **tüzük خصوص husûs * husus konu حضور huzûr * huzur dirlik ** hucre * hücre göze ** هجوم hücûm * hücum saldırı حرمت hürmet * hürmet saygı ısrar * ısrar üsteleme ابتدائی ibtidâ'î iptidai ilkel içtima içtima toplantı içtima içtima kavuşum içtimai içtimai toplumsal افتخار iftihâr * iftihar övünme ihtiras * ihtiras tutku ihtiyâc * ihtiyaç gereksinme ya da gereksinim اختيار ihtiyâr * ihtiyar yaşlı احتياط ihtiyât ihtiyat yedek iktibas iktibas alıntı ilave * ilave ek الهام ilhâm * ilham esin عمار ˤimâr * imar bayındırlık امكان imkân * imkân olanak imlâ * imla yazım imtihân imtihan sınav, yazılı imtiyâz * imtiyaz ayrıcalık inhisâr inhisar tekel insân * insan kul ** intiba intiba izlenim intihal intihal aşırma irtifâˤ * irtifa yükseklik ارثی irsî * ırsi kalıtsal, kalıtımsal اسم ism * isim ad istirâhat * istirahat dinlenme استثناء istisnâ' * istisna aykırı iştigâl iştigal uğraş / uğraşı iştirâk * iştirak ortaklık izâh * izah açıklama izdivâc izdivaç evlilik kâbiliyet * kabiliyet yetenek / yeti kader * kader yazgı ** qaffa * kafa baş kâfi * kâfi yeter كائنات kâ'inât * kâinat evren قلب kalb * kalp yürek kânûn * kanun yasa kanunuesasi kanunuesasi anayasa kâfiye * kafiye uyak كانون اول kânûn-ı evvel aralık كانون ثانی kânûn-ı sânî ocak كلمه kelime * kelime sözcük ghermez * kırmızı al kısm * kısım bölüm ketab * kitap betik ** kufr * küfür sövme kuvvet * kuvvet güç ya da erk küre * küre yuvar لطيفه lâtîfe latife şaka لسان lisân * lisan dil لغات lûġat lügat sözlük لزوملو lüzûmlu * lüzumlu gerekli معاش maˤâş * maaş aylık maˤbed * mabet tapınak maddî * maddî özdeksel ** mafsal mafsal eklem mağdûr * mağdur kıygın ** maˤlubiyyat * mağlubiyet yenilgi mahfuz mahfuz saklı mahlûk * mahluk yaratık mahsûl * mahsul ürün mahsûs * mahsus özgü maksad *, gaye *, hedef * maksat, gaye, hedef amaç ya da erek maˤkûl * makul uygun, elverişli maˤnâ * mâna anlam manevî * manevî tinsel ** مانع mâniˤ * mani engel مصرف masraf * masraf gider, harcama mavi * mavi gökçe ** mecaz *, istiare mecaz iğretileme, eğretileme مجبور mecbûr * mecbur zorunlu مجهول mechûl * meçhul bilinmeyen madanni * medeni uygar madanniyyat * medeniyet uygarlık مفهوم mefhûm * mefhum kavram مکروه mekrûh * mekruh iğrenç meleke meleke alışkanlık melez * melez kırma مملکت memleket * memleket ülke مراسم merâsim * merasim tören مرثيه mersiye mersiye ağıt mesafe * mesafe uzaklık meselâ * mesela örneğin mesele * mesele sorun مسعود mesˤûd * mesut mutlu maˤsûliyyat * mesuliyet sorumluluk مشهور meşhûr * meşhur ünlü مشروبات meşrûbât * meşrubat içecek موقع mevkiˤ مكان mekân * mevki, mekân yer, konum ميدان meydân *, ساحه sâha meydan, saha alan ميل meyl * meyil eğim, eğilim mezar * mezar gömüt ** mıntıka mıntıka bölge mısra * mısra dize mirâs * miras kalıt ** مسافر misâfir * misafir konuk مثال misâl * misal örnek مسکين miskîn * miskin uyuşuk, mıymıntı معامله muˤâmele * muamele davranış معما muˤammâ muamma bilmece معاصر muˤâsır muasır çağdaş, güncel معاون muˤâvin * muavin yardımcı معجزه muˤcize * mucize tansık ** mugaddii mugaddi besleyici mugalata mugalata yanıltmaca muganni, muganniye muganni,muganniye şarkıcı mugayeret mugayeret aykırılık mugayir mugayir aykırı mugber muğber küskün, gücenmiş, dargın muglak * muğlak çapraşık muhabere muhabere iletişim, iletişme muhaceret muhaceret göç muhacim muhacim saldıran, saldırıcı muhacir muhacir göçmen muhaddep muhaddep dış bükey muhafaza * muhafaza koruma muhafazakar * muhafazakar tutucu muhafız muhafız koruyucu muhakeme * muhakeme yargılama, uslamlama muddat * müddet süre محقق muhakkak* muhakkak kesin(likle) muhakkik muhakkik soruşturmacı muhal muhal olanaksız muhallaffat * muhalefet karşıtlık muhammen muhammen oranlanan, ön görülen muhammes muhammes beşgen muhammin muhammin ön gören محاربه muhârebe, حرب harb muharebe, harp savaş muharip muharip savaşçı muharrer muharrer yazılı, yazılmış muharrik muharrik kışkırtıcı, ayartıcı muharriş muharriş tırmalayan, irkilten muhassamat muhasamat çarpışma muhasara muhasara kuşatma muhasebe * muhasebe saymanlık muhasebeci * muhasebeci sayman muhassır muhasır kuşatan muhassala muhassala bileşke muhassas muhassas ayrılmış muhat muhat kuşatılmış muhavvil muhavvil dönüştüren muhavvile muhavvile dönüştürücü muhtemel muhtemel olası محتويات muhteviyyât muhteviyat içindekiler مقدس mukaddes mukaddes kutsal مقاوله mukâvele mukavele sözleşme منتظم muntazam * muntazam düzgün, düzenli مربع murabbaˤ murabba dördül murafaa murafaa duruşma معتدل muˤtedil mutedil ılım(lı) موفقيت muvaffakıyyet muvaffakiyet başarı مبالغه mübalâga mübalağa abartma مجادله mücâdele * mücadele çaba, uğraş mücerrit mücerrit soyut مدافعه müdâfaˤa müdafaa koruma مداخله müdâhale * müdahale karışma مدت müddet * müddet süre mudrike müdrike anlık mudrir müdrir sidik söktürücü muebbet * müebbet yaşam boyu, sonsuz mueccel müeccel ertelenmiş mueddep müeddep uslu muelleffat müellefat (yazılı) yapıt muellif, muharrir müellif, muharrir yazar muemmen müemmen sağlanmış muennes müennes dişil مؤسسه mu'essese müessese kurum muessif müessif üzücü muessir müessir dokunaklı muessis müessis kurucu mueyyide müeyyide yaptırım mufekkrireh müfekkire düşünce gücü muferrih müferrih iç açıcı mufrett müfret tekil muflis müflis batkın مهم mühim * mühim önemli مؤمن mü'min mümin inanan, inançlı مناسبت münâsebet * münasebet ilişki مراجعت mürâcaˤat müracaat başvuru mürekkeb mürekkep birleşmiş, birleşik murrettip mürettip dizgici مسابقه müsâbaka müsabaka karşılaşma مسامحه müsâmaha müsamaha hoşgörü musavi müsavi eşit مستهجن müstehcen * müstehcen uygunsuz مسوده müsvedde * müsvedde taslak muşabbih, mumassil müşabih, mümasil benzer muşşabbahat müşabehet benzerlik müşahhas müşahhas somut مشكل müşkül müşkül güç, güçlük, çetin ** muşkul-pesend müşkülpesent güç beğenen, titiz muşrik müşrik çoktanrıcı müştak müştak türev muştehi müştehi istekli muşteki müşteki yakınan, sızlanan muştemilat müştemilat eklenti muşterek * müşterek ortak muştereken müştereken ortaklaşa muşteri * müşteri alıcı, alımcı mut'a müt'a geçici kazanç مطالعه mütâlâˤa mütalâa 1) okuma 2) düşünce 3) irdeleme متارکه mütâreke mütareke ateşkes, (silah) bıraışma muteaddit müteaddit çok, birçok muteaffin müteaffin kokuşuk, pis kokulu muteahhid * müteahhit üstenci, yüklenici muteahhidlik müteahhitlik üstencilik, yüklenicilik muteakiben müteakiben arkadan muteakib müteakip sonra, ardından mutealiye mütealiye deneyüstücülük muteallik müteallik ilişkin, ilgili muteammim müteammim yaygınlaşmış, genelleşmiş mutearife mütearife belit ** mutebaki mütebaki kalan mutebasbıs mütebasbıs yaltakçı mutebeddil mütebeddil değişen, kararsız mutebessim mütebessim gülümseyen, güleç mutecanis mütecanis bağdaşık mutecasir mütecasir yeltenen mutecaviz mütecaviz saldırgan mutedeyyin mütedeyyin dindar muteessir müteessir üzüntülü mutefekkir mütefekkir düşünür متفرق müteferrik müteferrik dağınık mutehammil mütehammil dayanıklı muteharrik müteharrik devingen, oynar متخصص mütehassıs mütehassıs uzman muteşşebbis müteşebbis girişimci mütevâzî * mütevazi alçakgönüllü muteveffa müteveffa ölü, ölmüş muttefik * müttefik bağlaşık** muzayyadeh müzayede açık arttırma مزمن müzmin müzmin süreğen nadir *, ender * nadir, ender seyrek نغمه nağme nağme ezgi nafile * nafile boşuna نصيحت nasîhat * nasihat öğüt nâzır nazır bakan نفس nefes * nefes soluk nesiç nesiç doku nesl * nesil kuşak نتيجه netîce * netice sonuç nezif nezif kanama nısf nısıf yarı(m) نهايت nihâyet * nihayet son(unda) نكاح nikâh * nikâh düğün نسبت nisbet * nispet oran نطق nutk * nutuk söylev ragmen * rağmen karşın رأی re'y rey oy رئيس re'îs reis başkan ruh * ruh tin ** rutûbet * rutubet yaşlık, ıslaklık رؤيا rü'ya * rüya düş sahil * sahil kıyı sahip * sahip iye ** sahte * sahte düzmece samimî * samimi içten سطح sath satıh yüzey سياره sayyâre seyyare araba سبب sebeb * sebep neden safarat sefaret büyükelçilik سلامت selâmet selamet esenlik سما semâ sema gök سنه sene * sene yıl seviye * seviye düzey صحت sıhhat sıhhat sağlık sihr * sihir büyü صحبت sohbet * sohbet söyleşi سؤال su'âl sual soru صلح sulh sulh barış sunî suni yapay سکوت sükût sükût sessizlik sürˤat * sürat hız şâhid * şahit tanık şair * şair ozan شرق şark şark doğu şart * şart koşul şatafat(lı) şatafat(lı) gösteriş(li) şehir * şehir kent شمال şimâl şimal kuzey şuˤûr * şuur bilinç şübheli * şüpheli sanık tabaqqa * tabaka katman طبيعت ṭabîˤat * tabiat doğa طبيعى ṭabîˤî * tabii doğal taˤbîr, ifâde* tabir, ifade deyiş** tahlil * tahlil inceleme tahmin * tahmin kestirim** taˤkib* takip izlem** طلب ṭaleb * talep istek طلبه ṭalebe talebe öğrenci تعمير taˤmîr *, تعديلات taˤdîlât * tamir, tadilat onarım taraf * taraf yan taraftar * taraftar yandaş tarih * tarih günay ** tasallut tasallut sarkıntılık tasavvur tasavvur canlandırma, tasarı tasdîk * tasdik onay tashîh tashih düzeltme تصوير tasvîr * tasvir betimleme طياره tayyâre tayyare uçak توصيه tavsiye * tavsiye salık تعادل teˤâdül teadül denklik تعامل teˤâmül teamül 1) yapılageliş 2) tepkime, davranış tebessüm tebessüm gülümseme تبديل tebdîl tebdil değişiklik تبريك tebrîk * tebrik kutlama تجلى tecellî tecelli belirme تجسم tecessüm tecessüm görünme tecrübe * tecrübe deneyim techîzât * teçhizat donanım tedavi * tedavi sağaltım ** tedbîr * tedbir önlem te'essür teessür üzüntü teferruat teferruat ayrıntı تكامل tekâmül tekamül evrim, gelişim, gelişme, olgunlaşma تقاعد tekaˤüd tekaüt emeklilik tekeffül tekeffül yükümlenme تكليف teklîf * teklif öneri tekrar * tekrar yine تلاش telâş * telaş tasa, kaygı tenâsüb tenasüp uyum تنبيه tenbîh * tembih uyarı tercîh etmek * tercih etmek yeğlemek tercüme * tercüme çeviri terreddut * tereddüt duraksama tertip * tertip düzen tesir * tesir etki teselli * teselli avunma teşhis * teşhis tanı تشرين اول teşrîn-i evvel ekim تشرين ثانی teşrîn-i sânî kasım teşvik * teşvik özendirme, kışkırtma usûl * usul yöntem unvan * unvan san uslup * üslup biçem vaˤd * vaat söz vakˤâ * vaka olay vakûr vakur ağırbaşlı vasf * vasıf nitelik vasıta vasıta araç vâsi vâsi engin vatan * vatan yurt vatandaş * vatandaş yurtdaş vaz geçmek * vazgeçmek caymak وضيفه vazîfe * vazife görev ve * ve ile vehm vehim kuruntu vilâyet* vilayet il tefsîr * tefsir yorum ضمير zamîr * zamir adıl zaviye zaviye açı * Yeni Türkçe karşılıklarıyla birlikte günümüzde de çağdaş Türkçe'de kullanılmakta olan eski sözcükler. ** Eski sözcükler kadar sıkça kullanılmayan yeni sözcükler. *** Sözcükler Arapça ile Farsça birleşimidir. Farsça kökenli alıntı sözcükler: Bu listede Farsça kökenli sözcüklerin Osmanlı Türkçesindeki yazılışları, Türkçedeki günümüz yazılışları ve Öz Türkçe karşılıkları yer almaktadır. Günümüzde birçok Farsça sözcük çağdaş Türkçe içerisinde kullanılmaktadır. Öyle ki, Türkçede 1,500 adet Farsça kökenli sözcüğün bulunduğu bilinmektedir. Ancak bu sözcüklerin birçoğunun Arapça kökenli sözcüklerden farklı olarak Türk Dil Kurumu tarafından önerilen birer Türkçe karşılığı bulunmamaktadır. Türk Dil Kurumu da geçmiş süreç içinde Farsça kökenli sözcüklerin Türkçe içine kalıcı olarak işlediğini öne sürerek daha çok Arapça kökenli sözcükleri Türkçeleştirme yoluna gitmiştir. Öyle ki tarihsel süreç içinde Arap kültürü ve dili, Türkler tarafından daha yabancı olarak karşılanmıştır. Aslen Türkçe sözcüklerin Farsça yazılışları için kullanılan Osmanlı Türkçesi, buna karşılık Arapça ile daha uzak yazı sistemine sahipti. abdesthane ayakyolu agâh bilgili, uyanık, öngörülü aguş kucak ahenk uyum aheste yavaş, ağır alayiş gösteriş arzu istek, dilek arzuhâl** dilekçe asayiş güvenlik asude dingin, sessiz asuman gökyüzü aşikâr açık, besbelli, ortada aşina tanış, biliş 2) bilen, anlayan avare işsiz, aylak ayin kuttören azar paylama azat özgür bırakma bahane sözde neden, nedensi bahar ilkyaz bahş(etmek) eriştirmek, vermek bahşiş sevinmelik baht yazgı, yazı bahtiyar mutlu bahtsız karayazılı, karagünlü bahusus** özellikle, hele, üstelik becayiş (etmek) karşılıklı yer değiştirmek bedava** karşılıksız, emeksiz bedbaht mutsuz bedbin kötümser beddua** ilenç, ilenme, kargış behemehâl** kesinlikle, ne yapıp yapıp, her durumda beher her bir bende kul, köle beraber birlikte beraber(e kalmak) yenişememek berbat kötü, çok kötü berdevam** sürüp giden berduş başıboş bermutat** alışılageldiği gibi, alışıladığı gibi bertaraf** kaldırılmış, giderilmiş bet kötü, çirkin beter daha kötü beyhude boşuna, boş yere, yararsızca biçare umarsız bigâne 1) ilgisiz 2) yabancı bihaber** 1) salıksız 2) bilgisiz biperva 1) çekinmez, sakınmaz 2) korkusuz 3) çekinmeden, korkmadan birader 1) erkek kardeş 2) arkadaş bitap bitkin, yorgun (argın) bitaraf** yansız, yan tutmayan bizar bezmiş, bıkmış, tedirgin بوسه buse öpücük جنگ cenk savaş چابك çabuk ivedi * çare çözüm چهره çehre yüz چنبر çember yuvarlak çeşit tür çehar-yek çeyrek dörtte bir درد dert ağrı diğer öbür, öteki دشمن düşman yağı * اجنبى ecnebi el, yad * انديشه endişe kaygı گزيده güzide seçkin خسته hasta sayrı* هنوز henüz daha همان hemen çabucak kurnaz açıkgözlü مهتاب mehtap ay ışığı پاپوش pabuç ayakkabı روزگار rüzgâr yel ساده sade yalın سارخوش sarhoş esrik * سار ser baş serbest erkin * serseri başıboş سياه siyah kara بهار sonbahar güz taze yeni تنبل tembel haylaz ویران viran yıkık yaver yardımcı yeknesak tekdüze yekpâre yekpare bütün زهر zehir ağı * zengin varsıl *, varlıklı زور zor çetin * * Yeni sözcükler eski sözcükler kadar sıkça kullanılmamaktadır. ** Sözcükler Farsça ile Arapça birleşimidir. Fransızca kökenli alıntı sözcükler: Hellence veya Lâtince kökenli Fransızca sözcükler, Türkçeye 19. yüzyılda girmeye başladı. Özellikle Tanzimat Dönemi sonrasında bu oran artmaya başladı. Günümüzde yaklaşık 5,000 Fransızca sözcük Türkçede yer almakta olup, çoğu günlük yaşamda kullanılmaktadır. aberasyon sapınç aberration ablatif çıkma durumu ablatif abone 1) sürdürümcü 2) sürdürüm abonné absorbe 1) emme 2) soğurma absorbé abstre soyut abstrait absürt saçma, usdışı absurde adaptasyon uyarlama adaptation adapte uyarlanmış adapté adaptör uyarlaç adapteur adenit akkan yangısı adénite adres bulunak adresse aerometre havaölçer aéromètre / η αερομετρία afazi söz yitimi aphasie / η αφασία aferist vurguncu, çıkarcı affairiste afiş ası affiche afişe açıklamak, açığa vurmak affiché afoni ses yitimi aphonie / η αφωνία aforizma özlüsöz, özsöz, özdeyiş aphonie / ο αφορισμός aglütinasyon kümeleşim agglutination agnosi tanısızlık agnosie / η αγνωσία agnostik bilinemezci agnostique ο/η/το αγνωστικ-/ός/ή/όν agorafobi alan korkusu agoraphobie / η αγοραφοβία agrafi yazma yitimi agraphie / η αγραφία agrandisman büyültme agrandissement ajan 1) görevli, aracı 2) gizli görevli, gizmen agent ajanda * andaç agenda ajur delikli işleme, gözenek ajour akont öndelik àcompte akort (çalgı için) düzen accord akromatopsi renkkörlüğü achromatopsie / η αχρωματοψία akrostiş adlama acrostiche / η ακροστοιχεία aks dingil axe aksan vurgu, söyleyiş accent akselerasyon ivme accélération akselerograf ivmeyazar accélérographe akselerometre ivmeölçer accéléromètre aksesuar * 1) eklenti 2) donatımlık accessoire aksiyom belit axiome / το αξίωμα aksiyon eylem action aksiyoner paydaş actionnaire aktif * 1) etkin, canlı 2) etkili, etken actif aktör (erkek) oyuncu acteur aktüel güncel actuel akustik 1) yankıbilim 2) yankı düzeni 3) yankılanım, sesdağılım acoustique / η ακουστική akuzatif belirtme durumu accusatif akü (akümülatör) akımtoplar accumulateur alafranga batılıca alla franca alaminüt çarçabuk, ayaküstü à la minute alarm tetikdur alarme alaturka doğuluca alla turca alegori yerine allégorie / η αλληγορία aleksi okuma yitimi alexie / η αλεξία alfabe abece alphabet / το αλφάβητων alivre dalında satış, önceden satış à livrer almanak yıllık almanach alpinizm dağcılık alpinisme alpinist dağcı alpiniste alternatif * 1) seçenek 2) almaşık 3) dalgalı alternatif alternatör dalgalı akım üreteci alternateur altimetre yükseklikölçer altimètre alturist özgeci, özgecil, elcil altruiste alturizm özgecilik, elcillik altruisme amatör özngen, özenci amateur ambalaj (yapmak) sarmak emballage ambale (olmak) 1) şaşkına dönmek 2) başı şişmek emballé ambargo engelleyim embargo amblem belirtke emblème / το έμβλημα ambulans cankurtaran (taşıt) ambulance amenajman düzenleyim aménagement amfibi yüzergezer amphibie / το αμφίβιων amnezi bellek yitimi amnésie amoral aktöredışı, töredışı amoral amortisman sönüm amortissement amortisör yumuşatmalık amortisseur amplifikatör yükselteç amplificateur ampirizm deneycilik empirisme anabolizma özümleme anabolisme anakronik çağaşımsal anachronique / αναχρονικό anakronizm çağaşım anachronisme / ο αναχρονισμός analitik 1) çözümleyici 2) çözümsel, çözümlemeli analytique / αναλυτικ-ός/ή/όν analiz * çözümleme analyse / η ανάλυσις analjezi acı yitimi, ağrı yitimi analgésie / η αναλγησία analjezik ağrıkesici analgésique / αναλγητικ-ός/ή/όν analoji 1) benzeşim, benzeme 2) örnekseme 3) andırışma analogie / η αναλογία anarşi 1) başsızlık 2) kargaşa anarchie /η αναρχία anarşik kargaşalı, karışık anarchique / άναρχος αναρχικός anarşist 1) baştanımaz 2) kargaşacı anarchiste / ο αναρχικός anatomi 1) gövde yapısı 2) gövdebilim 3) içyapı anatomie / η ανατομία ançüez balık ezmesi anchois anemi kansızlık anémie / η αναιμία anestezi uyuşturma anesthésie / η αναισθησία anestezik uyuşturucu, duyumsuzlaştırıcı, bayıltıcı anesthésique / αναισθητικ-ός/ή/όν angaje bağımlı, bağlanmış engagé angajman bağlantı engagement animizm canlıcılık animisme / ο ανιμισμός anjin boğaz yangısı angine anket soruşturma, sormaca enquête anketör soruşturman enquêteur anomali sapıklık, sapaklık anomalie / η ανομαλία anonim adsız anonyme / η ανωνυμία anons (sesli) duyuru annonce anormal 1) olağandışı, dengesiz 2) sapık anormal / ανόμαλ-ος/η/ον anot artıuç anode ansiklopedi bilgilik encyclopédie / η εγκυκλοπαίδια antant antlaşma entente anten duyarga antenne anterit incebağırsak yangısı entérite antet başlık en-tête antik ilkçağ işi antique antikor karşınözdek anticorps antipati sevimsizlik, soğukluk, karşıtduyu antipathie / η αντιπάθεια antitez karşısav antithèse / η αντίθεση antoloji seçki anthologie / η ανθολογία antre giriş entrée antrenman 1) çalışım 2) alıştırma entraïnement antrenör çalıştırıcı entraîneur antrparantez ayraç içinde, ayrıca, sırası gelmişken entre parenthèses anyon eksin anion apandisit körbağırsak yangısı appendicite apel çağrım appel aperitif açar apéritif apolet omuzluk épaulette apraksi işlev yitimi apraxie / η απραξία apriori önsel à priori apse irinlenme, yangı, irinşiş abcès arabesk 1) arap müziği 2) girişik bezeme arabesque aranje (etmek) düzenlemek, uyarlamak arrangé aranjman düzenlemek arrangement arazöz yersular arroseuse areometre sıvıölçer aréomètre aristokrasi soyluerki aristocratie / η αριστοκρατία aristokrat beysoylu, soylu aristocrate aritmetik 1) sayıbilim, sayıbilgisi 2) sayıbilimsel, sayıbilgisel arithmétique arkaik eskil archaïque / αρχαϊκ-ός/ή/όν arkaizm 1) aşnılık, eskillik 2) çağaşım archaïsme / ο αρχαϊσμός arkeolog kazıbilimci archéologue / ο αρχαιολόγος arkeoloji kazıbilim archéologie / η αρχαιολογία armatür donatı armature armoni uyum harmonie / η αρμονία arşiv belgelik archives/ το αρχείων arter 1) atardamar 2) anayol artère / η αρτηρία arterit atardamar bozukluğu artérite / η αρτηρήτις artist 1) sanatçı 2) oyuncu artiste asansör inerçıkar ascenseur asimetri bakışımsızlık asymétrie / η ασυμμετρία asimetrik bakışımsız asymétrique / ασυμμετρικ-ός/ή/όν asimilasyon 1) özümleme 2) benzeşme assimilation asistan yardımcı assistant aspiratör emmeç aspirateur astronomi * gökbilim astronomie / η αστρονομία astronot uzayadamı astronaute / ο αστροναύτης atak 1) atılım, akın 2) saldırı attaque atavizm atacılık atavisme ateizm tanrıtanımazlık athéisme / ο αθεϊσμός atlet yarışımcı athlète / ο αθλητής atletizm yarışımcılık athlétisme / ο αθλητισμός atölye işlik atelier avangart öncü avant-garde avanproje öntasarı avant-projet avans öndelik avance avantaj * 1) çıkar, yarar 2) üstünlük avantage averaj ortalama average avukat savunman avocat bagaj 1) yük, denk 2) yük yeri bagage baget çubuk baguette balans denge balance balast kırmataş ballast balistik atışbilim balistique bandaj 1) sargı 2) kayış bandage bank sıra banc banliyö dolaylık, çevre, yörekent banlieue baraj 1) su bendi 2) büğet, bağlağı 3) engel barrage barisfer ağıryuvar barysphère / η βαρυσφαίρα bariyer engel barrière barometre basınçölçer baromètre / το βαρόμετρο batonsale tuzluçubuk bâton salé bej sazrengi beige betoniyer karmaç bétonnière biblo süslük bibelot bigudi sarmaç, kıvırtmaç bigoudi bisiklet çiftteker bicyclette biyografi özgeçmiş, yaşamöyküsü biographie biyoloji yaşambilim, dirimbilim biologie biyonik 1) dirimkurgu 2) dirimkurgusal bionique biyosfer dirimyuvar biosphère blokaj 1) bekletim 2) yığım blocage blöf kandırmaca, kurusıkı bluff bobin sarımlık bobine boks yumrukoyunu boxe bombardıman topa tutma bombardement bombe şişkinlik, kabarıklık bombé bonbon şekerleme bonbon bone başlık bonnet bonkör eliaçık, iyiliksever bon coeur bonservis iyi iş belgesi, iş başarı belgesi bon service botanik bitkibilim botanique / η βοτανική boykot direniş boycott brakisefal kısakafalı brachycéphale branş dal, kol branche bröve uzluk belgesi brevet brülör yakaç, yakmaç brûleur brüt kesintisiz brut bukle büklüm, kıvrım boucle buldozer yoldüzler, yoldüzer bulldozer bulvar genyol boulevard burjuva kentsoylu, kenter bourgeois burs öğrenimlik bourse done veri donnée detay * ayrıntı détail direk * doğrudan directe dikte * yazdırım dictée doktrin * öğreti doctrine doküman * belge document domestik evcil domestique dominant baskın dominant egzersiz * alıştırma exercice endemik * salgın endémique enerji * erke énergie enflamasyon * yangı inflammation enformasyon, enformatik * bilişim information, informatique enteresan * ilginç intéressant eritrosit alyuvar érythrocyte eksper* bilirkişi expert faks * belgeç, belgegeçer fax faktör * etken facteur filoloji dilbilim phylologie filtre * süzgeç filter fizyoloji * işlevbilim physiologie fonksiyon * işlev fonction fotokopi * tıpkıbasım photocopie garanti * güvence garantie global * küresel globale gramer dil bilgisi grammar grup * öbek groupe halüsinasyon * varsanı hallucination histoloji doku bilimi histologie homojen * bağdaşık homogenous illüzyon * yanılsama illusion istatistik * sayımlama statistiques izolasyon * yalıtım insulation kalite * nitelik qualité kampüs * yerleşke campus kapasite * sığa, kapsam capacité karakter * kişilik caractère kategori * ulam catégorie kompleks * karmaşık complexe komünikasyon * iletişim communication konsantrasyon * derişim concentration konsolidasyon * süreletme consolidation kontrol denetim contrôle kramp kasınç crampe kriter * ölçüt critères kronik * süreğen chronique lenf * akkan lymphe liste * dizelge liste lokosit akyuvar leucocyte medya * basın-yayın média mekanizma * düzenek mécanisme meridyen * boylam méridien mesaj, posta * ileti message metamorfoz * başkalaşım métamorphose metot * yöntem méthode monoton * tekdüze monotone moral * özgüç morale mutasyon * değişinim mutation normal * olağan normale numara * sayı nombre objektif * nesnel objectif organizasyon * düzenleme organisation orijinal * özgün original otorite * yetke autorité over yumurtalık ovaire paradoks * çelişki paradoxe pasif * edilgen passif performans * başarım performance plaj * kumsal plage plato * yayla plateau popüler, favori * gözde populaire, favori prensip * ilke principal prezantasyon sunum présentation primer birincil primer problem * sorun problème prodüktör yapımcı producteur program * izlence programme proje * tasarı projet prosedür * işlem, işleyiş procédure proses * süreç process provokasyon kışkırtma provocation radyoaktif * ışın etkin radioactive randıman * verim rendement rapor * yazanak rapport rejisör yönetmen régisseur resesif çekinik récessif restoran * aşevi restaurant rezistans direnç résistance sekunder * ikincil secondaire sekreter * yazman secrétaire sembol * simge symbole semptom * belirti symptôme sentez * bireşim synthèse sistem * dizge système simülasyon * öğrence simulation solüsyon çözelti solution spesifik özgül spécifique spesiyal özel spécial standart * ölçün standard statik * duruk statique statü * durum statut subjektif * öznel subjectif teori * kuram théorie testis * erbezi testicle trotu[v]ar kaldırım trottoir tümör * ur tumeur versiyon * sürüm version viraj * dönemeç virage ultrason * yansılanım ultrason * Bu sözcüklerin hem Fransızca, hem Türkçe karşılıkları çeşitli yerlerde kullanılmaktadır. Diğer diller kökenli alıntı sözcükler: abluka kuşatım, kuşatma, çevirge İtalyanca abloco aforoz toplumdışılama Hellence ο αφορισμός akut iveğen Almanca akut anahtar açkı, açar Hellence το ανοιχτήρι angarya yüklenti Hellence η αγγαρεία antifriz donmaönler İngilizce antifreeze aposteriori sonsal Latince aysberg buzdağı İngilizce iceberg banyo 1) yunak 2) yıkanma 3) yıkama İtalyanca bagno bek savunucu İngilizce back biblografya kaynakça Hellence η βιβλιογραφία bilanço dengelem İtalyanca bilancio bravo yaşa! İtalyanca bravo brifing 1) özetleyim, özetlem 2) bilgilendirme İngilizce briefing download indirme İngilizce download endoskopi * içgörüm Hellence η ενδοσκόπηση fenomen * olgu Hellence το φαινόμενο fetüs * dölüt Latince FETVS genetik * kalıtım (bilimi) Hellence η γενετική hegemonya boyunduruk Hellence η ηγεμονία internet * genel ağ İngilizce internet kompüter bilgisayar İngilizce computer konsonant ünsüz Almanca Konsonant kundura * ayakkabı İtalyanca otoban * otoyol Almanca Autobahn parallel * enlem, koşut Hellence παράλληλ-ος,-η,-ον parazit * asalak Hellence το παράσιτων printer yazıcı İngilizce printer rate sıçan Almanca Ratte sendrom * belirgi Hellence το σύνδρομο update güncelleme İngilizce update uptake tutulum İngilizce uptake vokal * ünlü Almanca Vokal * Bugünkü Türkçe karşılıkları ile birlikte kullanılan sözcükler. http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk%C3%A7edeki_yabanc%C4%B1_k%C3%B6kenli_s%C3%B6zc%C3%BCklerin_T%C3%BCrk%C3%A7e_kar%C5%9F%C4%B1l%C4%B1klar%C4%B1 |
Var olan sözcüklerin Türkçelerinin yerleşmesi, sözcüklerin başarımlarına bağlı oluyor çoğu zaman. Örneğin, bildiğim kadarıyla bilgisayar gelmeden önce "kompüter" kullanılıyormuş Türkiye'de. Hatta örnek buldum şu anda: < Resime gitmek için tıklayın > Elektronik beyin de okuduğum eski kitaplardan birinde geçiyordu ki burada da kullanılmış. Ancak bilgisayar harika bir sözcük. Bu yüzden yerleşmesi çok kolay olmuş. Televizyon için yanılmıyorsam izlenti var. Ancak bilgisayar kadar başarılı olmamış. Bu sözcüklerin tutması içn, yani yabancı sözcüklerden kurtulabilmemiz için, hepimizin bir şeyler yapması gerek. Devletin, hükümetin, sıradan vatandaşın, reklam ajanslarının, işletmecilerin... Ama yapılmıyor malesef, biz, bir avuç insan kendi çapımızda takılıyoruz. ![]() |
Aslında sıralamada ilk önce Elektronik Beyin gelir, altta doğru ve iyi bir özeti var! Hikayesi de birçok kelime gibi. İlk önce Elektronik Beyin, bu çok yerde uzun zaman kullanıldı, sonra sağolsun " ingiliş spiking " " bilim insanlarımız " kompüter'i epeyce bir süre ayakta tumayı başardılar, ardından yakın geçmişte ve günümüzde bilgisayar bunları silip süpürdü, hem anlam olarak aslında varolanı iyi ifade ediyor ve hem de halk tarafından benimsenildi ve kullanıldı. Geçmişte biraz da zorlama bir şekilde yeni ve tuhaf kelimeler üretimi oldu TDK tarafından Türkçenin kurallarına uygun olarak ( aslında bunu anlarım, yani böyle bir kurumun olması olmamasından çok daha iyi her zaman için, özellikle eskinin Osmanlı'nın " aydın " kesiminin halk dilinden uzaklaşması ile Türkçe çok eksik kaldı ve boşluğunu Arapça-Farsça karışımı tuhaf bir dil ile ile doldurulmaya çalışılması da düpedüz anlaşılmamanın yolunu açtı ). Ama bu tuhaf kelimelerden birçoğuda zamanla halk tarafından benimsendiler ve kullanıldılar. http://tr.wikipedia.org/wiki/Elektronik_beyin |
@M Kesinlikle. Biz sadece Türkçe karşılıklarla dalga geçiyoruz. Sonra da ""vay efendim nasıl bu yabancılar her alanda içimize girdi, vay şöyle vay böyle..." Biz kendimize ettik, onlar bir şey yapmadılar ki... Bu arada bir şey daha eklemek istiyorum, çok oturgaçlı götürgeç, nikotinsel tüttürgeç vb kelimelerin halk arasında bir espri değil de bunların gerçekten TDK tarafından uydurulduğunu düşünen maalesef çok şakşakçı milletimiz var. Acilen bu kötü izlenimin silinmesi gerekiyor toplumun kafasından. |
Bu konuda hazır ilgili bir başlık açılmışken ben de şikayetçi olduğum bir olguya değinmek istiyorum, izninizle... Bazı akademisyenlerin yabancı dil sözcükleri çevirme konusunda son zamanlarda hiç hassas davranmaması. Bunun farklı nedenleri var, oraya girmeyeyim. Şimdi şöyle bir örnek vereyim. Mesela, biyoloji (canlı bilimi) benim hiç uzmanlık alanım değil. Fakat, geçenlerde Türkiye'de evrim kuramı ile ilgili bir akademik kongrede sunulan bildirilerin derlendiği bir kitabı aldım elime, okumaya başladım. Slogan gibi ünlem işaretli falan başlıklar mı ararsın, Wikipedia'dan kaynak gösteren profesörler mi ararsın, ne ararsan var kitapta. Neyse, bildirilerden birisinin başlığı "Evrimsel Genomiks". "Evolutionary genomics" sözcüğünü çevirmeye çalışmış. Ya arkadaş, batı mathematics der, biz matematik deriz. Batı aestetics der, biz estetik deriz, batı ethics der, biz etik deriz. Batının bu tür sözcüklerinin sonuna koyduğu "s" harfi, "alana ilişkin araştırmalar, çalışmalar vb" anlamına gelir. Biz Türkçe'de böyle bir şey kullanmayız. E bu kadarcık küçük bilgiyi bilmeyen kişinin yaptığı yabancı kaynak taramalarından ne beklenir? Evrimsel genom bilimi de, hatta çok daha iyisini yap, Evrime ilişkin genom araştırmaları de, evrimsel genomiks nedir? Sonra ne mi oluyor? Yanlış çeviriler önce öğrencilere, sonra onların da öğrencilerine derken... Bu çok basit bir örnek. Tonlarca var kardeşim. Daha bir saat önce bir şeyler okurken metinde "konuşma implikatürü" diye bir kavram gördüm. Konuşma implikatürü ne lan? Ne biçim bir akademisyensin sen? Bir İngiliz dil filozofu H. P. Hardy'nin ünlü "conversational implicature" kavramını çevirmeye çalışmış. Hesapta!... Ne diye seksi görünmeye çalışıyorsun, adam gibi iletişimsel ima veya iletişim iması diye çevirsene... Bunlar mı topluma ışık saçacak? Neyse. Şikayet ettiğim diğer konu da buydu... Şu sıra dil konusunda bir piyasadan, bir de (genellemiyorum, bazı diyorum) bazı akademisyenlerden şikayetçiyim arkadaş. İçimi dökeyim dedim.. |
takip |
olayın özeti bu işte. ![]() siz yine sabırla okuyorsunuz, her halinizden belli. ben "subjektif ontoloji" şeklinde bir ibare gördüğüm an, kağıttan okuyorsam parçalara ayırıyorum. internetteysem bilgisayarı kapatıp kendimi dışarı atıyorum. tamam kimi kelimelerin, kimi kavramların karşılıklarını bulmak malesef biraz zor. geçenlerde başka bir konu altında paranoid_android arkadaşımız örneklemişti. ama öyle yazılarla karşılaşıyorum ki seksi olma çabası dışında aklıma başka bir ihtimal gelmiyor. ![]() |
abone: sürdürümcü
absürt saçma
adapte: olmak uyarlanmak, uyum sağlamak
agresif: saldırgan
aksiyon: edim
ambiyans: hava, ortam
analiz: çözümleme
anons etmek: duyurmak
antipatik: sevimsiz, itici
aranjör: düzenleyici
asparagas: şişirme haber
avans: öndelik
bariyer: engel
baz almak: taban, temel
bodyguard: yakın koruma
bye bye: hoşça kal, görüşmek izere
catering: ağırlama, yemek hizmeti
center: merkez, özek
check etmek: denetlemek
clickleme: tıklama
cv: özgeçmiş
data: veri
dejenere: yoz
deklare etmek: bildirmek
depar: çıkış
departman: bölüm
depresyon: duygusal çöküntü
distribütor: dağıtıcı
dizayn: tasarım
doküman: belge
double team: çifte kıskaç
download etmek: indirmek
driver: sürücü
dublaj: seslendirme
efor: çaba
ekipman: donanım
ekstra: ek olarak
elimine etmek: elemek
e-mail: e-posta, ileti, ağ üstü ileti, ağ ileti
empoze etmek: dayatmak
enformasyon: bilgilendirme
dezenformasyon: bilgi çarpıtma
entegre: tümleşik
entegre olmak: bütünleşmek
entegre tesis: kurulu alan
totaliter: bütüncül
epikriz: çıkış özeti
euro: avro
exit: çıkış
feedback: geribildirim
finish: bitiş, varış
final sınavı: sonuç sınavı, genel sınav
full: tam, dolu
full-time: tam gün
high-tech: ileri teknoloji
hit şarkı: gözde şarkı
home page: ana sayfa, ana bet
icetea: buzlu çay
illegal: yasadışı
imitasyon: öykünme
izolasyon: yalıtım
jenerasyon: nesil, kuşak
kampüs: yerleşke
karambol: karmaşa
karizmatik: etkileyici
komünikasyon: iletişim
konsensüs: uzlaşım
koordinasyon: eşgüdüm
koordinatör: eşgüdüm sorumlusu, eşgüdümcü
kriter: ölçüt
lanse etmek: öne sürmek, sunmak
laptop: dizüstü
libero: son adam
likidik: akışkanlık
limit: uç
link: ilişim
mantalite: anlayış, zihniyet
marjinal: sıra dışı, dizi dışı
monopol: tekel
monoton: tekdüze
moratoryum: borç erteleme
motive etmek: isteklendirmek
network: bilişim ağı
nick name: kullanıcı adı
no-frost: karlanmaz
non-stop: durmaksızın
objektif: nesnel, tarafsız
okey: peki, tamam, olur
okeylemek: onaylamak
online: çevrimiçi
optimist: iyimser
paradoks: çelişki
partner: eş
part-time: yarı zamanlı
patent: buluş belgesi
performans: başarım
perspektif: bakış açısı
pesimist: karamsar
polemik: söz güreşi
prezantabl: hoş görünüm
prezantasyon: sunum
print out: çıktı
printer: basıcı
writer: yazıcı
prodüksiyon: yapım
prodüktör: yapımcı
proses: süreç
provoke etmek: kışkırtmak
reel: gerçek
revize etmek: yenilemek
sabote etmek: baltalamak
security: güvenlik
sempatik: sevimli
sezon: dönence
show: gösteri
skor: sayı durumu, sonuç
slayt: yansı
spesiyal: özel
sponsor: tasarı üstlenicisi
spontane: kendiliğinden
star: yıldız
start almak: başlangıç almak
timing (tayming): zamanlama
trend: eğilim
tripleks: üç katlı
tsunami: depreşim
upload: üzerine yüklenmek, üst yükleme
versiyon: sürüm
vize sınavı: ara sınav
directory: dizin
mortgage: tutulu satış
astronot: gökmen, uzay adamı
interaktif: etkileşimli
hiperaktif: aşırı etkin, aşırı hırçın
blog: ağ günlük
portal: ana kapı
internet: genel ağ
mesaj: ileti
elektron: eksicik
pozitron: artıcık
proton: önelcik
nötron: ılıncık
hidrojen: suteği
oksijen: odteği
karbon: kömürteği
silisyum: kumteği
kernel: çekirdek
client: istemci
edit: düzenle, yayımla
editör: düzenleyici, yayımcı
finalist: sonuca kalan
final four: son dörtlü
www.sinanoglu.net çalışmasıdır
Arkadaşlar lütfen yabancı sözcükleri kullanmayalım ya da olabildiğince az kullanmaya çalışalım. "Saçmadır, olmaz, uymamış..." gibi sözleri kendi dilimizin değil yabancı dillerin kelimeleri için yakıştıralım.
Saygılar...
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye Ol Şimdi DeğilÜye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.