Richard Dawkins'in Kör Saatçi adlı kitabının esin kaynağı: Bir fundalığı geçerken, ayağımı bir taşa çarptığımı varsayın; peki bu taş buraya nasıl gelmişti. Buna uygun bir cevap verebilirim, orada sonsuza dek durabilir diyerek bu soruya kolaylıkla anlamsız bir cevap verebilirim. Fakat bu sefer yerde bir saat bulduğumu varsayın, bu saatin oraya nasıl geldiği konusunda bir cevap vermeliyim. Önceden verdiğim cevabın bu durumda gerçekleşemeyeceği açıktır. Saat sonsuza dek orada duramaz. Peki cevabım neden taş ve saat için aynı anda geçerli olamıyor? İlk seferde doyurucu olmasına rağmen, ikincide neden böyle olmuyor? Çünkü birçok nedenden biri olarak, saati incelediğimizde, onun bir çerçeve içine alınmış parçalarının belirli bir amaç için biraraya getirildiğini görürüz. O kadar hassas bir yerleştirme vardır ki, saatin içindeki hareket günün saatlerine ayarlıdır. Eğer bu düzenleme yerine başka bir düzen yapılsaydı ve parçaların kendi kendilerine hareket etmelerine izin verilseydi; saat hiç bir zaman şu an gerçekleştirdiği işlevini yapamayacak, hatta bambaşka bir görünüm alacaktı. Bu parçaların ve hareketlerinin basit bir örneğini şöyle verebiliriz: Silindir bir kutunun içindeki elastiki yay, kendi çabasıyla kutunun etrafında döner. Daha sonra esnek bir zinci görürüz Daha sonra bir dizi dişli Bu dişlilerin pirinçten yapıldığını farkederiz ve bunun nedeni de paslanmasını engellemektir saatin ön yüzüne ise cam yerleştirilmiştir, bunun gibi şeffaf bir malzeme bulunmasaydı, saati öğrenmek isteyenler kutunun içine açıp bakmalıydı. Bu incelenen mekanizma, sistemin incelenmesi ve biraz da ön bilgiyle kolaylıkla anlaşılabilir; fakat önceden de belirttiğimiz gibi, yaptığımız gözlem ve inceleme sonucunda saati yapan bir tasarımcı olduğu konusunda emin olabiliriz. Yani bir yerde, bunun amacını belirleyen ve yapımının detaylarını düşünen bir tasarımcı bulunmalıdır. |
Lynn Margulis, Massachussetts Üniversitesi'nde seçkin bir biyoloji profesörüdür. Bitki ve hayvan hücrelerinin enerji kaynağı mitokondrinin bir zamanlar bağımsız bakteri hücreleri olduğu yolundaki geniş çapta kabul gören teorisi ile oldukça saygı görmektedir. Lynn Margulis aynı zamanda tarihin Neo-Darwinizm'in "Anglo- Saxon biyolojisinin dini anlayışı içinde, küçük ve geçersiz bir yirminci yüzyıl mezhebi"olarak kalacağını belirtmektedir. Halka hitap ettiği konuşmalarından birinde moleküler biyologlara bir soru yöneltir ve onlara mutasyonlarla oluşmuş yeni bir türü adlandırmalarını ve örnek vermelerini söyler. Fakat bu meydan okumasına karşılık bulamaz. Evrim teorisini destekleyenler, onun yorumuna göre "zoolojik, kapitalist, rekabetçi ve faydacı yorumlarıyla yanılmaktadır. Yavaşça biriken mutasyonları savunan neo-Darwinizm tamamıyla anlamsızdır." Bunlar esaslı görüşlerdir. Ve Margulis kendi düşünceleri içinde yalnız değildir. Darwinizm, yaklaşık 130 yıl boyunca, oldukça köklü yöntemlerle savunulmasına rağmen, hem bilimsel çevrelerden, hem de diğer alanlardan gelen bir muhalefet ile karşılaştı. 1940'larda genetik uzmanı Richard Goldschmidt, Darwin'in hayatın kökenleri ile ilgili açıklamalarına olan inancını yitirmişti. Bu nedenle, "umulan canavar" teorisine yöneldi. Goldschmidt zaman zaman büyük ve koordine edilmiş değişikliklerin aniden meydana gelebileceğine inanıyordu. Buna göre bir sürüngen yumurtasını bıraktığında, bu yumurtadan kuş çıkabilirdi. "Umulan canavar" teorisi, bir temele oturamadı, ama fosil kayıtlarının Darwinci yaklaşımla yorumlanmasına karşı memnuniyetsizlik daha sonraki yıllarda artarak devam etti. Paleontolojist Niles Eldredge bu problemi şöyle tanımlamaktadır: Paleontolojistlerin uzun zaman evrimden kaçınmaları şaşırtıcı değildir. Evrim hiçbir zaman gerçekleşmedi. Bu konuya emek verenler, kaya üzerindeki parçaları, küçük salınımları, ve çok nadir oluşan değişim birikimlerini - yıllar boyunca, evrim tarihinde gerçekleşen hesabı yapılamayacak kadar küçük orandaki şaşırtıcı değişiklikleri topladılar. Bizler, evrim romanının tanıtımını okuduğumuzda, bir patlama şeklinde ortaya çıktığını ve fosillerin her yerde bulunacağına dair hiçbir delil getirmediğini gördük! İşte bu nedenle, fosil kayıtları evrim hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışan paleontolojistlerin tepkisini almıştır." Bu bilimsel konulara, umarım yönetici arkadaşlar tahammül gösterebilirler. |
Akıllı tasarım (AT)(İng: Intelligent design), evrenin ve içerisindeki canlıların doğal seçilim gibi modern bilimin kabul ettiği süreçlerle oluşamayacağını, bu nedenle zeki ve bilinçli bir varlık tarafından tasarlandığını iddia eden bir görüş. Akıllı Tasarım argümanı, tüm canlı organizmaların "aşağı yukarı günümüzdeki halleri ile" bir "akıllı tasarımcı" tarafından tasarlandığını görüşünü benimser. Akıllı tasarımın kuramını benimseyenler, çoğunlukla bu tasarımın "kimin" tarafından yapıldığını açıklamaktan özenle kaçınır, herhangi bir tek tanrılı dinin tanrısının ismini telaffuz etmezler Akıllı Tasarım kuramını benimseyenler arasında genel olarak iki kol olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki yaratılışçılığa yakın olan ve türlerin ortak bir atadan gelmediğini savunan kısımdır. Akıllı tasarım kuramını benimseyenlerin büyük kısmını bunlar oluşturur. Diğer kol ise evrimin var olduğunu ve ortak atayı savunan fakat yaratılıştan sonraki bu süreçlerin ve evrendeki diğer tüm süreçlerin belirlenmiş bir şekilde bir tasarımcı tarafından yönlendirildiğini savunan gruptur. Önden yüklemeli evrim bu tür bir görüştür. Akıllı tasarım kuramcıları içinde çeşitli görüşler olsa da; genel olarak Akıllı tasarım kuramının neyi savunduğu konusunda yapılan açıklamalarda, türlerin değişmediği iddiası yer almaz. Bu yüzden hem türlerin ortak atadan geldiğine inanan hem de inanmayanlar Akıllı tasarımı savunabilmektedir. wikipedia.org Akıllı Tasarım teorisyenleri, işte bu noktaya vurgu yaparak ve 20. yüzyıl biliminin, Darwin zamanında yeterince bilinmeyen pek çok "indirgenemez kompleks" yapı ortaya çıkardığını belirtiyorlar. |
Kilitlenen konular:
http://forum.donanimhaber.com/m_38816214/tm.htm
http://forum.donanimhaber.com/m_38760298/tm.htm
Şikayet ve öneri bölümünde neden konu kilitlendi diye sordum yanıtını almadan diğer konu da kilitlendi.